İSTANBUL - "Yeni Küresel Feminizmin Yükselişi ve İmkanları" konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Alev Özkazanç, Gezi ve 7 Haziran’ın bir umut yarattığını, ancak 2015’te yeniden bir ayrışmanın yaşandığını belirterek, kadın ve feminizm kazanımlarına bir saldırının olduğunu söyledi.
Heinrich Böll Stiftung Derneği, Taksim'de bulunan Nippon Otel'de "Duvarları Yıkmak, Köprüleri Kurmak: Yeni Küresel Feminizmin Yükselişi ve İmkanları" konulu konferans gerçekleştirdi. Konferans çok sayıda kadının tarafından dinlendi.
‘KADINLAR YÜZDE 50’NİN ÜZERİNDELER’
Açılış konuşmasını kadın ve milliyetçilik alanındaki çalışmaları ile tanınan Yazar Nira Yuval Davis yaptı. Davis, bu konferansın olması ileriye gitmek için önemli bir çalışma olduğunu söyledi. Neo liberalizm üzerinde durarak örnekler veren Davis, “Neo- liberalizm, insanların kendi başarısızlıklarını kendisindeymiş gibi göstermeye çalışıyor” dedi.
“Dünyanın birçok yerinde feminist hareketlerin bu neo -liberalizmin normalleştirildiği söyleniyor” diyen Davis, feminizmin tek bir ideoloji olmadığını diğer bütün hareketler gibi heterojen olduğunu belirtti. Davis, “Benim açımdan feminizm daha genel, özgürlükçü, sosyal hareketin parçası olarak geçerlidir. Kadınlar yüzde 50’nin üzerindeler. Herhangi bir kurum kadınları dahil etmezse sorundur” diye belirtti. “Feminizmden söz ederken, kadınların dünyaya barış getireceği üzerinde de konuşmak gerekir” diyen Davis, “Bir taraftan da kadınların ancak bütün insanlar özgürleştiği zaman özgürleşebileceğini düşünecek bir feminizmdir” diye konuştu.
‘BAKIM POLİTİKASI’
Neo liberaliz ideolojisinin insanları sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını hatırlatan Davis, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bencil genden bahsediyorlar. Güç ve iktidarda bunlar açısından önemli. Feministler bakım politikalarından bahseder. Bakım politikasını, yurttaşlık görevi olarak görüyor. Hepimiz hayatımızın belli bir aşamasında bakıma ihtiyaç duyarız. Doğduğumuz zaman, hasta olduğumuz zaman, yaşlandığımız zaman, bakım olmadığı zaman toplum işlemez.”
Neo liberalizmin hastaneler olmazsa ayakta kalamayacağını sözlerine ekleyen Davis, “Bizim küresel feministler olarak görevimiz bunu görünür hala getirmektir. Bakım siyaseti, uzun vadeli yapıcı bir sosyal doku için geçerlidir. Her şeyden önce ne oluyor ne bitiyor bunu anlamalıyız. Sınırların ötesinde bir dayanışma kurmalıyız” diye belirtti.
PANELLE DEVAM ETTİ
Daha sonra medaratörlüğünü Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu’nun yaptığı “Kesişimsel feminizmin imkân ve sorunları” başlıklı oturuma konuşmacı olarak Prof. Dr. Alev Özkazanç, Prof. Dr. Andrea Petö katıldı. Özkazanç, “Türkiye’de kadın hareketleri ve kesişimsellik sorunları” başlığını açarken, Petö ise, “Kesişimsellik ve küresel dünyada feminist hareketlerin akıbeti” başlıklı sunum yaptı.
‘GEZİ DİRENİŞİ VE 7 HAZİRAN UMUT OLUŞTU’
Prof. Dr. Alev Özkazanç, “Türkiye’de kadın hareketleri ve kesişimsellik sorunları” başlığını anlatarak, kesişimsellik kelimesinin 90’lı yıllardan bu yana kullanılan eski bir kavram olduğunu hatırlattı. Yakın bir tarihe değinen Özkazanç, “Türkiye toplumu ve siyaseti çok belirgin milli, etnik, dinsel, cinsiyete dayalı sahne olan bir yer. Çok sert aidiyet siyasetine sahne olan bir yer. 2013 yılında Gezi direnişi ile başlayan ve 7 Haziran’da HDP’nin başarısı ile devam eden süreçte bir umut oluştu. Bu dönemde çok yönlü bir siyaset ile tanıştık” dedi.
Gezi hareketine değinen Özkazanç, “Gezi direnişinde kendilerini ortaya koyanlar, biz varız buradayız taleplerimiz var mesajı verildi. Temel sorunları oluşturacak ortak bir söylem geliştirdiler. Gezi direnişindeki birleştirici köprüyü HDP sürecinde de bunun örgütlendiğini gördük. Hedefleri barajları aşmak idi. Bu gerçekleşti” diye hatırlattı. Gezi direniş sürecinde ve 7 Haziran sürecine değinen Özkazanç, “Ne yazık ki filiz halindeydi ama çeşitli nedenlerle bu dağıldı” diye konuştu.
‘KADIN KAZANIMLARINA SALDIRI’
2013-2015 yılları arasında kadın hareketleri ve feminizmin özel bir rolü olduğunu vurgulayan Özkazanç, bu süreçte muhalif alanın feministleştiğini gördüklerini dile getirdi. Bu tarihler arasında feminist hareketin rolünü açan Özkazanç, “Türkiyeli feministler ve Kürt hareketleri açısından önemli bir etkileşim alanı ortaya çıktı” dedi. 2015 yılından sonra ağır bir sürecin başladığına dikkat çeken Özkazanç, şunları ifade etti: “2013-2015 yılları arasındaki etkileşim, 2015 yılından sonra iktidarların sınırlar, bariyerler kurmak tecrit kurmak üzerinden ilerlediği bir süreç başladı. Bu yeniden bir ayrıştırmayı getiriyor. Kadın ve feminizm kazançlarına saldırılar var.”
OHAL’e ilişkin de konuşan Özkazanç, “Feminizm gene bir güç olarak öne çıkmıştır. OHAL koşullarında, kimsenin sesini sokakta yükseltemeyeceği günlerde 8 Martta 50 bin kadının gece yürüyüşünde ‘Hayır’ propagandaları yapmalarıydı” diye kaydetti. Özkazanç, “Feminizm kesimler arası büyütmek ve genişleteceği katkıdır. Sınırların aşılması ve köprülerin kurulması için feminizmin daha özel bir katkısı olabilir” diye konuşmasını sonlandırdı.
Panel, Prof. Dr. Habil. Andrea Petö’nün, “Kesişimsellik ve küresel dünyada feminist hareketlerin akıbeti” içerikli sunumu ile devam etti.
Konferans, planlanmış diğer panellerle devam ediyor.