Prof. Aksu: İyi ki imza atmışım, iyi ki ihraç edildim

  • kadın
  • 20:37 9 Aralık 2017
  • |
img

İZMİR - "KHK ihracın ve görünmeyen yüzü, kadınların yaşam deneyimleri" panelinde konuşan Prof. Dr. Feride Aksu,  "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisine imza attığı için pişman olmadığını belirterek, "İyi ki imza atmışım, iyi ki ihraç edildim" dedi. 

 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi  "KHK ihracın ve görünmeyen yüzü, kadınların yaşam deneyimleri" başlıklı panel düzenlendi.  Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yapılan panele ihraç edilen akademisyenler Doç. Dr. Aynur Özuğurlu, Ar. Gör. Deniz Kimyon Tuna ve Prof. Dr. Feride Aksu Tanık konuşmacı olarak katıldı.  
 
Panelin yapıldığı salona "Yaşam, kadınlarla özgürleşecek" pankartı asıldı. 
 
Panelde konuşan Prof. Dr. Feride Aksu, Kürt illerinde sokağa çıkma yasakları ilan edilen dönemde yaşanan olaylar karşısında hiç bir adım atmamanın ağır geldiğini belirtti.  
 
O süreçte neler yaşandığını hatırlatan aksu, "Cizre'de keskin nişancılar tarafından öldürülen Miray bebek, günlerce cesedi sokakta kalan benimle yaşıt olan Taybet Ananın, cesedi günlerce buzdolabında saklanan Cemile ve İstanbul'da özel timin bastığı 'galoş giyin' diyen genç kadının öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz.  Yaşanan bu karanlık süreçlerde kendimi çaresiz hissettim. İçimde dışa çıkmayan bir çığlık vardı” diye anlattı. 
 
İmza atmanın çığlık atmak gibi olduğunu dile getiren Aksu, bugüne kadar birçok toplumsal olay karşısında duyarlılık göstermek için imza attığını da hatırlatarak, "İmza atmanın çok etkili olmadığını düşünenlerdenim. Fakat bu imzayı atmak benim için düşünülmez bir durumdu. Hiç pişman değilim, iyi ki atmışım, iyi ki ihraç edildim ve iyi ki bende bedel ödedim. O bedeli ödeyenler karşısında benim ödediğim bedel ne olabilir? Yaşamını yitirenler, evladını kaybedenler karşısında kendimi eşitsiz hissedebilirdim" dedi. 
 
'BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLAYDI'
 
Sokağa çıkma yasakları süresince hekimlerle birlikte sağlık hizmetlerinin bağımsızlığına yönelik çaba harcadıklarını dile getiren Aksu, yaralılara kim olursa olsun hekimlerin tarafsız bir biçimde yardım etmesi gerektiğini belirterek, “Her iki tarafa sözümüzü söyledik. Sağlık hizmeti bağımsız olmalı, herkese eriştirilebilmelidir. Beyaz bayraklarla diyalize gitmeye çalışan yaşlı insanların fotoğraflarını herkes görmüştür. Bu herkese eşit sağlık hizmeti mücadelesi veren birisi için, hiç kimse için kabul edilemez ama benim içinde bardağı taşıran son damlaydı. Dolayısıyla çok çaresiz bir dönemdi. Aralık ayında bir yazım yayınlandı 'Çıplak gerçekliğimiz budur' diye.  Yazıda bu duygularla şunu söyledim; Tıp fakültesinde gebelere tetenoz aşısı yapmak gerekir,  bebekleri şu sıklıkla izlemek gerekir diye anlatırız, ama bebeğe kask tak demeyiz, ya da bebeği bir keskin nişancısının vuracağı bir ülke koşullarını hayal bile etmeyiz. Dolayısıyla o dönemin tırmanan duygusuydu imza atmak iyi ki de atmışım" dedi. 
 
'KADINLARIN MARUZ KALDIĞI DURUM BAMBAŞKA'
 
Barış imzacılarından ihraç edilen ilk kadrolu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Aynur Özuğurlu da, sadece bir akademisyen değil, ayrıca bir feminist olduğunu belirtti. 
Eğitim Sen'de de çalışmalar yürüttüğünü de dile getiren Özuğurlu, öğrencileriyle birlikte sürekli toplumsal cinsiyet eşitliği, ayrımcılıklara karşı, daha eşitlikçi bir üniversite ve kültür alanları yaratmak için mücadele ettiğini söyledi. 
 
Birlikte çalıştığı arkadaşlarıyla her zaman evrensel, insani değerleri, eşitliği savunan ve bunlar için mücadele ettiklerini dile getiren Özuğurlu, "Böyle bir kağıt önümüze geldiğinde birbirimizden habersiz attık o imzaları. Hali hazırda sürmekte olan bir savaş karşısında tepki göstermemiz bir tesadüf değildi” diye ifade etti. 
 
 Kadın olduğu için bildiriye imza attığını belirten Özuğurlu,  "Ankara başka, Mardin başka, Samsun başka ama hakikatten Mardin ve Diyarbakır bambaşka Van bambaşka. Oradaki kadınların maruz kaldığı durum bambaşka. Yaşanan süreç benim açımdan bir kadın olarak da tepki gösterilmesi gereken bir süreçti. Devletin cinsiyetçiliği, kapitalizmin ataerkil boyutu, OHAL'in cinsiyetçi yanı. Ulusal güvenlik söyleminin nasıl eril bir söylem olduğuna dair bir yandan çalışmaya, okumaya, bir yandan da acaba dünyada bu nasıl yaşandığına bakıyorum. Militarist geçmişleri olan, askeri diktatörlükler tecrübesinden geçmiş kadınlar olarak OHAL ve KHK’nin ulusal güvenlik ve terör söyleminin son derece eril bir yanı var. Bundan dolayı benim için farklı bir deneyim oldu" diye ifade etti.