Avukat Özbingöl: Kadına yönelik şiddet arttı görünürlüğü azaldı

  • kadın
  • 12:38 14 Aralık 2017
  • |
img

URFA - Kentte yaşanan kadına yönelik şiddet, cinayet ve intihar iddialarını değerlendiren Urfa Barosu avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl, “intihar” iddialarının altından cinayet çıktığını belirterek, "Şiddetin oranı arttı ancak görünürlüğü azaldı" dedi. 

Urfa’da son 3 ay içerisinde 2 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Aynı gün içerisinde intihar ettiği iddia edilen 3 kadından 2'si ise yaşamını yitirdi. Son olarak, DAİŞ’e katılan ve daha sonra eve dönen bir erkek eşini ağır yaraladı. 
 
Kadına yönelik artan şiddeti değerlendiren Urfa Barosu avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl, şiddetin boyutunun daha fazla olduğunu ancak istatistiklere yansımadığını belirtti.  
 
'ŞİDDET GİZLENİYOR' 
 
Yasaların kadına yönelik şiddeti önlemede yetersiz kaldığını vurgulayan Özbingöl, şiddetin oranının arttığını ancak görünürlüğünün azaldığını ifade etti. Bunun nedeninin cinayet ve şiddet olaylarının basına yansımaması olduğunu kaydeden Özbingöl, "Kadına yönelik cinayet ve şiddet olayları basınla paylaşılmadığı için doğru istatistiki verilere sahip değiliz. Bu durum da şiddeti önlemeye olumsuz etki yapıyor. Nasıl bir tehlike, nasıl bir şiddetle karşı karşıya olduğumuzu bilemediğimiz zaman onunla mücadelemizin sağlıklı yürütülmesi mümkün değil. Zira son dönemlerde şiddetin kadının hayatına mal olduğunu görüyoruz. Urfa’da da son birkaç ay içerisinde birden fazla cinayet ve intihara sürükleme eylemi gerçekleşti” dedi.
 
'CEZASIZLIK ŞİDDETİ ARTIRIYOR' 
 
Urfa’da birçok kadın cinayeti vakası dosyasında "gizlilik kararı" uygulandığını ifade eden Özbingöl, bu durumun dosyaya sivil toplum örgütlerinin de müdahil olmasını engellediğini söyledi. 
 
Özbingöl, kadın cinayetlerindeki artışın nedenlerini şöyle anlattı: "Yargı mekanizmalarının etkin işletilmediği, yargılama aşamasında erkek egemen bir yaklaşımla yaklaşıldığı, kadının ‘ölümü hak edecek ne yaptığı yönünde’ erkeği meşrulaştırıcı arayışların var olduğu, bu yaklaşımın yargının işleyişine de yansıdığını görüyoruz. Zira etkin soruşturma yapılmazken, bu dosyaların neticesinde de 'iyi hal' indirimleri alan saldırganlar oluyor. ‘Ben aslında onu çok seviyordum’ gibi ‘ihtiras’ tanımlamalarıyla şiddet meşrulaştırılıyor. Bu durum mahkemeler eliyle önlenmediği gibi teşvik edici ve cezasızlıkla sonuçlanan vakalar, şiddetin artmasının sebepleri arasında."
 
‘İNTİHAR DEĞİL CİNAYET’ 
 
Özellikle bölgede “intihar” olarak tanımlanan vakaların altından cinayet çıktığının altını çizen Özbingöl, "Urfa’da kadın ölümleriyle sonuçlanan vakaların birçoğunun intihar olduğu iddia ediliyor. Bunların çoğu birkaç gün içinde yaşandı. Ekim, Kasım ve Aralık ayları içerisinde, bir intihar vakasının cinayet olduğu ortaya çıktı. Bir anne 2 yıl önce şüpheli ölen kızının cenazesine ikinci otopsiyi yaptırmak istedi. 5 Aralık tarihinde 3 intihar vakası yaşandı. 15 ve 20 yaş aralığındaki bu intihar iddiaları da gösteriyor ki şiddetin yaşı yok. Bunların 2’si ölümle sonuçlandı. Son olarak da DAİŞ için savaştıktan sonra evine döndüğü iddia edilen bir erkeğin eşini ağır yaralaması bize gösteriyor ki şiddet ve cinayetler cezasızlıkla kapatıldığı sürece bu sayı artacaktır" ifadelerini kullandı. 
 
‘ADALETE GÜVEN YOK’
 
Mahkemelerde alınan kararların adalete olan inancı sarstığını dile getiren Özbingöl, "İktidar, basın ve kadını korumakla görevli olan birimler kadına yönelik şiddeti meşru göstermeye yönelik dil kullanıyor. Etkili ve caydırıcı yasal düzenlemeler yapılmıyor, kadına yönelik şiddet cezasızlıkla sonuçlanıyor. Bir erkek şiddet uygularken ‘ben namusumu temizledim’ bahanesinin arkasına saklanamayacağını bilmeli. Birçok kadın yargı birimlerine olan inançsızlığıyla da yargıya başvurma konusunda ciddi endişeler taşımakta. Şiddete maruz kalan kadın, karakola başvurma konusunda 'nasıl olsa işe yaramayacak' endişesiyle koruma talebinde bulunmuyor. Kadınların bu endişelerini pekiştiren örnekler kamuoyunda yaygın bir şekilde görülüyor” diyerek kadınların adalete güvenmediklerini belirtti.   
 
Özbingöl, son olarak şunları söyledi: “Polis koruması altında hayatını kaybeden kadınların, kocasından şiddet gören ancak karakoldan evine gönderilen kadınların, ‘kocandır’ diyerek evine gönderilen kadınların hikayelerini biliyoruz. Şiddete uğrayan kadın travma yaşarken, şiddet uygulayanda bu travmanın bir parçası oluyor. Bu travma kısır bir döngüyle bizi şiddet sarmalının içerisine sürüklüyor.”  
 
Kentte son 3 ay içerisinde yaşanan kadına yönelik şiddet, cinayet ve intihar iddiaları şöyle: 
 
* Eylem Tiller (35), 20 Ekim 2017’de eşi tarafından öldürüldü. İntihar süsü verildi. 1 ay sonra eşi cinayet zanlısı olarak tutuklandı.
 
* Belkıs Varlık (20), 25 Kasım 2017’de babası tarafından öldürüldü. Belkıs, 16 yaşında zorla evlendirilmiş bir çocuktu.
 
* Hatice A. (15), 5 Aralık 2017’de intihar ettiği öne sürüldü.
 
* Ayşe S. (20), 5 Aralık 2017’de intihar ettiği öne sürüldü.
 
* H.Ç. (20), 5 Aralık 2017’de babasının kendisini zorla evlendireceğini söyleyerek intihara sürüklendi. 
 
* Keziban Rüzgar, 2 yıl önce şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Annesi 2 yıl sonra kızının eşi tarafından öldürülmüş olma şüphesiyle mezarını tekrar açtırdı.
 
* Hanım Koyuncu (35), 8 Aralık 2017'de daha önce DAİŞ’e katılmış ve geri dönen eşi tarafından ağır yaralandı. 
 
MA / Arjin Dilek Öncel