Kürtçe çocuk kitabı: Van Gölü Canavarı Xanim

img

İSTANBUL - Çocuklar için kaleme aldığı  “Van gölü canavarı” isimli hikâyeyi ailesinin yardımıyla Kürtçe yayınlayan felsefe öğretmeni Berfa Servin,  “Zihnim Kürtçe, dilim Türkçe. Kitap anadilimi geliştirmemde ilk adım olsun istedim” dedi. 

Felsefe öğretmeni Berfa Servin, Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinde kaleme aldığı “Van gölü canavarı” isimli çocuk kitabı raflardaki yerini aldı. 8 ile 12 yaş grubuna hitap eden kitap, Ağustos ayında Sitav Yayınları’nda çıktı.  
 
Bitlisli olan Servin, 1990’lı yıllardaki göç politikası nedeniyle ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınmak zorunda kaldı. Çocukluğu Bitlis’te geçen Servin, 25 yıldır İstanbul’da yaşıyor. 2017 yılında kendi çocukluğuna yolculuk yaparken kitaba konu olan hikâyeyi yazdı ancak kitap olarak çıkarabileceğini düşünmedi. Hikâyeyi okuyan arkadaşlarının “mutlaka kitaba dönüşmeli” fikri üzerine ikna oldu. 
 
Kitabı önce Türkçe yazan Servin, ilk kitabını anadilinde yazmak istediği için daha sonra babasının desteğiyle Kürtçe’ye çevirerek çıkardı. 
 
HİKÂYE NEYİ ANLATIYOR?
 
Kitabı ile ilgili konuşan Servin, çocukluğunun Bitlis Van Gölü kıyısında canavar efsanelerini dinlemekle geçtiğini belirterek, hikâyenin de orda başladığını belirtti. Kitabın umutsuz durumdan çıkışı anlattığını ifade eden Servin, “Hikâye bir kafede otururken aklıma geldi ve yazdım. Arkadaşım okuyunca yayınlaması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine daha fazla yoğunlaştım, araştırmalar yaptım. Kitabın anadilimde çıkmasını istedim. Kürtçe çocuk edebiyatında anonim hikâyeleri elbette çok fazla var ama özgün ve yeni hikâyeler çok az yazılıyor. Bunun için kitabı Kürtçe çıkarmak istedim” dedi. 
 
Servin, hikâyenin içeriğine dair ise şu bilgileri paylaştı: “Aslında bu bir direniş hikâyesi, içine düşülen korkunç umutsuz bir durumdan çıkışı anlatıyor. Canavar Xanim’in Akdamar Adası’ndaki yapayalnız umutsuz halinden nasıl kurtulduğunu görüyoruz çünkü kimseye benzemiyor Canavar Xanim, herkesten farklı. Ne balık ne de insan yapayalnız. Gidecek hiçbir yeri de yok. Umutsuzluk içinde ‘neden ben de sadece bir balık değilim ki’ diye ağlarken tanışıyor çocuklarla. İlk önce yalnızlık duygusundan kurtuluyor böylece, umudu büyüyor ve eski ışıltısını yeniden kazanıyor.”
 
ÇOCUKLUĞUNDAN KALAN DİYALOGLAR
 
Kendisinin de çok iyi Kürtçe konuşamadığını hatta hiç yazamadığını söyleyen Servin “Kitap ile kendime de yönelmek ve anadilimi daha iyi kullanmak için bir adım atmak istedim. Kürtçeyi çok iyi konuşamıyorum ama zihnim Kürtçe, hikâyeyi yazarken diyalogların bir kısmını kendi çocukluğumdan kalan diyaloglarla oluşturdum.  Yazarken sokakta kadınların diyalogları canlandı kafamda. Tüm Kürtler bu durumu yaşıyor. Çünkü biz Türkçeyi Kürtçeden sonra öğreniyoruz. Dolayısıyla zihnimiz de Kürtçe oluyor. Hikâye Kürdistan’da geçiyor. O nedenle Kürtçe yayınlanmalıydı. Bunun için annem ve babamın çok desteği oldu. Onlarla birlikte ortak bir ürün çıkarmış olduk” diye belirtti. 
 
HAYAL VE GERÇEK İÇ İÇE
 
Çocuklar için bir şeyler yapmanın kendisini iyi hissettirdiğini dile getiren Servin, “Kitabımda hayal ve gerçek iç içe geçiyor. Aslında hiçbir zaman çocuklara yalan söylenilmemeli. Ben de yalan söylemek yerine çocukların hayal kurmasını istedim. Hayal gücüm çocukluğumda canavarı görmemi sağlamıştı, belki şimdiki çocuklar için de aynı şey olur diye düşündüm. Ama bazı anlatıları değiştirdim, mesela canavarın korkunç olması mı gerekiyordu ille de. Bu tanımı biz insanlar yapıyoruz. Kendimizi evrenin merkezine koyup geri kalan şeyleri de kendimize göre adlandırıyoruz. Hâlbuki canavar belki de sadece gölü korumaya çalışan bir yaratıktı. Betül Sinanoğlu’nun güzel resimleriyle de öyle narin, incileri, rüzgârda dalgalanan rengârenk saçlarıyla, duygulu bir yaratık olarak hayat buldu. Canavar Xanim aslında şimdi gerçek kimliğine kavuştu" ifadelerini kullandı. 
 
GÖL SADECE İNSANLARA AİT DEĞİL
 
Hikâyeyi yazarken çocuk edebiyatı klasik çocuk kitaplarını okuyup araştırmalar yaptığını söyleyen Servin, "Psikologların, pedagogların çocuk kitabı yazarken dikkat edilmesi gereken önerilerini aldım. Ama maalesef içinde yaşadığımız gerçekliğe pek uymuyor. Ortadoğu’da, Kürdistan’da çocuk olmak yetişkinlerin bile görmeye tahammül edemeyeceği görüntülere tanık olmak demek bir bakıma. Dolayısıyla bu çocuklara cam kırmanın kötü bir şey olduğunu söylerseniz ideal olanı söylemiş olursunuz ama söylediğinizin gerçekte karşılığı olmaz. Bizim hikâyenin çocukları da cam kıran, kafalarındaki kırık izlerini gururla taşıyan, ağaca çıkıp elma çalan çocuklar" dedi. 
 
ÇOCUKLARDA FARKINDALIK YARATMAK
 
Van Gölü'nü çocukların koruduğunu belirten Servin, "Tabii hikâye Van Gölü’nün korunmasıyla ilgili çocuklarda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Ama bütün sorumluluğu da çocukların üzerine yıkamayız.  Örneğin gölü en çok kirleten aslında kanalizasyon, ama bu sorunun çözümünü çocuklardan bekleyemezdik. Bu nedenle çocukların üstesinden gelebileceği daha basit bir sorunla karşı karşıya bıraktım onları: çöp sorunu. Tabii ‘göle çöp atmayın’ diyerek çevre bilinci kazandıramazsınız, esas olarak çocuklara gölün sadece insanlara ait olmadığını göstermeniz gerekiyor. Orada yaşayan tüm canlılara ait. Onların yaşam alanı, evi. Canavar Xanim’in ve göldeki bütün balıkların evini kirletmemek gerek, çocuklara bu duyguyu vermeyi başarsak yeter” diye belirtti. 
 
ÇOCUKLAR İÇİN YAZMAK MUTLU ETTİ
 
Servin, ilk kez yazmanın ve özelikle anadilinde olmasının kendisini mutlu ettiğini belirterek, “Yazmak öz güven cesaret isteyen bir şey bana göre. Yazarak bunun azda olsa kırıldığını söyleyebilirim. Buda beni ayrıca mutlu etti” dedi. 
 
 MA / Semra Turan