'Kürtçe okumaya ağırlık verelim'

img

DİYARBAKIR - Kürtçeye yönelik asimilasyon politikaları tüm hızıyla devam ederken, Yazar Resul Geyik, insanların başka dillerde konuşmaya başlamasıyla birlikte anadillerinde kırılmaların yaşandığını ve buna karşı herkesin anadilini konuşması gerektiğini söyledi. 

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 17 Kasım 1999 tarihinde ilan edilen "Dünya Anadil Günü" ile çok dilliliğin sağlanması amaçlandı. Ancak UNESCO’ya göre, dünyada bulunan 7 bin dilin yüzde 40’ı yok olma tehlikesi altında. Türkiye’de konuşulan dillerin 3’ü ise tamamen yok oldu, 15 dil ise yok olma tehlikesi altında. Türkiye’de kaybolma tehlikesi altında olan diller; Kürt dilinin lehçelerinden Kirmanckî, Abhazca, Adigece, Kabar-Çerkesce, Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Çingene dilleri, Suret, Batı Ermenicesi, Gagavuzca, Ladino, Turoyo ve Hertevin'dir.
 
UNESCO’NUN ÖLÇÜSÜ
 
UNESCO’ya göre bir dilin yok olma tehlikesi altında olduğu şu ölçütlere göre belirleniyor: “Dilin kuşaktan kuşağa aktarılması, konuşan kişi sayısı, konuşanların toplam nüfusa oranı, kullanım alanlarındaki değişikliğe, yeni alanlara ve ortamlara dilin tepkisi, dilin öğrenilmesi, okuma yazma öğrenilmesi için gerekli materyallerin varlığı, devletlerin ve kurumların tutum ve politikaları, toplum bireylerinin kendi dillerine yönelik tutumu ve dille ilgili var olan belgelerin miktarı ve niteliğidir.” 
 
ASİMİLASYON POLİTİKASI
 
Türkiye’de Kürtçe üzerindeki baskı, engelleme ve bir bütün olarak asimilasyon politikaları, geçmişten bugüne değişkenlik arz ederek süre geldi. 2015-2016 yıllarında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile Kürt dili üzerine çalışma yürüten kurumların çoğu kapatıldı. OHAL süreci boyunca Kürtçe yayın yapan Özgür Gün Tv, Denge Tv, JiyanTv, Van Tv, AzadiyaWelat gibi televizyon ve gazeteler, Kürt dilinin korunup geliştirilmesi amacıyla faaliyet yürüten Mezopotamya Kültür Merkezi, İstanbul Kürt Enstitüsü, Kürt dili Araştırma ve Geliştirme Derneği (KURDÎ-DER), Kürt Yazarlar Derneği benzeri sivil toplum örgütleriyle DBP’li belediyelerin bünyesinde faaliyet yürüten Kürtçe kreşlerin kapısına kilit vuruldu. 
 
OKULLAR KAPATILDI
 
Ayrıca Ferzad Kemanger İlkokulu, Ali Erel İlkokulu, Ahmet Beyhan İlkokulu (Dibistana Seretayî ya Ahmet Bayhan) gibi Kürtçe eğitim veren okulların tümü kapatıldı. Lice ve Silvan ilçesinde inşa edilen okullar ise eğitim hayatına başlamadan jandarma tarafından yıktırıldı.
 
ZAROK TV
 
Kürtçe çocuk kanalı Zarok TV, çocuklara yönelik yayın yapan tek Kürtçe yayın konumundayken, 2016 yılında OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile kısa süreli olarak kapatılıp birkaç ay sonra tekrardan açıldı. Kürtçenin Kurmanci, Dimilkî ve Sorani lehçelerinde çizgi filmlerin yanı sıra çocuklara yönelik programlar yapan Zarok TV'nin yayınlarında yüzde 40 oranında Türkçe kullanılması talep edildi.
 
KAYYIMLAR VE KÜRTÇE
 
Meclis'te Kürtçenin kullanımı "bilinmeyen dil" olarak kayıtlara geçmeye devam ediyor. Dicle Üniversitesi'nde Kürt Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı bölümünde öğrencilerine Kürtçe tez yazımı yasaklandı. HDP ve DBP yönetiminde olan belediyelere atanan kayyımlarla Kürtçeye yönelik saldırılar artmaya devam etti. Atanan belediyelerinin resmi sayfalarında Kürtçeyi dil seçeneğini kaldırıldı. Kürtçe çalışma yürüten çalışanlar işte çıkarıldı ve Kürtçe faaliyet yürüten kurumlar kapatıldı. Kentlerin çoğu noktalarında bulunan Kürtçe tabela ve yazılamalar silindi, Kürtçe tiyatrolar işlevsizleştirildi. 
 
DİL ANKETİ
 
Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi’nin 20 Ocak ile 7 Şubat 2021 tarihleri arasında Türkiye genelinde Türkçe dışında kalan anadillerin kullanımına dair gerçekleştirdiği anket çalışmasında, katılımcıların yüzde 94,9’u anadillerinin “Kürtçe”, yüzde 3,5’i “Çerkesce”, yüzde 1,2’si “Ermenice”, yüzde 0,3’ü “Arapça”, yüzde 0,1’i Süryanice ve yüzde 0,1’i “Lazca” olduğunu ifade etti. 
 
Ayrımcılık algısını ölçmek amacıyla sorulan sorular gelen yanıtlara göre, yüzde 72’si “devlet dairelerinde” çoğunlukla ayrımcılığa maruz kaldığını belirtirken, sadece yüzde 5,3’ü “hiçbir zaman” ayrımcılığa uğramadığını ifade etti. Ayrıca anadili Süryanice olanların tamamı; Kürtçe olanların yüzde 73,5’i, Ermenice olanların yüzde 52,9’u, Lazca olanların yüzde 50’si, Çerkesce olanların yüzde 42’si, Arapça olanların yüzde 25’i çoğunlukla devlet dairelerinde ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirtti. 
 
Ankette “anadilinizin varlığını sürdürmesinin önünde ki en büyük tehlike nedir?” sorusuna, katılımcıların; yüzde 22,6’sı “eğitim dilinin anadilde olmaması”,  yüzde 16,2’si “asimilasyon politikaları”, yüzde 11,2’si “devlet politikaları”, yüzde 9,7’si “yasak ve dışlanma” diye yanıt verildi. 
 
DİLDEKİ DEĞİŞİM
 
Araştırmacı-yazar Resul Geyik, Kürt dilinin tarihsel olarak hangi döneme tekabül edildiğinin tam olarak bilinmediğini ancak var olan ve bilinen kaynaklardan Kürtçenin 4 ile 5 bin yıllık bir geçmişe tekabül ettiğini belirterek, Zazaki lehçesinin Kürt dilinin anası olduğunu söyledi. Geyik, “Ancak o dönemde konuşulan Kürt dili ile bugün konuşulan Kürt dili arasında bir değişim söz konusu ve bu da tarihsel olarak anlaşılır bir durum. Çünkü tarih akışkandır ve her şey değişimden geçmiştir” dedi. 
 
'KÜRTÇE OKUMAYA AĞIRLIK VERİLMELİ'
 
Türkiye’de Kürt çocuklarının büyük bir oranının Türkçe konuşmaya başlamasının iki ana sebepten kaynaklandığını ifade eden Geyik, ilk sebebi politik, ikinci sebebi ise aile içerisinde Türkçe konuşulması olarak gösterdi. Geyik, “Bugün ev içerisinde Türkçe konuşulmaya başlanması politik uygulamaların bir yansımasıdır, ancak bu durum biraz bize de bağlı bir durum. Eski dönemlere baktığınızda Kürtçe kitap, gazete, televizyon yoktu ama evlerde Kürtçe konuşulurdu. Bugün baktığımızda ise bu kadar Kürtçe yayın ve materyaller artmasına rağmen evlerde Kürtçe konuşulmuyor. Eğitim dilinin Türkçe olması, ev içerisinde Türkçenin konuşulmasına etki ediyor, fakat bizler Kürtçe kanal, kitap ve gazeteleri okumaya yoğunluk verdiğimiz takdirde dilimiz üzerindeki tehlikeyi kırabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
 
‘DİLİN KIRILMASI’
 
İnsanların anadillerini konuşmamasıyla birlikte dilde kırımların yaşanmaya başladığına dikkati çeken Geyik, “Daha sonra atasözleri unutulmaya başlanır ve anadil dil dışında konuşmaya başladığınız dilin veya eğitim görülen dilin etkisiyle anadile eklemlemeler geçer ve dil kırılmaya başlanır ve dilin yok olma tehlikesi doğar. Dolayısıyla, Kürtçenin böyle bir tehlikeden korunması için insanlarımız bilinçli bir şekilde kendi anadilleri ile konuşmalı, Kürtçe kitaplar, gazeteler ve Kürtçe olan her şeyi yaşamsallaştırmalılar” dedi.
 
‘EĞİTİM HAKKI İÇİN DAVA AÇACAĞIZ’
 
Dilin ideoloji üstü bir noktada olduğunu ve bir halkın özgürlüğünü ifade ettiğini hatırlatan Kürt PEN ve Kürt Yazarlar Derneği üyesi Ahmet Kanî, “Bir ulusun dili, o ulusun ruhudur. Dili olmayan bir ulus var olamaz” dedi. Milyonlarca insanın Türkiye’de Kürtçe konuştuğunu ancak devletin Kürtçenin eğitim dili olmasına izin vermediği vurgulayan Kanî, çocuklarının anadilinde eğitim alma haklarının elinden alınmasından kaynaklı birkaç aileyle birlikte dava açmaya hazırlandıklarını söyledi. Kanî, “Sonuç alınmadığı takdirde durumu AB ve BM’ye taşıyacağız. Dünyanın her tarafında bu durumu dile getireceğiz. Kürt PEN’in de desteği ile Uluslararası PEN’le diplomatik çalışmalar yürütüp onlarında bu çalışmalara katılmasını sağlamaya çalışacağız” diye belirtti. 
 
“DİLİMİZE SAHİP ÇIKALIM”
 
Bir halkın anadilinin o halkın varlığına eşdeğer olduğunu, bu yüzden Kürt halkının kendi anadilinde yazması, okuması ve yaşamını kendi dilinde inşa etmesi gerektiğinin altını çizen Kürt Edebiyatçılar Derneği Eşbaşkanı Sultan Yaray ise “Anadilinizle yazdığınızda aslında varlığınızla yazıyorsunuzdur. Dolayısıyla kendi anadilinizde yazdığınızda daha kolay bir şekilde kendinizi ifade edebiliyorsunuz. Zengin bir dilimiz var ve şunun farkında olmalıyız: Dilimiz siyasete, yazmaya, konuşmaya her şeye yetiyor. Kürt dilinin eğitim diline yetmediğini savunanların söylemlerine kulak verilmemeli. Dilimizin eğitim dili haline gelmesi için demokratik bir sistemin inşa edilmesi beklenilmemeli. Demokrasi belki 100 yıl daha gelmez dolayısıyla demokrasi beklemekten ziyade Kürtçenin eğitim dili olması için çalışmalar yürütmeli ve dilimize sahip çıkmalıyız” ifadelerine yer verdi.
 
MA / Cengiz Özbasar