HABER MERKEZİ - Kapitalizmin yarattığı yıkımlara karşı "Nasıl bir ekonomi ve sistem" tartışmalarına ışık tutacak nitelikte yayımlanan “Yaşamın Temel Ekonomisi” kitabı, ezilenlere demokratik, katılımcı, özyönetim modeli sunuyor.
Siyasi, iktisadi ve ekolojik kriz derinleşti. Hava kirlendi, su kaynakları azaldı, ormanlar yakılıp, yağmalandı. Farklı etnik, inanç ve kültürler üzerindeki baskılar şiddetlendi. Hak ve hukuk "derin dondurucu"lara konuldu. Kadın kırımı önlenemez boyutlara ulaştı ve tüm bu sonuçları doğuran otoriter iktidarlar, gözümüzün içine baka baka her şeyin iyi olacağını söylüyor. Açlık, yoksulluk, yoksunluk ve eşitsizlikler altında ezilen sınıflar, çözüm ve mücadele için yol ve yöntemler tartışıyor. Bugün bizim için ne gerekli ve nasıl yapmamız gerekiyor? Yeni bir hikaye, yeni bir dil oluşturabilecek miyiz? Ağırlaşan ve içinden çıkılmaz hal alan bu durum karşısında çıkış yolunu gösteren bir kaynak, raflardaki yerini aldı.
BELLEĞİMİZİ TAZELİYOR
“Yaşamın Temel Ekonomisi” başlığıyla Julie Froud ve Karel Williams’ın yayıma hazırladığı ve bir grup Britanyalı iktisatçı tarafından kaleme alınan “Altenratif İktisadi Modeller” adlı kitap, Prof. Dr. Mustafa Durmuş’un önsözüyle Türkçeye çevrildi. Durmuş’un dört doktora öğrencisi tarafından çevrilen kitap, kapitalizmin yarattığı yıkımları yeniden somut örneklerle hatırlatarak belleklerimizi tazeliyor. Kitap Britanya’da son 30 yılda gerçekleşen neo-liberal ekonomik ve sosyal yıkıma karşı alternatif ilerici bir paradigma, günlük yaşamdan örnekler de verilerek anlatılıyor.
DEMOKRATİK ÖZYÖNETİMCİ PLANLAMA
Demokratik özyönetimci bir planlamayı esas alan paradigma, “yeni bir hikaye ve yeni bir dil” başlığıyla Türkiye’ye dönük önerileri de ele alıyor. Covid-19 salgınının kamusal sonuçları, özelleştirme, piyasalaştırma, sağlık, eğitim ve daha birçok yıkıma odaklanan kitap, emekçilerin, ezilen halkların, sınıfların, cinslerin ne yapması gerektiğini sade, anlaşılır ve kolaylaştırıcı bir dille anlatıyor. Dünyada başarıya ulaşmış komünal, kolektif hareketlerin deneyimlerinin de paylaşıldığı kitap, toplumsal dayanışma ağlarının önemini bir kez daha gözlerimizin önüne seriyor. Kapitalizmin parçaladığı toplumsallığı nasıl yeniden var edebileceğimize yönelik düşünceyi heyecan verici bir dille sunan araştırmacılar, demokratik toplum ve demokratik bir devlet için rehber niteliğinde.
KATILIMCI DEMOKRASİ
Sistem tartışmalarına derinlikli bir çözüm bakışı geliştiren yazarlar, bugün karşı karşıya kaldığımız baskıcı ve otoriter rejimlerle nasıl baş edebileceğimizi de mücadele örnekleriyle sıralıyor. Muhalefetin gündeminde olan “Güçlendirilmiş Parlamenter Rejim” tartışmalarına alteratif bir projektör tutan kitap, katılımcı demokrasinin önemini hatırlatıyor. Eşit yurttaşlık bilinciyle hak ve hukuk arayışını açık ve net cümlelerle sunan yapıt, üretim ve dağıtım alanlarındaki temel kararların (neyin ne şekilde, nasıl yapılacağına ilişkin) yerelde, tabanda, bölgelerde alındığı, tepenin bunun sadece koordine ettiği demokratik – özyönetimci bir palanlamayı bize sunuyor. Yeni bir kolektif finansman ve vergileme perspekifine olan ihtiyacı anımsatan yazarlar, “ne abartılmış kötümserlik, ne de abartılmış iyimserlik” diyerek, bizi radikal demokrasi mücadelesine davet ediyor.
Günlük yaşamın altyapısını işleyen kitap İmge Kitapevi’nden çıktı. Davide Arcidiacono, Filippo Barbera, Andrew Bowman, John Buchanan, Sandro Busso, Joselle Dagnes, Joe Earle Ewld Engelen, Peter Folkman, Julie Froud, Colin Haslam, Sukhdev Johal, Ian Rees Jones, Dario Minervini, Mick Moran, Fabio Mostaccio, Gabriella Pauli, Leonhard Plank, Angelo Salento, Ferdinando Spina, Nick Tsitsianis ve Karel Cilliams, makaleleriyle korkunç ve anlaşılması güç gözüken ekonomiyi bizler için kolaylaştırıyor. Her cümlesinde toplumcu düşünce, duygu, his uyandıran ve okura söz bırakan kitabı okumanın tam zamanı.
MA / Sedat Yılmaz