Yaylanın yolunu tutan gençler geleneklerini sürdürüyor

img
ŞIRNAK - Baharın gelişiyle ulusal kıyafetleriyle yaylaların yolunu tutan gençler, kendine has figürleri olan halk oyunları geleneğini sürdürüyor. 
 
Bahar aylarıyla birlikte Şırnak’ın Uludere ilçesinde gençler, yaylaların yolunu tuttu. Ulusal kıyafetleriyle Kêla Memê’nin eteklerinde bulunan tepelere çıkan gençler, her yıl gerçekleştirdikleri bu etkinlikleri bir gelenek olarak sürdürüyor. Bir yandan pancar toplayarak doğal güzelliklerin tadını çıkaran gençler, diğer yandan oynadıkları oyunlarla bölgeye has kültürü de yaşatıyor. 
 
KÊLA MEMÊ’NİN ETEKLERİNDE HALAY
 
Karlı Kêla Meme’nin eteklerinde güneşli havayı fırsat bilen gençler, Kêla Horê tepesine çıktı. Önce yabani mantar ve pancar toplayan gençler, ardından yöreye has figürlerle “Emer Axa”, “Şêxanî”, “Sêgavî”, “Bablekan”, “Herebaso” halaylarını çekti. Halaylardan sonra oyuna geçen gençler, “Şaşika Mijîn” ve “Xezalok” oyunlarını oynadı. 
 
XEZALOK OYUNU
 
Gençlerin keyif alarak oynadıkları Xezolok oyununda, önce bir sınır belirleniyor ve oyun oynayacak olan kişiler sınırdan 50 metre uzaklaşıyor. Daha sonra bir çoban ve bir Ceylan belirleniyor. Ceylan olarak belirlenen kişi daha önce hazırlanmış bir minderin üzerine oturuyor. Bu mindere biri 4 metre, diğeri de 5 metre uzunluğunda iki ip bağlanıyor. Oyunun temel kuralı, çobanın Ceylan’ı kurtlardan koruması. Ceylana bağlanan ipin uzun ucu çobanın elinde, diğer ucu ise kurt olarak belirlenmiş diğer oyuncuların alması için yere bırakılıyor. Kurtlar, çobanın kendilerine temas etmemesi için ceylanın etrafında kaçışarak kendileri için ayrılmış ipi çekerek, ceylanı daha önce belirledikleri sınıra kadar çekmeye çalışıyor. Kurtlar ceylanı çekmeye çalışırken, çobana temas etmemeye çalışıyor. Temas eden kişi ise ceylan oluyor ve oyun böyle devam ediyor. 
 
ŞAŞIKA MIJÎN
 
Adını devletin baskıları sonucu yakılarak boşaltılan Kêla Memê’nin eteklerinde bulunan Mijîn köyünden alan Şaşika Mijîn oyununu anlatan gençlerden Mehmet Paksoy, “Bu oyunda önce bir sınır belirleyerek, o sınırdan 50-60 metre uzağa gidilir. Ardından kendi aramızdan birini seçerek, onun gözlerini kefî ile bağlıyoruz. Gözlerini bağladığımız kişi, bizleri görmeden onun etrafından bir daire oluşturacağız. Dairenin dışında bir de oyunu yöneten biri bulunuyor. Bu kişi gözleri kapalı oyuncuyu daire içinde yönlendirecek. Gözleri bağlanan kişi elleri ile daire oluşturan herhangi bir oyuncuya temas etmeye çalışacak. Temas kurulduğu anda diğer oyuncular temas edilen oyuncuyu ellerindeki kefîlerle daha önce belirlenen sınıra kadar kovalayacak. Temas edilen kişi sınıra ulaştığı zaman, herkes yine kendi yerine dönüyor. Bu sefer temas edilen kişinin gözleri bağlanacak ve diğer oyunculara temas etmeye çalışacak” diye belirtti. 
 
Oyunun kültürel bir miras olduğunu belirten Paksoy, “Bu oyunu hem oynuyoruz hem yaşatıyoruz. Aynı zamanda bizden sonra gelecek nesillere de aktarıyoruz” dedi.