ANKARA - Kadın hareketinin son dönemde güçlü dayanışma ağıyla inatla mücadele eden bir harekete dönüştüğünü, Uçan Süpürge’nin de bunun sinema tarafını yansıttığını belirten Festival Direktörü Nil Kural, bu yılki tema olan “Kadınların Mirası”nın umut ve mücadele dolu olduğunu söyledi.
Bu yıl 25’incisi düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali (USUKFF) sürüyor. Teması “Kadınların Mirası” olarak belirlenen festival, 26 Mayıs-5 Haziran tarihlerinde Büyülü Fener Kızılay Sineması ve Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 60’ı aşkın filmi, 105 seansta izleyiciyle buluşturuyor. Seçkide Endonezya’dan Vietnam’a, Arjantin’den Hindistan’a dünyanın dört bir yanından kadın yönetmenlerin imzalarını taşıyan filmler yer alıyor.
Festivalin direktörlüğünü yapan Nil Kural ile bu yılki tema üzerinden kadınların hak arama mücadelesini konuştuk.
KADINLARIN MİRASI UMUT DOLU
Temayı özellikle seçtiklerinin altını çizen Kural, sinemadaki mücadelenin diğer alanlardan farklı olmadığını belirtti. Kural, “İstanbul Sözleşmesi’nden Amerika Birleşik Devleti’ndeki (ABD) kürtaj tartışmalarına kadar sürekli yeni mücadele alanları kurulması gerekiyor. ‘Geçmişten ne öğrenebiliriz, şu an hangi noktadayız ve geleceğe nasıl bir şekilde hazırlanırız’ diye düşünerek, ‘Kadının Mirası’ temasını seçtik. Miras bir şeyler sonlanmış gibi bir his yaratabiliyor ancak biz, kadınların mirasının umut, mücadele dolu ve akışa dair olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kadınların hak arama mücadelesinin sadece sokakla sınırlı olmadığını vurgulayan Kural, nesilden nesile kadınların verdiği çok fazla sessiz mücadele olduğunu ve yol alma açısından bunları tartışmanın önemli olduğunu söyledi. Filmleri incelediklerinde kadınların benzer konulara odaklandığını gördüklerini kaydeden Kural, “Dünyanın her yanından kadın yönetmenler, film çekme fırsatını yakaladıklarında aynı şeylerden konuşmak istiyorlar. Büyümekten, LGBTİ mücadelesinden ya da kadınların barış inşasındaki rolünden. Seçtiğimiz filmler bir araya gelince, temalar kendi kendini yarattı. Kadınların ürettikleri, ilgilendikleri konuların ne kadar özdeşlik taşıdığını, bize yerel gibi görünenlerin dünyada ne kadar fazla karşılığı olduğunu gördük” dedi.
FESTİVAL GÜCÜNÜ HAKLILIKTAN ALIYOR
Kadınların erkek meslektaşlarıyla aynı rahatlıkta fon bulamadıklarının ortaya çıkan üretim miktarından görüldüğünü belirten Kural, birçok kurumun eski patriarkal reflekslere sahip olduğunu dile getirdi. Kadınların buralarda kendilerini gösterebilmeleri ve güvenli şekilde çalışabilmelerinin zorluklarına değinen Kural, sinemanın da diğer mücadele alanlarından farklı olmadığını vurguladı. Tam da bu noktada Uçan Süpürge’nin gücünü haklı olmadan aldığını ifade eden Kural, 25 yıl önce kadın sinemacıların filmlerini izleyiciyle buluşturacak bir platforma karar verildiğini hatırlattı. Kural, “Uçan Süpürge bu kararı verdiğinde ne bu sektörde az kadın yönetmenin olduğu tartışılıyordu ne de erkek ağırlıklı sektörlerde kadınların yaşadığı taciz ve şiddet konuşuluyordu. Uçan Süpürge, bu çeyrek asırlık yolculuğunda aslında Türkiye'de ilk kadın film festivali olarak zamanın ötesinde bir yerde başladı. Fırsat eşitliğini sağlamak, adaletsiz düzene bir miktar adalet getirmek için çalışan bir festival, o nedenle gücünü doğru yerde durmasından alıyor” diye belirtti.
FESTİVAL MÜCADELENİN BİR PARÇASI
Kadın hareketinin son dönemde güçlü dayanışma ağıyla inatla mücadele eden bir harekete dönüştüğünü söyleyen Kural, şöyle dedi: “İstanbul Sözleşmesi Davası’nda 100 avukatın nasıl ayakta durduğunu ve nasıl karşı çıktığını gördük. Aynı biçimde eylemlerde, yürüyüşlerde de bu kuvvetli hareketi görüyoruz. Uçan Süpürge de, bunun sinema tarafını yansıttığı için şanslı. Çiğdem Mater, çekmediği bir film yüzünden şuan hapishanede tutuluyor. Açılış gecemizde herkes, bu haksızlığa değindi. Mater’i ne kadar özlediğimizi, tekrar aramızda görmek için sabırsızlandığımızı konuştuk. Mater’in ortak yapımcısı olduğu film Disturbed Earth’ü göstereceğiz. Film gösteriminde yanımızda olmasını çok isterdim. Eksikliğini hissediyoruz, çok özlüyoruz. Bir kez daha Mater'in ve diğer gezi tutsaklarının yanında olduğumuzu ve aramızda görmek istediğimizi söylemek isterim.”
BASKI VE İSYAN HİKAYELERİ
Cezaevinde tutulan kadınların yaşadığı hak ihlallerine değinen Kural, durumun filmlerdeki baskı ve isyan hikayelerinden bağımsız olmadığını, çok daha acı bir süreç olduğunu belirtti. Kural, “Perdede izlediğiniz kurmaca filmle, hayatın gerçekleriyle karşılaşmak arasında çok fark var. Aynı baskıların aynı hak arayışlarının filmlerde onlarca yansımasını görüyoruz. Toplamına baktığımızda, umutsuzluk var ancak çok fazla çıkış yolu da var. Bir araya gelmenin verdiği umut duygusunun bizleri güçlendireceğine inanıyorum. Umarım Uçan Süpürge, bunların konuşulması ve dayanışmanın artması için zemin oluşturabilir ve biraz da olsa diyaloğu salonlara taşıyabiliriz” dedi.
YASAKLARA KARŞI ORTAK TAVIR
Kural, son süreçte yaşanan konser ve festival yasaklarına da değinerek, ekledi: “Hiçbir baskı birbirinden izole ya da bir yerle sınırlı kalan münferit örnekler değil. Bu yasaklar tüm festivallere gelebilir. Kültür-sanatın nefes ve diyalog alanı olduğunu düşünen tüm sanat dallarından herkesin bir arada durması, sansürlenmemek için birlikte hareket etmek ve ortak tavır almak önemli. Kültür-sanatın devamlılığını sürdürecek şekilde örgütlenmeliyiz.”