HDP'li Oluç: Harun gibi başlayıp Karunların Türkiye’sini yarattınız

img

ANKARA – Bankacılık kanuna dair konuşan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “Harun gibi başlayıp Karun olanların Türkiye’sini yarattınız" diyerek iktidara hayat pahalılığı üzerinden yüklendi. 

Meclis Genel Kurulu’nda “Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” görüşülüyor.

Kanun teklifinin geneli üzerine partiler söz aldı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) grubu adına Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, değerlendirmelerde bulundu.

AKP iktidarının Türkiye ekonomisinde büyük bir enkaz ve çöküş yarattığını aktaran Oluç, bunun da yanlış ekonomik ve politik tercihler, faiz-enflasyon tezi ve ardı ardına ilan edilen ekonomik modellerin sonucu olduğunu belirtti. Getirilen kanun teklifinin de enkazı kaldırmaya yönelik olmadığının altını çizen Oluç, kanun teklifinin enkazı büyütme adımı olduğunu kaydetti.

EN BÜYÜK HASTALIK OLAN İKTİDAR KİBRİ’NE YAKALANDINIZ

Türkiye ekonomisinin 2015 yılı itibarıyla kötü sinyaller verdiğini, 2018 yılında kriz aşamasına geçtiğini ve 2021 yılı itibarıyla ise çöküş aşamasına geçmiş olduğuna dikkati çeken Oluç, “Milyonlarca insana yoklukta ‘Sabredin’ derken iktidarla birlikte hareket eden sermaye grupları, şirketler, holdingler milyarlarca dolarlık servetler yapmaktadır. Tarihin en büyük hastalıklarından birine yakalandınız; iktidar kibri. Bu hastalık sizleri ‘Gözleri var ama görmez, kulakları var ama duymaz’ hâle getirdi, bu yüzden ekonomideki çöküşün taşlarını döşerken asla dönüp açlık, yoksulluk, yoksunluk çeken insanlara bakmıyorsunuz, onların dertlerini dert edinmiyorsunuz. Elitlere karşıydınız, en büyük elitler birliğini yarattınız” dedi.

İktidara yüklenen Oluç, “ ‘Millet aç, aç!’ diye bağırdığınız günlerden, vatandaşı ‘Vefasızlar, şükür bilmezler’ şeklinde itham ettiğiniz günlere geldiniz. Sizler iktidar kibri hastalığıyla bu ülkedeki ekonomik çöküşe çözüm bulma kapasitenizi yitirdiniz” diye belirtti.

‘HALKA DERMAN OLACAK TEK MADDE YOK’

Kanun teklifine dair eleştirilerini sıralayan Oluç, “İçinde en çok ‘ekonomi’ sözcüğü geçen bu kanun teklifinde bizler şunu beklerdik: Artan enflasyon, yüksek faizli kamu borçları, baskılanan kur politikası, işsizlik, evsizlik, açlık, yoksulluk gibi herkesin, her kesimin sorunu olan temel meselelere dair birkaç gerçek önlem alınsın. Ama teklifte halkın derdine derman olacak tek bir madde yok. Asgari ücretin artmasını bekleyen emekçiyi de; KYK borcunu ödeyemeyen genci de; pazarda son kalan sebzeyi almayı bekleyen teyzeyi de; okula aç giden, parası olmadığı için bayılan ve öylece evine dönen öğrenciyi de; dükkân kirasını ödeyemeyip kapatan esnafı da; ay sonunu getiremeyen öğretmeni de; mazotu karşılamadı diye ineğinin sütünü satmak yerine onu kesime gönderen çiftçiyi de görmüyoruz bu teklifin içinde, göremeyeceğiz de” ifadelerini kullandı.

‘YENİ MODELİNİZ DE DÖRT AY GEÇMEDEN ÇÖKTÜ’

“Ekonomi canlansın diye ev alımında faiz indiren muhteşem bir akılla karşı karşıyayız” diyen Oluç, “ ‘Geçinemiyorum’ diyene ‘O zaman ev al’ diyor bu akıl, enflasyon yangınına konut kredisi benzini döküyor. Kanun teklifleri artık ekonomideki çöküşü durduracak nitelikte değil. Sizler de biliyorsunuz ki ekonomiyi bu çöküşten kurtaracak ve çıkaracak siyasi fedakârlık ve fikrî cesarete sahip değilsiniz, açıklar demokrasisi yarattınız, açıklar demokrasisi. Türkiye'de halk açlık sınırının altında yaşarken, ekonomide üst üste şoklar yaşanırken yirmi yıldır bu ülkeyi yönetmiyormuş taklidi yaparak yeni ekonomi modelini ilan ettiniz. Bu modele göre, Türkiye ihracat yapacak, ihracat istihdamı artıracak ve döviz getirisiyle kur dengede tutulacaktı. Aradan dört ay geçmeden bu iddialarla birlikte yeni ekonomik modeliniz de çöktü” şeklinde konuştu.

‘İKTİDAR KOLTUKLARINIZDAN OLACAKSINIZ’

İktidar tarafından küresel ekonominin gerekçe gösterilmesine dair de Oluç, şunları söyledi: “Ukrayna-Rusya savaşı başlamadan sadece dört gün önce Brent petrol fiyatı 96,5 dolardı, aynı gün Ankara'da 1 litre benzin 15 lira 29 kuruştu. Savaş başladı, Brent petrol 20 Martta 120 dolara çıktı. Brent petrol çıkınca benzinin fiyatı da fırladı ve 18 lira oldu. Sonra, Brent petrol fiyatları düşmeye başladı; en son 16 Mayıs’ta 109 dolara düştü, dün 114 dolardı ama her ne hikmetse burada benzin fiyatları bir türlü düşmedi. 1 litre benzin önce 21,12 kuruştu, son zamla birlikte benzin şimdi İstanbul'da 23,85, Ankara'da 23,96 oldu, son zamla birlikte. Yıl başından bu yana 18'inci kez benzine zam yapıldı. Fiyat artışı küresel gelişmelerden kaynaklanıyorsa dünyada Brent petrol düşerken burada neden düşmüyor? Brent petrol artarken zam yapıyorsunuz da Brent petrol fiyatları düşerken niye indirim yapmayıp zam yapmaya devam ediyorsunuz? Çünkü ekonomik çöküş karşısında çaresizsiniz. Ekonomik çöküntüden kurtulmanın maliyeti sizin iktidar koltuklarınız olacak, bunu bilin.”

KİMİN PARASINI VERİYORSUNUZ?

Kanun teklifinde yer alan ilk maddelerin “kur korumalı mevduatla” ilgili düzenlemeler olduğunu dile getiren Oluç, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye ekonomisi için değil AKP için yürürlüğe konulan ve yeni ekonomi modeli olarak reklamı yapılan kur korumalı mevduat sisteminin hazineye maliyeti arttıkça artıyor. Dövizin yükselişi Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'nin kur korumalı mevduatla ilgili dediği köpük alma kadar basit bir konu değil, bunu hepimiz biliyoruz. Dövizin yükselişi Türkiye ekonomisi için kanserli hücredir. Çözüm kur korumalı mevduat değildir; köklü ve yapısal çözümler üretmek gerekiyor ama bunu anlamak istemiyorsunuz. Nisanda kur korumalı mevduata ne kadar ödeme yapılmış? 4,5 milyar Türk lirası. Kur korumalı mevduat ödemesi iki ayda toplam ne kadar olmuş? 16,2 milyar Türk lirası. Peki, koskoca tarım sektörüne 2022 yılı için yani on iki ay için öngörülen toplam destek ne kadardı bütçede? 29 milyar Türk lirası yani 16,2 milyar Türk lirasını iki ayda kur korumalı mevduata vermiş bu iktidar, tarıma bir yılda 29 milyar Türk lirası öngörmüş. Kimin parasını veriyor iktidar? Kimin vergisini harcıyor bu iktidar? Nereden veriyor?

ÇOK ROMANTİK BİR BAKANIMIZ VAR

Hazine ve Maliye Bakanı nasıl yapıyor bunu? Bu açıkları gidermek için ne yapıyor Hazine ve Maliye Bakanı? Karşılıksız para basıyor, para matbaası harıl harıl çalışıyor. Para basmak enflasyonu tetiklemez sanıyor Hazine ve Maliye Bakanı çünkü o ‘Yüreğimizle enflasyonu yeneceğiz’ diyor. Çok romantik bir Bakan, biliyorsunuz, gözlerden sonra, şimdi de yürek meselelerine takıldı; dünya ekonomi tarihine geçecek bir yürek maşallah. ‘Daha aşağıya düşmez’ dediği, değersizleştirdiği, pul ettiği paradan bol miktarda basıyor. E, ne olacak sonu? 5 lira ve 500 Türk lirası hazırlıklarını tamamladığınızda bunların üstüne de kendi fotolarınızı basarsınız artık.

SORUNLARI ÇÖZME KAPASİTENİZ YOK

Dövizi tutamıyorsunuz çünkü sorunları çözme kapasiteniz yok. Bakın, dolar yine 16 lirayı geçti; sadece kur korumalı mevduatla değil, aynı zamanda resmî ve arka kapıdan bu ülkenin dövizlerini satmanıza rağmen dolar artmaya devam ediyor. Neden? Doları frenlemek için -resmî olarak açıkladığınız- 7 milyar dolar sattığınız. Arka kapıdan ise -iddialara göre- 28 milyar dolar sattınız, döviz rezervlerini tükettiniz, yandaşlarınıza yüzlerce milyon dolar kazandırdınız. ‘Yeni modelle uçacağız’ dediğiniz günden beri gözlerimizin önünde ekonominin çöküşüne tanık olmaya devam ediyoruz. Sadece son altı ayda bu ülkenin yaklaşık 35 milyar dolarını satmanıza rağmen, doları durduramıyorsunuz çünkü size güven kalmadı ne uluslararası alanda ne de bu ülkede.

AKP KARŞILIKSIZ PARA BASIYOR

Cari açık ve bütçe açığı büyüdükçe ekonomi daha fazla kara deliğe doğru yuvarlanıyor. 2022 yılı Nisan ayında merkezî yönetim bütçe giderleri 214,3 milyar Türk lirası, bütçe gelirleri 164 milyar Türk lirası, bütçe açığı olmuş 50,2 milyar Türk lirası. Merkezî yönetim bütçesi 2021 Nisan ayında 16 milyar 917 milyon Türk lirası açık vermiş, 2022 yılı Nisan ayında 50 milyar 167 milyon Türk lirası açık vermiş. 2002 yılı bütçesi için hazine tarafından verilmesi öngörülen toplam borç miktarı -2022 yılı, on iki aydan bahsediyorum- 61 milyar Türk lirasıydı, bu hafta başı açıklanan verilere göre hazinenin dört ayda verdiği borç miktarı 75 milyar Türk lirasını buldu. Yani dört ayda bir yılı yediniz ve aştınız.

Adalet ve Kalkınma Partisi karşılıksız para basıyor, milyarlarca lira para basılırken Hazine Bakanı ‘İktisada Giriş 1’ dersinde sınıfta kalacak bir açıklama yapıyor: ‘Enflasyon tek haneli rakamlara düşecek’ Buyurun. Peki, cari açık? Ekonomik model çökmüş durumda.

BÜYÜK ÇÖKÜŞLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Bu hafta itibarıyla Türkiye'nin risk primi son küresel finansal krizden bu yana en yüksek seviyeyi gördü, CDS 714 baz puanı gördü ya. Bu seviye Ekim 2008'den bu yana risk priminde görülen en yüksek seviye olarak kaydedildi. Karşı karşıya bulunduğumuz durumun adı büyük çöküştür. Bu çöküşe eşlik eden pembe tablo üreticisi TÜİK'in yüzde 70'e varmış TÜFE'sinden, yüzde 120 civarındaki ÜFE'sinden, dayanılmaz hayat pahalılığından, 8,5 milyon kişi civarındaki geniş tanımlı yüksek işsizlik oranlarından söz etmiyorum bile çünkü bunları, bu ülkede yaşayan herkes her gün görüyor ve derinden hissediyor.

FAİZLE ŞİZOFRENİK İLİŞKİNİZ VAR

Sorunları çözemiyorsunuz ama algı yaratmaya çalışıyorsunuz. Faizle de şizofrenik bir ilişkiniz var. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Erdoğan faize savaş açtığını iddia edip ‘Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim’ diyordu ya oysa gerçekler bambaşka. Merkez Bankası Erdoğan'dan aldığı talimatla faizi yüzde 14'e kadar indirilmişken piyasada faizler en az 2 katına çıkmış durumda. Aynı zamanda devlet bütçesi de faiz gelirleri altında ezilmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığının açıkladığı verilere göre merkezî yönetim bütçesinden sadece Ocak ve Şubat aylarında toplam 57,9 milyar Türk lirası faiz lobilerine aktarılmıştır. Bu ortalamayla giderse yıl sonunda 350 milyar Türk lirası civarından bir kaynak faiz lobilerine bizzat Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı tarafından aktarılmış olacaktır.

KARUNLARIN TÜRKİYE’SİNİ YARATTINIZ

Biri, küçük azınlık, Harun gibi başlayıp Karun olanların Türkiye’sini yarattınız. Diğeri ise, büyük çoğunluk Türkiye’si; açlık, sefalet, yoksulluk ve işsizlik içinde, hayat pahalılığıyla mücadele ediyor. Siz, öyle iki Türkiye yarattınız ki birinde, bir avuç genç arasında pudra şekerleri havada uçuşuyor, Lamborghinilerle ‘drift’ler atılıyor; diğerinde, Boğaziçi Üniversitesine dereceyle giren ama düşünüp itiraz ettiği için cezaevine konulan onlarca genç yaşıyor. Birinde, siyasi gücü olanlar milyarder oluyor; diğerinde ise orta sınıf çöküyor, yaşam standardı gittikçe iniyor, yoksul sınıflar ise gıda kıtlığı yaşıyor, dibe batmaya devam ediyor. İşte böyle bir Türkiye yarattınız.

SİZDEN KURTULARAK GÜZEL GÜNLER GELECEK

Türkiye toplumunu siyasi olarak ortadan ikiye bölmek istediniz ama geldiğimiz noktada, ekonomik olarak bu toplumu, ekonomik krizde geçinemeyen büyük çoğunluk ve iktidardan nemalanan azınlık şeklinde böldünüz. Günlük geçimini sağlamak için öğün atlayanlar, borç bulmaya çalışanlar akşam eve giderken dünyanın bütün kederlerini omuzunda taşıyor, ekmek ve özgürlük kavgası veriyor. Tarihte hiçbir azınlık böyle bir çoğunluğa karşı galip gelememiştir, bu defa da galip gelemeyecektir. Mutlaka ama mutlaka bu büyük çoğunluk bu ülkeye güzel günleri hep birlikte, sizden kurtularak getirecektir.”

Genel Kurul kanun teklifinin maddelerinin görüşülmesiyle devam ediyor.