Kılıçdaroğlu: Kürt sorununun çözümü Meclis’tir
Buldan ve Sancar: Meclis çatısı altında çözümden yanayız

ANKARA - HDP’yi ziyaret eden Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bu ülkede kavgayı bitireceklerini belirterek, Kürt sorununun çözümü için Meclis’e işaret etti. HDP Eş Genel Başkanları ise görüşmeyi Meclis’te yapmalarının, TBMM çatısı altında Kürt sorununun çözümünden yana olduklarını gösterme amaçlı olduğunu söyledi. 
 
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ı ziyaret etti. HDP Meclis Grubu’nda gerçekleştirilen ziyarette, Kılıçdaroğlu’na CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı eşlik etti. 
 
Kılıçdaroğlu’nu, HDP Eş Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Parti Sözcüsü Ebru Günay ve HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç karşıladı. 
 
Yaklaşık 50 dakika süren görüşmenin ardından Kılıçdaroğlu, Buldan ve Sancar’ın Meclis’te bulunan makamına geçti. Burada 10 dakika süren ikinci bir görüşmenin ardından Kılıçdaroğlu, Buldan ve Sancar ile HDP Meclis Grup odasında basın toplantısı düzenledi. 
 
ORTAK MUTABAKAT METNİ İLETİLDİ
 
Kılıçdaroğlu, yapılan görüşmeye dair şunları söyledi: “Anayasa değişiklikleri, güçlendirilmiş parlamenter sistem ile ilgili dokümanımızı ve ortak mutabakat metnimizi kendilerine ilettik. Ayrıca, Türkiye’nin pek çok sorununu görüştük ve gündeme taşıdık. Bağımsız ve tarafsız yargı mutlaka olmalı. Hukuk devleti mutlaka olmalı. Sosyal devlet, gelir dağılımdaki bozulan dengesizliğin giderilmesi ve sosyal devletin güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Temel hak ve hürriyetlerin korunması da ortak talep olarak dillendirildi. Mutlaka temel haklar ve özgürlükler korunsun, çevre ve iklim değişikliği konusundaki duyarlılık gündemimizdeydi. Çevre ve iklim değişikliği var ve ciddi hazırlıklar yapmak gerekiyor. Dünyanın önlem aldığı bir konuda Türkiye’nin bunu gündeme almaması özellikle yaşadığımız doğa felaketlerinin oluşmasında devletin hazırlıksız olmasına yol açıyor” dedi. 
 
‘KAYYIM ATAMALARINI DOĞRU BULMUYORUZ’
 
Yerel yönetimler ve kayyım atamaları üzerinde durulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Yerel yönetimler üzerinde duruldu, kayyım uygulanmamasının sürdürülmesini asla doğru bulmadığımızı ifade ettik sayın Genel Başkanlara. Bizim ortak mutabakat metninde de kayyım uygulamasının olmaması gerektiğini, seçimle gelen seçimle gider bu demokrasinin temel kuralıdır. Siz demokrasi ipotek altına alır, sizin verdiğiniz oyları ben kabul etmiyorum, ben buraya kendi istediğim, atamayla gelen birisini getireceğim derseniz bu doğru bir uygulama değildir. Demokrasiyi savunuyorsak her koşulda savunmalıyız. Demokrasiyi savunmak insan haklarını savunmaktır, kadın erkek eşitliğini, çevreyi iklimin, oluşacak tahribatların giderilmesi açısından her türlü önlemin alınması için irade ortaya koymaktır. Demokrasinin olmazsa olmaz koşullarımızdan birisi olduğu da ifade edildi” şeklinde konuştu 
 
‘ORTAK HAREKET ETMEYE HAZIRIZ’
 
Siyasetin önünün açılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Serbest siyasetin önünün açılması, siyaset artık bir kavga alanı olmamalı. Artık bu ülke kavgadan bıkmadı mı? Bu akşam yine belli televizyon kanallarında bir sürü şey yazılıp çizilecek. Kavgadan bıkmadınız mı? Kucaklaşmak varken, bir araya gelip uygar insanlar gibi tartışmak varken niye kavga ediyoruz? Hangi gerekçe ile kavga ediyoruz? Toplumu niçin kamplaştırıyoruz, niçin ayrıştırıyoruz? Biz birlikten, beraberlikten yanayız, bu ülkenin kalkınması büyümesi ve var olan bütün sorunların çözülmesi için ortak hareket etmeye hazırız. Siyaset sorun yaratmamalı, siyaset var olan sorunları çözmeli. Siyaset sorun yaratıyorsa bu ülkenin kalkınmasına, büyümesine, insan haklarına, kadın erkek eşitliğine negatif yansıyor. Parti kapatılması, 21. Yüzyıldayız, hala parti nasıl kapatılır arayışındayız. Bu doğru değil. Ben şu partiyi kapatayım da oyları bana gelsin ne münasebet, bu doğru değil. Kapatılan partilerin farklı isimlerle tekrar siyaset sahnesinde yer aldığını halkın bunlara destek verdiğini hepimiz biliyor ve görüyoruz. Parti kapatmanın ortak mutabakat metninde düzenlemeler var zorlaştırılması gerekiyor. Önce meclisin karar alması gerekiyor bu konuda düzenlemeler var. Bu konuda görüşlerimi genel başkanlara ifade ettim. Kadına şiddetin mutlaka son bulması lazım. Bu konuda toplumun duyarlılığı var bu duyarlılığı siyasi kurumunun ruhunda hissetmesi lazım. Siz kadına yönelik şiddeti şu veya bu düzeyde teşvik ederseniz bu doğru değil. Kadına yönelik şiddetin mutlaka sonlandırılması bu konuda açık ve net siyaset kurumunun tavır alması gerekiyor.
 
İKTİDARIN BASKILARINA DİRENMELERİNİ BEKLİYORUZ
 
Tüm dezavantajlı gruplar bütün bunlarla ilgili de siyaset kurumunun üstüne düşeni yapması lazım dezavantajlı grupların görmezden gelinmesi haklarının ellerinden alınması 21’inci yüzyılda Türkiye’ye yakışmaz. Tüm dezavantajlı grupların haklarının teslim edilmesi onların kentlerde köylerde hayatın her alanında yaşamalarının yollarının açılması lazım. Yargının bir sopa olarak kullanılması. Yani siyasi iktidarın yargıyı siyasallaştırılması oraya kendi adamlarını getirmesi yargının siyaset üzerinde bir sopa olarak kullanılmasını asla kabul etmiyoruz. Hakim anayasanın 138 maddesine göre hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Kanuna göre değil hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Biz yargıçlardan bunu bekliyoruz. Siyasal iktidarın baskılarına direnmelerini bekliyoruz. Bu olduğu takdirde gerçek bir demokrasiyi inşa edebiliriz. 
 
Deprem ile ilgili de konuştuk. Evet deprem konusunda bir acil onarım programına ihtiyaç olduğu sayın genel başkanlar tarafından ifade edildi. Aynı düşünceye biz de katılıyoruz. Bu bölge ile ilgili özel bir planlamanın yapılması kesinlikle şart. Hükümete bu konuda gittiğim deprem bölgesinde çağrı yaptım tekrar aynı çağrıyı buradan yapmak isterim. Acil bir onarım programının devreye konulması gerekiyor. 
 
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜM ADRESİ MECLİS’TİR 
 
Değerli arkadaşlar Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözüm adresi TBMM’dir. Bir daha ifade ediyorum. Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözüm adresi TBMM’dir. TBMM’nin varlığı zaten sorunları çözen bir meclis olmasından kaynaklanmaktadır. Kuruluşundan bu yana Türkiye’nin en temel sorunları TBMM’de çözülmüştür. Biz milletin sağduyusuna güvenerek buraya getirdiği seçtiği parlamenterlerle birlikte var olan bütün sorunları çözmeye hazırız ve çözeceğiz. Göreceksiniz hiçbir sorun çözümsüz değildir. Her sorunun çözüm adresi TBMM’dir. Yani milletin iradesiyle bu sorunların tamamı çözülebilir. Dolayısıyla efendim şu sorun çözülmez niçin çözülmez herkes sorununu çözüyor da biz mi çözemeyeceğiz. TBMM’nin kapasitesi sorun çözmeye yeterli değil mi? Hayır yeterlidir efendim. Her sorunun çözüm adresi burasıdır. 
 
Biz ikinci yüzyıla çağrı beyannamemizde Kürt sorununa çözüm adresinin TBMM olduğunu açık ve net olarak vurguladık ve bizim kurultayımızdan oy birliği ile çıktı bu kararların tamamı. Biz demokrasiyi savunuyoruz insan haklarını savunuyoruz hiç kimsenin ötekileştirilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Kadın erkek eşitliğini savunuyoruz. Düşünün çevreden iklimden insan haklarına demokrasiye yargı bağımsızlığına kadar dezavantajlı grupların haklarının teslim edilmesine kadar kadın erkek eşitliğine kadar bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz. Bu işin ortası yok kavga yok. Özgürce tartışacağız beraber tartışacağız. İlla her şey yüzde yüz oturduk konuştuk anlaşamadık. Anlaşamazsak bir daha konuşacağız bir daha konuşacağız. Bu ülkenin saygın insanları var akademik dünyadan var sivil toplumdan var her kentin kanaat önderleri var. Siyaset tek başına bir kurum değildir gücünü toplumdan kanaat önderlerinden toplumun bilginlerinden alır. O destekle biz var olan sorunların tamamını çözebiliriz. Çözümsüz hiçbir sorun yoktur.
 
BU ÜLKEDE KAVGAYI BİTİRECEĞİM
 
Bu ziyaret anlaşılıyor ki sizin açınızdan büyük bir önem taşıyor. Artısıyla eksisiyle bütün kameralar burada. Ben özellikle basın mensuplarından istirham ediyorum toplumu ayrıştıran bir dilden lütfen kaçının. Toplumu kutuplaştıran bir dilden kaçının. Medyanın da sorumluluğu var. Medya bu sorumluluğu bilmeli farkına varmalıdır. Yahu tokalaşmak varken kucaklaşmak varken acı günlerimizi paylaşmak varken sevinçli günlerimizden neşelenmek varken bu kavga neden. Kavgayı bitireceğiz. 13’üncü cumhurbaşkanı adayı olarak bu ülkede kavgayı bitireceğim. Söz veriyorum. Milletime söz veriyorum kimliği ne olursa olsun inancı ne olursa olsun yaşam tarzı ne olursa olsun insan insandır ve benim başımın üstünde yeri vardır. 
 
KÜRTÇEYE DÖNÜK ENGELLEMELER
 
Baktığım acıdır. Bakın acı bir olay daha. Geçen TBMM’de kürsüde konuşuluyor. İngilizce yazar parantez içinde bu söz İngilizce diye. Fransızca vs. Her şeyi yazar. Konuşma metninin içinde bir cümle Kürtçe geçtiği zaman bilinmeyen bir dil diye geçiyor. Yahu Allah aşkına bu ülkenin insanlarının vicdanına sesleniyorum. TRT’nin TRT Kurdi diye bir kanalı var yayın yapıyor. Nasıl olurda buraya bilinmeyen bir dil diye yazıyorsunuz. Bilinmeyen bir dil. Binlerce yıldır konuşulan bir dili neden bilinmeyen bir dil diye yazıyorsunuz. Şimdi ben vicdan sahibi, ahlak sahibi herkese soruyorum. Devlete çifte standart yakışmaz, doğru değil. Herkesin diline saygı göstereceksiniz. Evet resmi dilimiz Türkçe eyvallah kimsenin bir şey dediği yok zaten. Ama siz devlet olarak çifte standart kuramazsınız. Çifte standart uyguladığınız zaman vatandaşlarımızı ayrıştırıyorsunuz demektir. 
 
ÜLKEDE KİMSEYİ DÜŞMAN GÖRMEYECEKSİNİZ
 
Bir grup insanı bir grup insana düşman ediyorsunuz demektir. Bu emperyal güçlerin Türkiye’ye oynadıkları bir oyundur bu oyundan da Türkiye’yi kurtaracağız. Bu oyundan. Herkes rahat olacak bu ülkede kimseyi düşman olarak görmeyeceksiniz, kimseyi ötekileştirmeyeceksiniz. Biraz önce ifade ettim herkesin inancına da kimliğine de yaşam tarzına da saygı göstereceksiniz. Yeni bir başlangıç yapacağız. Ahlaklı demokratik bir başlangıç. Herkesi kucaklayan bir başlangıç yapacağız. Kavgadan arınan bir toplum. Toplum şuna odaklanacak nasıl büyüyeceğiz nasıl gelişeceğiz işsizliği nasıl çözeceğiz bölgeler arasındaki dengesizliği nasıl gidereceğiz. Sorun var deprem bölgesinde. Yaşayan binlerce milyonlarca nisanın sorunu var bu sorunları nasıl çözeceğiz. Toplum buraya odaklanmalı. Kısır tartışmalarının içine odaklanmamalıdır. Burada basın mensuplarına büyük görev düşüyor. Ben biraz uzun mu konuştum sayın genel başkanlar?  Ben hepinize yürekten teşekkür ederim. Lütfedip bizi kabul ettikleri için Sayın Genel Başkanlara hepinizin huzurunda teşekkür ederim.”
 
BULDAN: ÇÖZÜMDEN YANA OLDUĞUMUZU GÖSTERDİK
 
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise, görüşmeyi Meclis’te gerçekleştirmelerinin nedeninin Kürt sorununda çözümün adresine işaret etmek olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Biz de öncelikle hepinize teşekkür ediyoruz. Bu ilgi ve alakadan dolayı hepinizin emeğine sağlık. Bugün sayın başkan ve heyetiyle bir görüşme gerçekleştirdik. Yaklaşık bir saat boyunca sayın başkanın ifade ettiği konular üzerinde istişare ettik Türkiye’nin en temel sorunlarını konuştuk. Bu temel sorunlar neticesinde Türkiye toplumunun, Türkiye halklarının bizlerden beklentilerini konuştuk. Dolayısıyla bu beklentiler doğrultusunda sayın başkanın bize sunmuş olduğu bu bilgiler doğrultusunda bir kez daha teşekkür ediyorum. Bugün sayın başkanı burada ağırlamamızın nedeni, Kürt sorunun demokratik çözümünün parlamento çatısı TBMM çatısı altında çözümden yana olduğumuzu göstermek amaçlıydı. O yüzden sayın başkanı ve heyetini parlamentoda ağırlamak istedik. Buna vesile olmasını tercih ettik. Ama en azından başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümünden Türkiye toplumunun bizden beklentilerini seçimler sonrası yapılacakları da istişare ettik. Bir kez daha sayın başkana ve heyetine geldikleri için teşekkür ediyoruz. Kolay gelsin sayın başkan.” 
 
SANCAR: GÖRÜŞMEYİ DEĞERLENDİRDİKTEN SONRA AÇIKLAMA YAPACAĞIZ
 
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise, ziyareti önemli bulduklarını ifade ederek, “Yaptığımız görüşmede pek çok konu ele alındı biraz önce Sayın Kılıçdaroğlu bunları özetle sizlere sundu. Türkiye çok derin bir kriz dönemini yaşıyor. Deprem büyük bir acıyla içinde bulunduğumuz yıkımın tablosunu bir kez daha çıplak bir şekilde gözler önüne serdi. Yeni bir döneme girmemize neden olan deprem olan keşke bu kadar acıyla birlikte gündeme gelmesiydi. Ama bu acıları yok sayarak siyaseti yürütmek ve çalışmaları sürdürmek de mümkün değil. Bizler yapıcı bir görüşme gerçekleştirdik. Partimi Türkiye’nin yıkımdan ağır zarar gören toplumsal kesimlerini ve yapılarını onarma konusunda acil bir programa ihtiyacı olduğu inancında. Yani acil bir onarım programına ihtiyaç ve yeni bir başlangıca ihtiyaç var. Yeni bir başlangıç demokrasi insan hakları adalet ve özgürlük temelinde bir yaşam ve sistem kurmakla ancak mümkün olacaktır. Bu konularda görüşlerimizi karşılıklı paylaştık. Bu görüşmeyi mecliste yapmamızın nedeni de çözüm adresi olarak TBMM’yi gördüğümüzü vurgulamaktır. Sayın başkanın da vurguladığı gibi Türkiye’nin bütün sorunları burada geniş bir toplumsal mutabakatla çözülmelidir çözülebilir. Öte yandan bu görüşmenin içeriğini de konuştuğumuz hususları kurullarımıza taşıyacağı ittifak güçlerimizle bu görüşmeyi değerlendireceğiz ve çok geçmeden yakın zamanda basına ve kamuoyuna daha ayrıntılı bir açıklama yapacağız. Hepinize teşekkür ediyoruz” dedi.