ANKARA - HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, Öcalan'a yönelik mutlak tecridin bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili olduğunu belirterek, “Ortadoğu’da bütün güçler Sayın Öcalan’a ve onun ideolojisine karşı yenildi. Bu yenilginin öfkesi ve hıncı ile bir yönelme durumu var" dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecrit ağırlaştırılarak devam ediyor. Ayrıca son dönemlerde kanyağı belirsiz kimi kaynaklardan yayınlanan haberler ile Kürtlerin zaten hassas olduğu ve “sinir uçları” olarak kabul edilen konuya ilişkin hassasiyet artmaya başladı. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, Öcalan üzerindeki tecride ilişkin Mezopotamya Ajansı'na değerlendirmede bulundu.
Son dönemlerde dolaşıma sokulan bilgilerin tesadüf olmadığının altını çizen Yıldırım, “Öyle görünüyor ki bir konseptin parçası ve sonucudur. Tehlikeli bir durumdur” dedi.
'GELİŞMELERE YÖN VERMESİNİN ÖNÜ ALINMAYA ÇALIŞILIYOR'
Ortadoğu’da yaşanan ve 3’üncü Dünya Savaşı olarak tanımlanan çatışma ve savaş koşullarının beli bir aşamaya geldiğine işaret eden Yıldırım, “Böylesi kritik bir süreçte Ortadoğu’daki gelişmeler sonuca giderken, hem fikirleri hem pratik politik önderliği ile Öcalan’ın gelişmelere yön vermesi, müdahale etmesi, halklar lehine sonuç alabilmesi güçlü bir ihtimaldir. Uzun süredir yürütülen mutlak tecrit ile bunun önüne geçilmeye çalışıyor” diye belirtti.
‘BU TEHLİKELİ OYUN KIYAMETİN HABERCİSİ’
Öcalan’a yönelik uygulamaların “Kürtler başta olmak üzere halklara karşı bir tehdit” olduğuna dikkat çeken Yıldırım, “Kürt halkı esas olarak önderliği ile tehdit ediliyor” diyerek şöyle devam etti:
“Öcalan’ın Kürt halkı için ne anlam ifade ettiğini herkes biliyor, dost düşman herkes biliyor. Kendilerince mesaj vermek, kendilerince bizlerin bu anlamdaki halkın çıkışlarını engellemeye yönelik bir tehdit ve şantaj durumu söz konusudur. Sayın Öcalan’a dönük geliştirilen bu politika bütün köprüleri atabilecek kıyametin habercisi bir yaklaşımdır. O yüzden sayın Öcalan üzerinden bu yönlü kirli politikalar geliştirmek kim tarafından geliştirilirse geliştirilsin bu ateşle oynamaktır. Zaten bölge ve ülke yangın yerine dönmüşken böylesi bir durum bütün Ortadoğu geneline yayılabilecek yeni savaş durumudur. Bütün İmralı süreci boyunca Kürt halkının ifade ettiği bir gerçeklik vardı. Sayın Öcalan’a yaklaşım savaş ve barışa yaklaşım olarak algılandı.”
‘FAŞİZM VAR DİYE TOPLUM SESSİZ KALACAK DEĞİL’
Egemenlerin bu tecrit ile savaşı derinleştirmek istediğini vurgulayan Yıldırım, bütün halkların bu duruma karşı çıkması ve itiraz etmesinin kendi geleceği açısından önemli olduğunu vurguladı. Şimdiden tepkilerin ortaya çıktığını kaydeden ve Öcalan için hassasiyet gösteren 4 parça ile Avrupa’daki halka teşekkür eden Yıldırım, kendilerinin de bu ciddi ve hassas konu karşısında harekete geçtiklerini söyledi. “Sadece HDP değil, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da halkımız bunun ortaya çıkaracağı faturayı görüyor ve buna karşı harekete geçiyor” diyen Yıldırım, “Faşizmin sokakta yaratılan baskı nedeniyle güçlü bir sokağa çıkış gelişmiyor olabilir ama bu gelişmeyeceği anlamına gelmez” uyarısında bulundu.
‘BÜTÜN GÜÇLER ÖCALAN'A KARŞI YENİLDİ'
Kerkük’ün Irak Ordusu ve Heşdî Şabî güçleri tarafından işgal edilmesi ve Rakka’nın DAİŞ'ten kurtarıldığı bir dönemde tecridin derinleşmesinin anlamına işaret eden Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Öcalan üzerindeki mutlak tecrit durumu bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgilidir. Şuanda Ortadoğu’daki hemen hemen bütün güçler kaybetti. Emperyal güçler, bölgesel güçler, faşist çetelerin hepsi kaybetti. Asıl olarak Ortadoğu’da kazanan Kürtler öncülüğündeki demokratik güçlerdir. Bunun mayası,özü, taktiği ve stratejisi sayın Öcalan’a aittir. Bütün güçler Ortadoğu’da Sayın Öcalan’a karşı yenildi. Bu yenilginin öfkesi ve hıncı ile Sayın Öcalan’a yönelme durumu var. Önü alınmak istenen, sesi kesilmek istenen budur. Rakka özgürleşiyor, DAİŞ gibi gelmiş geçmiş en büyük katliamcı bir örgüt yeniliyor, halklar bunu adeta bayram havasında kutluyor, fakat bir çok güç bunu özgürleştiren ideolojiye saldırıyor. Sayın Öcalan’ın posteri önünde DAİŞ’in yenilgiye uğratmış Kürt kadınlarının açıklama yapması bir çok gücün zoruna gidiyor. Niye, çünkü bu onlara onların yenilmişliğini onların pespayeliğini hatırlatıyor. Kendini bilmez ABD Büyükelçisi Öcalan için ‘saygın değildir’ diyor. Kimin saygın olup olmadığının kararını tarih veriyor, halklar veriyor ve sahadaki mücadele veriyor. Sayın Öcalan’ın Ortadoğu halkları nezdinde kazandığı saygınlık tarihte çok az kişiye nasip olan cinstendir. O yüzden hadsiz bir gücün hedefi durumundadır. Asıl saldırı sayın Öcalan’ın halklar nezdindeki saygınlığınadır.”
‘KERKÜK’TE KAYBEDEN DE RAKKA’DA KAZANAN DA İDEOLOJİK ÖNDERLİKTİR’
Saldırılara ve yürütülen tecrit durumuna rağmen Öcalan’ın gücünü koruduğunu ve toplum üzerinde etkili olmayı sürdürdüğünü dile getiren Yıldırım, Öcalan’ın fikirlerinin sadece bugünle ilgili olmadığını ve geleceği ilgilendirdiğinin altını çizdi. Yıldırım, “Bunun böyle olduğunu Rojava’da, HDP örneğinde, son Güney’deki durumdan hareketle yaşayarak öğrendik. Kerkük ve Güney Kürdistan’ın yüzde 40’lık topraklarının terk edilmesi örneğinde gördük. Orada teslim olan kaçan, Kürt gençleri ve savaşçıları değildir. Oradan kaçan orayı terk eden oradaki ideolojik politik önderliktir. İdeolojik politik önderliğin tarihe nasıl yön verdiğini veya nasıl yön vermediğini gördük. Rakka’nın özgürleştirildiği dönemde Kerkük’ün nasıl terk edildiğini gördük. Tarih bunu yazacak ancak tarihi bekleyemeyiz onu halkımıza anlatma görevimiz var. Rakka’da kazanan kesinlikle Öcalan önderliğindeki ideolojik politik önderlikti. Kerkük’te kaybeden ve halkları yeni bir kızıl kıyamet içerisinde sürükleyen YNK ve PDK önderliğidir. Sayın Öcalan’ı sahiplenmemiz sadece onu sahiplenmek değildir, halkların özgür geleceğini sahiplenmedir, birlikte yaşamı sahiplenmedir, demokratik bir sistemi yaratmayı sahiplenmedir. Şuanda İmralı’da tecrit altında tutulan sayın Öcalan ve 3 yoldaşı değildir. Çağrımız sadece Kürt halkına değil bütün halklaradır” ifadelerini kullandı.
MA / Kenan Kırkaya
