AMED - Güvenliğin yetersiz olduğu yurtlara giriş çıkışlarda sürekli tacize maruz kaldıklarını belirten kadın öğrenciler, üniversitelerde kadın örgütlülüğünün olmadığını, bir araya gelip kendilerine alan yaratmaları gerektiğini söyledi.
Kamuoyunun gündeminden düşmeyen kadına yönelik şiddet ve katliamlara her gün bir yenisi ekleniyor. Kadın örgütleri var olan tabloyu “kırım” olarak nitelendirirken, yetkililer mekanizmaları işletmeyerek şiddetin önünü açıyor.
Habitat Derneği’nin 2023 yılı anket çalışmasına göre, gençlerin yüzde 60’ı kendi güvende hissetmiyor. Erkeklerin yüzde 30’u, genç kadınların ise yüzde 45’i yaşadıkları yerde hava karardıktan sonra kendilerini güvende hissetmiyor. Yine raporda, bekar kadınların yüzde 14’ü, evli kadınların yüzde 6’sının sokakta tacize uğradıkları yer aldı.
Dicle Üniversitesi’nde okuyan kadın öğrenciler, üniversite de ve kaldıkları yurtlarda maruz kaldıklarını anlattı.
‘ÜNİVERSİTELERDE ÖRGÜTLÜLÜK ZAYIF’
Yurt girişlerinde arabaların durduğunu ve öğrencilerin sözlü tacize maruz kaldığını belirten İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Rukiye Arıca, “Yurdun güvenirliği yok. Yurda parmak izi ile girip çıkıyoruz, girişler çoğu zaman kalabalık oluyor ve o sırada girmek isteyen içeri girebilir. Çoğu zaman yurt içerisinde yabancı erkekleri görüyorum. Yurdun yan taraflarında korkuluk yok, kalabalık bir zamanda oradan rahatlıkla içeri girilebilir. Yurt içerisinde odalarımızın kapıları kilitlenmiyor” diye belirtti.
Son zamanlarda artan kadın cinayetlerinin kendisini ve çevresindeki diğer kadınları oldukça tedirgin ettiğini söyleyen Arıca, “Akşamları zaten dışarı çıkamıyorduk şimdi gündüzleri de dışarı çıkmaktan korkuyoruz. Çıktığım zaman da her an biri bir şey yaşanabilir tedirginliğiyle çıkıyorum. Otobüseyken ya da yürürken arkamı sürekli kontrol ediyorum. Üniversitelerde güçlü bir kadın örgütlülüğünün olmadığını dile getiren Arıca, bir araya gelip kendilerine bir alan yaratmaları gerektiğine dikkati çekti. Arıca, “Üniversitelerdeki kadınları ve dışardaki kadınları ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı ile mücadele etmeye çağırıyorum” dedi.
‘GÜVENLİK YETERSİZ’
İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Güneş Açar, özellikle yurtların girişlerinde bekleyen özel araçlardaki şahıslar tarafından tacize maruz kaldıklarını vurguladı. Açar, “Arabalarda bulunan kişiler pencereye birileri çıkınca bilinçli olarak müziğin sesini açıp rahatsız ediyor. Yurt güvenliğinin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Orada yaklaşık 300 bin kişiyiz, bir gurup insan kapıdaki üç güvenliği kolaylıkla geçebilir. Bir süre biri rastgele odama gelip bana zarar verebilir psikolojisini yaşadım” ifadelerini kullandı.
Özgecan Arslan, Münevver Karabulut, Emine Bulut ve diğer katledilen kadınları hatırlatan Açar, “Şu an yapabildiğim tek şey Kadın Acil Destek İhbar Sistemi (KADES) uygulamasını indirmek. Canlı konumum orda açık herhangi bir tehdit durumunda oraya basınca polisler ne kadar sürede gelir bilemiyorum ama başka bir alternatifim yok” diye belirtti.
Üniversite öğrencisi Şeyma Akbulut ise, yurt güvenliğinin yetersizliğinden ve yemeklerin kötü çıkmasından şikayet etti. Akbulut, şöyle devam etti: “Yemeklerden böcek çıktığında görevlilerden ‘üfleyin geçer’ yanıtı alıyoruz. Yurda yakın bir market var ancak o markete giden yol izbe ve karanlık. Taciz olaylarından sonra sokak lambası takılmış ancak aydınlatma yetersiz. Diğer marketler pahalı olduğu için oraya gitmeye mecbur kalıyoruz. Bunu dile getirdiğimizde de ‘Sokak lambası yerleştirdik. Yapacağımızı yapmışız’ gibi bir tavır sergileniyor. Okula gidiş gelişler için tahsis edilen ring araçları bu yıl hem geç verildi hem de yetersiz. 3 bin 500 öğrencinin bulunduğu bizim yurda 5 ring aracı verildi. Çoğu zaman iki araç geçtikten sonra binebiliyorum çünkü yer kalmıyor araçlarda. Şimdi ring sayılarını sekize çıkarttılar ama sekiz de yetersiz. Ülkede kadınları koruyan yasalar yetersiz ancak olanlarda uygulanmıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi kadın cinayetlerine istatistiksel olarak yansımış zaten. Sözleşmenin iptali ile beraber erkeklere güven geldi ‘Ne yapsam ceza verilmiyor’ düşüncesiyle hareket etmeye başladılar ve bu da kadın katliamlarını artırdı.”