Kıbrıs’a Interpol girse hükümet kalmaz!

img

HABER MERKEZİ - Kıbrıs’ta devlet-mafya ilişkilerinin derinliğine dikkati çeken akademisyen Abdullah Korkmazhan, "Hükümet ortağı Erhan Arıklı, Interpol tarafından aranıyor. Milletvekili Zorlu Töre, puro kaçakçılığından davası var. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar İngiltere Ağır Dolandırıcılık Ofisi tarafından aranıyordu. Dışişleri Bakanımız hakkında yolsuzluk iddiaları var. Kıbrıs bir suç ve suçlu cenneti" dedi.

Uzun bir süredir gündemden düşmeyen ve düşeceği de görünmeyen devlet-mafya-siyaset-iktidar-sermaye ve medya ilişkisinin önemli bir ayağı da Türkiye’nin denetiminde olan Kuzey Kıbrıs. Kriminal suçların zincirleme ve yaygın hal aldığı Kıbrıs’ın adı, Türkiye tarihinde özel harp üssü veya Glaiyo merkezi olarak yer edindi. 40 bin asker ve tüm sınırın kapalı olduğu Ada, uyuşturucu kaçakçılığı, fuhuş, kumarhane, gazino ve mafyanın cirit attığı bir yer olarak anılıyor. Organize suç örgütlerinin çöktüğü Kıbrıs’ta, gündemin yansımalarını konuştuğumuz akademisyen yazar Abdullah Korkmazhan, devlet-mafya ilişkisine dair verdiği bilgiler, dikkati çektiği konular ve iddialar “bu kadarı da olamaz” dedirtiyor. Cumhurbaşkanından dışişleri bakanına, hükümet ortaklarından milletvekillerine, kaçakçılık, yolsuzluk, rüşvet ve cinayet suçları gırla. Hükümetin birçok üyesi Interpol’le aranıyor. Korkmazhan’ın “Suç ve suçlu cenneti” dediği ve uluslararası hukuk dışı bırakılan bir Kıbrıs için buyurun…  
 
 
Sedat Peker’in Kutlu Adalı ve devlet-mafya-siyaset ilişkisine dair itiraflarıyla başlayalım. Bu açıklananlar Kuzey Kıbrıs’a nasıl yansıdı, kamuoyunun gündeminde ne var, ne tartışılıyor?   
 
Bugünleri biraz anlayabilmek için geriye gitmek lazım. Bildiğimiz derin devlet, kontrgerilla yapısı Susurluk Kazası’yla gündeme gelmiş, ortaya çıkmış ama çok daha önceleri örgütlü bulunan ve faaliyet içerisinde olan bir yapı. Bu yapının merkez üslerinden biri Kıbrıs diğeri de Kürdistan’dır. Neden bunu söylüyorum, 1950’lere gittiğimizde, 1955’lere gittiğimizde, Özel Harp Dairesi denilen bir yapı var Türkiye’de. Bunu dönemin Başbakanı Bülent Ecevit bile sonradan öğreniyor. Yani CIA bu yapıya sağladığı finansmanı kesince, bu Özel Harekât Dairesi’nin başındaki kişi gidip başbakan Ecevit’e sunum yapıp, finansman talep ettiğinde, Ecevit böyle bir yapıdan o saatte haberdar oluyor. Özel Harp Dairesi, CIA tarafından dönemin ABD hükümetleri tarafından bütün ülkelerde olduğu gibi, İtalya’da Gladio, Türkiye’de Özel Harp Dairesi şeklinde kuruluyor. Amaçları komünizme karşı savaş şeklinde ama bunlar devlet içerisinde devlet olan bir yapı şekline bürünüyor. 6-7 Eylül 1955 İstanbul olayları Özel Harp Dairesinin işi, o olaylardan sonra (zaten o olaylarda Kıbrıs bağlantılı) Kıbrıs’ta birçok provokasyon, bir çok katliam düzenleniyor. Halkı galeyana getirebilmek için ‘Rumlar yaptı’ denerek, insanları sokağa dökebilmek için camiler bombalanıyordu. Türkiye Büyükelçisinin haber bürosu bombalanıyor. İnsanlar sokak ortasında öldürülüyor, ‘Rumlar yaptı’ denip, gençler sokaklara dökülüp, Rumların üzerine saldırtılıyor. Kıbrıs’ı böyle böldüler, böyle parçaladılar. 1974’e gittiğimiz sürecin taşlarını böyle döşediler ve 1974 Harekatı’yla birlikte Kıbrıs’ı ikiye böldüler. Askeri anlamda burayı işgal altına alarak, 1974’ten sonra burada bu yapıyı kurdular.  
 
Nedir bu yapı, biraz daha açabilir misiniz?  
 
Bu yapı nedir, işte uyuşturucu ve kara para ticareti, silah kaçakçılığı… Bu sürecin merkezi Kıbrıs oldu. Başbakan Necmettin Erbakan döneminde gazinolar Türkiye’de kapatılınca, gazino sektörünü de buraya taşıdılar. Gazino mafyası da geldi ve şu an Kıbrıs’ın kuzeyi, Türkiye’nin arka bahçesi haline dönüşmüş durumdadır. Zamanında nasıl ki Küba, ABD’nin her türlü kirli işini, kaçakçılığı, fuhuşu, yaptığı merkez üssüyse, bugün Kıbrıs’ın kuzeyi de (Sayın Sırrı Süreyya Önder Meclis kürsüsünden dile getirmişti) Türkiye'nin kalın bağırsağıdır. Dolayısıyla bu derin devlet yapılanmasının Mehmet Ağar’ların, Sedat Peker’lerin, Korkut Eken’lerin, devlet adına suç işlemeyi meşru görenlerin merkez üslerinden biridir. Bugün Türkiye’deki derin devleti içerisinde ciddi bir hesaplaşma, ciddi bir kavga var. Sedat Peker, belli ki bu işi ilerletecek. Çeşitli ifadelerde bulunuyor, çeşitli itiraflarda bulunuyor. Kutlu Adalı cinayeti de bunların en önemlilerinden. Çünkü Kutlu Adalı cinayeti yalnızca siyasi bir cinayet olmanın ötesinde, bu söylediğimiz yapının deşifre edilmesi noktasında gazete yazıları yazan, araştırmalarda bulunan bir gazeteci ve bunu yapmaması için öldürüldü. Kutlu Adalı gibi daha önce katledilen birçok ilerici, siyasetçi ve gazeteci var. Derviş Ali Kavazoğlu, Fazıl Önder, Ayhan Hikmet, Ahmet Muzaffer Gürkan, berber Ahmet Yahya, birçok Kıbrıslı Türk, solcu, ilerici vardır. Kıbrıs’ın bütünlüğünü savunan, Kıbrıs’ta barışı savunan, Türkiye’deki bu suç merkezlerinin faaliyetlerine karşı mücadele eden ve öldürülerek susturulan birçok insanımız vardır.  
 
Dışarıdan bakılınca demokratik bir yapı varmış gibi geliyor…   

Ne yazık Kıbrıs’ın kuzeyinde sanıldığı gibi demokratik bir yapı yoktur. Bir hukuk devleti yoktur. Özellikle son seçimlerde Mustafa Akıncı’nın seçimi kaybetmesi için AKP ve saray rejimi Türkiye devletinin tüm olanaklarını kullanarak, MİT’ten milletvekillerine kadar orada seçime müdahale etmişlerdir. Mustafa Akıncı’nın kazandığı seçim gasp edilmiştir. Ve şu anki Cumhurbaşkanı Tatar (Ersin) buraya kayyım olarak atanmıştır. Nasıl ki doğuya seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp hapse atıyorlar ve yerine kayyım atıyorlar. Burada da Kıbrıslı Türk toplumunun iradesi gasp edilerek, seçimi kazanan Akıncı, oradan uzaklaştırılarak, yerine Tatar kayyım olarak atanıyor. Tatar, Sedat Peker’in bahsettiği Halil Falyalı ile çok iyi ilişkileri olan bir kişi. Tatar’ın partisi de maddi manevi ilişkiler içerisinde bulunuyor Halil Falyalı’yla. Halil Falyalı, Sedat Peker’in belirttiği gibi bu sürecin, yani uyuşturucu kara para süreçlerinin Kıbrıs’taki köprü vazifesi gören kişi.   

Bu kadar açık, aleni ve rahat mı yapılıyor?  
 
ABD 5 yıldır Falyalı’yı kırmızı bültenle arıyor. Uyuşturucu ve kara para kaçaklığından. Bugün KKTC’nin dışına adım attığı an tutuklanacak. Onun gibi bir sürü suçlu var. Interpol tarafından aranan birçok kişi var. Zaten Kıbrıs’ta çözümsüzlük siyasetinin temelinde bu yatmaktadır. Burayı uluslararası hukukun dışında tutalım, kara para işini oradan götürelim, uyuşturucu işini oradan götürelim, kimse kontrol edemesin, her türlü pis işi oradan organize edelim mantığı vardır. Kıbrıs’taki Türklerin çözüm yanlı iradesi bu yüzden gasp edilmekte ve yok sayılmaktadır. Biz ülkemizin suçlarla, suçlularla, derin yapılarla anılmasını istemiyoruz. Ülkemizin suçlulardan temizlenmesini istiyoruz. Kıbrıs’ta federal bir çözüm ve barış için mücadele veriyoruz. Kutlu Adalı ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti savcılarının bir soruşturma başlatmış olması olumlu bir gelişmedir. Umarım bu cinayet aydınlanır, failli malum, kimin işlediği belli olan bu cinayetin sorumluları cezalandırılır.   
 
 Gladio’nun kuruluş, işleyiş ve uygulamalarından bahsettiniz. Fala faal ve işleyiş devam ediyor mu?   
 
Gladio temelleri Kıbrıs’ta atmış bir yapı. Hani Mehmet Ağar diyor ya, ‘Bir tuğla çekersem, duvar yıkılır’, o duvarı Kıbrıs’ta örmüşler. Ve o duvar Kıbrıs’tan çekilecek bir taşla yıkılacak. 
Evet, kesinlikle söylediğim gibi, 1950-1955’lerde faaliyetlerine Kıbrıs’ta başlayan bir yapı, daha sonra da Kürt özgürlük mücadelesiyle, halkıyla mücadele içerisinde bulunan bir yapı. Temellerini Kıbrıs’ta atmış bir yapı. Hani Mehmet Ağar diyor ya, ‘Bir tuğla çekersem, duvar yıkılır’, o duvarı Kıbrıs’ta örmüşler. Ve o duvar Kıbrıs’tan çekilecek bir taşla yıkılacak. O kadar önemlidir Kıbrıs konusu. Evet, bugün hala etkindir, hala faaliyettedir. Ve şuan esas devlettir diye düşünüyorum. Tek adam rejimi var Türkiye’de, Tayyip Erdoğan rejimi var ama buradan gördüğüm, anlayabildiğim kadarıyla Tayyip Erdoğan’ı da kontrol eden bir yapıdan bahsediyoruz. Dolayısıyla hiç bitmemiş, hiç bitirilmemiş, bitirildiği sanılmış, sözde hesaplaşılmış o yapı orada duruyor. Özellikle Türkiye için çok endişeliyim. Son gelişmeler Türkiye’yi çok ciddi, çok istenmeyen, süreçlere sürükleyebilecek bir boyutta. Ciddi gelişmelerdir diye düşünüyorum.   
 
 Endişenizi biraz açar mısınız, nasıl bir şeyden bahsediyorsunuz?   
 
Türk siyasi hayatına baktığımızda aslında bir darbeler tarihi görürüz. Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’i ilan etmesi de aslında darbeyle gerçekleşen bir süreç. Her 10 yılda, her 20 yılda yeniden düzen tesis edilmiş, çünkü demokrasiye dayanmayan bir rejimden bahsediyoruz. Ben Türkiye’de şuan her şeyin mümkün olduğunu düşünüyorum. Demokrasi dışı her türlü gelişmeye açık bir süreç yaşanıyor. Çünkü bugün derin devletin mensupları, açık bir şekilde hesaplaşıyorlar. Bir birlerinin kirli çamaşırlarını ortaya seriyorlar. Darbe mekaniği mi devreye girer, yoksa bu yapılar kendi aralarında yeni bir uzlaşıya giderek, yeni bir statüko mu Türkiye halklarına dayatırlar. Onu göreceğiz. Ama bizim istediğimiz, demokrasinin hakim gelmesi, demokratik bir Türkiye’nin oluşması, Türkiye halklarının demokrasi ve barış içerisinde kardeşçe halka dayalı, halkın iradesine dayalı bir düzende yaşayabilmesi.   
 
 Bunları istemek bazen düşman gibi mimletiliyor…   
 
Bizi çok suçlarlar, işte siz Türkiye düşmanısınız derler. Hayır, biz Türkiye sevdalısıyız, biz Türkiye halkını, halklarını, Türk’ünü, Kürt’ünü, Laz’ını, Çerkez’ini çok severiz. Ve insanca düzeyde, barış içerisinde demokratik bir Türkiye’yi görmek isteriz. Çünkü Türkiye demokratikleşirse, Kıbrıs’ta demokratikleşir, Kıbrıs’ta çözüme çok daha yakın oluruz.    
 
Bu yapının aynı zamanda Kıbrıs barışına engel olduğunu mu söylüyorsunuz?   
 
Kıbrıs’ta çözüm demek, Avrupa Birliği müktesebatının Kıbrıs’ın kuzeyinde geçerli olması demek, BM kararlarının burada geçerli olması demek. Uluslararası hukukun burada geçerli, hakim olması demek. Böyle bir ortamda bu süreci yönetemezler. 
Halil Falyalı neden çözüm istesin. Korkut Eken, Mehmet Ağar, Sedat Peker, bu yapının içerisinde olan insanlar ki ortaya konan uyuşturucu ticaretiyle ilgili, kara para süreçleriyle ilgili iddialar doğruysa, bu süreci yönetenler neden Kıbrıs’ta çözüm istesin? Kıbrıs’ta çözüm demek, Avrupa Birliği müktesebatının Kıbrıs’ın kuzeyinde geçerli olması demek, BM kararlarının burada geçerli olması demek. Uluslararası hukukun burada geçerli, hakim olması demek. Böyle bir ortamda bu süreci yönetemezler. Dolayısıyla zaten bu yapı seçimlerde Tatar’ı destekledi, Akıncı’nın kazanmaması için milyonlarca TL para döktüler. Gazetecileri tehdit ettiler, insanları tehdit ettiler. Sayın Akıncı kendisi açıkladı, Sayın Serdar Denktaş kendisi açıkladı. Serdar Denktaş’ı bile tehdit ettiler. Düşünün… Türkiye’den gelen kendisini MİT mensubu olarak tanıtan kişiler, Sayın Akıncı’yı, Sayın Serdar Denktaş’ı aday olmamaları yönünde tehdit etti, şantaj yaptı. İnsanlarımızı ev ev gezerek, tehdit ettiler, Tatar’a oy vermeleri yönünde.   
 
Tehditler kısmını biraz daha açabilir misiniz?  
 
Özellikle Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan Türkiye kökenli insanları sizin KKTC vatandaşlığınızı iptal ederiz, yarın gemiye koyar geri göndeririz diye tehdit edildi. Bu insanlar 40-45 yıldır Kıbrıs’ta yaşıyor, çocuğu olmuş, torunu olmuş, yaşamını burada kurmuş, bu insanların Türkiye’ye geri dönüp de yeniden bir yaşam kurma şansı yok. Dolayısıyla tüm bu müdahalelere rağmen 4 bin oy farkla Tatar lehine bu seçimi kazanabilmişler. O yüzden çözüm olmaması için her şeyi yapabilecek olan bir yapıyla karşı karşıyayız. Ve yalnızca Ulusal Birlik Partisi’yle veya Sayın Tatar’la mücadele eden bir barış mücadelesi yok Kıbrıs’ta. Bu derin yapılarla, bu suç merkezleriyle de mücadele eden bir barış mücadelesinden söz ediyoruz. Özellikle son bir haftadır birçok gazete sitesi siber saldırı altında bulunuyor. Halil Falyalı ile ilgili haber yaptıkları sebebiyle, Sedat Peker’in söylediklerini haberleştirdikleri nedeniyle siber saldırı altında bulunuyorlar. Ve birçok gazeteci arkadaşımız tehdit ediliyor. İşiyle, eşiyle, ailesiyle, canıyla tehdit ediliyor.   
 
Çok ciddi iddialarda bulunuyorsunuz…   
 
Türkiye’deki ilerici unsurlara, demokrasi güçlerine büyük görevler düşüyor bu noktada. Evet, biz burada bir mücadele yürütüyoruz ancak Kıbrıslı Türk toplumu ve Kıbrıslı Türk barış mücadelecileri yalnız başlarına bu mücadeleyi veremez. Karşımızdaki yapı çok büyük, çok güçlü. Türkiye’deki demokrasi güçlerinin, ilerici güçlerinin dayanışmasına, desteğine, ortak mücadelesine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz.   
 
Gladio’nun iç kavgasından bahsettiniz. Buraya biraz dönmek istiyorum. Kıbrıslı siyasetçilerin, muhalefetin bu yapıya karşı bir mücadelesi var mı?   
 
Tabii ki var. Örneğin Kutlu Adalı cinayetini soruşturan iki polis memuru, şu an biri polis genel müdürü, bir diğer polis genel müdür yardımcısı. Ve hiçbir adım atmıyorlar. O dönem burada bulunan kolordu komutanları, büyükelçilik mensupları var. Siyasette olan isimler var daha. O isimlerin konuşması lazım. Sedat Peker, Halil Falyalı’nın ismini veriyor ısrarla. Halil Falyalı ile ilişki içerisinde olan birçok siyasetçi var. Şuan kimisi başbakan, kimisi bakan, kimisi cumhurbaşkanı. Dolayısıyla burada da esas yapının onlar olduğunu görüyoruz. Kıbrıs Türk toplumunun iradesiyle şekillenen siyasi bir yapı burada yok. Bu bahsettiğimiz Gladio yapısının bir uzantısıyla karşı karşıyayız. Barolar birliği, birçok hukukçu, birçok akademisyen, birçok siyasi örgüt, dernek şuan bu noktada, Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili dosyanın yeniden açılması noktasında, Halil Falyalı’yla ilgili soruşturma açılması noktasında birçok mücadele içerisinde bulunuyoruz. Umarım iki konuda da başarıya ulaşırız.   
 
Halil Falyalı’nın ABD tarafından arandığını belirttiniz. Buna benzer başka isimler de var mı, Kıbrıs’ın dışına çıkamayan, aranan?   
 
Hükümet ortağı Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Erhan Arıklı, cinayet işlemekle Interpol tarafından aranıyor. Ulusal Birlik Partisi milletvekili Zorlu Töre, puro kaçakçılığı yapmış. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar, 2015 yılına kadar İngiltere Ağır Dolandırıcılık Ofisi tarafından aranıyordu. Dışişleri Bakanımız hakkında yolsuzluk, rüşvet iddiaları var…  
Örneğin hükümet ortağı Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Erhan Arıklı. Derinya olayında Kıbrıs Rum aşırı milliyetçiler sınırı delerek Türk bayrağını indirmeye çalışmıştı. İki Kıbrıslı Rum göstericiden biri tarlada kafası taşlarla ezilerek öldürüldü. Diğeri de bayrak direğine çıkarken uzaktan silahla vurularak öldürüldü. Bu iki cinayetle ilgili Interpol’un aradığı isimler var. Bunlardan bir tanesi Erhan Arıklı. KKTC’nin dışına çıkamıyor. Ulusal Birlik Partisi milletvekili Zorlu Töre, (Bakırköy Adliyesi’nde araştırabilirsiniz, hala dosyası var) puro kaçakçılığı yapmış. Yargılama sürüyor. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar, 2015 yılına kadar İngiltere Ağır Dolandırıcılık Ofisi tarafından aranıyordu. Bu basında da yansıdı. Dışişleri Bakanımız hakkında yolsuzluk, rüşvet iddiaları var. Bununla ilgili ombudsman raporu var. Yani durum bu. Daha sayabileceğim çok isim, çok olay var. Konuşmamda belirtiğim gibi güzelim Kıbrıs adasını bir suç ve suçlu cennetine dönüştürdüler. Ve bu yapının bozulmasını istemiyorlar. O yüzden Kıbrıs’taki her türlü çözüm çabasına karşı çıkıyorlar.   
 
Peker’in açıklamaları sonrası özelikle Kutlu Adalı cinayetine ilişkin o dönem görev yapan siyasetçilerden, bürokratlardan yapılan bir açıklama, itiraf var mı?   
 
Örneğin Serdar Denktaş’ın bir açıklaması oldu. ‘Bizzat Türkiye’den talimat geldi, dosyayı kapatın’ diye. Çünkü doğrudan Türk askeri işin içinde olduğunu söylüyor Serdar Denktaş. Kapattık, zaten bizim de pek niyetimiz yoktu. Zaten o dönem Türkiye’de askerin egemen olduğu bir dönem. Bunları Serdar Denktaş ifade etti, onun gibi birçok insan daha söylüyor. Olayın nasıl yaşandığı, St. Barnabas Kilisesi baskını neden yapıldı, amacı neydi? Türk askeri oraya bir operasyon gerçekleştiriyor. Neden ve gerekçe olarak da PKK’nin oraya silah gömdüğü ve o silahları almaya dönük bir operasyon olduğu söyleniyor ama böyle bir şey yok. PKK’nin oraya silah gömmesi, Kıbrıs’ta mümkün değil artı neden gömsün. Çeşitli söylentiler var, St. Barnabas 1974’te ele geçirilen ganimetin gömülü olduğu ve o yapının bunu oradan kaçırıldığı söyleniyor. Yine St. Barnabas İncil’i denilen bir İncil var, bu İncil Yahudi dinini yerle bir eden, dışlayan bir İncil ve bu yapı bu İncil’i alıp İsrail’e teslim etti, yok etti diyenler var. St. Barnabas süreci, uyuşturucu ticaretinin bir parçası olduğunu söyleyenler var. Kutlu Adalı bunun araştırıyordu ve bunu yazacaktı, o yüzden öldürüldü. St. Barnabas arka planı, Kutlu Adalı’nın öldürülüşünün arka planına dair hala bilgiler net değil, eksik. Bununla ilgili kapsamlı bir soruşturma gerekiyor. Dönemin siyasetçilerinin de konuşması gerekiyor. Bu netlikte hala daha ne yazık ki çıkıp konuşan, anlatan yok. Failleri biliyoruz. Abdullah Çatlı, kendi mi öldürdü, yanındaki birine mi tetiği çektirdi? O da net değil ama Abdullah Çatlı ve bağlı olduğu unsurların bu cinayeti Türkiye Cumhuriyeti devleti adına gerçekleştirdiğini biliyoruz.   
 
St. Barnabas Kilisesinin basılmasında bahanelerden birinin PKK olduğunu söylediniz. Korkut Eken de adı deşifre edildikten sonra kendisini savunmak adına ‘Yaralı PKK’liler tedavi ediliyordu, biz onun üzerine orada bulunuyorduk’ dedi. Türkiye’nin bu kadar güçlü olduğu bir yerde PKK’ye dair iddialar ne kadar gerçekçi?   
 
Şuan işte doğuda bir savaştan bahsediyoruz. PKK ile TSK arasında o dönem. Oradan yaralı PKK’liler Kıbrıs’a nasıl gelecek? Akıl -mantık var. Bu mümkün değil. Belirtiğim gibi, PKK böyle bir yere neden silah gömsün, nasıl gömsün? Burada, Türkiye’nin 40 bin tane askeri var. Şu küçük toprak parçasında Türkiye’nin 40 bin askeri var. Yaptıkları her şeyi, ya Kuran-ı Kerim’in arkasına ya da bayrağın arkasına gizliyorlar. Ağızlarından çıkan her 5-10 cümlenin içerisinde PKK var, Ermeniler var, Rumlar var, vatan, millet, bayrak var. Yaptıkları bütün pis işleri böyle örtbas ediyorlar. İnsanları da böyle aldatacaklarını zannediyorlar ama soğuk savaş taktikleri artık geride kaldı.   
 
Geride kalabildiğine inanıyor musunuz, bir sorgulamadan bahsedebilir miyiz?  
 
İnsanlar sorguluyor. Artık araştırıyor, bilgileniyor, bilgiye ulaşabiliyoruz. Dolayısıyla bunlar tutmaz. Zaten dönemin Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Galip Mendi de bir takım açıklamalarda bulundu. ‘Kutlu Adalı’yı bunlar öldürdü’ dedi. Düşünebiliyor musunuz? Rumlar nasıl öldürebilir ki? Kapılar kapalı. Sınırı sen kontrol ediyorsun asker olarak, Rumlar Kutlu Adalı’yı nasıl öldürecek, neden öldürecek? Bu tip söylemlerle kendi yaptıklarını gizleyebileceklerini zannediyorlar. Ben bunun artık tutmayacağını düşünüyorum. Zaten Kutlu Adalı’nın davası AİHM’e de gitmiş bir dava. AİHM de bu yönde karar üretmiş ve Türkiye’yi mahkum etmiş. Gerektiği gibi sen bunu soruşturmadın, yeniden soruşturman gerekir diye hüküm almış. Dolayısıyla bu er ya da geç soruşturulacak, gerçekler ortaya çıkacak, suçlular cezasını alacak. En önemlisi de Kutlu Adalı’yı vatan haini ilan ettiler, Rumcu ilan ettiler. Kutlu Adalı’nın itibarını iade edeceksiniz, ailesinden özür dileyeceksiniz. Çünkü Kutlu Adalı bir demokrasi mücadelecisiydi, bir insan hakları mücadelecisiydi, bir barış mücadelecisiydi. Sizin kirli işlerinizi ortaya çıkarmak için yazan bir gazeteciydi, onun itibarını iade edeceksiniz.   
 
Bu kadar saçılmış bilgi, itiraf, gerçek ortada dururken, Kuzey Kıbrıs’ta nasıl bir siyasal politik değişim bekliyorsunuz?   
 
 Kıbrıs’ın kuzeyindeki bu suç unsurları, güçlerini Türkiye’deki yapıdan alıyor. Dolayısıyla Türkiye’deki bu yapı ortadan kaldırılmadığı sürece, Kıbrıs’ın kuzeyindekilerin geriletilmesi pek mümkün değil. Dolayısıyla bu ortak bir mücadele açısından, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kıbrıs’ın demokratikleşmesi bir bütün mücadeledir. 
Kıbrıs’ın kuzeyindeki bu suç unsurları, güçlerini Türkiye’deki yapıdan alıyor. Dolayısıyla Türkiye’deki bu yapı ortadan kaldırılmadığı sürece, Kıbrıs’ın kuzeyindekilerin geriletilmesi pek mümkün değil. Dolayısıyla bu ortak bir mücadele açısından, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kıbrıs’ın demokratikleşmesi bir bütün mücadeledir. Kıbrıs’ta köklü bir değişiklik için erken federal çözüm şart. Kıbrıs sorununun çözülmesi, uluslararası hukukun buralarda egemen olması şart. Aksi taktirde bu yapının egemenliği devam eder. Bu itiraflar zaten biliniyordu. Bunlar bilinen noktalar. Şuan tek fark içeriden birinin bunu itiraf ediyor olması. Belge sunması ve hukuki anlamda da ifade yerine geçebilecek, suç duyurusunu noktasına geçebilecek bir takım söylemlerde bulunuyor olması. Biz bu çerçevede mücadelemizi büyüteceğiz. Artık bu noktadan geri adım atılacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye’deki iktidar siyasi ve ekonomik olarak bitmiş durumda. Tek adam rejimi olarak tanımladığımız bu yapı bitmiş durumda ve çöküyor.   
 
Bahsettiğiniz iç kavgaların kaynağında bu çöküş süreci mi var?  
 
Çöktüğü için bu iktidarı oluşturan unsurlar, şuan iktidar sonrası düzen için bir hesaplaşma içerisine girdiler. Bu hesaplaşmadan çok insanın canı yanacak. Birçok kesim hesap verecek. Ben bu hesaplaşmadan demokrasi çıkmasını umuyorum Türkiye’de. Umarım demokrasi çıkar ama demokrasi çıkmazsa, Mehmet, Hüseyin gider, Ahmet, Veli gelir. Bu düzenin restorasyonu sağlanır ve Türkiye yine bu günlere benzer günler yaşamaya devam eder. Yine aynı noktaya gelmek istiyorum. Görev demokrasi güçlerine düşer, Türkiye demokrasi güçlerine düşer. Aralarındaki farklılıkları bir kenara bırakarak, ortaklaşmak lazım. Demokratik bir Türkiye için, barışçıl bir Türkiye için bütün olanakları bütünleştirip, mücadeleye kanalize etmek gerekiyor.   
 
Sıklıkla demokrasi güçleriyle birlikte yürütülecek mücadeleden bahsettiniz. Nasıl bir mücadele hattı öneriyorsunuz?   
 
Bu yönde de çalışıyoruz. Örneğin bu konularla ilgili ortak bir soruşturma komisyonu oluşturulabiliriz. Çünkü bu yapı sadece Türkiye’de faaliyet yürüten bir yapı değil, Kıbrıs’ta da faaliyet yürütmüş ve hepsi bağlantılı. Dolayısıyla Kıbrıs ve Türkiye’nin demokrasi güçleri olarak ortak bir soruşturma komisyonu kurabiliriz. Çünkü devlet dediğimiz yapı, gerçeklerin gerektiği şekilde ortaya çıkmasını istemiyor, istemeyecektir. Bunu raporlamak lazım, duyurmak lazım, uluslararası kamuoyunun gündemine de getirmek gerekir. Gerekirse bu araştırma sonucunda elde edilecek veriler ışığında uluslararası yargıya başvurmak gerekir. AİHM’ne, Avrupa Adalet Divanı’na bu konuları götürmek gerekir. İkincisi ortak eylemlikler yapılması gerekiyor. Türkiye’de bu konularla ilgili eylemlilik gündeme geldiğinde, aynı anda Kıbrıs’ta da sokakların harekete geçmesi gerekir ki oluşturulacak kamuoyu baskısıyla sonuç elde edilebilsin. Bu ve buna benzer birçok ortak mücadele yöntemler mevcut ve geliştirilebilir.  
 
MA / Sedat Yılmaz

Diğer başlıklar

17:54 Emine Şenyaşar’ın Adalet Nöbetine ÖHD ve DEM Parti’den destek
17:18 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanına ilişkin rapor
17:06 Et ve Süt Kurumu’ndan yüzde 25’lik zam
17:01 Hastane deposunda bir işçi ölü bulundu
15:54 Amed’de kaza: 2’si çocuk 10 yaralı
15:48 21 kişinin hayatını kaybettiği otelin 5 kolonu eksikmiş
15:46 MEB’de ‘ihale’ soruşturmasında 3 gözaltı
15:26 AKP'li Beyoğlu'nun kaldırdığı kadın heykeli yeniden dikildi
14:47 Özerk Yönetim ve Şam yeniden diyalog masasında
14:46 Êlih kayyımı 3 milyar 53 milyon 970 bin TL borç bıraktı
14:44 Wan’da düzenlenecek 1 Mayıs bölge mitingine çağrı
14:22 Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatları CPT ile görüştü
14:21 Uzman çavuş tacizini takip eden Şirnex Barosu’na tehdit
14:20 Kaçak kazıda 3 kişi hayatını kaybetti
14:15 AKP'li yönetim belediye araçlarını bu hale getirdi
13:57 Gazeteci Gültekin hakkında beraat kararı
13:45 Taşımalı oylarla seçilen AKP'liler birbirlerini 'kirli işlerle' suçladı
12:52 Konya’da kuran kursu patlama davasında yeniden karar çıktı
12:43 CHP’nin yeni grup başkanvekili belli oldu
12:33 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
11:40 Wan-Gever yolu heyelan nedeniyle kapandı
11:39 AKP’nin bıraktığı borç billboardlara asıldı
11:04 Gazeteci Yalçın’a 1 yıl hapis ve para cezası
10:59 DEM Parti MYK'si toplandı
10:54 1 kolber katledildi, 1 kolber kayıp
10:36 Gülistan Doku Futbol Turnuvası: Özel savaşa karşı sahaya çıkıyoruz
10:10 Cinsel saldırıdan tutuklanan askerden 'saygın biriyim' savunması
09:45 Remziye Bor davasında AYM’den karar bekleniyor
09:28 Kayyımdan Erdoğan mitingi ve hediyelik eşyaya 8 milyon 886 bin TL harcama
09:04 177 gün oldu: Gazeteci Ahmet’ten haber yok
09:03 Tutsaklar Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için eylemde
09:02 Ahtamar’da ilkbahar güzelliği
09:00 MİT’in çocuk etkinliğine tepki: Eğitim eğitimcilere bırakılmalı
09:00 'Tutsakların direnişine ortak olalım'
09:00 Gazeteci Özuğurlu: Egemenlerin düzeni arıza vermeye başladı
09:00 Gazeteci Oynaş: Cezaevinde baskılara karşı direniş arttı
09:00 18 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:54 Uluslararası 'Öcalan’la Diyalog' etkinlik günleri düzenlenecek
08:48 Deprem yaşanan Tokat’ta okullar tatil
00:43 Furkan Nesli Derneği’nde bıçaklı saldırı
17/04/2024
22:08 Şengal’de Çarşema Sor kutlamaları
20:44 Çanakkale'de kanal çalışmasında göçük: 2 işçi hayatını kaybetti
20:20 Binarê Qendîl’e saldırı
18:31 Uzman çavuş ‘cinsel saldırı’ suçundan tutuklandı
18:24 Evli olduğu Enes Suna tarafından şiddet gören kadın hayatını kaybetti
18:01 Japonya’da 6.4 ve 5 büyüklüğünde deprem
17:43 Cenevre’de CPT’ye çağrı: Tecrit işkencesini sonlandır
17:34 Şenyaşar: Üstünlerin hukukuna karşı nöbetimiz devam ediyor
17:26 Irak Parlamentosu'ndan Türkiye'ye ziyaret
17:02 Kobanê Davası’nda tahliye çıkmadı
16:45 Misirc kayyımının borçları bilboardlara asıldı
16:31 Sırrı Süreyya Önder Meclis oturumunda rahatsızlandı
16:14 Esenyurt’ta mobilya imalathanesinde yangın
15:55 Bafil Talabani: Seçimler zamanında yapılacak
15:53 Hezex’te renkli Çarşema Sor Bayramı kutlaması
15:35 Kayyım seçime 2 gün kala tüm kamera kayıtlarını sildirdi
15:29 Colemêrg’te 3 bölge 'özel güvenlik bölgesi' ilan edildi
15:24 Belediyede 4 görev verilen AKP'li başkan görevden alındı
15:21 Abdullah Öcalan’ın aile ve avukatları AK’de: Bu kanunsuzluğu durdurabilirsiniz
15:17 Emekli ve emekçilerin maaşlarının düzenlenmesi için komisyon kurulması talebi
15:08 YSK, Hatay ve Ordu başvurularını reddetti
15:06 İşkence görüntüleri ortaya çıkan Veli’den günlerdir haber yok
14:44 Tutsak Rozerin Kalkan’ın tahliyesi 11 ay engellendi
14:38 Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çatışma
14:33 Wêranşar'da ilk 'Çarşema Sor' kutlaması
14:24 İYİ Parti'den istifa
14:05 BES mülakat uygulamasının kaldırılmasını talep etti
14:00 Sağlıkçılardan 'sağlıkta şiddete son' çağrısı
13:42 Erdoğan'dan seçim yorumu: Tek iktidar Cumhurbaşkanı’dır
12:31 Bakan Işıkhan: Temmuz'da asgari ücrete ara zam olmayacak
12:16 Kobanê Davası: 13 tutsak siyasetçi duruşmaya katılmadı
11:49 Tutsak kadınlara tehdit
11:35 Türkiye, Yeşil Gelecek Endeksi'nde son sıralarda
11:11 Yargıtay başkanı seçimi 20'nci tura kaldı
10:50 'Bêrû'nun yasaklanması hukuka aykırı bulundu
10:22 DEM Parti Eş Genel Başkanları: Kobanê Davası tarihi fırsata çevrilebilir
10:19 AYM'den 'tek tip elbise' kararı
10:12 İsrail’den Gazze’ye saldırı: 18 kişi yaşamını yitirdi
10:11 Giyadîn’de gözaltı
09:09 Gazeteci Ahmet 176 gündür KDP istihbaratının elinde
09:07 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eyleminde
09:05 Mêrdîn kayyımları 3 milyar 502 milyon TL borç bıraktı
09:03 Hak savunucuları: Eylemdeki tutsakların talebi karşılanmalı
09:00 Av. Kaya: Abdullah Öcalan için yeni başvurularımız olacak
09:00 17 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:48 Kato'ya girişlere 15 günlük yasak
16/04/2024
21:43 Özel, Kobanê Davası için heyet görevlendirdi
20:34 Erdoğan, İsrail ile ticarete tepki gösterenleri hedef aldı
19:33 Çukurova’da kadınlardan öz savunma çağrısı
19:20 Wan direnişinin güler yüzlü çocuğu: İrademize sahip çıktık
19:07 Grevdeki işçiler gözaltına alındı
17:19 YSK, 2 il, 11 ilçe ve 7 beldede seçim itirazlarını reddetti
17:07 Şenyaşar, bariyerlere rağmen eylemini sürdürdü
16:55 Wan direnişinin sembolü Muhammed Orhan tahliye edildi
16:47 Seçimlerdeki şaibelerin araştırılması için önerge
16:44 Leyla Güven’e 5 ay ceza
16:41 Şiddet uygulayan polisler açığa alındı
15:24 Amed’de trafik kazası
15:13 Seçim sonrası yeni anket
14:37 İzmir’de asbestli gemi tepkisi
14:18 17 ve 18'inci turlarda da yeni başkan seçilemedi
13:35 1 Mayıs çağrısı: Adaletsiz düzene karşı alanlara çıkalım
12:46 Hatimoğulları: İktidarın 'çöktürme planı' çökmüştür
12:31 9. Amed Tiyatro Festivali'nde 19 oyun sahnelenecek
12:16 6 kadın gazetecinin davası ertelendi
11:49 Bahçeli seçim başarısızlığını görmedi: Oyumuz yüzde 16,62!
11:38 Cezaevi ve savcılığa İmralı başvurusu
11:37 ÇGD’nin ‘Yılın Başarılı Gazetecileri’ ödülleri sahiplerini buldu
11:31 Eylemdeki tutsağın annesi: Talepleri talebimizdir
11:05 BİSAM: Yoksulluk sınırı 57 bin 578 TL
11:01 Kobanê Davası'nda yarın tutukluluk incelemesi yapılacak
10:57 İstanbul’da ev baskınları
09:58 Altın fiyatlarında yeni rekor
09:10 KDP’nin alıkoyduğu gazeteciden 175 gündür haber yok
09:09 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eyleminde
09:06 Ayşe Gökkan: Özel savaşa karşı özsavunma halkası genişletilmeli
09:03 Celadet Elî Bedirxan için saygı gecesi düzenlenecek
09:02 Hevsel'de çok emek az kazanç
09:01 Wêranşar'da Çarşema Sor kutlanacak
09:00 16 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:30 Qileban’da kaza: 4 kişi hayatını kaybetti
08:17 DAİŞ’liler 100 küçükbaş hayvan kaçırdı
08:10 91 kurum ve isimden CPT'ye İmralı mektubu
15/04/2024
21:55 AK önünde Abdullah Öcalan için miting: Sessizliği kabul etmeyeceğiz
21:34 İsrail'den İran saldırısına karşılık verme kararı
21:27 Filistinli Gazeteciler Sendikası: İsrail mart ayında 6 gazeteciyi öldürdü
19:14 Girê Sor’da aracın çarptığı çocuk yaşamını yitirdi
18:34 Adana Kadın Platformu’ndan fail H.İ’nin beraatine tepki
17:12 Şemzînan’da polisten yurttaşlara tehdit ve hakaret
16:48 DEDAŞ'tan boş daireye 34 bin TL fatura!
16:36 Adalet Bakanlığı’nın üç kapısı da Emine Şenyaşar’a kapalı
16:28 BES-AR: Yoksulluk sınırı 66 bine dayandı
16:23 Üniformalı tacizine tepki: Özsavunmamızı geliştireceğiz
15:59 Medet Serhat'ın mezarına saldırıya dair suç duyurusu
14:59 Şirnex’te mahalle bekçisi bir kişiyi vurdu
14:53 Yargıtay savcısı Deniz Poyraz davasında taleplerin reddini istedi
14:15 Kamu emekçileri vergide adalet istedi
14:12 DEM Parti’den avukat Akalın’ın mezarına ziyaret
13:37 Sêrt kayyımının bıraktığı borç: 456 milyon TL
13:35 Kürt müziğinin son 13 yılından seçme eser akorları kitabı çıktı
13:33 Temelli'den Meclis'teki partilere: Ders çıkarma zamanı
13:14 İran 2 kolberi katletti
12:28 ‘Büyüyen mücadelemiz tecridi kıracak’
12:19 Beşiktaş yangınında itfaiye raporu çıktı
12:14 İsrail'de 'savaş kabinesi' toplanacak
12:14 Bütçe açığı daha ilk çeyrekte 500 milyar TL’yi geçti
11:58 Yargıtay seçimleri 17'nci tura kaldı
11:39 DİB’ten Kobanê Davası çağrısı: Hukuksuzluğa karşı tutum alın
11:10 Türkiye ile İsrail arasındaki ticaretin yasaklanmasına dair kanun teklifi
11:00 Merkez Bankası’ndan rekor zarar!