Buldan'dan 'ittifak' çağrısı: Herkes açık ve net olmalı

img

ANTEP - HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Kürtler kolay bir lokma değil” diyerek, ittifak ilkelerini bir deklarasyonla açıklayacaklarını söyledi. “Dolmabahçe’de yerimizi kim değiştirdiyse süreci o bitirdi” diyen Buldan, “Öcalan devreye girdiği an barış ve demokrasinin yolu açılır” dedi. 

Türkiye gündemi erken seçim ve partilerin ittifak tartışmalarıyla ısınmaya başladı. Son açıklanan anketlerde tabanda erime yaşayan AKP-MHP cephesi, Cumhur İttifakı’nı genişletme çabası arayışına girdi. AKP-MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi üzerinden bir yandan ittifakını güçlendirmeyi, diğer yandan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) başını çektiği Millet İttifakı’nı parçalamayı hedefliyor. AKP-MHP, aynı zamanda 2019 yerel seçimlerinde Millet İttifakı’nın birçok kenti kazanmasını sağlayan Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik “öcüleştirme” politikası yürütüyor. Bu politikayla, HDP ile Millet İttifakı içerisindeki partilerin açıktan yapacağı ittifak ve ülke sorunlarının çözümünde oluşacak ortak zeminin hedeflendiği belirtiliyor.  
 
Millet İttifakı, tüm bunlara rağmen HDP ile arasına koyduğu mesafeyi kaldırmazken, HDP’li yetkililer son günlerde sürecin artık 2019’daki şekliyle yürütülmeyeceğini vurguluyor. HDP’li yetkililer, sokağa taşıdıkları buluşma ve mitinglerde de muhalefete “demokratik ortak zemin” çağrısı yaparak, “üçüncü yol çizgisi”nde mücadele vereceklerinin altını çiziyor. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin iki koldan başlattığı buluşmalar, kapatma davası, ittifak tartışmaları, iktidar ve muhalefetin durduğu nokta ile Kürt sorunu başta olmak üzere ülkendeki gelişmelere dair sorularımızı yanıtladı.  
 
 
Partinize yönelik kapatma davasından sonra sahaya çıkma kararı aldınız. İki koldan miting ve buluşmalara başladınız. İlk adresiniz de parti çalışanı Deniz Poyraz’ın katledildiği İzmir oldu. Sokaklara taşıdığınız eylem ve etkinliklerle neyi hedefliyorsunuz?  
 
Kapatma davası bugün Türkiye’nin ana gündemi olabilir. Ama HDP’nin çok gündeminde olmayan bir konu. HDP’nin kapatılmasını düşünmediğimiz için halkımızla bu sürece sahip çıkmanın yol ve yöntemi elbette ki buluşmalardır. HDP’nin kapatılmayacağı mesajını iktidara vermek, bizi yerellere, halkla buluşmalarına ve etkinliklere yöneltti. Böyle bir kararı o yüzden aldık. Halkın bize sahip çıktığını, çıkacağını, HDP’nin hukuken kapatılamayacağını göstermek adına halka buluşmalarımızı başlattık. Bugün Antep’teyiz ama startı İzmir’den verdik. Deniz Poyraz, 17 Haziran’da İzmir’deki İl Örgütü binamızda katledilen bir arkadaşımız. Dolayısıyla o görüntüyü oradan vermek önemliydi. Ama bunu sadece HDP olarak yapmadık. İzmir’deki tüm demokrasi güçleriyle birlikte o görüntüyü verdik. Bu önemliydi. 
 
CHP ve sivil toplum örgütleri vardı. Bilmediğimiz ve tanımadığımız kesimler de vardı. Belki ilk defa HDP’ye gelen, ilk defa HDP’yle görünen kesimler vardı. Bu dönem açısından bunu önemli bir mesaj olarak görüyorum. Yaz ayı boyunca, 1 Eylül’e kadar programlar böyle devam edecek. Başka bölgelerde ve illerde kapatma davası karşısında halkımızla birlikte “HDP’yi kapatamazsınız” mesajını iktidara vermek için yollara çıktık.
 
Mitinglerin yanı sıra parti olarak “Örgütlenelim, faşizmi yenelim, tecridi kıralım” başlığı altında kentlerde buluşmalar gerçekleştiriyorsunuz. En son Diyarbakır’da 3 günlük bir buluşma gerçekleştirdiniz. Bu buluşmalarla neyi amaçlıyorsunuz? 
 
 
HDP’nin gündeminde Türkiye’nin sorunları ve tecrit var. Bu sorunların başında iktidar geliyor. Tecridi nasıl kıracağımızı ve açlık grevini gündemleştirmek için buluşmalar gerçekleştiriyoruz  
 
Eş başkanlar her yere yetişemez. Partinin bütün organları, MYK, PM, vekil grubu, Kadın Meclisi, Gençlik Meclisi, bütün kesimler halk buluşmaları gerçekleştiriyor. Antep’te olduğu gibi sokakta ve meydanlarda miting havasında buluşmalar yapılıyor. Bazı yerlerde de sivil toplum örgütleriyle salonlarda buluşmalar yapıyoruz. Bunlarla onların bizlerden beklentilerini, sorularına cevap verebileceğimiz ortamı hazırlıyoruz. Diyarbakır’da da bir etkinlik yapıldı. HDP’nin gündeminde elbette Türkiye’nin sorunları var. Türkiye’nin sorunları içerisinde faşizan bir iktidarın olduğu, Kürt halkına, Türkiye demokrasi güçlerine, muhalefete, muhalif kesimlere zorla, zorbalıkla, hakaretle ve farklı yöntemlerle saldıran bir iktidar var. Bunu halkla paylaşmak istiyoruz. Halka bunları anlatıp, üstesinden nasıl gelebileceğimizi soruyoruz. 
 
Elbette gündemimizde tecrit de var. Tecrit ülkenin en önemli gündemlerinden biri. Bununla birlikte süren açlık grevi eylemleri de var. Ancak açlık grevleri hala Türkiye’de gündem olabilmiş değil. Biraz da açlık grevlerini gündem yapabilmek, açlık grevlerine giren insanları sahiplenmek, bunu halkımızın gündemine sokabilmek için bu buluşmaları gerçekleştiriyoruz. Tecridi nasıl kıracağımızı da tartışıyoruz. Uzun süredir Sayın Öcalan ile görüşmeler yapılmıyor, avukat ve aile görüşleri yok. En son bir bir telefon görüşmesi yapıldı ve bu da yarıda kesildi. Şimdi Kürtlerin böyle bir hassasiyeti var. Halkın bu hassasiyeti doğrultusunda tecridi de konuşmak üzere bu buluşmaları gerçekleştiriyoruz. 
 
Kapatma davası iddianamesi partinize gönderildi; ikinci defa hazırlanan iddianameyi nasıl değerlendiriyorsunuz?  
 
İlk gelen iddianameyle, ikinci iddianame arasında çok büyük bir fark yok. Sadece içerisinden yaşamını yitirmiş insanları çıkarmışlar. Çünkü onlara da siyasi yasak getirme talebi vardı. Bir kaç kişiyi elemişler. Bu kez gönderilen iddianame de diğerinin tıpkısı. Dolayısıyla geçen sefer oy birliğiyle reddedilen iddianamenin, bu sefer aynı saiklerle yeniden hazırlanması ve oy birliğiyle kabul edilmesinin altındaki neden elbette siyasidir. İktidarın küçük ortağının (MHP) tasfiyesiyle, baskısıyla, ısrarıyla böylesi bir iddianamenin Saray’dan bir talimat gelmeden kabul edilmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Çünkü hukuken reddedilmesi gereken bir iddianame. Siyaseten üzerlerinde bir baskı olduğu çok açık ve net olarak ortaya çıkıyor ki, böyle bir iddianameyi kabul ettiler. 
 
Buna karşı bir hazırlığımız var elbette. Bu iddianame karşısında elbette sessiz kalmayacağız. Her türlü savunmamızı hukuken ve siyaseten yapacağız. Bunun hazırlıklarını başlattık, devam ediyor. Türkiye’deki önemli hukukçular, tecrübeli avukatlar var. Geçtiğimiz günlerde bir toplantı gerçekleştirdik, iddianamenin siyasi bir iddianame olduğuna kanaat getirdik. Bunun üstesinden ancak ve ancak siyasi hamlelerle gelebiliriz. Hukuken de yapılması gerekenler var elbette. Bütün bunları değerlendirdik, bu sürece hazırlığımız devam ediyor. İki üç aylık süre var gibi. İddianame bize tebliğ edildi ve süreç başlamış bulunuyor. Savunma hakkımız var, hem sözlü hem yazılı savunma hakkımız var. Avukat arkadaşlarımız takip ediyor. Yeri ve zamanı geldiğinde bütün bu süreçler işletilecek.
 
Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) kapatma kararı bekliyor musunuz? 
 
 
HDP kapısına kilit vurulacak bir parti değil. HDP bir fikriyattır ve her yerde mayası tutmuştu. Kapatılsa dahi halkımız çözümsüz kalmayacak. B ve C planlarımız var mutlaka.
 
Türkiye’deki hiçbir karar, adaletin, hukukun, ülkedeki hakimlerin ve savcıların kendi iradeleriyle vermiş olduğu kararlar değil. Saray’dan talimatla kararlar çıkıyor ve bunlar uygulanıyor. Saray’dan, HDP için de böyle bir karar çıkarsa, kapatılır. Ancak biz HDP’yi kapısına kilit vurulacak bir parti olarak görmüyoruz. HDP bugün bu ülkede bir fikriyattır. Her yerde mayası tutmuş, insanların artık gönülden bağlı olduğu bir parti haline gelmiş. Şimdi bu kapatma halkı, kitlelerimizi ve seçmenlerimizi bir tedirginlik havasına sokabilir mi? Sokmamalı, sokmuyor da. Çünkü herkes şunun farkında; HDP kapatılsa dahi bir alternatif mutlaka olacaktır. Partinin bütün mekanizmaları, MYK, PM’si, Kadın Meclisi bütün bu tartışmaları yürütüyor. Halka bugün başlatmış olduğumuz bu sürecin böyle bir amacı da var; halkla bu konuyu da konuşmak. 
 
Eğer siyaseten bir karar doğrultusunda HDP kapatılırsa, Kürtlerin, demokrasi güçlerinin ve HDP çatısı altında siyaset yapanların nasıl bir tavır sergilemesi konusunda halka da soracağız. Halka da danışacağız ne yapmamız gerektiğini. HDP olarak alternatiflerimizin olduğunu ifade edebilirim. B planımız, C planımız mutlaka var. Bir seçim döneminde halk çözümsüz kalmayacak, halk alternatifsiz kalmayacak. 
 
 Olası kapatmanın Türkiye siyasetine yansıması ne olur? 
 
AKP’nin ülkeyi yönetemediğinden dolayı HDP’ye kapatma davası açtığını hep söyledik. Bunu biliyoruz. HDP’siz bir Türkiye yaratmak istiyorlar. HDP, aslında Türkiye’ye bir umut oldu, çözüm arayışları var ve çözüm oldu. HDP’nin varlığından, siyasetinden ve muhalefetinden rahatsızlık duyanlar, HDP’nin kapatılmasıyla birlikte kendilerine yeni bir alan açılacağını sanıyorlar. AKP hükümeti, tekrar iktidara gelebilmek için, önündeki engeli HDP olarak görüyor. Doğru. HDP kapatılırsa sanki o engel ortadan kalkacakmış gibi bir anlayışa sahipler. Oysa HDP kapatılsa dahi, AKP’nin iktidara gelmemesi için HDP rolünü tekrar oynayacaktır. HDP seçmeni bunun farkındadır. HDP fikriyatı bu iktidarın gitmesi için o engeli oluşturmaya devam edecektir. AKP hükümetinin hedefi ve amacı bellidir. HDP’yi neden kapatmak istediği açık ve nettir. Ama onların amacını gerçekleştireceği bir sonucun çıkmayacağını da ifade etmek isterim. 
 
 Hemen hemen her konuşmasında partinizi hedef gösteren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretine gelelim. Diyarbakır'da partinizi kastederek, “Çözümü sürecini biz başlattık ama onlar sonlandırdı” dedi. Çözüm sürecini partiniz mi bitirdi?
 
 
Çözüm sürecini AKP bitirdi. HDP’nin 7 Haziran başarısı AKP’yi tedirgin etti ve çözüm sürecini bitirilmesinde düğmeye bastı. Dolmabahçe’de kimin kimin yanında oturacağına Erdoğan karar verdi. Kendi koltuklarına bu ülkenin geleceğini heba ettiler
 
Çözüm sürecini bitiren parti AKP’dir. Onu çok açık ve net olarak söylüyorum. Çözüm süreci çok kıymetli bir süreçti. 3 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. 2011’de başlayan, bir kısmı kamuoyuna açıklanmadan, devlet ve İmralı arasında gelişlerin ve gidişlerin olduğu bir süreç. Ama daha sonra kamuoyuna açık bir şekilde, bizim de içinde olduğumuz bir süreç. Çözüm süreci 28 Şubat tarihinde Dolmabahçe Mutabakatı’yla aslında son aşamaya gelen bir süreçti. Fakat son aşamasında Dolmabahçe Mutabakatı okunduktan ve kamuoyuna deklare edildikten sonra bir anda düğmeye basılır gibi, hem sürecin bitirilmese hem de 1 Kasım tarihine kadar ülkede demokrasi, hukuk, hak adına herşeyin ayaklar altına alındığı bir sürece tanıklık ettik. HDP’nin 7 Haziran başarısı AKP’yi çok tedirgin etti. AKP hükümeti de bu sebeple çözüm sürecinin bitirilmesinde düğmeye bastı. 
 
Erdoğan da Dolmabahçe Mutabakatı için “Doğru bulmuyorum” demişti... 
 
Tayyip Erdoğan’ın o dönem “Dolmabahçe Mutabakatı’nı tanımıyorum, doğru bulmuyorum, böyle bir şey olmadı” sözleri var. Oysa Dolmabahçe Mutabakatı’nda, mutabakatı okumak için bir araya gelen heyetin nerede oturacağına, kimin kimin yanında oturacağına bile Tayyip Erdoğan karar verdi. Biz bir ara oturduk, sonra bizi yerimizden kaldırdılar. İçeriye girip bir telefon görüşmesi yaptılar. O telefon görüşmesinden sonra bizim yerlerimizi değiştirdiler. Hatta neden böyle oldu diye sorduk. “Beyefendiye danıştık, öyle yaptık” dediler. Bu kadar açık, bu kadar net bir süreci sonradan inkar etmeleri, çözüm sürecini kimin bitirdiğinin aslında bir göstergesidir. 
 
Çözüm sürecinde vermiş olduğumuz emek, bedel ve bütün bunların ne olduğunu çok iyi biliyoruz. O süreci yürütmekten hiçbir zaman pişmanlık duymadık. Ama HDP’nin o süreçteki büyümesi, başarı elde etmesi, Türkiye halklarına umut olması ve 7 Haziran tarihinde yüzde 10 seçim barajını ilk defa kırarak parlamentoya girmesi AKP hükümetini oldukça tedirgin etti. Korkuttu. Bir nedeni de buydu. Kendi iktidarlarını ya da iktidarlığını kaybetme korkusuyla çözüm sürecini bitirdiler. Bir ülkenin geleceğini, Türkiye halklarının geleceğini kendi makamlarına, koltuklarına ve iktidarlıklarına heba ettiler. 
 
Erdoğan’ın ansızın Diyarbakır’a gelerek, 6 yıldır ağzına almadığı “çözüm sürecinden” bahsetmesinin nedeni nedir? Yine Kürt seçmenine ve mahallesine mi oynuyor? Kürtler buna kanar mı?  
 
Yeni bir seçim yaklaşıyor. Hep, erken seçim olur diyoruz. Onlar, hep 2023 diyorlar ama Türkiye’de hiçbir zaman seçimler zamanında olmamıştır. Türkiye’nin geleneğine bakarsanız, tarihsel olarak hiçbir örneği yoktur. Bu dönem açısından da böyledir. Bunu bir erken seçim sinyali olarak da alabiliriz aslında. İşte iktidarlarını koruyabilmek için kimlere göz kırpacak? Kürtlere göz kırpacak. Kolay lokma olarak görüyor Kürtleri. Ama tam tersi; Kürtler öyle kolay bir lokma değil. Çünkü Kürtler yüzyıllardır bu coğrafyada büyük bedeller ödediler. Çok büyük acılar çektiler. Bu bedellerin, bu acıların en büyüğünü iktidar partisi olan AKP’nin döneminde ve özellikle 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra yaşadılar. 
 
 
 Yeni bir seçim yaklaşıyor ve iktidar Kürtlere göz kırpıyor. Kürtleri kolay lokma görüyor. İstedikleri kadar gelsinler, Kürtler son zamanlarda yapılanları unutmadı. Kendi kendilerine gezi yapması da bunun göstergesiydi. Bu dönem bu dikiş tutmaz
 
O nedenle Kürtlerin artık kolay lokma olarak görünmemesi gerektiğini, AKP’nin de bu oyununu boşa çıkaracağımız yeni bir dönemi yaşadığımızı düşünüyorum. İstedikleri kadar Kürt illerine gitsinler, Diyarbakır’a gitsinler, Van’a gitsinler, Hakkari’ye gitsinler… Son zamanlarda yapılanları Kürt halkı unuttu mu? Unutmadıklarını bir kez daha kendi gözleriyle görecekler. Diyarbakır’da bunu gördüler. Karşılamaya hiç kimsenin gelmemesi, kendi kendilerine bir Diyarbakır gezisi yapıp dönmeleri aslında bunun bir göstergesidir. Kürtlerin hafızası çok güçlüdür. Diyarbakır’ın seçtiği belediye eşbaşkanları cezaevindedir. Selçuk Mızraklı ve Hülya Alökmen de halkın iradesiyle seçilen belediye eşbaşkanlarıdır. Bunlar cezaevinde, onların yerinde kim var? Halkın iradesi olmayan atanmış bir kayyım var. Dolayısıyla seçim döneminin yaklaşmasıyla AKP, her zaman yapmaya çalıştığı gibi gidip Kürtlerden oy istiyor. En azından bu dönem bu dikiş tutmayacaktır. 
 
  Erdoğan’ın Diyarbakır açıklamalarıyla devam edelim. Kimi kesimler, Erdoğan’ın açıklamalarından sonra yeni bir “çözüm süreci” başlatacakmış yorumları yaptı. Yine AKP’nin HDP’yle yakınlaşmaya çalıştığı gibi bir yargı içine girenler oldu. Daha önce de bu yapılmıştı. Sizin de açıklamalarınıza rağmen ortalık neden bulandırılıyor?    
 
Bu da AKP’nin bir oyunu. Kendi kitlelerini ve özellikle küskün olan kesimleri tekrar kazanabilmek için bu tür şeyleri ortaya atıyorlar. Son dönemlerde AKP’nin oy kaybettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Anketlerde AKP oylarında baş aşağı giden bir durum söz konusu. Bu kesimleri tekrar kazanabilmek için bazı şeyleri ortaya atıyorlar. Çözüm süreci gibi… Çözüm süreci başladığı zaman Türkiye kamuoyu onay verdi ve çok da mutlu oldu. Ama şuan çözüm sürecini götürecek ve başlatacak olan bir irade yok. AKP hükümetiyle Kürtlerin bir araya gelmesi söz konusu olamaz. Niye olamaz? Bu kadar zorbalığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, vicdansızlığa karşı Kürtler AKP ile yeni bir süreci başlatmak için masaya oturabilir mi? Asla oturamaz, oturmaz. Böyle bir şey söz konusu değil. AKP’nin bütün seçilmişlerimizi, milletvekillierimizi cezaevinde tuttuğu, belediye eşbaşkanlarımızın yerine kayyım atadığı, her gün bizlere operasyonlar yapıp ve tutuklamalar yaptığı, fezlekelerin her gün Meclis’e geldiği, dokunulmazlıkların kaldırılmasının gündemde olduğu, Kürtçe bir hutbe okuduğu için din alimlerinin tutuklattığı, Cumartesi Annelerini yargılattığı bir dönemde AKP ile masaya oturacak bir irade olabilir mi? Asla olamaz. 
 
Ben bunu da AKP hükümetinin seçim dönemine yakın süreçlerde ortaya attığı, kendi kitlesini konsolide etmek ve toparlayabilmek için ortaya atmış olduğu bir söylem olarak değerlendiriyorum. Asla ve asla, bu sürecin aslı ve astarı yoktur.
 
AKP-MHP ittifakı her fırsatta partinizi hedef gösterip, öcüleştiriyor. Muhalefetle bir araya gelmenizin önüne deyim yerindeyse taş koyuyor. Bu bilinmesine rağmen muhalefet de bir türlü partinizle arasına koyduğu mesafeyi kaldırmıyor. Muhalefet bu haliyle sonuç alır mı?
 
En son seçimlerde demokrasi güç birliği oluşturuldu. HDP olarak bazı yerlerde AKP’ye kaybettirmek adına demokratik güç birliklerini destekledik. Fakat muhalefetin şöyle bir sorunu var; HDP ile bir arada görünmekten çekinen, HDP ile bir arada fotoğraf vermekten kaçınan, HDP ile isminin geçmesine bile rıza göstermeyen bir muhalefet var. Bu muhalefet tarzı kazandırmaz. Millet İttifakı’na ve içerisindeki partilere bakıyoruz; CHP’nin dışında diğer partilerin hiçbiri HDP’nin oy oranına sahip değil. HDP eğer Millet İttifakı’na destek verirse, Millet İttifakı kazanır anlayışı üzerinden gidenler bile bunu söylüyor. Evet, bu doğrudur. Fakat muhalefetin bu cesaretsizliği ve HDP’ye yaklaşımı, onlara bu seçimlerde bir şey kazandırmaz. HDP’yi öcü gibi görmek, HDP’yi kötü bir partiymiş gibi lanse etmek, onunla aynı fotoğrafta olmamak için çırpınan, aynı kareye girmemek için çaba sarf eden partiler; eğer seçim döneminde HDP farklı bir tavır takınırsa -üçüncü yoldan bahsediyoruz- ve böyle bir yol izlemeye kalkarsa bunun sorumlusu HDP olmayacaktır. Bunun sorumlusu HDP ile yan yana görünmekten kaçınan, HDP ile birlikte fotoğraf vermekten kaçınan muhalefet partileri olacaktır. Son seçimlerden sonra halkımız ve seçmenimiz bize hep, “Evet, destekledik, demokrasi güç birliğine oy verdik. Ama onlar Kürtler acı çektiğinde, HDP bir operasyonla ya da bir gözaltı furyasıyla karşı karşıya kaldığında HDP’ye sahip çıkmıyorsa eğer, biz bundan sonraki süreçte muhalefetle bir araya gelmeyi tartışırız” dediler. 
 
 
Herkesin çok açık ve net olması lazım. İlkelerimiz var ve bunu açıklayacağız. Eğer HDP farklı bir tavır takınırsa, HDP ile aynı kareye girmemek için çaba sarf eden partiler sorumlu olacaktır. 
 
Herkesin çok açık ve net olması lazım. Tabi ki bizim de ilkelerimiz var. Bu ilkelerimizi belki yakın bir zamanda bir deklarasyonla açıklayacağız. Şimdi bunun hazırlıklarını yapmaya başlayacağız. Deklarasyon hazırlayacağız ve ilkelerimizi ortaya koyacağız. Bu ülkede eğer demokrasi gelişecekse, Kürt sorununun çözümüyle başlanmalı. Kürt sorunu çözülmeden bu ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün mü? Elbette değil. Bu kadar insan tutukluyken, bu gasp ve zulüm varken, eziyet varken, devasa sorunlar varken, bütün bunları bir yana bırakıp, sadece seçimde bir araya gelmek ve sadece birilerinin kazanması için HDP’nin oylarına talip olmak olmaz. Kimse kusura bakmasın. HDP’nin mutlaka ilkeleri olacaktır. HDP’nin mutlaka seçim açısından söyleyeceği sözleri olacaktır. Bu sözlerimizi, ilkelerimizi, yakın bir zamanda kamuoyuyla paylaşacağız. Elbette bunu muhalefet partilerine de duyurmak için bu süreci başlatacağız. 
 
Nedir bu ilkeler? 
 
İlkeleri şimdi söylemeyelim, bunun hazırlığını yapıyoruz. Bunu, muhtemelen kampanyamız bittikten sonra açıklayacağız. Ağustos ayına kadar zaten bir kampanyamız var, bu kampanya bittikten sonra yeni bir dönem, yeni bir süreç ve bu ilkelerimizi deklare edeceğiz. Yeni bir çalışma süreci başlatacağız. Şimdiden söylemek çok doğru olmaz. 
 
Muhalefet partilerinin içerisinde yer aldığı Millet İttifakı’ndan size herhangi bir katılım çağrısı oldu mu?  
 
Şimdi biz Millet İttifakı’nın içerisinde değiliz. Açıkçası şimdiye kadar hiç olmadık. Ne onlardan böyle bir çağrı geldi, ne bizde böyle bir heves var. Böyle bir amacımız da yok, buna ihtiyacımız da yok. Bizim zaten parlamento seçimlerinde yüzde 10 seçim barajı gibi bir sorunumuz yok. Parlamentoya girebilmek için herhangi bir ittifakın içerisinde olmamıza gerek yok. Kendi gücümüzle, halkın desteği ve gücüyle seçimlerde gücümüz oranında parlamentoya giriyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de değiştirme ve dönüştürme gücüne sahiptir HDP. O yüzden bizim Millet İttifakı’ndan da bir beklentimiz yok. 
 
Mevcut Cumhurbaşkanlığı yerine bu ülkeyi en demokratik şekilde kim yönetecekse, ama bunun içerisinde bizim de olacağımız, HDP’nin temsilcilerinin de olacağı yeni bir yönetime ihtiyaç var. Şimdi bir yandan destekleyip, bir yandan da bu ülke yönetiminde olmayacaksak o zaman halkımız bize sormaz mı; “Tamam biz oy veriyoruz, siz bu tarafa oy verin diyorsunuz ama sonuçta bir temsiliyet hakkını da istiyoruz” diyorlar. Halkımız böyle bir beklenti içerisinde. Başında hep söyledik, bu ülkeyi yönetmeye geliyoruz. Eğer bir güç birliği olacaksa tekrar, bunun içerisinde elbette HDP’nin, Kürtlerin de temsilcilerinin olacağı yeni bir şeye ihtiyaç var. Bunun için şuan biraz erken, daha tam taşlar yerine oturmadı, seçim tarihi belli olmadı. Millet İttifakı’nın içerisinde kimler var, kimler olacak bundan sonra belli değil. Bütün bu tartışmalar için henüz erken ama HDP kendi ilkelerinden taviz vermeden ama bu ülkeyi de yönetmeye aday bir parti olarak, bu sürecin içerisinde yer almaya devam edecek. Ama bizim Millet İttifakı’ndan, özellikle herhangi bir çağrı ya da beklenti içerisinde olmadığımızı tekrardan ifade etmek isterim. 
 
Başından itibaren İmralı Heyeti içinde yer aldınız. Birçok kez sorunun çözümü için taraflarla görüştünüz. Şu an İmralı kapıları kapalı; Öcalan tecrit altında tutuluyor. Buna karşı cezaevlerinde açlık grevi devam ediyor. İmralı Heyeti’nin bir üyesi olarak iktidar neden tecride başvurdu ve tecrit çözüm mü?
 
Tecridin çözüm olmadığını her zaman söylüyoruz. Aynı zamanda bir insanlık suçudur. Bugün Adalet Bakanlığı, kendi çıkarmış olduğu yasaları bile çiğnemiş bulunuyor. Çiğniyor, uygulamıyor, hayata geçirmiyor. Bu bir suçtur aslında. Hem hukuken suçtur hem de bir insanlık suçudur. Siyaseten de suçtur. Yaptıkları işledikleri bir suç var ortada. Tecridin sebeplerinden bir tanesi AKP’nin, Sayın Öcalan’ın söylemlerinin, konuşmalarının dışarıya yansımasıyla birlikte Kürt halkı ya da demokrasi güçleri üzerindeki etkisinin ne olacağını bildiğindendir. Bugün AKP hükümeti Sayın Öcalan’a tecrit uygulayarak, kendi iktidarını ayakta tutmaya çalışıyor. Bir neden de budur. 
 
 
Tecrit çözüm değil ve insanlık suçudur. Tecritle iktidarlarını ayakta tutmaya çalışıyorlar. Tecridi, Öcalan’ın söylemlerinin etkisinin ne olacağını bildiklerinden uyguluyorlar. Acilen kaldırılmalı
 
O yüzden tecridin çözüm olmadığını, olmayacağını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Sayın Öcalan’ın acilen avukatları ve ailesiyle düzenli olarak bu görüşmeleri yapacağı bir takvimin özellikle Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılması gerekiyor. Gerçekten bu konu çok önemli ve hassas bir konudur. Kürt halkının hassasiyeti noktasında bunu ifade ediyorum. Önümüzdeki süreç açısından da kaygı taşıyorum. Açlık grevleri başka bir evreye çevrilirse bunun altından hiç kimse kalkamaz. Böyle bir kaygı taşıyoruz. 
 
Ama ne yazık ki bu ülkeyi yönetenler ve Adalet Bakanı, cezaevlerindeki hak ihlalleri ve açlık grevleri başta olmak üzere tecritle ilgili uzun süredir almış oldukları bir kararı uygulamakta ısrar ediyorlar. Tecrit hukuken uygulanacak bir mesele değil. Tecrit siyaseten uygulanıyor. Hukuk bunun önünde bir engel değil. Kendi çıkarmış oldukları yasaları zaten uygulamıyorlar. Yasa, hükümlüye tecrit uygulanabilir demiyor, tutukluya görüş yasağı getir demiyor. Bunu siyaseten yapan bir anlayış var. Bu anlayış kendisini bu ülkede hakim kılıyor. Bunu devam ettiriyor. Dolayısıyla tecridin bir insanlık suçu olduğunu söylüyoruz, acilen kaldırılması gerekiyor. 
 
 PKK Lideri Abdullah Öcalan, Kürt sorununun neresinde duruyor; çözümünde nasıl rol oynayabilir? Çözüm için nereden başlanmalı?
 
Sayın Öcalan’ın barış sürecinde, çözüm sürecinde çokça söylediği şeyler var. Sadece Türkiye’nin demokratikleşmesi için bir çaba yürüten bir insan da değil. Tüm Ortadoğu için, Ortadoğu’nun geleceği için, Ortadoğu’daki bütün ülkeler için çözüm perspektifi sunuyor. Bu dönem açısından da yeni bir görüşme olursa eğer, Sayın Öcalan, Türkiye’nin geleceği, demokrasisi, barışı açısından çok önemli görüşleri ve çözüm önerilerini ortaya koyacaktır. Ancak şuan o yol kapalı. Açık olmadığı için, Sayın Öcalan ile görüşmeler yapılmadığı için bunu çok fazla değerlendiremiyoruz. Ama o yol açıldığı andan itibaren bu ülkenin geleceği, Ortadoğu’nun geleceği açısından önemli perspektifler gerçekten sunulacak. Buna ben yürekten inanıyorum. Oraya giden birisiyim, oranın havasını soluyan birisiyim, çok iyi biliyorum. O dönem de Sayın Öcalan söylerdi. Ben hala aynı anlayışta olduğunu biliyorum. 
 
Sayın Öcalan yaptığı son telefon görüşmesinde de “Bana 3 gün versinler, ben bu sorunu çözerim” diyor. Böylesi bir çözüm perspektifi olan bir insanının tecritle sesini keseceksin ve görüşmeleri engelleyeceksin. Onlar biliyorlar, Sayın Öcalan devreye girdiği andan itibaren hem Türkiye hem Ortadoğu açısından barış ve demokrasinin yolu açılacak. Türkiye’nin geleceğini düşünmeyen bir anlayışa sahip oldukları için de tecridi uygulamaya devam ediyorlar. 
 
MA / Gökhan Altay - Özgür Paksoy

Diğer başlıklar

26/07/2024
22:19 Kayyım nöbetleri: Toplumsal direniş olmazsa bu ateş herkesin evine düşecek
21:20 Festivalde çocuk etkinliği ve tiyatro gösterimi
21:17 Bolu F Tipi Cezaevi’ndeki tutsaklar zehirlendi
21:14 TJA’nın okuma etkinlikleri sürüyor
21:07 Ataşehir’de halk buluşması: İmralı’da büyük bir direniş var
20:24 BM Türkiye’den İmralı’daki tecridin kaldırılmasını istedi
20:04 Ege Denizi’nde 4.5 büyüklüğünde deprem
20:00 DEM Partili Özperçin tahliye edildi
19:39 DEDAŞ protestosunda yüzde 96 engelli yurttaş darp edildi
19:34 Suruç'ta katledilen Özkan’ın annesi defnedildi
19:28 İntihar eden işçi Yavuz için mücadeleyi büyütme çağrısı
19:18 Gabar’da kesilen ağaçları taşıyan TIR şarampole yuvarlandı
18:59 Mezopotamya Ajansı’na erişim engeli
17:51 DEM Parti MYK üyesi Birol cezaevine götürüldü
17:37 Hatay’da Befesa işçileri greve çıktı
17:33 'Dilimiz, asimilasyon ve biz' paneli: Anadilde konuşmalıyız
17:19 DEDAŞ’a karşı çıkan 4 kişi gözaltına alındı
17:11 Irkçı yazılama kaldırıldı, 'Pêşî Peya' yeniden yazıldı
17:10 İzmir'de orman yangını
17:07 57 vekilden Adalet Bakanı’na 'tecavüz' soruları
16:20 Tutsak yakınlarından uluslararası kurumlara 'sorumluluk alın' çağrısı
16:03 Mutlu: Aleviler asimilasyona karşı mücadele vermeli
14:27 31 yıllık tutsak köyünde coşkuyla karşılandı
14:18 Marmara cezaevlerinde 2 bin 916 hak ihlali
13:33 İzBB'ye çağrı: Emekçileri enflasyona ezdirmeyin
13:27 Şii lider Necefi: Türkiye'nin operasyonlarını reddediyoruz
13:14 Gece boyunca 15 köy bombalandı
12:37 DEM Parti ve TJA heyeti, Hewlêr’de kadınlarla buluştu
12:35 9 gündür kayıp olan kadının şüpheli ölümü
12:11 Nobel ödüllü isimlerden 'Abdullah Öcalan' mektubu
11:37 Türkiye’den Berwarî Bala’da kimlik kontrolü!
11:15 Abdullah Öcalan'ın ailesinden görüşme başvurusu
11:11 Paris Olimpiyatları öncesi demiryoluna saldırı
10:56 SOHR: Türkiye 400 paralı askeri Suriye'den Federe Kurdistan’a taşıdı
10:35 Seçim öncesi tutuklanan 6 siyasetçi tahliye edildi
10:20 15 il için sarı ve turuncu kodlu uyarı
09:32 'Pêşî Peya'yı silip ırkçı yazılama yaptılar
09:25 Yeni vergi teklifinin 18 maddesi Meclis'ten geçti
09:21 Çıplak arama dayatılan tutsak anneler: Bu yaşımıza kadar böyle bir şey görmedik
09:10 İmralı 13 yıldır avukatlara yasak: Sonucu toplumsal mücadele belirleyecek
09:08 İklim krizi dünyayı yok oluşa götürüyor
09:07 Siyaset bilimci İnsel: Savaşın ülkeye bir getirisi yok
09:05 2 yıl ömür biçilen tutsak tahliye edilmiyor
09:03 Av. Ergül: Türkiye 'disiplin cezaları' sorularını yanıtlamadı
09:01 Ekolojistlere '28 Temmuz'da Şirnex'te buluşalım' çağrısı
09:00 Gazeteci Oremar: Saldırılardaki bir başka hedef yeraltı kaynakları
09:00 26 TEMMUZ 2024 GÜNDEMİ
25/07/2024
23:14 Münih’teki hayvan hakları savunucuları: Kanlı yasayı derhal geri çekin
23:06 DEM Parti: Kürtlere karşı nefret ve ırkçılık suçu işlemekten vazgeçin
22:23 Hayvan hakları aktivistleri: Gelin beraber ses çıkaralım
22:13 Kayyım nöbetinde KDP’ye ‘ihanet çizginden vazgeç’ çağrısı
21:59 Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken 6 kişi gözaltına alındı
21:25 Hatimoğulları: Barış ve adalet için il il, ilçe ilçe gezeceğiz
20:49 DEM Parti'den Gülsever ve Toktaş hakkında suç duyurusu
20:18 Mêrdîn’de arazi kavgası: 2 ölü
20:13 Wan'da gözaltına alınanlar serbest
20:04 Uçar: 2’nci yüzyılın savaş yüzyılı olmasına izin vermeyeceğiz
20:04 Festivalde irade gaspına karşı yürüyüş
19:47 Ahmet Zenger, 31 yılın ardından tahliye edildi
19:05 Çêwlîg’de özel savaş politikalarına tepki gösterildi
18:36 Munzur festivalinde ‘Horasan’dan Dêrsim’e, Dêrsim’den Horasana’ paneli
18:17 Halayda olmayanlar da tutuklandı: Talimat verilmiş!
17:21 Gazeteci Karakoç’un Almanya’ya iade talebi 7 Ağustos’ta açıklanacak
17:07 DEM Parti ve HDP’den Hewler’e ziyaret
16:30 'Kayyım Türkiye halklarının iradesini gasp etme girişimidir'
16:29 Wêranşar Kent Konseyi kuruluyor
16:05 Elektrik kaçağı soruşturmasında İZSU müdürü gözaltına alındı
15:45 Halay çeken 9 genç tutuklandı
15:34 İran rejimi Kürt tutsağı idam etti
15:30 Hatimoğulları Gürbulak Sınır Kapısı’nda konuştu: Amaçları halkı yoksullaştırmak
14:01 Milletvekilleri Dışişleri Komisyon toplantısından çıkarıldı
13:59 'Taşımalı asker' görüntüsü paylaşan gazeteciye soruşturma
13:50 Depremzedelerin kaldığı konteynerlerde yangın
13:24 Kaya: Amed'de kayyım çetesi devrede
13:13 AYM'den polis saldırısında yaralanan vekil için ihlal kararı
13:10 Putin ve Esad Moskova’da görüştü
13:06 Mersin’de erkek şiddeti: 3 ölü
13:02 Belediyelere ‘borcunuzu ödeyin’ bildirimi
12:01 AYM'den 3 ayda 529 ihlal kararı
12:00 'Kadın Stratejik Plan Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı
11:51 İstanbul'da toplu ulaşıma zam
11:45 Avukatlar İmralı'ya gitmek için başvurdu
11:39 8 gazeteciye cezanın gerekçesi: Algı oluşturma!
11:33 Wan’da ‘Stratejik Plan Çalıştayı’ başladı: Halk başardı, sıra bizde
11:24 FMF hastası tutsağın eşi: Böbreklerini kaybedebilir
11:18 22. Munzur Kültür ve Doğa Festivali başladı
10:43 Kayyım vergi borcuna karşılık parkı devretmiş
10:12 Çewlîg'deki saldırıda ölü sayısı 4'e çıktı
10:00 Amedliler saldırılara tepkili: KDP'nin tutumu Kürtlere kaybettiriyor
09:52 Hayvan hakları aktivistleri serbest
09:46 Muğla'da bir kadın katledildi
09:41 Müdür değişti baskılar arttı
09:34 Jîn Art'ta yeni dönem: Kayıtlar başladı, Ağustos takvimi belli oldu
09:24 Yönetmen ve kameraman serbest: Gözaltı gerekçesi Demirtaş tişörtü
09:09 İmralı tecridi 41’inci ayında: 574 başvuru yanıtsız
09:07 Tecride karşı yeni eylem planı
09:02 Baro orman kıyımına karşı bakanlığa dava açacak
09:01 Temelli: Savaşta ısrar edilirse sofradaki çeyrek ekmek de kalmayacak
09:00 25 TEMMUZ 2024 GÜNDEMİ
24/07/2024
23:29 Yönetmen Leventoğlu ve kameraman Altürk’ten haber alınamıyor
22:10 Kayyım nöbetinde iktidara ‘belediyeyi kazananlara ver’ çağrısı
21:51 Cisim patlaması sonucu yaşamını yitiren Düzen, defnedildi
21:35 Dep’teki yangın kontrol altına alındı
21:29 Hayvan hakları eyleminde 4 gözaltı
19:44 Denizli D Tipi Cezaevi'nde zehirlenme: Ailelere bilgi verilmiyor
19:07 DEM Partili Bozan’a Meclis’te yumruklu saldırı
18:47 2 kişiyi öldüren Zazaoğlu’nun babası 8 ay önce tedavisi için başvuruda bulunmuş
18:08 Özel savaş politikaları: Fuhuş ve madde bağımlılığı arttı
18:01 Halay çeken gençlerin emniyet ifadeleri alındı
16:44 CHP’den Erdoğan’a: Kaybetmeye mecbursun
16:31 Ankara'da ulaşıma yüzde 40 zam yapıldı
16:10 Efrîn'de gasp edilen evini isteyen kişi kaçırıldı
15:47 DEM Partili Özperçin’in tutukluluğuna itiraz
15:40 Çewlîg'de saldırı: 2 ölü, 7 yaralı
15:38 İYİ Parti'den istifalar sürüyor
15:18 Pasûr'da maden protestosu
14:28 İzmir'de belediye memurları iş bıraktı
14:11 Bakırhan’ın annesi toprağa verildi
13:30 'Vergide adalet' eylemi 20'nci haftasında
13:25 Erdoğan: Bakanlık belediye borçlarının tahsiline başlayacak
12:16 Ahtamar Adası’nda yavru martı ölümleri
12:14 İran'da tutsak Kürt gazeteciye idam cezası
12:05 Bozan yargı kararlarını sıraladı: ‘Bijî Serok Apo' suç değil
11:51 Gever’de cisim patlaması sonucu bir çoban hayatını kaybetti
11:19 DEM Parti: İletişim Başkanlığı Goebbels rolünü tam gaz sürdürmekte
10:58 Savaş uçaklarının bombaladığı bölgede yangın çıktı
10:52 Nepal'de uçak düştü: 18 ölü
10:21 'Halkın özgürlüğü için siyaset yapacağım' diyen tutsağın tahliyesine 3'üncü engel
10:07 Gazeteci Karakoç için 'özgürlük' çağrısı
09:53 İzmir'de şüpheli kadın ölümü
09:31 22. Munzur Festivali yarın başlıyor
09:29 Av. Erol: Tecride karşı mücadele çözümde ısrar mücadelesidir
09:25 Hatip Dicle: Çözüm 1921 Anayasası’nın güncellenmesi
09:19 Êlih kayyımı 16 bin Aziz Sancar kitabı almış
09:14 Birbirlerine el ve ayak olan 3 tutsak
09:13 Halay çeken gençlere gözaltında 'Ölürüm Türkiyem' şarkısı dinletildi
09:08 Ekoloji Birliği'nden 28 Temmuz çağrısı: Şirnex'te buluşalım
09:03 Selin vurduğu mahalleler dayanışma bekliyor
09:02 24 Temmuz: Basın özgürlüğü uçurumun kenarında
09:01 Gazeteci Köylüoğlu: KDP Kurdistan'ın statüsünü tehlikeye soktu
09:00 24 TEMMUZ 2024 GÜNDEMİ
08:33 Belgelendirme Merkezi: 300 çete Kurdistan’a gönderildi
00:39 'Öldürme’ yasasına tepki: Sokağın gücünü göstermesi gerektiği bir sürece girdik
23/07/2024
22:57 Hayvanları ‘öldürme’ yasası komisyondan geçti
21:38 Kayyım nöbeti 42’nci gününde: Kurdistan’ı görün
20:43 İntihar eden işçiyi LC Waikiki önünde andılar
20:38 'Öldürme' yasası protesto edildi: AKP elini hayvanlardan çek
19:47 TJA’dan Silopiya’da okuma etkinliği
19:45 ‘Ulusal birlik ruhuyla kenetlenmeye çağırıyoruz’
19:32 Amed’de kadınlar özel savaş politikalarını konuştu