Oluç: Kürt sorunu zihniyet değişimiyle çözülebilir

img
ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesinin iktidar tarafından savaşa gerekçe yapıldığını belirterek, Kürt sorununda çözümün ancak zihniyet değişimiyle mümkün olduğunu söyledi. 
 
“Çözüm” olarak adlandırılan sürecin sonlandırılarak, savaş sürecine geçişin gerekçesi yapılan Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polisin öldürülmesi olayının üzerinden 6 yıl geçti. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet heyeti arasında 3 Ocak 2013’te başlayan süreç, iki yıl süren görüşmelerin ardından açıklanan Dolmabahçe Mutabakatı’yla yeni bir döneme evrildi. Devlet ve hükümet yetkilileri ile İmralı Heyeti’nde yer alan isimlerin katılımıyla Dolmabahçe Sarayı’nda açıklanan mutabakat, daha sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından reddedildi. Erdoğan’ın “Doğru bulmuyorum” diyerek süreci sonlandırılmasıyla PKK Lideri Öcalan’a yönelik tecrit yeniden devreye konuldu. 
 
Sürecin sonlandırılmasıyla DAİŞ’in 5 Haziran’da Diyarbakır’da, 20 Temmuz’da Urfa’nın Suruç ilçesinde düzenlediği bombalı saldırılarla adım adım gidilen çatışmalı süreç, Ceylanpınar’da 22 Temmuz’da iki polisin öldürülmesi gerekçe yapılarak, Kandil’e yönelik hava saldırılarıyla 24 Temmuz’da resmen başlamış oldu. 
 
“Çözüm” sürecinin sonlandırılarak yeniden savaşa dönülmesini, “faili meçhul”e bırakılan Ceylanpınar olayını ve Kürt sorununun çözümsüzlüğünü, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ile konuştuk. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasında yürütülen “çözüm” sürecini sonlandıran iktidarın, yeniden savaş konseptini devreye koyduğu 24 Temmuz’un yıldönümündeyiz. Ceylanpınar’da iki polisin ölümü yeniden çatışmalı sürece gerekçe yapıldı. Ancak Ceylanpınar cinayeti “faili meçhule” bırakıldı. Bugün baktığımızda, Ceylanpınar olayının perde arkasında ne vardı?
 
Öncelikle bir noktayı açıklığa kavuşturmak gerekiyor. Aradan yıllar geçti, tartışılırken unutuluyor. 24 Temmuz, çözüm sürecinin bitirildiği gün değildir. Daha öncesinde, 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe Mutabakatı’nın bizim İmralı Heyetimiz, hükümet ve devlet heyetiyle birlikte okunması, birlikte bir görüntü verilmesinden sonra yaşananlarla süreç bitirildi. Yanlış hatırlamıyorsam, Nisan başında Cumhurbaşkanı Erdoğan Dolmabahçe Mutabakatı’nı tanımadığını ilan etmiş “Ne mutabakatı” demişti. Dolayısıyla sorun Dolmabahçe Mutabakatı’nın tanınmadığının açıklanmasıyla birlikte ortaya çıktı. 5 Nisan’dan sonra İmralı’daki görüşmelerin sonlandırılması, tecridin yeniden başlatılması, çözüm sürecinin bitirilmesinin en net işaretidir. Daha sonra 7 Haziran seçimleri gerçekleşti. HDP çok önemli bir sonuç elde etti. 24 Temmuz’da ortaya çıkan ise tekrardan çatışmanın başlamasıyla ilgili bir durumdur. Dolayısıyla “çözüm süreci” olarak adlandırdığımız dönemin bitişi, Dolmabahçe Mutabakatı’nın kabul edilmemesi ve inkar edilmesiyle ortaya çıkmıştır.
 
 
Ceylanpınar tam bir faili meçhul oldu. Bunun failleri kimdir, bu provokasyon kim tarafından yapıldı, hazırlandı, devreye konuldu? Bunların cevabı hiçbir zaman verilemedi. 
 
Ceylanpınar’da yaşanan cinayetin gerçek failleri ise bulunmadı. Gözaltılar oldu, tutuklamalar oldu, yargılamalar başladı... Yargılamaların sonunda herkes beraat etti ve aslında faillerin kim olduğu ortaya çıkmadı. Bunun failleri kimlerdir, bu provokasyon kimler tarafından yapıldı, hazırlandı ve devreye konuldu. Bu soruların cevabı hiçbir zaman verilemedi. Ceylanpınar yeniden çatışmalı sürecin başlamasının işaret fişeği oldu. Failleri belli olmayan bu hazırlanmış provokasyon elbette ilk değildir. Daha öncede yakın tarihimize baktığımızda kritik anlarda bu tür provokasyonların yaşandığını görürüz. Ceylanpınar da işte böyle bir provokasyon olarak tarihe geçti. Tekrar çatışmaarın başlatılması için iktidar tarafından bahane olarak kullanılmıştır.
 
 İmralı Adası’nda görüşmeler provokasyonla başladı. İlk olarak 9 Ocak’ta 3 Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan katledildi. Benzer provokasyonlar oldu ancak Öcalan’ın müdahalesiyle görüşmeler sürdürüldü. Ceylanpınar olayının çatışmalı sürece evrilmesinde, Öcalan ile görüşmelerin engellenmesinin etkisi var mı?
 
Ağırlaştırılmış mutlak tecridin başlamasıyla birlikte her türlü provokasyonla çatışmalı sürece geçişin yapıldığı bir dönem yaşanmaya başlandı. 5 Nisan’da tecridin tekrar başlatılması ve görüşmelerin kesilmesi, olabilecek provokasyonlar için çok önemli bir işaretti. O zaman da söyledik. Hatta Sayın Öcalan o zaman İmralı Heyeti’ne ‘Son görüşmemiz olabilir’ diye bir öngörüde de bulundu. İktidar, arada 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını görmek istedi. Onun sonucunda HDP güçlü bir pozisyon elde etti. 80 milletvekili çıkararak, yüzde 13 oy aldı. Tek başına AKP’nin hükümet kurmasını engelleyen bir sonuç ortaya çıkardı. Bununla birlikte yaşanan bir dönem var, ondan sonra 1 Kasım’a doğru 24 Temmuz’la birlikte çatışmalı, ciddi katliamların yaşandığı bir süreç ortaya çıktı. 20 Temmuz Suruç Katliamı, ardından 10 Ekim Gar Katliamı yaşandı, öncesinde 5 Haziran Diyarbakır mitingimize yapılan bombalı saldırı var. Sürece baktığımızda, bütün bunların hepsi, aslında arka arkaya dizilmiş olan katliamlar ve provokasyonlardır.
 
 “Çözüm” sürecinde toplumda büyük bir barış umudu doğdu. Çözüm için böylesi bir fırsat varken, iktidar neden savaşa sarıldı? 
 
Bu aslında çokça tartışılan bir konu ve bunun çeşitli yanları var. Geçtiğimiz hafta AKP Genel Başkanı, Amed’e yaptığı ziyarette çözüm sürecine dair konuştu. Çözüm sürecinin HDP tarafından bitirildiğini iddia etti. Doğru değil elbette o günleri hatırlayacak olursak hem Dolmabahçe Mutabakatı’nın ortaya çıkmasında hem de onun ertesinde sürecin pozitif bir şekilde ilerlemesi için parti olarak elimizden geleni yaptık. Özellikle Dolmabahçe Mutabakatı’ndan sonra sürece dair toplumda beklentiler çok yükseldi. Toplum aslında barış istiyordu. O dönem yapılan kamuoyu yoklamalarını da hatırlayacak olursak, Türkiye’de barışın olmasını isteyen, demokratik ve barışçı bir çözümün Kürt sorununda ortaya çıkmasını, sürecin olumlu olmasını isteyen çok geniş bir kesim vardı. “Çözüm süreci” diye adlandırılan dönemin, toplumda büyük destekçisi vardı. Bütün kamuoyu yoklamaları bunu gösteriyordu. HDP de aslında çözüm sürecinin olumlu bir şekilde sonuçlanması için çaba sarf ettiğinden dolayı, bu barışçı ortamdan dolayı 7 Haziran seçimlerinde çok ciddi destek aldı. Çünkü toplumun tüm kesimleri barışı istiyordu. HDP’nin büyümesi ve potansiyeli iktidarı ve devlet yapısını rahatsız eden bir konu oldu. 
 
 
Bütün bunlar devlet ve iktidar yapısının çözüm sürecini sona erdirerek, hem ülke sınırları içerisinde hem de Suriye’de çatışmacı bir dönemi yeniden başlatmasına yol açtı… 
 
Hatırlarsak Ekim 2014’te yapılan MGK’sında Kürt hareketine yönelik “Çöktürme Planı” gibi bir kararı alınmıştı. Böyle bir plan olduğu ortaya çıktı. İktidar, bu planı uygulayacağı zamana dair hazırlık yapıyordu. Özellikle 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan başarılı durum, iktidarın çözüm sürecinden kazanmadığını, kaybetmekte olduğunu gösterdi. Toplumdaki barış talebinin karşılanması iktidara değil, muhalefete yaradı. Ama konuyu sadece seçimlere bağlayarak, değerlendirmek doğru olmaz. Yine bütün değerlendirmeleri yaparken, Ortadoğu’da, Suriye’de ve Irak’ta yaşanan gelişmeleri göz önünde bulundurmak gerekiyor. Rojava’da o dönem yaşananları görmek gerekiyor. Özellikle Kobanê’nin direnişi ve sonuçlarını, ardından IŞİD’in Suriye’de yapmaya çalıştıklarını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bir taraftan Suriye’deki gelişmeler bu süreci etkileyen ve belirleyen bir özellik taşırken diğer taraftan da Türkiye’deki gelişmeler yaşanıyordu. Bütün bunlar devlet ve iktidar yapısının çözüm sürecini sona erdirip hem ülke sınırları içerisinde hem de Ortadoğu ve Suriye’de çatışmacı bir dönemi yeniden başlatmasına yol açtı… Bugüne kadar da bunun etkilerini görüyoruz. 
 
 İktidarın Suriye politikasının sonucu mu? 
 
Bunu tarihsel olarak geleneksel devlet politikalarından kopuk ele alacağımız bir şey değil. Geleneksel devlet politikası, Kürt halkının sadece Türkiye sınırları içinde değil, yaşadığı her yerde bir hak ve statü kazanması karşısında son derece düşmanca bir tutum sergilemiştir. Tarihte de böyleydi, son dönemlerde de böyle oldu. Özellikle Suriye ve Irak’taki gelişmeler bu süreçte önem arz ediyor. Geleneksel anlayış tekrardan güç kazandı ve Kürtlerin Ortadoğu’da herhangi bir sınır içinde herhangi bir ülkede statü kazanmasını engellemek için adım atmaya başladı. Yani bunu tarihsel politikalardan ayrı düşünmemek gerekiyor ve elbette bir başka yanı da bu iktidarın El Kaide türevi El Nusra, Ahrar -ül Şam ve IŞİD gibi çeşitli yapılarla kurduğu ilişkiler ve Suriye’ye dönük vekalet savaşı içinde bulunmasıdır. Hatırlayalım, “Kobanê düştü, düşecek” lafından sonra yaşananları… 
 
Tüm bu beklentiler geleneksel devlet politikasıyla örtüştü ve bugüne kadar bu çatışma politikaları sürdürüldü. Geleneksel devlet politikasının Kürt halkına yaklaşımındaki yanlışlar bir kez daha yaşananlarda ortaya çıktı. Biz bunları yaşanmadan önce de söyledik; politik uyarılarımız yaptık. Suriye ve Irak’ta yaşayan Kürt halkı Türkiye’nin düşmanı değildir. Tam tersi Türkiye’de yaşayan Kürt akrabalarıdır, kardeşleridir, dostlarıdır. Her zaman hem Irak’ta hem de Suriye’de yaşayan Kürtler, Türkiye’ye barış elini uzatmıştır. Düşmanca bir politika içerisine girmemiştir. Düşmanlık yanlıştır dedik, yanlış politikalar ve yanlış uygulamalara destek verilmesi, vekalet savaşı aynı zamanda bölgede çözümsüzlüğü ve küresel güçlerin etkinliğinin artmasına da yol açar dedik. Biz söyledik ama anlatmaya gücümüz yetmedi. Bugün de söylemeye devam ediyoruz. Bölgede farklı ülkerler yaşayan Kürt halkı Türkiye’nin düşmanı değildir. Düşmanca politikaları hak etmemektedir.
 
 İktidarın politikaları sonucu 6 yıldır savaş ve çatışmalar sürüyor. Erdoğan, 9 Temmuz’da Diyarbakır ziyaretinde Kürt sorununa dair neden söylem değiştirdi?
 
 
 Ne zamanki Kürt seçmende kırılma ve kopma yaşanmaya başlasa, AKP o zaman “Kürt kardeşlerim” lafını hatırlıyor ve buna ilişkin adımlar atmaya çalışıyor. Çözüm sürecine dair konuştukları ise hem doğru değil, hem de güven verici ve inandırıcı değil.
 
Tüm kamuoyu yoklamalarına baktığımızda aslında AKP-MHP ittifakının Kürt halkına yönelik düşmanca uygulamalarının, AKP’ye oy veren Kürt seçmende ciddi bir kırılma ve kopuş yaşatmakta olduğunu gösteriyor. Bu tabi önemli bir faktör, Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretinde bu tür konuşmalar yapmasına neden olan bir faktör. Bunu görmek gerekiyor. Bu ilk defa karşımıza çıkmıyor. Ne zamanki Kürt seçmende kırılma ve kopma yaşanmaya başlasa, AKP o zaman “Kürt kardeşlerim” lafını hatırlıyor ve buna ilişkin adımlar atmaya çalışıyor. Çözüm sürecine dair konuştukları ise hem doğru değil, hem de güven verici ve inandırıcı değil. Erdoğan’ın bu açıklamasına hemen biz cevap verdik. Çözüm sürecini HDP bitirmemiştir dedik, sürecin bitirilmesinin nedeni Dolmabahçe Mutabakatı’nın tanınmamasıdır. Çünkü Dolmabahçe Mutabakatı tanınsaydı ve ona uygun adımlar atılsaydı, çok kısa bir zamanda çözüm adına çok önemli sonuçlar elde edilecekti. O zamanki görüşmelerde bunun işaretleri çok açık bir şekilde vardı. Ama tanınmadı. Fakat bugün çözüm sürecini o mu bitirdi bu mu bitirdi tartışması tarih açısından önemli bir tartışmadır. Bunu elbette yaparız. Ama iktidar ve devlet yapısının hala çözüm sürecinin doğru olduğuna ve sürdürmeye dair fikri varsa ki bu çok şüphelidir. Yapılması gerekenler bellidir. Ama zaten inandırıcı ve güven verici olmayan da tam burasıdır. 
 
Ne tür adımlar atılmalı? 
 
Mesela bu iktidar yerel yönetimlerde Kürt halkının kendi seçtiği kişilerle yönetilmesini engelleyen ve halkın iradesini gasp eden bir kayyım politikası izledi. Neredeyse seçilmiş olan tüm belediye eşbaşkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz tasfiyeye uğradı, yerlerine kayyımlar atandı. Demokratik yerel yönetimler önemlidir. Yerel yönetimlerde halk kendi seçtikleri tarafından yönetilmelidir anlayışı demokratik çözümün bir parçası olmalıdır. Yani yerinde ve yerel yönetim anlayı ve yerel demokrasi bunun için de kayyım politikasının sona erdirilmesi ve geri çevrilmesi gerekir. Var mı buna ilişkin bir adım yok. Demek ki iktidar demokratik bir çözüm istemiyor. İkincisi açılmış olan ve tamamen siyasi nedenlerle olduğu Avrupa İnsan Hakları (AİHM) tarafından teyit edilmiş davalar vardır.  6-8 Ekim Kobanê Davası sürmekte ve Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) kapatma davası açılmıştır. Her ikisinin de amacı HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye etmektir. Meclis içerisinde olmasını engellemek, deneyimli kadrolarını tasfiye etmek amaçlıdır. Eğer iktidar gerçekten demokratik bir çözümden yanaysa, HDP’ye yönelik bu tasfiyenin olmaması gerekir. Var mı buna ilişkin bir adım yok. Örnekleri artırmak mümkündür. Çok sayıda tutuklu parti eş genel başkanlarımız, yöneticilerimiz, seçilmişlerimiz vardır. 
 
 
 Eğer iktidar hakikaten bir çözüm üretmek istiyorsa, barış olması gerektiğini düşünüyorsa, o zaman hem hukuk dışı hem de insanlık dışı olan bu ağır tecride son vermesi gerekir.
 
Tüm bunların yanı sıra İmralı’da 5 Nisan 2015’ten bu yana ağırlaştırılmış bir mutlak tecrit uygulanmaktadır. İmralı’ya ne avukatlar ne de aileler gidebilmektedir, eğer iktidar hakikaten bir çözüm üretmek istiyorsa, o zaman hem hukuk dışı hem de insanlık dışı olan bu ağır tecride son vermesi gerekir. Buna dair de bir adım atılmıyor. İktidarın “çözüm sürecini devam ettirmek istiyorduk ama HDP bunu bozdu” söyleminin doğru olmadığını göstermektedir. 
 
Tam tersine HDP barışçıl ve demokratik bir çözüm için her türlü fedakârlığı yaptı, her türlü adımı attı. HDP heyetinde yer almış ve o süreci sürdürmüş olan, İmralı’ya gidip, gelenlerin önemli bir kısmı bugün cezaevindedir. O dönem HDP heyetinde yer alan Selahattin Demirtaş, İmralı heyetinin bir parçası olan İdris Baluken bugün cezaevindedir. Ayla Akat Ata cezaevindedir. Cezaevinde olmayan Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder’de tutuksuz yargılamaları süren insanlardır. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. 
 
Erdoğan’ın açıklamaları sonrası “yeni bir çözüm” süreci iddiaları tartışılıyor. AKP ile çözüm mümkün mü? 
 
Zaman zaman Türkiye’de bunlar tartışma konusu oldu. Esas muhataplarıyla meseleyi tartışmak değil de muhatap olmayan birtakım odakları suni bir biçimde yaratma konusu geçmiş yıllarda da gündeme geldi. Gerçekçi bir şey değildir. Gerçekten demokratik bir çözüm isteniyorsa, muhatapları bellidir. O muhataplarla konuşarak, müzakere ederek, bu adımların atılması gerekir. Halk tarafından kabul görmeyen, halkın herhangi bir desteğini almayan kişilerin ya da kurumların muhatap gibi gösterilmesiyle çözüm yaratılamaz. Varsa böyle anlayışlar, unutulmasın ki bunların geçmişte de yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Bir kez daha denenerek, sadece vakit kaybedilir.
 
Bu konuda Meclis düzeyinde ve demokratik siyasette HDP, çok açık bir şekilde hem iktidar hem de muhalefet partilerine ortak sorumluluk almaları ve bu sorunun çözümü için ortak adımlar atılması doğrultusundaki görüşlerini sık sık tekrar etmektedir. Üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu da her seferinde söyledik. Tabi ki HDP tek başına muhatap değildir. Demokratik siyaset açısından baktığımızda, HDP Meclis’te 3’üncü büyük bir partidir. Atılacak adımlarda görüşmeye ve müzakereye hazır olduğunu hem iktidara hem de muhalefetteki partilere açık bir şekilde ilan etmiştir. Üzerimize düşeni de yapmaya hazır olduğumuzu her seferinde vurgulamışızdır. Bu işin bir yanı olan 2013-2015 yıllarında İmralı’da yapılan görüşmeler unutturulamaz ve çözümün anahtarı İmralı’dadır.
 
 Kürt sorunu nasıl çözülür? 
 
 
: Türkiye’de atılacak barışçıl ve demokratik çözüm yönündeki her adım, Ortadoğu’da da atılacak demokratik adımların önünü açarak, kolaylaştıracaktır. Bunun içinde mutlaka zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır.
 
Kürt sorununu çözmek zor değil. Kürt sorununu çözmek için bu iktidar ve devlet yapısının geleneksel zihniyetini değiştirmesi gerekiyor. Geleneksel anlayış Kürt halkının herhangi bir hakkının ya da statüsünün olmaması üzerine kurgu yapar. Halbuki Kürt halkı Türkiye sınırları içinde ortak vatan demokratik cumhuriyette eşit, bir arada yaşama iradesine ve fikrine sahip olduğunu her seferinde söylemiş ve siyasi temsilcileri aracılığıyla da bunu vurgulamıştır. Çözüm zor değil, talepler gerçekleşmeyecek talepler değildir. Yerinden yerelde yönetim yerel demokrasi için temel bir taleptir. Anadil eğitim önemli bir taleptir. Sonuç olarak Kürt halkı siyasi iradesine sahip çıkmaktadır. Bunu önemsemektedir. Türkiye’de farklı kimliklerin, kültürlerin, anadillerin, inançların eşit koşullarda, bir arada yaşamasının önemli bir zenginlik olduğunu kabul eden ve bunun anayasal, yasal çerçevelerini oluşturan bir anlayışla Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümünün önü açılmış olur. Ama şu da çok açıktır. Kürt sorunu şu anda Türkiye’nin sadece yerel bir sorunu değildir. Kürt sorunu Ortadoğu’da bölgesel, aynı zamanda da küresel bir sorun haline gelmiştir. Bu açıdan baktığımız Türkiye’de atılacak barışçıl ve demokratik çözüm yönündeki her adım, aslında Ortadoğu’da da atılacak demokratik adımların önünü açarak, kolaylaştıracaktır. Çözüm elde edilmesini mümkün hale getirecektir. Bunun içinde mutlaka zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır.
 
Muhalefete nasıl bir sorumluluk düşüyor?
 
Kürt sorunu toplumsal ve tarihsel bir sorundur. Toplumsal sorun olduğu için hem iktidarı hem de muhalefeti ilgilendirir. O yüzden de muhalefet bu konuda tedirgin ve çekingen davranacağına daha cesur olmalıdır. Siyasi cesaret göstermelidir. İktidar bir diyorsa, muhalefet iki söylemelidir. Ortak sorumlulukla bu sorunun demokratik ve barışçıl çözümü için adım atılacağını gösterebilmeli, bunu konuşabilmelidir. Bu konuda muhalefete de demokrasi güçlerine de çok büyük görevler düşüyor. Biz inanıyoruz ki demokrasi güçleri toplumsal ve siyasal muhalefet üzerine düşeni yapma ve sorumluluk alma konusunda adım atacaktır. Aksi takdirde yanlış bir politika üzerinden gidilir. Bu iktidar dışında hiç kimseye kazandırmaz ama hepimize kaybettirir.
 
MA / Berivan Altan

Diğer başlıklar

05/07/2025
22:55 Tetwan'daki festival konserlerle sürüyor
22:48 Muhittin Böcek tutuklandı
22:29 3 ilçedeki yangınlar kontrol altına alındı
22:14 Gazze'de katledilenlerin sayısı 57 bin 338’e çıktı
22:09 Pirsûs'ta katledilenler için Tuzluçayır'da yürüyüş
21:55 Özel'den Erdoğan'a istifa çağrısı
21:46 Birçok kentte 'süreç' temalı buluşma: Halk somut adım bekliyor
21:19 İngiltere Dışişleri Bakanı Lammy'den Şam’a ziyaret
21:14 Muhittin Böcek'e tutuklama talebi
20:40 CHP PM yarın olağanüstü toplanacak
20:06 Serra Bucak: Belediye başkanlarının yeri cezaevi değildir
19:46 Gabar Dağı’nda yeniden yangın çıktı
19:42 Kürtçe, Süryanice ve Ermenice kurslardan mezun olanlar belgelerini aldı
19:27 Muhittin Böcek adliyeye sevk edildi
19:22 Aydınlar barışı tartıştı: Direnenin direnenle dayanışma düzeyi düşük
19:11 Ege Denizi'nde 3,9 büyüklüğünde deprem
19:08 AKP’li Çelik'ten Özel'e yanıt
18:50 Emek ve Demokrasi Güçleri: Başkanları serbest bırakın
18:45 Deprem Bilimci Görür’den uyarı
18:18 Gazeteci Timur Soykan gözaltına alındı
18:16 'Kültürel soykırım' paneli: Köklerimize dönmeliyiz
18:08 İHD: Yangına geç müdahale ihlallere yol açtı
18:01 Bakırhan: Hukukun olmadığı bir sistem kimseye kazandırmaz
17:53 Aydın’da bir kadın katledildi
17:48 Bakan Tunç CHP’ye operasyonları eleştirenleri hedef aldı
17:43 Licê’deki yangın kontrol altına alındı
17:31 DEM Parti olağanüstü toplanıyor
17:27 Wan’da halk buluşmaları: Daha büyük bir mücadele başlıyor
17:14 Gözaltındaki Zeydan Karalar halkı belediye önüne çağırdı
17:07 Güney Kürdistan Ulusal Kürt Kadın Birliği Platformu deklare edildi
16:35 Çocuk çalıştayında deneyimler paylaşıldı: Modelimizi oluşturmalıyız
16:16 'Hêviyên Hunerê' sergisi açıldı
16:13 Özgür Özel: Bu savaş ilanı demokratik siyasete açılmıştır
16:03 KHK eylemi 137'nci haftasında: Barışın önü işe iadelerle açılır
15:44 Sabahat Tuncel: 8 Temmuz’da Ankara’da buluşalım
15:39 DEM Parti'den Semsûr Belediyesi'ne dayanışma ziyareti
15:37 Amedspor yeni sezon formalarını tanıttı
15:21 Dörtyol yangınında son durum
15:16 Muratpaşa'da aynı yerde ikinci yangın
15:12 Licê kırsalında yangın
15:10 Antalya Arkeoloji Müzesi yıkılacak
14:58 Adana Büyükşehir Belediyesi önünde gözaltı protestosu
14:44 Silivri açıklarında 4,1 büyüklüğünde deprem
14:36 Ağır hasta tutsaklar Aktaş ve Gurban'ın tahliyesini istediler
14:19 Çocuk çalıştayında anadilde eğitime vurgu
14:09 İki kentte gençlik çalıştayı: Üzerimize düşeni yapacağız
13:58 Erdoğan'dan 'süreç' açıklaması: Titizlikle çalışıyoruz
12:56 Hatay'da deprem
12:56 Bakırhan'dan operasyonlara tepki: Antidemokratik uygulamalardan vazgeçin
12:51 Cumartesi Anneleri: Vedat Aydın dosyasında cezasızlığa son verin
12:26 CHP'nin Kurtulmuş ile yapacağı komisyon görüşmesi ertelendi
12:17 DEM Parti, Semsûr ve Adana belediyelerini ziyaret edecek
12:15 Hatay’da yangın kısmen kontrol altına alındı
12:01 Kayıp yakınları: Vedat Aydın’ın faillerini açığa çıkarın
11:32 CHP MYK'si olağanüstü toplandı
11:18 Eş genel başkanlar: Bu operasyonlar çözümün yolunu tıkıyor
11:11 Gençlik çalıştayında Ortadoğu'daki krizler ve çözümler tartışılacak
11:07 DEM Parti’den önemli bilgilendirme: İsim bildirin
10:44 Gabar’da binlerce ağaç küle döndü
10:03 DEM Parti'den İzBB tepkisi: Barış umuduna zarar veriyor
09:49 Köylüler nöbette: Yasa geri çekilene kadar mücadele edeceğiz
09:17 Hastane sevki 15 defa engellenen tutsağa alzeheimer tanısı konuldu
09:12 AYM'den Kader Ortakaya kararı: Yaşam hakkı ihlal edildi
09:07 İzol Davası yeniden görülecek: Avukatlardan 'tutuklama' başvurusu
09:06 Asgari ücrete ara zam tartışmaları: Birleşik mücadeleyle yol alabiliriz
09:06 Uytun davası 16 yıldır sürüyor: Asker cezalandırılmadı, gaz fişeği bulunmadı
09:05 AKP'li Nasıroğlu'nun şirketi Sisê'yi talan ediyor
09:04 Helikopterden atılan Şiban’a verilen ceza onandı
09:03 ‘Tehlikeli’ gemi söküm için Aliağa'da
09:02 Suavi: Sanat barışla özgürleşir
09:01 Amed’de düzenlenecek gençlik çalıştayına davet
09:00 05 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:47 Belediye başkanı tutuklanmıştı: Vekili de gözaltına alındı
08:21 Dörtyol'da orman yangını: Bin 870 kişi tahliye edildi
08:02 CHP'li belediyelere operasyon: Karalar, Tutdere ve Böcek gözaltında
04/07/2025
22:52 Kürdistan ve Türkiye'de demokrasiyi sağlamalıyız'
21:06 Bakırhan'dan Soyer'in tutuklanmasına tepki: Derhal serbest bırakılmalı
20:31 Munzur Festivali çağrısı: Sanatçıların katılımı topluma güç verecektir
19:57 Zeytinlik yasasına karşı nöbette olan köylülere dayanışma ziyareti
19:44 Eskişehir'de madden aramaya ÇED olumlu kararı
19:33 KESK üyesi KHK'lilerin işlerine iadesi istendi
18:53 Omerya'daki yangın kontrol altına alındı
18:40 Yangından zarar görenlerle dayanışmaya valilik engeli iddiası
18:27 İhraç istemiyle disipline sevk edilen Jiyan Ormanlı'nın istifası istendi
18:07 Tunç Soyer ve CHP İl Başkanı Aslanoğlu tutuklandı
18:01 Pınar Bayrak'ı katleden Ziya Ecer’e ağırlaştırılmış müebbet
17:35 Pınar Bulunmaz davasında yine tutuklama çıkmadı
17:06 Diploma iptalini protesto eden öğrenci serbest
16:54 Tetwan’da ‘İnsan hakları ve barış’ paneli düzenlendi
16:34 Eskişehirliler Cengiz Holding'in maden projesine karşı eylemde
16:33 Buca ve Ödemiş’te yangın: Yerleşim yerleri boşaltıldı
16:10 Manavgat Belediye Başkanı gözaltına alındı
15:59 İstanbul'da 'Demokratik Toplum Çalıştayı' düzenlenecek
15:59 Xeceri'deki GES projesi iptal
15:41 İmamoğlu hakkında 'sahte diploma' iddianamesi
15:39 Gundik Festivali'ne itiraz: Fikriyatı başka yöne evrildi
15:31 ‘Öcalan’ın çağrısı Ortadoğu’yu istikrara kavuşturabilir’
15:24 ATK'den hasta tutsak Güler için ‘hayatını yalnız idame ettiremez' raporu
15:21 İnsan hakları sempozyumunda 'ortak mücadele' vurgusu
15:13 Defterdeki Kürtçe şarkılardan dolayı hücre cezası verildi
14:49 2 yıl 1 ay hapis cezasının gerekçesi: Öcalan'a 'PKK Lideri' demek!
14:39 DBP Agirî’de yeni yönetimini belirledi
14:29 Hindistan'da sel ve heyelan: 69 ölü, 110 yaralı
14:26 Ahmet Saymadi hakkında ceza ve tahliye
14:13 33 yıl tutsaklığın ardından Amed'de kitlesel karşılandı
14:07 Omerya’da ormanlık alanda yangın
12:51 Gabar'daki yangın geniş bir alana yayıldı
12:27 Meclis’te yemekten zehirlenme iddiası
12:09 Tunç Soyer: Dosyamızda cevabı olmayan hiçbir soru yok
12:07 Tunç Soyer ve 98 kişi hakkında tutuklama talebi
11:58 10. Yargı Paketi sonrası tutuklu/hükümlü sayısı
11:38 İzmir'deki yangınlarda son durum
11:11 Ailelerden İmralı’ya gitmek için başvuru
11:07 Diploma iptalini protesto eden öğrenciye gözaltı
10:58 Wan'da tutsaklara görüş yasağı
09:53 Eylemdeki işçilerden 'grev' uyarısı
09:52 Gelecek Partili Torun: Komisyon bir an önce kurulmalı
09:50 İzmir’de 137 kişi adliyeye sevk edildi
09:41 Köyden ilçeye atla gidiyorlar
09:38 Tutsak Güneş çoklu hastalıklarına rağmen tahliye edilmiyor
09:34 IHRNGO Direktörü: İran'da artan baskının amacı yeni protestoları engellemek
09:30 Gençler 'Barış ve Demokratik Toplum Süreci' gündemiyle buluşacak
09:23 Doğa harikası Heftbori HES'le yok edilecek
09:22 Amed Baro Başkanı: Sürece hukuki katkı sunmaya hazırız
09:21 Uluslararası Kürt-Alman Üniversitesi’ne dair merak edilenler
09:14 Türkiye’ye gelen aydınlar: Temel hedef Öcalan’ın özgürlüğüdür
09:07 Îdir'de bereketli kayısı hasadı
09:04 KNK Eşbaşkanı Karamus: Ulusal birlik için her zamankinden daha umutluyuz
09:02 Aydın: Ulusal kongreyi erteleme ve geciktirme şansı kalmadı
09:01 Wan'da 'Hêviyên Hunerê' sergisi açılacak
09:00 04 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
03/07/2025
23:59 Festivalde pedallar madde bağımlılığına dikkat çekmek için döndü
23:52 Mehmet Çakas, Türkiye'ye sınır dışı edilmeyle karşı karşıya
23:13 'Demokratik Toplum Buluşmaları' sürüyor: Sürece sahip çıkalım
22:06 Tahliye kararı verilen gazeteci Aksu cezaevinden çıktı
19:22 Ödemiş'te orman yangında can kaybı 2'ye yükseldi
19:16 Tabutla AKP binasına yürüyen işçiler, iktidarı istifaya çağırdı
18:30 Zeynep Kınacı ve Sema Yüce Amed'de anıldı
18:08 3 işçi hayatını kaybetmişti: Kaza değil, cinayet
17:39 TÜİK enflasyon verileri, BES-AR'ın 16.52 puan gerisinde kaldı
16:58 Ege'de 3 kentte yangın
16:53 Aydın'da kadınlar süreci konuştu
15:33 İstanbul’daki yangın kontrol altına alındı
15:23 Tağar Çayı'nda bilirkişi incelemesi
15:22 Çocuğu intihara sürükleyen iki zanlı yine tutuklanmadı
15:18 Gazeteci Aksu tahliye edildi
15:17 DFG: LeMan dergisinin yanındayız
15:15 Dev Sağlık-İş bakanlık önünde: Bu teklifle müzakere değil mücadele edilir
15:08 DEM Parti: Silahsızlanmaya dair önümüzdeki hafta tarihi adım hazırlığı var
14:50 Musa Kaya'nın taziyesine kitlesel ziyaret