Oluç: Kürt sorunu zihniyet değişimiyle çözülebilir

img
ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesinin iktidar tarafından savaşa gerekçe yapıldığını belirterek, Kürt sorununda çözümün ancak zihniyet değişimiyle mümkün olduğunu söyledi. 
 
“Çözüm” olarak adlandırılan sürecin sonlandırılarak, savaş sürecine geçişin gerekçesi yapılan Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polisin öldürülmesi olayının üzerinden 6 yıl geçti. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet heyeti arasında 3 Ocak 2013’te başlayan süreç, iki yıl süren görüşmelerin ardından açıklanan Dolmabahçe Mutabakatı’yla yeni bir döneme evrildi. Devlet ve hükümet yetkilileri ile İmralı Heyeti’nde yer alan isimlerin katılımıyla Dolmabahçe Sarayı’nda açıklanan mutabakat, daha sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından reddedildi. Erdoğan’ın “Doğru bulmuyorum” diyerek süreci sonlandırılmasıyla PKK Lideri Öcalan’a yönelik tecrit yeniden devreye konuldu. 
 
Sürecin sonlandırılmasıyla DAİŞ’in 5 Haziran’da Diyarbakır’da, 20 Temmuz’da Urfa’nın Suruç ilçesinde düzenlediği bombalı saldırılarla adım adım gidilen çatışmalı süreç, Ceylanpınar’da 22 Temmuz’da iki polisin öldürülmesi gerekçe yapılarak, Kandil’e yönelik hava saldırılarıyla 24 Temmuz’da resmen başlamış oldu. 
 
“Çözüm” sürecinin sonlandırılarak yeniden savaşa dönülmesini, “faili meçhul”e bırakılan Ceylanpınar olayını ve Kürt sorununun çözümsüzlüğünü, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ile konuştuk. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasında yürütülen “çözüm” sürecini sonlandıran iktidarın, yeniden savaş konseptini devreye koyduğu 24 Temmuz’un yıldönümündeyiz. Ceylanpınar’da iki polisin ölümü yeniden çatışmalı sürece gerekçe yapıldı. Ancak Ceylanpınar cinayeti “faili meçhule” bırakıldı. Bugün baktığımızda, Ceylanpınar olayının perde arkasında ne vardı?
 
Öncelikle bir noktayı açıklığa kavuşturmak gerekiyor. Aradan yıllar geçti, tartışılırken unutuluyor. 24 Temmuz, çözüm sürecinin bitirildiği gün değildir. Daha öncesinde, 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe Mutabakatı’nın bizim İmralı Heyetimiz, hükümet ve devlet heyetiyle birlikte okunması, birlikte bir görüntü verilmesinden sonra yaşananlarla süreç bitirildi. Yanlış hatırlamıyorsam, Nisan başında Cumhurbaşkanı Erdoğan Dolmabahçe Mutabakatı’nı tanımadığını ilan etmiş “Ne mutabakatı” demişti. Dolayısıyla sorun Dolmabahçe Mutabakatı’nın tanınmadığının açıklanmasıyla birlikte ortaya çıktı. 5 Nisan’dan sonra İmralı’daki görüşmelerin sonlandırılması, tecridin yeniden başlatılması, çözüm sürecinin bitirilmesinin en net işaretidir. Daha sonra 7 Haziran seçimleri gerçekleşti. HDP çok önemli bir sonuç elde etti. 24 Temmuz’da ortaya çıkan ise tekrardan çatışmanın başlamasıyla ilgili bir durumdur. Dolayısıyla “çözüm süreci” olarak adlandırdığımız dönemin bitişi, Dolmabahçe Mutabakatı’nın kabul edilmemesi ve inkar edilmesiyle ortaya çıkmıştır.
 
 
Ceylanpınar tam bir faili meçhul oldu. Bunun failleri kimdir, bu provokasyon kim tarafından yapıldı, hazırlandı, devreye konuldu? Bunların cevabı hiçbir zaman verilemedi. 
 
Ceylanpınar’da yaşanan cinayetin gerçek failleri ise bulunmadı. Gözaltılar oldu, tutuklamalar oldu, yargılamalar başladı... Yargılamaların sonunda herkes beraat etti ve aslında faillerin kim olduğu ortaya çıkmadı. Bunun failleri kimlerdir, bu provokasyon kimler tarafından yapıldı, hazırlandı ve devreye konuldu. Bu soruların cevabı hiçbir zaman verilemedi. Ceylanpınar yeniden çatışmalı sürecin başlamasının işaret fişeği oldu. Failleri belli olmayan bu hazırlanmış provokasyon elbette ilk değildir. Daha öncede yakın tarihimize baktığımızda kritik anlarda bu tür provokasyonların yaşandığını görürüz. Ceylanpınar da işte böyle bir provokasyon olarak tarihe geçti. Tekrar çatışmaarın başlatılması için iktidar tarafından bahane olarak kullanılmıştır.
 
 İmralı Adası’nda görüşmeler provokasyonla başladı. İlk olarak 9 Ocak’ta 3 Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan katledildi. Benzer provokasyonlar oldu ancak Öcalan’ın müdahalesiyle görüşmeler sürdürüldü. Ceylanpınar olayının çatışmalı sürece evrilmesinde, Öcalan ile görüşmelerin engellenmesinin etkisi var mı?
 
Ağırlaştırılmış mutlak tecridin başlamasıyla birlikte her türlü provokasyonla çatışmalı sürece geçişin yapıldığı bir dönem yaşanmaya başlandı. 5 Nisan’da tecridin tekrar başlatılması ve görüşmelerin kesilmesi, olabilecek provokasyonlar için çok önemli bir işaretti. O zaman da söyledik. Hatta Sayın Öcalan o zaman İmralı Heyeti’ne ‘Son görüşmemiz olabilir’ diye bir öngörüde de bulundu. İktidar, arada 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını görmek istedi. Onun sonucunda HDP güçlü bir pozisyon elde etti. 80 milletvekili çıkararak, yüzde 13 oy aldı. Tek başına AKP’nin hükümet kurmasını engelleyen bir sonuç ortaya çıkardı. Bununla birlikte yaşanan bir dönem var, ondan sonra 1 Kasım’a doğru 24 Temmuz’la birlikte çatışmalı, ciddi katliamların yaşandığı bir süreç ortaya çıktı. 20 Temmuz Suruç Katliamı, ardından 10 Ekim Gar Katliamı yaşandı, öncesinde 5 Haziran Diyarbakır mitingimize yapılan bombalı saldırı var. Sürece baktığımızda, bütün bunların hepsi, aslında arka arkaya dizilmiş olan katliamlar ve provokasyonlardır.
 
 “Çözüm” sürecinde toplumda büyük bir barış umudu doğdu. Çözüm için böylesi bir fırsat varken, iktidar neden savaşa sarıldı? 
 
Bu aslında çokça tartışılan bir konu ve bunun çeşitli yanları var. Geçtiğimiz hafta AKP Genel Başkanı, Amed’e yaptığı ziyarette çözüm sürecine dair konuştu. Çözüm sürecinin HDP tarafından bitirildiğini iddia etti. Doğru değil elbette o günleri hatırlayacak olursak hem Dolmabahçe Mutabakatı’nın ortaya çıkmasında hem de onun ertesinde sürecin pozitif bir şekilde ilerlemesi için parti olarak elimizden geleni yaptık. Özellikle Dolmabahçe Mutabakatı’ndan sonra sürece dair toplumda beklentiler çok yükseldi. Toplum aslında barış istiyordu. O dönem yapılan kamuoyu yoklamalarını da hatırlayacak olursak, Türkiye’de barışın olmasını isteyen, demokratik ve barışçı bir çözümün Kürt sorununda ortaya çıkmasını, sürecin olumlu olmasını isteyen çok geniş bir kesim vardı. “Çözüm süreci” diye adlandırılan dönemin, toplumda büyük destekçisi vardı. Bütün kamuoyu yoklamaları bunu gösteriyordu. HDP de aslında çözüm sürecinin olumlu bir şekilde sonuçlanması için çaba sarf ettiğinden dolayı, bu barışçı ortamdan dolayı 7 Haziran seçimlerinde çok ciddi destek aldı. Çünkü toplumun tüm kesimleri barışı istiyordu. HDP’nin büyümesi ve potansiyeli iktidarı ve devlet yapısını rahatsız eden bir konu oldu. 
 
 
Bütün bunlar devlet ve iktidar yapısının çözüm sürecini sona erdirerek, hem ülke sınırları içerisinde hem de Suriye’de çatışmacı bir dönemi yeniden başlatmasına yol açtı… 
 
Hatırlarsak Ekim 2014’te yapılan MGK’sında Kürt hareketine yönelik “Çöktürme Planı” gibi bir kararı alınmıştı. Böyle bir plan olduğu ortaya çıktı. İktidar, bu planı uygulayacağı zamana dair hazırlık yapıyordu. Özellikle 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan başarılı durum, iktidarın çözüm sürecinden kazanmadığını, kaybetmekte olduğunu gösterdi. Toplumdaki barış talebinin karşılanması iktidara değil, muhalefete yaradı. Ama konuyu sadece seçimlere bağlayarak, değerlendirmek doğru olmaz. Yine bütün değerlendirmeleri yaparken, Ortadoğu’da, Suriye’de ve Irak’ta yaşanan gelişmeleri göz önünde bulundurmak gerekiyor. Rojava’da o dönem yaşananları görmek gerekiyor. Özellikle Kobanê’nin direnişi ve sonuçlarını, ardından IŞİD’in Suriye’de yapmaya çalıştıklarını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bir taraftan Suriye’deki gelişmeler bu süreci etkileyen ve belirleyen bir özellik taşırken diğer taraftan da Türkiye’deki gelişmeler yaşanıyordu. Bütün bunlar devlet ve iktidar yapısının çözüm sürecini sona erdirip hem ülke sınırları içerisinde hem de Ortadoğu ve Suriye’de çatışmacı bir dönemi yeniden başlatmasına yol açtı… Bugüne kadar da bunun etkilerini görüyoruz. 
 
 İktidarın Suriye politikasının sonucu mu? 
 
Bunu tarihsel olarak geleneksel devlet politikalarından kopuk ele alacağımız bir şey değil. Geleneksel devlet politikası, Kürt halkının sadece Türkiye sınırları içinde değil, yaşadığı her yerde bir hak ve statü kazanması karşısında son derece düşmanca bir tutum sergilemiştir. Tarihte de böyleydi, son dönemlerde de böyle oldu. Özellikle Suriye ve Irak’taki gelişmeler bu süreçte önem arz ediyor. Geleneksel anlayış tekrardan güç kazandı ve Kürtlerin Ortadoğu’da herhangi bir sınır içinde herhangi bir ülkede statü kazanmasını engellemek için adım atmaya başladı. Yani bunu tarihsel politikalardan ayrı düşünmemek gerekiyor ve elbette bir başka yanı da bu iktidarın El Kaide türevi El Nusra, Ahrar -ül Şam ve IŞİD gibi çeşitli yapılarla kurduğu ilişkiler ve Suriye’ye dönük vekalet savaşı içinde bulunmasıdır. Hatırlayalım, “Kobanê düştü, düşecek” lafından sonra yaşananları… 
 
Tüm bu beklentiler geleneksel devlet politikasıyla örtüştü ve bugüne kadar bu çatışma politikaları sürdürüldü. Geleneksel devlet politikasının Kürt halkına yaklaşımındaki yanlışlar bir kez daha yaşananlarda ortaya çıktı. Biz bunları yaşanmadan önce de söyledik; politik uyarılarımız yaptık. Suriye ve Irak’ta yaşayan Kürt halkı Türkiye’nin düşmanı değildir. Tam tersi Türkiye’de yaşayan Kürt akrabalarıdır, kardeşleridir, dostlarıdır. Her zaman hem Irak’ta hem de Suriye’de yaşayan Kürtler, Türkiye’ye barış elini uzatmıştır. Düşmanca bir politika içerisine girmemiştir. Düşmanlık yanlıştır dedik, yanlış politikalar ve yanlış uygulamalara destek verilmesi, vekalet savaşı aynı zamanda bölgede çözümsüzlüğü ve küresel güçlerin etkinliğinin artmasına da yol açar dedik. Biz söyledik ama anlatmaya gücümüz yetmedi. Bugün de söylemeye devam ediyoruz. Bölgede farklı ülkerler yaşayan Kürt halkı Türkiye’nin düşmanı değildir. Düşmanca politikaları hak etmemektedir.
 
 İktidarın politikaları sonucu 6 yıldır savaş ve çatışmalar sürüyor. Erdoğan, 9 Temmuz’da Diyarbakır ziyaretinde Kürt sorununa dair neden söylem değiştirdi?
 
 
 Ne zamanki Kürt seçmende kırılma ve kopma yaşanmaya başlasa, AKP o zaman “Kürt kardeşlerim” lafını hatırlıyor ve buna ilişkin adımlar atmaya çalışıyor. Çözüm sürecine dair konuştukları ise hem doğru değil, hem de güven verici ve inandırıcı değil.
 
Tüm kamuoyu yoklamalarına baktığımızda aslında AKP-MHP ittifakının Kürt halkına yönelik düşmanca uygulamalarının, AKP’ye oy veren Kürt seçmende ciddi bir kırılma ve kopuş yaşatmakta olduğunu gösteriyor. Bu tabi önemli bir faktör, Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretinde bu tür konuşmalar yapmasına neden olan bir faktör. Bunu görmek gerekiyor. Bu ilk defa karşımıza çıkmıyor. Ne zamanki Kürt seçmende kırılma ve kopma yaşanmaya başlasa, AKP o zaman “Kürt kardeşlerim” lafını hatırlıyor ve buna ilişkin adımlar atmaya çalışıyor. Çözüm sürecine dair konuştukları ise hem doğru değil, hem de güven verici ve inandırıcı değil. Erdoğan’ın bu açıklamasına hemen biz cevap verdik. Çözüm sürecini HDP bitirmemiştir dedik, sürecin bitirilmesinin nedeni Dolmabahçe Mutabakatı’nın tanınmamasıdır. Çünkü Dolmabahçe Mutabakatı tanınsaydı ve ona uygun adımlar atılsaydı, çok kısa bir zamanda çözüm adına çok önemli sonuçlar elde edilecekti. O zamanki görüşmelerde bunun işaretleri çok açık bir şekilde vardı. Ama tanınmadı. Fakat bugün çözüm sürecini o mu bitirdi bu mu bitirdi tartışması tarih açısından önemli bir tartışmadır. Bunu elbette yaparız. Ama iktidar ve devlet yapısının hala çözüm sürecinin doğru olduğuna ve sürdürmeye dair fikri varsa ki bu çok şüphelidir. Yapılması gerekenler bellidir. Ama zaten inandırıcı ve güven verici olmayan da tam burasıdır. 
 
Ne tür adımlar atılmalı? 
 
Mesela bu iktidar yerel yönetimlerde Kürt halkının kendi seçtiği kişilerle yönetilmesini engelleyen ve halkın iradesini gasp eden bir kayyım politikası izledi. Neredeyse seçilmiş olan tüm belediye eşbaşkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz tasfiyeye uğradı, yerlerine kayyımlar atandı. Demokratik yerel yönetimler önemlidir. Yerel yönetimlerde halk kendi seçtikleri tarafından yönetilmelidir anlayışı demokratik çözümün bir parçası olmalıdır. Yani yerinde ve yerel yönetim anlayı ve yerel demokrasi bunun için de kayyım politikasının sona erdirilmesi ve geri çevrilmesi gerekir. Var mı buna ilişkin bir adım yok. Demek ki iktidar demokratik bir çözüm istemiyor. İkincisi açılmış olan ve tamamen siyasi nedenlerle olduğu Avrupa İnsan Hakları (AİHM) tarafından teyit edilmiş davalar vardır.  6-8 Ekim Kobanê Davası sürmekte ve Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) kapatma davası açılmıştır. Her ikisinin de amacı HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye etmektir. Meclis içerisinde olmasını engellemek, deneyimli kadrolarını tasfiye etmek amaçlıdır. Eğer iktidar gerçekten demokratik bir çözümden yanaysa, HDP’ye yönelik bu tasfiyenin olmaması gerekir. Var mı buna ilişkin bir adım yok. Örnekleri artırmak mümkündür. Çok sayıda tutuklu parti eş genel başkanlarımız, yöneticilerimiz, seçilmişlerimiz vardır. 
 
 
 Eğer iktidar hakikaten bir çözüm üretmek istiyorsa, barış olması gerektiğini düşünüyorsa, o zaman hem hukuk dışı hem de insanlık dışı olan bu ağır tecride son vermesi gerekir.
 
Tüm bunların yanı sıra İmralı’da 5 Nisan 2015’ten bu yana ağırlaştırılmış bir mutlak tecrit uygulanmaktadır. İmralı’ya ne avukatlar ne de aileler gidebilmektedir, eğer iktidar hakikaten bir çözüm üretmek istiyorsa, o zaman hem hukuk dışı hem de insanlık dışı olan bu ağır tecride son vermesi gerekir. Buna dair de bir adım atılmıyor. İktidarın “çözüm sürecini devam ettirmek istiyorduk ama HDP bunu bozdu” söyleminin doğru olmadığını göstermektedir. 
 
Tam tersine HDP barışçıl ve demokratik bir çözüm için her türlü fedakârlığı yaptı, her türlü adımı attı. HDP heyetinde yer almış ve o süreci sürdürmüş olan, İmralı’ya gidip, gelenlerin önemli bir kısmı bugün cezaevindedir. O dönem HDP heyetinde yer alan Selahattin Demirtaş, İmralı heyetinin bir parçası olan İdris Baluken bugün cezaevindedir. Ayla Akat Ata cezaevindedir. Cezaevinde olmayan Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder’de tutuksuz yargılamaları süren insanlardır. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. 
 
Erdoğan’ın açıklamaları sonrası “yeni bir çözüm” süreci iddiaları tartışılıyor. AKP ile çözüm mümkün mü? 
 
Zaman zaman Türkiye’de bunlar tartışma konusu oldu. Esas muhataplarıyla meseleyi tartışmak değil de muhatap olmayan birtakım odakları suni bir biçimde yaratma konusu geçmiş yıllarda da gündeme geldi. Gerçekçi bir şey değildir. Gerçekten demokratik bir çözüm isteniyorsa, muhatapları bellidir. O muhataplarla konuşarak, müzakere ederek, bu adımların atılması gerekir. Halk tarafından kabul görmeyen, halkın herhangi bir desteğini almayan kişilerin ya da kurumların muhatap gibi gösterilmesiyle çözüm yaratılamaz. Varsa böyle anlayışlar, unutulmasın ki bunların geçmişte de yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Bir kez daha denenerek, sadece vakit kaybedilir.
 
Bu konuda Meclis düzeyinde ve demokratik siyasette HDP, çok açık bir şekilde hem iktidar hem de muhalefet partilerine ortak sorumluluk almaları ve bu sorunun çözümü için ortak adımlar atılması doğrultusundaki görüşlerini sık sık tekrar etmektedir. Üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu da her seferinde söyledik. Tabi ki HDP tek başına muhatap değildir. Demokratik siyaset açısından baktığımızda, HDP Meclis’te 3’üncü büyük bir partidir. Atılacak adımlarda görüşmeye ve müzakereye hazır olduğunu hem iktidara hem de muhalefetteki partilere açık bir şekilde ilan etmiştir. Üzerimize düşeni de yapmaya hazır olduğumuzu her seferinde vurgulamışızdır. Bu işin bir yanı olan 2013-2015 yıllarında İmralı’da yapılan görüşmeler unutturulamaz ve çözümün anahtarı İmralı’dadır.
 
 Kürt sorunu nasıl çözülür? 
 
 
: Türkiye’de atılacak barışçıl ve demokratik çözüm yönündeki her adım, Ortadoğu’da da atılacak demokratik adımların önünü açarak, kolaylaştıracaktır. Bunun içinde mutlaka zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır.
 
Kürt sorununu çözmek zor değil. Kürt sorununu çözmek için bu iktidar ve devlet yapısının geleneksel zihniyetini değiştirmesi gerekiyor. Geleneksel anlayış Kürt halkının herhangi bir hakkının ya da statüsünün olmaması üzerine kurgu yapar. Halbuki Kürt halkı Türkiye sınırları içinde ortak vatan demokratik cumhuriyette eşit, bir arada yaşama iradesine ve fikrine sahip olduğunu her seferinde söylemiş ve siyasi temsilcileri aracılığıyla da bunu vurgulamıştır. Çözüm zor değil, talepler gerçekleşmeyecek talepler değildir. Yerinden yerelde yönetim yerel demokrasi için temel bir taleptir. Anadil eğitim önemli bir taleptir. Sonuç olarak Kürt halkı siyasi iradesine sahip çıkmaktadır. Bunu önemsemektedir. Türkiye’de farklı kimliklerin, kültürlerin, anadillerin, inançların eşit koşullarda, bir arada yaşamasının önemli bir zenginlik olduğunu kabul eden ve bunun anayasal, yasal çerçevelerini oluşturan bir anlayışla Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümünün önü açılmış olur. Ama şu da çok açıktır. Kürt sorunu şu anda Türkiye’nin sadece yerel bir sorunu değildir. Kürt sorunu Ortadoğu’da bölgesel, aynı zamanda da küresel bir sorun haline gelmiştir. Bu açıdan baktığımız Türkiye’de atılacak barışçıl ve demokratik çözüm yönündeki her adım, aslında Ortadoğu’da da atılacak demokratik adımların önünü açarak, kolaylaştıracaktır. Çözüm elde edilmesini mümkün hale getirecektir. Bunun içinde mutlaka zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır.
 
Muhalefete nasıl bir sorumluluk düşüyor?
 
Kürt sorunu toplumsal ve tarihsel bir sorundur. Toplumsal sorun olduğu için hem iktidarı hem de muhalefeti ilgilendirir. O yüzden de muhalefet bu konuda tedirgin ve çekingen davranacağına daha cesur olmalıdır. Siyasi cesaret göstermelidir. İktidar bir diyorsa, muhalefet iki söylemelidir. Ortak sorumlulukla bu sorunun demokratik ve barışçıl çözümü için adım atılacağını gösterebilmeli, bunu konuşabilmelidir. Bu konuda muhalefete de demokrasi güçlerine de çok büyük görevler düşüyor. Biz inanıyoruz ki demokrasi güçleri toplumsal ve siyasal muhalefet üzerine düşeni yapma ve sorumluluk alma konusunda adım atacaktır. Aksi takdirde yanlış bir politika üzerinden gidilir. Bu iktidar dışında hiç kimseye kazandırmaz ama hepimize kaybettirir.
 
MA / Berivan Altan

Diğer başlıklar

12:43 İstanbul Valiliği Amedspor maçında taraftar kapasitesi artırmadı!
12:29 Gülistan Kılıç Koçyiğit'ten tezkere tepkisi: Halkların beklentisi demokrasi
12:08 Yüzde 80 görme engelli tutsağın tahliyesi 6'ncı kez ertelendi
10:28 Suriye güçleri Şêxmeqsûd’a saldırdı
10:23 'Güç olarak kullanılan su, çatışma ve göçü tetikliyor'
10:17 Şam güçlerinden Süveyda’ya saldırı
10:07 Meteoroloji'den 6 kent için sarı kodlu uyarı
09:52 Sozdar'ın yeni romanı 'Tirs': Yüzleştiğimiz oranda barışı inşa ederiz
09:42 Barış Anneleri’nin tek talebi Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü
09:37 Çandar: Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlere dönük tavrı değişmeli
09:23 Akbulut: Yargı toplumsal barışı güçlendirecek kararlar vermeli
09:20 Öz Sağlık-İş’ ‘hediye’ ile üye topluyor!
09:14 DEM Parti’den rapor: Mali müşavirler ajanlığa zorlanıyor
09:08 ‘Çözüm için Kürtçenin önündeki engeller kaldırılmalı’
09:00 20 EKİM 2025 GÜNDEMİ
19/10/2025
22:51 Hamas heyeti, ateşkesi takip için Mısır'a gitti
22:47 Şengal'de Abdullah Öcalan için yürüyüş: Bizim varlık nedenimiz
22:42 Denizli ve Hatay'da trafik kazası
22:01 Cizîr 1. Kadın Govend Festivali son buldu
21:19 CPT: Zap ve Avaşîn'de kesilen ağaçlar Türkiye'ye taşınıyor
21:11 İsrail, Gazze'ye insani yardım girişini durdurma kararı aldı
20:27 Kuzey Kıbrıs'ın yeni cumhurbaşkanı Tufan Erhürman oldu
20:17 Rojin Kabaiş için eylem: Failler bulunsun
18:35 Su hakkı için ortak komisyonlar kurulacak
17:06 Barış Anneleri: Barışın anahtarı Öcalan’ın özgürlüğüdür
16:51 Tahliye engellemelerine Bakırköy Cezaevi önünde tepki
16:23 Amed’de düzenlenen kitap fuarı 2’nci günde
16:00 Wan’da şüpheli kadın ölümü
15:38 Cizîr 1. Kadın Govend Festivali başladı
14:50 Entübe edilen gazeteci Aykol'un durumu stabil
14:35 Gürsel Karaaslan okurlarıyla imza gününde buluştu
13:27 Cengiz Yaşar’ın taziyesine kitlesel ziyaret
13:18 Taksiciler rektörün engellemelerine rağmen Rojin için eyleme katıldı
12:34 DEM Parti Eş Genel Başkanları: Önemli bir adım AİHM kararlarının hayata geçmesi
11:38 Arjantin’de Abdullah Öcalan’ın Özgürlük Sosyolojisi’ne yoğun ilgi
11:30 Pakistan ve Afganistan’dan ‘derhal ateşkes’ anlaşması
10:41 DEM Parti'den Demirtaş'a ziyaret
10:04 Gençler: İmralı tecridi kalkmadan barış sağlanmaz
09:42 Jin derginin 138’inci sayısı yayında
09:37 İktidarın ağaçsız ‘Hatıra Ormanları’
09:34 'Herkes özel savaş politikalarına karşı ses çıkarmalı'
09:25 ‘DEDAŞ mafya olmuş’
09:20 Tahliyesi 3’üncü kez engellenen tutsak: Ölmemi bekliyorlar
09:19 ‘Sorunların çözümü Abdullah Öcalan'ın özgürlüğüne bağlı’
09:13 Rojin Kabaiş’in sıra arkadaşları: Rektör neden saklanıyor?
09:11 Agirî’nin 576 köyünden 379’unun ismi değiştirildi
09:07 Esenyurt’taki mitinge çağrı
09:05 Abdullah Öcalan 2009'da da 'terörist' kavramı için 'gelin tartışalım' demişti
09:00 19 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:54 Birçok kentte kuvvetli yağışlar bekleniyor
08:49 Kuzey Kıbrıs’ta halk sandık başında
18/10/2025
23:53 Dêrazor’un El Bûkemal kentinde patlama
20:55 Mehmet Çetin-Emirali Yağan Dêrsim Kültür ve Sanat Günleri sona erdi
20:36 Amedspor’un yeni başkanı Nahit Eren oldu
20:14 Gazze İnsan Hakları Merkezi: Ateşkese rağmen 35 Filistinli katledildi
19:33 Sigaraya yine zam
18:47 Kadınlar alanlara çıktı: Rojin Kabaiş’in ölümü aydınlatılsın
18:19 Eskişehir'de madencilik faaliyetleri halk sağlığını olumsuz etkiliyor
17:56 Cizîr 1. Kadın Govend Festivali'ne çağrı ziyareti yürüyüşe döndü
17:51 Gençler Abdullah Öcalan için yürüdü: Özgür olana kadar kesintisiz mücadele edeceğiz
17:43 Kutlu ve Akbalık taziyesine kitlesel ziyaret
17:12 'Kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütmeliyiz'
17:06 'Abdullah Öcalan'la görüşme iradesi ortaya çıkmalı'
16:39 ESP: AKP'ye karşı özgürlük mücadelesini yükselteceğiz
16:04 Hasta tutsaklar Keskin ve İnci için tahliye talebi
15:57 Bakanlıktan Cengiz Holding'e 57 bin ağaç kesmesi için izin
15:53 Amed'te 9'uncu kitap fuarı başladı: 31’i Kürtçe 200 yayınevi okurları bekliyor
14:43 Kadınlar: Cinsiyetçi yaklaşımı kabul etmiyoruz
14:35 Siyasetçilere ceza: Hukukun değil, siyasetin kararıdır
14:15 'Tosun'un katledilmesi münferit değil, bir politikanın sonucudur'
14:14 16 barodan ortak açıklama: Rojin Kabaiş dosyasının takipçisi olacağız
14:03 Dört kentte adalet talebi: Kayıpların akıbeti açıklanmadan barış sağlanmaz
14:00 Gülben Duru'yu katleden fail tutuklandı
13:35 Barış Anneleri konferansı: Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmalı
13:34 Agirî'de verilen hapis cezalarına 'provokasyon' tepkisi
13:15 Cumartesi Anneleri: Fehmi Tosun dosyasında adaleti sağlayın
12:49 Cizîr'de taciz failinin cezalandırılması için Adalet Nöbeti başlatıldı
12:35 Entübe edilen gazeteci Aykol'un refleksleri izlenecek
12:06 Gençler Amed'e doğru yola çıktı
11:53 Mezopotamya Su Forumu 2’nci gününde atölyelerle devam ediyor
11:50 Abdullah Öcalan’dan Barış Anneleri’ne mesaj: Özgür kadın kimliği ve bilincinizle mücadele edin
11:13 Eşit ve özgür bir yaşam için Alevilik tartışılacak
11:10 Şemrex'teki şölende Rojin Kabaiş için adalet istendi
09:31 Pontos belgeselleri yapan Yunan gazeteci Türkiye'ye alınmadı
09:27 CHP İstanbul Kongresi’nin de durdurulması istendi
09:02 Kürtçe için çağrı: Anadil mücadelesi toplumsal bir sorumluluktur
09:02 'Kalıcı barışın yolu hapishanelerden geçiyor'
09:01 Bakanlığın iş başvurularında ‘ırkçı’ soru
09:00 ‘Komisyon İmralı'ya gitmeli’
09:00 18 EKİM 2025 GÜNDEMİ
17/10/2025
23:39 Agirî'de 10 kişiye 177 yıl 7 ay hapis cezası
22:39 Beyaz Saray'da Trump-Zelenskiy görüşmesi
22:24 Polis ablukasını aşan gençler, Amed'e doğru yola çıktı
21:52 DEM Partili Berdan Öztürk’e 6 yıl 4 ay ceza
21:25 Mehmet Çetin-Emirali Yağan Dêrsim Kültür ve Sanat Günleri başladı
21:12 Suriye Geçici Hükümeti, Şêxmeqsûd’da 2 genci kaçırdı
20:45 223 işçinin direnişi 79’uncu gününde
19:58 Kadın Zamanı Derneği’nden meme kanseri farkındalık atölyesi
19:48 DEM Parti'den tütün üreticilerine dayanışma ziyareti
19:43 Trump: Abraham Anlaşmaları'na herkes dahil olsun
19:14 Öğrenciler Rojin Kabaiş için ATK'ye yürüdü
19:05 KESK’ten ihraçlar için adalet çağrısı
18:57 KESK’lilerin yürüyüşü sona erdi: Mücadele sürecek
18:53 CHP’li kadınlardan yoksulluğa karşı ses çıkarma eylemi
18:26 Mehmet Nimet Yılmaz 31 yıldan sonra tahliye edildi
18:14 900 milyon yoksul iklim krizinin doğrudan etkisi altında
18:08 Doktorlar yarın Aykol ile iletişim kurmaya çalışacak
17:50 HRW : Kadınlara karşı ayrımcılık kurumsallaştırılıyor
17:47 Rojin Kabaiş’in kardeşi: Bir asır da geçse mücadelemiz devam edecek
17:43 Kurtulmuş’un Amed ziyareti sürüyor: Halkın iradesi esas alınmalı
17:36 Devletin Kürtçe ile imtihanı: Amed’de ‘barış’ sözü, Meclis’te ‘bilinmeyen dil’
17:34 Şemrex'te kadın şöleni panelle başladı
17:25 Yılmaz ve Sıvacı’nın taziyelerine kitlesel ziyaret
17:10 Rezan Epözdemir'in ilk duruşması 19 Aralık'ta
16:26 Aykol'un reflekslerinin ölçümü için ilaçları büyük oranda kesildi
16:21 Yaşamını yitiren Yıldırım için taziye kuruldu
16:14 HPG, YJA Star ve YPS'lilerin taziyesine kitlesel ziyaret
15:53 'Deywan Futbol Turnuvası'nda şampiyon belli oldu
15:42 Kutlu ve Akbalık için Pirsûs'ta taziye kuruldu
15:04 Yurttaşları 'dosyanız var' diyerek dolandıran 2 polis tutuklandı
14:36 Amed'de Kurtulmuş'a 'süreç' tepkisi: Somut adım atın
14:34 Kurtulmuş, Amed Büyükşehir Belediyesi’nde
14:14 Tülay Hatimoğulları KESK heyetiyle görüştü
13:58 Ege Üniversitesi'nden Rojin Kabaiş yürüyüşü: Susmayacağız
13:57 Dêrsim'de KHK eylemi: İhraçlar görevlerine iade edilsin
13:56 Sağlıkçılardan Adalet Nöbeti'ne destek
13:08 ESP'den hapis cezası protestosu
12:58 Gazeteci Aykol'un gün içerisinde uyandırılması bekleniyor
12:50 Kurtulmuş Amed’de: Bu sefer başaracağız
12:42 Emekçiler Madenci Anıtı önünde oturma eylemi başlattı
12:29 Mezopotamya Su Formu başladı: Doğaya ve su varlıklarına sahip çıkalım
12:12 DEM Parti: Savaş ekonomisine karşı dayanışma ekonomisini büyütelim
11:59 Abdullah Öcalan: Umut ilkesi devletin atması gereken bir adımdır
11:57 Ağır yaralanan Suzan Elik yaşamını yitirdi
11:51 Jandarma kelepçeli muayeneye karşı çıkan tutsağı darp etti
11:50 Sermayenin sığınağı AKP: 3 trilyon 597 milyar TL vergiden vazgeçildi
11:12 Gazetecilerden talep: Komisyon gazetecileri dinlemelidir
11:01 Meclis önüne gitmek isteyen KESK'liler ablukaya alındı
11:00 30 yıllık tutsağın tahliyesi 3'üncü kez ertelendi
10:28 Aram Yayınevi'nden 7 yeni kitap
09:34 'Suça karşı farkındalığı oluşmadı' denilerek tahliyesi ertelendi
09:20 Mazlum Ebdî: Entegrasyon konusunda prensipte anlaşmaya vardık
09:19 Birdal: Komisyondan bir heyetin mutlaka İmralı'ya gitmesi gerekiyor
09:18 'Kıbrıs'ta seçimler irademizi yansıtmıyor'
09:17 'Türkiye mültecilerin geri dönüşünü engelliyor'
09:14 Kadınlardan ATK'ye Rojin Kabaiş sorusu: Neyi korumaya çalışıyorsunuz?
09:13 'Çözüm' konuşulurken iktidar ‘güvenlik yolları’ yapıyor
09:12 Rojin Kabaiş’in otopsi işlemine katılan doktor: Tahkikat eksikliği süreci zorlaştırdı
09:04 Azerbaycan’a AİHM kararını uygulatan Komite Türkiye’ye neden uygulatmıyor?
09:00 17 EKİM 2025 GÜNDEMİ