Mızraklı: Kayyımlar sarayın yereldeki prototipleridir

img
HABER MERKEZİ - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, belediyelere atanan kayyımların amaç ve sonuçlarını değerlendirerek, “Kayyım bir halkın özgürlüğüne pranga vurmadır. Ankara merkezli altın varaklı, büyük sarayların yereldeki prototipidir” dedi. 
 
AKP iktidarının 24 Temmuz 2015’te yeniden savaş ve çatışma sürecine dönmesinin ardından 11 Eylül 2016’da kayyım politikalarını devreye koydu. Bu süreçte, Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) yönetiminde olan 96 belediyenin eşbaşkanları görevden alınarak, yerlerine kayyımlar atandı. Bu politika, bu kez Halkların Demokratik Partisi’nin 31 Mart 2019 seçimlerinde kazandığı 65 belediye kayyım atanmasıyla sürdürüldü. İçişleri Bakanlığı kararıyla HDP’nin kazandığı 65 belediyeden 48’ine kayyım atandı. Görevden alınan birçok belediye eşbaşkanı da tutuklandı.
 
Bu süreç, seçimlerden 4 ay sonra 19 Ağustos 2019’da HDP yönetimindeki Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasıyla sürdürüldü. Görevden alındıktan sonra Ekim 2019’da çıkarıldığı mahkemece tutuklanan ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı ile iktidarın kayyım politikalarını, amaç ve sonuçlarını konuştuk. 
 
Mızraklı’nın tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan T2 Cezaevi’nden sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: 
 
Diyarbakır’ın seçilmiş bir vekili ve belediye eşbaşkanı olarak bir yılı aşkındır tutuklu bulunuyorsunuz. İçeriden dışarısını nasıl görüyorsunuz, gidişatı nasıl okuyorsunuz?
 
24 Haziran 2018’de HDP Diyarbakır Milletvekili, 31 Mart 2019 seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı seçildim. 19 Ağustos 2019 tarihinde ise yasadışı bir şekilde kayyum ataması yapıldı. Ekim 2019’da da tutuklandım. Ben küçük bir cezaevindeyim ama dışarısı koca bir cezaevine çevrildi. Kendi koltukları için ülkeyi halklar hapishanesine çevirdiler. Bu da yetmedi, son süreçte yaşananlara bakarsak, şu anda ülkeyi halklar mezarlığına çevirmek istiyorlar. Basından takip ettiğimiz kadarıyla ülke doğa felaketlerle karşı karşıya kaldı. Bu doğa felaketleri doğal olmayan müdahaleler sonucunda yaşanıyor. Burada suçlu olan doğa değildir, doğayı rant uğruna bu hale getiren iktidardır. 20 yıllık iktidarlarına baktığımızda, yeşile dair ne varsa betonlaştıran, ucubeleştiren AKP ile karşı karşıyayız. Rant uğruna yakılan ormanlara göz yumanlar bellidir. Yakılan alanları imara açıp yandaşlarına otel yapanlar bellidir. Dereleri HES’lerle kurutan, yatağını değiştiren, bataklığa çeviren yine aynı kişilerdir. Bataklık alanları imara açan, her gördüğü boş alanı TOKİ’ye peşkeş çekenler, bugün afetlerin bir numaraları suçlularıdır. Bunca yiten canın katilidirler. Peş peşe orman yangınları çıktı, en ufak yağmurda seller oluştu. Bütün bunlar iktidarın politikaları sonucu meydana geldi. 
 
 
Bu kadar olumsuz görünen bir ülke tablosu var ama birde sol cevahirimizde büyüttüğümüz umut var. Tüm bu gidişe dur diyebilecek, tüm muhalifleri Üçüncü Yol ile buluşturacak bir umut var.
 
İçeriden dışarıya baktığımızda her yerin yangın yeri olduğunu görüyoruz. Uçuruma doğru hızla giden bir ülke görüyoruz. Doğru, hızlı ve yerinde müdahaleler olmazsa, ne yazık ki ülkenin gidişatı çokta iyi görünmüyor. Irkçılığın hortlatılmak istendiği, koltuklarını kaybetmemek için milyonlarca insanı bir iç çatışmaya sürüklemekten kaçınmayacak bir iktidar gerçekliği var. Bu kadar olumsuz görünen bir ülke tablosu var ama birde sol cevahirimizde koruduğumuz ve büyüttüğümüz umut var. Umut HDP’dir, umut bu halktır. Tüm bu gidişe dur diyebilecek, tüm muhalifleri Üçüncü Yol ile buluşturacak bir umut var. Bizlerde içerden dışarıya baktığımızda bu umudu görebiliyoruz. Bu umut son dönemde daha da büyüyor. Daha da büyüyecek. Kapı kapı, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy, şehir şehir büyüyüp tüm ülkeyi kucaklayacaktır. Buna inancım vardır. Yeter ki herkesin buna inancı olsun, buna yönelik çalışmalar olsun, mücadele olsun. Tüm bu kötü gidişata rağmen yine de bir umudumuz var. 
 
Aynı zamanda bir sağlıkçısınız, Diyarbakır’da uzun yıllar hekimlik yaptınız. Pandemi koşullarında cezaevlerinde durum nedir? 
 
Öncelikle şuna açıklık getirmek lazım, bu iktidar pandemiyi bahane ederek, tüm hakları askıya alarak, yeni bir yönetim şekli oluşturmak istedi. Hala bunu sürdürmeye çalışıyor. Bunu sadece Türkiye yapmadı, dünyadaki birçok ülke yaptı. Pandemi koşullarını bahane ederek eylem ve etkinlikler yasaklandı. Halkın yaşam tarzına müdahale edildi. Muhalifler bastırıldı. Kendi yandaşlarına her şeyi serbest kılan bir anlayış gelişirken, muhaliflere ise müzik dinlemeyi bile yasakladılar. Sağlıkçılar köleleştirilmek istendi. İşçiler işten çıkarıldı. Eğitim pespaye bir hale getirilmek istendi. İnsanlar yetersiz sağlık hizmetlerinden dolayı yaşamlarını yitirdi. Kendi yandaşlarının rant alanlarını büyütmek uğruna pandemi ile ilgili sağlık tedbirleri alınmadı. Göstermelik birkaç tedbir hayata geçirildi. Bunun sonucunda yüz binlerce insan Kovid-19 olurken, on binlerce insan yaşamını yitirdi. Tüm bunlar alınmayan tedbirlerden kaynaklıdır. Yanlış bir yönetim anlayışından kaynaklıdır. Ama bu yanlış bilerek ve isteyerek yapılmıştır. Hala da yapılmaktadır. Dışarıdaki bu olumsuzluklar tabi ki de cezaevlerine de yansımaktadır. 
 
Şuan bulunduğunuz cezaevinde de tecride karşı açlık grevleri sürmektedir. Pandemi koşullarında açlık grevi ve tutukluların talebi için ne düşünüyorsunuz?
 
Zaten sağlıksız olan cezaevleri, böylesi bir süreçte daha da tehlikeli bir hal almaktadır. Tamamen kapalı bir ortamda yaşamın idame edildiği böylesi alanlar riskli bölge statüsündedirler. Cezaevlerinde insanlar kendi tedbirlerini kendileri almak zorunda. Daha dikkatli davranmak zorundadır. Yaşam bu şekilde sürmektedir. Pandemi risklerinin devam ettiği böylesi bir dönemde, açlık grevleri bu riski daha da arttırmaktadır. Kovid-19’a karşı sağlıklı beslenmenin önemi bilinmektedir. Fakat bu açlık grevleri ile zayıflayan bedenler bu riski büyük oranda taşımaktadırlar. Bu riskin bertaraf edilmesi için bir an önce açlık grevindeki insanların talepleri kabul edilmelidir. 
 
Açlık grevindeki insanların talepleri gayet insani taleplerdir. Tecrit insan hakkı ihlalidir. Cezaevi zaten bir tecrit etme şeklidir. Buna bir de tecrit içinde tecridi dayatırsan, yani insani ilişkileri yasaklarsan, en basit insani hak olan telefonla görüşmeyi, aile ve avukat görüşmelerini yasaklarsan, insanların tepkisi de açlık grevi ile olur. Cezaevindeki insanların en büyük direniş aracı bedenleridir. İnsanlar kendi bedenlerini ortaya koymaktadırlar. Bir an önce buna çözüm bulunmalıdır. Yitip giden canlar olmadan, bedensel hastalıklar kalıcılaşmadan, insani talepleri kabul görmelidir.
 
Gelelim röportajımızın gündemine. 19 Ağustos 2019’da HDP’li üç büyükşehir belediye eşbaşkanları görevden alındı, yerlerine kayyımlar atandı. 19 Ağustos’un üzerinden 2 yıl geçti. Bugünden dönüp o günlere baktığınızda, 19 Ağustos’ta neler oldu?
 
 
Şatafatlı yaşamlarını terk etmek istemeyenler, büyük sarayın ihtişamlı yaşamına özenenler, her ilde kendi küçük saraycıklarını inşa etmişlerdi. Bunu terk etmeyenler, seçimin ertesinde kayyım istemişlerdi.
 
Aslında 19 Ağustos değil, öncesinden bir şeyler oldu. 31 Mart seçimleri ile kayyım atanmış olan belediyeler, yine halkın oldu. Bu yenilgiyi kabul edemeyenler, seçimden bir gün sonra 1 Nisan’da İçişleri Bakanı’na resmi yazıyla başvurarak, kayyım atanmasını talep etmişlerdi. Şatafatlı yaşamlarını terk etmek istemeyenler, büyük sarayın ihtişamlı yaşamına özenenler, her ilde kendi küçük saraycıklarını inşa etmişlerdi. Kendilerine bol israflı bir saray yaşamı dizayn etmişlerdi. Bunu terk etmeyenler, halkın sırtından geçinenler, zaten seçimin ertesinde kayyım istemişlerdi. İçişleri Bakanlığı da daha seçimin ertesinde öncelikle birçok bahane ile HDP’li eşbaşkanlarımızın bir kısmına mazbata vermedi. Birkaç belediyemizi, seçimden birkaç gün sonra yasadışı bir şekilde el koyarak, AKP’lilere peşkeş çekti. Sonrasında ise belediyelerimizin çalışmalarını çok yakından izledi. Dört ay gibi kısa bir sürede eski kayyım dönemine yönelik değil, bizlere yönelik iki defa müfettişler görevlendirildi, denetleler yapıldı. Belediyelerin halkın nefes alma boruları olduğunu, belediyelerin tamamen halkın kontrolünde olduğunu görenler, bundan korktular. Rant araçları ellerinden alınanlar işbirlikçiler, bakanlığa baskı kurdu. Bunun yanı sıra yerel yönetimler ile halkı asimile etmeye çalışan, halkı kimliksizleştirmek isteyen kesimler, politikalarının çökeceğini fark edenler devreye girerek, 19 Ağustos darbesini gerçekleştirdiler.
 
* 2016 yılında da belediyelerinize kayyımlar atanmıştı; 19 Ağustos ikinci kayyım dönemleriydi. İktidarın kayyım politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz, sonuç alınır mı?
 
İktidar Kürt halkını kimliksizleştirme, asimile etme, kadın hareketini bastırmak için kayyımlar atadı. Yani bu iktidar kadına, çocuğa ve yeşile düşmandır. Halka düşmandır. Halk adına, toplum adına ne varsa, bunları yok etmek için yerel yönetimleri seçti. Yerel yönetimler burada yerelin sesiydi. Bu sesi kısmak istediler. Yandaşlarına yeni rant alanları oluşturmak istediler. Yerel yandaşlar oluşturmak istediler. Kürt halkını, Kürt siyasi hareketini çembere almak, yok etmek istediler. Ondan dolayı siyasetçileri tutukladılar, belediyelere kayyım atadılar, dernek ve vakıfları ise uydurma gerekçeler ile kapadılar. Basın organları, TV’lere el koydular. Tüm bunlar birbiri ile bağlantılıdır ve bir politikanın devamıdır. Günden güne güçlenen Kürt siyasi hareketini boğma çabalarıydı. Başaramadılar. İlk dönemler kendileri açısından başarılı bir sonuç yarattığını düşünenler olmuş olsa da bugüne baktığımızda beş yıl geçti ve başarılı olamadılar. 
 
Kürt siyasi hareketi daha da güçleniyor. Halk yerel yönetimler olmadan da birçok sorunu birlikte hareket ederek çözebileceğini görmektedir. Yerel yönetimler önemli mekanizmalardır. Sorunların çözülebileceği alanlardır ama yerel yönetimler dört duvar arasıyla sınırlı değildir. Belediye binaları ile sınırlı değildir. Bugün HDP’nin Yerel Yönetimler Kurulu var. Onlarca belediyemize kayyım atanmış olsa da yerel yönetimler kurulumuz görevi başında ve çalışmalarını yürütmektedir. Yani belediyeyi dört duvarlı bir bina, bir mekan olarak görmüyoruz. Ondan dolayı iktidar bu kayyım atamalarında başarısızlığa uğrarken, bizler ise tüm mekanları ve tüm alanları yerel yönetimlere dönüştürdüğümüz sürece başarılı olacağız.
 
31 Mart seçimlerinden sonra kayyımın arkasından bıraktığı şatafatı, belediyeye ayak bastığınız ilk gün toplumla paylaştınız ve o şatafat halleri ile har gelip harman savurma uygulamaları toplumda büyük tepki topladı. Toplumda kayyım deyince akıllara o görüntüler geliyor. Kayyımları nasıl tarif edersiniz?
 
 
Kayyım israfın görünen yüzüdür. Ankara merkezli altın varaklı, büyük sarayların yereldeki protipidir. Halka sırtını dönmenin, ahlaksız bir yaşamın izdüşümüdür. 
 
Kayyım kısaca bir halkın özgürlüğüne pranga vurmadır. Asimile etme çabasıdır. Yerelde yandaş oluşturma, yeni rant alanları oluşturma girişimidir. Kayyım israfın görünen yüzüdür. Ankara merkezli altın varaklı, büyük sarayların yereldeki protipidir. Halka sırtını dönmenin, ahlaksız bir yaşamın izdüşümüdür. Hamam görüntülerini milyonlarca insan izledi, gördü. Halk orada kayyımların gerçek yüzünü gördü. Zaten o görüntülerin intikamı olarak yeniden saldırıya geçtiler. Halkın gerçek yüzlerini görmesini istemeyenler, buna engel olmak için kayyım atamalarını istediler. Kayyım demek, bir yılda 2 ton fıstıklı kadayıf yemektir. Kayyım demek, İçişleri Bakanı ve eşrafına, milyonlarca liralık değerli mücevherleri belediye kasasından alıp, kanunsuzca hediye etmek demektir. Kayyım demek, kentleri yandaşlara peşkeş çekmek demektir. 
 
 2016 yılından sonra 2019 yerel seçimlerinde partiniz tekrardan belediyelerin yönetimlerine seçildi. 4 buçuk ay görevde kaldınız; şayet kayyım darbesi olmasaydı, Diyarbakır için neler yapacaktınız?
 
16 Nisan 2019’da mazbatayı aldığımızda, zaten bir enkaz ile karşılaştık. Maddi açıdan her şey talan edilmişti ama daha da önemlisi maneviyata saldırı olmuştu. Bir halkın diline, kimliğine, inançlarına saldırmışlardı. Belediyeler üzerinden bir halk kimliksizleştirilmek istenmişti. Yeniden yandaş bir şekilde dizayn edilmek istenmişti. Bizler belediye eşbaşkanları olarak seçildiğimizde, ilk olarak bunlarla mücadele etmek zorunda kaldık. Dört ay gibi kısa bir sürede, bakanlığın, valiliğin, devletin tüm resmi kurumlarının engellemelerine rağmen ilk olarak kapatılan Zarokistanlar açıldı. Kapatılan kadın birimleri yeniden açıldı. Kültür ve sanata dair ne varsa, yeniden toplumla buluşması sağlandı. Bunların yanı sıra, Amed için kanayan yara olan katı çöp toplama alanının ıslahı ve enerji elde etme projelerine başlandı. Amed için sorun hale gelmeye başlayan ulaşım için yeni yol güzergahları, yeni araçlar için girişimler başlatılmıştı. Karacadağ’ın turizme kazandırılması projesi vardı. Doğal üretim ve halka direk ucuz satış merkezlerinin kurulması, giysi fabrikaları, dayanışma ağları gibi birçok projeye başlanmıştı. Hepsi kayyımla birlikte heba oldu. 
 
 Kayyım politikaları, sizlerin tutuklanması, partiniz üzerindeki baskılar, siyasetteki çıkmaz ve toplumsal sorunların büyük kısmı Kürt sorununun varlığıyla bağlantılıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bir türlü çözülmek istenmeyen Kürt sorunu için ne söylemek istersiniz ve sizce çözümün yolu nereden, neyden geçer?
 
 
HDP’nin ortaya koyduğu Üçüncü Yol stratejisi ile çözülür. Çözmek istenirse, yol ve yöntemler var. Ama eski yöntemler ile çözülmez ve eski yöntemlerde başarılı olunmaz.
 
Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan Kürt isyanları, Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte artmıştır. Bunun sebebi yok sayılan bir halkın kendini var etme mücadelesidir. Kimliği tanınmayan, ‘Dağ Türkü’ olarak lanse edilen bir halkın haklı bir mücadelesini görmekteyiz. Bunu demokratik yöntemlerle çözmeye çalışmaktadır. Yüz yıllardır Kürt sorununu öteleyen, halının altına süpürüp erteleyen zihniyet, inkarcı zihniyet, bugün de aynı yöntemlerle sorunu çözmeye çalışmaktadır. Onlarca kez denenen ama başarılı olmayan bu yöntemleri teknolojik imkanları arkasına alarak, daha da baskıcı bir şekilde bir kez daha denemeye çalışmaktadırlar. Takriri sükun ile, tehcir ile sıkıyönetim ve OHAL’ler ile sorunu daha da büyütenler, bugün kayyımlar ile çözmeye çalışmaktadır. Kürt sorunu sadece kayyımların atanması sonucunu doğurmamıştır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü, Türkiye’nin ekonomisinin çökmesinin, eğitimden sağlığa, tüm alanlarda bozulan gidişatının ana nedenidir. Sırf çözümsüzlüğü dayatanlar, ırkçılığı yükseltenlerdir. Bir arada kültürünü yok etmek isteyenlerdir. Bu ülkenin karanlığa teslim olmasını isteyenlerdir. Siyasi ve ekonomik rant elde edenler, bu sorunu çözmek istemeyenlerdir. 
 
Sorunun çözümü aslında bellidir. Halklar hapishanesine, mezarlığına çevrilmek istenilen bu ülkenin halklar bahçesine dönüştürülmesi ile çözülür. Sadece Kürt halkının değil, bu topraklarda yaşayan tüm halkların kimlikleri tanınarak, anayasal güvenceye alınarak çözülebilir. Anadilde eğitim hakkı ile çözülür. Halkların kültürlerini özgürce yaşayabilmesi ile çözülür. Yeni bir anayasa ile çözülür. Demokratik birlikte yaşam ile çözülür. Siyasi bir süreç ile çözülür. HDP ile çözülür. HDP’nin ortaya koyduğu Üçüncü Yol stratejisi ile çözülür. Çözmek istenirse, yol ve yöntemler var. Ama eski yöntemler ile çözülmez ve eski yöntemlerde başarılı olunmaz. Baskıcı yöntemler ile kayyımlar ile bu sorun çözülmeyeceği gibi daha da büyüyecektir. Baskı yöntemleri ile Kürt halkını dize getireceğini sananlar, geçmiş tarihte olduğu gibi bugünde yanılacaklardır. Yine hüsrana uğrayacaklardır. Bu halk çok fazla bedel ödedi. Bundan sonrada gözünü kırpmadan ödeyecektir. Ondan dolayı baskıcı ve zor yöntemler asla başarılı olmayacaktır. Bu halk her zaman olduğu gibi bugünde kazanacaktır. 
 
MA / Özgür Paksoy

Diğer başlıklar

08:24 Xwebûn ‘Jin, jiyan, azadî’ manşetiyle çıktı
07:53 24 kent için kar ve sağanak uyarısı
07:40 Dêrsim beyaza büründü
24/11/2024
22:41 İstanbul Valiliği’nden 25 Kasım için Taksim yasağı
22:10 Mermer ocağında göçük: 1 işçi yaşamını yitirdi
21:28 Sergide gözaltına alınan Fatma Zozan Bor serbest bırakıldı
21:16 Birsen Orhan: Hakikati dillendirmekten vazgeçmeyeceğiz
20:55 Til Rifet’te yerleşim alanları bombalandı: Biri çocuk 4 yaralı
20:24 İstanbul’da erkek şiddeti: 4 ölü, 2 yaralı
20:14 Kayyımın kadın ve Kürtçe düşmanlığı: Tabela değiştirildi
19:44 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan ev hapsiyle serbest
19:37 Duhok’un köyleri savaş uçaklarıyla bombalandı
19:06 Sıla bebeğin teyzesi şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
18:59 Dêrsim'de gözaltına alınanlardan 2'si tutuklandı
18:49 Saadet Partisi'nin yeni Genel Başkanı Mahmut Arıkan oldu
18:40 Agirî’de Zîn Kadın Danışma Merkezi açıldı
17:55 Efrîn-Şehba'ya saldırı: 1 kişi yaşamını yitirdi, 3 çocuk yaralandı
17:46 Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’na cezaevinden 55 başvuru
17:23 Erdoğan ve Putin telefonda görüştü
17:15 Birsen Orhan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi
16:35 Ma Music, Egîdê Cimo Müzik Okulu’nda şube açtı
16:23 Erkeklerden 25 Kasım açıklaması: Özgür kadın özgür toplum
16:09 Mersin’deki fırtınada bir kişi yaşamını yitirdi
15:35 Kamu emekçileri Eskişehir’de yürüdü: Çetelere değil emekçiye bütçe
15:33 Kadınlar alanlardan haykırdı: Jin, jiyan, azadî
15:31 Görevden alınan Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan adliyeye sevk edildi
13:42 Tülay Hatimoğulları: İktidarın pratik yaklaşımı kayyımdır
13:33 Özel: Kayyımlardaki esas mesele halkı cezalandırmak
13:11 Birçok kentte kayyım protestosu: Mücadeleyi yükseltme zamanı
13:09 Çukurova’da fırtına ve yağış
12:55 İrade gaspına karşı yürüyüş: Direnenler kazanacak
12:26 Tutukluların görüşmelerinin dinlenmesinde ihlal kararı
12:08 Hizbullah’tan İsrail’e saldırı: 17 nokta ve askeri üs vuruldu
11:44 NADA: Çözüm kadının özgürlüğüyle olur
11:33 Jin dergi ‘Özsavunma ve direniş’ manşetiyle yayında
11:21 Halide Türkoğlu: Jin, jiyan, azadî kadınları buluşturan felsefedir
10:59 Tülay Hatimoğulları: Faşist rejimlere dün boyun eğmedik bugün de eğmeyeceğiz
10:28 Afyon'da kaza: 30 yaralı
10:27 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan ifade için emniyete gitti
09:14 Kayyım tepkisi: Seyit Rıza’nın torunları boyun eğmeyecek
09:07 31 yıllık tutsak ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ davasından beraat etti
09:07 Mukaddes Erdoğdu Çelik: Demokratik Konfederalizm dışında reçete yok
09:06 Görme engelli Şule Sepin İçli: Sarı çizgiye itiliyoruz!
09:05 Besiciler et ithalatı yerine destek istiyor
09:04 Erkeklere göre şiddet nasıl önlenir?
09:03 Dr. Achkar: Lübnan’da örgütlü kadın mücadelesine ihtiyaç var
09:02 Êzidî kadınlar artık örgütlü ve güçlü
09:00 24 KASIM 2024 GÜNDEMİ
23/11/2024
23:54 Lübnan'da 3 bin 670 kişi öldürüldü
23:30 Amed Büyükşehir Belediyesi’nden fırtına uyarısı
22:29 Avrupa sokakları 'Jin jiyan azadî' ile yankılandı
22:16 Êlih’te gençler üç mahallede direnişe geçti
22:07 Bakanlıktan belediyelere kreş uyarısı
21:50 DBP’den valiliğe: Tüm dünyada yankılanan Jin jiyan azadî’yi nasıl durduracaksın
21:26 Kadınlar yasak tanımadı: Sanal medyada ‘jin, jiyan, azadî’ sloganı yayıldı
20:27 TBB: Yasama, yürütme ve yargıyı saygıya davet ediyoruz
20:19 On Gözlü Köprü’de ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganları yankılandı
20:06 Katledilen Epözdemir mezarı başında anıldı
20:02 Diyarbakır Valiliği’nden ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganına yasak
19:50 Mêrdîn ve Şirnex’te askeri operasyon başlatıldı
19:31 Kayyımın ikinci icraatı Dêrsim’i Tunceli ile değiştirmek oldu
19:07 Barolardan kayyım açıklaması: Hukuksuz karardan vazgeçin
18:46 Dêrsim’de gözaltına alınan 3 kişi serbest bırakıldı
18:30 Eşbaşkanı gözaltına almak isteyen polise halktan tepki
17:34 Kuzey ve Doğu Suriye’de 25 Kasım etkinlikleri
17:00 İstanbul’da irade gaspı protestosu: Kayyım darbedir
16:55 ‘25 Kasım’da alanlara çıkarak tecridi kıracağız’
16:37 ‘Yenidoğan Çetesi’ davası: Hastane yönetimlerinin talebiyle sayıyı arttırdım
16:30 Dicle Nehri’nde 'kaçak' çalışma
16:27 Eşbaşkan Konak’ın avukatı: Masumiyet karinesi ihlal edildi
16:15 Birçok kentte kayyım protestosu: Boyun eğmeyeceğiz
15:57 Mahmut Alınak, kimlik beyanı ve ifade vermeyi reddetti
15:53 Siyasi parti temsilcileri: Kayyım gidecek, Dêrsim kazanacak
15:45 'İktidar Dêrsim halkının direnişi karşısında kaybetti'
15:19 Cizîr'deki 25 Kasım yürüyüşünde tecride tepki
15:17 İstanbul'un yüksek kesimlerinde kar yağışı
15:13 Kadın hasta tutsakların serbest bırakılması istendi
15:04 DEM Parti’den eylemdeki maden işçilerine ziyaret
14:58 Tülay Hatimoğulları: Dêrsim zulme baş eğmez
14:39 ANYAKAY-DER kongresi: Çözüm İmralı'da
14:03 Emekçilerin işe iadesi talep edildi
13:45 İstanbul Barosu’ndan kayyım tepkisi: Anayasaya aykırı
13:31 Êlih'te kayyım tepkisi: Halk iradesini yok sayan kararı tanımıyoruz
13:21 Dêrsim'de kitlesel kayyım protestosu
13:12 Failleri ortaya çıkarılmayanların hikayeleri
13:09 ‘Yenidoğan Çetesi’ davası: Sistemi ben keşfetmedim önce de vardı
12:56 Sanatçı Mikail Aslan: Kayyum kabul edilemez
12:53 Wan’da JINKART dağıtımına başlandı
12:50 Cumartesi Anneleri: Hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz
12:43 Kocaeli’de sağanak ve fırtına nedeniyle tekneler battı
12:37 Mine Sevjîn Alçiçek toprağa verildi
12:32 Otobüsler ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla donatıldı
11:52 Kayyımlar Seyid Rıza Meydanı’nda protesto edilecek
11:45 İstanbul'da ağaçlar yola devrildi, çatı parçaları koptu
11:17 Mêrdîn’de 25 Kasım yürüyüşü: Özgürlük mücadelesini büyüteceğiz
11:08 İstanbul’da fırtına, Bursa’da lodos
11:07 Leyla Üren'in faili tutuklandı
10:53 Motorine zam
10:43 Ünsal: Yaşananlar iktidarın samimiyetsizliğini gösteriyor
10:16 MLSA raporu: 10 ayda 76 kişiye 233 yıl hapis
10:02 Özgül Saki: Faşizm hevesleri kursaklarında kalacak
Özgür Karabat: Kayyım halk iradesine darbedir
09:56 Ali Örek 31 gün sonra Hezex’te defnedildi
09:53 Kayyım Dêrsim Belediyesi’ni karakola çevirdi
09:51 Hakimlik yüzde 84 engelli kişiyi 'kanaat' kullanarak tutukladı
09:50 Av. Bilmez: Öcalan’ın özgürlük zamanı gelmiştir
09:36 ‘Trump, Ukrayna ve Rojava’
09:15 Hayko Bağdat: Barış için herkes elini taşın altına koymalı
09:13 'Rojava'da ekonomi şiddet aygıtı olmaktan çıkartıldı'
09:12 İstanbul'da Egîdê Cimo Ma açılacak
09:11 Gewrikliler siyanürlü madene karşı: Geçit vermeyeceğiz
09:08 25 Kasım’da İmralı’daki tecride karşı ses olacaklar
09:07 ‘Kadın bedeni üzerindeki sömürü kavramlarla olağanlaştırılıyor’
09:05 Sınırları aşan kadın gücü: Güvenli bir dünya yaratabiliriz
09:04 Çifte sömürüye karşı 25 Kasım'da Taksim'de olacaklar
09:00 23 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:50 Çok sayıda bölge için sağanak uyarısı
00:58 DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Dêrsim’de
22/11/2024
23:27 İstanbul’da kayyım yürüyüşü: Kürt halkının iradesine darbe vuruluyor
23:00 HDK: Kayyıma karşı birleşmeye çağırıyoruz
22:46 Tepkiler büyüyor: Kayyıma karşı mücadele edeceğiz
22:36 DBP MYK: Tüm halkımızı iradeye sahip çıkmaya çağırıyoruz
22:32 CHP’den Dêrsim ve Pulur’a heyet
22:26 Özel: Direneceğiz
İmamoğlu: Millet iradesi gasp edildi
22:19 Uçar: Kayyım politikalarını asla kabul etmiyoruz
Bayındır: Saltanatınıza bu halk son verecek
22:15 Kürtçe tiyatro oyunu ‘Mêdêa’ Ankara’da
22:09 Hatimoğulları: Yarın Dêrsim'deyiz herkesi çağırıyoruz
Bakırhan: Barış diyenlerin cebinden kayyım çıkıyor
22:04 Pulur Belediyesi önündeki bekleyiş sürüyor
21:59 Ankara’da bütçe paneli: Bütçe savaşa ve sermayeye aktarılıyor
21:38 DEM Parti: Kayyım beyhude bir teslimiyet dayatmasıdır
21:10 Dêrsim Belediyesi'ne kurulan barikatlar direnişle yıkıldı
20:40 Yerine kayyım atanan Birsen Orhan: İşgalcileri izlemeyin gelin birlikte mücadele edelim
20:27 Yerine kayyım atanan Konak: Trafiği kapatarak tebligatı imzalatmak istediler
20:01 Dêrsim ve Pulur belediyelerine kayyım atandı
19:25 Sanatçılardan Xelfetî nöbetine dayanışma ziyareti
19:12 Kremlin: Ukrayna’ya saldırı Batı’ya uyarı niteliğindedir
19:05 Meteoroloji'den 44 il için ‘turuncu’ ve ‘sarı’ kodlu uyarı
18:53 İPS ve Bianet’ten konferans: Medyada ahlaki politik ilke mümkün
18:27 Grup Yorum emekçisine işkence davası: Tanıklar dinlenecek
18:03 ÖHD: Tahliye engellemeleri siyasi tutsaklar için işkence sistemine dönüştü
18:01 Kayyım ihmaliyle ölen 4 kişinin yıl dönümü: Felaketler önlenebilir
17:54 Kayyıma tepki: Nereden geldiyseniz oraya gidin
17:50 25 Kasım eylemleri: Şiddeti birlikte durduracağız
16:30 Kılıçdaroğlu'ndan Akşener'e gönderme: İşbirlikçi çıktı
16:22 Eylemdeki işçilere gözaltı
16:12 Şerzan Kurt davasında polise indirimli ceza
15:24 ‘Halkın iradesini teslim alamazsınız’
15:24 KESK’li kadınlar: Susmayacağız
15:00 ‘Jin, jiyan, azadî’ pankartının hedef gösterilmesine tepki
14:38 SES bütçe taleplerini açıkladı
14:38 İzmir'de öğretmenlere şiddet protesto edildi