Mızraklı: Kayyımlar sarayın yereldeki prototipleridir

img
HABER MERKEZİ - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, belediyelere atanan kayyımların amaç ve sonuçlarını değerlendirerek, “Kayyım bir halkın özgürlüğüne pranga vurmadır. Ankara merkezli altın varaklı, büyük sarayların yereldeki prototipidir” dedi. 
 
AKP iktidarının 24 Temmuz 2015’te yeniden savaş ve çatışma sürecine dönmesinin ardından 11 Eylül 2016’da kayyım politikalarını devreye koydu. Bu süreçte, Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) yönetiminde olan 96 belediyenin eşbaşkanları görevden alınarak, yerlerine kayyımlar atandı. Bu politika, bu kez Halkların Demokratik Partisi’nin 31 Mart 2019 seçimlerinde kazandığı 65 belediye kayyım atanmasıyla sürdürüldü. İçişleri Bakanlığı kararıyla HDP’nin kazandığı 65 belediyeden 48’ine kayyım atandı. Görevden alınan birçok belediye eşbaşkanı da tutuklandı.
 
Bu süreç, seçimlerden 4 ay sonra 19 Ağustos 2019’da HDP yönetimindeki Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasıyla sürdürüldü. Görevden alındıktan sonra Ekim 2019’da çıkarıldığı mahkemece tutuklanan ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı ile iktidarın kayyım politikalarını, amaç ve sonuçlarını konuştuk. 
 
Mızraklı’nın tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan T2 Cezaevi’nden sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: 
 
Diyarbakır’ın seçilmiş bir vekili ve belediye eşbaşkanı olarak bir yılı aşkındır tutuklu bulunuyorsunuz. İçeriden dışarısını nasıl görüyorsunuz, gidişatı nasıl okuyorsunuz?
 
24 Haziran 2018’de HDP Diyarbakır Milletvekili, 31 Mart 2019 seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı seçildim. 19 Ağustos 2019 tarihinde ise yasadışı bir şekilde kayyum ataması yapıldı. Ekim 2019’da da tutuklandım. Ben küçük bir cezaevindeyim ama dışarısı koca bir cezaevine çevrildi. Kendi koltukları için ülkeyi halklar hapishanesine çevirdiler. Bu da yetmedi, son süreçte yaşananlara bakarsak, şu anda ülkeyi halklar mezarlığına çevirmek istiyorlar. Basından takip ettiğimiz kadarıyla ülke doğa felaketlerle karşı karşıya kaldı. Bu doğa felaketleri doğal olmayan müdahaleler sonucunda yaşanıyor. Burada suçlu olan doğa değildir, doğayı rant uğruna bu hale getiren iktidardır. 20 yıllık iktidarlarına baktığımızda, yeşile dair ne varsa betonlaştıran, ucubeleştiren AKP ile karşı karşıyayız. Rant uğruna yakılan ormanlara göz yumanlar bellidir. Yakılan alanları imara açıp yandaşlarına otel yapanlar bellidir. Dereleri HES’lerle kurutan, yatağını değiştiren, bataklığa çeviren yine aynı kişilerdir. Bataklık alanları imara açan, her gördüğü boş alanı TOKİ’ye peşkeş çekenler, bugün afetlerin bir numaraları suçlularıdır. Bunca yiten canın katilidirler. Peş peşe orman yangınları çıktı, en ufak yağmurda seller oluştu. Bütün bunlar iktidarın politikaları sonucu meydana geldi. 
 
 
Bu kadar olumsuz görünen bir ülke tablosu var ama birde sol cevahirimizde büyüttüğümüz umut var. Tüm bu gidişe dur diyebilecek, tüm muhalifleri Üçüncü Yol ile buluşturacak bir umut var.
 
İçeriden dışarıya baktığımızda her yerin yangın yeri olduğunu görüyoruz. Uçuruma doğru hızla giden bir ülke görüyoruz. Doğru, hızlı ve yerinde müdahaleler olmazsa, ne yazık ki ülkenin gidişatı çokta iyi görünmüyor. Irkçılığın hortlatılmak istendiği, koltuklarını kaybetmemek için milyonlarca insanı bir iç çatışmaya sürüklemekten kaçınmayacak bir iktidar gerçekliği var. Bu kadar olumsuz görünen bir ülke tablosu var ama birde sol cevahirimizde koruduğumuz ve büyüttüğümüz umut var. Umut HDP’dir, umut bu halktır. Tüm bu gidişe dur diyebilecek, tüm muhalifleri Üçüncü Yol ile buluşturacak bir umut var. Bizlerde içerden dışarıya baktığımızda bu umudu görebiliyoruz. Bu umut son dönemde daha da büyüyor. Daha da büyüyecek. Kapı kapı, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy, şehir şehir büyüyüp tüm ülkeyi kucaklayacaktır. Buna inancım vardır. Yeter ki herkesin buna inancı olsun, buna yönelik çalışmalar olsun, mücadele olsun. Tüm bu kötü gidişata rağmen yine de bir umudumuz var. 
 
Aynı zamanda bir sağlıkçısınız, Diyarbakır’da uzun yıllar hekimlik yaptınız. Pandemi koşullarında cezaevlerinde durum nedir? 
 
Öncelikle şuna açıklık getirmek lazım, bu iktidar pandemiyi bahane ederek, tüm hakları askıya alarak, yeni bir yönetim şekli oluşturmak istedi. Hala bunu sürdürmeye çalışıyor. Bunu sadece Türkiye yapmadı, dünyadaki birçok ülke yaptı. Pandemi koşullarını bahane ederek eylem ve etkinlikler yasaklandı. Halkın yaşam tarzına müdahale edildi. Muhalifler bastırıldı. Kendi yandaşlarına her şeyi serbest kılan bir anlayış gelişirken, muhaliflere ise müzik dinlemeyi bile yasakladılar. Sağlıkçılar köleleştirilmek istendi. İşçiler işten çıkarıldı. Eğitim pespaye bir hale getirilmek istendi. İnsanlar yetersiz sağlık hizmetlerinden dolayı yaşamlarını yitirdi. Kendi yandaşlarının rant alanlarını büyütmek uğruna pandemi ile ilgili sağlık tedbirleri alınmadı. Göstermelik birkaç tedbir hayata geçirildi. Bunun sonucunda yüz binlerce insan Kovid-19 olurken, on binlerce insan yaşamını yitirdi. Tüm bunlar alınmayan tedbirlerden kaynaklıdır. Yanlış bir yönetim anlayışından kaynaklıdır. Ama bu yanlış bilerek ve isteyerek yapılmıştır. Hala da yapılmaktadır. Dışarıdaki bu olumsuzluklar tabi ki de cezaevlerine de yansımaktadır. 
 
Şuan bulunduğunuz cezaevinde de tecride karşı açlık grevleri sürmektedir. Pandemi koşullarında açlık grevi ve tutukluların talebi için ne düşünüyorsunuz?
 
Zaten sağlıksız olan cezaevleri, böylesi bir süreçte daha da tehlikeli bir hal almaktadır. Tamamen kapalı bir ortamda yaşamın idame edildiği böylesi alanlar riskli bölge statüsündedirler. Cezaevlerinde insanlar kendi tedbirlerini kendileri almak zorunda. Daha dikkatli davranmak zorundadır. Yaşam bu şekilde sürmektedir. Pandemi risklerinin devam ettiği böylesi bir dönemde, açlık grevleri bu riski daha da arttırmaktadır. Kovid-19’a karşı sağlıklı beslenmenin önemi bilinmektedir. Fakat bu açlık grevleri ile zayıflayan bedenler bu riski büyük oranda taşımaktadırlar. Bu riskin bertaraf edilmesi için bir an önce açlık grevindeki insanların talepleri kabul edilmelidir. 
 
Açlık grevindeki insanların talepleri gayet insani taleplerdir. Tecrit insan hakkı ihlalidir. Cezaevi zaten bir tecrit etme şeklidir. Buna bir de tecrit içinde tecridi dayatırsan, yani insani ilişkileri yasaklarsan, en basit insani hak olan telefonla görüşmeyi, aile ve avukat görüşmelerini yasaklarsan, insanların tepkisi de açlık grevi ile olur. Cezaevindeki insanların en büyük direniş aracı bedenleridir. İnsanlar kendi bedenlerini ortaya koymaktadırlar. Bir an önce buna çözüm bulunmalıdır. Yitip giden canlar olmadan, bedensel hastalıklar kalıcılaşmadan, insani talepleri kabul görmelidir.
 
Gelelim röportajımızın gündemine. 19 Ağustos 2019’da HDP’li üç büyükşehir belediye eşbaşkanları görevden alındı, yerlerine kayyımlar atandı. 19 Ağustos’un üzerinden 2 yıl geçti. Bugünden dönüp o günlere baktığınızda, 19 Ağustos’ta neler oldu?
 
 
Şatafatlı yaşamlarını terk etmek istemeyenler, büyük sarayın ihtişamlı yaşamına özenenler, her ilde kendi küçük saraycıklarını inşa etmişlerdi. Bunu terk etmeyenler, seçimin ertesinde kayyım istemişlerdi.
 
Aslında 19 Ağustos değil, öncesinden bir şeyler oldu. 31 Mart seçimleri ile kayyım atanmış olan belediyeler, yine halkın oldu. Bu yenilgiyi kabul edemeyenler, seçimden bir gün sonra 1 Nisan’da İçişleri Bakanı’na resmi yazıyla başvurarak, kayyım atanmasını talep etmişlerdi. Şatafatlı yaşamlarını terk etmek istemeyenler, büyük sarayın ihtişamlı yaşamına özenenler, her ilde kendi küçük saraycıklarını inşa etmişlerdi. Kendilerine bol israflı bir saray yaşamı dizayn etmişlerdi. Bunu terk etmeyenler, halkın sırtından geçinenler, zaten seçimin ertesinde kayyım istemişlerdi. İçişleri Bakanlığı da daha seçimin ertesinde öncelikle birçok bahane ile HDP’li eşbaşkanlarımızın bir kısmına mazbata vermedi. Birkaç belediyemizi, seçimden birkaç gün sonra yasadışı bir şekilde el koyarak, AKP’lilere peşkeş çekti. Sonrasında ise belediyelerimizin çalışmalarını çok yakından izledi. Dört ay gibi kısa bir sürede eski kayyım dönemine yönelik değil, bizlere yönelik iki defa müfettişler görevlendirildi, denetleler yapıldı. Belediyelerin halkın nefes alma boruları olduğunu, belediyelerin tamamen halkın kontrolünde olduğunu görenler, bundan korktular. Rant araçları ellerinden alınanlar işbirlikçiler, bakanlığa baskı kurdu. Bunun yanı sıra yerel yönetimler ile halkı asimile etmeye çalışan, halkı kimliksizleştirmek isteyen kesimler, politikalarının çökeceğini fark edenler devreye girerek, 19 Ağustos darbesini gerçekleştirdiler.
 
* 2016 yılında da belediyelerinize kayyımlar atanmıştı; 19 Ağustos ikinci kayyım dönemleriydi. İktidarın kayyım politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz, sonuç alınır mı?
 
İktidar Kürt halkını kimliksizleştirme, asimile etme, kadın hareketini bastırmak için kayyımlar atadı. Yani bu iktidar kadına, çocuğa ve yeşile düşmandır. Halka düşmandır. Halk adına, toplum adına ne varsa, bunları yok etmek için yerel yönetimleri seçti. Yerel yönetimler burada yerelin sesiydi. Bu sesi kısmak istediler. Yandaşlarına yeni rant alanları oluşturmak istediler. Yerel yandaşlar oluşturmak istediler. Kürt halkını, Kürt siyasi hareketini çembere almak, yok etmek istediler. Ondan dolayı siyasetçileri tutukladılar, belediyelere kayyım atadılar, dernek ve vakıfları ise uydurma gerekçeler ile kapadılar. Basın organları, TV’lere el koydular. Tüm bunlar birbiri ile bağlantılıdır ve bir politikanın devamıdır. Günden güne güçlenen Kürt siyasi hareketini boğma çabalarıydı. Başaramadılar. İlk dönemler kendileri açısından başarılı bir sonuç yarattığını düşünenler olmuş olsa da bugüne baktığımızda beş yıl geçti ve başarılı olamadılar. 
 
Kürt siyasi hareketi daha da güçleniyor. Halk yerel yönetimler olmadan da birçok sorunu birlikte hareket ederek çözebileceğini görmektedir. Yerel yönetimler önemli mekanizmalardır. Sorunların çözülebileceği alanlardır ama yerel yönetimler dört duvar arasıyla sınırlı değildir. Belediye binaları ile sınırlı değildir. Bugün HDP’nin Yerel Yönetimler Kurulu var. Onlarca belediyemize kayyım atanmış olsa da yerel yönetimler kurulumuz görevi başında ve çalışmalarını yürütmektedir. Yani belediyeyi dört duvarlı bir bina, bir mekan olarak görmüyoruz. Ondan dolayı iktidar bu kayyım atamalarında başarısızlığa uğrarken, bizler ise tüm mekanları ve tüm alanları yerel yönetimlere dönüştürdüğümüz sürece başarılı olacağız.
 
31 Mart seçimlerinden sonra kayyımın arkasından bıraktığı şatafatı, belediyeye ayak bastığınız ilk gün toplumla paylaştınız ve o şatafat halleri ile har gelip harman savurma uygulamaları toplumda büyük tepki topladı. Toplumda kayyım deyince akıllara o görüntüler geliyor. Kayyımları nasıl tarif edersiniz?
 
 
Kayyım israfın görünen yüzüdür. Ankara merkezli altın varaklı, büyük sarayların yereldeki protipidir. Halka sırtını dönmenin, ahlaksız bir yaşamın izdüşümüdür. 
 
Kayyım kısaca bir halkın özgürlüğüne pranga vurmadır. Asimile etme çabasıdır. Yerelde yandaş oluşturma, yeni rant alanları oluşturma girişimidir. Kayyım israfın görünen yüzüdür. Ankara merkezli altın varaklı, büyük sarayların yereldeki protipidir. Halka sırtını dönmenin, ahlaksız bir yaşamın izdüşümüdür. Hamam görüntülerini milyonlarca insan izledi, gördü. Halk orada kayyımların gerçek yüzünü gördü. Zaten o görüntülerin intikamı olarak yeniden saldırıya geçtiler. Halkın gerçek yüzlerini görmesini istemeyenler, buna engel olmak için kayyım atamalarını istediler. Kayyım demek, bir yılda 2 ton fıstıklı kadayıf yemektir. Kayyım demek, İçişleri Bakanı ve eşrafına, milyonlarca liralık değerli mücevherleri belediye kasasından alıp, kanunsuzca hediye etmek demektir. Kayyım demek, kentleri yandaşlara peşkeş çekmek demektir. 
 
 2016 yılından sonra 2019 yerel seçimlerinde partiniz tekrardan belediyelerin yönetimlerine seçildi. 4 buçuk ay görevde kaldınız; şayet kayyım darbesi olmasaydı, Diyarbakır için neler yapacaktınız?
 
16 Nisan 2019’da mazbatayı aldığımızda, zaten bir enkaz ile karşılaştık. Maddi açıdan her şey talan edilmişti ama daha da önemlisi maneviyata saldırı olmuştu. Bir halkın diline, kimliğine, inançlarına saldırmışlardı. Belediyeler üzerinden bir halk kimliksizleştirilmek istenmişti. Yeniden yandaş bir şekilde dizayn edilmek istenmişti. Bizler belediye eşbaşkanları olarak seçildiğimizde, ilk olarak bunlarla mücadele etmek zorunda kaldık. Dört ay gibi kısa bir sürede, bakanlığın, valiliğin, devletin tüm resmi kurumlarının engellemelerine rağmen ilk olarak kapatılan Zarokistanlar açıldı. Kapatılan kadın birimleri yeniden açıldı. Kültür ve sanata dair ne varsa, yeniden toplumla buluşması sağlandı. Bunların yanı sıra, Amed için kanayan yara olan katı çöp toplama alanının ıslahı ve enerji elde etme projelerine başlandı. Amed için sorun hale gelmeye başlayan ulaşım için yeni yol güzergahları, yeni araçlar için girişimler başlatılmıştı. Karacadağ’ın turizme kazandırılması projesi vardı. Doğal üretim ve halka direk ucuz satış merkezlerinin kurulması, giysi fabrikaları, dayanışma ağları gibi birçok projeye başlanmıştı. Hepsi kayyımla birlikte heba oldu. 
 
 Kayyım politikaları, sizlerin tutuklanması, partiniz üzerindeki baskılar, siyasetteki çıkmaz ve toplumsal sorunların büyük kısmı Kürt sorununun varlığıyla bağlantılıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bir türlü çözülmek istenmeyen Kürt sorunu için ne söylemek istersiniz ve sizce çözümün yolu nereden, neyden geçer?
 
 
HDP’nin ortaya koyduğu Üçüncü Yol stratejisi ile çözülür. Çözmek istenirse, yol ve yöntemler var. Ama eski yöntemler ile çözülmez ve eski yöntemlerde başarılı olunmaz.
 
Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan Kürt isyanları, Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte artmıştır. Bunun sebebi yok sayılan bir halkın kendini var etme mücadelesidir. Kimliği tanınmayan, ‘Dağ Türkü’ olarak lanse edilen bir halkın haklı bir mücadelesini görmekteyiz. Bunu demokratik yöntemlerle çözmeye çalışmaktadır. Yüz yıllardır Kürt sorununu öteleyen, halının altına süpürüp erteleyen zihniyet, inkarcı zihniyet, bugün de aynı yöntemlerle sorunu çözmeye çalışmaktadır. Onlarca kez denenen ama başarılı olmayan bu yöntemleri teknolojik imkanları arkasına alarak, daha da baskıcı bir şekilde bir kez daha denemeye çalışmaktadırlar. Takriri sükun ile, tehcir ile sıkıyönetim ve OHAL’ler ile sorunu daha da büyütenler, bugün kayyımlar ile çözmeye çalışmaktadır. Kürt sorunu sadece kayyımların atanması sonucunu doğurmamıştır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü, Türkiye’nin ekonomisinin çökmesinin, eğitimden sağlığa, tüm alanlarda bozulan gidişatının ana nedenidir. Sırf çözümsüzlüğü dayatanlar, ırkçılığı yükseltenlerdir. Bir arada kültürünü yok etmek isteyenlerdir. Bu ülkenin karanlığa teslim olmasını isteyenlerdir. Siyasi ve ekonomik rant elde edenler, bu sorunu çözmek istemeyenlerdir. 
 
Sorunun çözümü aslında bellidir. Halklar hapishanesine, mezarlığına çevrilmek istenilen bu ülkenin halklar bahçesine dönüştürülmesi ile çözülür. Sadece Kürt halkının değil, bu topraklarda yaşayan tüm halkların kimlikleri tanınarak, anayasal güvenceye alınarak çözülebilir. Anadilde eğitim hakkı ile çözülür. Halkların kültürlerini özgürce yaşayabilmesi ile çözülür. Yeni bir anayasa ile çözülür. Demokratik birlikte yaşam ile çözülür. Siyasi bir süreç ile çözülür. HDP ile çözülür. HDP’nin ortaya koyduğu Üçüncü Yol stratejisi ile çözülür. Çözmek istenirse, yol ve yöntemler var. Ama eski yöntemler ile çözülmez ve eski yöntemlerde başarılı olunmaz. Baskıcı yöntemler ile kayyımlar ile bu sorun çözülmeyeceği gibi daha da büyüyecektir. Baskı yöntemleri ile Kürt halkını dize getireceğini sananlar, geçmiş tarihte olduğu gibi bugünde yanılacaklardır. Yine hüsrana uğrayacaklardır. Bu halk çok fazla bedel ödedi. Bundan sonrada gözünü kırpmadan ödeyecektir. Ondan dolayı baskıcı ve zor yöntemler asla başarılı olmayacaktır. Bu halk her zaman olduğu gibi bugünde kazanacaktır. 
 
MA / Özgür Paksoy

Diğer başlıklar

10/12/2024
23:31 Temelli: Kürtlere rağmen bir politika söz konusu olamaz
23:25 X’te ‘#SaveRojava’ çağrısı
23:13 Özerk Yönetim’den uluslararası topluma çağrı: Sessiz kalmayın
23:05 Kobanê’de 1’i çocuk 2 kişi katledildi
22:52 Çandar: Dış politika, Ortadoğu gerçeğine uygun yeniden düzenlenmeli
22:40 Heyva Sor a Kürdistan’dan Rojava’yla dayanışma çağrısı
22:21 Kürtler Rojava için kesintisiz seferberlik başlattı
21:15 Ferhad Şamî: Kimse çetelere bel bağlamasın
21:04 İstanbul'da saldırılar protesto edildi
20:58 Ayşegül Doğan: Gelin tarihi fırsatı değerlendirelim
20:20 Minbic’te 3 kadın katledildi
20:12 Oktay: Hafızası olmayan halklar yenilgiye mahkumdur
19:47 Bombalanan Tişrîn Barajı hizmet dışı kaldı
18:54 MHP’li Yıldız’dan hasta tutsakların serbest bırakılması çağrısı
18:52 Aydeniz: Saldırılar, Kürt halkına yönelik uluslararası boyut kazanan tehditlerdir
18:47 İsrail Savunma Bakanı: Suriye'nin güneyinde steril savunma bölgesi kurulması emri verdim
18:20 ‘Türkiye’de son 1 yılda 70 binin üzerinde insan tutuklandı’
18:14 Sağlıkçı Abdullah Alagündüz defnedildi
18:07 Colemêrg’te taciz faili uzman çavuş darp edildi
17:41 Kuzey ve Doğu Suriye 2024 bilançosu: 162 kişi katledildi
17:36 Asgari Ücret Belirleme Komisyonu ilk toplantısını gerçekleştirdi
17:20 Türkiye’nin Eyn Îsa saldırısında 8 kişi katledildi
17:10 IFJ: 2024 yılında 104 gazeteci öldürüldü
17:07 Uyuşturucu madde satan kişiye halk müdahalesi
16:34 Askerlerin ablukaya aldığı köyde 9 gözaltı
16:07 Meclis önünde adalet talep ettiler
15:49 Emeklilerden kayyım politikasına tepki
15:36 Türkiye ve SMO'nun saldırılarına tepki: Bijî berxwedana Rojava
15:34 Aydın, gazeteci ve sanatçılar Êlih’e ziyaret: Kayyım politikalarına karşı çıkalım
15:18 11 ayda TİHV'e 692 işkence başvurusu
14:23 DEM Parti Eş Genel Başkanları: İnsan hakları için mücadele edeceğiz
14:17 İnsan Hakları Haftası'nda Rojava'ya saldırılar protesto edildi
13:37 Gazeteci Nazım Daştan: Demokratik yaşam umudunu yok etmek istiyorlar
13:13 Qereqozaq Köprüsü bombalandı
13:12 Rojava için yardım kampanyası: Kobanê ruhuyla hareket edelim
12:54 10 Ekim’de katledilenler anıldı: IŞİD'i besleyenler bugün başka çetelerle iş birliği yapıyor
12:44 Avukatlardan İmralı’ya gitmek için yeni başvuru
12:37 Serêkaniye’de İHA düştü
12:36 İstinaf Hasret Tutal’ın katiline verilen ‘indirimli’ cezayı onadı
12:30 Mehmet Sincar davası mütalaa için ertelendi
11:47 Bakan Tunç'tan İmralı başvurusuna dair açıklama
10:51 Tişrin Barajı’nda şiddetli çatışmalar
10:44 DEM Parti’den asgari ücret önerisi: En az 35 bin TL olmalı
10:40 Ekim ayında işsizlik arttı
10:38 Farqîn’de 2 kişi darp edilerek gözaltına alındı
10:35 'Türkiye taşlar yerine oturmadan Kürt kazanımlarını tasfiye etmek istiyor'
09:23 Cezaevinde 30'un üzerinde kitap yazdı: Mücadelenin yolu edebiyattır
09:22 Efrin-Şehba Kantonu Meclis Eşbaşkanı: Bu vahşetin sonlanması için harekete geçilmeli
09:13 Wan-Erdîş karayolunda iki zincirleme kaza: 2 ölü, 45 yaralı
09:10 Meteorolojiden sağanak ve rüzgar uyarısı
09:09 ‘Aileye’ ayrılan bütçe ‘kadına’ ayrılan bütçenin 3 katı
09:07 Tarıma ayrılan bütçe çiftçinin değil şirketlerin cebine gidiyor
09:03 Şiddet uygulayan polisler hakkında suç duyurusu
09:03 Kahvaltıların vazgeçilmezi peynir artık alınamıyor
09:00 10 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:35 Bütçeye şerh: Alternatif model demokratik modernitedir
08:14 Bayındır: Çözümün zemini ve zamanı geldi, fırsatı kaçırmayalım
07:00 Avrupa ülkeleri Suriyelilerin iltica başvurularını askıya alıyor
09/12/2024
23:46 Suriye’de eski rejime ait askeri depo ve araçlar bombalandı
23:31 Colemêrg’te polis şiddeti: Darp raporu alan gençler gözaltında
22:59 Avrupa’da saldırılar protesto edildi: Her yerde ses çıkaralım
22:19 Amedspor, sahasında 2-1 galip geldi
21:57 DAİŞ’liler SMO adıyla Minbic’e gidiyor
21:55 Bursa'da bir kadın katledildi
21:13 İnsan Hakları Haftası kapsamında konser verildi
20:47 YPJ Sözcüsü Rûken Cemal: Minbic’te tarihi bir direniş var
20:36 Erdoğan: Suriye’de yeni bir dönem başladı
20:14 İzmir'den Polonez işçilerine destek
19:30 Bakırhan’dan çağrı: Büyük fırtınaya karşı Rojava ile diyalog kurun
19:09 Til Temir'de SİHA düşürüldü
18:38 Kılıçdaroğlu trafik kazası geçirdi
18:28 El Cezire: Suriye'de başbakan Muhammed El Beşir olacak
18:20 Hatimoğulları: Parlemento Kürtlerle ortak yaşamın yollarını bulmak için çalışmalı
18:19 Kobanê’ye saldırı: 2 çocuk katledildi
18:14 Eyn Îsa saldırısında 45 Suriye askeri öldürüldü
17:27 DİSK Basın-İş: Her 4 gazeteciden biri asgari ücretle çalışıyor
17:21 Yüksekdağ’ın savunmaları kitaplaştırıldı
17:15 Şerif Gören meslektaşları tarafından uğurlandı
17:11 Genel Kurul’da bütçe görüşmeleri: Merkezi yönetimin borcu 8,8 trilyon
16:49 10 aydır belediye çalışanlarının maaş farkı ödenmiyor
16:45 Bakanlık yanıtladı: 11 ayda 709 tutuklu yaşamını yitirdi
16:11 Kayyım Êlih’te eşbaşkanların belediyeye girişini engelledi
15:52 Gergerlioğlu’da bir yılda bin 700 ihlal başvurusu
15:44 Suriye İnsan Hakları Örgütü’nden BM’ye Türkiye çağrısı
15:09 Taciz faili müftüyü tutuklama talebine ret
15:01 SİHA saldırısı: 3 kişi yaralandı
14:56 Kobanê köylerine saldırı
14:42 DEM Parti: Kuzey ve Doğu Suriye’de savaş suçu işleniyor
14:30 Eşbaşkanları ziyaret eden heyet: Bu gidişata itirazımız var
14:24 Minbic’te son durum
14:18 TEV-DEM’den ‘QSD güçlerinin yanında olalım’ çağrısı
13:49 İsrail Dışişleri Bakanı: Kürtlere yönelik saldırılar durdurulmalı
13:37 Türkiye'nin 8 yıldır hedef aldığı Minbic'te halklar direniyor
12:48 Cizîrê bölgesinin Zirgan ilçesi bombalandı: 1 yurttaş katledildi
12:38 Minbic neden hedefte?
12:07 MKG’den Kasım raporu: 38 gazeteci yargılandı
11:38 Helikopter kazası: 1’i tuğgeneral 6 asker yaşamını yitirdi
11:31 ‘Doğum uzmanı’ olmadığı için Dilan Durmuş yaşamını yitirdi
10:48 Türkiye’nin SİHA saldırısında 12 sivil katledildi
10:08 Kadınlar şiddette karşı savunma tekniklerini öğreniyor
09:32 Sadr’dan Suriye için diyalog çağrısı
09:29 KCK: Suriye’de çözüm Demokratik Ulus ile mümkündür
09:23 KNK: Rojava'nın kazanımlarının yok edilmesi Başur'un statüsünün de yok olmasıdır
09:05 Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Mersin'de başlıyor
09:04 Sahil yoluyla büyüyen zemin sıvılaşması heyelanları arttırıyor
09:00 09 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:57 Aldar Xelîl: Türkiye’nin müdahalesi Suriye krizini derinleştiriyor
08:36 Meteoroloji'den 10 kent için sarı kodlu uyarı
08:13 Minbic Askeri Meclisi: Savunmanın ikinci aşamasına geçildi
08:05 Xwebûn ‘Rojava’yı savunmak farzdır!’ manşetiyle çıktı
08/12/2024
23:43 Özerk Yönetim’den halka ‘uyanık olun’ çağrısı
23:35 Sêrt’te hikaye ve müzik dinletisi
22:35 Erdoğan’dan KYK bursu açıklaması
21:12 TASS: Beşar Esad ve ailesi Moskova’da
20:38 Ferhat Şamî: Minbic’i işgal etmek kolay değil
20:16 Gazze’de 44 bin 708 kişi hayatını kaybetti
19:52 Kongra Star’dan tüm Suriyeli kadın örgütlerine çağrı
19:50 Mamak'ta miting: İnsanca yaşamak istiyoruz
18:50 Kuzey ve Doğu Suriye genelinde sokağa çıkma yasağı
18:46 34 siyasi parti ve kuruluştan QSD’ye destek
18:29 KCDK-E’den Minbic çağrısı: Halkımız Avrupa’da ayağa kalkmalı
18:25 TBB Başkanlığı’na yeniden Sağkan seçildi
18:01 Minbic Askeri Meclisi: Saldırılar kırıldı
17:47 Zübeyir Aydar: Büyük bir savaş olabilir, Rojava’nın sesi olmalıyız
17:32 Fabian Molina: Demokrasi ve istikrarın kalesi Rojava korunmalı
17:24 Savaş uçakları Özerk Yönetim binasını bombaladı
17:14 Hediye Tekin’in cenazesi kadınların omzunda taşındı
17:07 ‘Kurtuluş Rojava Devrimi etrafında birleşmekten geçiyor’
17:04 Rengîn Kültür Sanat Derneği açıldı
16:59 Eşbaşkan Zeydan: Gasp edilen belediyeleri halka teslim edin
16:18 DBP'den ‘Suriye'de demokratik bir yönetim’ çağrısı
16:16 İzmir’de 'Ortadoğu'da savaş ve Türkiye'ye etkileri' paneli
16:09 ‘Ortadoğu’ sempozyumu: Çözüm Önder Apo ile görüşmedir
15:17 DBP eş genel başkanları kitap fuarını ziyaret etti
15:04 Rusya’dan Esad açıklaması: Suriye'den ayrıldı
14:52 Pentagon: Suriye'de askeri varlığımızı sürdüreceğiz
14:46 MSD’den ‘Yeni Suriye’ açıklaması
14:41 Kartal’da ‘İnsanca yaşam’ mitingi: Birlikte direnecek, birlikte kazanacağız
14:20 Özerk Yönetim’den açıklama: Diyaloğa hazırız
14:09 İstanbul’da kitle Kartal Meydanı’na yürüdü
13:40 Tahliye edilen 400’e yakın aile Tebqa Kantonu’na ulaştı
13:22 DEM Parti: Geçiş yönetimi ile Suriye’deki normalleşmenin önü açılmalı
13:09 Minbic Askeri Meclisi saldırılara direniyor
12:48 Fuarda ‘Çîrokên Dengbêjan’ etkinliği
12:41 Irak, Şam Büyükelçiliği’ni tahliye etti
12:25 BM Temsilcisi Pedersen: Bugün Suriye tarihinde bir dönüm noktası
12:24 Şerif Gören yaşamını yitirdi
11:59 Türkiye Barolar Birliği yeni başkanını seçiyor
11:52 Minbic’in köylerine bombardıman
11:47 Rejimden kalan kamu binaları İç Güvenlik Güçleri’nin denetiminde