DİYARBAKIR - TSK’nin Şengal’e yönelik gerçekleştirdiği hava saldırısını “insanlık suçu” olarak tanımlayan HDP’li Feleknas Uca, “2014’te DAİŞ’in bitiremediği bir inancı, kültürü bugün Türkiye, DAİŞ zihniyeti kadar barbarca bir yöntemle yok etmeye çalışıyor" dedi. Uca, Türkiye’nin eylemlerine sessiz kalanları ise bu katliamların ortağı olmakla suçladı.
Türkiye’ye ait savaş uçakları 17 Ağustos’ta Şengal'in Sikêniyê köyünde bulunan bir sağlık ocağına hava saldırısı gerçekleştirdi. Saldırıda 4’ü sağlık görevlisi olmak üzere 8 kişi yaşamını yitirirken, 4 kişi de yaralandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili Feleknas Uca, Türkiye’nin Şengal’e yönelik son dönmde artan saldırıları ile Afganistan’daki gelişmeleri değerlendirdi.
Uca, Şengal ve Afganistan’da yaşananların Ortadoğu’daki demokratik ve özgürlükçü güçler ile DAİŞ ve Taliban çizgisinde somutlaşan kadın ve insanlık düşmanı karanlık güçler arasındaki çatışma olduğunu söyledi.
‘DAİŞ’İN BİTİREMEDİĞİ ÊZİDİLERİ TÜRKİYE YOK ETMEYE ÇALIŞIYOR’
DAİŞ’in Şengal’de yaptığı kırımla giriştiği Êzidî Soykırımı’nı bugün Türkiye’nin sürdürdüğünü ifade eden Uca, “2014’te DAİŞ’in bitiremediği bir inancı, kültürü bugün Türkiye, DAİŞ zihniyeti kadar barbarca bir yöntemle yok etmeye çalışıyor. Şengal’e bugüne kadar 9 kez saldıran Türkiye, son olarak hastane saldırısıyla zulmünü artırarak sürdüreceği mesajını verdi. Uluslararası hukuka göre de suç sayılan bu korkunç saldırı, bir insanlık suçudur. Buradaki amaç Êzidîlerin kendi yurtlarında söz sahibi olmasını engellemektir. Kürt düşmanı politikalarını her geçen gün artıran AKP-MHP ittifakı, Êzidîlerin varlığına da tahammül edemiyor” dedi.
Êzidîler’in 74 fermana rağmen dillerini, kültürlerini, coğrafyalarını asla terk etmediklerini belirten Uca, bugün de çeteler ve aynı zihniyetteki AKP-MHP iktidarının Êzidîleri bu coğrafyadan tamamen silmek istediğini, bunun temelinde ise Kürt kültürüne, Êzidî inancına duyulan düşmanlık yattığını ifade etti.
‘IRAK HÜKÜMETİ DE SORUMLU’
HDP’li Uca, gerçekleştirilen son saldırıların Irak Başbakanı Mustafa El Kazimi'nin ziyaretinden bağımsız olmadığını da vurguladı. Uca, şunları söyledi: “Çünkü Kazimi, Şengal Yönetimi ile bir araya gelecekti. 3 Ağustos'ta da Şengal Dağı'ndaydık. Êzidî topluluğu, Şengal katliamının 7’inci yıl dönümünde özerkliğimizi garanti ettiğimizi söyledi. Güney Kürdistan Hükümeti'nin temsilcisi olan Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi, o gün ciddi bir tehditte bulundu. Erbil-Bağdat anlaşmasının uygulanmaması durumunda kötü şeylerin olacağını söyledi. Kazimi'nin ziyareti ve Türk büyükelçisi ve Güney Kürdistan Hükümeti temsilcisinin yaptığı tehdit de farklı değil. KDP anlaşmanın sağlanması için Türk güçlerini devreye sokmaktan çekinmedi. Bu saldırılarda Irak hükümetinin de sorumluluğu büyük. Türk jetlerine hava sahası kapatılmış olsaydı, bugün bu kadar sivil yaşamını yitirmeyecekti."
BATININ SESSİZLİĞİ
Êzidîler’in DAİŞ’in 2014 saldırısından bu yana hep yalnız bırakıldığını belirten Uca, Türkiye’nin Şengal’de gerçekleştirdiği insanlık suçunun dünyanın gözü önünde yaşandığını kaydetti.
Uca, “Tüm dünya kör, sağır ve dilsiz her zamanki gibi. Avrupa, BM ‘endişeli’ olduklarını beyan etmekten başka herhangi bir eylemde bulunmuyor. Türkiye ile olan mülteci anlaşması başta olmak üzere ekonomi bağlantısı ne yazık ki Türkiye gibi ülkelerin işlediği insan hakları ihlalleri, savaş suçlarına sessiz kalınmasına neden oluyor. BM başta olmak üzere dünya ve Avrupa ülkelerinin, STK’lerin sürekli artan zulme seyirci kalmaması, adalet için kararlı bir şekilde harekete geçmesi elzemdir. Türkiye’nin uluslararası hukuka göre suç sayılan eylemlerine sessiz kalmak, bu katliamların ortağı olmak demektir. İnançları ve kültürleri nedeniyle sayısız katliama maruz kalmış Êzidî halkının DAİŞ’e karşı gösterdiği tarihi direnişi unutmamak, aynı zihniyetin saldırılarına ses çıkarmak, Şengal halkının özerklik talebini tanımak ve desteklemek insanlık vazifesidir. BM başta olmak üzere tüm insan hakları kurumlarının bu vazifeyi yerine getirmeleri gerekiyor” diye konuştu.
DAİŞ VE TALİBAN ÇİZGİSİ
HDP’li vekil, dünyanın gözü önünde Taliban’ın yarattığı karanlıkla Afgan halkına dram yaşatırken, benzer bir insanlık dramının AKP eliyle Ortadoğu ve Şengal’de Kürt halkına yaşatılmak istendiğini de ifade etti.
Uca, “Bu saldırı ve katliamların temelinde Kürt düşmanlığı olsa da bu çatışma aynı zamanda, Ortadoğu’daki demokratik ve özgürlükçü güçler ile DAİŞ ve Taliban çizgisinde somutlaşan kadın ve insanlık düşmanı karanlık güçler arasındaki çatışmadır. Afganistan’ın gelecekte de birçok vesayet savaşına zemin olacağa benziyor. Afganistan’da demokrasi, özgürlük ve adalet isteyen kadınlar, azınlıklar ve insan hakları savunucularının talepleri ise reel politik çıkarlara bir kez daha kurban ediliyor. 20 yıl önce ‘Kalıcı Özgürlük Operasyonu’ adıyla başladıkları işgali bitiren ABD’de işgalin savunucuları ‘beyaz feministler’ bile artık ‘Afgan kadınları kurtarmaktan’ söz etmiyor. Siyasal krizleri fırsata çevirme mantığıyla Libya’dan Afganistan’a kadar uzanan coğrafyada militarist politikalara hız veren AKP-MHP iktidarının bu coğrafyalardaki sorunlara evrensel insani değerler temelinde yaklaşmasını beklemek gerçekçi değil” değerlendirmelerinde bulundu.
‘KADINLAR BARBARLARI TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖNDERECEK’
Ortadoğu’da süren eril, kadın ve insanlık düşmanı güçler arasındaki savaşın en büyük hedefinin kadınlar olduğunun altını çizen Uca, kültürün ve yaşamın taşıyıcısı olan kadının, her dönem bir kültürü, inancı, dili yok etmek isteyen barbar zihniyetin hedefi olduğunu kaydetti.
Şengal’de de Afganistan’da da bu durumun değişmediğine işaret eden Uca, “Kadınlar, kadın oldukları için öldürüldü, tecavüze maruz kaldı, kaçırıldı. Bu barbar çetelere Öz Savunma birliklerini kuran Şengal kadınları tarihi bir direnişle sert bir cevap verdi. Bu barbarları tarihin karanlık çöplüğüne geri gönderdi. Bunu yaparken Ortadoğu’daki eril zihniyetle mücadele etmeyi sürdürdüler. Halen sürdürüyorlar, bugün tüm dünyada direnen kadınlarla dayanışma içinde olan Şengalli kadınlar, Afganistanlı kadınların da direnişine destek olacaktır. Kadından korkan, kadın düşmanı iktidarların yıkılması kadın direnişinin ve kadın dayanışmasının sonucunda gerçekleşecektir. Kadınlar bu hâkim erkek savaşlarına direniş, dayanışma ve yılmaz bir mücadeleyle cevap olacaklar. Kendi sözlerini söyleyecekleri, özgür ve savaşlardan arınmış bir toplum inşa ederek yanıt vereceklerdir” dedi.
MA / Eylem Akdağ