ANKARA - Türkiye’nin, Öcalan ve üç tutukluya dair AK Bakanlar Komitesi’ne verdiği cevapta “hukuk hilesi” yaptığını söyleyen İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, TMK kapsamındaki suçlarda koşullu salıverme süresi bulunmayan bir infaz rejiminin uygulandığını ifade etti.
PKK Lideri Abdullah Öcalan, Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan’a verilen “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen ilgili ihlal kararlarının yerine getirilmesi için Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından 29 Temmuz’da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne başvuru yapıldı.
Komite’nin 30 Kasım -2 Aralık’ta yapılacak toplantısında gündeme alınması beklenen başvuruya dair Türkiye hükümeti tarafından 7 Eylül’de Komite'ye yanıt verildi. Türkiye’nin Komite’ye gönderdiği yanıtta sivil toplum örgütlerinin “umut hakkı” ve “ağırlaştırılmış müebbet cezası” hakkında yasada değişiklik yapılmasına ilişkin tespitleri ve önerilerine dair sadece İmralı’nın fiziki koşullarına ilişkin CPT raporlarına yer verilirken, ihlal kararının esasına girilmedi. Yanıt metninde Türkiye’ye yapılan tavsiyeler de görmezden gelindi.
Komite’ye AİHM kararının yerine getirilmesi sürecinin takibinin yapılması için görüş bildiren kurumlar arasında olan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, hükümetin komiteye gönderdiği yanıtı değerlendirdi.
Türkiye’nin 7 Eylül’de gönderdiği cevaba ilişkin hazırlık yaptıklarını ve kendi görüşlerini AK Bakanlar Komitesi’ne ileteceklerini paylaşarak sözlerine başlayan Türkdoğan, Türkiye’nin “idam cezasını” mevzuatından çıkarmasının ardından Öcalan’ın yargılanmasını bahane ederek, asla kabul edilemeyecek “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” düzenlemesini getirdiğini hatırlattı.
‘TÜRKİYE HUKUK HİLESİ YAPTI’
Türkdoğan, “Ağırlaştırılmış müebbet hapis diye tarif edilen, fakat hiçbir şekilde koşullu salıvermeye izin vermeyen bir ceza biçimi getirildi. Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Türkiye burada bir hukuk hilesi gerçekleştirdi. Mutlaka koşullu salıverme sürelerini ortaya koymak zorundasınız” dedi.
Türkiye’nin Komite’ye verdiği cevabın kendilerine son derece ilginç geldiğini dile getiren Türkdoğan, başvurunun İmralı’nın fiziki koşullarından ziyade “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ortadan kaldırılması” ve Öcalan, Boltan, Gurban ve Kaytan dosyalarında verilen ihlal kararı doğrultusunda koşullu salıverme tarihlerinin belirlenmesine dair olduğunu vurguladı.
İNFAZ KANUNU’N 25’İNCİ MADDESİ
Koşullu salıverme tarihinin belirlenmesinde de tutukluların sağlık ve yaş durumlarının esas alınmasına dair bir görüş bildirdiklerini ifade eden Türkdoğan, “Türkiye, İmralı hapishanesiyle ilgili süreci anlatmış. Koşullu salıverme ile ilgili bir çerçeve sunmuş ama çok önemli bir şey unutmuş. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamındaki suçların koşullu salıverme süresini yazmamış. Geçen yıl Nisan ayında kabul edilen adli tutuklular için geçerli 7242 sayılı kanundaki hükümleri yazmış. Herkes biliyor ki Türkiye’de TMK kanunları var. Eksik bir cevap verilmiş. AK Bakanlar Komitesi, Türkiye’de TMK olduğunu bilmiyor mu? İnfaz Kanunu’nda TMK suçlarından hüküm giyenler için ayrı bir infaz rejimine tabi tutulduğunu bilmiyor mu? Elbette biliyor. İnfaz Kanunu’ndaki 25’inci maddenin ağırlaştırılmış müebbet alanlara dair nasıl bir madde olduğunu bilmiyor mu, biliyor” diye konuştu.
KATI BİR TECRİT VE İZOLASYON
Türkdoğan, Türkiye’nin Uluslararası İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) raporuna göre verilen cevapların eksik olduğunu da kaydetti. Türkdoğan, “Cevapta cezaevi koşulları bakımından bir şey yok. CPT, 2019’da gelip İmralı’yı ziyaret etmişti. Gözlem ve tavsiyeleri vardı. Ancak Türkiye buna uymadı. 7 Ağustos 2019’a kadar avukatları ile görüştürülmesine izin verildi ama ondan sonra yeniden bir tecrit başladı. Son iki yıldır katı bir tecrit ve izolasyon söz konusu” hatırlatmasında bulundu.
KOŞULLU SALIVERME SÜRECİ
Mevcut düzenlemede yer alan “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” sorununun giderek büyüyeceğinin vurgulayan Türkdoğan, bu soruna dair mutlaka bir çözüm üretilmesi gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’nin cevabında yer alan 7242 sayılı İnfaz Kanunu mevzuatına yer verilmesinde de yanıltıcı bir durum olduğuna dikkat çeken Türkdoğan, şunları kaydetti: “7242 sayılı kanunda yapılan değişiklik, koşullu salıverme süreçleri dolan mahpuslar bakımından ‘Cezaevi Gözlem Kurulları’ tarafından karar verileceği belirtiliyor. Zaten ağırlaştırılmış müebbet alanlar bakımından böyle bir prosedür yok. Olmayan bir şey varmış gibi sunamazsınız. Abdullah Öcalan’ın müddetnamesinde 2022 yılında koşullu salıverilecek yazsaydı, bu olurdu. Yanıltıcı bilgi verilmemelidir. Adli mahpuslar bakımından bu düzenleme var. Müebbet hapis cezaları alanlar bakımından yapılabilir. Öcalan şahsındaki düzenleme özeldir. Koşullu salıverme süreci olmadığı için AİHM ihlal kararı verdi.”
MECLİS İNSAN HAKLARI KOMİSYONU'NA ÇAĞRI
İHD Eş Genel Başkanı Türkiye’nin Komite’ye verdiği cevaba ilişkin CPT’ye bilgilendirmede bulunacaklarını da ifade etti. CPT’nin mutlaka gelip, İmralı Cezaevi’ni ziyaret etmesi gerektiğini söyleyen Türkdoğan, kanunlara göre Türkiye’de İmralı Hapishanesi’ni ziyaret edebilecek tek kurumun Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) olduğunu, fakat bunu yapabileceğinden emin olmadığını belirtti.
Yine Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun gidebileceğini, ama AKP-MHP çoğunlukta olduğu için siyasi bir karar alınması gerektiğini dile getiren Türkdoğan, komisyona şu çağrıda bulundu: “Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu değil misiniz? CPT yerine siz gidin. Bu ülkede İmralı gibi bir cezaevi var merak etmiyor musunuz? Orada 4 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bulunuyor. Biz sürekli başvuru ile talepte bulunuyoruz bize de izin verilmiyor. CPT’ye başvurmak dışında seçenek bırakılmıyor. Adalet Bakanlığı’na İmralı’daki tecridin kaldırılması, avukat görüşlerinin yapılması için defalarca başvuruda bulunduk. Sonuç alamayınca geriye başka bir seçenek kalmıyor.”
‘İNSAN HAKLARINDAN YANAYIM’ DİYENLER İÇİN GÖREV
Yaptıkları başvuruda esasen hukukun yerine getirilmesi talebinde bulunduklarını dile getiren Türkdoğan, sözlerini şöyle noktaladı: “Bizim yaptığımız aslında ‘Ben insan haklarından yanayım’ diyen tüm kuruluşlar açısından bir görevdir. Biz, AİHM’in ihlal kararını uygulayacak siyasi mekanizmaya görevlerini hatırlatıyoruz. Bakanlar Komitesi verilen cevabın başvuru ile ilgili olup, olmadığını değerlendirecektir. İnanıyoruz ki Türkiye’den AİHM kararının uygulanmasını talep edecektir” dedi.
MA / Berivan Altan