VAN - Çaldıran’da 18 yıl önce askerler tarafından öldürülen Zahir Yılmaz’ın dosyasıyla ilgili Türkiye'nin AİHM’e 10 askerin yeniden yargılanması için taahhütte bulunmasına rağmen yerel mahkeme dosyayı kapattı.
Van'ın Çaldıran-İran sınırında yer alan Qaşım (Üçgözler) Mahallesi yakınlarında 1 Ekim 2003 tarihinde sınır ticareti yaptığı iddiasıyla askerler tarafından öldürülen 14 yaşındaki Zahir Yılmaz’ın dosyası, 18 yıldır sonuçlanmadı. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) söz konusu askerler hakkında ceza yargılamasının yeniden açılmasının mümkün olacağını taahhüt etmesine rağmen yerel mahkeme kararı tanımadı.
ASKERLER BERAAT ETTİ
2003 yılında yaşanan olayın hemen ardından Yılmaz ailesi avukatları aracılığıyla karakolda bulunan askerler hakkında suç duyurusunda bulundu. Bununla birlikte 10 asker hakkında “Kasten öldürme” suçundan soruşturma başlatıldı. İddianamenin kabul edilmesinin ardından Erciş Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada, askerlerin tümü beraat etti. Yargıtay'a yapılan temyiz başvurusu da reddedilerek, dosya cezasızla sonuçlandı.
YENİDEN YARGILAMA SÖZÜ
İç hukuk yollarının tüketilmesinin ardından aile, avukatları aracılığıyla AİHM'e başvuru yaptı. Yargılanmanın başlamasıyla birlikte AİHM’e 14 Aralık 2020'de savunma gönderen Türkiye, söz konusu beraat eden askerler hakkında ceza yargılamasının yeniden açılmasının mümkün olacağını vurguladı. AİHM ise 1 Temmuz 2021 tarihinde Türkiye’nin bu taahhüdüne karşı kararını açıkladı. AİHM kararında; “Türkiye Hükümeti, Mahkeme'nin yerleşik içtihatları ışığında, mevcut davada başvuru sahiplerinin Sözleşme'nin 2. maddesi kapsamındaki haklarının ihlal edildiğini kabul etmektedir. Hükümet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bir başvuruyu kayıttan düşürmeye karar verdiği davalarda artık dostane bir çözüm veya tek taraflı bir bildirim sonrasında dava listesinden ceza yargılamasının yeniden açılmasını gerektirdiğini vurgulamaktadır. Hükümet, yukarıda bahsi geçen hukuk yolunun, başvuru sahiplerinin Sözleşme'nin 2'nci maddesi kapsamındaki şikayetleri bakımından tazmin sağlayabileceğini düşünmektedir. Hükümet, bu nedenle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde bekleyen davanın çözülmesi amacıyla başvuru sahiplerinin her türlü maddi ve manevi zararı ödemeyi teklif etmektedir” denildi.
YEREL MAHKEMELER KAPATTI
AİHM, ayrıca hükümetin tek taraflı bildirim koşullarına uymaması halinde, başvurunun dava listesine geri alınabileceğinin altını çizdi. Kararın ardından 7 Temmuz 2021 tarihinde Erciş Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuru yapan avukat Murat Timur, beraat eden kamu görevlileri ile ilgili dosyanın yeniden açılmasını talep etti. Mahkeme, Türkiye’nin AİHM’e sunduğu tek taraflı bildirimin, yargılanmanın yenilenmesi sebepleri içinde sayılmamasını gerekçe göstererek talebi reddetti. Bu karara karşı Van 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan itirazda ise mahkeme hiçbir gerekçe göstermeden Erciş Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararın uygun olduğunu belirterek, yine Türkiye’nin AİHM’e verdiği taahhüdü tanımadı.
'HUKUKSUZLUK YAPILIYOR’
Kararı değerlendiren avukat Murat Timur, sadece 2000 yılından bu yana bile bakıldığında yüzlerce kişinin sınırda "kaçakçılık" iddiasıyla öldürüldüğünü ifade etti. Bu ölümlere ilişkin soruşturmaların önemli bir bölümünde kovuşturmaya yer olmadığı yönünde kararlarla kapatıldığını belirten Timur, “Kamu görevlileri ile ilgili açılan birkaç dosyada ise sanıkların kanun yetkisini icra ettikleri gerekçesiyle haklarında beraat kararı verilmiştir. Bu dosyalardan sınır bölgesinde gerçekleşen tüm ölüm olaylarında yargının cezasızlık politikasının kurumsallaştığını söylemek mümkündür. Bu yaklaşım, kamu görevlilerinin sınırda yapacakları her müdahalenin müsamaha göreceğini gösterdiğinden kamu görevlileri her türlü keyfiliği ve hukuksuzluğu rahatlıkla yapabilmektedir” dedi.
‘SINIR RANTA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’
Sınır köylerinin tamamında yurttaşların geçimini sağlayacak her hangi bir olanak bulunmadığından geçmişten beri kamu otoritelerinin sınırda alışveriş faaliyetlerine müsaade ettiklerinin bilindiğini söyleyen Timur, “Bu yaklaşım dönemin politik durumuna göre bazen esnek bazen katı bir şekilde uygulanmaktadır. Bu uygulama keyfiliğe açık olduğundan sınırda ve geçiş noktalarında görev yapan bir kısım kamu görevlisinin ranta dönüştürdüğü birçok kamu görevlisi ile ilgili açılan davalardan anlaşılmaktadır. Belirtilen kamu görevlileri özellikle kamu gücünün zayıf olduğu sınır kesiminde rant sağlayamadıkları yerlerde yurttaşlara keyfi davrandıkları görülmektedir. Müvekkillerin yakınının ölümü ile ilgili yapılan soruşturmada etkin ve adil bir soruşturma yapılmadığından olayın sorumluları cezalandırılmamıştır. Nitekim hükümetin AİHM’e sunduğu bildirgede bu davada müvekkillerin yakının yaşam hakkının ihlal edildiğini kabul etmektedir” diye konuştu.
CEZASIZLIK POLİTİKASI
Yerel mahkemelerin bu kararları tanımamasının iki şekilde açıklanabileceğini söyleyen Timur, “Ya bu mahkemeler AİHM verdiği kararların niteliğini bilmiyor ya da AİHM kararlarının bağlayacağı olmadığı yönünde bir değerlendirmeleri var. Her iki ihtimalde de hakimlerin yargı kararını keyfi bir biçimde uygulamadıklarını gösteriyor. AİHM’in mahkumiyet kararlarının bile yerine getirmeyen yargı sisteminin deklarasyonun kabulü halinde yargılanmanın yenilenmesine uymayacağı kanaatimizi daha önce AİHM’e zaten bildirdik. Başvurucular 18 yıldır Türkiye’de hukuk mücadelesi veriyor. Yakın zamanda sınır bölgelerindeki ölüm vakaları ile ilgili AİHM’in verdiği ihlaller bu bölgedeki ihlallerin sistematik olarak gerçekleştiğini, yargı ve idari organların ortak cezasızlık politikası ile hareket ettiklerini göstermektedir. Bu karardan sonra itirazımızın reddedilmesi ile Türkiye’deki hukuki süreç de tamamlanmıştır. Dosyanın yeniden dava listesine alınması için AİHM’e başvuru yapacağız” dedi.
MA / Adnan Bilen