Connor Hayes: OPCW'nin sessizliğini ancak halklar bozar

  • dünya
  • 10:15 2 Kasım 2021
  • |
img

HABER MERKEZİ - Kürdistan İçin Barış Girişimi Temsilcisi Connor Hayes, "Kimyasal suçunu kanıtlayacak merciler Türkiye’nin ortakları ve savaşın taraflarıdır" diyerek, ilgili kurumları ancak halkların harekete geçirebileceğini söyledi.

Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik başlattığı askeri operasyonlar 6’ncı ayını geride bırakırken, bölgede kimyasal silah kullanıldığına dair bilgiler artıyor. Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) geçtiği bir habere göre, Türkiye son 6 ayda 323 kez kimyasal silah kullandı. Bundan kaynaklı bölgede 548 kişinin çeşitli şikayetlerle hastanelere başvurduğu ve HPG-YJA STAR'lıların yaşamını yitirdiği ifade edildi. Birçok kurum, kuruluş, aydın, yazar, akademisyen ve politikacı, kimyasal silah kullanıldığı belirtilen alanlarda incelemeler yapılması için ilgili kurumlara çağrı yaptı. Avrupa’da bulunan 51 örgüt ve parti, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (OPCW) mektup gönderdi. Girişimde yer alan Avrupa Parlamentosu İsveç Milletvekili Malin Björk, ayrıca Avrupa Birliği (AB) Dişişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e kimyasal kullanımı konusunda bir bilgiye sahip olup olmadıklarını sordu. Türkiye'yi destekler bir yanıt veren Josep Borrell, Türkiye’nin "terörle mücadele" amacıyla Irak’ta bulunduğunu, kimyasal kullanımı konusunda bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtti. 
 
Federe Kürdistan Bölgesi'nde 1994 yılından bu yana inceleme yapan ve çatışma süreçlerini takip eden Kürdistan İçin Barış Girişimi Temsilcisi Connor Hayes, kimyasal silahların kullanılmasına ilişkin Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
Kimyasal kullanımının uluslararası boyutundan biraz bahseder misiniz? Bu silahları kullanan ülkelere uygulanan yaptırımlar nelerdir? 
 
Kimyasal silahların kullanımına veya silah biçimindeki kimyasallara karşı uluslararası bir yasak uygulanıyor. 193 ülke tarafından imzalanmış olan bir uluslararası anlaşma var. Sözleşmenin ardından ise OPCW kuruldu. Bu kurum kimyasal silahların kullanımını uluslararası olarak izleme görevi görüyor. Anlaşmanın imzalanmasından bu yana kimyasal silah kullanan ülkelere karşı uygulanan yaptırımların emsalleri var. OPCW'nin görev alanı veya yetkileri, İngiltere'deki skripal zehirlenme olayının ardından 2018'de olduğu gibi değişti. Bu saldırıdan Rusya sorumlu tutuldu. Bu anlamda OPCW'nin faile suç isnat etme hakkı doğmuş oldu. Öncesinde ise yalnızca kimyasal silahların kullanılıp kullanılmadığını belirlemeleri gerekiyordu. Şimdi suçlu belirleyebiliyorlar. Bunu da son olarak Essad ve Suriye örneğinde yaptılar. Yakın zamanda kimyasal silah kullanımı ve bu kullanımın sıklığının tespit edilmesi halinde söz konusu ülkelere karşı güçlü yaptırımlar getirme yetkisi bu kuruma verildi.
 
 
Buradaki sorun OPCW'nin politize edilmiş olması, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bir NATO üyesi olması ve saldırdığı tarafın ise uluslararası güçler tarafından 'terör örgütü' kabul edilmesidir.
 
Federe Kürdistan Bölgesi’nde kimyasal silah kullanıldığına dair çok sayıda haber var. Girişim olarak bu konuyla ilgili bazı bildiriler ve raporlar yayınlandınız. Elinizde Türkiye veya ona bağlı güçlerin kimyasal silah kullandığına dair somut deliller, fotoğraflar, videolar, hastane raporları veya tanık ifadeleri var mı?
 
Bu son süreçte daha çok Güney Kürdistan'dan gelen kimyasal silah kullanımı iddiaları ve raporlarına odaklanmış durumdayız. Bunun dışında yine Kuzeydoğu Suriye ve Rojava'da da Türkiye ve ona bağlı çetelerin kimyasal silah kullandığına dair iddialar var. Öte yandan Güney Kürdistan özelinde, kimyasal silah kullanıldığına dair bulgular var. Çekilen bazı videolar, bu videolarda yer alan kişilerin kimyasal bir saldırıya maruz kalmış olabileceğine dair güçlü şüphe uyandırıyor. Saldırıların yaşandığı bölgelerde üzerinde, içeriğinde 'amonyum nitrat' olduğunu yazan gaz kapsüllerinin fotoğrafları var. Fakat burada şöyle bir hinlik var. Amonyum nitrat ve bazı kapsüllerde adı geçen pek çok kimyasal yasaklı değil. Başka kullanım alanları olmakla beraber, kimyasal silah olarak da kullanılabilecek kimyasallar bunlar. Bunun dışında savaşçı olmayan sivil halkın da kimyasal silah saldırısında oluşabilecek semptomlar için tedavi edildiğine dair hastane raporları var. Yine savaşçıların bedenlerinin üzerlerinde hiç bir ölümcül yara olmaksızın tünellerden sürüklenerek çıkarıldığının videoları var. Bu insanların herhangi bir yara almadan ölmelerinin tek açıklaması kimyasal silah kullanıldığıdır. Başka videolar da var. Örneğin yakın zamanda yeşil bir gaz gören insanların ifadeleri ortaya çıktı ve bu gazın videosu da var. Bu nedenle hem bizim hem Kürt hareketinin hem de dünyadaki pek çok kurum ve kuruluşun çağrısı aynı. Hepimiz OPCW'ye veya ilgili diğer uluslararası kuruma, gidip bu durumu yerinde incelemesi ve resmi bir soruşturma başlatması çağrısı yapıyoruz. OPCW, IPP ve WV gibi kimyasal silahlar ve nükleer silahların yasaklanması üzerine çalışan pek çok kurum, daha önce bundan çok daha az kanıtla, dünyanın pek çok yerinde inceleme başlattı. Bunun dışında ise Hıristiyan Arabulucular Takımı (Christian Peacemakers Team-CPT) gibi bölgede çalışan insan hakları tabanlı örgütler de bu tür silahların bölgede kullanılıyor olabileceğine dair endişelerini dile getirdi. CPT ekipleri, bu tür semptomlarla başvuran bazı siviller nedeniyle beyaz fosfor kullanılma olasılığına yönelik kanıtlar ortaya koydu. Ancak asıl sorun 'Burada kimyasal silah kullanıldı' diyebilmek için resmi bir soruşturma başlatılması, testlerin resmi olarak yapılması ve sonucunda da resmi kanallardan bir rapor çıkarılması gerekiyor. Bunun henüz olmamış olmasının sebebi de OPCW'nin politize edilmiş olması, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bir NATO üyesi olması ve saldırdığı tarafın ise uluslararası güçler tarafından 'terör örgütü' kabul edilmesidir. Tüm bu nedenlerle, insanlığa karşı suç olarak sayılan bu kimyasal silah kullanımına ve her türlü suçun işlenmesine, bu uluslararası güçler tarafından tam yetki verilmiştir.
 
Türkiye'nin son altı ayda 323 kez kimyasal silah kullandığına dair bilgiler var. Bölgede yapılan bir araştırmanız var mı?
 
Bu rakamları yalnızca Kürt hareketinden alabiliyoruz. CPT gibi örgütlerden ise münferit vakalara dair bazı bilgiler alınabiliyor. Bu rakamlarla ilgili sorun şu ki, vakalar muharebe alanlarında veya medya savunma alanlarında raporlanıyor ve bu bölgelere gidip bu raporları teyit edebilecek uluslararası gözlemciler yok.  Uluslararası pek çok kuruluş Kürt hareketini bu durumda taraflardan biri olarak gördüğü için güvenilir bir kaynak olarak değerlendirmiyor. Bu da bizi aynı yere getiriyor. Bu iddiaların araştırılması için bağımsız bir teyit aracına ihtiyaç vardır. Şunu söylemek gerekir ki, Kürt hareketinin bu anlamda güvenilir bir kaynak olarak görülmemesi onların güvenilir olmadığı anlamına gelmiyor. Bu tamamen hareketin uluslararası güçler tarafından kriminalize edilmesiyle alakalıdır. Her ne kadar bu güçler, söz konusu çatışma içinde Kürt hareketinin direkt taraflardan biri olduğunu ve bu nedenle verdikleri rakamların güvenilir bilgi kabul edemeyeceğini söylese de, unutmamak gerekir ki söz konusu bu güçler de o çatışma içinde bir taraftır hem de çıkarları olan bir taraftır. Var olan tüm kanıtlarla birlikte, bu rakamlar, bu videolar, fotoğraflar, gaz fişekleri, sivillerden gelen raporlar ve şikayetler, bir soruşturma başlatılması için yeterlidir ve bizim çağrımız da budur. Hareketin söylediği de daha farklı bir şey değildir. Uluslararası bağımsız heyetler gelsin ve bölgede bir soruşturma başlatsın.
 
Kürt hareketinin kaynak olarak dikkate alınmadığını söylediniz. O halde uluslararası kurumlar hangi şart ve koşullarda ve nasıl harekete geçirillir?  
 
Evet, sorun da gerçekten bu değil mi? Biz de tam olarak bunu çözmeye çalışıyoruz. OPCW'nin soruşturmayı başlatması için belli kriterleri var. Etkilenen devletin hükümeti, yani Irak Federe Kürdistan hükümeti tarafından resmi olarak çağrılmaları, bu da olmuyorsa Birleşmiş Milletler tarafından bağımsız olarak davet edilmeleri gerekiyor. Ve o zaman muhtemelen bunun gerektireceği şey de emperyalist güçlerden oluşan BM Güvenlik Konseyi'nin onaylanmasıdır. Şu anda OPCW dışında bağımsız bir laboratuar tarafından testlerin resmi olarak yapılıp yapılamayacağı, geçerli olup olmayacağı konusunu inceliyoruz. Bununla ilgili sorun da şudur ki, kimyasal silah saldırısına maruz kalmış bir bölgede örnek toplamak için uygun ekipmana, bilgiye ve deneyime sahip olmak gerekiyor. Bu da, ancak direk o bölgede bulunan insanların uğraşması gereken bir şey olarak kalıyor. Fakat resmi organların bu işi üstlenmesini sağlamaya çalışmak zorlu bir savaş. Zira daha önce de belirttiğim gibi, bu uluslararası 'bağımsız' kuruluşlar, bağımsız değil, Lahey'e bağlı ve Avrupa ile batı tarafından kontrol ediliyor. Haliyle bu organlar, NATO üyesi bir ülkenin kimyasal silah kullandığını açık açık dile getirmek istemiyorlar. Öte yandan bu konu şu anda gerçekten çok gündemde olan bir konu. Özellikle batıda, bu konu ile ilgili haberlerin çoğu, Morning Star gazetesinden Steve Sweeney tarafından yazıldı. Sweeney uzun süre bölgede haberi sahadan takip ederek bu konuda pek çok haber yazdı ve kimyasal silah kullanımı iddiasını dünya gündemine sokmayı başardı. Şu anda da hala bu konunun araştırılması için çaba sarf ediyor ve pek çok kurum ve kuruluşun ilgisini bu yöne çekmeyi başardı. Dolayısıyla şu anda bu konu ile ilgili bir farkındalık ve bir endişe var. Ama yine de bu iddianın resmi olarak araştırılmasını sağlamak en basit tarifiyle bayır yukarı bir savaş.
 
 
 Kimyasal silah kullanımı Türkiye'nin savaş suçlarının sadece bir tanesi. Bu suçların işlendiğini kanıtlayacak merciler de Türkiye'nin ortakları, bu savaşta çıkarları olan taraflar. 
 
 Kimyasal silahlardan etkilenen yurttaşlar için özel gizli bir hastanenin kurulduğu belirtildi. Şimdiye kadar ne kadar yurttaş etkilendi ve hayatını kaybetti? Buna dair bilgileriniz nedir? 
 
Her ne kadar kimyasal silah saldırısını işaret etmeleriyle tutarlı olarak, semptomlar nedeniyle tedavi gören çok sayıda vatandaş vakasına ilişkin münferit raporlar olsa da, dediğim gibi bölgede bu tür durumlar, 'resmi raporlar' olmaması nedeniyle eksik kalıyor. Bu nedenle yine 'resmi olarak', herhangi bir rakamı doğrulamak veya yalanlamak spekülatif olur. Fakat kimyasal silah saldırısında oluşabilecek semptomlar nedeniyle tedavi gören düzinelerce insana ait hastane raporları mevcut.
 
Burada asıl sorun, ya da tek sorun Türkiye'nin kimyasal silah kullanması değil, Türkiye'nin yaptığı diğer her şey. Kimyasal silah kullanımı Türkiye'nin savaş suçlarının sadece bir tanesi. Diğer bir boyut ise Türkiye'nin Kürt halkına karşı devam eden ve asla sonu gelmeyen saldırısı. Asıl son verilmesi gereken, bitirilmesi gereken budur. Bu sona ermeden çabamız ya da bu suçun işlendiğini kanıtlamaktan ileri gitmiyor. Ve dediğimiz gibi, bu suçların işlendiğini kanıtlayacak merciler de Türkiye'nin ortakları, bu savaşta çıkarları olan taraflar. Ve yaşananlar da bu kontrolsüzlüğün sonuçlarıdır. Türkiye'nin yayılmacı politikası herkesin malumu. Kimi zaman buna Yeni Osmanlıcılık olarak işaret ediliyor. Türkiye bu kapsamda başka ülkelerin egemen olduğu topraklara girmekte bir beis görmüyor. Buraları zaten ulusal topraklarının bir parçası olarak görüyor. Özellikle Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyini. Ve bu bölgelerde de nüfus genel olarak Kürt nüfusu. Şu anda Irak'ta, hatta Türkiye'nin güneydoğusunda bile soykırımcı bir politikaya sahip olduklarını gösteriyorlar. Demografiyi değiştirmeye çalışıyorlar, insanları yerinden etmeye ve asimile etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin kimyasal silah kullanımını kontrol etmemenin sonuçları sadece bu gündemin ve bu politikanın genişlemesini ve tırmanmasını sağlıyor. Şu anda bile ekonomik ve kültürel bağlarını kullanarak vekaleten kendi yerlerine savaştırdıkları cihatçılar tarafından sömürgeleştirilmeye başlanan bölgeler olduğunu biliyoruz. Böylece bu kontrolsüzlüğün sonucu, verilen bu açık çekin sonucunda korkunç ölçekte bir insan kıyımı olacak diyebiliriz.”
 
 
 Türkiye ne yaparsa yapsın, Türkiye'deki hükümet ne yaparsa yapsın, buna göz yumuluyor ve Türkiye de NATO'ya ihtiyacı olduğunu biliyor. NATO ve ABD'nin göz yumamayacağı sınırları geçmemeye dikkat ediyor.
 
Bölgeden birçok sivil toplum örgütü ve siyasi partinin Birleşmiş Milletlere inceleme çağrısı var. Birleşmiş Milletler konuya ilişkin neden harekete geçmiyor?
 
OPCW ve BM'nin soruşturma yapması gereken organlarının ve bu örgütlerin siyasi doğasından kaynaklanıyor. Bu kararlar öncelikle BM Güvenlik Konseyi tarafından alınıyor. Konsey ise NATO'nun en büyük silahlı gücü olan ABD hakimiyetinde. Her ne kadar Türkiye ile ABD arasında zaman zaman ufak gerginlikler olsa da, Türkiye NATO ve ABD için hayati bir jeostratejik öneme sahip. Biliyorsunuz, bölgedeki NATO operasyonları Türkiye'deki hava üsleri aracılığıyla yapılıyor ve Türkiye'de ABD'ye ait nükleer silahlar var. Dolayısıyla şunu söylemek mümkün, bu jeostratejik önem nedeniyle, Türkiye ne yaparsa yapsın, Türkiye'deki hükümet ne yaparsa yapsın, buna göz yumuluyor ve Türkiye de NATO'ya ihtiyacı olduğunu biliyor. NATO ve ABD'nin göz yumamayacağı sınırları geçmemeye dikkat ediyor. Bu şartlar altında, bahsettiğimiz bayır yukarı savaş, sendikaların içindeki ve dışındaki farklı türdeki örgütlerin ve ilerici güçlerin sivil toplum örgütlerinin yeterli desteğinin olup olmadığını söyleyebilmenizin nasıl mümkün olacağıyla belirleniyor. NATO ve ABD ile Fransa, Almanya, Birleşik Krallık gibi güçlere bu olayı aydınlatmak için bir araştırma yapması anlamında baskı oluşturmak, olayda zarar gören tarafın meşruiyetine dair doğru algıyı oluşturmak, şu anda en öncelikli çalışmamız. Aynı zamanda bu anlamda çok büyük bir dirençle karşı karşıya olduğumuzun da altını çizmek gerekiyor. Ana akım medyanın bu konu hakkında yazıp çizmesini sağlamamız gerekiyor ki bu ülkelerin halkları olan bitenden haberdar olmuş olsun. Çünkü ancak o zaman, kendi vatandaşları bu suçun araştırılması için bir baskı oluşturabilir ve bu suç ifşa edilebilirse, bu ülkelerin kendi toplumları araştırma talep ederse, ‘Hayır yapmıyoruz’ diyemeyecekler. Çünkü hayır demeleri insan hakları anlamında bir krize neden olacaktır. Hali hazırda ABD'nin, yani CIA'in Türkiye'ye dağdaki gerillanın koordinatlarını verdiğini biliyoruz. Her türlü silah ve lojistik yardımı yaptıklarını da biliyoruz. Birleşik Krallık ve Kanada için de bu aynıdır. Bu ülkelerin hiçbiri Kürt halkının dostu değildir. Onların derdi kendi çıkarlarına hizmet etmek. Bu nedenle bizlerin ulaşması gereken resmi makamlar değil, resmi makamları harekete geçmek zorunda bırakacak olan halklar, sendikalar, partiler, örgütler ve gerçeği yazan gazetecilerdir. 
 
 Sizin hem BM’ye hem de kendi ülkenize çağrınız nedir? 
 
Şu ana kadar çalışmalarımız sonucunda Türkiye'nin kimyasal silah kullanımı iddiası, İngiltere, Almanya ve İtalya parlamentolarında gündeme alındı. Bunun dışında Avrupa Parlamento'suna da yansıdı. Kesintisiz bir şekilde tüm üyelerimizle dışişleri ve BM Ofisi'ne açık mektuplar gönderiyoruz. Parlamentoda konuyla ilgili önergeler sunuyoruz ve soru önergeleri veriyoruz. Onlara tek çağrım sürdürülebilir bir çözüm nasıl olur bunun üzerinde düşünmeye başlamak ve bu krizden direkt etkilenen insanların seslerini kesmemek, aksine onları dinlemek. Bunun en güzel örneği Şengal'deki Êzidî toplumu. Bu kadim halk statüleri verilmeden büyük güçler tarafından senelerce manipule edildi. Kimlikleri inkar edildi. Kendi kaderlerini tayin etmeleri engellendi. Bu halk en sonunda ayağa kalktı ve kendi kaderini tayin edeceğini söyledi. Çünkü bu kriz hali başka türlü sona eremezdi. ABD ve İngiltere hükümetleri halkı temsil etmez, halkın çok küçük bir kesimini temsil eder. Bu anlamda benim çağrım; BM ya da bu gibi ülkelere değil, bu ülkelerde yaşayan temsil edilmeyen halklara. Her şeye rağmen mücadeleye devam etmek zorundayız.
 
MA / Gözde Çağrı Özköse - Ömer Akın

Diğer başlıklar

00:23 Tatvan festivali: Biz kadınlar sürece hazırız
30/06/2025
23:56 LeMan'ın Beyoğlu'ndaki binasına saldırı
23:43 LeMan: Sürülen lekeyi kabul etmiyoruz
23:23 Amed’de Demokatik Toplum Buluşmaları: Daha çok örgütlenmeliyiz
22:36 Agirî’de Demokratik Toplum Bulaşmaları sürüyor
22:29 Trump, Suriye'ye yaptırımların hafifletilmesine ilişkin kararname imzalayacak
22:23 Leman dergisine 'karikatür' soruşturması
22:18 Hasta tutsak Ayık için çağrı: Sağlık hakkına erişimi sağlansın
22:07 Kadın festivali Xecê ve Beser Şahin konseriyle sona erdi
21:39 ‘Nemrut Krater Gölü ve Kalderası tehdit altında’
21:36 Riha’da gerçekleştirilecek 250 halk buluşmasının startı verildi
21:31 Leyla Dolaş'ı katleden fail tutuklandı
21:26 Tülay Hatimoğulları'ndan Hatay'daki yangın için çağrı: Halk, kaderine terk edilmesin
21:16 Kadınlar uyuşturucuya karşı yürüdü
21:10 Aydın ve sanatçılar barışı konuştu: Herkes süreci sahiplenmeli
20:50 Erdoğan: Son hadiseler sürecin stratejik bir adım olduğunu teyit etmiştir
20:17 Antakya'da yangın sürüyor: 500 kişi tahliye edildi
19:53 Colemêrg'te 4.4 büyüklüğünde deprem
19:33 Mêrdîn'de Zeynep Kınacı ve Sema Yüce anması
19:00 DEM Parti Amed Gençlik Meclisi'nden çalıştaya davet
18:56 Barış Anneleri’nden TUAY-DER’e ziyaret: Barışa çok yakınız
18:51 Petrol içme suyuna karıştı, kadınlar valiliğin önünde toplandı
18:30 İstanbul'da 3 kişi tutuklandı
17:57 AFAD: Yangın mağdurlarına 162 bin lira destek verilecek
17:36 İstanbul için kuvvetli rüzgar uyarısı
17:32 Türk-İş: Açlık sınırı 26 bin 115 lira
17:29 Şirnex’te 'İklim ve Kıyı Kanunu’na tepki
17:07 Almanya'da enflasyon yüzde 2'ye düştü
16:32 Amed Ekoloji Meclisi'nden bildirge: Komünlerle doğayı savunalım
16:29 Temelli: Hukuki altyapı ve güvence sağlanmalı
16:20 Emekliler için araştırma önergesi
15:47 Kadınlar 'Jineoloji Atölyesi'nde bir araya geldi
15:38 Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi 8 Temmuz’da Ankara’ya çağırıyor
14:50 Bodrum'da yangın
14:40 Şirin Ebadi: Evin Cezaevi’nde tutsaklara yönelik işkence arttı
14:17 2 kişinin hayatını kaybettiği olayda barış sağlandı
14:06 Kadın festivali ikinci gününde
14:03 'Hayata Dönüş Operasyonu' davasında karar çıkmadı
14:01 Barolardan 'zeytinlik yasasına' karşı mücadele çağrısı
14:00 Berivan Araz'ın taziyesine kitlesel ziyaret
13:58 Özgür Özel'den Saraçhane çağrısı
13:56 Kadın tutsaklara ‘Newroz kutlaması’ cezası
13:43 Kerim Boran cezaevinden çıktı
13:24 Antakya'da yangın yerleşim yerine ulaştı
12:48 CHP’den ilk açıklama: Partimizi teslim etmeyiz
12:00 CHP'nin kurultay davasında ‘görevsizlik kararına itiraz’ süreci beklenecek
11:37 Semsûr'da bir kadın katledildi
11:32 TÜİK’e göre işsiz sayısı 2 milyon 972 bin
11:30 DEM Parti ‘ara zam’ talebiyle İstanbul’da sahaya indi
11:21 Anneler: Birlik sağlanmalı
10:00 Abdullah Öcalan ile görüşmek isteyen isimler Türkiye'ye geliyor
09:53 Xêro Abbas: Sanatçılar sürece omuz vermeli
09:32 De Conca: Çözüm Öcalan’ın manifestolarında
09:30 3 kentte yangınlar kontrol altına alındı
09:03 DEM Parti İstanbul eşbaşkanı: Süreci demokratik zemine çekme görevi bize düşüyor
09:02 Şiddet uygulayıp tehdit ettiler: Burası Guantanamo
09:02 Mersin’deki sivil toplum örgütlerinden iktidara 'adım at' çağrısı
09:01 İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin üzerinden 4 yıl geçti: Vazgeçmeyeceğiz
09:00 30 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:55 İzmir'de yangınlar 2'nci gününde: 10 mahalle boşaltıldı
08:16 Hasta tutsak Boran'ın cezası kaldırıldı
08:03 Omerya'daki yangın kontrol altına alındı
00:15 Tozan Alkan, Alevi deyişlerinden oluşan yeni bir albüm hazırladı
29/06/2025
23:47 Türkiye, Kurojaro ve Metina'yı bombaladı
23:24 Erdîş’teki şenlik alanından Abdullah Öcalan’a selam
23:08 İzmir ve Manisa'da yangın: 1 tutuklama 1 gözaltı
22:13 Özgür Özel'den kurultay davasına ilişkin açıklama
22:03 İstanbul’da halk buluşmalarına yoğun katılım
21:55 Tülay Hatimoğulları: Enternasyonalist güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız var
21:41 Tatvan Kültür ve Sanat Festivalinde çocuklar için etkinlikler
21:31 DEM Parti, Romanlarla buluştu
21:23 Kadın festivalinde atölye çalışması ve film gösterimi
21:12 'Alevi halkına yönelik katliama karşı ses çıkar' çağrısı
21:07 Trump'tan İran'a yaptırım açıklaması
21:02 İzmir'de iki ayrı orman yangını: Evler tahliye edildi
20:53 Bazîd’te Demokratik Toplum Buluşması: Devlet adım atsın
20:21 İran BM'den tazminat talep etti
20:18 TTB: Barışı ve toplum sağlığını savunuyoruz
20:04 MİT Başkanı Kalın Hamas heyetiyle görüştü
19:55 Omerya bölgesinde yangın rüzgarın etkisiyle yayılıyor
19:50 Orhan Doğan mezarı başında anıldı: İzinden gideceğiz
19:41 Abdullah Öcalan'ın doğduğu evde çekilen ilk Kürtçe klip yayınlandı
19:24 Sekasor’da maden ocağına karşı nöbet 2’nci gününde
19:13 Özgür basın emekçisi Erenci mezarı başında anıldı
18:53 'Kürdistan'da 100 yıl: Hakikat Adalet ve Barış' çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı
18:36 Akrabalar arasında çıkan kavgada bir kadın yaşamını yitirdi
18:35 DEM Parti'den konferans: Barışın anahtarı çocukların elinde
18:17 Bodrum S Tipi'nde bir tutuklu yaşamını yitirdi
18:12 Zeynep Kınacı ve Sema Yüce için anma: Özgür Kürt kadın çizgisini belirlediler
18:00 GGC, ırkçı söylemlerle gündeme gelen TGF’den ayrıldı
17:52 ‘Emek Çalıştayı’ ön raporu: Demokratik toplumu inşa etmek hepimizin sorumluluğu
17:48 Şêx Seîd ve arkadaşları Qamişlo ve Hesekê’de anıldı
17:43 Şêx Seîd ve arkadaşları idam edildikleri yerde anıldı: Mezar yerlerini açıklayın
17:39 Kobanê Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler Fakültesi açıldı
17:37 Elektrik akımına kapılan Mahmut Öztemel hayatını kaybetti
16:57 Hesandîn’de madene karşı açıklama: Çalışmalar durdurulsun
16:50 Kadınlardan 8 Temmuz’da Meclis önünde buluşma çağrısı
16:28 İzmir'de 2 bölgede yangın
15:46 TMMOB'dan 'Zeytinlik yasasını' geri çekme çağrısı
15:43 Şêx Seîd ve arkadaşları Xarpêt'te anıldı
15:27 MED TUHAD-FED ve ÖHD’den rapor: 631 hasta tutsak cezaevinde
13:49 DEM Parti baro başkanları ve hukukçularla buluştu
13:30 Kerboran’da çocuk etkinliği
13:28 Çiçek: Kürtler ve Öcalan söz konusu olunca hukuk rafa kaldırılıyor
13:02 Amed’de ‘Çatışma Çözümü Süreçlerinde Çocuk’ konferansı
12:50 Yangın Muğla'da kontrol altına alındı Aydın'da başladı
12:22 Bayındır: Kürt halkının 100 yıllık mücadelesi zaferle sonuçlanacak
12:21 DEM Parti’den Şêx Seîd için ‘iade-i itibar’ çağrısı
12:04 Demokratik Toplumda Emek Çalıştayı: İzleyen değil inşa eden olalım
11:39 Gimgim'da kadın festivali: Ekin'in düştüğü yerden ayağa kalkıyoruz
11:27 Orman yangınlarında 17 kişi gözaltı alındı
11:19 Trump'tan 'Gazze' açıklaması: Anlaşma yapın
10:05 Manisa ve Balıkesir’de yangın sürüyor
09:58 Jin derginin 122'nci sayısı yayında
09:55 DBP ve HDK Şêx Seîd ve arkadaşlarını andı
09:29 Küçük işletmesiyle var olma mücadelesi veriyor
09:28 Son 24 saatte Gazze'de 81 kişi hava saldırılarında yaşamını yitirdi
09:14 'Kadınlar sürece dahil olmalı'
09:13 Öğretmenler 1 Temmuz'da Ankara'da olacak
09:12 Akademisyen Mecit: Kürt partilerinde çift başlılık tek listeyi engelliyor
09:11 Hamide Rencüs: Ortadoğu demokratikleşmeyle huzura kavuşur
09:10 Prof. Dr. Sevtap Yokuş: Süreç hukuki güvencelerle başarıya ulaşır
09:09 Tetwan Belediye Eşbaşkanları: Festivalle kültürümüze sahip çıkıyoruz
09:08 'Savaş engelli sayısını artırıyor
09:07 AYM'ye göre Rozerin Çukur'un katledilmesi hukuka uygun!
09:06 'Eğitimde sermaye etkin kılınmaya çalışılıyor'
09:03 Gazeteciler: Meslektaşımızı tehdit edenler yargılanmalı
09:01 'Ötekilerin' sorunları çözüm bekliyor
09:00 29 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:24 Erdîş’de ‘Bahar Şenliği’ coşkusu
08:23 Agirî'de 'demokratik toplum buluşması' düzenlendi
08:18 Tetwan Kültür ve Sanat Festivali’ne yoğun ilgi
08:07 Riha’da kadın katliamları protesto edildi
08:05 Sebahat Atabey kadınlar tarafından defnedildi
28/06/2025
22:23 Marsilya’da ‘Öcalan’a özgürlük’ çağrısı
22:00 Amed'te halk toplantıları: Devlet adım atmalı
21:30 Yangın açıklaması: 83 yangından 8’i aktif
21:12 Madımak anması: 2 Temmuz’a çağrı
21:09 Şirnex’teki doğa talanına tepki: Sessiz kalmayın
21:02 Manisa ve Sakarya’da yangın: Yerleşim yerleri boşaltıldı
20:43 Paramiliter gruplar Girê Eyndarê Tepesi'ne zarar verdi
20:34 İHD Çewlîg’de 7 yıl sonra temsilcilik açtı
20:17 Amed’de 6 yaşındaki çocuk yaşamını yitirdi
20:07 Marmara için kuvvetli rüzgar uyarısı
19:57 İran’a uçak seferleri başlıyor
19:22 Birçok yerde orman yangını çıktı
19:18 Trump’ın İran’a askeri hareket yetkisini kısıtlamaya yönelik tasarı reddedildi
19:15 Konya’da erkek şiddeti: 2 kadın ağır yaralandı
19:11 Erdoğan ‘İBB’ açıklaması: Ahtapotun kollarını kendileri açıklıyor
19:02 'Savaş sonrası İran baskıyı arttırdı'