Connor Hayes: OPCW'nin sessizliğini ancak halklar bozar

  • dünya
  • 10:15 2 Kasım 2021
  • |
img

HABER MERKEZİ - Kürdistan İçin Barış Girişimi Temsilcisi Connor Hayes, "Kimyasal suçunu kanıtlayacak merciler Türkiye’nin ortakları ve savaşın taraflarıdır" diyerek, ilgili kurumları ancak halkların harekete geçirebileceğini söyledi.

Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik başlattığı askeri operasyonlar 6’ncı ayını geride bırakırken, bölgede kimyasal silah kullanıldığına dair bilgiler artıyor. Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) geçtiği bir habere göre, Türkiye son 6 ayda 323 kez kimyasal silah kullandı. Bundan kaynaklı bölgede 548 kişinin çeşitli şikayetlerle hastanelere başvurduğu ve HPG-YJA STAR'lıların yaşamını yitirdiği ifade edildi. Birçok kurum, kuruluş, aydın, yazar, akademisyen ve politikacı, kimyasal silah kullanıldığı belirtilen alanlarda incelemeler yapılması için ilgili kurumlara çağrı yaptı. Avrupa’da bulunan 51 örgüt ve parti, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (OPCW) mektup gönderdi. Girişimde yer alan Avrupa Parlamentosu İsveç Milletvekili Malin Björk, ayrıca Avrupa Birliği (AB) Dişişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e kimyasal kullanımı konusunda bir bilgiye sahip olup olmadıklarını sordu. Türkiye'yi destekler bir yanıt veren Josep Borrell, Türkiye’nin "terörle mücadele" amacıyla Irak’ta bulunduğunu, kimyasal kullanımı konusunda bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtti. 
 
Federe Kürdistan Bölgesi'nde 1994 yılından bu yana inceleme yapan ve çatışma süreçlerini takip eden Kürdistan İçin Barış Girişimi Temsilcisi Connor Hayes, kimyasal silahların kullanılmasına ilişkin Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
Kimyasal kullanımının uluslararası boyutundan biraz bahseder misiniz? Bu silahları kullanan ülkelere uygulanan yaptırımlar nelerdir? 
 
Kimyasal silahların kullanımına veya silah biçimindeki kimyasallara karşı uluslararası bir yasak uygulanıyor. 193 ülke tarafından imzalanmış olan bir uluslararası anlaşma var. Sözleşmenin ardından ise OPCW kuruldu. Bu kurum kimyasal silahların kullanımını uluslararası olarak izleme görevi görüyor. Anlaşmanın imzalanmasından bu yana kimyasal silah kullanan ülkelere karşı uygulanan yaptırımların emsalleri var. OPCW'nin görev alanı veya yetkileri, İngiltere'deki skripal zehirlenme olayının ardından 2018'de olduğu gibi değişti. Bu saldırıdan Rusya sorumlu tutuldu. Bu anlamda OPCW'nin faile suç isnat etme hakkı doğmuş oldu. Öncesinde ise yalnızca kimyasal silahların kullanılıp kullanılmadığını belirlemeleri gerekiyordu. Şimdi suçlu belirleyebiliyorlar. Bunu da son olarak Essad ve Suriye örneğinde yaptılar. Yakın zamanda kimyasal silah kullanımı ve bu kullanımın sıklığının tespit edilmesi halinde söz konusu ülkelere karşı güçlü yaptırımlar getirme yetkisi bu kuruma verildi.
 
 
Buradaki sorun OPCW'nin politize edilmiş olması, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bir NATO üyesi olması ve saldırdığı tarafın ise uluslararası güçler tarafından 'terör örgütü' kabul edilmesidir.
 
Federe Kürdistan Bölgesi’nde kimyasal silah kullanıldığına dair çok sayıda haber var. Girişim olarak bu konuyla ilgili bazı bildiriler ve raporlar yayınlandınız. Elinizde Türkiye veya ona bağlı güçlerin kimyasal silah kullandığına dair somut deliller, fotoğraflar, videolar, hastane raporları veya tanık ifadeleri var mı?
 
Bu son süreçte daha çok Güney Kürdistan'dan gelen kimyasal silah kullanımı iddiaları ve raporlarına odaklanmış durumdayız. Bunun dışında yine Kuzeydoğu Suriye ve Rojava'da da Türkiye ve ona bağlı çetelerin kimyasal silah kullandığına dair iddialar var. Öte yandan Güney Kürdistan özelinde, kimyasal silah kullanıldığına dair bulgular var. Çekilen bazı videolar, bu videolarda yer alan kişilerin kimyasal bir saldırıya maruz kalmış olabileceğine dair güçlü şüphe uyandırıyor. Saldırıların yaşandığı bölgelerde üzerinde, içeriğinde 'amonyum nitrat' olduğunu yazan gaz kapsüllerinin fotoğrafları var. Fakat burada şöyle bir hinlik var. Amonyum nitrat ve bazı kapsüllerde adı geçen pek çok kimyasal yasaklı değil. Başka kullanım alanları olmakla beraber, kimyasal silah olarak da kullanılabilecek kimyasallar bunlar. Bunun dışında savaşçı olmayan sivil halkın da kimyasal silah saldırısında oluşabilecek semptomlar için tedavi edildiğine dair hastane raporları var. Yine savaşçıların bedenlerinin üzerlerinde hiç bir ölümcül yara olmaksızın tünellerden sürüklenerek çıkarıldığının videoları var. Bu insanların herhangi bir yara almadan ölmelerinin tek açıklaması kimyasal silah kullanıldığıdır. Başka videolar da var. Örneğin yakın zamanda yeşil bir gaz gören insanların ifadeleri ortaya çıktı ve bu gazın videosu da var. Bu nedenle hem bizim hem Kürt hareketinin hem de dünyadaki pek çok kurum ve kuruluşun çağrısı aynı. Hepimiz OPCW'ye veya ilgili diğer uluslararası kuruma, gidip bu durumu yerinde incelemesi ve resmi bir soruşturma başlatması çağrısı yapıyoruz. OPCW, IPP ve WV gibi kimyasal silahlar ve nükleer silahların yasaklanması üzerine çalışan pek çok kurum, daha önce bundan çok daha az kanıtla, dünyanın pek çok yerinde inceleme başlattı. Bunun dışında ise Hıristiyan Arabulucular Takımı (Christian Peacemakers Team-CPT) gibi bölgede çalışan insan hakları tabanlı örgütler de bu tür silahların bölgede kullanılıyor olabileceğine dair endişelerini dile getirdi. CPT ekipleri, bu tür semptomlarla başvuran bazı siviller nedeniyle beyaz fosfor kullanılma olasılığına yönelik kanıtlar ortaya koydu. Ancak asıl sorun 'Burada kimyasal silah kullanıldı' diyebilmek için resmi bir soruşturma başlatılması, testlerin resmi olarak yapılması ve sonucunda da resmi kanallardan bir rapor çıkarılması gerekiyor. Bunun henüz olmamış olmasının sebebi de OPCW'nin politize edilmiş olması, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bir NATO üyesi olması ve saldırdığı tarafın ise uluslararası güçler tarafından 'terör örgütü' kabul edilmesidir. Tüm bu nedenlerle, insanlığa karşı suç olarak sayılan bu kimyasal silah kullanımına ve her türlü suçun işlenmesine, bu uluslararası güçler tarafından tam yetki verilmiştir.
 
Türkiye'nin son altı ayda 323 kez kimyasal silah kullandığına dair bilgiler var. Bölgede yapılan bir araştırmanız var mı?
 
Bu rakamları yalnızca Kürt hareketinden alabiliyoruz. CPT gibi örgütlerden ise münferit vakalara dair bazı bilgiler alınabiliyor. Bu rakamlarla ilgili sorun şu ki, vakalar muharebe alanlarında veya medya savunma alanlarında raporlanıyor ve bu bölgelere gidip bu raporları teyit edebilecek uluslararası gözlemciler yok.  Uluslararası pek çok kuruluş Kürt hareketini bu durumda taraflardan biri olarak gördüğü için güvenilir bir kaynak olarak değerlendirmiyor. Bu da bizi aynı yere getiriyor. Bu iddiaların araştırılması için bağımsız bir teyit aracına ihtiyaç vardır. Şunu söylemek gerekir ki, Kürt hareketinin bu anlamda güvenilir bir kaynak olarak görülmemesi onların güvenilir olmadığı anlamına gelmiyor. Bu tamamen hareketin uluslararası güçler tarafından kriminalize edilmesiyle alakalıdır. Her ne kadar bu güçler, söz konusu çatışma içinde Kürt hareketinin direkt taraflardan biri olduğunu ve bu nedenle verdikleri rakamların güvenilir bilgi kabul edemeyeceğini söylese de, unutmamak gerekir ki söz konusu bu güçler de o çatışma içinde bir taraftır hem de çıkarları olan bir taraftır. Var olan tüm kanıtlarla birlikte, bu rakamlar, bu videolar, fotoğraflar, gaz fişekleri, sivillerden gelen raporlar ve şikayetler, bir soruşturma başlatılması için yeterlidir ve bizim çağrımız da budur. Hareketin söylediği de daha farklı bir şey değildir. Uluslararası bağımsız heyetler gelsin ve bölgede bir soruşturma başlatsın.
 
Kürt hareketinin kaynak olarak dikkate alınmadığını söylediniz. O halde uluslararası kurumlar hangi şart ve koşullarda ve nasıl harekete geçirillir?  
 
Evet, sorun da gerçekten bu değil mi? Biz de tam olarak bunu çözmeye çalışıyoruz. OPCW'nin soruşturmayı başlatması için belli kriterleri var. Etkilenen devletin hükümeti, yani Irak Federe Kürdistan hükümeti tarafından resmi olarak çağrılmaları, bu da olmuyorsa Birleşmiş Milletler tarafından bağımsız olarak davet edilmeleri gerekiyor. Ve o zaman muhtemelen bunun gerektireceği şey de emperyalist güçlerden oluşan BM Güvenlik Konseyi'nin onaylanmasıdır. Şu anda OPCW dışında bağımsız bir laboratuar tarafından testlerin resmi olarak yapılıp yapılamayacağı, geçerli olup olmayacağı konusunu inceliyoruz. Bununla ilgili sorun da şudur ki, kimyasal silah saldırısına maruz kalmış bir bölgede örnek toplamak için uygun ekipmana, bilgiye ve deneyime sahip olmak gerekiyor. Bu da, ancak direk o bölgede bulunan insanların uğraşması gereken bir şey olarak kalıyor. Fakat resmi organların bu işi üstlenmesini sağlamaya çalışmak zorlu bir savaş. Zira daha önce de belirttiğim gibi, bu uluslararası 'bağımsız' kuruluşlar, bağımsız değil, Lahey'e bağlı ve Avrupa ile batı tarafından kontrol ediliyor. Haliyle bu organlar, NATO üyesi bir ülkenin kimyasal silah kullandığını açık açık dile getirmek istemiyorlar. Öte yandan bu konu şu anda gerçekten çok gündemde olan bir konu. Özellikle batıda, bu konu ile ilgili haberlerin çoğu, Morning Star gazetesinden Steve Sweeney tarafından yazıldı. Sweeney uzun süre bölgede haberi sahadan takip ederek bu konuda pek çok haber yazdı ve kimyasal silah kullanımı iddiasını dünya gündemine sokmayı başardı. Şu anda da hala bu konunun araştırılması için çaba sarf ediyor ve pek çok kurum ve kuruluşun ilgisini bu yöne çekmeyi başardı. Dolayısıyla şu anda bu konu ile ilgili bir farkındalık ve bir endişe var. Ama yine de bu iddianın resmi olarak araştırılmasını sağlamak en basit tarifiyle bayır yukarı bir savaş.
 
 
 Kimyasal silah kullanımı Türkiye'nin savaş suçlarının sadece bir tanesi. Bu suçların işlendiğini kanıtlayacak merciler de Türkiye'nin ortakları, bu savaşta çıkarları olan taraflar. 
 
 Kimyasal silahlardan etkilenen yurttaşlar için özel gizli bir hastanenin kurulduğu belirtildi. Şimdiye kadar ne kadar yurttaş etkilendi ve hayatını kaybetti? Buna dair bilgileriniz nedir? 
 
Her ne kadar kimyasal silah saldırısını işaret etmeleriyle tutarlı olarak, semptomlar nedeniyle tedavi gören çok sayıda vatandaş vakasına ilişkin münferit raporlar olsa da, dediğim gibi bölgede bu tür durumlar, 'resmi raporlar' olmaması nedeniyle eksik kalıyor. Bu nedenle yine 'resmi olarak', herhangi bir rakamı doğrulamak veya yalanlamak spekülatif olur. Fakat kimyasal silah saldırısında oluşabilecek semptomlar nedeniyle tedavi gören düzinelerce insana ait hastane raporları mevcut.
 
Burada asıl sorun, ya da tek sorun Türkiye'nin kimyasal silah kullanması değil, Türkiye'nin yaptığı diğer her şey. Kimyasal silah kullanımı Türkiye'nin savaş suçlarının sadece bir tanesi. Diğer bir boyut ise Türkiye'nin Kürt halkına karşı devam eden ve asla sonu gelmeyen saldırısı. Asıl son verilmesi gereken, bitirilmesi gereken budur. Bu sona ermeden çabamız ya da bu suçun işlendiğini kanıtlamaktan ileri gitmiyor. Ve dediğimiz gibi, bu suçların işlendiğini kanıtlayacak merciler de Türkiye'nin ortakları, bu savaşta çıkarları olan taraflar. Ve yaşananlar da bu kontrolsüzlüğün sonuçlarıdır. Türkiye'nin yayılmacı politikası herkesin malumu. Kimi zaman buna Yeni Osmanlıcılık olarak işaret ediliyor. Türkiye bu kapsamda başka ülkelerin egemen olduğu topraklara girmekte bir beis görmüyor. Buraları zaten ulusal topraklarının bir parçası olarak görüyor. Özellikle Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyini. Ve bu bölgelerde de nüfus genel olarak Kürt nüfusu. Şu anda Irak'ta, hatta Türkiye'nin güneydoğusunda bile soykırımcı bir politikaya sahip olduklarını gösteriyorlar. Demografiyi değiştirmeye çalışıyorlar, insanları yerinden etmeye ve asimile etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin kimyasal silah kullanımını kontrol etmemenin sonuçları sadece bu gündemin ve bu politikanın genişlemesini ve tırmanmasını sağlıyor. Şu anda bile ekonomik ve kültürel bağlarını kullanarak vekaleten kendi yerlerine savaştırdıkları cihatçılar tarafından sömürgeleştirilmeye başlanan bölgeler olduğunu biliyoruz. Böylece bu kontrolsüzlüğün sonucu, verilen bu açık çekin sonucunda korkunç ölçekte bir insan kıyımı olacak diyebiliriz.”
 
 
 Türkiye ne yaparsa yapsın, Türkiye'deki hükümet ne yaparsa yapsın, buna göz yumuluyor ve Türkiye de NATO'ya ihtiyacı olduğunu biliyor. NATO ve ABD'nin göz yumamayacağı sınırları geçmemeye dikkat ediyor.
 
Bölgeden birçok sivil toplum örgütü ve siyasi partinin Birleşmiş Milletlere inceleme çağrısı var. Birleşmiş Milletler konuya ilişkin neden harekete geçmiyor?
 
OPCW ve BM'nin soruşturma yapması gereken organlarının ve bu örgütlerin siyasi doğasından kaynaklanıyor. Bu kararlar öncelikle BM Güvenlik Konseyi tarafından alınıyor. Konsey ise NATO'nun en büyük silahlı gücü olan ABD hakimiyetinde. Her ne kadar Türkiye ile ABD arasında zaman zaman ufak gerginlikler olsa da, Türkiye NATO ve ABD için hayati bir jeostratejik öneme sahip. Biliyorsunuz, bölgedeki NATO operasyonları Türkiye'deki hava üsleri aracılığıyla yapılıyor ve Türkiye'de ABD'ye ait nükleer silahlar var. Dolayısıyla şunu söylemek mümkün, bu jeostratejik önem nedeniyle, Türkiye ne yaparsa yapsın, Türkiye'deki hükümet ne yaparsa yapsın, buna göz yumuluyor ve Türkiye de NATO'ya ihtiyacı olduğunu biliyor. NATO ve ABD'nin göz yumamayacağı sınırları geçmemeye dikkat ediyor. Bu şartlar altında, bahsettiğimiz bayır yukarı savaş, sendikaların içindeki ve dışındaki farklı türdeki örgütlerin ve ilerici güçlerin sivil toplum örgütlerinin yeterli desteğinin olup olmadığını söyleyebilmenizin nasıl mümkün olacağıyla belirleniyor. NATO ve ABD ile Fransa, Almanya, Birleşik Krallık gibi güçlere bu olayı aydınlatmak için bir araştırma yapması anlamında baskı oluşturmak, olayda zarar gören tarafın meşruiyetine dair doğru algıyı oluşturmak, şu anda en öncelikli çalışmamız. Aynı zamanda bu anlamda çok büyük bir dirençle karşı karşıya olduğumuzun da altını çizmek gerekiyor. Ana akım medyanın bu konu hakkında yazıp çizmesini sağlamamız gerekiyor ki bu ülkelerin halkları olan bitenden haberdar olmuş olsun. Çünkü ancak o zaman, kendi vatandaşları bu suçun araştırılması için bir baskı oluşturabilir ve bu suç ifşa edilebilirse, bu ülkelerin kendi toplumları araştırma talep ederse, ‘Hayır yapmıyoruz’ diyemeyecekler. Çünkü hayır demeleri insan hakları anlamında bir krize neden olacaktır. Hali hazırda ABD'nin, yani CIA'in Türkiye'ye dağdaki gerillanın koordinatlarını verdiğini biliyoruz. Her türlü silah ve lojistik yardımı yaptıklarını da biliyoruz. Birleşik Krallık ve Kanada için de bu aynıdır. Bu ülkelerin hiçbiri Kürt halkının dostu değildir. Onların derdi kendi çıkarlarına hizmet etmek. Bu nedenle bizlerin ulaşması gereken resmi makamlar değil, resmi makamları harekete geçmek zorunda bırakacak olan halklar, sendikalar, partiler, örgütler ve gerçeği yazan gazetecilerdir. 
 
 Sizin hem BM’ye hem de kendi ülkenize çağrınız nedir? 
 
Şu ana kadar çalışmalarımız sonucunda Türkiye'nin kimyasal silah kullanımı iddiası, İngiltere, Almanya ve İtalya parlamentolarında gündeme alındı. Bunun dışında Avrupa Parlamento'suna da yansıdı. Kesintisiz bir şekilde tüm üyelerimizle dışişleri ve BM Ofisi'ne açık mektuplar gönderiyoruz. Parlamentoda konuyla ilgili önergeler sunuyoruz ve soru önergeleri veriyoruz. Onlara tek çağrım sürdürülebilir bir çözüm nasıl olur bunun üzerinde düşünmeye başlamak ve bu krizden direkt etkilenen insanların seslerini kesmemek, aksine onları dinlemek. Bunun en güzel örneği Şengal'deki Êzidî toplumu. Bu kadim halk statüleri verilmeden büyük güçler tarafından senelerce manipule edildi. Kimlikleri inkar edildi. Kendi kaderlerini tayin etmeleri engellendi. Bu halk en sonunda ayağa kalktı ve kendi kaderini tayin edeceğini söyledi. Çünkü bu kriz hali başka türlü sona eremezdi. ABD ve İngiltere hükümetleri halkı temsil etmez, halkın çok küçük bir kesimini temsil eder. Bu anlamda benim çağrım; BM ya da bu gibi ülkelere değil, bu ülkelerde yaşayan temsil edilmeyen halklara. Her şeye rağmen mücadeleye devam etmek zorundayız.
 
MA / Gözde Çağrı Özköse - Ömer Akın

Diğer başlıklar

19/04/2024
23:56 Norveç’te hükümet kabinesinde değişiklik yapıldı
23:08 İstismar faili Kösedağ hakkındaki haber ve paylaşımlara erişim engeli
21:23 Amed’te Tiyatro Festivaline yoğun ilgi
21:15 Her Yer Çocuk Derneği İzmir’de Açıldı
21:01 Doğan’dan Mêrdîn ve Amed’e müfettiş tepkisi: Beyhude çabalar
20:46 Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi’ne resen soruşturma başlatıldı
19:54 Bakanlıktan 'müfettiş' açıklaması
18:07 Şengal’de toplu mezar bulundu
17:56 İsrail’in saldırıları 196’ncı gününde: 34 bin kişi hayatını kaybetti
17:50 Amed Büyükşehir Belediyesi ‘bayrak kaldırıldı’ haberini yalanladı
17:33 Kerim Coşkun, boşanma aşamasında olduğu kadını katletti
17:13 Serêkaniyê Belediyesi üretim atölyesi kurdu
17:10 Halise Aksoy cezaevinden çıktı
16:49 İç Anadolu Cezaevleri raporu: En az 42 tutuklu yaşamını yitirdi
16:34 Emine Şenyaşar’ın Adalet Nöbeti 80’inci gününde
16:04 Gözaltına alınan 8 kişi serbest bırakıldı
15:57 Amed Tiyatro Festivali’nde ‘Güney’deki Kürt Tiyatrosu’ konuşuldu
15:55 Dedeoğulları'na saldırı davasında sanıklara indirimli cezalar
15:41 DEM Parti Hüda Kaya’nın tutukluluğunu Meclis’e taşıdı
15:30 Lezita işçilerini ziyaret eden kadınlar, sendika başkanı tarafından tehdit edildi
15:27 ‘Yüksek güvenlikli cezaevleri kapatılsın’ çağrısı
14:49 186 kişinin hayatını kaybettiği site kaçak çıktı
14:45 Tanju Özcan hakkında suç duyurusu
14:38 Sinpaş'tan ekolojiste 'kapımı kırdın' davası
14:35 Riha'da iş cinayeti
14:27 Tutsaklara 'tarafsız koğuş' baskısı
14:26 'Konuş, sen nerelisin' diye soran yurttaşa soruşturma
14:25 Mersin Emek ve Demokrasi Platformu’ndan 1 Mayıs çağrısı
14:16 30 yıllık tutsağın tahliyesi 6 ay ertelendi
14:03 Wan’ın Tûşba ve Artemêt ilçesinde şüpheli ölüm
14:01 İzmir'in su kaynağına kum ocağı açılacak
13:45 Erkek şiddeti sonucu yaralanan Yıldız yaşamını yitirdi
13:44 Suriye'de DAİŞ saldırısı: 28 asker ve milis öldü
13:20 AYM'den üniversitelerde bildiri dağıtmaya dair karar
12:06 Oğlunun cenazesini alamadan yaşamını yitirdi
11:23 İmralı için ailelerden görüşme başvurusu
11:21 Konya'da Talha Ç. anneannesini katletti
11:18 Maden faciasının yaşandığı yerde bir kişinin cenazesine ulaşıldı
11:11 Ege'de 4.5 büyüklüğünde deprem
10:42 Türkiye saldırısında bir peşmerge hayatını kaybetti
10:33 Hatimoğulları: Seçim sonuçları umudumuzu büyüttü
10:20 Bolu'da erkek şiddeti: 2 kişi katledildi
09:52 Halise Aksoy tahliye edildi
09:50 İtirafçı beyanları üzerinden ağırlaştırılmış müebbet talebi
09:46 Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için eylemdeler
09:29 KDP'nin alıkoyduğu gazeteciden haber alınamıyor
09:22 Dağlardan sofraya inen Zuzax
09:17 ABD basını: İsrail, İran'a misilleme saldırısı başlattı
09:15 'MEB farklı projelerle cemaat ve istihbaratı okullara sokuyor'
09:08 Ziyaret Beldesi borç batağında
09:02 'Ekoloji mücadelesi anti-militarist ve anti-emperyalist olmalı'
09:02 Ortadoğu'da çatışmalar tırmanıyor: Tek çözüm Demokratik Ulus
09:02 Adalet Nöbeti eylemcileri: Mücadelemiz devam edecek
09:01 Baharın müjdecisi kardelenler çiçek açtı
09:00 19 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
01:24 Kobanê’de SİHA saldırısı
01:18 ABD, Filistin'in BM üyeliğini veto etti
01:14 Kenya’da helikopter kazası: Genelkurmay Başkanı ve 10 asker öldü
01:10 Meclis İliç Komisyonu’nun üyeleri Resmi Gazete’de
18/04/2024
23:17 Tokat'ta 4.4 büyüklüğünde bir deprem daha
23:09 Amed Tiyatro Festivali’nin startı verildi
22:49 Dêrik Belediyesi’nde x-ray cihazları kaldırıldı
22:31 Rönesans Rezidans davası: İmar affı yapan, imzası olan herkes yargılansın
21:31 Tokat’ta ev ve ahırlarda ağır hasar oluştu, halk sokakta
21:18 DİSK’ten 1 Mayıs’a katılım çağrısı
20:16 Erdoğan, AYM başkanıyla görüştü
20:06 AKP’li belediye, kömür küllerini dereye döktü
19:35 ‘Gardiyanlar, Örkmez ve Uğur’u ‘sizi tecavüzcülerin yanına veririz’ diye tehdit ediyor’
19:22 SES eski Eş Genel Başkanı Erden'in ev hapsi kaldırıldı
19:10 Kadınlar Amed’den seslendi: Devlet şiddetine karşı mücadeleye devam
18:27 Tokat'ta 5.6 büyüklüğünde deprem
18:23 DEM Parti, AK Genel Sekreteri Pejcinovic ile görüştü
17:54 Emine Şenyaşar’ın Adalet Nöbetine ÖHD ve DEM Parti’den destek
17:18 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanına ilişkin rapor
17:06 Et ve Süt Kurumu’ndan yüzde 25’lik zam
17:01 Hastane deposunda bir işçi ölü bulundu
15:54 Amed’de kaza: 2’si çocuk 10 yaralı
15:48 21 kişinin hayatını kaybettiği otelin 5 kolonu eksikmiş
15:46 MEB’de ‘ihale’ soruşturmasında 3 gözaltı
15:26 AKP'li Beyoğlu'nun kaldırdığı kadın heykeli yeniden dikildi
14:47 Özerk Yönetim ve Şam yeniden diyalog masasında
14:46 Êlih kayyımı 3 milyar 53 milyon 970 bin TL borç bıraktı
14:44 Wan’da düzenlenecek 1 Mayıs bölge mitingine çağrı
14:22 Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatları CPT ile görüştü
14:21 Uzman çavuş tacizini takip eden Şirnex Barosu’na tehdit
14:20 Kaçak kazıda 3 kişi hayatını kaybetti
14:15 AKP'li yönetim belediye araçlarını bu hale getirdi
13:57 Gazeteci Gültekin hakkında beraat kararı
13:45 Taşımalı oylarla seçilen AKP'liler birbirlerini 'kirli işlerle' suçladı
12:52 Konya’da kuran kursu patlama davasında yeniden karar çıktı
12:43 CHP’nin yeni grup başkanvekili belli oldu
12:33 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
11:40 Wan-Gever yolu heyelan nedeniyle kapandı
11:39 AKP’nin bıraktığı borç billboardlara asıldı
11:04 Gazeteci Yalçın’a 1 yıl hapis ve para cezası
10:59 DEM Parti MYK'si toplandı
10:54 1 kolber katledildi, 1 kolber kayıp
10:36 Gülistan Doku Futbol Turnuvası: Özel savaşa karşı sahaya çıkıyoruz
10:10 Cinsel saldırıdan tutuklanan askerden 'saygın biriyim' savunması
09:45 Remziye Bor davasında AYM’den karar bekleniyor
09:28 Kayyımdan Erdoğan mitingi ve hediyelik eşyaya 8 milyon 886 bin TL harcama
09:04 177 gün oldu: Gazeteci Ahmet’ten haber yok
09:03 Tutsaklar Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için eylemde
09:02 Ahtamar’da ilkbahar güzelliği
09:00 MİT’in çocuk etkinliğine tepki: Eğitim eğitimcilere bırakılmalı
09:00 'Tutsakların direnişine ortak olalım'
09:00 Gazeteci Özuğurlu: Egemenlerin düzeni arıza vermeye başladı
09:00 Gazeteci Oynaş: Cezaevinde baskılara karşı direniş arttı
09:00 18 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:54 Uluslararası 'Öcalan’la Diyalog' etkinlik günleri düzenlenecek
08:48 Deprem yaşanan Tokat’ta okullar tatil
00:43 Furkan Nesli Derneği’nde bıçaklı saldırı
17/04/2024
22:08 Şengal’de Çarşema Sor kutlamaları
20:44 Çanakkale'de kanal çalışmasında göçük: 2 işçi hayatını kaybetti
20:20 Binarê Qendîl’e saldırı
18:31 Uzman çavuş ‘cinsel saldırı’ suçundan tutuklandı
18:24 Evli olduğu Enes Suna tarafından şiddet gören kadın hayatını kaybetti
18:01 Japonya’da 6.4 ve 5 büyüklüğünde deprem
17:43 Cenevre’de CPT’ye çağrı: Tecrit işkencesini sonlandır
17:34 Şenyaşar: Üstünlerin hukukuna karşı nöbetimiz devam ediyor
17:26 Irak Parlamentosu'ndan Türkiye'ye ziyaret
17:02 Kobanê Davası’nda tahliye çıkmadı
16:45 Misirc kayyımının borçları bilboardlara asıldı
16:31 Sırrı Süreyya Önder Meclis oturumunda rahatsızlandı
16:14 Esenyurt’ta mobilya imalathanesinde yangın
15:55 Bafil Talabani: Seçimler zamanında yapılacak
15:53 Hezex’te renkli Çarşema Sor Bayramı kutlaması
15:35 Kayyım seçime 2 gün kala tüm kamera kayıtlarını sildirdi
15:29 Colemêrg’te 3 bölge 'özel güvenlik bölgesi' ilan edildi
15:24 Belediyede 4 görev verilen AKP'li başkan görevden alındı
15:21 Abdullah Öcalan’ın aile ve avukatları AK’de: Bu kanunsuzluğu durdurabilirsiniz
15:17 Emekli ve emekçilerin maaşlarının düzenlenmesi için komisyon kurulması talebi
15:08 YSK, Hatay ve Ordu başvurularını reddetti
15:06 İşkence görüntüleri ortaya çıkan Veli’den günlerdir haber yok
14:44 Tutsak Rozerin Kalkan’ın tahliyesi 11 ay engellendi
14:38 Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çatışma
14:33 Wêranşar'da ilk 'Çarşema Sor' kutlaması
14:24 İYİ Parti'den istifa
14:05 BES mülakat uygulamasının kaldırılmasını talep etti
14:00 Sağlıkçılardan 'sağlıkta şiddete son' çağrısı
13:42 Erdoğan'dan seçim yorumu: Tek iktidar Cumhurbaşkanı’dır
12:31 Bakan Işıkhan: Temmuz'da asgari ücrete ara zam olmayacak
12:16 Kobanê Davası: 13 tutsak siyasetçi duruşmaya katılmadı
11:49 Tutsak kadınlara tehdit
11:35 Türkiye, Yeşil Gelecek Endeksi'nde son sıralarda
11:11 Yargıtay başkanı seçimi 20'nci tura kaldı
10:50 'Bêrû'nun yasaklanması hukuka aykırı bulundu
10:22 DEM Parti Eş Genel Başkanları: Kobanê Davası tarihi fırsata çevrilebilir
10:19 AYM'den 'tek tip elbise' kararı
10:12 İsrail’den Gazze’ye saldırı: 18 kişi yaşamını yitirdi