Connor Hayes: OPCW'nin sessizliğini ancak halklar bozar

  • dünya
  • 10:15 2 Kasım 2021
  • |
img

HABER MERKEZİ - Kürdistan İçin Barış Girişimi Temsilcisi Connor Hayes, "Kimyasal suçunu kanıtlayacak merciler Türkiye’nin ortakları ve savaşın taraflarıdır" diyerek, ilgili kurumları ancak halkların harekete geçirebileceğini söyledi.

Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik başlattığı askeri operasyonlar 6’ncı ayını geride bırakırken, bölgede kimyasal silah kullanıldığına dair bilgiler artıyor. Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) geçtiği bir habere göre, Türkiye son 6 ayda 323 kez kimyasal silah kullandı. Bundan kaynaklı bölgede 548 kişinin çeşitli şikayetlerle hastanelere başvurduğu ve HPG-YJA STAR'lıların yaşamını yitirdiği ifade edildi. Birçok kurum, kuruluş, aydın, yazar, akademisyen ve politikacı, kimyasal silah kullanıldığı belirtilen alanlarda incelemeler yapılması için ilgili kurumlara çağrı yaptı. Avrupa’da bulunan 51 örgüt ve parti, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (OPCW) mektup gönderdi. Girişimde yer alan Avrupa Parlamentosu İsveç Milletvekili Malin Björk, ayrıca Avrupa Birliği (AB) Dişişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e kimyasal kullanımı konusunda bir bilgiye sahip olup olmadıklarını sordu. Türkiye'yi destekler bir yanıt veren Josep Borrell, Türkiye’nin "terörle mücadele" amacıyla Irak’ta bulunduğunu, kimyasal kullanımı konusunda bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtti. 
 
Federe Kürdistan Bölgesi'nde 1994 yılından bu yana inceleme yapan ve çatışma süreçlerini takip eden Kürdistan İçin Barış Girişimi Temsilcisi Connor Hayes, kimyasal silahların kullanılmasına ilişkin Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
Kimyasal kullanımının uluslararası boyutundan biraz bahseder misiniz? Bu silahları kullanan ülkelere uygulanan yaptırımlar nelerdir? 
 
Kimyasal silahların kullanımına veya silah biçimindeki kimyasallara karşı uluslararası bir yasak uygulanıyor. 193 ülke tarafından imzalanmış olan bir uluslararası anlaşma var. Sözleşmenin ardından ise OPCW kuruldu. Bu kurum kimyasal silahların kullanımını uluslararası olarak izleme görevi görüyor. Anlaşmanın imzalanmasından bu yana kimyasal silah kullanan ülkelere karşı uygulanan yaptırımların emsalleri var. OPCW'nin görev alanı veya yetkileri, İngiltere'deki skripal zehirlenme olayının ardından 2018'de olduğu gibi değişti. Bu saldırıdan Rusya sorumlu tutuldu. Bu anlamda OPCW'nin faile suç isnat etme hakkı doğmuş oldu. Öncesinde ise yalnızca kimyasal silahların kullanılıp kullanılmadığını belirlemeleri gerekiyordu. Şimdi suçlu belirleyebiliyorlar. Bunu da son olarak Essad ve Suriye örneğinde yaptılar. Yakın zamanda kimyasal silah kullanımı ve bu kullanımın sıklığının tespit edilmesi halinde söz konusu ülkelere karşı güçlü yaptırımlar getirme yetkisi bu kuruma verildi.
 
 
Buradaki sorun OPCW'nin politize edilmiş olması, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bir NATO üyesi olması ve saldırdığı tarafın ise uluslararası güçler tarafından 'terör örgütü' kabul edilmesidir.
 
Federe Kürdistan Bölgesi’nde kimyasal silah kullanıldığına dair çok sayıda haber var. Girişim olarak bu konuyla ilgili bazı bildiriler ve raporlar yayınlandınız. Elinizde Türkiye veya ona bağlı güçlerin kimyasal silah kullandığına dair somut deliller, fotoğraflar, videolar, hastane raporları veya tanık ifadeleri var mı?
 
Bu son süreçte daha çok Güney Kürdistan'dan gelen kimyasal silah kullanımı iddiaları ve raporlarına odaklanmış durumdayız. Bunun dışında yine Kuzeydoğu Suriye ve Rojava'da da Türkiye ve ona bağlı çetelerin kimyasal silah kullandığına dair iddialar var. Öte yandan Güney Kürdistan özelinde, kimyasal silah kullanıldığına dair bulgular var. Çekilen bazı videolar, bu videolarda yer alan kişilerin kimyasal bir saldırıya maruz kalmış olabileceğine dair güçlü şüphe uyandırıyor. Saldırıların yaşandığı bölgelerde üzerinde, içeriğinde 'amonyum nitrat' olduğunu yazan gaz kapsüllerinin fotoğrafları var. Fakat burada şöyle bir hinlik var. Amonyum nitrat ve bazı kapsüllerde adı geçen pek çok kimyasal yasaklı değil. Başka kullanım alanları olmakla beraber, kimyasal silah olarak da kullanılabilecek kimyasallar bunlar. Bunun dışında savaşçı olmayan sivil halkın da kimyasal silah saldırısında oluşabilecek semptomlar için tedavi edildiğine dair hastane raporları var. Yine savaşçıların bedenlerinin üzerlerinde hiç bir ölümcül yara olmaksızın tünellerden sürüklenerek çıkarıldığının videoları var. Bu insanların herhangi bir yara almadan ölmelerinin tek açıklaması kimyasal silah kullanıldığıdır. Başka videolar da var. Örneğin yakın zamanda yeşil bir gaz gören insanların ifadeleri ortaya çıktı ve bu gazın videosu da var. Bu nedenle hem bizim hem Kürt hareketinin hem de dünyadaki pek çok kurum ve kuruluşun çağrısı aynı. Hepimiz OPCW'ye veya ilgili diğer uluslararası kuruma, gidip bu durumu yerinde incelemesi ve resmi bir soruşturma başlatması çağrısı yapıyoruz. OPCW, IPP ve WV gibi kimyasal silahlar ve nükleer silahların yasaklanması üzerine çalışan pek çok kurum, daha önce bundan çok daha az kanıtla, dünyanın pek çok yerinde inceleme başlattı. Bunun dışında ise Hıristiyan Arabulucular Takımı (Christian Peacemakers Team-CPT) gibi bölgede çalışan insan hakları tabanlı örgütler de bu tür silahların bölgede kullanılıyor olabileceğine dair endişelerini dile getirdi. CPT ekipleri, bu tür semptomlarla başvuran bazı siviller nedeniyle beyaz fosfor kullanılma olasılığına yönelik kanıtlar ortaya koydu. Ancak asıl sorun 'Burada kimyasal silah kullanıldı' diyebilmek için resmi bir soruşturma başlatılması, testlerin resmi olarak yapılması ve sonucunda da resmi kanallardan bir rapor çıkarılması gerekiyor. Bunun henüz olmamış olmasının sebebi de OPCW'nin politize edilmiş olması, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bir NATO üyesi olması ve saldırdığı tarafın ise uluslararası güçler tarafından 'terör örgütü' kabul edilmesidir. Tüm bu nedenlerle, insanlığa karşı suç olarak sayılan bu kimyasal silah kullanımına ve her türlü suçun işlenmesine, bu uluslararası güçler tarafından tam yetki verilmiştir.
 
Türkiye'nin son altı ayda 323 kez kimyasal silah kullandığına dair bilgiler var. Bölgede yapılan bir araştırmanız var mı?
 
Bu rakamları yalnızca Kürt hareketinden alabiliyoruz. CPT gibi örgütlerden ise münferit vakalara dair bazı bilgiler alınabiliyor. Bu rakamlarla ilgili sorun şu ki, vakalar muharebe alanlarında veya medya savunma alanlarında raporlanıyor ve bu bölgelere gidip bu raporları teyit edebilecek uluslararası gözlemciler yok.  Uluslararası pek çok kuruluş Kürt hareketini bu durumda taraflardan biri olarak gördüğü için güvenilir bir kaynak olarak değerlendirmiyor. Bu da bizi aynı yere getiriyor. Bu iddiaların araştırılması için bağımsız bir teyit aracına ihtiyaç vardır. Şunu söylemek gerekir ki, Kürt hareketinin bu anlamda güvenilir bir kaynak olarak görülmemesi onların güvenilir olmadığı anlamına gelmiyor. Bu tamamen hareketin uluslararası güçler tarafından kriminalize edilmesiyle alakalıdır. Her ne kadar bu güçler, söz konusu çatışma içinde Kürt hareketinin direkt taraflardan biri olduğunu ve bu nedenle verdikleri rakamların güvenilir bilgi kabul edemeyeceğini söylese de, unutmamak gerekir ki söz konusu bu güçler de o çatışma içinde bir taraftır hem de çıkarları olan bir taraftır. Var olan tüm kanıtlarla birlikte, bu rakamlar, bu videolar, fotoğraflar, gaz fişekleri, sivillerden gelen raporlar ve şikayetler, bir soruşturma başlatılması için yeterlidir ve bizim çağrımız da budur. Hareketin söylediği de daha farklı bir şey değildir. Uluslararası bağımsız heyetler gelsin ve bölgede bir soruşturma başlatsın.
 
Kürt hareketinin kaynak olarak dikkate alınmadığını söylediniz. O halde uluslararası kurumlar hangi şart ve koşullarda ve nasıl harekete geçirillir?  
 
Evet, sorun da gerçekten bu değil mi? Biz de tam olarak bunu çözmeye çalışıyoruz. OPCW'nin soruşturmayı başlatması için belli kriterleri var. Etkilenen devletin hükümeti, yani Irak Federe Kürdistan hükümeti tarafından resmi olarak çağrılmaları, bu da olmuyorsa Birleşmiş Milletler tarafından bağımsız olarak davet edilmeleri gerekiyor. Ve o zaman muhtemelen bunun gerektireceği şey de emperyalist güçlerden oluşan BM Güvenlik Konseyi'nin onaylanmasıdır. Şu anda OPCW dışında bağımsız bir laboratuar tarafından testlerin resmi olarak yapılıp yapılamayacağı, geçerli olup olmayacağı konusunu inceliyoruz. Bununla ilgili sorun da şudur ki, kimyasal silah saldırısına maruz kalmış bir bölgede örnek toplamak için uygun ekipmana, bilgiye ve deneyime sahip olmak gerekiyor. Bu da, ancak direk o bölgede bulunan insanların uğraşması gereken bir şey olarak kalıyor. Fakat resmi organların bu işi üstlenmesini sağlamaya çalışmak zorlu bir savaş. Zira daha önce de belirttiğim gibi, bu uluslararası 'bağımsız' kuruluşlar, bağımsız değil, Lahey'e bağlı ve Avrupa ile batı tarafından kontrol ediliyor. Haliyle bu organlar, NATO üyesi bir ülkenin kimyasal silah kullandığını açık açık dile getirmek istemiyorlar. Öte yandan bu konu şu anda gerçekten çok gündemde olan bir konu. Özellikle batıda, bu konu ile ilgili haberlerin çoğu, Morning Star gazetesinden Steve Sweeney tarafından yazıldı. Sweeney uzun süre bölgede haberi sahadan takip ederek bu konuda pek çok haber yazdı ve kimyasal silah kullanımı iddiasını dünya gündemine sokmayı başardı. Şu anda da hala bu konunun araştırılması için çaba sarf ediyor ve pek çok kurum ve kuruluşun ilgisini bu yöne çekmeyi başardı. Dolayısıyla şu anda bu konu ile ilgili bir farkındalık ve bir endişe var. Ama yine de bu iddianın resmi olarak araştırılmasını sağlamak en basit tarifiyle bayır yukarı bir savaş.
 
 
 Kimyasal silah kullanımı Türkiye'nin savaş suçlarının sadece bir tanesi. Bu suçların işlendiğini kanıtlayacak merciler de Türkiye'nin ortakları, bu savaşta çıkarları olan taraflar. 
 
 Kimyasal silahlardan etkilenen yurttaşlar için özel gizli bir hastanenin kurulduğu belirtildi. Şimdiye kadar ne kadar yurttaş etkilendi ve hayatını kaybetti? Buna dair bilgileriniz nedir? 
 
Her ne kadar kimyasal silah saldırısını işaret etmeleriyle tutarlı olarak, semptomlar nedeniyle tedavi gören çok sayıda vatandaş vakasına ilişkin münferit raporlar olsa da, dediğim gibi bölgede bu tür durumlar, 'resmi raporlar' olmaması nedeniyle eksik kalıyor. Bu nedenle yine 'resmi olarak', herhangi bir rakamı doğrulamak veya yalanlamak spekülatif olur. Fakat kimyasal silah saldırısında oluşabilecek semptomlar nedeniyle tedavi gören düzinelerce insana ait hastane raporları mevcut.
 
Burada asıl sorun, ya da tek sorun Türkiye'nin kimyasal silah kullanması değil, Türkiye'nin yaptığı diğer her şey. Kimyasal silah kullanımı Türkiye'nin savaş suçlarının sadece bir tanesi. Diğer bir boyut ise Türkiye'nin Kürt halkına karşı devam eden ve asla sonu gelmeyen saldırısı. Asıl son verilmesi gereken, bitirilmesi gereken budur. Bu sona ermeden çabamız ya da bu suçun işlendiğini kanıtlamaktan ileri gitmiyor. Ve dediğimiz gibi, bu suçların işlendiğini kanıtlayacak merciler de Türkiye'nin ortakları, bu savaşta çıkarları olan taraflar. Ve yaşananlar da bu kontrolsüzlüğün sonuçlarıdır. Türkiye'nin yayılmacı politikası herkesin malumu. Kimi zaman buna Yeni Osmanlıcılık olarak işaret ediliyor. Türkiye bu kapsamda başka ülkelerin egemen olduğu topraklara girmekte bir beis görmüyor. Buraları zaten ulusal topraklarının bir parçası olarak görüyor. Özellikle Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyini. Ve bu bölgelerde de nüfus genel olarak Kürt nüfusu. Şu anda Irak'ta, hatta Türkiye'nin güneydoğusunda bile soykırımcı bir politikaya sahip olduklarını gösteriyorlar. Demografiyi değiştirmeye çalışıyorlar, insanları yerinden etmeye ve asimile etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin kimyasal silah kullanımını kontrol etmemenin sonuçları sadece bu gündemin ve bu politikanın genişlemesini ve tırmanmasını sağlıyor. Şu anda bile ekonomik ve kültürel bağlarını kullanarak vekaleten kendi yerlerine savaştırdıkları cihatçılar tarafından sömürgeleştirilmeye başlanan bölgeler olduğunu biliyoruz. Böylece bu kontrolsüzlüğün sonucu, verilen bu açık çekin sonucunda korkunç ölçekte bir insan kıyımı olacak diyebiliriz.”
 
 
 Türkiye ne yaparsa yapsın, Türkiye'deki hükümet ne yaparsa yapsın, buna göz yumuluyor ve Türkiye de NATO'ya ihtiyacı olduğunu biliyor. NATO ve ABD'nin göz yumamayacağı sınırları geçmemeye dikkat ediyor.
 
Bölgeden birçok sivil toplum örgütü ve siyasi partinin Birleşmiş Milletlere inceleme çağrısı var. Birleşmiş Milletler konuya ilişkin neden harekete geçmiyor?
 
OPCW ve BM'nin soruşturma yapması gereken organlarının ve bu örgütlerin siyasi doğasından kaynaklanıyor. Bu kararlar öncelikle BM Güvenlik Konseyi tarafından alınıyor. Konsey ise NATO'nun en büyük silahlı gücü olan ABD hakimiyetinde. Her ne kadar Türkiye ile ABD arasında zaman zaman ufak gerginlikler olsa da, Türkiye NATO ve ABD için hayati bir jeostratejik öneme sahip. Biliyorsunuz, bölgedeki NATO operasyonları Türkiye'deki hava üsleri aracılığıyla yapılıyor ve Türkiye'de ABD'ye ait nükleer silahlar var. Dolayısıyla şunu söylemek mümkün, bu jeostratejik önem nedeniyle, Türkiye ne yaparsa yapsın, Türkiye'deki hükümet ne yaparsa yapsın, buna göz yumuluyor ve Türkiye de NATO'ya ihtiyacı olduğunu biliyor. NATO ve ABD'nin göz yumamayacağı sınırları geçmemeye dikkat ediyor. Bu şartlar altında, bahsettiğimiz bayır yukarı savaş, sendikaların içindeki ve dışındaki farklı türdeki örgütlerin ve ilerici güçlerin sivil toplum örgütlerinin yeterli desteğinin olup olmadığını söyleyebilmenizin nasıl mümkün olacağıyla belirleniyor. NATO ve ABD ile Fransa, Almanya, Birleşik Krallık gibi güçlere bu olayı aydınlatmak için bir araştırma yapması anlamında baskı oluşturmak, olayda zarar gören tarafın meşruiyetine dair doğru algıyı oluşturmak, şu anda en öncelikli çalışmamız. Aynı zamanda bu anlamda çok büyük bir dirençle karşı karşıya olduğumuzun da altını çizmek gerekiyor. Ana akım medyanın bu konu hakkında yazıp çizmesini sağlamamız gerekiyor ki bu ülkelerin halkları olan bitenden haberdar olmuş olsun. Çünkü ancak o zaman, kendi vatandaşları bu suçun araştırılması için bir baskı oluşturabilir ve bu suç ifşa edilebilirse, bu ülkelerin kendi toplumları araştırma talep ederse, ‘Hayır yapmıyoruz’ diyemeyecekler. Çünkü hayır demeleri insan hakları anlamında bir krize neden olacaktır. Hali hazırda ABD'nin, yani CIA'in Türkiye'ye dağdaki gerillanın koordinatlarını verdiğini biliyoruz. Her türlü silah ve lojistik yardımı yaptıklarını da biliyoruz. Birleşik Krallık ve Kanada için de bu aynıdır. Bu ülkelerin hiçbiri Kürt halkının dostu değildir. Onların derdi kendi çıkarlarına hizmet etmek. Bu nedenle bizlerin ulaşması gereken resmi makamlar değil, resmi makamları harekete geçmek zorunda bırakacak olan halklar, sendikalar, partiler, örgütler ve gerçeği yazan gazetecilerdir. 
 
 Sizin hem BM’ye hem de kendi ülkenize çağrınız nedir? 
 
Şu ana kadar çalışmalarımız sonucunda Türkiye'nin kimyasal silah kullanımı iddiası, İngiltere, Almanya ve İtalya parlamentolarında gündeme alındı. Bunun dışında Avrupa Parlamento'suna da yansıdı. Kesintisiz bir şekilde tüm üyelerimizle dışişleri ve BM Ofisi'ne açık mektuplar gönderiyoruz. Parlamentoda konuyla ilgili önergeler sunuyoruz ve soru önergeleri veriyoruz. Onlara tek çağrım sürdürülebilir bir çözüm nasıl olur bunun üzerinde düşünmeye başlamak ve bu krizden direkt etkilenen insanların seslerini kesmemek, aksine onları dinlemek. Bunun en güzel örneği Şengal'deki Êzidî toplumu. Bu kadim halk statüleri verilmeden büyük güçler tarafından senelerce manipule edildi. Kimlikleri inkar edildi. Kendi kaderlerini tayin etmeleri engellendi. Bu halk en sonunda ayağa kalktı ve kendi kaderini tayin edeceğini söyledi. Çünkü bu kriz hali başka türlü sona eremezdi. ABD ve İngiltere hükümetleri halkı temsil etmez, halkın çok küçük bir kesimini temsil eder. Bu anlamda benim çağrım; BM ya da bu gibi ülkelere değil, bu ülkelerde yaşayan temsil edilmeyen halklara. Her şeye rağmen mücadeleye devam etmek zorundayız.
 
MA / Gözde Çağrı Özköse - Ömer Akın

Diğer başlıklar

10:16 İddia: Müdür karanlık geçmişini perdelemek için tahliyeleri erteliyor
10:12 ‘Rant’ projeleri reddedilince DEM Parti’yi karaladılar
09:59 İşte Türkiye’nin 'statüsüz Kürt' diplomasi trafiğinin detayları
09:51 Wan’daki kayyımdan kışkırtıcı adım
09:35 Wan'dan haykırdılar: Öcalan'ın özgürlüğü Kürtlerin özgürlüğüdür
09:10 Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri açıklandı
09:05 Rapor: Depremzedelerin koşulları değişmedi, sağlık sorunları arttı
09:03 Gimgim’da bal hasadı: Bu sene verim de kalite de düşük
09:02 Sağlıkta şiddetin boyutu: 13 yılda 123 bin başvuru
09:00 ‘Kadınların dahil olduğu bir çözüm süreci birlikte yaşamı temin edebilir’
09:00 18 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
17/09/2025
23:27 Şara ile Kalın görüşmesinde anlaşmazlık
23:15 Hunergeha Welat'tan 'Vê carê rast e' klibi
22:57 Keskin Bayındır: Kanunlar artık 'Öcalan özgür olmalı' diyor, uygulayın
21:27 Fed’den yılın ilk faiz indirimi
21:18 Komisyonun 10'uncu toplantısı sona erdi: Etkili adımlar atılsın
21:08 Amed'de sağlıklı yaşam için bisiklet turu
20:44 Mersin'de polisin 2 saatlik ablukasını aşan kitle yürüdü
20:28 ‘Barış istiyoruz’ kampanyasına yoğun ilgi
19:50 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Umut hakkı demokratik entegrasyon için önemli anahtardır
19:14 İsviçre'den seslendiler: Umut hakkı tanınsın, barış yolu açılsın
19:04 KHK eylemi 338'inci haftasında
18:55 Wan’da binler Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için yürüdü
18:33 Akademisyenler Meclis komisyonunda: Anayasa barışa dönük bir dille yeniden kaleme alınabilir
17:47 Gazze'de katledilenlerin sayısı 65 bini geçti
17:40 Amed yürüyüşünde Abdullah Öcalan’ın dev posteri açıldı
17:02 MİT Başkanı Şara ile görüşecek
16:45 Bayrampaşa Belediye Başkanı görevden alındı
16:44 Cemaatteki tecavüz davasında karar bozuldu, cezalar arttırıldı
16:40 Çadır eylemindeki işçilerden yeni kararlar
16:35 Geçici hükümet Nepal’de ulusal yas ilan etti
16:20 Tahliyeye kurul engeli
15:39 Kuzey ve Doğu Suriye halkları, Öcalan’ın özgürlüğü için eylemde
15:35 Wan'da yürüyüşe son çağrı
15:04 3 yılda İran 2 bin 910 kişiyi idam etti
14:52 Meclis Başkanı Kurtulmuş: Elimizi çabuk tutmalıyız
14:43 Sanatçılardan ‘Barışı toplumsallaştırmak’ buluşması
14:42 30 yıllık tutsağın, kardeşinin cenazesine katılma talebine ret
14:40 Êlih'te aynı aileden 4 kişinin katledilmesi protesto edildi
14:22 ‘Kent uzlaşısı’ davasına çağrı
14:13 Komisyonun 10’uncu toplantısı başladı
14:06 İnsan hakları örgütlerinden Zeyneb Celaliyan’ın tedavi hakkı için çağrı
13:38 Abdullah Öcalan: Hukuksal çözüm aşamasına gelindi
13:02 ‘Komisyon Öcalan ile görüşmeli, yasal düzenlemeler konuşulmalı'
12:34 Zeyneb Celaliyan'dan mektup: Zulme sessiz kalmayın
12:18 Kayyımın kapattığı Alo Şiddet Hattı yeniden hizmete sunuldu
11:59 AYM kararı hiçe sayılıyor: 'Sanal devriye'den 25 hesaba erişim engeli
11:42 Mêrdîn'de doktor saldırıya uğradı
11:30 Z.Ş.'yi öldürmeye teşebbüs eden sanığın duruşması ertelendi
11:29 Kazanhan'ın annesinden mahkemeye: Katili siz mi saklıyorsunuz?
11:28 DBP'den hükümete 'umut hakkı' çağrısı: Kararlar uygulanmalı
11:02 İranlı Prof. Dabashi: Bilge Öcalan’ın çağrısı bölgede kalıcı bir etki yaratacak
10:52 Köyceğiz Belediyesi Başkan Yardımcısı Örnek gözaltına alındı
10:34 Muğla'da orman yangını
10:11 'Kent Uzlaşısı' davası: Kürtlerin seçme ve seçilme hakkına saldırıdır
10:08 Arap aşiretleri öncüleri: Öcalan’ın mesajı halkların kardeşliğini güçlendiriyor
10:00 Amed ve Mêrdîn'de Musa Anter anması yapılacak
09:38 ‘Komisyon anadilde eğitimin önündeki bariyerleri kaldırmalı’
09:21 Öcalan Avrupa'ya gidişleri eleştirdi: Gençlere bilinçli bir göçertme politikası uygulanıyor
09:19 Türkiye Suriye'de ateşle oynuyor
09:18 Prof. Kariane Westrheim: Konsey ‘umut hakkı’na dair Türkiye’yi harekete geçirmeli
09:17 HDK’li Çakmak: Temel hedefimiz barışın toplumsallaşması
09:17 Katliam ihalesi: Av kotası arz talep doğrultusunda belirleniyor
09:12 Görme engelli dengbêjlerin dünyası: Xewnên Tarî
09:11 Av. Tekin: Komite 'umut hakkı' için Türkiye'ye baskı kurmalı
09:09 Şerzan Kurt’un babası: Süreçten umutluyuz, eşitlik istiyoruz
09:07 Amed-Wan arasında yaklaşık 1 yıldır adalet arıyor: Rojin’e ne oldu?
09:04 Tutsak yakınlarının süreç beklentisi: Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü
09:01 Üniversite kütüphanesi valiliğe tahsis edildi: Eğitimciler tepkili
09:00 ATK’den yüzde 94 engelli tutsağa: DAİŞ’e karşı neden savaştın?
09:00 17 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
16/09/2025
23:27 Bayrampaşa Belediyesi Başkanı dahil 20 kişi tutuklandı
23:05 DEM Parti'li Çandar: Demirtaş ve Mızraklı serbest bırakılmalı
22:13 İngiliz sendikalarından Avrupa Konseyi’ne Abdullah Öcalan çağrısı
22:07 KESK'ten yarı zamanlı çalışma yönetmeliğine dava
21:06 Kalkan: Çözüm Önder Apo’nun özgürlüğüyle gelişir
20:54 Mersin ve Amed’de ilçe ilçe ‘umut hakkı’ yürüyüşüne çağrı
20:36 DEM Partili belediye eşbaşkanlarından kadın buluşması
19:44 İran rejimi 16 günde 126 insanı idam etti
19:41 Direnişteki işçilerden destek çağrısı
19:20 UN Women raporu: Dünya kadın haklarında alarm veriyor
19:15 Kayyım atanan belediye eşbaşkanlarından ‘Barış için imza standı’na ziyaret
19:10 Adana’dan Akbelen’e destek: 7554 sayılı yasa iptal edilmeli
18:14 Kadınlar Jîna Emînî için alanlarda: Jin jiyan azadî
17:32 Trump'tan Hamas'a: Tüm rehineleri hemen serbest bırakın
17:23 Wan’nın tüm ilçelerinde 'umut hakkı' yürüyüşüne çağrı
16:54 İran Konsolosluğu önünde Jîna Emînî anması: Özgür yaşamı inşa edeceğiz
16:53 BES'ten TİS kararlarına karşı imza kampanyası
16:42 'Öcalan'ın özgürlüğü toplumun özgürlüğüdür'
16:18 HDK soruşturmasında beraat ve ‘kovuşturmanın durması’ kararı
16:10 Mezopotamya Su Forumu Amed'de gerçekleştirilecek
15:26 ‘Özgürlük felsefesi dünyaya yayıldı’
15:20 Yandaş medyanın Pınar Aydınlar manipülasyonu
15:18 Tevriz Dora davası 10 Şubat’ta ertelendi
15:04 Kadın derneklerinden AK’ye ‘umut hakkı’ mektubu
15:00 Türkiye futbolunda ilk: Formada Kürtçe slogan yer aldı
14:18 Wan'da yürüyüşe çağrı: Öcalan'ın özgürlüğü sağlanmalı
14:10 Gazi Yaşargil'de sağlıkçılara dönük şiddet protesto edildi
14:07 Sûrfest programı belli oldu
13:49 Seqiz'da 'Jîna Emînî' grevi
13:39 Erdoğan: Süreç ivme kazanıyor
13:29 ÖHD'den Meclis'e çağrı: Kürtçeyi resmi statüye kavuşturun
13:25 Tutsaklara kitap engeli: Kurum güvenliğini bozabilir
13:24 ‘Jin, jiyan, azadî özgür bir yaşamın manifestosu’
12:51 İran'ın rejiminin 'affı' siyasi tutsakları kapsamayacak
12:47 Suriye’de 16 günde 13 sivil hayatını kaybetti
12:16 Filistin’den Gazze için uluslararası topluma çağrı
11:40 ‘Jîna Emînî’nin mücadelesi kadınlara rehberlik etti’
11:18 Borsa İstanbul'da operasyon: 14 gözaltı
11:06 Meksikalı kadınlardan ‘umut hakkı’ için eylem
11:00 Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Şoygu Bağdat’ta
10:31 Bakanlar Komitesi'ne mektup: 'Umut hakkı'nda net sinyal ver
10:00 Yürüyüşe katılım çağrısı: Barışın yolu Öcalan'ın özgürlüğünden geçer
09:58 Rojava'dan kadınlara: Devrim ruhunu diri tutalım
09:43 Yazar Gezer: Devletli düşünme geleneğine karşı ‘Xwebûn’ bir kırılma yaratıyor
09:08 AK önünde eylem: 'Umut hakkı'nı uygulayın
09:06 Dêrsim'de deprem, heyelan ve taşkın riski
09:06 Gabar Dağı'nda yeni tehdit: 114 sondaj kuyusu açılıyor
09:05 Gilî Dağ'da çöp sorunu
09:04 Jîna Emînî’nin ardından: Kadın özgürleşmeden erkeğin özgürleşemeyeceği anlaşıldı
09:03 'Umut hakkı' tanınmayan ağır hasta tutsağın babası: Bu bize de işkence
09:02 Amed'deki yürüyüşe çağrı: Öcalan'ın özgürlüğünü haykıralım
09:01 Mızraklı’nın tahliyesine engelin gerekçesi: Örgütten ayrılmadı!
09:00 KJAR koordinasyon üyesi: Rojhilat ve İran'da yeni bir mücadele çizgisi var
09:00 16 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:50 Yazar, şair ve sanatçılardan Nesimi Aday için çağrı
08:34 İsrail Gazze'ye kara harekatı başlattı
08:14 Amed’de ilçe ilçe 'umut hakkı' yürüyüşü çalışması
15/09/2025
23:23 İzmir'de 5 ESP'li tutuklandı
22:43 İİT-Arap Birliği Ortak Zirvesi sonuç bildirgesi yayımlandı
21:44 Pınar Aydınlar'a bir ceza bir de beraat talebi YENİLENDİ
21:27 5’inci Suriye Forumu sonuç bildirgesiyle sona erdi
20:49 'Kara para' soruşturmasında adı geçen Tekdağ serbest
19:53 Avukatlar İmralı'dan döndü
19:43 ‘Zeytinlikler termik santrallere kömür olacak’
19:37 Kayyımın işten çıkardığı işçilerin eylemi 47’nci gününde
19:30 Erdoğan Şara ile Katar'da bir araya geldi
19:00 Çin: ABD diğer ülkelerin egemenliğini ihlal ediyor
18:55 Wan'da 'Yaşamak ve yaşatmak için örgütleniyoruz' kampanyası başlatıldı
18:50 'Umut hakkı' yürüyüşüne çağrı
18:36 NADA: Kadınlara yönelik soykırımı durdurmak için sesimizi yükseltelim
18:29 Kartalkaya davasında 'olası kastla öldürmek' suçundan ceza istendi
18:20 HSK olağanüstü toplantısını erteledi
18:17 Gazze'de 3 gazeteci daha katledildi
18:11 Amed'de şüpheli kadın ölümü
18:07 Dêrsim’de 'barış için imza' standı
18:00 6 mahalleye 8 saat su verilmeyecek
16:32 5. Suriye Forumu: Özerk Yönetim başarısını kanıtladı
16:06 Nergis Muhammedi: Jin, jiyan azadî hareketinden intikam almak istiyorlar
16:02 Erzingan’a görüşe giden aile kaza geçirdi