9 soruda tecrit

img
İSTANBUL - İktidarlar, devrimcileri ve önderlerini teslim almak ve kimliksizleştirmek için uyguladığı tecritle, onlara inanan toplumu da cezalandırmayı hedefliyor. "Beyaz işkence" olarak da nitelendirilen bu uygulama, 23 yıldır PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devrede. 
 
"Bizi onursuzlaştırmaya çalıştılar; Verilen kıyafetle, arama metotlarıyla, emirlerle, disiplinlerle... Tutsağın kişiliğini kaybetmesi, nereden geldiğini ve amacını unutmasını istiyorlar. Siz de onurunuzu korumak için direnmeye başlıyorsunuz. Bana yöneltilen saldırıya karşı direnerek kazananın ben olduğunu söyleyebilirim." Bu sözler ömrünün 22 yılından fazlasını Almanya cezaevlerinde geçiren Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyesi Irmgard Möller'e ait.  
 
Möller'in bahsettiği "onursuzlaştırma ve direniş"e çok yabancı değiliz. Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde uzun yıllardır devrede olan bir uygulamadan bahsediyoruz; Tecrit, yani bir diğer adıyla izolasyon ya da soyutlama. Tecrit denilince ilk akla gelen yerlerin başında cezaevleri geliyor. 
DÜNYA ÖRNEKLERİ
 
Kimi araştırmalara göre ilk olarak Amsterdam'da 1588 yılında bir gence, "eğitilip iyileştirilmesi" iddiasıyla uygulandı. Ardından Almanya'da Naziler döneminde "düşmanlara" karşı devreye sokuldu. Sonrasında ABD, İspanya, Fransa, Türkiye ile birçok ülkede devrimciler, muhalif kesimler ve önderlerini teslim almaya yönelik devreye sokulan ve halen yürütülen bir tür işkence uygulaması. 
 
ÖLÜM ÇUKURU
 
Bugüne kadar tecride dair birçok benzetme yapıldı. "Beyaz işkence", "Sessiz ölüm" ve "Ölüm çukuru" bunlardan en bilinenleri. Bu benzetmelerin temel nedeni; Tutuklunun bedeni değil kişiliğini yok etmek, duygusuzlaştırmak, teslim almak, gerçekle hayal arasında mahkum etmek, hafızasızlaştırmak, kim olduğunu unutturmak, en önemlisi de sessizlikleri içinde öldürmek. 
 
ETKİLERİ
 
Ardından hiç delil bırakmayan bu işkence, şimdiye kadar yüzlerce tutuklunun yaşamını yitirmesine neden oldu. Aç, susuz, birkaç metrekare içerisinde, hiç güneş ya da ışık almayan dört duvar arasında insanlık dışı uygulamaya maruz kalan binlerce tutuklu ise geriye kalan ömürlerini bu işkencenin izleriyle sürdürdü. Kimi konuşmayı kimi yazmayı kimi okumayı kimi ise yürümeyi unuttu. Bazı tutukluların "kış uykusundaydım" diye tanımladığı tecritle, aynı zamanda aileleri, çevresindekiler ve kendilerine inanan toplum da cezalandırıldı. 
 
YAŞAYANLAR ANLATIYOR
 
Ancak bu uygulamaya karşı tutuklu devrimcilerin verdiği direniş de büyük oldu. Tecride karşı direnerek ayakta kalan biri Andreas Vogel. 20 yaşında girdiği cezaevinde 30'unda çıkan Vogel, bu direnişi şöyle anlatıyor: "Direniş olmadan tecritte insan yok olur ve dayanamaz. Bu hayat iksiridir." 
 
Yine 18 yılı aşkın bir süre tecritte geçen Toma Carrera Juarros, "Tecrit kendinizi insan olarak düşünmeyi bırakmak anlamına gelir. Buna direnmek de her dakikayı kendinizle savaşarak yaşamaktır" diyor.
 
22 yılı aşkın bir süredir İmralı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ise, ağırlaştırılan tecride dair, "Beni teslim almak istiyorlar. Ama dayanmak zorundayım. Çok güçlü inancım olmasa intiharvari tarzı eylemlere girerdim. Burada her gün sorumluluklarım için yaşadım, halk için mücadele ederek yaşadım. Onurluca mücadele ve yaşamım bu anlamda halk için hep olacaktır" ifadelerini kullanmıştı. 
 
23 YILDIR SÜREN TECRİT
 
Tecrit uygulamasının Türkiye’de yoğunca tartışıldığı dönem F tipi cezaevlerinin inşa edildiği 2000’lere denk geliyor. Hükümet kanadı bu cezaevlerini “otel konforunda” olarak tarif ederken, 19 Aralık 2000'de adına “Hayata Dönüş” verilen operasyonda 30'u tutuklu toplam 32 kişi hayatını kaybetti. Onlarcası da yaralandı. Ülke tarihe karanlık bir leke olarak geçen operasyon sonrası F tipleri hayata geçti. 
 
Tecrit uygulamasının kesintisiz sürdürüldüğü cezaevlerinin başında ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı Adası’ndaki F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi geliyor. Kürt sorununun çözümünün gündeme geldiği süreçlerde kısmi olarak esnetilen İmralı’daki tecridin dünyada başka bir örneği yok. Öcalan "koster bozuk", "hava muhalefeti" gibi gerekçelerle, ya da çoğu zaman gerekçe dahi gösterilmeden ne ailesiyle ne de avukatlarıyla görüştürülüyor.  
 
Öcalan ilk kez 27 Nisan 2020 tarihinde telefonla görüşme hakkında yararlanabildi. Avukatları en son 7 Ağustos 2019 tarihinde Öcalan’la görüşebildi. Ailesi ise, 25 Mart’ta telefon üzerinden görüşebildi. Söz konusu tarihten bu yana Öcalan’dan tek bir haber alınamıyor.  
 
9 SORUDA TECRİT
 
Her geçen gün derinleştirilen ve tüm ülkeye sirayet eden bu tecride dair insan hakları savunucuları, sivil toplum örgütü temsilcileri, hukukçular ve siyasetçiler ne diyor? 9 soruda tecride dair merak edilenleri derledik. 
 
Tecrit nedir?
 
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nin (CİSST) Ağırlaştırılmış Müebbet Tematik Alan Temsilcisi Ezgi Yusufoğlu, bu soruyu "Hapsetmenin kendisi bir tecrit aslında" şeklinde yanıtlıyor. Tecritle kişinin toplumdan izole edildiğini kaydeden Yusufoğlu, "Ancak tecritten söz ettiğimiz de esasen hücreye kapatılma, tek başına kapatılma, diğer tüm mahpuslardan ayrı tutularak kapatılmadan söz ediyoruz. Tecridi şöyle tanımlayabiliriz; Bir mahpusu çeşitli sebeplerle, diğer mahpustan ayrı tutulması, bu süreçte her sosyal süreçten mahrum bırakılması, çevresel uyaranlardan yoksun olması katı bir denetim ve kontrol altında tutulması" diye kaydetti.
 
 
Tutukluların 22 saate varan sürelerde temastan yoksun bırakıldığını kaydeden Yusufoğlu, "Genelde yalnızca 1 saat havalandırmaya çıkma hakkı ve bu esnada egzersiz yapma hakkı tanınıyor. Uluslararası sözleşmeler, gerekçe ne olursa olsun tecridi 15 günden fazla uygulanamayacağını söyler" dedi. 
 
Tecridin sadece hapishanelerde yaşanan bir sorun olmadığını ifade eden Yusufoğlu, "Aslında kimi sokağa çıkma yasakları veya pandemi döneminde karşılaştığımız uygulamalar da tecrit olarak nitelendirilebilinir. Bunun dışında bir mahallenin veya idari bir bölgenin sosyal, insani haklardan erişimsiz bırakılması da aslında bir tür tecrit" diye belirtti.   
 
Tecritle amaçlanan nedir? 
 
Yusufoğlu'na göre bu sorunun cevabı basit: Islah etme ve cezalandırma. Yusufoğlu, şunları söyledi: "Akademik çalışmalarının büyük bir çoğunluğu, tecridin kişileri ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığı ve sosyal, ekonomik, politik tüm iyi olma halleri üzerinde çok yıkıcı etkileri olduğu konusunda uzlaşır. Bu ceza içinde bir ceza, tecrit içinde bir tecrittir. İletişim kurduğumuz mahpuslar tecridi, bir tür uyumlaştırma, ıslah etme, cezalandırma politikası olarak algıladıklarını bize ilettiler. İnsanın sosyal ilişkilerinden soyutlayan ve hatta insan dışı bir varlık gibi muamele gördüklerini ilettiler.  
 
Tecridin hedefinde kimler var? 
 
Sosyolog Azad Barış, söz konusu sorudan önce "Tecridin hedefindeki kişiler ve nedir" sorularına yanıt verilmesi gerektiğini belirtti. Barış, "Çünkü tecrit, tecrit altında bulunan kişinin iradesi dışında olan bir şeydir. Eğer bir izolasyon olmuş olsaydı ya da bir 'arınma aracı' olarak inzivaya çekilme durumu olsaydı düşüncenin ve fikrin berraklaşması anlamına gelirdi. Ama tecrit, muktedirin kabul etmediği, düşüncesinde korktuğu ve onu kısıtlamaya yönelik bir sınırlamadır" diyor. 
 
 
Nelson Mandela ve Antonio Gramsci'ye yönelik tecridi anımsatan Barış, şunları söyledi: "Bu metodun uygulandığı 3'üncü kişi de Öcalan'dır. Bu metot neden uygulanır; Sadece hal ve hareketlerinde hoşnut olmadıkları için değil, düşüncelerinden korktukları için onu çembere alırlar. Bedensel kısıtlamanın yanı sıra, düşünsel olarak onu felç etme, sakatlama, hadımlaştırma... Şimdi Öcalan'a uygulanan budur."
 
Barış, tecritle yok edilmek istenen liderlerin duruşlarına da işaret ederek, liderlerin içerisine hapsedilmek istendikleri "mezarı" yıktıklarını ifade etti. Barış, şöyle devam etti: "Bunun esas amacı ne? Muktedirlerin yapmak istediklerin önünde engel olabilecek bütün faktörleri ortadan kaldırmaktır. Çünkü Öcalan toplumsal barışı, halkların bir arada yaşayabileceği bir kavram üzerinde bir gelecek tasavvurunu inşa etti. Bu da muktedirlerin işine gelmeyen bir şeydi. Amacında; Bir, alternatif siyasi aktörler var. İkincisi, mevcut düzen ve düşünce sistemine karşı yeni düşünceleriyle değer odaklı düşünen düşünürler var." 
 
Tecridin Türkiye ve uluslararası hukuktaki yeri nedir?  
 
Ceza hukuku denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan avukat Ercan Kanar, tecridin tarihçesine değinerek, Almanya, Avusturya ve İsviçre'de nasıl uygulandığına dair örnekler verdi. Kanar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) tecridi ilk uygulayan ülkelerden birisi olan Almanya'daki kapsamını daralttığına işaret ederek, "AİHM, tecridin 'kanunsuz ceza olmaz' ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. 1977 yıllında İngiltere kendi mevzuatından tecridi çıkardı. Fransa’da da tecritten biraz yumuşatılmış sosyal gözlem diye bir uygulama var. BM'nin çok önemli bir kararı var. Uzun süreli hücre cezasını işkence yasağı maddesine aykırı buldu. Almanya, Avusturya ve İsviçre mevzuatında var. Ama kısıtlı bir şekilde var" dedi. 
 
 
Türkiye'de ise, tecridin uzun ve kalıcı olduğuna dikkati çeken Kanar, bu durumun Ceza İnfaz Kanunu'nda olmadığını kaydetti. Kanar, şunları söyledi: "Tecridi düzenleyen bir madde yok. Fakat Terörle Mücadele Yasasıyla bir ve üç kişilik odalı uygulama şeklinde, yasayla hile yapılarak tecrit getirilmiş oldu. Aslında tecridin infaz doktrininde dahi uygulanabilmesi için almış olduğun ceza dolayısıyla değil, cezaevindeki bir disiplin suçu nedeniyle doktrine göre uygulanması gerekir. Fakat bizdeki uygulama doktrine de tamamen aykırı. Almış olduğu cezaya bağlı olarak bir tecrit uygulaması söz konusu.  
 
Türkiye'de tecrit nerede ve nasıl uygulanıyor?  
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: "Yaşadığımız coğrafyada eğer muhalifseniz, size dayatılan resmi ideolojinin çizgelerine, kodlarına muhalifseniz tecrit her alanda yaşanıyor."
 
Bir profesörün tecride dair verdiği "İnsanın kendi kendinden vazgeçmesi" yanıtı anımsatan Keskin, "Aslında bu coğrafyada herkese kendi kendinden vazgeçerek yaşamak dayatılıyor. Türk ve Suni kimliğine sahip olmayan tüm kimliklere kişisel bir tecrit uygulanıyor. Size ‘sen’ değilmiş gibi yaşa deniliyor. Hıristiyanlara, Musevilere, Alevilere, Kürtlere, kadınlara ve herkese tecrit uygulanıyor. Çünkü ‘Sen kendin gibi yaşamayacaksın, benim dediğim gibi bana uyacaksın’ dayatılıyor. O nedenle tecrit yaşamın her alanında var" diye konuştu. 
 
 
Türkiye'de tecridin en yoğun uygulandığı yerlerin başında cezaevlerinin geldiğini söyleyen Keskin, "Tecrit deyince aklımıza İmralı Cezaevi geliyor. Abdullah Öcalan Türkiye’ye getirildiğinde onun ilk 12 kişilik avukatlarının arasındaydım ben de. Ve bugüne kadar İmralı Cezaevinin hangi sistemle yöneltildiğini hiçbirimiz öğrenemedik. Çünkü Türkiye’nin kendi iç hukuka da aykırı bir biçimde yönetiliyor. Oradaki tecrit topluma da yansıyor. İmralı'da sadece Öcalan kalmıyor, başka mahpuslar da kalıyor. Bu insanlar her türlü insanı haktan soyutlanarak, aileleriyle yıllardır görüştürülmüyorlar."
 
Keskin, tutuklu Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk'un durumuna da işaret ederek, şöyle devam etti: "Aysel, siyasi düşünceleri nedeniyle şu anda cezaevinde. Son derece hukuksuz bir şeklide tutulurken, annesini kaybetti. Annesinin cenazesine uygulanan ırkçı saldırı, büyük saygısızlık ve bu kişilerin hiçbir şeklide cezalandırılmaması Aysel’i o tecrit koşullarında çok fazla etkiledi."
 
Keskin, sorunun tek cümleyle "Tecrit, Türkiye ve Kürdistan coğrafyasının tamamında ve özellikle de cezaevlerinde uygulanıyor" şeklinde yanıtlanabileceğini kaydetti. 
 
Cezaevlerinde uygulanan tecrit tutukluları nasıl etkiliyor? 
 
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu üyesi Ümit Efe, tecritle tutukluların "öğütülmesi ve tekleştirilmesinin" amaçlandığını söyledi. Tecridin "teslim alma politikası" olarak benimsendiğini kaydeden Efe, "Mahpusların duygusal, algısal ve mekansal algılarının daraltılarak, bu daraltılmış alan içerisinde yok etmeyi ve itaat etmek hedeflenir. Türkiye’de F tipi tecrit uygulamalarına geçildi. İmralı'da da kişiye özel bir tecrit uygulaması yapıldı. Mahpusa yönelik bu şiddetli saldırı birçok sağlık sorununu tetikleyebilir. Bedensel ve ruhsal olarak hastalanmasına neden olabilir. Bunun örneklerini yaşadık. Yüzlerce hasta mahpus var. Saldırı sinsi ve sessizdir. Tecrit insanın varoluşuna aykırıdır. Bu anlamda da işkence metodudur" şeklinde konuştu. 
 
 
İmralı'da yıllardır devam eden tecritle ne amaçlanıyor? 
 
Öcalan'ın avukatlığını üstlenen Asrın Hukuk Bürosu üyelerinden Emran Emekçi, Öcalan'ın Kürt gerçekliğini ve Ortadoğu'da özgürlükçü ve demokratik bir çizgiyi temsil ettiğini kaydetti. Öcalan'ın bu temsiliye nedeniyle hedef alındığını söyleyen Emekçi, "Milyonlarca Kürdün 'benim siyasi irademdir’ dediği bir siyasi kimliktir. Temsil ettiği çizgi Demokratik Ortadoğu projesidir. Ortadoğu'nun haritalarını çizen kapitalist hegemon güçler, Kürtleri 4 ulus devlet arasında parçalanmış ve kaderine terk edilmişti. Sayın Öcalan bu kaderi özgürlük lehine değiştirmek için yola çıktı. Kürtler tarihinde ilk defa özne haline geldi. Bu durum bu güçlerin ulus-devlet ezberini bozuyordu. Onların mantıklarındaki Kürt, piyon Kürt'tü. İlk defa karşılarında özgür, iradeli, demokrat bir Kürdü görmeyi hazmedemiyorlardı. Sayın Öcalan bu çizgisinden vazgeçmeye çalıştılar" ifadelerini kullandı. 
 
 
Öcalan’ın bu duruma "Ben özgürlük savaşçısıyım. Başkasının savaşçısı olmam" şeklinde karşı çıktığını söyleyen Emekçi, bundan kaynaklı tecrit sisteminin devreye sokulduğunu ifade etti. Emekçi, "Özgürlük iradesini, halkların demokratik birlik iradesini kırmak amaçlandı; Özgür Kürtlüğü tasfiye ederek, yerine işbirlikçi Kürdü ikame etme. Demokratik Ortadoğu Birliğini tasfiye etmek. Bu amaçla diplomatik yoldan elde edemediklerini tecrit sistemiyle elde etmeye çalıştılar. Sayın Öcalan 22 yıldır bu politikaya direniyor. Özgürlük iradesini Şam’da teslim etmediği gibi İmralı’da da teslim etmemiştir. Tersine bunu daha da güçlü ideolojik donanıma kavuşturmuştur. Mutlak tecrit sistemine karşı direnmek ancak böyle büyük bir amaçla mümkündür. Tecrit demokratik çözüm ve barış iradesinin tecrididir. Ortadoğu’ya demokrasinin gelmesini engelleme girişimidir. Sonuç itibariyle tecrit hem demokratik çözüm iradesinin tasfiyesi hem savaş politikalarının devamı anlamına gelmektedir" dedi.  
 
Emekçi, son olarak şunları söyledi: "Tecritle Ortadoğu statükosunu yeniden kurmak amaçlanıyor. Tecritle Sayın Öcalan’ın Ortadoğu halklarıyla bağını, toplumla bağını koparmak amaçlanıyor."
 
İmralı'dan başlayan ve tüm cezaevlerine yayılan tecrit ülkeyi ve toplumu nasıl etkiliyor? 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, tecritle örgütlü yapı ve toplumsal yapıların tasfiyesinin hedeflendiğine işaret ederek, "Tecritle elde edilen her başarı aynı zamanda mevcut rejimin kendi inşasını daha özgüvenli inşa etmesinin önünü açıyor" dedi. Binlerce tutuklunun halen cezaevlerinde tutulmasının tecritle bağlı olduğunu söyleyen Çiçek, sorunun cevap bulması için Öcalan'ın politik kimliği üzerinden bir tartışmanın yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Çiçek, "Sayın Öcalan yürüttüğü mücadeleyle Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözümü ile ülkenin kronik sorunlarının çözümü için kendisini topluma sunmaya çalıştı. Öcalan'ın devreye girdiği dönemlerde toplumun nasıl rahatladığını hep birlikte gördük. Tecrit toplumsal barış mücadelesine yönelik bir saldırı" diye konuştu.
 
 
Ülkede yaşanan krizlerin, yoksulluğun ve zamların başlangıç noktasının İmralı'daki tecrit olduğunu vurgulayan Çiçek, şunları söyledi: "Bu tecrit toplumu teslim aldı. Denklem bundan sonra şöyle kurulmalı; Tecride dönük yürüteceğimiz toplumsal mücadele aynı zamanda toplumsal barış mücadelesidir. Bu mücadele aynı zamanda gençliğin, kadının, emeğin ve doğanın haklarını savunmak olacaktır. Bütün ezilenlerin demokratik haklarını dillendirmek ve bunun yanında tavır almak olacaktır. Sayın Öcalan ve ezilen kimliklerin mücadeleleri arasında artık kopmaz bağ oluşmuştur. Tecridi derinleştirmeye çalışan akıl toplumsal barışı hedefliyor. Tecride karşı mücadele demokratik toplum mücadelesidir. Bir bireye ve fikre ait bir mücadele değildir. Eğer bu mücadeleyi kendimize ait görürsek tecrit ve işkenceye karşı daha sonuç alıcı bir mücadele olur diye düşünüyorum."
 
İmralı'daki tecride dair siyasi partiler ne diyor?  
 
Türkiye'de iktidara gelen her parti, mirasını devraldıklarının uygulamalarını daha da derinleştirdi. Tecrit de bu uygulamalardan birisi. Öcalan'ın 1999'da Türkiye'ye teslim edilmesinin ardından avukat görüşlerine dönem dönem izin verildi. Ancak AKP döneminde bu görüşmeler daha fazla engellenmeye başlandı. AKP, Kürt sorunu her gündeme geldiğinde ya da tepkiler yükseldiğinde tecridi esnetti. Ancak sonrasında daha da derinleştirdi. 
 
AKP'nin küçük ortağı MHP ise ilk günden bu yana tecridin ağırlaştırılması noktasında duruyor. MHP, yapılan görüşmelere de her zaman karşı çıkarak, çözümsüzlükte ısrar ediyor. CHP ile MHP'den koparak kurulan İYİ Parti'nin tutumları da iktidar ve küçük ortağının tavrından farksız değil. Her iki parti de Öcalan'la yapılan görüşmeler üzerinden kimi zaman iktidar partisine yüklenerek, tecride dair tek kelime etmiyor.  
 
Kürt siyasi geleneğinden gelen partiler ve dostları ise yıllardır bu tecridin kaldırılması için yoğun bir mücadele veriyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile sol ve sosyalist hareketlerin tecrit karşıtı duruşları her zaman iktidar ve arkalarına takılan muhalefet partilerinin hedefi oldu. Öyle ki tecride karşı çıkanlar ya tutuklandı ya gözaltına alındı ya da haklarında açılan davalardan ceza aldı.  
 
MA / Gökhan Altay - Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

21:36 Kürdistan kentlerine ayrılan kültür ve turizm bütçesi yüzde 5'in altında
21:23 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê girişlerindeki kontrol noktaları kaldırıldı
21:20 Sabahat Tuncel: Barış bizim için bir tercih değil zorunluluktur
20:46 İstanbul'da Rojin Kabaiş için eylem
20:35 Êlih'te iş cinayeti
19:46 Gülhan'ı katleden faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
19:19 ‘Aç kalalım ama kültürsüz kalmayalım’
18:37 İşçiler 107 gündür eylemde: Taleplerimiz karşılansın
18:24 CHP'den İBB iddianamesine ilişkin HSK'ye başvuru
18:18 DEM Partili Oluç: Eli kulağındadır, kayyım rejiminin sonuna geliniyor
18:08 Riha’da toz taşınımı etkili oldu
18:02 HPG’li İş, kitlesel bir şekilde toprağa verildi
17:32 25 Kasım eylemleri: Dayanışmayla karanlığı yeneceğiz GÜNCELLENİYOR
17:06 Çetin'in taziyesine 'şehit namirin' sloganıyla ziyaret
17:01 Vince çıkan işçilerin eylemi kazanımla sonuçlandı
16:42 DEM Parti Kadın Meclisi direnişteki kadınları ziyaret etti
16:41 DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi
15:52 Dilek İmamoğlu: Adalet yara alırsa umut yeşermez
15:19 İHD: 6 bin 94 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi
15:00 Bireysel silahlanma protestosu
14:07 Silahlı saldırıda 4 kişiyi yaralayan korucular serbest bırakıldı
13:54 LeMan davasında Pehlevan hakkında tahliye kararı
13:09 KESK'li kadınlar 25 Kasım programını açıkladı: Barış talebinde ısrarcıyız
12:26 MB anketine göre enflasyon beklentisi yükseldi
11:45 Çakıroğlu: Cumhuriyetin 2'nci yüzyılının kurucularından biri Abdullah Öcalan olacak
11:31 Tanrıkulu: Güven artırıcı adımlar atılmalı
Ekmen: Toplumun desteği süreç için önemli
11:13 AB Türkiye Delegasyonu Amed Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret etti
11:09 Sürecin etkili öncülere ihtiyacı var
10:55 Seyîd Rıza'nın mezar yeri açıklansın: Gidersem gözüm açık kalacak
10:51 Bakırhan: Süreçte belediyelere büyük sorumluluk ve görev düşüyor
09:58 92 yaşındaki tutsak annesi: Ölmeden oğlumu görebilecek miyim?
09:44 Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde ‘suça göre’ muamele!
09:43 'Katliama işveren yer hazırlıyor, devlet göz yumuyor'
09:41 Prof. Dr. Nilgün Toker: Süreç hukuki güvence altına alınmalı
09:39 Barış Anneleri'nden komisyona çağrı: Komisyon önderliğimizle görüşsün
09:33 Wan'da Mısır Çarşısı metruk bir yapıya dönüştü
09:31 ÖHD’li Güneş: 'Umut hakkı’nın uygulanmaması demokratikleşmeye dirençtir
09:30 Her okulun kapısındalar: Çocuklar ve kadınlar 'özel' hedef
09:11 MARSU daire başkanı hakkında ‘taciz ve mobing’ten suç duyurusu
09:09 'Ölümlerin önüne geçmek için acil gündem hasta tutsaklar olmalı'
09:07 Engellenen röportajın 4. bölümü: Devleti demokratikleştirmek lazım
09:00 14 KASIM 2025 GÜNDEMİ
13/11/2025
23:46 Süveyda’da çatışmalar şiddetleniyor
23:37 DEM Partili Uysal: Gençlerin soluyacağı temiz hava kalmadı
21:30 Hatay Arsuz’da orman yangını
21:21 DEM Partili Hun: Her 4 gençten biri Türkiye’yi terk etmek istiyor
20:45 Sırrı Süreyya anısına turnuva: Her gol barış sözü olacak
20:40 Hatimoğulları ve Bakırhan, Demokratik Yerel Yönetimler Kuruluyla bir araya geldi
20:35 AB delegasyonu Amed'de
20:29 Uyuşturucuya karşı mücadeleye ayrılan bütçe yüzde 0,02
20:22 Kuzey ve Doğu Suriye’de üçlü görüşme
20:01 Meteoroloji'den 6 il için 'sarı kod 'uyarısı
19:58 Halkevleri: Polis eliyle özel bir saldırı programı uygulanıyor
19:55 Erdoğan, Erhürman'la görüştü
19:33 DEM Parti'den bütçe görüşmelerinde gençler için fon önerisi
19:22 'Yaşamlarımızı örgütlü mücadelemize emanet edeceğiz'
19:17 Şemrex’te kadınlar fidanları toprakla buluşturdu
19:11 Amedspor’dan 'bahis' açıklaması
19:07 Pasûr'daki iş cinayeti protesto edildi: Önlemler alınmadı
19:01 Dilovası Belediye Başkanı'nın eleştirilere yanıtı 'çoğu yer kaçak' oldu
18:47 223 işçinin direnişi 106'ncı gününde
17:51 Rusya: Ukrayna'ya saldırılar sürecek
17:37 Madde bağımlılığı ve fuhuşa karşı yürüyüşe çağrı
17:25 Adlığ ve Edemen’in taziyesine kitlesel ziyaret
16:59 Gazeteci Aykol'un hayati riski sürüyor
16:45 Mûş’ta ‘Kadın kurtuluş ideolojisi’ atölyesi
16:33 Pasûr’daki iş cinayetindeki ihmaller zinciri
16:30 TFF, bahis soruşturmasında futbolcuların cezalarını duyurdu
16:18 Ferdi Zeyrek'in ölümüne ilişkin iddianame kabul edildi
16:15 Suriye'nin Londra Büyükelçiliği 13 yıl sonra açıldı
16:13 Barrack: QSD’nin entegrasyonunu görüştük
16:07 HPG’li Öztürk’ün taziyesine kitlesel ziyaret
15:55 Komisyonun toplanacağı tarih belli oldu
15:45 İmamoğlu'nun hesabına erişim engeli
15:40 Wan Barosu: Rojin’in faillerinin bulunması için mücadelemiz sürecek
15:01 Cenazelere dönük saldırılara tepki: Barış sadece silahların susması değildir
14:58 Demokratik Modernite'nin yeni sayısı çıktı
14:56 Gazeteci Rahime Karvar’a ceza
14:25 ABD'den Türkiye'deki 7 şirkete yaptırım
14:24 Ahmet Özer’den DEM Parti’ye ziyaret
14:11 '6 kişinin öldüğü işyeri ruhsatsızdı, belediye göz yumdu'
14:07 Mûş'ta 'Çocuk yaşta zorla evlilikle mücadele' çalıştayı
13:54 HDP binasını yakma girişimi davasının gerekçeli kararı açıklandı
13:26 Epstein’ın mesajlarında Barrack’ın adı geçiyor
13:21 Nev Bahçe’de toplanan ayvalar reçele dönüştü
12:43 Sinemada katledilen çocuklara adanan festival başlıyor
12:22 DEM Parti: Alevilerin rızasının olmadığı çalışmaları durdurun
12:19 Tayfun Kahraman'ın tahliye talebine ret
12:13 Gazeteci Şahin’in yurt dışı yasağı 7 yıldır kaldırılmıyor
11:59 Behdînan’da seçim protestoları sürüyor
11:34 'İktidar Abdullah Öcalan'la görüşme konusunda yaklaşımını ortaya koymalı'
11:18 Taliban kadınlara okuma yazma veren kursları kapattı
11:16 Amûdê Katliamı kınandı:Unutmayacağız, unutturmayacağız
10:42 Şara’nın ABD ziyareti sonrası Suriye’yi ne bekliyor?
10:37 Pervin Buldan: Süreç yasal düzenlemeyle birlikte ilerler
10:18 Yangından kurtuldu: Hiçbir koruyucu önlem alınmıyordu
10:14 Rojin’in vücudundaki 2 DNA’nın bulaş olmadığı kesinleşti
09:50 Jeoloji Mühendisi: Deprem basıncı ve enerjisi batıya kaydı
09:47 Mersin'de 18 tutsak hastalıklarına rağmen tahliye edilmiyor
09:46 Cezaevinde ‘disiplin cezası’ alsan dert almasan ayrı bir dert!
09:45 Wan sokakları: Demokrasi için haklarımız tanınmalı
09:33 Tek saha çalışmasının koordinatörü: Stratejik planlar gerekli
09:25 Bahçeli’nin ‘sonuna geldik’ dediği süreç hangi aşamada?
09:18 Çevre mitingine katılım çağrısı: Direniş meşrudur
09:17 18 kez anjiyo olan tutsak tahliye edilmiyor
09:08 Tutsaklardan Aykol'a: Devrimci iradenle bu illeti de bertaraf edeceğine inanıyoruz
09:07 Sındırgı'da peş peşe üç deprem meydana geldi
09:05 Rojhilatlı hukukçudan Kürtçe için mücadele
09:03 TJA'lılar: Kadınlar süreçte öncü rol oynayacak
09:02 'Küçük Mardin' kentsel dönüşüm kıskacında: Nereye gidelim?
09:00 13 KASIM 2025 GÜNDEMİ
12/11/2025
23:50 KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman, Ankara'da
22:54 Irak seçim sonuçları açıklandı
22:33 'Türkiye Kadınlar ve çocuklar için cehenneme dönüştürüldü'
22:25 Kayyımın işten çıkardığı işçiler 104 gündür direniyor
21:38 Irak seçimlerine katılım oranı yüzde 56,11 oldu
21:05 Antalya’da bir polis evli olduğu kadını ve kızlarını katletti
21:00 İmamoğlu: Temelsiz davalarla hedef alındık
20:55 31 yıldan sonra tahliye edildiler: Daha kararlı bir sesin çıkması gerekiyor
20:42 Mereş depreminde yıkılan Hacı Ömer Apartmanı Davası görüldü
19:32 Erdoğan ve Bahçeli bir araya geldi
19:27 Ordu’da maden ocağında çalışan şoför yaşamını yitirdi
19:20 KHK eylemi 346'ıncı haftasında: Direnişimizi sürdürüyoruz
19:11 SES İstanbul Şubeleri: 2026 yılı bütçesi toplumsal gerçeklikten kopuk
19:06 Uluslararası Af Örgütü: Milyonlarca insan ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya
19:03 Kadınlardan Dilovası'ndaki iş cinayeti protestosu
18:28 Muhalefetten, katledilen kadınların fotoğrafları ile iktidara yanıt
18:13 Akdeniz’de 5.4 büyüklüğünde deprem
18:08 Ahmet Özer: Barış sürecinin ruhu demokrasiyi gerektiriyor
17:52 RTÜK’ün yeni üyeleri seçildi
17:42 Eş Genel Başkanlar: Barış sürecine zarar veren Mızraklı kararı derhal geri alınmalı
17:39 31 yılın ardından 3 tahliye, 2 engelleme
17:33 Delal Gencer davasında azmettiriciye beraat, faile iyi hal indirimi
17:27 Özel: Ekrem başkan, 'iddiaları çürütmek için gün sayıyorum' dedi
17:21 Eğitim Sen: Hizmet içi eğitim anlayışı oluşturulmalı
16:43 Bütçenin sadece yüzde 1.2'si kadınlara ayrıldı
16:33 ‘Erkek egemen anlayış kalkıncaya kadar mücadelemiz sürecek'
16:31 DEM Parti’den tahliye engeline tepki
16:13 Kadınlar 'Barış ve Özgürlük Kürsüsü'yle taleplerini dile getirecek
15:44 Aykol'un tedavisinde ek ilaçlara geçildi: Hayati tehlike sürüyor
15:43 Mızraklı’nın ‘tahliye talebi’ ikinci kez reddedildi
15:40 Torbalı patlaması davasında karar verildi
15:35 HDK Kadın Meclisi: 25 Kasım'da Türkiye'nin her yerinde alanlarda olacağız
14:21 Erdoğan ve Bahçeli bir araya gelecek
14:01 ‘Çevre davalarında harçlar devlet tarafından karşılansın’
13:50 Gazeteci Sevda Perihan Erkılınç hakkında tahliye kararı verildi
13:39 Ankara sokaklarından bütçe tepkisi
13:36 Akdeniz’de 5.2 büyüklüğünde deprem
13:00 İmamoğlu: İddianame baskıyla dizip bağladığınız yalanlardan ibarettir
12:57 Irak seçim sonuçlarının anlattıkları