9 soruda tecrit

img
İSTANBUL - İktidarlar, devrimcileri ve önderlerini teslim almak ve kimliksizleştirmek için uyguladığı tecritle, onlara inanan toplumu da cezalandırmayı hedefliyor. "Beyaz işkence" olarak da nitelendirilen bu uygulama, 23 yıldır PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devrede. 
 
"Bizi onursuzlaştırmaya çalıştılar; Verilen kıyafetle, arama metotlarıyla, emirlerle, disiplinlerle... Tutsağın kişiliğini kaybetmesi, nereden geldiğini ve amacını unutmasını istiyorlar. Siz de onurunuzu korumak için direnmeye başlıyorsunuz. Bana yöneltilen saldırıya karşı direnerek kazananın ben olduğunu söyleyebilirim." Bu sözler ömrünün 22 yılından fazlasını Almanya cezaevlerinde geçiren Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyesi Irmgard Möller'e ait.  
 
Möller'in bahsettiği "onursuzlaştırma ve direniş"e çok yabancı değiliz. Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde uzun yıllardır devrede olan bir uygulamadan bahsediyoruz; Tecrit, yani bir diğer adıyla izolasyon ya da soyutlama. Tecrit denilince ilk akla gelen yerlerin başında cezaevleri geliyor. 
DÜNYA ÖRNEKLERİ
 
Kimi araştırmalara göre ilk olarak Amsterdam'da 1588 yılında bir gence, "eğitilip iyileştirilmesi" iddiasıyla uygulandı. Ardından Almanya'da Naziler döneminde "düşmanlara" karşı devreye sokuldu. Sonrasında ABD, İspanya, Fransa, Türkiye ile birçok ülkede devrimciler, muhalif kesimler ve önderlerini teslim almaya yönelik devreye sokulan ve halen yürütülen bir tür işkence uygulaması. 
 
ÖLÜM ÇUKURU
 
Bugüne kadar tecride dair birçok benzetme yapıldı. "Beyaz işkence", "Sessiz ölüm" ve "Ölüm çukuru" bunlardan en bilinenleri. Bu benzetmelerin temel nedeni; Tutuklunun bedeni değil kişiliğini yok etmek, duygusuzlaştırmak, teslim almak, gerçekle hayal arasında mahkum etmek, hafızasızlaştırmak, kim olduğunu unutturmak, en önemlisi de sessizlikleri içinde öldürmek. 
 
ETKİLERİ
 
Ardından hiç delil bırakmayan bu işkence, şimdiye kadar yüzlerce tutuklunun yaşamını yitirmesine neden oldu. Aç, susuz, birkaç metrekare içerisinde, hiç güneş ya da ışık almayan dört duvar arasında insanlık dışı uygulamaya maruz kalan binlerce tutuklu ise geriye kalan ömürlerini bu işkencenin izleriyle sürdürdü. Kimi konuşmayı kimi yazmayı kimi okumayı kimi ise yürümeyi unuttu. Bazı tutukluların "kış uykusundaydım" diye tanımladığı tecritle, aynı zamanda aileleri, çevresindekiler ve kendilerine inanan toplum da cezalandırıldı. 
 
YAŞAYANLAR ANLATIYOR
 
Ancak bu uygulamaya karşı tutuklu devrimcilerin verdiği direniş de büyük oldu. Tecride karşı direnerek ayakta kalan biri Andreas Vogel. 20 yaşında girdiği cezaevinde 30'unda çıkan Vogel, bu direnişi şöyle anlatıyor: "Direniş olmadan tecritte insan yok olur ve dayanamaz. Bu hayat iksiridir." 
 
Yine 18 yılı aşkın bir süre tecritte geçen Toma Carrera Juarros, "Tecrit kendinizi insan olarak düşünmeyi bırakmak anlamına gelir. Buna direnmek de her dakikayı kendinizle savaşarak yaşamaktır" diyor.
 
22 yılı aşkın bir süredir İmralı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ise, ağırlaştırılan tecride dair, "Beni teslim almak istiyorlar. Ama dayanmak zorundayım. Çok güçlü inancım olmasa intiharvari tarzı eylemlere girerdim. Burada her gün sorumluluklarım için yaşadım, halk için mücadele ederek yaşadım. Onurluca mücadele ve yaşamım bu anlamda halk için hep olacaktır" ifadelerini kullanmıştı. 
 
23 YILDIR SÜREN TECRİT
 
Tecrit uygulamasının Türkiye’de yoğunca tartışıldığı dönem F tipi cezaevlerinin inşa edildiği 2000’lere denk geliyor. Hükümet kanadı bu cezaevlerini “otel konforunda” olarak tarif ederken, 19 Aralık 2000'de adına “Hayata Dönüş” verilen operasyonda 30'u tutuklu toplam 32 kişi hayatını kaybetti. Onlarcası da yaralandı. Ülke tarihe karanlık bir leke olarak geçen operasyon sonrası F tipleri hayata geçti. 
 
Tecrit uygulamasının kesintisiz sürdürüldüğü cezaevlerinin başında ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı Adası’ndaki F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi geliyor. Kürt sorununun çözümünün gündeme geldiği süreçlerde kısmi olarak esnetilen İmralı’daki tecridin dünyada başka bir örneği yok. Öcalan "koster bozuk", "hava muhalefeti" gibi gerekçelerle, ya da çoğu zaman gerekçe dahi gösterilmeden ne ailesiyle ne de avukatlarıyla görüştürülüyor.  
 
Öcalan ilk kez 27 Nisan 2020 tarihinde telefonla görüşme hakkında yararlanabildi. Avukatları en son 7 Ağustos 2019 tarihinde Öcalan’la görüşebildi. Ailesi ise, 25 Mart’ta telefon üzerinden görüşebildi. Söz konusu tarihten bu yana Öcalan’dan tek bir haber alınamıyor.  
 
9 SORUDA TECRİT
 
Her geçen gün derinleştirilen ve tüm ülkeye sirayet eden bu tecride dair insan hakları savunucuları, sivil toplum örgütü temsilcileri, hukukçular ve siyasetçiler ne diyor? 9 soruda tecride dair merak edilenleri derledik. 
 
Tecrit nedir?
 
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nin (CİSST) Ağırlaştırılmış Müebbet Tematik Alan Temsilcisi Ezgi Yusufoğlu, bu soruyu "Hapsetmenin kendisi bir tecrit aslında" şeklinde yanıtlıyor. Tecritle kişinin toplumdan izole edildiğini kaydeden Yusufoğlu, "Ancak tecritten söz ettiğimiz de esasen hücreye kapatılma, tek başına kapatılma, diğer tüm mahpuslardan ayrı tutularak kapatılmadan söz ediyoruz. Tecridi şöyle tanımlayabiliriz; Bir mahpusu çeşitli sebeplerle, diğer mahpustan ayrı tutulması, bu süreçte her sosyal süreçten mahrum bırakılması, çevresel uyaranlardan yoksun olması katı bir denetim ve kontrol altında tutulması" diye kaydetti.
 
 
Tutukluların 22 saate varan sürelerde temastan yoksun bırakıldığını kaydeden Yusufoğlu, "Genelde yalnızca 1 saat havalandırmaya çıkma hakkı ve bu esnada egzersiz yapma hakkı tanınıyor. Uluslararası sözleşmeler, gerekçe ne olursa olsun tecridi 15 günden fazla uygulanamayacağını söyler" dedi. 
 
Tecridin sadece hapishanelerde yaşanan bir sorun olmadığını ifade eden Yusufoğlu, "Aslında kimi sokağa çıkma yasakları veya pandemi döneminde karşılaştığımız uygulamalar da tecrit olarak nitelendirilebilinir. Bunun dışında bir mahallenin veya idari bir bölgenin sosyal, insani haklardan erişimsiz bırakılması da aslında bir tür tecrit" diye belirtti.   
 
Tecritle amaçlanan nedir? 
 
Yusufoğlu'na göre bu sorunun cevabı basit: Islah etme ve cezalandırma. Yusufoğlu, şunları söyledi: "Akademik çalışmalarının büyük bir çoğunluğu, tecridin kişileri ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığı ve sosyal, ekonomik, politik tüm iyi olma halleri üzerinde çok yıkıcı etkileri olduğu konusunda uzlaşır. Bu ceza içinde bir ceza, tecrit içinde bir tecrittir. İletişim kurduğumuz mahpuslar tecridi, bir tür uyumlaştırma, ıslah etme, cezalandırma politikası olarak algıladıklarını bize ilettiler. İnsanın sosyal ilişkilerinden soyutlayan ve hatta insan dışı bir varlık gibi muamele gördüklerini ilettiler.  
 
Tecridin hedefinde kimler var? 
 
Sosyolog Azad Barış, söz konusu sorudan önce "Tecridin hedefindeki kişiler ve nedir" sorularına yanıt verilmesi gerektiğini belirtti. Barış, "Çünkü tecrit, tecrit altında bulunan kişinin iradesi dışında olan bir şeydir. Eğer bir izolasyon olmuş olsaydı ya da bir 'arınma aracı' olarak inzivaya çekilme durumu olsaydı düşüncenin ve fikrin berraklaşması anlamına gelirdi. Ama tecrit, muktedirin kabul etmediği, düşüncesinde korktuğu ve onu kısıtlamaya yönelik bir sınırlamadır" diyor. 
 
 
Nelson Mandela ve Antonio Gramsci'ye yönelik tecridi anımsatan Barış, şunları söyledi: "Bu metodun uygulandığı 3'üncü kişi de Öcalan'dır. Bu metot neden uygulanır; Sadece hal ve hareketlerinde hoşnut olmadıkları için değil, düşüncelerinden korktukları için onu çembere alırlar. Bedensel kısıtlamanın yanı sıra, düşünsel olarak onu felç etme, sakatlama, hadımlaştırma... Şimdi Öcalan'a uygulanan budur."
 
Barış, tecritle yok edilmek istenen liderlerin duruşlarına da işaret ederek, liderlerin içerisine hapsedilmek istendikleri "mezarı" yıktıklarını ifade etti. Barış, şöyle devam etti: "Bunun esas amacı ne? Muktedirlerin yapmak istediklerin önünde engel olabilecek bütün faktörleri ortadan kaldırmaktır. Çünkü Öcalan toplumsal barışı, halkların bir arada yaşayabileceği bir kavram üzerinde bir gelecek tasavvurunu inşa etti. Bu da muktedirlerin işine gelmeyen bir şeydi. Amacında; Bir, alternatif siyasi aktörler var. İkincisi, mevcut düzen ve düşünce sistemine karşı yeni düşünceleriyle değer odaklı düşünen düşünürler var." 
 
Tecridin Türkiye ve uluslararası hukuktaki yeri nedir?  
 
Ceza hukuku denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan avukat Ercan Kanar, tecridin tarihçesine değinerek, Almanya, Avusturya ve İsviçre'de nasıl uygulandığına dair örnekler verdi. Kanar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) tecridi ilk uygulayan ülkelerden birisi olan Almanya'daki kapsamını daralttığına işaret ederek, "AİHM, tecridin 'kanunsuz ceza olmaz' ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. 1977 yıllında İngiltere kendi mevzuatından tecridi çıkardı. Fransa’da da tecritten biraz yumuşatılmış sosyal gözlem diye bir uygulama var. BM'nin çok önemli bir kararı var. Uzun süreli hücre cezasını işkence yasağı maddesine aykırı buldu. Almanya, Avusturya ve İsviçre mevzuatında var. Ama kısıtlı bir şekilde var" dedi. 
 
 
Türkiye'de ise, tecridin uzun ve kalıcı olduğuna dikkati çeken Kanar, bu durumun Ceza İnfaz Kanunu'nda olmadığını kaydetti. Kanar, şunları söyledi: "Tecridi düzenleyen bir madde yok. Fakat Terörle Mücadele Yasasıyla bir ve üç kişilik odalı uygulama şeklinde, yasayla hile yapılarak tecrit getirilmiş oldu. Aslında tecridin infaz doktrininde dahi uygulanabilmesi için almış olduğun ceza dolayısıyla değil, cezaevindeki bir disiplin suçu nedeniyle doktrine göre uygulanması gerekir. Fakat bizdeki uygulama doktrine de tamamen aykırı. Almış olduğu cezaya bağlı olarak bir tecrit uygulaması söz konusu.  
 
Türkiye'de tecrit nerede ve nasıl uygulanıyor?  
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: "Yaşadığımız coğrafyada eğer muhalifseniz, size dayatılan resmi ideolojinin çizgelerine, kodlarına muhalifseniz tecrit her alanda yaşanıyor."
 
Bir profesörün tecride dair verdiği "İnsanın kendi kendinden vazgeçmesi" yanıtı anımsatan Keskin, "Aslında bu coğrafyada herkese kendi kendinden vazgeçerek yaşamak dayatılıyor. Türk ve Suni kimliğine sahip olmayan tüm kimliklere kişisel bir tecrit uygulanıyor. Size ‘sen’ değilmiş gibi yaşa deniliyor. Hıristiyanlara, Musevilere, Alevilere, Kürtlere, kadınlara ve herkese tecrit uygulanıyor. Çünkü ‘Sen kendin gibi yaşamayacaksın, benim dediğim gibi bana uyacaksın’ dayatılıyor. O nedenle tecrit yaşamın her alanında var" diye konuştu. 
 
 
Türkiye'de tecridin en yoğun uygulandığı yerlerin başında cezaevlerinin geldiğini söyleyen Keskin, "Tecrit deyince aklımıza İmralı Cezaevi geliyor. Abdullah Öcalan Türkiye’ye getirildiğinde onun ilk 12 kişilik avukatlarının arasındaydım ben de. Ve bugüne kadar İmralı Cezaevinin hangi sistemle yöneltildiğini hiçbirimiz öğrenemedik. Çünkü Türkiye’nin kendi iç hukuka da aykırı bir biçimde yönetiliyor. Oradaki tecrit topluma da yansıyor. İmralı'da sadece Öcalan kalmıyor, başka mahpuslar da kalıyor. Bu insanlar her türlü insanı haktan soyutlanarak, aileleriyle yıllardır görüştürülmüyorlar."
 
Keskin, tutuklu Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk'un durumuna da işaret ederek, şöyle devam etti: "Aysel, siyasi düşünceleri nedeniyle şu anda cezaevinde. Son derece hukuksuz bir şeklide tutulurken, annesini kaybetti. Annesinin cenazesine uygulanan ırkçı saldırı, büyük saygısızlık ve bu kişilerin hiçbir şeklide cezalandırılmaması Aysel’i o tecrit koşullarında çok fazla etkiledi."
 
Keskin, sorunun tek cümleyle "Tecrit, Türkiye ve Kürdistan coğrafyasının tamamında ve özellikle de cezaevlerinde uygulanıyor" şeklinde yanıtlanabileceğini kaydetti. 
 
Cezaevlerinde uygulanan tecrit tutukluları nasıl etkiliyor? 
 
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu üyesi Ümit Efe, tecritle tutukluların "öğütülmesi ve tekleştirilmesinin" amaçlandığını söyledi. Tecridin "teslim alma politikası" olarak benimsendiğini kaydeden Efe, "Mahpusların duygusal, algısal ve mekansal algılarının daraltılarak, bu daraltılmış alan içerisinde yok etmeyi ve itaat etmek hedeflenir. Türkiye’de F tipi tecrit uygulamalarına geçildi. İmralı'da da kişiye özel bir tecrit uygulaması yapıldı. Mahpusa yönelik bu şiddetli saldırı birçok sağlık sorununu tetikleyebilir. Bedensel ve ruhsal olarak hastalanmasına neden olabilir. Bunun örneklerini yaşadık. Yüzlerce hasta mahpus var. Saldırı sinsi ve sessizdir. Tecrit insanın varoluşuna aykırıdır. Bu anlamda da işkence metodudur" şeklinde konuştu. 
 
 
İmralı'da yıllardır devam eden tecritle ne amaçlanıyor? 
 
Öcalan'ın avukatlığını üstlenen Asrın Hukuk Bürosu üyelerinden Emran Emekçi, Öcalan'ın Kürt gerçekliğini ve Ortadoğu'da özgürlükçü ve demokratik bir çizgiyi temsil ettiğini kaydetti. Öcalan'ın bu temsiliye nedeniyle hedef alındığını söyleyen Emekçi, "Milyonlarca Kürdün 'benim siyasi irademdir’ dediği bir siyasi kimliktir. Temsil ettiği çizgi Demokratik Ortadoğu projesidir. Ortadoğu'nun haritalarını çizen kapitalist hegemon güçler, Kürtleri 4 ulus devlet arasında parçalanmış ve kaderine terk edilmişti. Sayın Öcalan bu kaderi özgürlük lehine değiştirmek için yola çıktı. Kürtler tarihinde ilk defa özne haline geldi. Bu durum bu güçlerin ulus-devlet ezberini bozuyordu. Onların mantıklarındaki Kürt, piyon Kürt'tü. İlk defa karşılarında özgür, iradeli, demokrat bir Kürdü görmeyi hazmedemiyorlardı. Sayın Öcalan bu çizgisinden vazgeçmeye çalıştılar" ifadelerini kullandı. 
 
 
Öcalan’ın bu duruma "Ben özgürlük savaşçısıyım. Başkasının savaşçısı olmam" şeklinde karşı çıktığını söyleyen Emekçi, bundan kaynaklı tecrit sisteminin devreye sokulduğunu ifade etti. Emekçi, "Özgürlük iradesini, halkların demokratik birlik iradesini kırmak amaçlandı; Özgür Kürtlüğü tasfiye ederek, yerine işbirlikçi Kürdü ikame etme. Demokratik Ortadoğu Birliğini tasfiye etmek. Bu amaçla diplomatik yoldan elde edemediklerini tecrit sistemiyle elde etmeye çalıştılar. Sayın Öcalan 22 yıldır bu politikaya direniyor. Özgürlük iradesini Şam’da teslim etmediği gibi İmralı’da da teslim etmemiştir. Tersine bunu daha da güçlü ideolojik donanıma kavuşturmuştur. Mutlak tecrit sistemine karşı direnmek ancak böyle büyük bir amaçla mümkündür. Tecrit demokratik çözüm ve barış iradesinin tecrididir. Ortadoğu’ya demokrasinin gelmesini engelleme girişimidir. Sonuç itibariyle tecrit hem demokratik çözüm iradesinin tasfiyesi hem savaş politikalarının devamı anlamına gelmektedir" dedi.  
 
Emekçi, son olarak şunları söyledi: "Tecritle Ortadoğu statükosunu yeniden kurmak amaçlanıyor. Tecritle Sayın Öcalan’ın Ortadoğu halklarıyla bağını, toplumla bağını koparmak amaçlanıyor."
 
İmralı'dan başlayan ve tüm cezaevlerine yayılan tecrit ülkeyi ve toplumu nasıl etkiliyor? 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, tecritle örgütlü yapı ve toplumsal yapıların tasfiyesinin hedeflendiğine işaret ederek, "Tecritle elde edilen her başarı aynı zamanda mevcut rejimin kendi inşasını daha özgüvenli inşa etmesinin önünü açıyor" dedi. Binlerce tutuklunun halen cezaevlerinde tutulmasının tecritle bağlı olduğunu söyleyen Çiçek, sorunun cevap bulması için Öcalan'ın politik kimliği üzerinden bir tartışmanın yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Çiçek, "Sayın Öcalan yürüttüğü mücadeleyle Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözümü ile ülkenin kronik sorunlarının çözümü için kendisini topluma sunmaya çalıştı. Öcalan'ın devreye girdiği dönemlerde toplumun nasıl rahatladığını hep birlikte gördük. Tecrit toplumsal barış mücadelesine yönelik bir saldırı" diye konuştu.
 
 
Ülkede yaşanan krizlerin, yoksulluğun ve zamların başlangıç noktasının İmralı'daki tecrit olduğunu vurgulayan Çiçek, şunları söyledi: "Bu tecrit toplumu teslim aldı. Denklem bundan sonra şöyle kurulmalı; Tecride dönük yürüteceğimiz toplumsal mücadele aynı zamanda toplumsal barış mücadelesidir. Bu mücadele aynı zamanda gençliğin, kadının, emeğin ve doğanın haklarını savunmak olacaktır. Bütün ezilenlerin demokratik haklarını dillendirmek ve bunun yanında tavır almak olacaktır. Sayın Öcalan ve ezilen kimliklerin mücadeleleri arasında artık kopmaz bağ oluşmuştur. Tecridi derinleştirmeye çalışan akıl toplumsal barışı hedefliyor. Tecride karşı mücadele demokratik toplum mücadelesidir. Bir bireye ve fikre ait bir mücadele değildir. Eğer bu mücadeleyi kendimize ait görürsek tecrit ve işkenceye karşı daha sonuç alıcı bir mücadele olur diye düşünüyorum."
 
İmralı'daki tecride dair siyasi partiler ne diyor?  
 
Türkiye'de iktidara gelen her parti, mirasını devraldıklarının uygulamalarını daha da derinleştirdi. Tecrit de bu uygulamalardan birisi. Öcalan'ın 1999'da Türkiye'ye teslim edilmesinin ardından avukat görüşlerine dönem dönem izin verildi. Ancak AKP döneminde bu görüşmeler daha fazla engellenmeye başlandı. AKP, Kürt sorunu her gündeme geldiğinde ya da tepkiler yükseldiğinde tecridi esnetti. Ancak sonrasında daha da derinleştirdi. 
 
AKP'nin küçük ortağı MHP ise ilk günden bu yana tecridin ağırlaştırılması noktasında duruyor. MHP, yapılan görüşmelere de her zaman karşı çıkarak, çözümsüzlükte ısrar ediyor. CHP ile MHP'den koparak kurulan İYİ Parti'nin tutumları da iktidar ve küçük ortağının tavrından farksız değil. Her iki parti de Öcalan'la yapılan görüşmeler üzerinden kimi zaman iktidar partisine yüklenerek, tecride dair tek kelime etmiyor.  
 
Kürt siyasi geleneğinden gelen partiler ve dostları ise yıllardır bu tecridin kaldırılması için yoğun bir mücadele veriyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile sol ve sosyalist hareketlerin tecrit karşıtı duruşları her zaman iktidar ve arkalarına takılan muhalefet partilerinin hedefi oldu. Öyle ki tecride karşı çıkanlar ya tutuklandı ya gözaltına alındı ya da haklarında açılan davalardan ceza aldı.  
 
MA / Gökhan Altay - Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

09:18 Ahmet Türk, Özal ile diyaloğunu paylaştı: Herkes dilekçesini zarfa koyacak, zarf 5 yıl açılmayacak
09:08 Tacize karşı açlık grevinde: Çocukları korumaya söz verdik
09:07 6 yıl sonra hazırlanan bilirkişi raporu: DSİ ve kayyım kusurlu
09:05 Kürdistan'da süren bir gelenek: kadın şifacılar
09:01 Wan sokakları: Komisyon bir an önce Abdullah Öcalan'ı dinlemeli
09:00 16 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:28 İstanbul’da Jineoloji atölyesi kayıtları başladı
15/10/2025
23:22 Özel: Eşitlikten yana bir iktidarın yürüyüşünü yapıyoruz
23:03 Fırat Üniversitesi’nin 3 dekanı kazada yaşamını yitirdi
21:44 DEM Partili Sakık: Kürdü yok sayanlar alçaktır
21:19 Öğrenciler 3 gündür Rojin için ayakta: Rektör açıklama yapsın
20:55 30 yılın ardından 6 tutsağa tahliye
20:45 Wan’da kadınlar Rojin için yürüdü: Adını unutturmayacağız
20:03 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’ye giden yollar açılmadı
19:33 KHK Eylemi 342'nci haftasında
19:25 Ayfer Koçak: Adalet mücadelemizden vazgeçmedik
18:57 Komisyonda dinlenen kadınlar: Görüşmenin yolu açılsın
18:44 Komisyon toplantısı sona erdi
18:42 Delal Gencer’in davası ertelendi
18:31 Cizre Emniyeti taciz faili Burak Ercan için seferber oldu: Adalet Nöbeti başlatıldı
18:19 Öğrenciler Rojin Kabaiş için ATK'ye yürüdü
18:08 DFG’den Barış Gazeteciliği görüşmeleri
18:00 Çalıştayın ilk günü: Kadınlar Kürtçeye öncülük etmeli
17:46 57 gençlik örgütünden komisyona ‘çözüm’ önerileri
17:27 Cenevre’de eylem: Önder Apo özgür olmadan barış gelmez
17:23 Kayyım Mêrdîn’de 8 taşınmazı satılığa çıkardı
17:20 ‘Fuhuş Çetesi’ davası ertelendi
16:51 Birçok kentte Rojin Kabaiş eylemi: Failleri bulunsun
16:49 11’inci Yargı Paketi'nin detayları netleşmeye başladı
16:17 Cihanbeyli'de 'Barış istiyoruz çünkü' kampanyası için stant kuruldu
15:43 Komisyon toplantısı: Gençlerin yüzde 82’si Kürtçeyi istiyor
15:42 KHK'lere karşı Ankara'ya yürüyen KESK'liler Adana'ya vardı
15:32 Bakırhan PES’in Amsterdam Kongresi’ne katılacak
15:27 Rojin Kabaiş 'eylemine' Rektör Şevli sansürü
15:26 Kadın takımları karşılaşmasında Rojin Kabaiş için adalet talebi
15:23 Gazeteci Aykol yoğun bakıma alındı
14:28 Gazeteci Tosun cinayetinde bir esnaf gözaltına alındı
14:26 Peyas’ta ağaç kıyımı
14:16 Dorşîn’deki ağaç kıyımı Meclis gündeminde
14:06 Görme engelliler sorunlarının çözümünü istedi
14:00 Komisyon toplantısı başladı
13:55 Wan’da dil çalıştayı sürüyor: Demokratik ulus stratejisinde Kürtçe
13:52 Hacettepe Üniversitesi’nde yemekhane protestosu
13:34 Tahliyesi ertelenen 30 yıllık tutsak Bayar için tahliye kararı
12:34 Gazeteci Aykol yeniden ameliyata alındı
11:54 'Kürtçeye statü tanınmadığı sürece ne barış gelir ne de huzur'
11:40 Haberi nedeniyle gözaltına alınan Yum serbest bırakıldı
11:36 Gazeteci Hüseyin Aykol ikinci kez beyin kanaması geçirdi
10:56 Asrın Hukuk Bürosu: Kan emicilere inat barış ve kardeşlik kazanacak
10:11 Ebex Belediyesi Kadın Meclisi Kuruluşunu ilan etti
09:43 Meteoroloji'den birçok kent için sağanak uyarısı
09:32 Altında rekor devam ediyor
09:24 Gençler iki kentte yürüyüşe hazırlanıyor
09:16 Cübbeli'nin damadı jandarma zoruyla malına el koydu!
09:10 Ahmet Türk: Halk endişeli, devlet sürecin ruhuna uygun adımlar atmalı
09:05 Susuz kalan Tahran'ı taşıma planı: Krizin nedeni rejim
09:03 'Kıbrıs'ta işgal sonrası mülkiyet sorunu devam ediyor'
09:00 15 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:55 Trump: Gazze'de ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması başlıyor
14/10/2025
23:39 Nisêbîn’de binler festivalde buluştu
23:34 Bafil Talabanî, Fransa Büyükelçisi ile görüştü
23:30 ABD Venezuela açıklarında tekneyi vurdu: 6 ölü
22:39 Bakırhan, Aykol'u ziyaret etti: İyi bir müdahale yapılmış, mücadele edeceğine inanıyoruz
21:28 Kalkan: Bahçeli sadece ‘Kurucu Önder’ diyerek bizi kandıracağını sanıyor!
21:21 Bangladeş'te tekstil fabrikasında patlama
21:17 Gazeteci Aykol yoğun bakıma alındı
20:05 Aydın Özdemir’in taziyesine kitlesel ziyaret
19:36 Ameliyata alınan Gazeteci Aykol'a 'geçmiş olsun' mesajları
19:32 Qoser’de uyuşturucu ve sanal kumara karşı açıklama
19:26 223 işçinin direnişi 76'ıncı gününde
19:02 DEM Parti İzmir'de gazetecilerle bir araya geldi
18:56 Gazeteci Aykol ameliyata alındı
18:36 Pervin Buldan'dan İYİ Parti Grubuna: Size inat barış demeye devam edeceğiz
18:30 Gazeteci Hüseyin Aykol beyin kanaması geçirdi
18:20 Dedeoğulları davasında Yargıtay gelişmesi: Beraatlere itiraz
17:58 Çiğli Belediyesi işçileri: TİS hakkımızı istiyoruz
17:54 Rojin Kabaiş'in şüpheli ölümü Meclis gündeminde
17:45 Tara Mamedova Van Üniversitesi'nde yapacağı konseri iptal etti
17:35 Gazeteci Tosun 16 Ekim'de toprağa verilecek
17:32 DEM Parti Adana’da iki aileyi barıştırdı
17:30 Üniversitesi öğrencileri Rojin Kabaiş için oturma eyleminde
17:12 Gazeteci Karabay hakkında tutukluluğa devam kararı
17:01 Şirnex'ta eko kırım sürüyor: Kesilen ağaçlar kamyonlarla taşınıyor
16:53 İBB Başkan Vekili Nuri Aslan hakkında 3 yıla kadar hapis talebi
16:49 Pervin Buldan’dan Abdullah Öcalan'a hakaret eden Çömez'e sert tepki
15:43 İran'da son 20 günde 164 kişi idam edildi
15:21 Kadınlardan Abdullah Öcalan’a bin 800 mektup
15:07 Özgür Özel: Muhalefete sınır çizilemez
15:03 Rojin Kabaiş için yürüyüş: Kimler, neden korunuyor?
15:00 Gazeteci Salaz mezarı başında anıldı
14:54 BİSAM raporu: Açlık sınırı 21 bin 149 TL
14:37 İran’da tutuklular idamlara karşı açlık grevi başlattı
13:58 Bağdu ölüm yıldönümünde mezarı başında anıldı
13:48 AİHM'den ihlal kararı: Aysel Tuğluk siyasi nedenlerle tutuklandı
13:23 Eylül ayında 396 şiddet çağrısı alındı: Fail en yakınındaki erkek
13:12 Halk buluşmasına çağrı: Mücadeleyi birlikte yükseltelim
12:46 Bakırhan: Bu yılın Meclisi ilk Meclis kadar önemlidir
12:25 Zeyneb Celaliyan’ın tedavi hakkı engelleniyor
12:19 Enternasyonal öğrencilerden GÖÇİZDER'e ziyaret
11:58 Gazeteci Oruç’un adli kontrolü kaldırılmadı
11:49 Bahçeli: 27 Şubat İmralı açıklaması dışında hiçbir sözün hükmü yoktur
11:20 Kürtçe için 'strateji ve politika belirleme' çalıştayı başlıyor
11:05 Yolsuzluğu ortaya çıkardı, 4 yıldır tutuklu
10:14 Altında rekor üstüne rekor
10:02 Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne operasyon: 6 gözaltı
10:00 4 ilde sağanak bekleniyor
09:44 'Kürt halkının tek talebi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü'
09:23 Wan’daki yurttaşlar: Rojin bu ülkenin adalet sınavı
09:21 Kızılpınar’da bir ilk: Kürtçe kursları başladı
09:18 Trump’un Erdoğan’a verdiği görev: Hamas’ı bitirmek
09:08 Wan’da beş mahalleden geçen tren hattı tehlike saçıyor
09:00 14 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:57 Bursa'da 15 kişi tutuklandı
13/10/2025
23:56 Gazeteci Akar'ın cenazesi Şirnex'e getirildi
23:45 Hakan Tosun'un saldırıya uğradığı görüntüler ortaya çıktı
23:28 X'te kampanya: #HakanTosunaNeOldu?
22:27 Çeşme’de iş cinayeti: 1 çocuk hayatını kaybetti
22:23 İsrail ateşkesi ihlal etti
21:24 Arkadaşları hastane önünde: Hakan Tosun'a ne oldu?
20:04 Mısır'da Gazze için imzalar atıldı
19:41 İsrail, 2 bine yakın Filistinliyi serbest bıraktı
19:25 Kayyımın işten çıkardığı 223 işçi 75 gündür direniyor
19:20 Yurt dışında yaşayan Yeşilova'nın evine polis baskını
18:44 Dr. Hikmet Kıvılcımlı Mersin’de anıldı
18:32 DFG: Hakan Tosun'a yapılan saldırı bir an önce aydınlatılsın
18:24 Kadınlardan 'Rojin Kabaiş soruşturması şeffaf yürütülsün' çağrısı
18:01 CHP İl Başkanlığı ablukası paylaşımlarına dava
17:46 EPDK’dan yeni düzenleme: Elektrikte sınır düşüyor, fatura artıyor
17:33 Gazeteci Hakan Tosun'un beyin ölümü gerçekleşti
17:31 CHP'den Demirtaş'a ziyaret
17:16 Gazze zirvesi öncesi Kahire'de patlama
16:59 ‘Zamanın izi’ sergisi sanatseverlerle buluştu
16:52 Şêxmeqsûd ve Eşrefiye’de 7 genç kaçırıldı
16:39 Mazlum Ebdî: Yerinden edilenlerin güvenli dönüşü öncelikli gündem
16:33 Şam görüşmesi sona erdi
16:19 Avukatlar Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirdi
15:09 Wan'da Rojin Kabaiş tepkisi: Eski savcı ve ATK hakkında suç duyurusu
14:58 KESK’liler Amed’den Ankara’ya yürüyüş başlattı
14:26 Gazeteci İmen serbest bırakıldı
14:15 Wan’da düzenlenecek dil çalıştayı için çağrı
14:05 Cezaevleri raporu: Tecrit toplumsal barışa saldırıdır
13:54 Şêx Murşid El Xeznewî trafik kazası geçirdi
13:52 Üniversite yemekhanesine rezervasyon sistemi getirildi
13:04 Kuzey ve Doğu Suriye komitesi Şam’da
13:02 Rojin Kabaiş dosyasındaki çelişkiler Meclis’e taşındı
12:49 ‘Gazze Zirvesi’ne Netanyahu ve Abbas da katılıyor
12:22 Akademisyen McLaren: Öcalan'ın sözleri bir güvercin gibi denizleri aştı
11:54 Komisyonda bu hafta kadın ve gençlik örgütleri dinlenecek
11:51 Bülent Arınç: Komisyon Öcalan’ı doğrudan dinlemeli
11:07 Asrın Hukuk Bürosu avukatları İmralı’da