9 soruda tecrit

img
İSTANBUL - İktidarlar, devrimcileri ve önderlerini teslim almak ve kimliksizleştirmek için uyguladığı tecritle, onlara inanan toplumu da cezalandırmayı hedefliyor. "Beyaz işkence" olarak da nitelendirilen bu uygulama, 23 yıldır PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devrede. 
 
"Bizi onursuzlaştırmaya çalıştılar; Verilen kıyafetle, arama metotlarıyla, emirlerle, disiplinlerle... Tutsağın kişiliğini kaybetmesi, nereden geldiğini ve amacını unutmasını istiyorlar. Siz de onurunuzu korumak için direnmeye başlıyorsunuz. Bana yöneltilen saldırıya karşı direnerek kazananın ben olduğunu söyleyebilirim." Bu sözler ömrünün 22 yılından fazlasını Almanya cezaevlerinde geçiren Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyesi Irmgard Möller'e ait.  
 
Möller'in bahsettiği "onursuzlaştırma ve direniş"e çok yabancı değiliz. Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde uzun yıllardır devrede olan bir uygulamadan bahsediyoruz; Tecrit, yani bir diğer adıyla izolasyon ya da soyutlama. Tecrit denilince ilk akla gelen yerlerin başında cezaevleri geliyor. 
DÜNYA ÖRNEKLERİ
 
Kimi araştırmalara göre ilk olarak Amsterdam'da 1588 yılında bir gence, "eğitilip iyileştirilmesi" iddiasıyla uygulandı. Ardından Almanya'da Naziler döneminde "düşmanlara" karşı devreye sokuldu. Sonrasında ABD, İspanya, Fransa, Türkiye ile birçok ülkede devrimciler, muhalif kesimler ve önderlerini teslim almaya yönelik devreye sokulan ve halen yürütülen bir tür işkence uygulaması. 
 
ÖLÜM ÇUKURU
 
Bugüne kadar tecride dair birçok benzetme yapıldı. "Beyaz işkence", "Sessiz ölüm" ve "Ölüm çukuru" bunlardan en bilinenleri. Bu benzetmelerin temel nedeni; Tutuklunun bedeni değil kişiliğini yok etmek, duygusuzlaştırmak, teslim almak, gerçekle hayal arasında mahkum etmek, hafızasızlaştırmak, kim olduğunu unutturmak, en önemlisi de sessizlikleri içinde öldürmek. 
 
ETKİLERİ
 
Ardından hiç delil bırakmayan bu işkence, şimdiye kadar yüzlerce tutuklunun yaşamını yitirmesine neden oldu. Aç, susuz, birkaç metrekare içerisinde, hiç güneş ya da ışık almayan dört duvar arasında insanlık dışı uygulamaya maruz kalan binlerce tutuklu ise geriye kalan ömürlerini bu işkencenin izleriyle sürdürdü. Kimi konuşmayı kimi yazmayı kimi okumayı kimi ise yürümeyi unuttu. Bazı tutukluların "kış uykusundaydım" diye tanımladığı tecritle, aynı zamanda aileleri, çevresindekiler ve kendilerine inanan toplum da cezalandırıldı. 
 
YAŞAYANLAR ANLATIYOR
 
Ancak bu uygulamaya karşı tutuklu devrimcilerin verdiği direniş de büyük oldu. Tecride karşı direnerek ayakta kalan biri Andreas Vogel. 20 yaşında girdiği cezaevinde 30'unda çıkan Vogel, bu direnişi şöyle anlatıyor: "Direniş olmadan tecritte insan yok olur ve dayanamaz. Bu hayat iksiridir." 
 
Yine 18 yılı aşkın bir süre tecritte geçen Toma Carrera Juarros, "Tecrit kendinizi insan olarak düşünmeyi bırakmak anlamına gelir. Buna direnmek de her dakikayı kendinizle savaşarak yaşamaktır" diyor.
 
22 yılı aşkın bir süredir İmralı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ise, ağırlaştırılan tecride dair, "Beni teslim almak istiyorlar. Ama dayanmak zorundayım. Çok güçlü inancım olmasa intiharvari tarzı eylemlere girerdim. Burada her gün sorumluluklarım için yaşadım, halk için mücadele ederek yaşadım. Onurluca mücadele ve yaşamım bu anlamda halk için hep olacaktır" ifadelerini kullanmıştı. 
 
23 YILDIR SÜREN TECRİT
 
Tecrit uygulamasının Türkiye’de yoğunca tartışıldığı dönem F tipi cezaevlerinin inşa edildiği 2000’lere denk geliyor. Hükümet kanadı bu cezaevlerini “otel konforunda” olarak tarif ederken, 19 Aralık 2000'de adına “Hayata Dönüş” verilen operasyonda 30'u tutuklu toplam 32 kişi hayatını kaybetti. Onlarcası da yaralandı. Ülke tarihe karanlık bir leke olarak geçen operasyon sonrası F tipleri hayata geçti. 
 
Tecrit uygulamasının kesintisiz sürdürüldüğü cezaevlerinin başında ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı Adası’ndaki F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi geliyor. Kürt sorununun çözümünün gündeme geldiği süreçlerde kısmi olarak esnetilen İmralı’daki tecridin dünyada başka bir örneği yok. Öcalan "koster bozuk", "hava muhalefeti" gibi gerekçelerle, ya da çoğu zaman gerekçe dahi gösterilmeden ne ailesiyle ne de avukatlarıyla görüştürülüyor.  
 
Öcalan ilk kez 27 Nisan 2020 tarihinde telefonla görüşme hakkında yararlanabildi. Avukatları en son 7 Ağustos 2019 tarihinde Öcalan’la görüşebildi. Ailesi ise, 25 Mart’ta telefon üzerinden görüşebildi. Söz konusu tarihten bu yana Öcalan’dan tek bir haber alınamıyor.  
 
9 SORUDA TECRİT
 
Her geçen gün derinleştirilen ve tüm ülkeye sirayet eden bu tecride dair insan hakları savunucuları, sivil toplum örgütü temsilcileri, hukukçular ve siyasetçiler ne diyor? 9 soruda tecride dair merak edilenleri derledik. 
 
Tecrit nedir?
 
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nin (CİSST) Ağırlaştırılmış Müebbet Tematik Alan Temsilcisi Ezgi Yusufoğlu, bu soruyu "Hapsetmenin kendisi bir tecrit aslında" şeklinde yanıtlıyor. Tecritle kişinin toplumdan izole edildiğini kaydeden Yusufoğlu, "Ancak tecritten söz ettiğimiz de esasen hücreye kapatılma, tek başına kapatılma, diğer tüm mahpuslardan ayrı tutularak kapatılmadan söz ediyoruz. Tecridi şöyle tanımlayabiliriz; Bir mahpusu çeşitli sebeplerle, diğer mahpustan ayrı tutulması, bu süreçte her sosyal süreçten mahrum bırakılması, çevresel uyaranlardan yoksun olması katı bir denetim ve kontrol altında tutulması" diye kaydetti.
 
 
Tutukluların 22 saate varan sürelerde temastan yoksun bırakıldığını kaydeden Yusufoğlu, "Genelde yalnızca 1 saat havalandırmaya çıkma hakkı ve bu esnada egzersiz yapma hakkı tanınıyor. Uluslararası sözleşmeler, gerekçe ne olursa olsun tecridi 15 günden fazla uygulanamayacağını söyler" dedi. 
 
Tecridin sadece hapishanelerde yaşanan bir sorun olmadığını ifade eden Yusufoğlu, "Aslında kimi sokağa çıkma yasakları veya pandemi döneminde karşılaştığımız uygulamalar da tecrit olarak nitelendirilebilinir. Bunun dışında bir mahallenin veya idari bir bölgenin sosyal, insani haklardan erişimsiz bırakılması da aslında bir tür tecrit" diye belirtti.   
 
Tecritle amaçlanan nedir? 
 
Yusufoğlu'na göre bu sorunun cevabı basit: Islah etme ve cezalandırma. Yusufoğlu, şunları söyledi: "Akademik çalışmalarının büyük bir çoğunluğu, tecridin kişileri ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığı ve sosyal, ekonomik, politik tüm iyi olma halleri üzerinde çok yıkıcı etkileri olduğu konusunda uzlaşır. Bu ceza içinde bir ceza, tecrit içinde bir tecrittir. İletişim kurduğumuz mahpuslar tecridi, bir tür uyumlaştırma, ıslah etme, cezalandırma politikası olarak algıladıklarını bize ilettiler. İnsanın sosyal ilişkilerinden soyutlayan ve hatta insan dışı bir varlık gibi muamele gördüklerini ilettiler.  
 
Tecridin hedefinde kimler var? 
 
Sosyolog Azad Barış, söz konusu sorudan önce "Tecridin hedefindeki kişiler ve nedir" sorularına yanıt verilmesi gerektiğini belirtti. Barış, "Çünkü tecrit, tecrit altında bulunan kişinin iradesi dışında olan bir şeydir. Eğer bir izolasyon olmuş olsaydı ya da bir 'arınma aracı' olarak inzivaya çekilme durumu olsaydı düşüncenin ve fikrin berraklaşması anlamına gelirdi. Ama tecrit, muktedirin kabul etmediği, düşüncesinde korktuğu ve onu kısıtlamaya yönelik bir sınırlamadır" diyor. 
 
 
Nelson Mandela ve Antonio Gramsci'ye yönelik tecridi anımsatan Barış, şunları söyledi: "Bu metodun uygulandığı 3'üncü kişi de Öcalan'dır. Bu metot neden uygulanır; Sadece hal ve hareketlerinde hoşnut olmadıkları için değil, düşüncelerinden korktukları için onu çembere alırlar. Bedensel kısıtlamanın yanı sıra, düşünsel olarak onu felç etme, sakatlama, hadımlaştırma... Şimdi Öcalan'a uygulanan budur."
 
Barış, tecritle yok edilmek istenen liderlerin duruşlarına da işaret ederek, liderlerin içerisine hapsedilmek istendikleri "mezarı" yıktıklarını ifade etti. Barış, şöyle devam etti: "Bunun esas amacı ne? Muktedirlerin yapmak istediklerin önünde engel olabilecek bütün faktörleri ortadan kaldırmaktır. Çünkü Öcalan toplumsal barışı, halkların bir arada yaşayabileceği bir kavram üzerinde bir gelecek tasavvurunu inşa etti. Bu da muktedirlerin işine gelmeyen bir şeydi. Amacında; Bir, alternatif siyasi aktörler var. İkincisi, mevcut düzen ve düşünce sistemine karşı yeni düşünceleriyle değer odaklı düşünen düşünürler var." 
 
Tecridin Türkiye ve uluslararası hukuktaki yeri nedir?  
 
Ceza hukuku denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan avukat Ercan Kanar, tecridin tarihçesine değinerek, Almanya, Avusturya ve İsviçre'de nasıl uygulandığına dair örnekler verdi. Kanar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) tecridi ilk uygulayan ülkelerden birisi olan Almanya'daki kapsamını daralttığına işaret ederek, "AİHM, tecridin 'kanunsuz ceza olmaz' ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. 1977 yıllında İngiltere kendi mevzuatından tecridi çıkardı. Fransa’da da tecritten biraz yumuşatılmış sosyal gözlem diye bir uygulama var. BM'nin çok önemli bir kararı var. Uzun süreli hücre cezasını işkence yasağı maddesine aykırı buldu. Almanya, Avusturya ve İsviçre mevzuatında var. Ama kısıtlı bir şekilde var" dedi. 
 
 
Türkiye'de ise, tecridin uzun ve kalıcı olduğuna dikkati çeken Kanar, bu durumun Ceza İnfaz Kanunu'nda olmadığını kaydetti. Kanar, şunları söyledi: "Tecridi düzenleyen bir madde yok. Fakat Terörle Mücadele Yasasıyla bir ve üç kişilik odalı uygulama şeklinde, yasayla hile yapılarak tecrit getirilmiş oldu. Aslında tecridin infaz doktrininde dahi uygulanabilmesi için almış olduğun ceza dolayısıyla değil, cezaevindeki bir disiplin suçu nedeniyle doktrine göre uygulanması gerekir. Fakat bizdeki uygulama doktrine de tamamen aykırı. Almış olduğu cezaya bağlı olarak bir tecrit uygulaması söz konusu.  
 
Türkiye'de tecrit nerede ve nasıl uygulanıyor?  
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: "Yaşadığımız coğrafyada eğer muhalifseniz, size dayatılan resmi ideolojinin çizgelerine, kodlarına muhalifseniz tecrit her alanda yaşanıyor."
 
Bir profesörün tecride dair verdiği "İnsanın kendi kendinden vazgeçmesi" yanıtı anımsatan Keskin, "Aslında bu coğrafyada herkese kendi kendinden vazgeçerek yaşamak dayatılıyor. Türk ve Suni kimliğine sahip olmayan tüm kimliklere kişisel bir tecrit uygulanıyor. Size ‘sen’ değilmiş gibi yaşa deniliyor. Hıristiyanlara, Musevilere, Alevilere, Kürtlere, kadınlara ve herkese tecrit uygulanıyor. Çünkü ‘Sen kendin gibi yaşamayacaksın, benim dediğim gibi bana uyacaksın’ dayatılıyor. O nedenle tecrit yaşamın her alanında var" diye konuştu. 
 
 
Türkiye'de tecridin en yoğun uygulandığı yerlerin başında cezaevlerinin geldiğini söyleyen Keskin, "Tecrit deyince aklımıza İmralı Cezaevi geliyor. Abdullah Öcalan Türkiye’ye getirildiğinde onun ilk 12 kişilik avukatlarının arasındaydım ben de. Ve bugüne kadar İmralı Cezaevinin hangi sistemle yöneltildiğini hiçbirimiz öğrenemedik. Çünkü Türkiye’nin kendi iç hukuka da aykırı bir biçimde yönetiliyor. Oradaki tecrit topluma da yansıyor. İmralı'da sadece Öcalan kalmıyor, başka mahpuslar da kalıyor. Bu insanlar her türlü insanı haktan soyutlanarak, aileleriyle yıllardır görüştürülmüyorlar."
 
Keskin, tutuklu Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk'un durumuna da işaret ederek, şöyle devam etti: "Aysel, siyasi düşünceleri nedeniyle şu anda cezaevinde. Son derece hukuksuz bir şeklide tutulurken, annesini kaybetti. Annesinin cenazesine uygulanan ırkçı saldırı, büyük saygısızlık ve bu kişilerin hiçbir şeklide cezalandırılmaması Aysel’i o tecrit koşullarında çok fazla etkiledi."
 
Keskin, sorunun tek cümleyle "Tecrit, Türkiye ve Kürdistan coğrafyasının tamamında ve özellikle de cezaevlerinde uygulanıyor" şeklinde yanıtlanabileceğini kaydetti. 
 
Cezaevlerinde uygulanan tecrit tutukluları nasıl etkiliyor? 
 
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu üyesi Ümit Efe, tecritle tutukluların "öğütülmesi ve tekleştirilmesinin" amaçlandığını söyledi. Tecridin "teslim alma politikası" olarak benimsendiğini kaydeden Efe, "Mahpusların duygusal, algısal ve mekansal algılarının daraltılarak, bu daraltılmış alan içerisinde yok etmeyi ve itaat etmek hedeflenir. Türkiye’de F tipi tecrit uygulamalarına geçildi. İmralı'da da kişiye özel bir tecrit uygulaması yapıldı. Mahpusa yönelik bu şiddetli saldırı birçok sağlık sorununu tetikleyebilir. Bedensel ve ruhsal olarak hastalanmasına neden olabilir. Bunun örneklerini yaşadık. Yüzlerce hasta mahpus var. Saldırı sinsi ve sessizdir. Tecrit insanın varoluşuna aykırıdır. Bu anlamda da işkence metodudur" şeklinde konuştu. 
 
 
İmralı'da yıllardır devam eden tecritle ne amaçlanıyor? 
 
Öcalan'ın avukatlığını üstlenen Asrın Hukuk Bürosu üyelerinden Emran Emekçi, Öcalan'ın Kürt gerçekliğini ve Ortadoğu'da özgürlükçü ve demokratik bir çizgiyi temsil ettiğini kaydetti. Öcalan'ın bu temsiliye nedeniyle hedef alındığını söyleyen Emekçi, "Milyonlarca Kürdün 'benim siyasi irademdir’ dediği bir siyasi kimliktir. Temsil ettiği çizgi Demokratik Ortadoğu projesidir. Ortadoğu'nun haritalarını çizen kapitalist hegemon güçler, Kürtleri 4 ulus devlet arasında parçalanmış ve kaderine terk edilmişti. Sayın Öcalan bu kaderi özgürlük lehine değiştirmek için yola çıktı. Kürtler tarihinde ilk defa özne haline geldi. Bu durum bu güçlerin ulus-devlet ezberini bozuyordu. Onların mantıklarındaki Kürt, piyon Kürt'tü. İlk defa karşılarında özgür, iradeli, demokrat bir Kürdü görmeyi hazmedemiyorlardı. Sayın Öcalan bu çizgisinden vazgeçmeye çalıştılar" ifadelerini kullandı. 
 
 
Öcalan’ın bu duruma "Ben özgürlük savaşçısıyım. Başkasının savaşçısı olmam" şeklinde karşı çıktığını söyleyen Emekçi, bundan kaynaklı tecrit sisteminin devreye sokulduğunu ifade etti. Emekçi, "Özgürlük iradesini, halkların demokratik birlik iradesini kırmak amaçlandı; Özgür Kürtlüğü tasfiye ederek, yerine işbirlikçi Kürdü ikame etme. Demokratik Ortadoğu Birliğini tasfiye etmek. Bu amaçla diplomatik yoldan elde edemediklerini tecrit sistemiyle elde etmeye çalıştılar. Sayın Öcalan 22 yıldır bu politikaya direniyor. Özgürlük iradesini Şam’da teslim etmediği gibi İmralı’da da teslim etmemiştir. Tersine bunu daha da güçlü ideolojik donanıma kavuşturmuştur. Mutlak tecrit sistemine karşı direnmek ancak böyle büyük bir amaçla mümkündür. Tecrit demokratik çözüm ve barış iradesinin tecrididir. Ortadoğu’ya demokrasinin gelmesini engelleme girişimidir. Sonuç itibariyle tecrit hem demokratik çözüm iradesinin tasfiyesi hem savaş politikalarının devamı anlamına gelmektedir" dedi.  
 
Emekçi, son olarak şunları söyledi: "Tecritle Ortadoğu statükosunu yeniden kurmak amaçlanıyor. Tecritle Sayın Öcalan’ın Ortadoğu halklarıyla bağını, toplumla bağını koparmak amaçlanıyor."
 
İmralı'dan başlayan ve tüm cezaevlerine yayılan tecrit ülkeyi ve toplumu nasıl etkiliyor? 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, tecritle örgütlü yapı ve toplumsal yapıların tasfiyesinin hedeflendiğine işaret ederek, "Tecritle elde edilen her başarı aynı zamanda mevcut rejimin kendi inşasını daha özgüvenli inşa etmesinin önünü açıyor" dedi. Binlerce tutuklunun halen cezaevlerinde tutulmasının tecritle bağlı olduğunu söyleyen Çiçek, sorunun cevap bulması için Öcalan'ın politik kimliği üzerinden bir tartışmanın yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Çiçek, "Sayın Öcalan yürüttüğü mücadeleyle Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözümü ile ülkenin kronik sorunlarının çözümü için kendisini topluma sunmaya çalıştı. Öcalan'ın devreye girdiği dönemlerde toplumun nasıl rahatladığını hep birlikte gördük. Tecrit toplumsal barış mücadelesine yönelik bir saldırı" diye konuştu.
 
 
Ülkede yaşanan krizlerin, yoksulluğun ve zamların başlangıç noktasının İmralı'daki tecrit olduğunu vurgulayan Çiçek, şunları söyledi: "Bu tecrit toplumu teslim aldı. Denklem bundan sonra şöyle kurulmalı; Tecride dönük yürüteceğimiz toplumsal mücadele aynı zamanda toplumsal barış mücadelesidir. Bu mücadele aynı zamanda gençliğin, kadının, emeğin ve doğanın haklarını savunmak olacaktır. Bütün ezilenlerin demokratik haklarını dillendirmek ve bunun yanında tavır almak olacaktır. Sayın Öcalan ve ezilen kimliklerin mücadeleleri arasında artık kopmaz bağ oluşmuştur. Tecridi derinleştirmeye çalışan akıl toplumsal barışı hedefliyor. Tecride karşı mücadele demokratik toplum mücadelesidir. Bir bireye ve fikre ait bir mücadele değildir. Eğer bu mücadeleyi kendimize ait görürsek tecrit ve işkenceye karşı daha sonuç alıcı bir mücadele olur diye düşünüyorum."
 
İmralı'daki tecride dair siyasi partiler ne diyor?  
 
Türkiye'de iktidara gelen her parti, mirasını devraldıklarının uygulamalarını daha da derinleştirdi. Tecrit de bu uygulamalardan birisi. Öcalan'ın 1999'da Türkiye'ye teslim edilmesinin ardından avukat görüşlerine dönem dönem izin verildi. Ancak AKP döneminde bu görüşmeler daha fazla engellenmeye başlandı. AKP, Kürt sorunu her gündeme geldiğinde ya da tepkiler yükseldiğinde tecridi esnetti. Ancak sonrasında daha da derinleştirdi. 
 
AKP'nin küçük ortağı MHP ise ilk günden bu yana tecridin ağırlaştırılması noktasında duruyor. MHP, yapılan görüşmelere de her zaman karşı çıkarak, çözümsüzlükte ısrar ediyor. CHP ile MHP'den koparak kurulan İYİ Parti'nin tutumları da iktidar ve küçük ortağının tavrından farksız değil. Her iki parti de Öcalan'la yapılan görüşmeler üzerinden kimi zaman iktidar partisine yüklenerek, tecride dair tek kelime etmiyor.  
 
Kürt siyasi geleneğinden gelen partiler ve dostları ise yıllardır bu tecridin kaldırılması için yoğun bir mücadele veriyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile sol ve sosyalist hareketlerin tecrit karşıtı duruşları her zaman iktidar ve arkalarına takılan muhalefet partilerinin hedefi oldu. Öyle ki tecride karşı çıkanlar ya tutuklandı ya gözaltına alındı ya da haklarında açılan davalardan ceza aldı.  
 
MA / Gökhan Altay - Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

16:18 Haydar Ergül: O ışık Öcalan'ın kendisidir
16:07 Marksist John Hollaway: Abdullah Öcalan’ın yaktığı ışık beni buraya getirdi
15:47 İzmir'de asgari ücret ve bütçe tepkisi
15:15 Nobel Ödüllü Shirin Ebadi: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü sürecin temel koşuludur
15:12 Macaristan Başbakanı Orban yarın Türkiye'ye geliyor
14:59 Dil kurumlarından çocuklara alfabe öğretme etkinliği
14:26 PKK'liler için kurulan taziye ve verilen mevlide kitlesel ziyaret
14:08 Demirtaş: Süreç parçalanma değil, onurlu birliği sağlayacak bir süreç
Figen Yüksekdağ: Yeni bir dönemin kapıları açıldı
14:00 Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'nın ikinci oturumu
13:57 Seferleri azaltan kayyım öğrencileri mağdur etti
13:30 Mêrdîn’de sağanak: Caddeler göle döndü
13:03 Prof. Paech: Kürtlerin ve azınlıkların varlığı kolektif haklarla korunmalı
12:17 Dubbins: 27 Şubat çağrısı Türkiye ve Ortadoğu için muazzam fırsat yarattı
10:30 DEM Parti'nin 'Uluslararası Konferansı' konuşmalarla sürdü
10:08 Hindistan’da gece kulübü yangını: En az 25 ölü
09:57 Jin dergi ‘Komün’ kapağıyla çıktı
09:53 Hintli eski Parlamenter: Öcalan'ın ilkeleri bütün dünyaya barış getirecektir
09:43 Konferansa katılanlar: Tarihi seyreden değil, yapan bir dönemdeyiz
09:24 Psikolog Hatice Göz: Güçlü bir çocuk hakları hareketi oluşturulmalı
09:21 Çok sayıda bölgede sağanak bekleniyor
09:19 Emekliler: 2026 yılını emeklilere düşman yılı kabul ediyoruz
09:12 Cezaevindeki yemek borcu gerekçesiyle kızının bursuna el konuldu
09:12 Wan kayyımı ‘Sit alanı’ olan yapıyı bakanlığa devretti
09:10 Licê’deki fuhuş ağına karşı komisyon kurulacak
09:08 Dêrsim’de fuhuşa tepki: Yapılanlar bilinçli bir politikanın devamıdır
09:06 Özgür sinemanın adresi
09:02 Anneler: Önderliğimiz özgür olmadan barış olmaz
09:00 07 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
06/12/2025
23:49 Yemeklerinde ölü fare çıktığını söyleyen öğrencilerden protesto
23:23 Paramiliter grupların işkence ettiği Efrînli M.S. yaşamını yitirdi
23:13 Uluslararası konferansta yarın da önemli başlıklar tartışılacak
23:07 Metin ve Kemal Kahraman’ın konserine yoğun ilgi
22:54 Muhittin Böcek hastaneye kaldırıldı
22:51 Hatun Esen: Doğayı katledenler değil mücadele kazanacak
22:11 BMGK'den Lübnan'a destek açıklaması
22:01 Ankara'da 'Ev' filmi gösterimi ve söyleşisi
21:14 'Hakikat ve adalet olmadan barış inşa edilemez'
20:49 Kaldırım çalışmaları esnafı da yurttaşı da mağdur etti
18:41 Halep’te Abdullah Öcalan için özgürlük çağrısı
18:33 Fidan: Öcalan Suriye'de rol oynayabilir
18:08 BM: Suriye’de insan hakları ihlalleri devam ediyor
18:04 Azime Işık: Dönüşüm için ilkin adalet kıstası benimsenmeli
17:56 Êlih'te panel: Barışı örgütlemek zorundayız
17:48 İsrail, 70 bin 354 Filistinliyi katletti
17:45 Afşin Belediyesi’nin işine son verdiği işçi intihar etti
17:01 Cizîr'de mağarada bir kişiye ait cenaze bulundu
16:32 Aydın Erdem mezarı başında anıldı
16:31 İrlandalı milletvekili Kearney: Sivil toplum sürece dahil edilmeli
Katalonya eski Başbakanı Garcia: En önemlisi halkınızla yaptığınız sözleşmedir
16:20 Bahçeli: Barış kuşunun ikinci kanadı takılacak ve herkes uçuşunu görecektir
16:18 Wan’da Şiyar Be Platformu kitlesel yürüyüşle deklere edildi
16:01 Gazeteci Aykol’un tedavisi sürüyor
15:54 Suriye’de Alevilere dönük saldırılar Amed’de protesto edildi
15:52 Prof Köker: Nihai hedef barış ve demokratik toplumun inşasıdır
15:19 Neçirvan Barzani: Barışın inşa edilmesi tüm bölgeyi etkiler
15:18 Amed Sağlık Platformu çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı
15:04 Üç kentte hasta tutsaklar için çağrı
15:03 CHP'de yeni MYK belli oldu
15:01 Güney Afrikalı Senatör Bhabha: Yasal kılındığımız an dönüm noktası yaşandı
14:49 Arzu Yılmaz: Abdullah Öcalan’ın söylediği entegrasyon, birlikte yaşamın formülüdür
Nobel Ödüllü Oleksandra Viacheslavivna Matviichuk: Kadınları sürece dahil etmeliyiz
14:19 DAİŞ saldırısı ihtimaline karşı kutlama yasağı
14:02 İstanbul’da Barış Çalıştayı: Süreçte aktif rol almak istiyoruz
13:59 Suriye’de savaş kalıntıları nedeniyle 665 kişi yaşamını yitirdi
13:44 İmralı Heyeti üyesi Erol: Abdullah Öcalan Kürtlerin hukuka dahil edilmesini istiyor
13:36 İmralı’ya giden komisyon üyesi Yıldız: Süreç ertelenmeyecek bir devlet meselesidir
13:27 Yiğit ve Turgut’un taziyelerine kitlesel ziyaret
13:19 'Esas duruş' dayatmasını reddeden tutsak, 10 gardiyan tarafından darp edildi
13:13 Mehmet Güler, Rojhat Özdel ve Faik Kevci için adalet istendi
13:11 Cumartesi Anneleri Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu
12:28 İstinaf da 'yetki davası'nda DİSK Basın-İş'i haklı buldu
12:26 Barzani: Sürece her anlamda katkı sunmaya hazırım
Talabani: Barış ve demokrasi umudu için atılan her adımı savunuruz
12:01 Îlham Ehmed: Kendimizi Türkiye’de, Türkiye’yi burada görmek istiyoruz
11:26 15'inci İnsan Hakları Film Günleri başlıyor
11:18 Boşanmak isteyen kadın ve kız kardeşine saldırı
11:07 Abdullah Öcalan: Demokratik toplum sosyalizmi temelinde kurtuluşa yürüme zamanı
10:53 ‘Uluslararası konferasta’ barış deneyimleri tartışılacak
10:38 Uluslararası konferans: Abdullah Öcalan’ın demokratik paradigması büyük bir çözümdür
10:30 Osmaniye'de kaza: Çok sayıda ölü ve yaralı var
09:41 Dilan Karaman’ın ölümüne dair açılan soruşturma ne aşamada?
09:31 DAİŞ Suriye'de yeniden varlık gösteriyor
09:13 Kuvvetli yağış ve rüzgar uyarısı
09:12 ‘Katıldığı sınav bulunmadı’ iddiasıyla 30 yıllık tutsağın tahliyesi 9 ay ertelendi
09:11 1 ayda 4 kez hastane sevk edildi: Artık beni hastaneye götürmesinler
09:09 Her Yer Çocuk Derneği gönüllüsü: İktidarın politikalarıyla çocukluk kısalıyor
09:08 Wan-Bedlîs-Colemêrg Eczacılar Odası Başkanı: Fiyat belirsizliği ilaçları vurdu
09:07 'Savaş engelliliği artırıyor, barış için mücadele edeceğiz'
09:07 Kayyıma gerekçe yapılan davadan beraat etti: Belediye iade edilmeli
09:06 Avukat Özdemir: 11'inci Yargı Paketi beklentileri karşılamadı
09:05 ÖHD'li Kantarci: Abdullah Öcalan'ın özgür yaşar ve çalışır koşulları sağlanmalı
09:04 Türkdoğan: Komisyon raporunun en önemli başlığı entegrasyon olacak
09:04 Licêlilerden 'fuhuş ağına' karşı birlik çağrısı
09:03 31 yıllık tutsağı arkadaşı anlattı:Yaşamını halkının mücadelesine adadı
09:02 Kırmızı halısız festival
09:00 06 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
05/12/2025
23:34 Rojin Kabaiş’in telefonu 10 gün içinde İspanya’ya gönderilecek
22:56 BM: Gazze'de insani kriz kritik seviyede
22:38 Suriye Geçiş Hükümeti’ne bağlı silahı grup, Alevi türbelerini yaktı
22:06 Abdullah Öcalan'dan komisyona: Görüşme tarihidir
21:37 Provokatör polis açığa alındı
21:27 Barış paneli: Daha somut uygulamaların tartışılması gerekiyor
21:06 Licê’de fuhuşa karşı çalışmalar 5’inci gününde
20:52 Tetwan’da Zîn Kadın Dinlenme Merkezi açıldı
19:35 SAMER araştırması: Katılımcıların yüzde 70'i boykotu etkili buluyor
19:25 Alevi katliamına karşı birlik olma çağrısı
19:17 30 yıldan sonra tahliye edildi: Artık Kürt halkının özgürlüğünün zamanı
19:08 Erxenî'de kavga: İki kişi hayatını kaybetti
19:01 İşçilerin hak arayışı 129'uncu gününde
18:15 Ferdi Zeyrek davasında tahliye
18:08 İstanbul’da yapılacak konferansın hazırlıkları tamamlandı
17:34 Son bir yılda 85 çocuk işçi yaşamını yitirdi
16:40 Gazeteci Aykol’un tedavisi antibiyotiklerle sürüyor
16:30 Cizîr’de Kezi Dayanışma Mağazası açıldı
16:29 ÇHD: İdare ve Gözlem Kurulları lağvedilmeli
16:20 Kadri Bağdu'nun anısına 'Yara' belgeseli yayımlandı
16:05 Kadınlardan uyuşturucu ve fuhuşa karşı ortak mücadele çağrısı
15:30 İzBB işçileri, eylem takvimini açıkladı
15:29 Rapçı Barody madde bağımlılığına karşı şarkı besteledi
15:26 'Hasta tutsak Yıldırım tahliye edilmeli'
14:42 Şerzan Kurt öykü ödülü sahiplerini buldu
14:41 Sosyolog Holloway’den Asrın Hukuk Bürosu’na ziyaret
14:39 BM ve AK'ye Suriye'deki katliamlara karşı sorumluluk alma çağrısı
14:11 Neslihan Şedal hakkında beraat kararı
13:49 Îlham Ehmed de İstanbul’daki konferansta konuşacak
13:44 BES'ten 'adil ücret' çağrısı
12:56 HPG'li Ali Kaya'nın taziyesine kitlesel ziyaret
12:34 Ajanlaştırma baskısı ve takip tacizine suç duyurusu yapılacak
11:54 Filozof Bourg: Kürtlerin siyasete aktif katılımı demokratikleşme için zorunlu
11:41 Eğitim Sen: MESEM iktidarın eğitimi piyasalaştırma politikasıdır
11:36 İmralı görüşmesini anlattı: Bir güç orduya katılacak, diğer güç asayişi sağlayacak
11:22 Abdullah Öcalan’dan Mexmûr Kadın Meclisi Konferansı’na mesaj
11:12 Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'na kimler katılacak, neler tartışılacak?
10:39 Kayyım atama davasında beraat
10:34 Bahis soruşturmasında 46 kişi hakkında gözaltı kararı verildi
10:02 Ebru Günay: Kürt sorunu uluslararası zeminde tartışılacak
10:00 11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu'nda kabul edildi
09:22 Siyaset bilimci İnsel: Bütüncül hukuk ikili hukuk yapısına son vermektir
09:21 KYK yurdundan ‘çalışmayan kombi’ savunması: Mülk sahibi yaptıracak
09:20 Katı atık toplayıcısı: Barışın gelmesi refah ve huzurun gelmesidir
09:19 DAD Eş Genel Başkanı: Abdullah Öcalan’ın toplumla buluşacak koşulları oluşturulmalı
09:17 Hedef iki milyon palamudu toprakla buluşturmak
09:16 'Koza Altın Bergama için yeni bir facianın habercisi'
09:15 Bölgesel savaşlar ve fahiş fiyatlar Wan turizmini vurdu
09:14 Wan'da festival: Müzik özgürleştirir, barış büyür
09:13 İntihara sürüklenen kadının dosyasında şüphelilere tahliye
09:12 Licê'deki kadınlardan 'fuhuş çetesine’ tepki: Herkes ayaklanmalı
09:10 Amed Uluslararası Film Festivali: Sanatla iç içe olalım
09:05 'Hasta tutsaklar kaderine terk edildi'
09:02 Zenobia'nın kenti Palmira'daki tahribatı görüntüledik
09:00 05 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
04/12/2025
23:57 ABD'den Venezuela'ya yönelik seyahat uyarısı
22:44 Licê’deki fuhuş çetesine karşı çalışmalar sürüyor