Şeker: Öcalan için Mandela Kuralları uygulanmalı

img
HABER MERKEZİ - Avrupa Konseyi'nin İmralı’daki “özel hukuk” ile ilgili aldığı kararların önemli olduğunu belirten ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, Türkiye’nin Mandela Kuralları’na göre yeni bir mekanizma oluşturması gerektiğinin altını çizdi.  
 
Asrın Hukuk Bürosu ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV), PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ihlal kararının denetlenmesi için 27 Temmuz’da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) bildirim ile başvuruda bulundu. Komite, 30 Kasım-2 Aralık’ta yaptığı toplantıda görüştüğü başvuruya dair kararlarını açıkladı. 
 
AK BK’nin toplantının sonuçlarına dair 3 Aralık’ta açıkladığı kararlarında, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda tutulma koşullarına dair AİHM’de bulunan dosyanın henüz sonuçlanmadığına işaret ederek, ayrıca durumun Avrupa İşkencenin Önlenmesi (CPT) tarafından izlendiğini belirterek, konuya dair tavsiyelerde bulunmadı. Komite, insan hakları ve hukuk örgütlerinin yaptığı başvurunun temelini oluşturan “umut hakkı” ile ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının belirli bir asgari sürenin ardından gözden geçirilmesine dair inceleme mekanizması için yasal ve diğer yeterli tedbirlerin gecikmeksizin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. 
 
Ayrıca Türkiye’nin öngörülen tedbirler hakkında yeterli bilgi vermediği eleştirisinde bulunan Komite, Türkiye’ye bu konuda Eylül 2022’ye kadar süre tanıdı. Komite’nin açıkladığı kararları ve yansımalarını, başvuruculardan ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker ile konuştuk. 
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi başvurunuzu görüştü, açıkladığı kararlar beklentilerinizi karşıladı mı?
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin vermiş olduğu kararlar, önemli kararlar. Sadece klasik anlamda Bakanlar Komitesi’nin tavsiye niteliğindeki kararlarını basit bir şekilde ele almamak gerekiyor. Her sonucun önemli yansımaları oluyor. Bu anlamda önemsediğimiz ve önemli gördüğümüz sonuçlar. Çünkü Türkiye’ye karşı AİHM’in 2014, 2015, 2016’da vermiş olduğu ihlal kararlarının yerine getirilmemesine ilişkin Türkiye’ye süre tanındı. AİHM’in vermiş olduğu kararların gereğini yerine getirebilme ve kendi iç hukukunun, mekanizmalarının bir an önce hayata geçirilmesi istendi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilere ilişkin kurulacak mekanizma ve standartlara ilişkin Eylül 2022’ye kadar süre tanındı. Bir sürecin başladığını kabul etmek gerekir. 
 
Önemli buluyorsunuz ve bir sürecin başladığını söylüyorsunuz. Peki Komite 7 yıldır neden bekledi? 
 
Komite devletlerden teşekkül eden bir kuruluş olduğu için bir bütünen hukuk ve kararların icrası için eksiklikleri var. Siyaseten düşünüp, siyaseten hareket edip kararlar veriyor. Verilen kararlarda da görüyoruz. Siyasetten bağımsız ele alabileceğimiz bir Komite değil. 7 yıldır avukatların dönem dönem başvuruları olmasına rağmen ne hikmetse Komite bunları bir türlü görüşmedi ve buna ilişkin bir süreç başlatmadı. AİHM kararlarının icrasıyla sorumlu olan Komite, bugüne kadar görevini yerine getirmemiş oldu. Bundan sonra nasıl bir süreç olacak, biz de izleyip göreceğiz. Türkiye’nin vereceği cevaplar, kullanacağı yol haritaların ilişkin bizim de cevaplarımız olacaktır. En azından kendisi harekete geçirmiyorsa, biz harekete geçirmek için elimizden geleni yapacağız. 
 
Komite, Türkiye’yi bilgi vermemekle eleştirdi ve bu konuda Eylül 2022’ye kadar süre tanıdı. Ancak Türkiye başvuru öncesi iki cevap ve bir bildirimde bulundu. Görüşme öncesi Türkiye bu cevap ve bildirimlerle ne amaçladı? 
 
 
Türkiye’de bir ‘İnfaz Yasası’ değişikliği oldu, yönetmelik çıkarıldı, gözlem kurulları adı altında bir mekanizma oluşturuldu. Ancak eşitlik ilkesine aykırı bir yasa ve yönetmelik değişikliği getirdi.
 
Biz 27 Temmuz’da başvuruda bulunduk. Türkiye’nin cevabından sonra 12 Eylül’de ikinci bildirimde bulunduk. Komite 30 Kasım’da başvuruyu inceleyeceğini ve gündemine alacağını açıkladı. O süre zarfı içerisinde bizim başvurumuzla birlikte Türkiye önce ihlal kararlarına karşı kendi yol haritasını bildirdi. Yol haritasında açıkçası verdiği cevaplardan ayrı bir durum söz konusu değildi. 2020 yılı içerisinde ‘İnfaz Yasası’nda değişikliğe gittiğini, 2021 Ocak ayında yönetmelik çıkarttığını, ceza infaz koşullarına dair bazı düzenlemeler getirdiğini bildirdi. İstenilen mekanizmalardan biri de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin belli bir süreden sonra koşullarındaki ve durumlarındaki değişiklikleri gözetleyecek, buna karşılık kişilerin koşullarındaki ve infaz koşullarındaki durumun bir gün koşullu salıverilme ihtimalinin kendilerine hissettirilmesi ve onlara bunu yansıtabilmek adına bir mekanizma kurulması gerektiği idi. Türkiye’de buna ilişkin ‘İnfaz Yasası’nda değişiklik yaptığını, gözlem ve sınıflandırma merkezleriyle hükümlülerin durumların değerlendirilmesi yönetmeliği çıkarttığını bildirdi. 
 
Biz de buna ilişkin görüşlerimizi dile getirdik. Evet Türkiye’de bir ‘İnfaz Yasası’ değişikliği oldu, yönetmelik çıkarıldı, gözlem kurulları adı altında bir mekanizma oluşturuldu. Bunlar bir bütünen olumsuz değerlendirebileceğimiz adımlar değil ancak ikili bir hukuk uygulama noktasında bir irade ortaya koydu. Eşitlik ilkesine aykırı bir yasa ve yönetmelik değişikliği getirdi. Sürekli siyasi tutsakları ve yine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişileri kapsam dışında tutuyor. Bu anlamda ikili bir infaz rejimi söz konusu. Biz de komitenin dikkatini buraya çekmeye çalıştık. Türkiye bu yol haritası ve değişikliklerle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin algılarını yönetmeye çalıştı. Toplumun da algılarını yönetmeye çalıştı. Bu anlamda hukuki adımlar atıldı, reformlar yapıldı algısı yaratmaya çalışıldı. 
 
 Komite toplantısı öncesi görüş başvuruları engellenen PKK Lideri Abdullah Öcalan hakkında aile ve avukat görüş yasağı getirilmesi ne anlama geliyor? 
 
Türkiye’nin bir şekilde algı yaratmaya çalıştığını, siyaseten adımlar atmaya çalıştığını görmek gerekiyor. Hukuki alt yapısı olmayan disiplin cezaları bunlar. Savunma hakkı ve adil yargılanma hakkını ihlal eden iki durum söz konusu. Türkiye’nin yaptığı tamamıyla algı yaratmaya yönelik bir adımdı. 
 
Komite koşulların incelenmesi mekanizmasının oluşturulmasını istedi. Var olan bir mekanizma varken, nasıl bir sistem kurulmalı? 
 
 
 Mandela Kuralları’na göre, AİHM’in belirlediği kriterlere göre bir mekanizma oluşturulmalı, bir gün koşullu salıverilme hissiyatını uyandırabilecek bir mekanizmanın oluşturması gerekiyor. 
 
Şimdi mevcut mekanizma amaca hizmet etmiyor. Ocak 2021’de yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte gözlem kurulları oluşturuldu. Bu gözlem kurulları Cumhuriyet Başsavcısının atadığı bir savcının başkanlığında; cezaevi müdürü, eğitim sorumlusu, imamı, gardiyanı, psikolog vs. hepsi cezaevi personelinden teşekkül ediyor. Başvurumuzda da bunların sebeplerini bir bir açıkladık. Bağımsızlığı, tarafsızlığı, teşekkül hali, verdiği kararların yansımaları vs. hepsine dikkat çektik. Bu anlamda Komite’nin istediği mekanizma bu değil. Türkiye’den daha farklı bir mekanizma talep ediyor. Bağımsız ve tarafsız bir mekanizmanın oluşturulması isteniyor. Mandela Kuralları’na göre, AİHM’in belirlediği kriterlere göre bir mekanizma oluşturulmalı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin koşullarını dönem dönem durumlarını, infaz koşullarında geçirdikleri süreleri dönem dönem gözden geçirebilecek, değerlendirebilecek, bir gün koşullu salıverilme hissiyatını uyandırabilecek bir mekanizmanın oluşturması gerekiyor. 
 
Bu mekanizma Türkiye koşullarında ileriye dönük ihtiyaca cevap verir mi vermez mi bilmiyoruz. Tabi ki şuan öngörmek mümkün değil. Ama bunların adımlarının atılması başlı başına bir iyileştirme durumu olarak değerlendirilebilir. Bu adımların atılması, nihayetinde her değişiklik birebir amaca hizmet etmeyebilir. Ancak bu kurulan mekanizmaların amaca uygun bir şekilde hizmet etmesi için, demokrasi içerisinde, bağımsız, tarafsız, eşitlik ilkesine bağlı bir şekilde hareket etmesi için, bunları denetlemek, bunlarla ilgili gerekli süreçleri işletmek ve bunları asgari standartlara çekmek için mücadele ediyoruz. Bu anlamda yeniden bir mekanizmanın oluşması gerekiyor, Komite’nin istediği bu. 
 
Komite, AİHS’in 3. maddesine aykırılığa dair AİHM’de bulunan dosyaya işaret ederek, CPT’nin koşulları takip ettiğini belirtti. Öcalan’ın avukatları tarafından eleştirilen CPT bu konuda sorumluluğunu yerine getiriyor mu?
 
Sayın Öcalan İmralı Adası’na götürüldüğü günden bugüne CPT süreci izliyor. O günden bugüne başvurular üzerine CPT’nin defalarca ziyaretleri gerçekleşti. Normalde CPT’nin kendisinin harekete geçip, koşulları, durumları değerlendirerek, raporlar sunması gerekiyor. Türkiye’nin de bu raporlar doğrultusunda iyileştirme yapması gereken bir süreçtir. CPT devletlerden bağımsız bir kurum değil. Yine devletlerin temsilcilerinden teşekkül eden bir kuruluş, siyasi bir organ. Bu anlamda CPT’nin en son Türkiye ziyaretine dair 2020’de rapor açıklandı. Bu rapora ilişkin Türkiye’nin de kendi cevaplarına değindi. Ancak bizim de bu raporu kullandığımız noktalar var. Kendi başvurumuzda kullandığımız noktalar var. CPT Türkiye’den koşullara ilişkin aylık rapor istiyor. Türkiye’nin aylık rapor gönderip göndermediğini biz denetleyemiyoruz. CPT de bunu açıklamıyor. Türkiye gereğini yapıyor mu? Bilmiyoruz. 
 
CPT, açıkladığı raporda ihlal anlamında bir durumun söz konusu olmadığını söylüyor ancak bu öyle değil. Başlı başına avukatların, ailelerin gidememesi, telefon hakkının kullandırılmaması, gazetelerin verilmemesi, hem Sayın Öcalan hem yanındaki diğer tutukluların dış dünyayla bağlantılarının kesilmiş olması, başlı başına bir ihlal konusudur, işkence prosedürüdür. Asrın Hukuk Bürosu’nun başvuruları söz konusu. 2009’da yapılan başvurularda AİHM 3’üncü maddenin ihlalinin olmadığını söyledi ama hala karar çıkmayan dosyalar söz konusu. Bakanlar Komitesi koşullar açısından oraya işaret ediyor. İnfaz rejimine ilişkin değil, almış olduğu cezaya ilişkin değil. Sadece mevcut koşullar açısından AİHM’i işaret ediyor. Onun sonucu da bekleniyor anlamına geliyor. Takipçisi olduğunu açıklıyor. Türkiye’nin de kamuoyunun da bu şekilde bilmesi gerekiyor. 
 
Komite, asgari tutukluluk süresinden sonra şartlı tahliye imkanı tanınması gerektiğini ancak “toplum için tehlike arz etmeye devam ettiği sonucuna varması halinde” bu durumun engellenebileceğini söylüyor. “Toplum için tehlike arz etmiyorsa” vurgusu ne anlama geliyor? 
 
‘Toplum için tehlike arz etmiyorsa’ söylemi, çok tehlikeli bir söylem. Egemenin, otoritenin kendi lehine sürekli yorumladığı bir ucu açık cümle. Aslında yapısal olarak devletlerden teşekkül etmiş bir organın böyle bir cümle kullanması beklenebilir ancak hukukun üstünlüğü ve demokrasinin takipçisi olan, bu anlamda ülkelerle işbirliği içerisinde olan bir organizasyonun, böylesi ucu açık cümleler kullanması risk teşkil ediyor. Devletlerin keyfiyetçiliğini arttıran, oraya sığınmasını sağlayan bir durum söz konusu. Bu anlamda umut hakkı kapsamında değerlendirdiğimizde, bahsedilen mekanizma ve oluşturulması istenen yasal değişiklikler, mevzuat değişiklikleri, tam da bu kapsamda olması gereken, Türkiye’nin de yasal değişikliklere gittiğinde özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve infaz rejimini değiştirmesi gereken noktalar. Bakanlar Komitesi’nin işaret ettiği durum bu. ‘Değişiklik yap’ diyor ama yine otorite olmasından kaynaklı vurgu yaptığı nokta, ‘kişide cezaevinden hemen çıkabilecek hissi uyandırma’ diyor. Bunun belli periyotlarla denetleyerek, ‘kişinin ceza infaz kurumunda geçirdiği süreyi ve durumundaki değişikliği gözlemle, ona göre karar al’ diyor. Bu anlamda kamu güvenliği vurgusu yerinde olmamış, ucu açık bir vurgu. Siyaseten toplum lehine değerlendirilemeyecek bir şekilde görüyoruz. Umarım bu standarda da objektif koşulları da Komite daha net bir şekilde ortaya koyar. Bu anlamda bir keyfi alan bırakmaz. Yoksa Türkiye’de biz ucu açık bir cümle yasal düzenleme olduğunda, otoritenin nasıl kendi lehine kullandığını biliyoruz, görüyoruz. 
 
Türkiye’ye verilen süre olan Eylül 2022’ye kadar ne tür gelişmeler öngörüyorsunuz? 
 
 
 Bu fırsat değerlendirilmezse, Türkiye açısından da toplum açısından da risk teşkil edecek bir sürecin başlayacağının göstergesi.
 
Komite 19 Şubat’ta tekrar toplanacak. Kavala dosyası için Türkiye’ye 17 Şubat’a kadar süre verildi. Bu anlamda yakın zamanda Türkiye’nin ne yapacağını daha net görebiliriz. Türkiye uzun bir süredir bu yapı içerisinde ve o günden bugüne Türkiye için böyle bir süreç işletilmedi. Bugün Türkiye eğer kendi prestijini, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerini, Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecini gözden çıkartmışsa, farklı bir prosedür işletilmesi, Türkiye açısından bir anlam ifade etmeyebilir. Biz konseyin şunun farkında olduğunu biliyoruz. Konseyin son noktaya kadar ağır yaptırımlar uygulamamakta ısrarcı olduğunu biliyoruz. Mümkün mertebe ülkeyi demokrasi çizgisine çekmeyi, hukukun üstünlüğünü uygulayabileceği bir çizgiye çekebilmek için uğraş içerisinde olacağını biliyoruz. Bu anlamda Türkiye’ye karşı da zamana yayan bir süreçten ziyade, Türkiye’ye bir fırsat tanıyor. 
 
Her ne kadar 22 Eylül demişse de bir an önce gerçekleştirmesi için de bir ara karar oluşturmuş. Bizim başvurumuz açısından süreci olumlu değerlendiriyoruz. Belli bir periyotun başlatılacağını da öngörüyoruz. Bugün Türkiye eğer 2020 Eylül’e kadar bu değişiklikleri ve bu mekanizmaları istenilen standartlara uygun bir şekilde oluşturmazsa, ihlal prosedürlerinin başlatılacağının da mesajlarını alabiliyoruz. Şu anda Avrupa hukuk sistemi içerisinde ya da uluslararası evrensel hukuk ilkeleri içerisinde ömür boyu hapis cezası hiçbir ülkede uygulanmıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin insanlığa karşı suçlara dair böyle bir prosedür söz konusu değil. Uluslararası evrensel hukuk ilkelerinde bir kişinin maksimum cezaevinde kalabilme süresi 25 yıl öngörüşmüş ve bu şekilde uygulanıyor. Türkiye’de ömür boyu hapis cezası, TMK’de düzenlenmiş bir şekilde duruyor. Bunu bir şekilde değiştirilmesi, ağırlaştırılmış infaz koşullarının değiştirilmesi gerektiğini vurgu yapmış. AİHM de bu anlamda vurgu yapmış. Bu şekilde değerlendirdiğimizde bir anlamda zamana yayıldığı söylenebilir ama bu şekilde yorumlamaktan ziyade Türkiye’nin bir fırsat olarak bunu değerlendirerek, bu süre zarfı içerisinde belli adımlar atarak hukukun üstünlüğü ilkesini tekrardan tesis etmesi için bir fırsat olarak Türkiye’ye verdiğini düşünüyoruz. 
 
Türkiye değerlendirmezse…
 
Bu fırsatı değerlendirmezse, Türkiye AB üyelik sürecini gözden çıkardığını, demokrasi ve özgürlükler ülkesi olarak kendini tanımlayan bir noktadan geri adım attığını, Avrupa Birliği’nden çıkartılmayı göze aldığını, bir kaos sürecinin Türkiye açısından da toplum açısından da risk teşkil edecek bir sürecin başlayacağının göstergesi.
 
MA / Özgür Paksoy 

Diğer başlıklar

02/10/2025
23:45 Nijerya’da ‘Lassa ateşi’ salgınından 166 kişi hayatını kaybetti
23:08 İdlib'in kuzeyinde araç hedef alındı: 1 ölü
23:02 Êzidî kadınlardan Öcalan'ın mesajına yanıt: Mücadelemiz daha da güçlendi
22:53 Çandar: QSD'ye 'terör' diyen sürece karşı provokasyoncudur
22:26 DEM Parti'li Bozan: Anadilde eğitim için adımalar atılmalı
21:50 Suzan Elik için hastane önünde açıklama
21:41 Yürüyüşçüler kadınlarla atölyelerde bir araya geldi
21:38 Amedspor olağanüstü kongreye gidiyor
21:20 Özgürlük yürüyüşçüleri şölenle karşılanacak
20:22 İsrail'in protesto edildiği eyleme polis saldırdı
20:00 İzmir’den seslendiler: Filistin halkı yalnız değildir
19:27 Küresel Sumud Filosu Türkiye Delegasyonu: İsrail 48 yurttaşı alıkoydu
19:23 223 işçinin direnişi sürüyor: Hakkımızı istiyoruz
19:15 'Kürtçe'ye yönelik ayrımcı politiakalar derhal sonlandırılmalı'
19:02 Kezban Konukçu: Milyonerlerin sayısı artarken yoksulluk da artıyor
18:29 HDP binasına saldırdan kişi cezaevine girmeyecek
17:49 Çandar: Trump çok kazançlı çıktı Türkiye’nin ise ne aldığı belli değil
17:42 İran’da Beluc kadın kardeşi yerine gözaltına alındı
17:28 Hatimoğulları ve Bakırhan Alevi kurum temsilcileriyle bir araya geldi
17:23 ÖHD’den komisyon’a genişletilmiş rapor: Umut hakkı güvence altına alınmalı
17:15 Prof. Dr. Erdem: Ademi Merkeziyetçilik anayasal bir ilke olmalı
16:59 Kadınlardan ‘Öcalan’a özgürlük’ yürüyüşü
16:52 Musa Anter İzmir'de anıldı
16:28 Narin Güran davasında 3 tahliye
15:14 Marmara Denizi’nde deprem
15:12 Komisyonda konuşan ÖHD Eş Genel Başkanları: ‘Umut hakkı' demokratikleşme için önemlidir
15:00 Gazeteci ve siyasetçilerin adli kontrolleri kaldırıldı
14:57 ‘Sanal devriye’ ile kapatma kararına itiraz reddedildi
14:48 Kadın yürüyüşçüler Xelfetî'de: Önderliğimizin özgürlüğü kırmızıçizgimizdir
14:01 İstanbul Barosu’ndan Adalet Nöbeti
13:39 Amed’de şüpheli kadın ölümü
13:35 Hukukçu Gülseren: Mevzuat düzenlemeleri gündeme alınmalı
13:23 Gundikê Melê'de 300 yıldır kurulan sofra: Tamtamûk
13:11 İHD: ESP’lilere dönük işkence iddiaları soruşturulmalı
12:40 İsrail'in 'Sumud Filosu'na müdahalesine soruşturma
12:39 Kadınlar ‘Özgürlük Yolu'nda yürüdü
12:32 Geçiş Hükümeti, Tişrîn Barajı çevresini bombalıyor
11:48 Foza Yûsif'tan kadın yürüyüşüne mesaj: Rebêr Apo'nun özgürlüğünün zamanı
11:37 'Tavsiyeleri en kısa sürede Meclis Kurulu'na iletmeyi umuyoruz'
11:32 Xarpêt'te gazeteciye saldırı
11:31 Yürüyüşçülerden mezarlık ziyareti: Minnettarız
10:46 Gazeteci Murat Verim tahliye oldu
10:28 ‘Barışın inşası Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünden geçiyor’
09:46 Tekli hücrede ölüme takipsizlik
09:38 Fransız tarihçi Ducange: Kürtlerin varoluş mücadelesi göz ardı ediliyor
09:24 46 yıl ‘kimliksiz’ yaşayan yurttaş sınır dışı edilecek
09:23 Mûş Barosu Başkanı: Vartinis katliamı davasında beklentimiz onarıcı adalet
09:22 KCDK-E Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt: Hedefimiz Önder Apo'nun özgürlüğü
09:08 Arap Sebxa aşireti lideri El Sûhan: Öcalan'ın mesajı QSD'ye desteğimizi pekiştirdi
09:07 Çorum’dan getirildiği Wan’da aynı anda 6 görev ‘yürütüyor’
09:06 Kuraklık Arçak ve Sıxke göllerini de vurdu
09:04 Tüm ayrıntılarıyla uluslararası komplo süreci
09:03 Serhat'ta 'Barış istiyorum çünkü' kampanyasına ilgi yoğun
09:02 ÖHD'li Altuntaş: Komitenin kararı hukuku keyfi kullanmak isteyenlere güç veriyor
09:01 Dokunduğu her hayatta iz bıraktı: MİT ajanları Nagihan’ı hedef aldı
09:00 02 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:38 İsrail’den Sumud Filosu’na saldırı: 200’ü aşkın gözaltı
01/10/2025
23:59 Hacı Lokman Birlik paylaşımına ceza
23:40 DEM Parti: Sumud Filosu'nun yanındayız
23:32 İsrail, Sumud Filosu'na saldırdı: Gözaltılar var
23:12 Yazar Rizgar Turhan 30 yıldan sonra tahliye edildi
21:57 Meclis açılışı resepsiyonu sona erdi
21:53 Tunç'tan 'Öcalan ile görüşme' açıklaması
21:14 İktidara çağrı: Sumud Filosu’nun güvenliğini sağlayın
20:26 MHP'li Feti Yıldız'dan Demirtaş sorusuna yanıt
20:24 ‘Şiddete uğrayan kadınların şikayeti işleme konulmuyor’
19:49 30 yıldan sonra tahliye edildi: Öcalan özgür olmadan kimse özgür olamaz
19:45 Şam’a bağlı güçlerden Tişrîn Barajı’nı saldırı
19:43 Meclis açılışına özel düzenlenen resepsiyon başladı
19:39 Cenevre’de ki eylem 245’inci haftasında
19:36 Umut Yürüyüşçüleri Curnê Reş'te: Komisyon cesur adımlar atmalı
19:32 223 işçi: Kayyıma hakkımız haram olsun
19:09 KHK eylemi 340’ıncı haftasında
19:03 Amedspor’a Kürtçe reklam nedeniyle verilen cezaya tepki
18:44 Yürüyüşçüleri karşılama çağrısı
18:27 Amedspor, Mehmet Altıparmak’la yollarını ayırdı
18:25 Wan'da öğrenci servisi ile TIR çarpıştı
18:10 TEV Çand üyeleri AK önünde: Abdullah Öcalan’a ‘umut hakkı’ tanınsın
17:59 Cûdî’deki yangın söndürüldü
17:57 İsmail Beşikçi normal servise alındı
17:23 Pervin Buldan: İmralı görüşmesi en kısa sürede olacak
17:04 AKP'den DEM Parti'ye nezaket ziyareti
16:37 DEM Parti, MHP, Erdoğan ve Kurtulmuş görüşmesi sona erdi
16:34 Erdoğan'dan Tülay Hatimoğulları'na 'el sıkma' özrü
15:59 Ayşe Barım hakkında tahliye kararı verildi
15:35 DEM Parti, MHP, Erdoğan ve Kurtulmuş bir araya geldi
15:28 Cûdî’de yangın
15:25 Erdoğan Meclis açılışında konuştu: Sürecin hassas olduğunun farkındayız
15:16 Şêxmeqsûd ve Eşrefiye Meclisi: Geçici hükümet sözlerini tutmalı
15:15 Ankara’ya yürüyen kadınlar 4 Ekim’de Adana’da olacak
15:14 Kadınlar, Amed'den meşalelerle Ankara'ya uğurlandı
15:07 Cizîr’de bir yurttaş darp edilerek gözaltına alındı
13:21 Êzidî kadın örgütlerinden Bağdat’a ‘Şengal’ uyarısı
13:19 Honduras’tan Kürt halkıyla dayanışma çağrısı
13:18 Semra Güzel tahliye edilmedi
12:42 Hikmet Kıvılcımlı düzenlenecek panellerle anılacak
12:18 Beluclar ‘Kanlı Cuma’da yitirilenleri andı
12:14 Kadınların ‘özgürlük yürüyüşü’ başladı: Barış için Öcalan’ı dinleyin
10:43 Amedspor’a bir kez daha ceza kesildi
10:00 Yönetmen Alper: 'Silah bırakın' deniliyorsa siyaset kanalları açılmalı
09:53 Federe Kürdistan'da 'hükümet' krizi: KDP iktidarını paylaşmak istemiyor
09:41 Peköz: Gazze meselesi Erdoğan için kapandı
09:29 Dorşîn'deki ağaç kıyımının görüntüleri
09:24 Yüksel Genç: Araştırmalarda Meclis’e birincil sorumluluk yükleniyor
09:14 Yargıtay'ın suç saymadığı 'Sayın Öcalan' ifadesinden infazı yakıldı
09:14 ÖHD’li Özgökçe: Demokratik entegrasyon için anayasal düzenleme şart
09:12 Sumud Filosu'nda yer alan Akılotu: Türkiye'yi de görmek istiyoruz
09:12 KESK 6 ilde KHK'liler için yürüyecek
09:11 Erziromlu yurttaşlar: Haklarımız tanınmalı
09:08 Dil kurumları tepkili: Sorunu böyle mi çözeceksiniz?
09:07 Siyasetçilerden komisyona çağrı: Başaktör ile görüşün
09:03 Bakırhan: Adım atılması gereken bir eşikteyiz, bu eşik samimiyetin fotoğrafı olacak
09:00 1 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:05 Adana'da Abdullah Öcalan graffitileri duvarlara işlendi
00:03 AK’ye çağrı: Öcalan’ın özgürlüğü için Türkiye’ye baskı yap
30/09/2025
23:08 Yurttaşlar barış için imza verdi
21:45 FilmAmed Festivali ödül töreniyle son buldu
21:37 ŞanoWan'ın 'Xulamê du Xudanan' oyununa yoğun ilgi
21:32 Amed'de kuyu temizleyen 4 kişi hayatını kaybetti
21:17 MGK’den 8 maddelik bildiri
21:13 Karasu: Önder Apo’ya yaklaşım sürecin ölçüsüdür
21:02 Riha'da şüpheli kadın ölümü
21:00 Bahai sanatçı Parya Merendiz’e hapis cezası
20:24 Can Holding soruşturması: 18 şirkete kayyım atandı
20:16 Gazze'de 66 bin 97 kişi katledildi
20:13 İzmir’de barış yürüyüşü: Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz
20:09 Kayyımın kapattığı Nûjin Kadın Yaşam Merkezi yeniden açıldı
19:53 Mexmur Halk Meclisi Eşbaşkanı serbest bırakıldı
19:51 Suriye Geçiş Hükümeti askeri noktalarını artırıyor
19:12 Direnişteki işçilerden bordro yakma eylemi
19:10 ‘Rojin’in dosyası karanlığa terk edilemez’
19:08 İsrail Dera'nın batı kırsalında askeri kontrol noktası kurdu
18:53 Filipinler'de 6.9 büyüklüğünde deprem
18:47 Kameralara yakalanan NTV Washington temsilcisi: İçeride çok büyük kavga var
18:31 Kayıp olan büyükelçi ölü bulundu
17:54 Trump: Hamas'ın yanıt için üç, dört günü var
17:13 Taliban internet ve cep telefonu şebekelerini kesti
16:55 HABER-SEN: PTT mahkeme kararını yok sayıyor
16:39 Abdullah Öcalan’dan Êzidîlere mesaj: Yeni fermanlar yaşamayacaksınız
16:29 KYK yurdunda şüpheli kadın ölümü
16:23 Celile Türk ve Rıdvan Çelenk’in taziyelerine kitlesel yürüyüş
15:24 Meral Danış Beştaş’tan Kobanê Davası paylaşımı: 8 Ekim’i işaret etti
15:05 ‘Özgürlük yürüyüşü’ için Amed’e doğru yola çıktılar
14:28 Katledilen gazeteciler için 'Şehîd' sloganını atan yurttaşa hapis cezası
13:45 'Ölüm orucundaki Yılmaz'ın durumu kötüleşiyor'
13:42 Şirnex'teki doğa talanına TOKİ de dahil oldu
13:41 İktidara Amedspor çağrısı: Ayrımcı politikayı önlemek için adım attın
12:32 Hak ve hukuk örgütlerinden 3 aylık cezaevi raporu: İhlaller saymakla bitmiyor
12:23 Beşikçi’nin durumu iyiye gidiyor
12:18 Yoksulluk sınırı asgari ücretin dört katını aştı