İSTANBUL - DİAYDER üyeleri hakkında hazırlanan iddianameyi “iftiraname” olarak nitelendiren avukat Fırat Epözdemir, yargılamayı etkilen ve algı yaratan iktidara yakın medyaya karşı hukuki girişimlerde bulunacaklarını söyledi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne (DİAYDER) yönelik yürütülen soruşturma kapsamın 3 Temmuz’da gözaltına alınan 28 kişiden Ali Fuat Hatip, Aydın Ayhan, Enver Karabey, Mehmet İnan, Mehmet Emin Aslan, Nezir Erdemci, Ekrem Baran, Hafik Tunç ve Sefa Mehmetoğlu, 7 gün sonra Kürtçe hutbe okudukları, sivil cuma namazına katıldıkları ve yürüttükleri dernek faaliyetleri gerekçesiyle tutuklandı. 6 ay sonra “örgüt üyeliği” ve “örgüte yardım etmek” iddiasıyla hazırlanan iddianame, İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. DİAYDER üye ve yöneticileri hakkında açılan davanın ilk duruşması ise 18 ile 21 Şubat tarihleri arasında görülecek.
KÜRTÇEYE TAHAMMÜLSÜZLÜK
Dosyanın avukatlarından Fırat Epözdemir, iddianameyi değerlendirdi. İddianamede Kürtçeye karşı bir tahammülsüzlüğün olduğuna dikkat çekerek, “Bunu hayretle karşıladık. Yine Kürt halkı demekten imtina eden bir iddianame söz konusu. Kürt halkı yerine ‘yöre halkı’ olarak geçirilmiş. Hadi bunu bir kenara bırakalım ama Kürtçeye olan hazımsızlık çok açık bir şekilde görülmektedir. Bunun üzerinden imamların İBB’de çalışmasını alıp dava dosyasını İBB’ye bağlamak, bugüne kadar siyasal iktidarın yapmış olduğu en vahim hatalardan biriydi. Bunun böyle olmadığı, iddianamenin kabulüyle birlikte tüm toplum tarafından fark edildi” dedi.
İKTİDAR BALTAYI TAŞA VURDU
İddianamenin gayri hukuki olduğunu vurgulayan Epözdemir, iktidarın bu iddianameyle baltayı taşa vurduğunu söyledi. Epözdemir, “Müvekkillerimiz hakkında hazırlanan iddianame değil, iftiranamedir. Bu iftiradan başka bir şey değil” ifadelerini kullandı.
İddianame üzerinden oluşturulan algılara dair Epözdemir, şunları söyledi: “Daha iddianame çıkmadan iktidarın en üst düzeyden yetkililerinin bir dava dosyası hakkında açıklama yapmasını doğru bulmuyoruz. Ki çıktıktan sonra da açıklama yapmaları doğru değildir. Bu adil yargılamayı etkilemeye teşebbüstür. Bu ifade hürriyetine bir engel bir durumdur. Bu mahkemelerin tarafsızlığını, bağımsızlığını etkileyecek bir durumdur. Dolayısıyla siyasal iktidarın bu ve benzeri söylemlerden kaçınması gerekir. Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve mahkemelerin tarafsızlığı ve bağımsızlığına dönük açıklama yapanlar ile bunu gündeme alan, haber yapan basın hakkında da gerekli hukuki girişimlerde bulunacağız” şeklinde konuştu.