İSTANBUL - DİAYDER üyelerine yönelik baskılarla iktidarın “tek din ve tek mezhep” yaratma amacı taşıdığını belirten DİK Eş Sözcüsü Hüda Kaya, bununla Kürtlerin hedef alındığını söyledi.
İstanbul'da faaliyet yürüten Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyelerine yönelik 3 Temmuz 2021’de yapılan operasyonda, gözaltına 28 kişiden 9’u tutuklandı. 6 ay sonra hazırlanan iddianame, mahkeme yerine iktidara yakın medyaya sunuldu. İktidar medyası ise para yardımı yapılması ve dernek üyesi birçok kişinin belediye bünyesinde gassal olarak çalışması üzerinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve DİAYDER’i, hedef gösterdi. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik teftiş başlattı.
Din alimlerine yönelik operasyon ve DİAYDER üyelerinin hedef gösterilmesini değerlendiren Demokratik İslam Kongresi (DİK) Eş Sözcüsü ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, iktidarın “tek din ve tek mezhep” yaratmayı amaçlandığını söyledi.
‘MELE’ KAVRAMI SUÇ!
İddianamede yer alan suçlamalara dikkat çeken Kaya, söz konusu suçlamaları “saçma” ve “absürt” bulduğunu ifade etti. “Mele” kavramının da iddianamede suç olarak lanse edilmeye çalışıldığını kaydeden Kaya, “Trajikomik iftiralara varan iddialar var. Melenin Türkçe karşılığı İmam’dır. Bu kavram ‘örgüt’ ile ilişkilendiriliyor. Bu kavram ne örgütle ne de AKP ile başlamadı. Toplumların binlerce yıldır inanç değerleri ve kutsallıkları vardır. Halkımız inancını, kitabını ve Allah’a olan inancını AKP ile birlikte kazanmadı” diye konuştu. Kaya, iddianamede Kürtçenin “örgütsel propaganda” olarak yer almasına dair, “Meleler Türkçe bilmiyor, bilmek zorunda değiller. Hutbe, vaaz ve mevlit verirken veya konuşup sohbet ederken, bunu Kürtçe yapmışlar. Bunlar bile ‘örgütsel bir direktif’ olarak lanse edilmiş. Siyasi bir görevmiş gibi iddianamede yer alıyor” dedi.
KÜRTLERİ HEDEF ALIYOR
İktidarın DİYADER üzerinden Kürt halkı ve toplumsal muhalefeti hedef haline getirdiğini kaydeden Kaya, “AKP’nin sahte maskesini düşürmeye devam edeceğiz. Bundan kurtulamayacaklar. Bu maskenin düşmesini istemiyorlar ancak düştü. Gerçek yüzlerini bütün toplum ve dünya görmeye devam edecek” şeklinde konuştu.
İNTİKAM HALİ
AKP’nin dini kimlikli şahsiyetleri tehdit olarak gördüğünü belirten Kaya, bunun sonucunda İBB’yi de hedef haline getirdiğini söyledi. Kaya, “AKP, her şeyde olduğu gibi bir taşla pek çok kuş vurmaya çalışıyor. Kürtlerin İBB’yi onlara kaybettirmesini de hazmedemiyorlar. Bunu hala sindiremediler. Bu noktada acıları çok taze. İlk günden itibaren İstanbul ve Kürt halkını HDP’yi cezalandırmak için her yolla başvuruyor. Bu aynı zamanda bir intikam alma halidir” ifadelerini kullandı.
AKP’YE ‘YARDIM’ İBB’YE ‘TERÖR’
İBB’nin DİAYDER’e yoksul ailelere dağıtmak üzere verdiği iddia edilen sosyal yardım kartları üzerinden hedef haline getirildiğini hatırlatan Kaya, “AKP insanları sadaka ile kendine köle etmeye çalışıyor. İBB sosyal yardım yapmaya çalıştı mı suç oluyor. Salgın döneminde insanlar evine ekmek, kömür ve çocuğuna bez alamıyordu. Biz HDP olarak da bu yardımları yaptık. Eğer iktidar bunu sağlamıyorsa, elbette ki yerel yönetimler ve dinamikler yapmalı. İBB’nin de yaptığı birkaç yardım kartını gündem yapıyor. Bu utanılacak bir şey. Kendisi kömür, makarna yardımı yaptığında övünerek anlatıyor. Belediyeler yaptığında ‘terör’ ile ilişki mi yapmış oluyor?” diye sordu.
AKP’NİN AMACI
AKP’nin tek tip bir din ve mezhep yaratmaya çalıştığını belirten Kaya, bu misyonun da Diyanet İşleri’ne verildiğini söyledi. Kaya, şunları söyledi: “Türkiye nüfusunun tamamına Emevi dinciliği-saltanatını vermeye çalışıyorlar. Bu erekçi, egemen dinciliği öğretmeye çalışıyorlar. Din olarak sadece bunun var olmasını istiyorlar. Bunu din olarak göstermeye çalışıyorlar. Çünkü bu dincilik üzerinden, bu zihniyet ve anlayış üzerinden toplumlar hipnoz edilerek ya da başka bir ifadeyle uyuşturularak kendi saray bekanı garanti altına almaya çalışıyor. Asıl amaç bu. Asıl dertleri dinin toplum tarafından anlaşılması değil. Kendi saltanatlarını güvence altına almaya çalışıyorlar.”
BEKA SORUNU!
“Tarih boyunca egemenler kendi saltanatlarını ve otoritelerini sarsacak bir toplumsallığı kendileri için tehdit olarak görmüşlerdir” diyerek sözlerini sürdüren Kaya, bunun günümüzde sürdürüldüğünü kaydetti. İktidarın “beka” sorunu olduğunu dile getiren Kaya, “Siyasal, ekonomik, rant, yargı ve medya gibi toplumun çok farklı alanlarında otoritelerini kuruyorlar. Tekçilik üzerinden saltanatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bu nedenle buna muhalif olan veya eleştiren herkesi yok etmeye veya linç etmeye yönelik politika geliştiriyorlar” dedi.
EŞİTLİK KARŞITI
İktidarın kendi geleceklerini güvence altında tutmak için dini kontrol altında tutulması gereken bir araç olarak gördüğünü vurgulayan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Binlerce yıldır olduğu gibi toplumların en fazla manipüle edilebildikleri araçlardan, en kolay uyuşturulabilen araçlardan bir tanesi din olagelmiştir. Dolayısıyla elçilerin toplum önderlikleri yaptıkları dönemlerde getirdikleri her yönüyle eşitlikçi anlayışa muhalefet ediliyor. Cinsiyet, sınıf, renk, kimlikler noktasında eşitlikçi mesajlar getiren elçilerin arkasından gelenler kazandıkları konfor ve otoritelerini sağlama almak için başta dinci sınıflar olmak üzere sürekli bu eşitçiliğe muhalefet etmişlerdir.”
EMEVİ VE AKP BENZERLİĞİ
Allah ve din adıyla toplumların yönlendirilmeye çalışıldığını ifade eden Kaya, “AKP dinciliği de saraya evirilmesiyle birlikte aynen Emevi’lerde olduğu gibi bir hal aldı. Nasıl ki sivil, eşitlikçi bir hareket Şam’da bir imparatorluğa ve saray yönetimine evirildiyse, aynı anlayış devam ediyor. Bu dine karşı bir suikast, karşı devrimdir. Emevi döneminde bu yapıldı, sonra yüzyıllardır devam ediyor. Tüm saltanatlar aynı referansla aynı havuzdan beslenerek kendilerini var ediyorlar” şeklinde konuştu.
MA / Mehmet Aslan