Yüksekdağ: Kadınlar toplumsal cesareti örgütledi

img

İSTANBUL - İktidar ile kurulu düzen muhalefetinin sonunun geldiğini ifade eden Figen Yüksekdağ, demokratik yeniden kuruluş için kadın iradesine işaret ederek, “Sokak mücadelesi toplumsal cesareti örgütledi" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 9 HDP'li milletvekili, 4 Kasım 2016 tarihinde gece yarısı evlerine düzenlenen operasyonlarla gözaltına alındı, tutuklanmaları için dokunulmazlıkları AKP, MHP ve CHP'nin oylarıyla düşürüldü. Yaptığı açıklamalar, katıldığı eylemler ve mitinglerdeki konuşmaları suçlama konusu yapılan Yüksekdağ’ın milletvekilliği de 21 Şubat 2017 tarihinde düşürüldü. 
 
Tutukluluğunun 6’ncı yılına giren Yüksekdağ, Kandıra 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nden 8 Mart dolayısıyla sorularımızı yanıtladı.
 
Garibe Gezer, Aysel Tuğluk ve cezaevlerinde yaşamlarını yitiren hasta tutuklularla birlikte gözler cezaevlerinde yaşananlara çevrildi. Bulunduğunuz Kandıra Cezaevi’nde Garibe Gezer yaşamını yitirdi. Yine aynı cezaevinde siyasetçi Aysel Tuğluk, hastalığına rağmen tahliye edilmiyor. Siyasi tutuklulara dönük bu uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Cezaevlerindeki siyasi tutsaklara yönelik ağır faşizm uygulamalarıyla içeriden çok dışarıya mesaj veriliyor. Amaç siyasi mahpuslara ölümü, zulmü gösterip, halkı sıtmaya razı etmek. Topluma, ‘Tekçi faşist rejime itiraz edersen ya da hak ararsan, mücadele ve verirsen sonun onlar gibi olur’ demek istiyorlar. Yaratılan korku ve suskunluk iklimini daha fazla korku, endişe ve acı yayarak tahkim etmeye çalışıyorlar. Ama hapishanelerde sadece ölüm ve zulüm yok. Aynı zamanda güçlü bir direniş geleneği de var. Kendini mücadeleci zeminde sürdürme pratiği var. Her boyutuyla darbe dönemlerini aşan tecrit ve saldırılara rağmen siyasi tutsaklar hala moral üstünlüğü koruyabiliyor. Çünkü haklı ve meşru tarafta olmak önemli bir güçtür.
 
Hapsetme ve siyasi cezalandırma politikaları dün olduğundan daha maksimal ve güncel bir sorun. Bu nedenle güncel siyasetin merkezinde daha ciddi yer edinmesi de kaçınılmaz. Bugün siyasi iktidarın varlığı, cezaevlerinin varlığıyla doğru orantılıdır. Hiçbir zaman ve dünyada hiçbir ülkede bu kadar cezaevi yok mesela. Nüfusu milyonlarla ölçülen despotik ülkelerde bile 300 binlik mahpus oranını zor bulursunuz. Hapsetmek ve yeni hapishane yapmak AKP-MHP iktidarının yönetim şekli haline geldi. Cezaevleri üzerine hem siyasi hem ticari bir düzen kurdular. İşin sömürü, rant, iktidar kadrolarını besleme boyutları iyi araştırılmalı. Paralel bir piyasa oluşturdular. Bir taraftan muhalifleri, hak ve özgürlük isteyenleri tecrit ve insanlık dışı siyasi yöntemlerle saf dışı bırakma, diğer taraftan bununla da yetinmeyip mahpuslar üzerinden rant sağlama sistemi işliyor.
 
Cezaevleri dışarıda ‘ölüm evleri’ olarak tanımlanmaya başlandı. Siz içerdeki tabloyu nasıl görüyorsunuz?
 
 
Cezaevlerinde derinleşen zulüm politikalarıyla halkların, kadınların, özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerindeki direnişin topluma yayılmasını istemiyorlar. 
 
İşin en kritik kısmı cezaevlerinin adeta ‘ölüm evi’ne dönüşmüş olması. Pandemi bahanesiyle mahpuslar neredeyse nefes alamaz hale geldi. Eşitsiz uygulanan yargı paketleriyle adli mahkumların çoğu salıverildi ama siyasi tutsaklar ve geride kalanlar en ağır ve insanlık dışı şartlarda yaşamaya mecbur bırakıldı. Son zamanlarda artan hasta tutsak sayısı ve ölümler bu politikaların sonucu. Diğer yandan hücre şartları, işkence ve zülüm uygulamaları arttı. Garibe Gezer ile ilgili suç duyurusu ve soruşturmalarda, sorumlular kollanıp, hiçbir hesap verilmezken; protesto hakkını kullanan biz siyasi tutsaklara ‘gereksiz slogan atmak’ suçundan iletişim cezası verildi. Siyasi mahpuslara karşı derinleşen ölüm, zulüm politikalarıyla halkların, kadınların özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerinin tam içinde insanların direnebileceği, yaşayabileceği kendini üreterek teslim olmayacağı, fikri bastırılan toplum tarafından bilinmesine, yayılmasına tahammülleri yok. Bu nedenle saldırının dozu her gün daha fazla artıyor. Direniş ve dayanışma da buna paralel olarak artmak durumunda. Bilhassa, hasta tutsaklar konusunda siyasi sınırların ötesine geçmeye, bir toplumsal vicdan hareketi için seferber olmaya ihtiyaç var.
 
Bir taraftan ülkeyi bu şekilde yöneten bir AKP-MHP ittifakı diğer taraftan CHP ve İyi Parti’nin bir araya geldiği Millet İttifakı var. Muhalefetin pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Öncelikle, Millet İttifakı ve son dönemde 6 siyasi parti çerçevesiyle yürütülen muhalefet girişiminin iktidara alternatif olma zorunluluğunu ne düzeyde kavradığına bakmak lazım. AKP-MHP ittifakı, bu kadar aleni şekilde yönetim kabiliyetini ve yurttaşlar üzerindeki karşılığını yitirirken, ‘anketler mücadelesinde’ bile olması gereken başarı sağlanamıyor. Ekonomik ve siyasal çöküşün korkunç seviyeye gelmesinden hareketle, iktidarın bu enkazın altında kalacağı ve sorunun da böylece çözüleceğini bekleyen bir muhalefet zihniyeti var. Oysa ki muhalefet de çöküşün altında kalabilir ve uzun süre kendine gelemez. Tarihte ve bugün, dünyanın farklı yerlerinde bunun pek çok örneği var. Aslında iktidarla birlikte, kurulu düzen muhalefeti de sona geldi. Döviz kuruna endeksli muhalefet parametrelerinin, boş tencere siyasetiyle siyasetsizliğin üstünü kapamaların sonuna gelindi. Halka daha fazla şey söylemek ve yapmak zorundalar. En azından dünyada gelişen düzen içi demokratik değişim cereyanından bir parça havaları değişir mi emin değilim. Ama topluma, bu kadar büyük bir yıkım ve karanlığa karşılık, parlamenter sisteme geçiş dışında ele gelir bir şey önermiyorsanız ciddi sorun var demektir.
 
Bugün yaşanan ekonomik ve sosyal krizin kaynağında sadece tek adam rejiminin değil, faşizmin durduğu gerçeğiyle yüzleşme çizgisi ve kabiliyeti sergilenmesi gerekir. Türkiye tarihi boyunca burjuvazinin her rengi kendi rejimini, yani faşizmi doğurdu. Bu zeminden beslenen AKP-MHP iktidarı da, kısmen kara-mafya benekleri olan burjuvazisi için yeşil faşizmi yarattı. Tutarlı, anti-faşist, demokratik bir programa sahip olmayan, başta Kürt sorunu gibi temel meselelerde farkını ortaya koymayan, iktidar zihniyetinden ileriye dönük kopuş gerçekleştirmeyen hiçbir siyasal oluşum gerçek bir alternatif olamaz ve halkta güçlü bir taraflaşma, toparlanma sağlayamaz. Bir süre daha kendini idame ettirenler, muhalefet koltuğu konforunu garantiye alanlar ya da iktidarla muhtemel bir pazarlıktan kendince karlı çıkanlar olabilir ama bunun faturası memlekete ve halklara çok ağır çıkar. Ama iyi bir ihtimal daha var; değişmeyen muhalefet, çakılıp kalmış siyasi statüko, değişen halk gerçeği ve hareketiyle aşılabilir.
 
 O halde üçüncü bir seçeneğe ihtiyaç var. 
 
Türkiye'de siyasi zeminin bu denli daraltıldığı, gelişmenin bile muhalefetteki Millet İttifakı'nın 6 partili ittifaka dönüşmesiyle sınırlandırıldığı bir denklem karşısında ‘Üçüncü İttifak’ kaçınılmaz ve zorunludur. Zira memleketteki derin politik sorunlar, bu iki faktörlü denklemle çözüme kavuşturulamaz. Türkiye ve Kürdistan halklarının özgürlük ve refahını güvenceleyecek, kapsayıcı, tutarlı bir demokrasi programına dayanan ‘Üçüncü İttifak’a duyulan ihtiyaç daha da derinleşmiştir.
 
HDP'nin çağrısıyla sol, sosyalist parti ve oluşumlar bir araya geldi. Yürütülen tartışmalarda ülkenin temel sorunlarına karşı ortak mücadele vurgusu öne çıktı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Demokrasi İttifakı, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. Bu, dar, faydacı ve seçim endeksli bir anlayıştan ziyade, sistem siyasetinin çıkmazına karşı bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP'nin sol, sosyalist partilerle bir araya gelişi ve ziyaret trafiği, aynı zamanda güncel siyasetteki işbirliği bu anlamada çok önemli ve doğal olarak ciddi bir beklenti de doğuruyor. Tabii, beklendiği gibi HDP'nin ‘Üçüncü İttifak’ tanımı hiçbir zaman seçim hedefi ve atmosferine endeksli olmadı. Uzun zamandır HDP ve Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) üzerinde çalıştığı, çeşitli biçimlerde pratik örnekleri ve sonuçlarının ortaya çıktığı “Demokrasi İttifakı”, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. HDP'nin çıkış fikri, Üçüncü Yoldur. Yani, sistem siyasetinin sıkışmış, eskimiş, kendini üretemeyen, tam da bu nedenle birbirine alternatif olamayan kutuplaşma karşısında bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP’nin parti içyapısı dahi, demokratik koalisyon işleyişine sahiptir. Bu nedenle HDP'nin ittifak meselesini taktiksel, konjonktürel, dar, faydacı ve seçim endeksli ele alması yapısal olarak mümkün değil. Bugün de geliştirilen ittifak tavrı, var olan ‘Üçüncü İttifakı’ büyütmek, kapsam alanını genişletmek ve birlikten doğan kuvveti faşizmin durdurulmasına, demokratik kazanıma seferber etmek içindir.
 
Bugün ekonomik, siyasal ve toplumsal krize neden olan yönetime ve politikalarına karşı kime, nasıl bir rol düşüyor? 
 
Halkların ve emekçilerin son dönemde zamlara karşı gelişen tepki ve hareketini kapsayabilecek, öncülük yapabilecek merkez sorunu ‘Üçüncü İttifak’ pratiğiyle çözülebilir. Görüldüğü gibi halklar, emekçiler ve kadınlar, sokakta, hayatın içinde kendi doğal ittifakını kuruyor. Özellikle de demokratik, sol, sosyalist politik öznelerin bunun gerisinde kalma lüksü yok. Aksine önünde olmalı, kendini halk iradesinin yerine koymadan, tepeden bakmadan sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu tutum birlikte geliştirildiğinde sonuçları parlak ve güçlü olacaktır.
 
İttifak kavramının demokratik muhtevasını öne çıkaran, kadın ve gençlik dinamiklerini merkezine yerleştiren, bilhassa da iktidar ve muhalefetiyle hiçbir düzen partisinin samimi ve tutarlı bir biçimde ilgilenmedikleri Kürt sorununun çözümünü ayırt edici ve ilkesel çerçeve olarak gören bir ittifaka duyulan ihtiyaç yaşamsaldır. Yine halk iradesinin değiştirici gücünü ortaya çıkarmak için sandığa gün saymanın ötesinde bir hareket enerjisi yaymayan, kendi statüko ve korkularını toplumsal hareket dinamiklerinin önünde bariyere dönüştüren muhalefet zihniyetinin alternatif siyasi yoldan aşılması da yaşamsaldır. Bu nedenle ‘Demokrasi İttifakı’ süreç ve çabalarını merkezlere ve genel protokollere daraltmadan, doğrudan yerellerden, halkın ve emekçilerin hareketinin içinden büyütmek gerekiyor. Temsili-merkezi irade beyanları ve protokoller şüphesiz siyaseten değerlidir. ‘Üçüncü İttifak’ ya da ‘Demokrasi İttifakı’, mağduriyetlerden doğan kuvvetlerin, hareketlerin ittifakıdır. Bizim böylesi bir dönemde dikkatimizi dağıtmadan bu ana eksendeki yoğunlaşmayı sürdürmemiz gerekir.
 
Ana muhalefet olan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” derken, diğer tarafından “Kürdistan” ve “Kandil” ile ilgili geleneksel devlet refleksini sürdürdü. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
 
 
CHP, hala Kürt sorununun etrafında dolaşıyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendirecek? Demokrasiyle, halk iradesiyle ve Kürt sorununun çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. 
 
Tutarlı demokratik çizgi derken, tam da sorunuzdakine benzer durumlardan bahsediyoruz aslında. Bu sadece Kılıçdaroğlu'nun değil, şovenizmin ve Türk milliyetçiliğinin konforundan, egemenliğin ayrıcalıklarından kopmayan tüm muhalefetin açmazı. Diğer bir ifadeyle, konu Kürt sorunu olunca muhalefet anında iktidar oluyor. İşin muhalefet açısından kötü tarafı, temelde aynı zihniyeti paylaşmalarına rağmen, iktidarın sergilediği şeklen rutinin dışına çıkma cesaretine bile sahip olmayışı. Bu nedenle halka güven vermiyor, ikna sorunu yaşıyor. İktidar blokundan kayda değer bir fark ortaya koymuyor. Kılıçdaroğlu, son dönemde Kürt sorunu konusunda daha belirgin bir söylem benimsese de hala konunun etrafında dolaşıyor. Saf-milliyetçi merkezin yörüngesinden kopamadığı sürece tutarlı, bütüncül bir yaklaşım sergilemesi beklenemez.
 
Demokrasinin yolu hiç eğip bükmeden herkes için başta da Kürt halkı için adil, onurlu, barışçıl bir yaşamı her boyutuyla var etmekten geçiyor. Bu yol artık çürüğe çıkmış sembollerle, içinde çözüm programı barındırmayan tekil hamlelerle sürdürülemez. Ezilen, farklılığı ve hakları tanınmayan bütün halklar ve inançlar için yeni bir hukuk tanımlanması gerekiyor. Mesela bugün HDP'yle Kürtlerle mesafesini açarak, bir araya gelen ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendireceğini söylemesi gerekiyor. Demokrasiyle, halk iradesinin merkeze alınmasıyla ve Kürt sorununun eşit yurttaşlık-kolektif haklar temelinde çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. Buna siyasetçiler de dahil. Yıllar boyunca sayısız siyasetçi, Kürt kentlerine gidip oralarda görüntü verdi. Mesele ne söylediğiniz ve söylediğinizin arkasında ne kadar durduğunuzdur.
 
 İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit altında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 11 aydır hiçbir haber alınamıyor. Öcalan’la ilgili tüm talepleri duymamazlıktan gelen Erdoğan’ın her sıkıştığında İmralı’yı işaret etmesini nasıl okuyorsunuz?
 
Erdoğan'ın, sıkıştığı anlarda Öcalan'ı araçsallaştırmaya çalışması yeni bir taktik değil. Çözüm masasının devrilmesinin nedeni de bu. Ama ‘Akan suda iki kez yıkanılmaz.’ Türkiye'nin kritik, yaşamsal sorununun ve onun çözüm muhatabının, manipülasyon ve ucuz siyasi taktiklerle hedef olması kabul edilemez. Hiçbir cari ve tutar tarafı kalmamış bu zihniyetin artık sahiplerine de faydası yok. İmralı söylemiyle ve PKK Lideri Öcalan üzerinden Kürtleri ve HDP'yi kafa karışıklığına sürüklemek, bölüp dikkatini dağıtmak çok kötü bir algı yönetimi şeklidir. Türkiye halklarının barış ve kardeşlik umuduyla, beklentisiyle oynamaktır. Yıllardır böyle siyasi aymazlıkların acı sonuçları tecrübe ediliyor. Çokça ifade edildiği gibi; Erdoğan, Öcalan adına konuşmaktan medet ummayı bırakıp, acilen İmralı kapısını açsın. Kürt halkına yaklaşımı özetleyen mutlak tecrit, devam ettiği müddetçe onun geriye sayımı da hızlandırılmış olarak devam ediyor.
 
İttifak gündemine dönecek olursak, bununla ilgili kadınların gündemine dair neler söylemek istersiniz? Kadın ittifakını biraz açar mısınız?
 
Geçtiğimiz yıldan bugüne kadın ittifakı, kadın hareketinin ve toplumsal hareketin gündeminde. Daha çok 8 Mart ve 25 Kasımlarda öne çıkan bir söylem ve fiili siyasi hat olarak gelişiyor. Kadınların alanlarda, temel ve yakıcı taleplerde ortaklaşması bakımından, doğal dinamiklere dayalı bir kadın ittifakı dünden bu yana var aslında. Ayrıca yaşanan cins kırımı karşısında bir araya geliş, ortak hedefe yöneliş kadınlar açısından daha dolaysız oluyor. Eril sistemin ve siyasetin cins ayrımcı tutum ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor. AKP-MHP döneminde, eril tahakkümün ve faşizmin kadına dönük benzerlerinden çok daha beter yüzüyle karşılaştık. Bu gerçeklik, kadınların mücadele cephesini genişleme ve safları eskisinden sıkı örme zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Umarım 8 Mart böylesi bir yeni genişlemeye vesile olur. Bugün kadın özgürlük yolunun kaçınılmaz olarak, erkek egemenliğinin en katı ve karanlık biçimi olan faşizmin yenilmesinden geçtiğini dikkate almak gerekiyor. Dolayısıyla faşizmin bütün kurum ve kararlarını aşabilecek, ülkenin demokratik yeniden kuruluşunun siyasal mayası olabilecek bir kadın iradesine ihtiyaç var. Kadın ittifakının güncel ve tarihsel rolü esasta buradan görülmelidir. 
 
 Kadınlar, yıl boyunca alanlarda yer alarak, sözlerini eksik etmedi. Kadın mücadelesinin bulunduğu aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sesin cezaevlerine yansıması oldu mu? 
 
 
 Kadınların alanlarda, doğal dinamiklere dayalı bir ittifakı dünden bu yana var. Eril sistemin ve siyasetin cinsiyetçiliği ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor.
 
Politik hareketin en durgun olduğu anlarda kadınların sesini duymak umudumuzu diri tuttu. Kadınların bütün toplum için böyle bir rol oynadığı kesin. Bir taraftan hareket İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme örneğindeki gibi, kazanılmış hakları savunma çizgisine itilmiş görünse de bu mücadele içinde yeni durum ve dinamikler gelişti. Bu düzeyi bırakmamak, açılan patikaları ısrarlı takip etmek önemli. Kadınların, baskının en kolaylaştığı dönemlerde ve dönemeçlerde fiili meşru mücadeleyle sokağı terk etmemeleri toplumsal cesareti örgütlemiştir. Geride bıraktığımız siyasi kesit, tarihte kadınların bilinçli, politik cesaretiyle anılacaktır bence. Biz kadın tutsaklar da bundan güç aldık. Geceleri ve sokakları özgürleştiren kitlesel kadın eylemleriyle, beton duvarların içini özgürleştiren kadınların öncülüğü ve hareketi harmanlanarak, bir döneme damgasını vurdu. Bugün kadınların sesinin daha güçlü ve güzel gelmesi için yeterli bir altyapı bu.
 
 8 Mart’ta doğru giderken, kadınlara ve kadın mücadelesine dair ne söylemek isterseniz?
 
Bu yıl 8 Mart'ta acılardan ve kayıplardan çok, inadı ve kazanımları konuşmamız, bu ruhla donanmamız daha iyidir. Gasp edilen haklarımızı daha ileriden kazanmak için bir itilim noktası olmasını umuyoruz. Kadının kararlı adımları, yasakları çiğnesin yeniden. Bastığı her yerde özgürlük yeşersin. Derinleşen erkek şiddetine, ekonomik ve siyasi şiddete karşı direniş çizgisi, toplumsal politik hareketin yönünü de belirleyecek ve ivmelendirecektir. Özgürlükten, adaletten, emekten yana değişim rüzgarlarının esmeye başladığı bir dönemde, kadın kurtuluş hareketinin enerjisi fırtınalara gebedir. 8 Mart'a bu istek ve dinamizmin damgasını vuracağına inanıyor, bugünden Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Bütün kadın yoldaşlarımızı sevgiyle, özlemle kucaklıyorum.
 
MA / Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

17:23 İntihar denilmişti: ‘Kasten öldürmeden’ dava açıldı
16:51 İstanbul'da 169 kadın serbest
16:41 Mêrdîn’de kar yağışı
16:34 Gazeteci Alayumat'a emniyette çıplak arama
16:32 'Kirli ellerinizi sanatın üzerinden çekin'
16:28 Belediyenin İŞKUR ilanına valilikten müdahale
16:17 Gazetecilerin gözaltına alınması Amed'de protesto edilecek
15:50 GGC’den gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki
15:47 Wan'da kayyımların işlevsizleştirdiği kent konseyi yeniden kuruldu
15:30 KESK'in 'geçinemiyoruz' mitingine katılım çağrısı
15:29 Dêrsim’de kayyım protestosu: Yarınlar direnenlerin olacak
15:27 DBP ve DEM Parti’den gözaltılara tepki YENİLENDİ
15:26 Çevrecilere 'halkı kin ve düşmanlığa tahrikten' soruşturma
15:21 Özel: Toplumsal mutabakata dayalı olacaksa varız
15:20 Gözaltına alınanlar Ankara’ya getiriliyor
14:59 Wan'da 'tutsaklara para gönderme' kampanyasına destek
14:44 Bakırhan’dan Bahçeli ile iletişim sorusuna yanıt
13:59 Agirî’de kar yağdı
13:57 Eş genel başkanlardan Adalet Bakanlığı’na İmralı başvurusu
13:56 Emine Şenyaşar’ın duruşması ertelendi
13:48 30 ilde 231 gözaltı
13:21 Aile hekimleri: Yönetmeliği kabul etmiyoruz
13:21 DEM Parti Abdullah Öcalan'la görüşmek için bakanlığa başvuracak
13:18 DFG: Gözaltındaki gazetecileri serbest bırakın
13:12 Hasta tutsak hastaneye kaldırılmıyor
13:12 Ahmet Türk, Bahçeli ile görüşeceği iddiasını yalanladı
12:51 Şair ve yazarlar da gözaltında
12:45 Bakırhan'dan iktidara: Boş havuzda yüzülmez
11:26 Avukatlardan İmralı’ya gitmek için yeni başvuru
11:00 MKG'den gözaltılara karşı dayanışma çağrısı
10:56 Bahçeli: İmralı ve DEM Parti arasında temasın yapılmasını bekliyoruz
10:54 Doğu Karadeniz'de yoğun kar: Yollar kapandı, hayvanlar öldü
10:41 Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanlarından açıklama
10:38 AKP-MHP uçaklarda Kürtçe hizmeti kabul etmedi
09:42 Bütçenin Genel Kurul takvimi belli oldu
09:21 Hozan Diyar: İmralı tecridi son bulmadıkça kalıcı yol alınamaz
09:19 20 kentte eğitime kar tatili
09:11 Amed’e mevsimin ilk karı yağdı
09:09 Kadın tutsaklar: Şiddetle mücadele öz savunmayla mümkündür
09:08 Gabar'da orman kıyımının yeni görüntüleri
09:07 Franziska Stier: Kayyım Kürt halkına yönelik zulmün bir parçası
09:07 Semt pazarında veresiye dönemi
09:01 26 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:51 İsrail’in saldırılarında 12 Filistinli yaşamını yitirdi
08:14 12 kent için ‘sarı’ kodla kar yağışı uyarısı
07:46 Birçok kentte ev baskını: Eşbaşkan ve gazeteciler gözaltında
25/11/2024
23:30 'Prıma Facıe' özel gösterimi Ankara’da yapıldı
23:02 Silopiya’da ‘Jin jiyan azadî’ tiyatrosuna yoğun ilgi
22:55 Êlih’te gençlerin direnişi devam ediyor
22:19 Amedspor Îdir’den bir puanla döndü
22:14 Kadınlara tahammülsüzlük: 150 gözaltı
22:04 Amed Büyükşehir Belediyesi 30 yıllık ulaşım sorununu çözdü
21:58 Ankara’da kadınlar ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla barikatları aşarak yürüdü
21:08 İzmir TÜPRAŞ'ta patlama
21:05 Dêrsim’de kayyıma karşı ses çıkarma eylemleri
20:59 Ege'de binlerce kadın yürüdü: Jin jiyan azadî ile öfkeyi kuşandık
19:23 Kadınlar ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla Karaköy’den seslendi: Hayatı istiyoruz
19:20 NATO Genel Sekreteri Rutte, Erdoğan’la görüştü
18:27 İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana 435 Filistinli kadını gözaltına aldı
18:10 Kadın katliamı protestosuna para cezası
17:59 Amed’de kitlesel yürüyüş: Jin jiyan azadî tek avazdan arşa yükseliyor
17:53 Altındağ'da bekçi şiddeti: Darp edilen gençler gözaltında
17:15 Licik’teki maden faciasında yeni rapor: Bakan Kurum aklandı
16:59 Bornova'da okullarda ısınma sorunu
16:58 Muğla'da çimento fabrikasına karşı direniş başladı
16:54 Kuzey ve Doğu Suriye'de 25 Kasım eylemleri
16:43 Dêrsim’de kayyıma karşı gürültü eylemi gerçekleştirilecek
16:17 Kadınlar erkek-devlet şiddetine karşı alanlarda
15:39 Alevi örgütleri Dêrsim’den seslendi: Gaspçı kayyımı kabul etmiyoruz
15:37 ÖHD’den Mêrdin, Êlih ve Xelfetî ihlal raporu: 261 gözaltı, 57 tutuklama
15:26 İstanbul Barosu’ndan Valiliğe yasaktan dönülmesi çağrısı
15:13 Kadına yönelik şiddete ilişkin Meclis araştırması talebi
15:05 İstanbul Barosu’ndan 25 Kasım pankartı
14:58 Üniversite kampüsüne 3 dilde 'Jin jiyan azadî' pankartı
14:38 Êlih’teki 25 Kasım yürüyüşünde kayyıma öfke
14:21 Mêrdîn Barosu 'Cinsiyet Temelli Şiddete Karşı Politika Belgesi'ni imzaladı
14:18 TÜRÇEP toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı
14:07 Dêrsim İttifakı’ndan yerine kayyım atanan Sarıgül’e destek ziyareti
13:32 Wan’da 25 Kasım yürüyüşü: Direnen kadınlar kazanacak
13:25 Mêrdîn’de askeri hareketlilik: Koçerler bölgeden çıkarılıyor
13:25 İHD Merkezi Kadın Komisyonu’ndan Kurtulmuş’a mektup
13:12 'Babil Tarihi' ve 'Mısır Firavunu' kitapları çıktı
13:00 Irak nüfusu açıklandı
12:52 Kaybolan çocuğun cenazesi Zap Nehri'nde bulundu
12:46 İHD’den Hatice Onaran için tahliye çağrısı
12:43 'En yoğun şiddet cezaevlerinde'
12:13 TJA: Jin, jiyan, azadî sesimizi Taksim’den duyacaksınız
11:54 Rejim güçleri kadın kolberi katletti
11:46 Dîlok'ta bir kadın katledildi
11:42 MKG’den 25 Kasım mesajı: Mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz
11:09 Kar nedeniyle 21 kentte eğitime ara verildi
11:07 İHD raporu: Kurdistan’da bir yılda en az 114 kadın katledildi
10:41 BM 2023 raporu: Kadınlar için en tehlikeli yer evleri
10:20 Müebbet hapis verilen gazetecinin itirazına ret
10:19 Polisin darp ettiklerine 'görevi yaptırmama' soruşturması
10:15 İstanbul’da ulaşıma 25 Kasım engeli
10:04 JINNEWS şiddet çetelesi: 10 ayda 316 kadın katledildi
09:43 Kayyımların ilk hedefi Kürtçe ve kadın merkezleri oldu
09:31 Mêrdîn’de sonbahar renkleri
09:31 Qoser'de sağanak nedeniyle ev çöktü: 2 kişi yaralandı
09:29 Levent Tüzel: Çözüm için anayasal düzenleme gerekli
09:11 Şiddete karşı eylem yapan erkekler: Kadın özgürleşmedikçe toplum özgürleşemez
09:08 Kadınlardan kayyım tepkisi: Boyun eğmeyeceğiz
09:07 Derin kadın yoksulluğuna karşı kooperatifler
09:07 Yazdığı kitabın kendisine verilmesi 'sakıncalı' bulundu
09:06 Tutsaklara para gönderme kampanyasına çağrı
09:05 25 Kasım kapsamında 9 kadın kurumu açıldı
09:04 Ölmemek için özsavunma kullanan Serap Avcı'nın duruşmasına çağrı
09:03 Ayşe Gökkan: Kurtuluş 'xwebûn' olmakla mümkün
09:00 25 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:24 Xwebûn ‘Jin, jiyan, azadî’ manşetiyle çıktı
07:53 24 kent için kar ve sağanak uyarısı
07:40 Dêrsim beyaza büründü
24/11/2024
22:41 İstanbul Valiliği’nden 25 Kasım için Taksim yasağı
22:10 Mermer ocağında göçük: 1 işçi yaşamını yitirdi
21:28 Sergide gözaltına alınan Fatma Zozan Bor serbest bırakıldı
21:16 Birsen Orhan: Hakikati dillendirmekten vazgeçmeyeceğiz
20:55 Til Rifet’te yerleşim alanları bombalandı: Biri çocuk 4 yaralı
20:24 İstanbul’da erkek şiddeti: 4 ölü, 2 yaralı
20:14 Kayyımın kadın ve Kürtçe düşmanlığı: Tabela değiştirildi
19:44 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan ev hapsiyle serbest
19:37 Duhok’un köyleri savaş uçaklarıyla bombalandı
19:06 Sıla bebeğin teyzesi şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
18:59 Dêrsim'de gözaltına alınanlardan 2'si tutuklandı
18:49 Saadet Partisi'nin yeni Genel Başkanı Mahmut Arıkan oldu
18:40 Agirî’de Zîn Kadın Danışma Merkezi açıldı
17:55 Efrîn-Şehba'ya saldırı: 1 kişi yaşamını yitirdi, 3 çocuk yaralandı
17:46 Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’na cezaevinden 55 başvuru
17:23 Erdoğan ve Putin telefonda görüştü
17:15 Birsen Orhan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi
16:35 Ma Music, Egîdê Cimo Müzik Okulu’nda şube açtı
16:23 Erkeklerden 25 Kasım açıklaması: Özgür kadın özgür toplum
16:09 Mersin’deki fırtınada bir kişi yaşamını yitirdi
15:35 Kamu emekçileri Eskişehir’de yürüdü: Çetelere değil emekçiye bütçe
15:33 Kadınlar alanlardan haykırdı: Jin, jiyan, azadî
15:31 Görevden alınan Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan adliyeye sevk edildi
13:42 Tülay Hatimoğulları: İktidarın pratik yaklaşımı kayyımdır
13:33 Özel: Kayyımlardaki esas mesele halkı cezalandırmak
13:11 Birçok kentte kayyım protestosu: Mücadeleyi yükseltme zamanı
13:09 Çukurova’da fırtına ve yağış
12:55 İrade gaspına karşı yürüyüş: Direnenler kazanacak
12:26 Tutukluların görüşmelerinin dinlenmesinde ihlal kararı
12:08 Hizbullah’tan İsrail’e saldırı: 17 nokta ve askeri üs vuruldu
11:44 NADA: Çözüm kadının özgürlüğüyle olur
11:33 Jin dergi ‘Özsavunma ve direniş’ manşetiyle yayında
11:21 Halide Türkoğlu: Jin, jiyan, azadî kadınları buluşturan felsefedir
10:59 Tülay Hatimoğulları: Faşist rejimlere dün boyun eğmedik bugün de eğmeyeceğiz
10:28 Afyon'da kaza: 30 yaralı
10:27 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan ifade için emniyete gitti
09:14 Kayyım tepkisi: Seyit Rıza’nın torunları boyun eğmeyecek