Baluken: HDP ‘ölüm ve sıtma’ arasında tercihe zorlanacak parti değil

img

ANKARA - Muhalefetin HDP’yle kurduğu ilişki tarzının “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” kısırlığında olduğunu dile getiren İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken, “HDP, kasaba kurnazlığı ile kendisine ölüm ve sıtma arasında tercih yapma teklifini, bedel ödemeyi göze alarak reddeder ve mücadelesini yürütür" dedi.

Çözüm sürecinin bitirilmesiyle birlikte başlayan çatışmalı süreç, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik baskılar ve siyasette yapılan darbelerle derinleşti. AKP-MHP iktidarına karşı bir araya gelen 6 “muhalefet partisi” 28 Şubat’ta bir mutabakat metni imzaladı. Türkiye’de Millet ve Cumhur İttifakı’na karşı HDP, bileşenleri ve ittifak halindeki güçlerle üçüncü yol perspektifini sürdürüyor. 
 
Sincan F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken, Türkiye’de derinleşen krizler ve muhalefetin durumuna dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
Çözüm sürecinin sonlandırılması ve çatışmaların yeniden başlamasının ardından milletvekili olduğunuz dönemde tutuklandınız ve yaklaşık beş buçuk yıldır cezaevinde tutuluyorsunuz. O günden bugüne neler değişti, değişim dinamiği ne yöne evirildi?
 
Sorunuza olumlu anlamda cevap vermeyi her şeyden çok isterdim. Maalesef, önümüze gelen gerçek, bu istencin tam aksi yönünde şekillendi. İktidar olanaklarını ellerinde tutanlar ve bunlar tarafından beslenen irili ufaklı bir takım yapılanmalar dışında, işlerin iyiye gittiğini söyleyeni bulmak artık mümkün görünmüyor. Mevcut devletin ve yönetim anlayışının büyük çöküşüyle toplumsal ve siyasal alanda ortaya çıkan sefalet üzerinden, beş yıllık sürecin yıkıcı sonuçlarını özetleyebiliriz. İşin kötüsü, kısa veya orta vadede köklü bir değişim dinamiği ortaya çıkarılamazsa, mevcut tablonun daha da ağırlaşacağı gerçeği önümüzde duruyor.
 
Bahsettiğiniz mevcut tablonun ağırlığından kim sorumlu?
 
Bu tablonun asıl sorumluğu, tabii ki, siyasi iktidarda ve devletin yönetim kademesindedir. Burası net ve tartışmasızdır. Ancak siyasi partiler başta olmak üzere tüm toplumsal muhalefet bileşenlerinin de toplumu koruyamama ve bu kıyıcı zulüm cenderesini kıramama sorumluğunu anımsatmamız gerekiyor. İktidarın yarattığı tahribatı, yıkımı, talanı uzun uzadıya detaylandırmaya gerek yok. Herkes biliyor zaten.
 
Daha önce bir röportajlarınızda iktidarın mevcut durumunu, “çılgınlık nöbeti geçiren bir Amok koşucusu”na benzetmiş, bu koşunun her şeyi tuzla buz etmesine seyirci kalınmaması ikazında bulunmuştunuz. Muhalefet sürece seyirci mi kalıyor?
 
Siyasal ve toplumsal muhalefetin içine düştüğü dağınıklığı, acziyeti, çaresizliği, çözümsüzlüğü haklı gösterecek hiçbir gerekçeden bahsedilemez.  Bir ülke ve bir toplum sicili ve pratiği ortada olan bir iktidarın insafına terk edilmemeli, bu düzeyde sahipsiz bırakılmamalıdır. Toplumun neredeyse ezici bir çoğunluğunun, bu süreçte bu düzeyde bir umutsuzluk, karamsarlık ve kötümserlik havasında tutmaya hiç kimsenin hakkı olmamalıydı. Maalesef muhalefetsizliğin konformizmini yaşayan siyasi iktidar, her şeyi tuz buz edip yıktıktan sonra takatten düştü, gücünü kaybetti. Bu saatten sonra iflah olması, belini doğrultması da mümkün görünmüyor. Hal böyleyken bile topluma güven veren, barışçıl ve demokratik bir gelecek müjdeleyen, körelmiş umutları yenileyen, bütüncül bir seçeneğini şekillendiğini söyleyemeyiz. Bu kısır döngüyü kırmaya yönelik HDP’nin ortaya koyduğu çaba ve çalışmalar istenen düzeyde bir öncülük ve örgütlenmeye erişemedi. Fakat bu kısır döngüyü kırmaya muktedir tek güç de HDP ve onun fikriyatıdır.
 
 HDP’ye nasıl bir sorumluluk düşüyor?
 
HDP hala bu döngüyü kırmak, kararlı ve net tutumlarla topluma alternatif bir yolun, çözüme dair gerçek bir adresin sunulması sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Bunun için seçim endeksli bir takım arayışlar ya da politikaların yerine, siyasi hedefi belli güçlü programlarla yanıt olması gerekliliği açık ve nettir. Tüm topluma hatta iktidarı ve muhalefeti ile mevcut siyasi aktörlerin tümüne, yerel ve evrensel ölçekte geçerliliği kanıtlanmış birkaç hususu hatırlatmakta fayda var.
İlkini Kırgız yazar Aytmatov’un söylemi üzerinden ifade edelim. Aytmatov, iktidarını kan ve ateş üzerine kurmaya yeltenenlerin tarih boyunca, doğanın bu iki büyük gücüne kurban olmaktan kurtulamadığını söylerken haksız mıydı? İkincisi için, insanlık tarihinin uzun serüvenine bir göz atalım. Tarihi büyük acılar ve travmatik yaşantılarla dolu, insanlık, en kötü barışın bile en iyi savaştan daha iyi olduğuna açık ve net bir şekilde tanık olmuştur. Güncelde yaşanan çatışma ve savaş süreçlerinin ortaya çıkardığı manzaralar bile tek başına bu kadim deneyimin doğruluğunu onaylar niteliktedir. Savaş makinalarının harıl harıl çalıştığı yerlerde ne toplumsal uzlaşıya dayanan barışı yakalamak mümkündür ne de insan ve doğayı içeren yaşamsal değerleri korumak. Savaşın karadeliğinin yutup ortadan kaldıramadığı hiçbir yaşamsal veya insani değerden bahsedilemez.
 
Kürt sorununu çözmeyen çözülür…
 
Konuyu daha fazla dallanıp budaklandırmadan, bu bilgiler ışığında üçüncü hususu da kısaca vurgulayayım. Yerel bazda defalarca doğrulanmış bir tez olarak ülke ve bölge nezdinde Kürt meselesini çözmeyen çözülür, gerçeğidir. Güncelde AKP ve irili ufaklı ortaklarının yaşadığı akıbet de bundan ibarettir. Demokratik değerleri ve halkın iradesini çökertmeyi hedefleyenler, çöker. Günübirlik siyasetin içine saplandığı sığlıktan tarihsel yaşanmışlıkların derinliklerine başvurarak kurtulmaya çalışmak öncelenmelidir. Israrlı anlatımlara rağmen görmek istemeyen ve anlamaktan çekinenlere karşı siyasi ve insani tavırlar geliştirmek önemli bir gerekliliktir.
 
Bugün ülkede ekonomide yaşanan krizlere dair itirazlar yükseliyor. Ekonomide girilen çıkmazın temel sebebini neye bağlıyorsunuz? 
 
 
 Temel değerlerde iyileşmeler olmadan ekonomik göstergelerde düzelme olmaz. Keza devasa bir savaş aygıtının makinalarıyla kalabalık bir toplumun fertleri aynı anda doymaz, doyamaz.
 
Sosyal, siyasal, hukuksal, ekonomik ve hemen her alanda yaşanan krizlerin geldiği düzeyden ve bunların birey ya da toplum yaşamını etkileme düzeyinden haberdarız. Hatta bu krizin dört duvar arasındaki doğrudan tanıkları, mağdurları, sanıkları konumundayız. Politik tutsaklar olarak derdest edilip zindan duvarları arasına kapatılmadan önce siyasi ve insani kimliklerimizle yaptığımız bütün uyarılar, bugünlerde ortaya çıkan ağır tablolara yönelik ön alma girişimleriydi. Aynı çabaları, zindandayken dışarıya iletimiz mesajlar üzerinden yinelemeye çalıştık. Maalesef dikkate alınmadı ve felaket göz göre göre gelen büyük bir pervasızlığın sonucu olarak kayda geçti. Yargının içine düştüğü durum, basına yönelik saldırıların vardığı düzeyi, temel hak ve özgürlüklere dair hukuksuzluklar beraberin ekonomik sefalet, açlık, yoksulluk ve işsizliği getirdi. Ekonomik felaketler, yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlük üzerinden yaşanan yozlaşmalar ve benzeri her konuda bütün dünyaya ders olan trajik bir safhaya ulaşıldı.
 
Demokrasi, özgürlük, adalet başta olmak üzere bütün insani değerlerle ilgili uluslararası karnelerde muz cumhuriyetlerinin dahi gerisine düşen bir aymazlığa varıldı. Tabii ki bu duruma üzülüyor ve çıkış için aklın, mantığın gerektirdiği rasyonel arayışlara girilmesini umuyoruz. Keşke toplumda doğrudan etkilendiği ekonomik kriz kapıya dayanmadan önce diğer alanlarla ilgili krizlere yeterince duyarlılık geliştirseydi. Cüzdanı boşalmış insanların tepkilerindense, vicdani ayaklanmış duyarlılıkları görmeyi herkesten çok bizler isterdik. Dileğimiz yaşananlardan doğru dersler çıkarılması ve geleceğe dair akılcı muhakemelerin yapılmasıdır.
 
Devasa bir savaş aygıtının makinalarıyla kalabalık bir toplumun fertleri aynı anda doymaz, doyamaz…
 
Kamuoyu araştırmalarında en önde gelen ekonomik sorunlarla demokrasi, barış, adalet, özgürlük değerlerinin geriye gitmesi arasında doğru temelde ilişkiler kurulması şarttır. Temel değerlerde iyileşmeler olmadan ekonomik göstergelerde düzelme olmaz. Keza devasa bir savaş aygıtının makinalarıyla kalabalık bir toplumun fertleri aynı anda doymaz, doyamaz. Birinin doyması diğerinin açlığı demektir. Savaş zihniyeti ve politikaları her alanda felaket olduğu gibi ekonomik alanda da karşı konamaz bir sefalet demektir. Haksızlığı her kabullenişin daha büyüğünü doğuracağı gerçeği unutulmamalıdır. Tüm bu dramatik tablo içinde, iktidarda bulunanların açlıkla boğuşan insanlara ‘daha az yemelerini’ öğütlemesi ahlaksızlığı ve muhalefetin de aynı insanlara ‘seçime kadar dişinizi sıkın’ teklifinde bulunma aymazlığı oldukça sorunlu ve ibretlik yaklaşımlar olarak belirtilebilir. Barış, yaşamlarımızı, çocuklarımızı, doğayı, aynı dünyayı paylaştığımız can yoldaşlarımızı koruyacağı gibi sofralarımızı, lokmalarımızı, huzur içinde alınacak soluklarımızı da koruyacak en şifalı ilaçtır…
 
HDP’nin demokrasi ittifakı yanı sıra 6 muhalefet partisi de bir mutabakat metni imzaladı. Bir yandan yargı bağımsızlığı, demokrasi çağrıları yapan muhalefetin ilk pratiği de bir kez daha dokunulmazlıklar konusunda iktidarın sınırlarına çekilme oldu. Muhalefetin bu durumuna dair eleştirileriniz var mı?
 
 
 Muhalefet kendisini Erdoğan ve Bahçeli’nin belirlediği dar sınırlara hapsetmiş görüntüsündedir. Oyun kurma yeterliliği ve yeteneğinden mahrum gibi görünmekteler. Türkiye’nin temel meselelerine dair cesur tartışmalar yürütmekten ya da bunlara dair köklü çözümler geliştirmekten ısrarla imtina etmekteler.
 
Muhalefet kendisini Erdoğan ve Bahçeli’nin belirlediği dar sınırlara hapsetmiş görüntüsündedir. Oyun kurma yeterliliği ve yeteneğinden mahrum gibi görünmekteler. Türkiye’nin temel meselelerine dair cesur tartışmalar yürütmekten ya da bunlara dair köklü çözümler geliştirmekten ısrarla imtina etmekteler. İki adım geri, bir adım ileri sığlığından sıyrıldıklarını söylemek mümkün değil. Siyasal ve toplumsal beklentileri karşılamaktan çok uzaklar. HDP ile ilişkileri bir kenara bırakırsak dahi, kendi aralarında bile her açıdan topluma güven ve umut verecek bir birlikteliği başardıkları söylenemez. Bilinen yumuşak karınlarını ve açıkta duran sinir uçlarını ortadan kaldırabilmiş değiller.
Oysaki bu zayıflıkları çoktan aşmış, HDP ile ilişkiler dâhil olmak üzere tüm topluma ‘otoriter bir rejim mi, demokratik bir gelecek mi’ seçeneğini korkusuzca sunmuş olmaları gerekirdi. Yapmadılar. Böylece Erdoğan ve Bahçeli’nin oyun kurma iştahını, birlikteliği dağıtma hevesini diri tuttular.
 
Muhalefet HDP ile nasıl bir ilişki geliştiriyor?
 
Muhalefetin HDP’yle kurduğu ilişki tarzı, ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etme’ kısırlığını aşamadı. Bunu kapatma davası, hukuksuz kumpaslar, kayyum darbesi gibi çok sayıda hukuksuzluk üzerinden mevcut iktidar da yapıyor, zaten. Kendileri bilir. HDP her iki tarafa da pabuç bırakmayacak kadar yeterli politik birikim ve deneyime sahiptir. HDP, kasaba kurnazlığı ile kendisine ölüm ve sıtma arasında tercih yapma teklifini, bedel ödemeyi göze alarak ret eder ve mücadelesini yürütür. HDP ile ortak hareket etmek, HDP için hayati olmaktan çok muhatapları açısından hayatidir. Kaldı ki, mevcut siyasi aktörler içinde geçmişteki hatalar, suçlar, günahlar açısından HDP’ye parmak sallayacak, had bildirecek cüreti kendinde görecek tek bir özneden bahsedilemez.
 
Biliyoruz ki, kolektif umut, eski defterler arasında gezinmeyi pek sevmez. O geleceğe dair vizyonun ışıltısıyla ilgilenmeyi tercih eder. Buna saygının gereği olarak biz de eski defterleri açıp kirli defterleri okumaktan çok, herkesi yeni sayfalarda temiz ve aydınlık bir gelecek kurma aklına davet etmeyi uygun görüyoruz. Baldıran ekip, buğday biçilemeyeceği gerçeğini bir kez daha herkese hatırlatıyorum. Yaklaşım bu olursa, ülkeyi demokratik ve barışçıl bir geleceğe taşımak mümkün olur. Aynı şekilde toplumun huzur içinde bir soluk nefes, bir lokma yemek özlemini sonlandırmak hiç de zor olmaz.
 
HDP çözüm ışığı saçan bir kutup yıldızı gibi parlayabilir…
 
Muhataplarının tavırlarından bağımsız olarak HDP’nin bu güveni, umudu, cesareti, rahatlığı, tüm topluma göstermesi, ulaştırması oldukça önemlidir. Mevcut durumda, karanlık vaat etmenin ötesine geçemeyen iki yapı arasında, HDP çözüm ışığı saçan bir kutup yıldızı gibi parlayabilir. Yeter ki, özgüven içinde hareket edilsin. Muhataplarının sandık hesaplarından çok, toplumun tüm kesimlerinin saygısı önemsensin. Yüzde doksanı bir şekilde mağdur edilmiş, ezilen konumunda olan bir toplumdan ve ezilenlerin partisi olduğunu iddia eden bir gerçeklik üzerinden konuştuğumuz düşünülürse, HDP’nin olası hedeflerini gerçekleştirme potansiyeli de açığa çıkar. HDP, hükmetme heveslisi olmayan bir yönetimi topluma vaat edip, karar süreçlerinin her aşamasında halkın dâhil olduğu, kendi kendini yöneten, katılımcı ve kapsayıcı bir demokrasi modelini topluma kazandırmayı amaç edinirse bu potansiyeli hakkıyla yaşama geçirebilir.
 
Siyaseti çok konuştuk. Röportaj talebimiz sırasında “Sincan’dan Edirne’ye - Hasbıhal-Name” kitabınızda Dipnot yayınlarından çıktı. Kitabınızla ilgili yorumlarınızı alsak neler söylersiniz?
 
 
 İki yılı aşkın bir süredir dinlenmeyi bekleyen bir çalışmaydı. Kıvamını bulduğuna getirilen bir kanaatle, süt beyazı bir güvercinin iki kanadına sıkıştırıldı, bu notlar. Biri Edirne F Tipi Hapishanesinde hücresine sığmayan koca bir yüreğe, diğeri de dışarıda bizlerle birlikte çarpan sevgi dolu binlerce- milyonlarca yüreğe ulaşacaktı.
 
Yeni kitapla ilgili, en azından bu aşamada, söz söyleme, yorum yapma hakkını kendimde görmüyorum. Söz, yorum ve eleştiri hakkı, kitap yayınlandığı andan itibaren okuyucuya geçmiştir. Herhangi bir yönlendirme olmaksızın, okuyucudan gelen geri dönütlerin kıymetine inananlardanım. Onlardan öğrenecek çok şey var ve ben bu öğrencilikten mahrum kalmak istemem.
 
Hapishane yaşamında yazının önemi, üretim ve yaratım süreçlerinin gücünü içselleştiren biri olarak, yeni bir çalışma sunmanın mutluluğunu paylaşabilirim. İki yılı aşkın bir süredir dinlenmeyi bekleyen bir çalışmaydı. Kıvamını bulduğuna getirilen bir kanaatle, süt beyazı bir güvercinin iki kanadına sıkıştırıldı, bu notlar. Biri Edirne F Tipi Hapishanesinde hücresine sığmayan koca bir yüreğe, diğeri de dışarıda bizlerle birlikte çarpan sevgi dolu binlerce- milyonlarca yüreğe ulaşacaktı. Güvercinimizin bir şey yapmasından memnunum. Günün birinde ağzındaki zeytin dalı ile gönül zenginliklerinde özgürce kanat çırptığını görmeyi ise her şeyden çok isterim.
 
 Mart ayı aynı zamanda Newroz’un da kutlandığı bir ay. Newroz’a dair bir mesajınız var mı?
 
Bu ay hem halkımız hem de bütün insanlık açısından muazzam bir geçmişi barındırıyor. Öncelikle 8 Mart vesilesiyle Dünya Kadınlar Gününü kutlarım. Kadın mücadelesi ve kadın özgürlük değerleri uğruna yaşamını yitirmiş bütün kadınların anısını saygıyla yâd ediyorum. Yeryüzünün herhangi bir yerinde, mücadeleyi sürdüren bütün kadınlara en özel selam, sevgi ve saygılarımı göndermek istiyorum. Her gün büyük bir keder ve öfke eşliğinde öğrenme durumunda kaldığımız kadın katliamlarını, kadına yönelik her türlü şiddeti, ayrımcılığı, ötekileştirici tutumları kınıyor, erkek egemen zihniyetin sürdürdüğü katliamcı yaklaşımları lanetliyorum. Tarih boyunca, yaşamı, doğayı, dünyayı kirleten, talan eden, yok etmeyi hedefleyen bütün savaşların, erkek eliyle yaratıldığını belirtmezsek eksik kalacak. Geçmişi erkekler mahvetti, geleceği kadınlar kurtaracak. İnsanlığı erkekler köleleştirdi, eninde sonunda muhakkak kadınlar özgürleştirecek. Özgür dünyanın kaderi, özgür kadınların avuçlarındadır. Gecikmemesini diliyorum…
 
Mart ayı, aynı zaman zamanda Halepçe katliamı başta olmak üzere, Kürt halkı ve tüm halklarımız ile ezilen dünya halkları açısından büyük acıların, katliamların, yıkımların yaşandığı bir ay. Keza bu ayda büyük mücadelelerin, destansı direnişlerin, baş edilemez iradelerin de tarihe geçtiğini biliyoruz. Özgürlüğün ve barışın bayramını, yani. Baharın müjdesini, zulme karşı başkaldırıda ortaklaşan halkların kardeşliğini… Bu anlamda Halepçe ve Newroz başta olmak üzere, bu ay içinde yapılan bütün katliamlarda yaşamını yitiren canları saygıyla anıyor, insanlık değerlerinin çiğnenmediği özgür ve barışçıl bir gelecek diliyorum.
 
Tüm halkımızın ve dünya halklarının Newroz bayramını kutluyor, 2022 Newroz’unun barış, demokrasi, özgürlük, adalet, kardeşlik, eşitlik başta olmak üzere tüm insani değerlere katkı sunmasını temenni ediyorum. Özgür Newroz’larda, barış halaylarında buluşma temennisiyle…
 
İDRİS BALUKEN KİMDİR?
 
İdris Baluken, 1976’da Bingöl’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bingöl’de tamamladı. 1992’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydoldu. 1998’de bu fakülteden mezun oldu. Heybeliada Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde ihtisas yaptı. Bingöl ve Diyarbakır’da uzman doktor olarak çalıştı. SES, TTB başta olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütlerinde yer aldı. 24. dönem Bingöl, 25. dönem Diyarbakır milletvekilliği yaptı. Çatışmalı sürecin sonlandırılmasına yönelik başlatılan çözüm sürecinde Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’la birlikte İmralı Heyeti’nde yer aldı.  4 Kasım 2016 tarihinde HDP’ye yönelik operasyonlar kapsamında tutuklandı. 30 Ocak 2017’de ilk duruşmada tahliye edildi. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki bir ilkle tahliye kararına yapılan itiraz sonucu 21 Şubat 2017’de yeniden tutuklandı. Baluken, 16 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Şuan Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor.
 
MA/ Berivan Altan 

Diğer başlıklar

00:00 Trump, İran'a yaptırımların hafifletilmesi çalışmalarını durdurdu
27/06/2025
23:57 İmamoğlu'ndan Özgür Özel için destek çağrısı
23:49 13 yaşındaki çocuk boğularak yaşamını yitirdi
23:06 Amed ilçelerinde halk toplantıları sürüyor
22:55 Bakan Yumaklı: Sadece bugün 67 yangın çıktı
22:18 Erdîş’te binlerce kişi şenlikte buluştu
22:12 'Demokratikleşme Cumartesi Meydanı'ndan geçer'
21:59 Suriye'de Gazeteci Hesen Zaza gözaltına alındı
21:55 Tetwan Kültür ve Sanat Festivali başladı
21:18 2 vekil DEVA Partisi'nden istifa etti
21:14 Köyü basan askerler 'kaçakçılık' gerekçesiyle evleri aramak istedi
20:33 İsrail’in İran’a saldırılarında bin 190 kişi yaşamını yitirdi
20:26 Özel sektör öğretmenlerinden çağrı: Meclis çözüm bulmak zorunda
20:17 İzmir yangınlarında 1 tutuklama 3 gözaltı
19:39 ABD'de 'doğumla vatandaşlık hakkına sınırlama' yolu açıldı
18:22 CPJ’den yetkililere muhabirimiz Zeynep Durgut için çağrı
18:18 Putin: Ukrayna’yla üçüncü tur müzakerelere hazırız
17:59 IPI raporunda Zeynep Durgut ve Berivan Kutlu’ya yer verdi
17:56 Bornava'da yangın büyüyor: Mahalle tahliye edildi
17:47 Kayyım yönetimi, hem icrayı hem de AKP’li 27 avukata vekalet verilmesini kabul etti
17:38 Bursa'da orman yangını
17:34 7 kez 'cezaevinde kalamaz' raporu verildi, ama tahliye edilmedi
17:12 İran’dan 4 Beluc yurttaşa idam cezası
16:49 Şêx Seîd, Seyîd Rıza ve Seîdê Kurdî'nin mezar yerleri için önerge
16:38 İktidarın zam teklifi açıklandı
16:27 İstanbul’da avukata tehdit: Savunma hedefte
15:55 Hak örgütleri sürece katkı için çalışmaya başladıklarını deklere etti
15:43 İzmir ve Balıkesir'de tarım alanlarında yangın çıktı
14:42 Konut almaya hak kazanan depremzedeler için 45 gün süre
14:19 Aliağa'daki yangın kontrol altına alındı
14:13 TTB Sağlık Bakanlığı önünden seslendi
14:00 DYO işçileri eylemde
13:39 Cezaevleri raporu: En temel insani haklar dahi askıya alındı
13:37 İngiltere Parlamentosu’nda Abdullah Öcalan’a özgürlük çağrısı
13:10 Derya Ren’ın beraat kararının gerekçesi açıklandı
12:53 DTSO'dan 'Gölgede Kalan' temalı fotoğraf yarışması
12:38 DEM Parti'den asgari ücrete zam talebi
12:37 Hindistan ve Çin sınır anlaşmazlığı için kalıcı çözüm arayışları
12:32 Taciz failinin şikayetiyle yargılanan psikoloğa beraat
12:31 Aliağa'da yangın tekrar başladı
12:29 Abdullah Öcalan: Şeyh Said bir halkın sesiydi, geri adım atmadı
12:26 Çocuk istismarından 28 yıl ceza verilip tahliye edilen eğitmen sırra kadem bastı
12:21 Dep Belediye eşbaşkanı görevden alındı
11:31 Şırnak Gazeteciler Cemiyeti: Zeynep Durgut'un yanındayız
11:30 TİS talepleri: Satış sözleşmesini değil, grev hakkını savunuyoruz
11:25 Sadece okunması 90 gün sürecek karara itiraz süresi 7 gün
11:24 Aileler İmralı’ya gitmek için başvurdu
10:56 Ayşegül Doğan: Süreci destekleyecek gelişmelere ihtiyaç var
10:22 Eski belediye eşbaşkanın tahliyesi 3 ay engellendi
09:22 Eğitimde iyileşme tümden değişimle mümkün
09:20 Antalya'da iki bölgede orman yangını
09:10 AKP’li Belediye ‘usulsüz’ ihaleleri ‘güvenliğe’ bağladı!
09:10 Çocuk Hakları Merkezi Başkanı: Tutuklanma çocuklarda suç oranını artırıyor
09:10 Amed'ten iktidara: 'adım at, operasyonlarını sonlandır' çağrısı
09:09 Yazar Mahir Sayın: Ortadoğu'da tek seçenek Demokratik Konfederalizm
09:09 Kadınlardan Gimgim’de yapılacak festivale çağrı
09:09 Meral Danış Beştaş: Ortadoğu’daki gelişmeler Türkiye’ye ‘iç sorunlarını çöz’ diyor
09:09 Çatışmalı süreçte ailesinden 4 kişiyi yitirdi: Devlet acil somut adım atmalı
09:08 Wan ve Qers sokaklarından krize çözüm: Sürecin barışa evrilmesi
09:01 2 oğlunun cenazesi kaldırıma gömülen baba: Barış acımızı dindirir
09:00 27 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
00:04 Şirnex'te 5 bölge 'özel güvenlik bölgesi' ilan edildi
26/06/2025
23:54 Bakırhan İngiltere'de: Öcalan’ın fikirlerinin hayata geçmesi kritik önemdedir
23:06 Dêrik'te Abdullah Öcalan için kitlesel yürüyüş
22:49 Farqîn ve Xana Axpar’da halk toplantıları: Devlet somut adım atsın
22:07 Erdoğan, Katar Emiri ile görüştü
21:50 Çetin Arkaş için çağrı: Vakit kaybetmeden hasta tutsaklar serbest bırakılmalı
21:21 Madde bağımlılığına karşı broşür dağıtıldı
20:33 18 yaşındaki Oya Budak ayrıldığı erkek tarafından katledildi
19:54 Buca işçilerinin eylemi kazanımla sonuçlandı
19:51 Emekliler hakları için sokağa çıktı
19:25 Gazeteci Metin Yoksu tutuklandı
19:01 DEM Parti Fethiye'de kadınlarla buluştu
18:58 Riha'da KHK'liler için eylem
18:54 İran’da Beluç öğretmen katledildi
18:49 DW Türkçe'nin erişim engeli kaldırıldı
17:52 Halk TV'ye 10 gün yayın durdurma cezası
17:33 Katledilen Yaprak Türk'ün cenazesi kadınların omuzlarında taşındı
17:21 ÖHD Çetin Arkaş için hashtag çalışması başlatacak
17:14 Gazeteci Hakan Ergün tahliye oldu
16:51 Amed’de ‘Mezopotamya’da kadın direniş gelenekleri’ paneli
16:28 Bakırhan İngiltere’deki temaslarında 'sürece' destek istedi
16:22 Uytun’u katleden bomba atarın kime ait olduğuna yanıt verilmiyor
16:02 'Fuhuş çetesinin' tehdit ettiği gazeteciden suç duyurusu
15:54 Bakanlık 'soru önergesinin' soru kısmını es geçti
15:35 Bayındır: Halkımızın mücadelesi Öcalan’la zafere ulaşacak
15:20 ‘Toplum açısından tehlikeli’ denilen tutsağın tahliyesine engel
15:17 Hak örgütlerinden iktidara: BM'nin ömür boyu cezada makul sürede tahliye raporuna uy
15:16 HDP eski İl Eşbaşkanı Leygara'ya ceza
15:14 Yapı-Yol Sen’den ‘8’inci Dönem Toplu Sözleşme’ açıklaması
15:03 Ayşe Sürücü’nün duruşması ertelendi
15:01 TMOOB Bölge İKK: Newala Qesaba’nın hafızası yok edilmeye çalışılıyor
14:05 Üniversite personeli promosyon taleplerini açıkladı
14:04 Emekçiler: Açlık sınırının altında yaşıyoruz
13:58 Kamu taşınmazlarının turizm yatırımlarına tahsisine tepki
13:09 HDK’den Muharrem Matemi mesajı
13:00 'Özgürlük Nöbeti' 14. yılına girdi
12:50 Gazeteci Ertaş hakkında beraat kararı
12:44 MKG’den Zeynep Durgut'a destek: Yanındayız
12:29 BELTUR işçilerinden Bozdoğan Kemeri’nde eylem
12:27 İstinaftan çocuğa tecavüz ve fuhuş davasında ceza artırım talebi
12:25 Gazeteci Berivan Kutlu hakkında dava
12:24 2 çocuğun ölümüne neden olan ‘traktör’ davası görüldü
11:49 Hêne Eşbaşkanı’nın davası mütalaa için ertelendi
11:34 Gazete dağıtımcısına 2 yıl 1 ay ceza
11:12 İmralı Heyeti: Süreç önemli bir aşamaya geldi
10:54 Eylemdeki belediye işçileri: İnsanca yaşamak istiyoruz
10:53 Foça'daki orman yangını kontrol altına alındı
10:42 32 bin 630 sayfada rejimin hukukla imtihanı
10:35 Tartışmalı Dersim Cemevi seçimlerinin yenilenmesine karar verildi
10:29 DEM Parti heyeti ile Meclis Başkanı Kurtulmuş arasındaki görüşme başladı
10:28 DFG: Zeynep Durgut’un yanındayız, tehdit edenlerin peşini bırakmayacağız
09:52 Kayyımın devrettiği 6 milyonluk spor tesisi kaderine terk edildi!
09:50 Kayyım yönetimi: Suya zam, halka icra, yandaşa vekâlet!
09:40 Nükleer müzakeresi: ABD ve İran yeniden görüşecek
09:34 ‘Fuhuş Çetesi'ni ortaya çıkaran muhabirimize tehdit: Peşini bırakmayacağız
09:32 Gezici Çocuk Tiyatro Günleri sona erdi
09:24 Haydar Ergül: Toplumsal sosyalizm özgürlüğe götürür
09:13 Dubbins'ten AB'ye süreç uyarısı: Fırsatın kaçması felaket olur
09:11 Îkram Balekanî: İran’da çözüm Demokratik Konfederalizm’dir
09:10 AKKAY-DER: Devlet bir an önce yasal düzenlemeler yapmalı
09:09 'Çatışma ve çözüm süreçlerinde çocuk' konferansı düzenlenecek
09:08 Çerkesler’den ‘süreç’ değerlendirmesi: Demokrasi tüm halkların sorunu, ezberler bozulmalı
09:07 Sosyalist örgütler: Demokratik toplum ve cumhuriyet için hepimize ödevler düşüyor
09:04 Gilî Dağı yamaçlarında ot biçme dönemi başladı
09:04 Mar Şalita Manastırı'ndaki talanın fotoğrafları
09:00 26 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:48 İmralı Heyeti, Meclis Başkanı Kurtulmuş ile görüşecek
08:07 31 yıl sonra tahliye olan Doğan: Süreci sahiplenelim
07:35 Önder anısına turnuva ve konser
07:31 Foça'da yangın büyüyor: 20 ev boşaltıldı
25/06/2025
23:19 Qamişlo'da binlerce kişi Abdullah Öcalan için yürüdü
22:59 Amed’in 5 ilçesinde Demokratik Toplum Buluşması: Abdullah Öcalan’a güveniyoruz
22:23 Amed'de gözaltına alınan gençler serbest
22:20 Erdoğan: DEM Parti ile yeni bir görüşme yapacağız
22:12 PSAKD'tan Madımak anması
22:03 DEM Parti MYK: Kobanê Davasının tüm gerekçeleri boşa düşmüştür
21:40 Bodrum'da kadınlar barışı konuştu
21:33 Tursun, 32 yıllık tutsaklıktan sonra Amed’de kitlesel karşılandı
21:10 Uluslararası bir heyet ‘süreç’ gündemiyle İstanbul’a geliyor
20:17 Mersin'de KHK'liler için 'hukuksuzluğa son verilsin' çağrısı
19:53 32 yıldan sonra cezaevinden çıkan ağır hasta tutsak: Ayaktaysam bunu Öcalan'a borçluyum
19:43 Yüzlerce kadın katliamlara karşı alanlarda
19:12 Pîran’da madene karşı eylem
19:07 Cinsel istismar faili baba beraat etti!
18:34 DEM Parti girişimiyle aileler barıştı
18:31 Pasur ve Licê’de GES ve maden alanında bilirkişi incelemesi
18:28 Kütahya'da tüp bayisinde patlama: 8 yaralı
18:26 Amed’de kadın cinayetlerine karşı yürüyüş
18:24 7 yıl önce yaşamını yitiren Gören’in taziyesine kitlesel ziyaret