Baluken: HDP ‘ölüm ve sıtma’ arasında tercihe zorlanacak parti değil

img

ANKARA - Muhalefetin HDP’yle kurduğu ilişki tarzının “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” kısırlığında olduğunu dile getiren İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken, “HDP, kasaba kurnazlığı ile kendisine ölüm ve sıtma arasında tercih yapma teklifini, bedel ödemeyi göze alarak reddeder ve mücadelesini yürütür" dedi.

Çözüm sürecinin bitirilmesiyle birlikte başlayan çatışmalı süreç, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik baskılar ve siyasette yapılan darbelerle derinleşti. AKP-MHP iktidarına karşı bir araya gelen 6 “muhalefet partisi” 28 Şubat’ta bir mutabakat metni imzaladı. Türkiye’de Millet ve Cumhur İttifakı’na karşı HDP, bileşenleri ve ittifak halindeki güçlerle üçüncü yol perspektifini sürdürüyor. 
 
Sincan F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken, Türkiye’de derinleşen krizler ve muhalefetin durumuna dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
Çözüm sürecinin sonlandırılması ve çatışmaların yeniden başlamasının ardından milletvekili olduğunuz dönemde tutuklandınız ve yaklaşık beş buçuk yıldır cezaevinde tutuluyorsunuz. O günden bugüne neler değişti, değişim dinamiği ne yöne evirildi?
 
Sorunuza olumlu anlamda cevap vermeyi her şeyden çok isterdim. Maalesef, önümüze gelen gerçek, bu istencin tam aksi yönünde şekillendi. İktidar olanaklarını ellerinde tutanlar ve bunlar tarafından beslenen irili ufaklı bir takım yapılanmalar dışında, işlerin iyiye gittiğini söyleyeni bulmak artık mümkün görünmüyor. Mevcut devletin ve yönetim anlayışının büyük çöküşüyle toplumsal ve siyasal alanda ortaya çıkan sefalet üzerinden, beş yıllık sürecin yıkıcı sonuçlarını özetleyebiliriz. İşin kötüsü, kısa veya orta vadede köklü bir değişim dinamiği ortaya çıkarılamazsa, mevcut tablonun daha da ağırlaşacağı gerçeği önümüzde duruyor.
 
Bahsettiğiniz mevcut tablonun ağırlığından kim sorumlu?
 
Bu tablonun asıl sorumluğu, tabii ki, siyasi iktidarda ve devletin yönetim kademesindedir. Burası net ve tartışmasızdır. Ancak siyasi partiler başta olmak üzere tüm toplumsal muhalefet bileşenlerinin de toplumu koruyamama ve bu kıyıcı zulüm cenderesini kıramama sorumluğunu anımsatmamız gerekiyor. İktidarın yarattığı tahribatı, yıkımı, talanı uzun uzadıya detaylandırmaya gerek yok. Herkes biliyor zaten.
 
Daha önce bir röportajlarınızda iktidarın mevcut durumunu, “çılgınlık nöbeti geçiren bir Amok koşucusu”na benzetmiş, bu koşunun her şeyi tuzla buz etmesine seyirci kalınmaması ikazında bulunmuştunuz. Muhalefet sürece seyirci mi kalıyor?
 
Siyasal ve toplumsal muhalefetin içine düştüğü dağınıklığı, acziyeti, çaresizliği, çözümsüzlüğü haklı gösterecek hiçbir gerekçeden bahsedilemez.  Bir ülke ve bir toplum sicili ve pratiği ortada olan bir iktidarın insafına terk edilmemeli, bu düzeyde sahipsiz bırakılmamalıdır. Toplumun neredeyse ezici bir çoğunluğunun, bu süreçte bu düzeyde bir umutsuzluk, karamsarlık ve kötümserlik havasında tutmaya hiç kimsenin hakkı olmamalıydı. Maalesef muhalefetsizliğin konformizmini yaşayan siyasi iktidar, her şeyi tuz buz edip yıktıktan sonra takatten düştü, gücünü kaybetti. Bu saatten sonra iflah olması, belini doğrultması da mümkün görünmüyor. Hal böyleyken bile topluma güven veren, barışçıl ve demokratik bir gelecek müjdeleyen, körelmiş umutları yenileyen, bütüncül bir seçeneğini şekillendiğini söyleyemeyiz. Bu kısır döngüyü kırmaya yönelik HDP’nin ortaya koyduğu çaba ve çalışmalar istenen düzeyde bir öncülük ve örgütlenmeye erişemedi. Fakat bu kısır döngüyü kırmaya muktedir tek güç de HDP ve onun fikriyatıdır.
 
 HDP’ye nasıl bir sorumluluk düşüyor?
 
HDP hala bu döngüyü kırmak, kararlı ve net tutumlarla topluma alternatif bir yolun, çözüme dair gerçek bir adresin sunulması sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Bunun için seçim endeksli bir takım arayışlar ya da politikaların yerine, siyasi hedefi belli güçlü programlarla yanıt olması gerekliliği açık ve nettir. Tüm topluma hatta iktidarı ve muhalefeti ile mevcut siyasi aktörlerin tümüne, yerel ve evrensel ölçekte geçerliliği kanıtlanmış birkaç hususu hatırlatmakta fayda var.
İlkini Kırgız yazar Aytmatov’un söylemi üzerinden ifade edelim. Aytmatov, iktidarını kan ve ateş üzerine kurmaya yeltenenlerin tarih boyunca, doğanın bu iki büyük gücüne kurban olmaktan kurtulamadığını söylerken haksız mıydı? İkincisi için, insanlık tarihinin uzun serüvenine bir göz atalım. Tarihi büyük acılar ve travmatik yaşantılarla dolu, insanlık, en kötü barışın bile en iyi savaştan daha iyi olduğuna açık ve net bir şekilde tanık olmuştur. Güncelde yaşanan çatışma ve savaş süreçlerinin ortaya çıkardığı manzaralar bile tek başına bu kadim deneyimin doğruluğunu onaylar niteliktedir. Savaş makinalarının harıl harıl çalıştığı yerlerde ne toplumsal uzlaşıya dayanan barışı yakalamak mümkündür ne de insan ve doğayı içeren yaşamsal değerleri korumak. Savaşın karadeliğinin yutup ortadan kaldıramadığı hiçbir yaşamsal veya insani değerden bahsedilemez.
 
Kürt sorununu çözmeyen çözülür…
 
Konuyu daha fazla dallanıp budaklandırmadan, bu bilgiler ışığında üçüncü hususu da kısaca vurgulayayım. Yerel bazda defalarca doğrulanmış bir tez olarak ülke ve bölge nezdinde Kürt meselesini çözmeyen çözülür, gerçeğidir. Güncelde AKP ve irili ufaklı ortaklarının yaşadığı akıbet de bundan ibarettir. Demokratik değerleri ve halkın iradesini çökertmeyi hedefleyenler, çöker. Günübirlik siyasetin içine saplandığı sığlıktan tarihsel yaşanmışlıkların derinliklerine başvurarak kurtulmaya çalışmak öncelenmelidir. Israrlı anlatımlara rağmen görmek istemeyen ve anlamaktan çekinenlere karşı siyasi ve insani tavırlar geliştirmek önemli bir gerekliliktir.
 
Bugün ülkede ekonomide yaşanan krizlere dair itirazlar yükseliyor. Ekonomide girilen çıkmazın temel sebebini neye bağlıyorsunuz? 
 
 
 Temel değerlerde iyileşmeler olmadan ekonomik göstergelerde düzelme olmaz. Keza devasa bir savaş aygıtının makinalarıyla kalabalık bir toplumun fertleri aynı anda doymaz, doyamaz.
 
Sosyal, siyasal, hukuksal, ekonomik ve hemen her alanda yaşanan krizlerin geldiği düzeyden ve bunların birey ya da toplum yaşamını etkileme düzeyinden haberdarız. Hatta bu krizin dört duvar arasındaki doğrudan tanıkları, mağdurları, sanıkları konumundayız. Politik tutsaklar olarak derdest edilip zindan duvarları arasına kapatılmadan önce siyasi ve insani kimliklerimizle yaptığımız bütün uyarılar, bugünlerde ortaya çıkan ağır tablolara yönelik ön alma girişimleriydi. Aynı çabaları, zindandayken dışarıya iletimiz mesajlar üzerinden yinelemeye çalıştık. Maalesef dikkate alınmadı ve felaket göz göre göre gelen büyük bir pervasızlığın sonucu olarak kayda geçti. Yargının içine düştüğü durum, basına yönelik saldırıların vardığı düzeyi, temel hak ve özgürlüklere dair hukuksuzluklar beraberin ekonomik sefalet, açlık, yoksulluk ve işsizliği getirdi. Ekonomik felaketler, yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlük üzerinden yaşanan yozlaşmalar ve benzeri her konuda bütün dünyaya ders olan trajik bir safhaya ulaşıldı.
 
Demokrasi, özgürlük, adalet başta olmak üzere bütün insani değerlerle ilgili uluslararası karnelerde muz cumhuriyetlerinin dahi gerisine düşen bir aymazlığa varıldı. Tabii ki bu duruma üzülüyor ve çıkış için aklın, mantığın gerektirdiği rasyonel arayışlara girilmesini umuyoruz. Keşke toplumda doğrudan etkilendiği ekonomik kriz kapıya dayanmadan önce diğer alanlarla ilgili krizlere yeterince duyarlılık geliştirseydi. Cüzdanı boşalmış insanların tepkilerindense, vicdani ayaklanmış duyarlılıkları görmeyi herkesten çok bizler isterdik. Dileğimiz yaşananlardan doğru dersler çıkarılması ve geleceğe dair akılcı muhakemelerin yapılmasıdır.
 
Devasa bir savaş aygıtının makinalarıyla kalabalık bir toplumun fertleri aynı anda doymaz, doyamaz…
 
Kamuoyu araştırmalarında en önde gelen ekonomik sorunlarla demokrasi, barış, adalet, özgürlük değerlerinin geriye gitmesi arasında doğru temelde ilişkiler kurulması şarttır. Temel değerlerde iyileşmeler olmadan ekonomik göstergelerde düzelme olmaz. Keza devasa bir savaş aygıtının makinalarıyla kalabalık bir toplumun fertleri aynı anda doymaz, doyamaz. Birinin doyması diğerinin açlığı demektir. Savaş zihniyeti ve politikaları her alanda felaket olduğu gibi ekonomik alanda da karşı konamaz bir sefalet demektir. Haksızlığı her kabullenişin daha büyüğünü doğuracağı gerçeği unutulmamalıdır. Tüm bu dramatik tablo içinde, iktidarda bulunanların açlıkla boğuşan insanlara ‘daha az yemelerini’ öğütlemesi ahlaksızlığı ve muhalefetin de aynı insanlara ‘seçime kadar dişinizi sıkın’ teklifinde bulunma aymazlığı oldukça sorunlu ve ibretlik yaklaşımlar olarak belirtilebilir. Barış, yaşamlarımızı, çocuklarımızı, doğayı, aynı dünyayı paylaştığımız can yoldaşlarımızı koruyacağı gibi sofralarımızı, lokmalarımızı, huzur içinde alınacak soluklarımızı da koruyacak en şifalı ilaçtır…
 
HDP’nin demokrasi ittifakı yanı sıra 6 muhalefet partisi de bir mutabakat metni imzaladı. Bir yandan yargı bağımsızlığı, demokrasi çağrıları yapan muhalefetin ilk pratiği de bir kez daha dokunulmazlıklar konusunda iktidarın sınırlarına çekilme oldu. Muhalefetin bu durumuna dair eleştirileriniz var mı?
 
 
 Muhalefet kendisini Erdoğan ve Bahçeli’nin belirlediği dar sınırlara hapsetmiş görüntüsündedir. Oyun kurma yeterliliği ve yeteneğinden mahrum gibi görünmekteler. Türkiye’nin temel meselelerine dair cesur tartışmalar yürütmekten ya da bunlara dair köklü çözümler geliştirmekten ısrarla imtina etmekteler.
 
Muhalefet kendisini Erdoğan ve Bahçeli’nin belirlediği dar sınırlara hapsetmiş görüntüsündedir. Oyun kurma yeterliliği ve yeteneğinden mahrum gibi görünmekteler. Türkiye’nin temel meselelerine dair cesur tartışmalar yürütmekten ya da bunlara dair köklü çözümler geliştirmekten ısrarla imtina etmekteler. İki adım geri, bir adım ileri sığlığından sıyrıldıklarını söylemek mümkün değil. Siyasal ve toplumsal beklentileri karşılamaktan çok uzaklar. HDP ile ilişkileri bir kenara bırakırsak dahi, kendi aralarında bile her açıdan topluma güven ve umut verecek bir birlikteliği başardıkları söylenemez. Bilinen yumuşak karınlarını ve açıkta duran sinir uçlarını ortadan kaldırabilmiş değiller.
Oysaki bu zayıflıkları çoktan aşmış, HDP ile ilişkiler dâhil olmak üzere tüm topluma ‘otoriter bir rejim mi, demokratik bir gelecek mi’ seçeneğini korkusuzca sunmuş olmaları gerekirdi. Yapmadılar. Böylece Erdoğan ve Bahçeli’nin oyun kurma iştahını, birlikteliği dağıtma hevesini diri tuttular.
 
Muhalefet HDP ile nasıl bir ilişki geliştiriyor?
 
Muhalefetin HDP’yle kurduğu ilişki tarzı, ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etme’ kısırlığını aşamadı. Bunu kapatma davası, hukuksuz kumpaslar, kayyum darbesi gibi çok sayıda hukuksuzluk üzerinden mevcut iktidar da yapıyor, zaten. Kendileri bilir. HDP her iki tarafa da pabuç bırakmayacak kadar yeterli politik birikim ve deneyime sahiptir. HDP, kasaba kurnazlığı ile kendisine ölüm ve sıtma arasında tercih yapma teklifini, bedel ödemeyi göze alarak ret eder ve mücadelesini yürütür. HDP ile ortak hareket etmek, HDP için hayati olmaktan çok muhatapları açısından hayatidir. Kaldı ki, mevcut siyasi aktörler içinde geçmişteki hatalar, suçlar, günahlar açısından HDP’ye parmak sallayacak, had bildirecek cüreti kendinde görecek tek bir özneden bahsedilemez.
 
Biliyoruz ki, kolektif umut, eski defterler arasında gezinmeyi pek sevmez. O geleceğe dair vizyonun ışıltısıyla ilgilenmeyi tercih eder. Buna saygının gereği olarak biz de eski defterleri açıp kirli defterleri okumaktan çok, herkesi yeni sayfalarda temiz ve aydınlık bir gelecek kurma aklına davet etmeyi uygun görüyoruz. Baldıran ekip, buğday biçilemeyeceği gerçeğini bir kez daha herkese hatırlatıyorum. Yaklaşım bu olursa, ülkeyi demokratik ve barışçıl bir geleceğe taşımak mümkün olur. Aynı şekilde toplumun huzur içinde bir soluk nefes, bir lokma yemek özlemini sonlandırmak hiç de zor olmaz.
 
HDP çözüm ışığı saçan bir kutup yıldızı gibi parlayabilir…
 
Muhataplarının tavırlarından bağımsız olarak HDP’nin bu güveni, umudu, cesareti, rahatlığı, tüm topluma göstermesi, ulaştırması oldukça önemlidir. Mevcut durumda, karanlık vaat etmenin ötesine geçemeyen iki yapı arasında, HDP çözüm ışığı saçan bir kutup yıldızı gibi parlayabilir. Yeter ki, özgüven içinde hareket edilsin. Muhataplarının sandık hesaplarından çok, toplumun tüm kesimlerinin saygısı önemsensin. Yüzde doksanı bir şekilde mağdur edilmiş, ezilen konumunda olan bir toplumdan ve ezilenlerin partisi olduğunu iddia eden bir gerçeklik üzerinden konuştuğumuz düşünülürse, HDP’nin olası hedeflerini gerçekleştirme potansiyeli de açığa çıkar. HDP, hükmetme heveslisi olmayan bir yönetimi topluma vaat edip, karar süreçlerinin her aşamasında halkın dâhil olduğu, kendi kendini yöneten, katılımcı ve kapsayıcı bir demokrasi modelini topluma kazandırmayı amaç edinirse bu potansiyeli hakkıyla yaşama geçirebilir.
 
Siyaseti çok konuştuk. Röportaj talebimiz sırasında “Sincan’dan Edirne’ye - Hasbıhal-Name” kitabınızda Dipnot yayınlarından çıktı. Kitabınızla ilgili yorumlarınızı alsak neler söylersiniz?
 
 
 İki yılı aşkın bir süredir dinlenmeyi bekleyen bir çalışmaydı. Kıvamını bulduğuna getirilen bir kanaatle, süt beyazı bir güvercinin iki kanadına sıkıştırıldı, bu notlar. Biri Edirne F Tipi Hapishanesinde hücresine sığmayan koca bir yüreğe, diğeri de dışarıda bizlerle birlikte çarpan sevgi dolu binlerce- milyonlarca yüreğe ulaşacaktı.
 
Yeni kitapla ilgili, en azından bu aşamada, söz söyleme, yorum yapma hakkını kendimde görmüyorum. Söz, yorum ve eleştiri hakkı, kitap yayınlandığı andan itibaren okuyucuya geçmiştir. Herhangi bir yönlendirme olmaksızın, okuyucudan gelen geri dönütlerin kıymetine inananlardanım. Onlardan öğrenecek çok şey var ve ben bu öğrencilikten mahrum kalmak istemem.
 
Hapishane yaşamında yazının önemi, üretim ve yaratım süreçlerinin gücünü içselleştiren biri olarak, yeni bir çalışma sunmanın mutluluğunu paylaşabilirim. İki yılı aşkın bir süredir dinlenmeyi bekleyen bir çalışmaydı. Kıvamını bulduğuna getirilen bir kanaatle, süt beyazı bir güvercinin iki kanadına sıkıştırıldı, bu notlar. Biri Edirne F Tipi Hapishanesinde hücresine sığmayan koca bir yüreğe, diğeri de dışarıda bizlerle birlikte çarpan sevgi dolu binlerce- milyonlarca yüreğe ulaşacaktı. Güvercinimizin bir şey yapmasından memnunum. Günün birinde ağzındaki zeytin dalı ile gönül zenginliklerinde özgürce kanat çırptığını görmeyi ise her şeyden çok isterim.
 
 Mart ayı aynı zamanda Newroz’un da kutlandığı bir ay. Newroz’a dair bir mesajınız var mı?
 
Bu ay hem halkımız hem de bütün insanlık açısından muazzam bir geçmişi barındırıyor. Öncelikle 8 Mart vesilesiyle Dünya Kadınlar Gününü kutlarım. Kadın mücadelesi ve kadın özgürlük değerleri uğruna yaşamını yitirmiş bütün kadınların anısını saygıyla yâd ediyorum. Yeryüzünün herhangi bir yerinde, mücadeleyi sürdüren bütün kadınlara en özel selam, sevgi ve saygılarımı göndermek istiyorum. Her gün büyük bir keder ve öfke eşliğinde öğrenme durumunda kaldığımız kadın katliamlarını, kadına yönelik her türlü şiddeti, ayrımcılığı, ötekileştirici tutumları kınıyor, erkek egemen zihniyetin sürdürdüğü katliamcı yaklaşımları lanetliyorum. Tarih boyunca, yaşamı, doğayı, dünyayı kirleten, talan eden, yok etmeyi hedefleyen bütün savaşların, erkek eliyle yaratıldığını belirtmezsek eksik kalacak. Geçmişi erkekler mahvetti, geleceği kadınlar kurtaracak. İnsanlığı erkekler köleleştirdi, eninde sonunda muhakkak kadınlar özgürleştirecek. Özgür dünyanın kaderi, özgür kadınların avuçlarındadır. Gecikmemesini diliyorum…
 
Mart ayı, aynı zaman zamanda Halepçe katliamı başta olmak üzere, Kürt halkı ve tüm halklarımız ile ezilen dünya halkları açısından büyük acıların, katliamların, yıkımların yaşandığı bir ay. Keza bu ayda büyük mücadelelerin, destansı direnişlerin, baş edilemez iradelerin de tarihe geçtiğini biliyoruz. Özgürlüğün ve barışın bayramını, yani. Baharın müjdesini, zulme karşı başkaldırıda ortaklaşan halkların kardeşliğini… Bu anlamda Halepçe ve Newroz başta olmak üzere, bu ay içinde yapılan bütün katliamlarda yaşamını yitiren canları saygıyla anıyor, insanlık değerlerinin çiğnenmediği özgür ve barışçıl bir gelecek diliyorum.
 
Tüm halkımızın ve dünya halklarının Newroz bayramını kutluyor, 2022 Newroz’unun barış, demokrasi, özgürlük, adalet, kardeşlik, eşitlik başta olmak üzere tüm insani değerlere katkı sunmasını temenni ediyorum. Özgür Newroz’larda, barış halaylarında buluşma temennisiyle…
 
İDRİS BALUKEN KİMDİR?
 
İdris Baluken, 1976’da Bingöl’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bingöl’de tamamladı. 1992’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydoldu. 1998’de bu fakülteden mezun oldu. Heybeliada Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde ihtisas yaptı. Bingöl ve Diyarbakır’da uzman doktor olarak çalıştı. SES, TTB başta olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütlerinde yer aldı. 24. dönem Bingöl, 25. dönem Diyarbakır milletvekilliği yaptı. Çatışmalı sürecin sonlandırılmasına yönelik başlatılan çözüm sürecinde Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’la birlikte İmralı Heyeti’nde yer aldı.  4 Kasım 2016 tarihinde HDP’ye yönelik operasyonlar kapsamında tutuklandı. 30 Ocak 2017’de ilk duruşmada tahliye edildi. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki bir ilkle tahliye kararına yapılan itiraz sonucu 21 Şubat 2017’de yeniden tutuklandı. Baluken, 16 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Şuan Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor.
 
MA/ Berivan Altan 

Diğer başlıklar

17:38 Eskişehir’de gözaltına alınan öğrenciler serbest
17:33 İstanbul’da 2 bin 928 binada hasar tespit edildi
17:05 Gazeteci ve siyasetçilerden Sırrı Süreyya Önder’e ziyaret
16:40 Öğrenciler süreci tartışacak
16:15 Kürtçe şarkıya 10 ay ceza
16:07 Halepçe’nin vilayet olması kararı onaylandı
16:02 DBP ve DEM Parti heyetinden MSD’ye ziyaret
15:53 Özerk Yönetim 1 Mayıs’ı tatil ilan etti
15:29 Curnê Reş'te Kadın Dayanışma Merkezi açıldı
15:23 Kent kent 1 Mayıs çağrısı
15:05 Depremde yıkılan ve yeniden inşa edilmeyen ASM için çağrı
14:50 Êzidî kız çocuğu davasında avukatlar hakkında suç duyurusu
14:45 Tülay Hatimoğulları: Sürecin başarıya ulaşması için girişimler hızlandırılmalı
14:43 31 yılın ardından memleketinde
14:32 Barodan uyarı: Grevdeki tutsakların hayati tehlikesi var!
14:25 SES davasında karar çıkmadı
14:11 1 Mayıs'ta katledilenler anıldı: Barış için 1 Mayıs alanlarında olalım
13:55 TJA: Demokratik yaşam kadın emeği ile kurulacak
13:28 Af Örgütü ‘Dünya İnsan Haklarının Durumu’ raporunu açıkladı
13:21 GABB Eşbaşkanı Şedal: Kayyım uygulamalarına son verilsin
13:05 GABB 1'inci Dönem Olağan Meclisi toplandı
12:53 Pirsûs Katliamı davası: 10 yıl sonra görüntüler bilirkişiye gönderilecek
12:48 Êzidî çocuğun kaçırılması davası ertelendi
12:45 Tülay Hatimoğulları: İktidarı somut ve güven verici irade koymaya davet ediyoruz
12:40 Pasûr patlaması davasında tanık dinlenmesine karar verildi
11:55 Avukatlar İmralı'ya gitmek için başvurdu
11:51 Pelin Yılmaz’ın yaşamını yitirdiği açıklandı
11:22 TÜİK'e göre işsizlik düştü
11:00 Avukatın darp edildiği görüntüler dosyaya 'kesilerek' eklendi
10:46 İHD Eş Genel Başkanı Küçükbalaban: Devlet yol haritasını açıklamalı
10:04 Gençler 1 Mayıs’ta kampüslerden alanlara akacak
09:54 Türkdoğan: Süreç Öcalan'ın çözüm paradigmasına uygun sonuçlanmalı
09:47 İBB soruşturmasında gözaltına alınanlar adliyeye sevk edildi
09:44 Aydın'da sağanak sonrası su baskını
09:42 Arife Çınar: Demokratik toplum şiarıyla 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız
09:33 Meteorolojiden kuvvetli yağış ve toz taşınımı uyarısı
09:03 Çocuklarını çatışmalarda yitirdi: Çözüm için Meclis’te bir araya gelsinler
09:02 Genç kadınlar 1 Mayıs'ta eşitlik mücadelesini büyütecek
09:02 Besta'da asker gözetiminde korucular eliyle ağaç kesimi
09:01 Baharın nadide çiçeği: Guldexwîn
09:01 Kalp krizi geçiren tutsağın avukatı: Derhal tahliye edilmeli
09:00 'Kadına yönelik şiddet son buluncaya dek mücadelemiz sürecek'
09:00 29 NİSAN 2025 GÜNDEMİ
07:46 1 Mayıs öncesi ev baskınları
28/04/2025
23:31 ABD Yemen’e saldırdı: 68 kişi hayatını kaybetti
22:42 Meral Danış Beştaş: Barış için hepimize büyük görevler düşüyor
22:30 HDK ve DEM Parti Gençlik Meclislerinden Taksim’e çağrı
21:43 Aksaray’da bir kadın katledildi
21:37 Irak ve Federe Kürdistan'da 1 Mayıs resmi tatil ilan edildi
21:27 DEM Parti: Ahmet Türk kemoterapi sürecini başarıyla atlattı
21:21 İsrail, ateşkes ve rehine takası teklifini reddetti
19:55 Mamak Emek ve Demokrasi Güçlerinden Menekşe Erbay anması
19:46 Gazeteci Ceren Kaynak İskit toprağa verildi
19:40 Erdoğan: Nüfus meselesi beka sorununa dönüşmektedir
19:30 SES, uluslararası sendikal örgütlerin katılımıyla forum düzenledi
19:06 Amediyê’de drone infilak etti: 3 peşmerge yaralandı
18:58 Karşıyaka Emek ve Demokrasi Platformu kuruldu
18:26 Çiftçileri mağdur eden 2 şirket hakkında soruşturma
18:17 Birleşik Kamu-İş: Açlık sınırı 26 bin lirayı aştı
18:13 Önder’in bulunduğu hastaneye ziyaretler sürüyor
18:09 Tunus açıklarında mülteci teknesi battı: 8 kişi hayatını kaybetti
18:07 EGM'den jammer açıklaması
17:51 Halit Oral’ın annesi hayatını kaybetti
17:48 İspanya ve Portekiz’de geniş çaplı elektrik kesintisi yaşanıyor
17:34 Yeni papanın seçileceği tarih belirlendi
17:21 Amed Tiyatro Festivali 4'üncü gününde
17:11 Öğrencilerden 'aile sempozyumuna' mor boyalı protesto
16:37 DBP ve DEM Parti'nin temasları sürüyor
16:05 EMEP'ten Adalet Bakanlığı önünde eylem
14:48 Birçok kentte 1 Mayıs'a çağrı açıklaması
14:43 ‘Roboskî'nin failleri 160 aydır yargılanmadı’
14:34 Irak, Şara'yı Arap Zirvesi’ne davet etti
14:22 12 yılda en az 764 çocuk iş cinayetinde katledildi
14:07 İstanbul'da hissedilen bir deprem daha
14:05 DEM Partili eşbaşkana 2 yıl 1 ay ceza
14:03 İran saldırısında 2 kolber yaralandı
14:02 Kazancı Yokuşu’nda katledilenler anıldı
13:55 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Temel talebimiz Öcalan’ın fiziki özgürlüğüdür
13:30 Depremde annesini kaybeden Kübra Özyurt ifade verdi
13:10 Pexşan Ezizi ile dayanışan öğrenci tutuklandı
13:06 Önder'in durumu kritik: Beyinle ilgili refleksleri azaldı
12:34 İHD güncel verileri açıkladı: 335’i ağır bin 412 hasta tutsak var
12:11 STÖ ve barolar: 'Umut hakkı' düzenlemesi ivedilikle yapılmalı
12:07 Askeri harcamalarda küresel çapta yüzde 9.4 artış
12:03 İBB soruşturmasında gözaltı sayısı 52'ye yükseldi
11:57 Sevk sonrası çıplak arama ve darp
10:26 ‘Konferansta kadın sözleşmesi gerekliliği açığa çıktı’
10:21 YNK ve KDP kabine görüşmelerinde 12’nci tur
10:20 Hastaneden açıklama: Önder'in hayati tehlikesi artarak devam ediyor
10:04 Gazeteci Levent: Türkiye Kıbrıs’taki ilişkilere ses çıkarabilecek pozisyonda değil
10:01 Direniş tarihiyle tanınan mahalle kentsel dönüşüm ve tarikatların hedefinde
09:01 'Şimdi sıra Kürt Ulusal Kongresi'nde'
09:01 'Karar süreçlerinde kadınlar söz sahibi olmalı'
09:00 DEM Parti Newroz coşkusuyla 1 Mayıs'a çağırdı
09:00 28 NİSAN 2025 GÜNDEMİ
08:52 Kütahya’da 3.9 büyüklüğünde deprem
08:37 Geneviève Garrigos: Rojava’da inşa edilen model Suriye'nin geleceği için önemli
08:24 PKK'den 'kongre' açıklaması
08:21 Samsun'da heyelan: 2'si çocuk 3 kişi öldü
27/04/2025
23:14 İstanbul’da 3.5 büyüklüğünde deprem
22:36 Ankara’da 4 genç tutuklandı
21:35 Xarpêt'te 4.9 büyüklüğünde deprem
20:56 Gazeteci Ceren Kaynak İskit hayatını kaybetti
20:35 Xîzan ve Tetwan’da askeri operasyon başlatıldı
20:11 İran’da patlama: 40 kişi hayatını kaybetti, ulusal yas ilan edildi
20:01 Darp edilerek gözaltına alınan gençlere tutuklama talebi
19:31 DAİŞ’ten kurtarılan Êzidî gençler ailelerine kavuştu
19:13 Xarpêt-Amed yolunda kaza: 25 yaralı
19:07 HDK ve DEM Parti’den 1 Mayıs forumu
18:44 Tanrıkulu: AKP iktidarında 34 bin 908 işçi hayatını kaybetti
18:33 ‘Hapishane Çalıştayı’ sona erdi: Ortak mücadele yöntemleri ele alındı
18:20 Kanada'daki festivalde katledilenlerin sayısı belli oldu
18:11 Gever’de 1 Mayıs’a katılım çağrısı
17:24 Irak’ta seçim zamanında yapılacak
17:19 Önder’in doktorlarının yarın açıklama yapması bekleniyor
17:03 Bismil’de Kadın Emeği Buluşması'na büyük ilgi
16:26 'Kötülerin inşa ettiği sistemini kibritle tutuşturacağız'
16:20 İdam cezalarına sessizliğe karşı açlık grevi başlattı
15:37 ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ talebiyle yürüyüş
15:30 DBP ve DEM Parti heyeti Reqa'da temaslarını sürdürüyor
15:29 'Rojin Kabaiş'in dosyasında bağımsız soruşturma başlatılsın'
15:17 Tanju Kaya için taziye kuruldu
14:57 MATUHAYDER yeni yönetimini belirledi: Tecrit kalkmalı
14:35 Hums’ta toplu mezar bulundu
14:12 Meral Danış Beştaş: Süreçte en önemli nokta Öcalan'ın özgür çalışma koşullarıdır
13:55 İstanbul Maratonu’nda KHK eylemi
13:46 İran’daki liman patlamasının bilançosu ağırlaşıyor
13:22 İdam edilen Heydaranlu'nun cenazesi ailesine verilmiyor
12:53 Kadın Sığınakları Kurultayı ara toplantısı sona erdi
12:52 Ateşkese rağmen üç günde bin 164 saldırı
12:22 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmalı
12:18 İşte Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı’nda onaylanan belge
12:11 Cizîr ve Amed'de yerel yönetimler kadın toplantısı
11:26 Kanada'da bir araç, festivaldeki kalabalığın arasına daldı
09:46 Kenanoğlu: Sırrı Süreyya Önder’in barışın toplumsallaşmasına rolü büyük
09:39 ‘Kürt Birliği Konferansı Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine toplandı’
09:35 Mersin'de 'çatı zorunluluğu' kararına tepki
09:31 DGD-SEN Genel Başkanı Neslihan Acar’dan 1 Mayıs çağrısı
09:24 Kadınlar uyuşturucuya karşı mücadelede kararlı
09:17 Amed’de 1 milyon kişiye süreç anlatılacak
09:14 Muğla Emek Benim Kadın Derneği Başkanı: Eşitsizlik şiddeti de besliyor
09:10 Tokat Cezaevi'nde 7 aydır tutsakların tedavisi engelleniyor
09:09 Gazeteci Tar: Kıbrıs önemli bir güzergahta, Kürtler önemli bir pozisyonda duruyor
09:08 Çatışmalı süreçte ailesinden 19 kişi yaşamını yitirdi: Devlet adım atsın
09:04 Kürt Dirilişi Belgeseli: Bir külliyat, bir referans, bir kaynak
09:00 27 NİSAN 2025 GÜNDEMİ
08:51 Jin Dergi'nin yeni sayısı: Benim Bedenim! Benim Kararım!
00:03 Kürt birliği coşkusu: Kuzey ve Doğu Suriye’de kutlamalar
26/04/2025
23:58 İran'daki patlamada 14 kişi hayatını kaybetti
23:19 MSD: Konferans kolektif ruhun direnişini ortaya koyan tarihi bir adımdır