Baluken: HDP ‘ölüm ve sıtma’ arasında tercihe zorlanacak parti değil

img

ANKARA - Muhalefetin HDP’yle kurduğu ilişki tarzının “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” kısırlığında olduğunu dile getiren İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken, “HDP, kasaba kurnazlığı ile kendisine ölüm ve sıtma arasında tercih yapma teklifini, bedel ödemeyi göze alarak reddeder ve mücadelesini yürütür" dedi.

Çözüm sürecinin bitirilmesiyle birlikte başlayan çatışmalı süreç, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik baskılar ve siyasette yapılan darbelerle derinleşti. AKP-MHP iktidarına karşı bir araya gelen 6 “muhalefet partisi” 28 Şubat’ta bir mutabakat metni imzaladı. Türkiye’de Millet ve Cumhur İttifakı’na karşı HDP, bileşenleri ve ittifak halindeki güçlerle üçüncü yol perspektifini sürdürüyor. 
 
Sincan F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken, Türkiye’de derinleşen krizler ve muhalefetin durumuna dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
Çözüm sürecinin sonlandırılması ve çatışmaların yeniden başlamasının ardından milletvekili olduğunuz dönemde tutuklandınız ve yaklaşık beş buçuk yıldır cezaevinde tutuluyorsunuz. O günden bugüne neler değişti, değişim dinamiği ne yöne evirildi?
 
Sorunuza olumlu anlamda cevap vermeyi her şeyden çok isterdim. Maalesef, önümüze gelen gerçek, bu istencin tam aksi yönünde şekillendi. İktidar olanaklarını ellerinde tutanlar ve bunlar tarafından beslenen irili ufaklı bir takım yapılanmalar dışında, işlerin iyiye gittiğini söyleyeni bulmak artık mümkün görünmüyor. Mevcut devletin ve yönetim anlayışının büyük çöküşüyle toplumsal ve siyasal alanda ortaya çıkan sefalet üzerinden, beş yıllık sürecin yıkıcı sonuçlarını özetleyebiliriz. İşin kötüsü, kısa veya orta vadede köklü bir değişim dinamiği ortaya çıkarılamazsa, mevcut tablonun daha da ağırlaşacağı gerçeği önümüzde duruyor.
 
Bahsettiğiniz mevcut tablonun ağırlığından kim sorumlu?
 
Bu tablonun asıl sorumluğu, tabii ki, siyasi iktidarda ve devletin yönetim kademesindedir. Burası net ve tartışmasızdır. Ancak siyasi partiler başta olmak üzere tüm toplumsal muhalefet bileşenlerinin de toplumu koruyamama ve bu kıyıcı zulüm cenderesini kıramama sorumluğunu anımsatmamız gerekiyor. İktidarın yarattığı tahribatı, yıkımı, talanı uzun uzadıya detaylandırmaya gerek yok. Herkes biliyor zaten.
 
Daha önce bir röportajlarınızda iktidarın mevcut durumunu, “çılgınlık nöbeti geçiren bir Amok koşucusu”na benzetmiş, bu koşunun her şeyi tuzla buz etmesine seyirci kalınmaması ikazında bulunmuştunuz. Muhalefet sürece seyirci mi kalıyor?
 
Siyasal ve toplumsal muhalefetin içine düştüğü dağınıklığı, acziyeti, çaresizliği, çözümsüzlüğü haklı gösterecek hiçbir gerekçeden bahsedilemez.  Bir ülke ve bir toplum sicili ve pratiği ortada olan bir iktidarın insafına terk edilmemeli, bu düzeyde sahipsiz bırakılmamalıdır. Toplumun neredeyse ezici bir çoğunluğunun, bu süreçte bu düzeyde bir umutsuzluk, karamsarlık ve kötümserlik havasında tutmaya hiç kimsenin hakkı olmamalıydı. Maalesef muhalefetsizliğin konformizmini yaşayan siyasi iktidar, her şeyi tuz buz edip yıktıktan sonra takatten düştü, gücünü kaybetti. Bu saatten sonra iflah olması, belini doğrultması da mümkün görünmüyor. Hal böyleyken bile topluma güven veren, barışçıl ve demokratik bir gelecek müjdeleyen, körelmiş umutları yenileyen, bütüncül bir seçeneğini şekillendiğini söyleyemeyiz. Bu kısır döngüyü kırmaya yönelik HDP’nin ortaya koyduğu çaba ve çalışmalar istenen düzeyde bir öncülük ve örgütlenmeye erişemedi. Fakat bu kısır döngüyü kırmaya muktedir tek güç de HDP ve onun fikriyatıdır.
 
 HDP’ye nasıl bir sorumluluk düşüyor?
 
HDP hala bu döngüyü kırmak, kararlı ve net tutumlarla topluma alternatif bir yolun, çözüme dair gerçek bir adresin sunulması sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Bunun için seçim endeksli bir takım arayışlar ya da politikaların yerine, siyasi hedefi belli güçlü programlarla yanıt olması gerekliliği açık ve nettir. Tüm topluma hatta iktidarı ve muhalefeti ile mevcut siyasi aktörlerin tümüne, yerel ve evrensel ölçekte geçerliliği kanıtlanmış birkaç hususu hatırlatmakta fayda var.
İlkini Kırgız yazar Aytmatov’un söylemi üzerinden ifade edelim. Aytmatov, iktidarını kan ve ateş üzerine kurmaya yeltenenlerin tarih boyunca, doğanın bu iki büyük gücüne kurban olmaktan kurtulamadığını söylerken haksız mıydı? İkincisi için, insanlık tarihinin uzun serüvenine bir göz atalım. Tarihi büyük acılar ve travmatik yaşantılarla dolu, insanlık, en kötü barışın bile en iyi savaştan daha iyi olduğuna açık ve net bir şekilde tanık olmuştur. Güncelde yaşanan çatışma ve savaş süreçlerinin ortaya çıkardığı manzaralar bile tek başına bu kadim deneyimin doğruluğunu onaylar niteliktedir. Savaş makinalarının harıl harıl çalıştığı yerlerde ne toplumsal uzlaşıya dayanan barışı yakalamak mümkündür ne de insan ve doğayı içeren yaşamsal değerleri korumak. Savaşın karadeliğinin yutup ortadan kaldıramadığı hiçbir yaşamsal veya insani değerden bahsedilemez.
 
Kürt sorununu çözmeyen çözülür…
 
Konuyu daha fazla dallanıp budaklandırmadan, bu bilgiler ışığında üçüncü hususu da kısaca vurgulayayım. Yerel bazda defalarca doğrulanmış bir tez olarak ülke ve bölge nezdinde Kürt meselesini çözmeyen çözülür, gerçeğidir. Güncelde AKP ve irili ufaklı ortaklarının yaşadığı akıbet de bundan ibarettir. Demokratik değerleri ve halkın iradesini çökertmeyi hedefleyenler, çöker. Günübirlik siyasetin içine saplandığı sığlıktan tarihsel yaşanmışlıkların derinliklerine başvurarak kurtulmaya çalışmak öncelenmelidir. Israrlı anlatımlara rağmen görmek istemeyen ve anlamaktan çekinenlere karşı siyasi ve insani tavırlar geliştirmek önemli bir gerekliliktir.
 
Bugün ülkede ekonomide yaşanan krizlere dair itirazlar yükseliyor. Ekonomide girilen çıkmazın temel sebebini neye bağlıyorsunuz? 
 
 
 Temel değerlerde iyileşmeler olmadan ekonomik göstergelerde düzelme olmaz. Keza devasa bir savaş aygıtının makinalarıyla kalabalık bir toplumun fertleri aynı anda doymaz, doyamaz.
 
Sosyal, siyasal, hukuksal, ekonomik ve hemen her alanda yaşanan krizlerin geldiği düzeyden ve bunların birey ya da toplum yaşamını etkileme düzeyinden haberdarız. Hatta bu krizin dört duvar arasındaki doğrudan tanıkları, mağdurları, sanıkları konumundayız. Politik tutsaklar olarak derdest edilip zindan duvarları arasına kapatılmadan önce siyasi ve insani kimliklerimizle yaptığımız bütün uyarılar, bugünlerde ortaya çıkan ağır tablolara yönelik ön alma girişimleriydi. Aynı çabaları, zindandayken dışarıya iletimiz mesajlar üzerinden yinelemeye çalıştık. Maalesef dikkate alınmadı ve felaket göz göre göre gelen büyük bir pervasızlığın sonucu olarak kayda geçti. Yargının içine düştüğü durum, basına yönelik saldırıların vardığı düzeyi, temel hak ve özgürlüklere dair hukuksuzluklar beraberin ekonomik sefalet, açlık, yoksulluk ve işsizliği getirdi. Ekonomik felaketler, yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlük üzerinden yaşanan yozlaşmalar ve benzeri her konuda bütün dünyaya ders olan trajik bir safhaya ulaşıldı.
 
Demokrasi, özgürlük, adalet başta olmak üzere bütün insani değerlerle ilgili uluslararası karnelerde muz cumhuriyetlerinin dahi gerisine düşen bir aymazlığa varıldı. Tabii ki bu duruma üzülüyor ve çıkış için aklın, mantığın gerektirdiği rasyonel arayışlara girilmesini umuyoruz. Keşke toplumda doğrudan etkilendiği ekonomik kriz kapıya dayanmadan önce diğer alanlarla ilgili krizlere yeterince duyarlılık geliştirseydi. Cüzdanı boşalmış insanların tepkilerindense, vicdani ayaklanmış duyarlılıkları görmeyi herkesten çok bizler isterdik. Dileğimiz yaşananlardan doğru dersler çıkarılması ve geleceğe dair akılcı muhakemelerin yapılmasıdır.
 
Devasa bir savaş aygıtının makinalarıyla kalabalık bir toplumun fertleri aynı anda doymaz, doyamaz…
 
Kamuoyu araştırmalarında en önde gelen ekonomik sorunlarla demokrasi, barış, adalet, özgürlük değerlerinin geriye gitmesi arasında doğru temelde ilişkiler kurulması şarttır. Temel değerlerde iyileşmeler olmadan ekonomik göstergelerde düzelme olmaz. Keza devasa bir savaş aygıtının makinalarıyla kalabalık bir toplumun fertleri aynı anda doymaz, doyamaz. Birinin doyması diğerinin açlığı demektir. Savaş zihniyeti ve politikaları her alanda felaket olduğu gibi ekonomik alanda da karşı konamaz bir sefalet demektir. Haksızlığı her kabullenişin daha büyüğünü doğuracağı gerçeği unutulmamalıdır. Tüm bu dramatik tablo içinde, iktidarda bulunanların açlıkla boğuşan insanlara ‘daha az yemelerini’ öğütlemesi ahlaksızlığı ve muhalefetin de aynı insanlara ‘seçime kadar dişinizi sıkın’ teklifinde bulunma aymazlığı oldukça sorunlu ve ibretlik yaklaşımlar olarak belirtilebilir. Barış, yaşamlarımızı, çocuklarımızı, doğayı, aynı dünyayı paylaştığımız can yoldaşlarımızı koruyacağı gibi sofralarımızı, lokmalarımızı, huzur içinde alınacak soluklarımızı da koruyacak en şifalı ilaçtır…
 
HDP’nin demokrasi ittifakı yanı sıra 6 muhalefet partisi de bir mutabakat metni imzaladı. Bir yandan yargı bağımsızlığı, demokrasi çağrıları yapan muhalefetin ilk pratiği de bir kez daha dokunulmazlıklar konusunda iktidarın sınırlarına çekilme oldu. Muhalefetin bu durumuna dair eleştirileriniz var mı?
 
 
 Muhalefet kendisini Erdoğan ve Bahçeli’nin belirlediği dar sınırlara hapsetmiş görüntüsündedir. Oyun kurma yeterliliği ve yeteneğinden mahrum gibi görünmekteler. Türkiye’nin temel meselelerine dair cesur tartışmalar yürütmekten ya da bunlara dair köklü çözümler geliştirmekten ısrarla imtina etmekteler.
 
Muhalefet kendisini Erdoğan ve Bahçeli’nin belirlediği dar sınırlara hapsetmiş görüntüsündedir. Oyun kurma yeterliliği ve yeteneğinden mahrum gibi görünmekteler. Türkiye’nin temel meselelerine dair cesur tartışmalar yürütmekten ya da bunlara dair köklü çözümler geliştirmekten ısrarla imtina etmekteler. İki adım geri, bir adım ileri sığlığından sıyrıldıklarını söylemek mümkün değil. Siyasal ve toplumsal beklentileri karşılamaktan çok uzaklar. HDP ile ilişkileri bir kenara bırakırsak dahi, kendi aralarında bile her açıdan topluma güven ve umut verecek bir birlikteliği başardıkları söylenemez. Bilinen yumuşak karınlarını ve açıkta duran sinir uçlarını ortadan kaldırabilmiş değiller.
Oysaki bu zayıflıkları çoktan aşmış, HDP ile ilişkiler dâhil olmak üzere tüm topluma ‘otoriter bir rejim mi, demokratik bir gelecek mi’ seçeneğini korkusuzca sunmuş olmaları gerekirdi. Yapmadılar. Böylece Erdoğan ve Bahçeli’nin oyun kurma iştahını, birlikteliği dağıtma hevesini diri tuttular.
 
Muhalefet HDP ile nasıl bir ilişki geliştiriyor?
 
Muhalefetin HDP’yle kurduğu ilişki tarzı, ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etme’ kısırlığını aşamadı. Bunu kapatma davası, hukuksuz kumpaslar, kayyum darbesi gibi çok sayıda hukuksuzluk üzerinden mevcut iktidar da yapıyor, zaten. Kendileri bilir. HDP her iki tarafa da pabuç bırakmayacak kadar yeterli politik birikim ve deneyime sahiptir. HDP, kasaba kurnazlığı ile kendisine ölüm ve sıtma arasında tercih yapma teklifini, bedel ödemeyi göze alarak ret eder ve mücadelesini yürütür. HDP ile ortak hareket etmek, HDP için hayati olmaktan çok muhatapları açısından hayatidir. Kaldı ki, mevcut siyasi aktörler içinde geçmişteki hatalar, suçlar, günahlar açısından HDP’ye parmak sallayacak, had bildirecek cüreti kendinde görecek tek bir özneden bahsedilemez.
 
Biliyoruz ki, kolektif umut, eski defterler arasında gezinmeyi pek sevmez. O geleceğe dair vizyonun ışıltısıyla ilgilenmeyi tercih eder. Buna saygının gereği olarak biz de eski defterleri açıp kirli defterleri okumaktan çok, herkesi yeni sayfalarda temiz ve aydınlık bir gelecek kurma aklına davet etmeyi uygun görüyoruz. Baldıran ekip, buğday biçilemeyeceği gerçeğini bir kez daha herkese hatırlatıyorum. Yaklaşım bu olursa, ülkeyi demokratik ve barışçıl bir geleceğe taşımak mümkün olur. Aynı şekilde toplumun huzur içinde bir soluk nefes, bir lokma yemek özlemini sonlandırmak hiç de zor olmaz.
 
HDP çözüm ışığı saçan bir kutup yıldızı gibi parlayabilir…
 
Muhataplarının tavırlarından bağımsız olarak HDP’nin bu güveni, umudu, cesareti, rahatlığı, tüm topluma göstermesi, ulaştırması oldukça önemlidir. Mevcut durumda, karanlık vaat etmenin ötesine geçemeyen iki yapı arasında, HDP çözüm ışığı saçan bir kutup yıldızı gibi parlayabilir. Yeter ki, özgüven içinde hareket edilsin. Muhataplarının sandık hesaplarından çok, toplumun tüm kesimlerinin saygısı önemsensin. Yüzde doksanı bir şekilde mağdur edilmiş, ezilen konumunda olan bir toplumdan ve ezilenlerin partisi olduğunu iddia eden bir gerçeklik üzerinden konuştuğumuz düşünülürse, HDP’nin olası hedeflerini gerçekleştirme potansiyeli de açığa çıkar. HDP, hükmetme heveslisi olmayan bir yönetimi topluma vaat edip, karar süreçlerinin her aşamasında halkın dâhil olduğu, kendi kendini yöneten, katılımcı ve kapsayıcı bir demokrasi modelini topluma kazandırmayı amaç edinirse bu potansiyeli hakkıyla yaşama geçirebilir.
 
Siyaseti çok konuştuk. Röportaj talebimiz sırasında “Sincan’dan Edirne’ye - Hasbıhal-Name” kitabınızda Dipnot yayınlarından çıktı. Kitabınızla ilgili yorumlarınızı alsak neler söylersiniz?
 
 
 İki yılı aşkın bir süredir dinlenmeyi bekleyen bir çalışmaydı. Kıvamını bulduğuna getirilen bir kanaatle, süt beyazı bir güvercinin iki kanadına sıkıştırıldı, bu notlar. Biri Edirne F Tipi Hapishanesinde hücresine sığmayan koca bir yüreğe, diğeri de dışarıda bizlerle birlikte çarpan sevgi dolu binlerce- milyonlarca yüreğe ulaşacaktı.
 
Yeni kitapla ilgili, en azından bu aşamada, söz söyleme, yorum yapma hakkını kendimde görmüyorum. Söz, yorum ve eleştiri hakkı, kitap yayınlandığı andan itibaren okuyucuya geçmiştir. Herhangi bir yönlendirme olmaksızın, okuyucudan gelen geri dönütlerin kıymetine inananlardanım. Onlardan öğrenecek çok şey var ve ben bu öğrencilikten mahrum kalmak istemem.
 
Hapishane yaşamında yazının önemi, üretim ve yaratım süreçlerinin gücünü içselleştiren biri olarak, yeni bir çalışma sunmanın mutluluğunu paylaşabilirim. İki yılı aşkın bir süredir dinlenmeyi bekleyen bir çalışmaydı. Kıvamını bulduğuna getirilen bir kanaatle, süt beyazı bir güvercinin iki kanadına sıkıştırıldı, bu notlar. Biri Edirne F Tipi Hapishanesinde hücresine sığmayan koca bir yüreğe, diğeri de dışarıda bizlerle birlikte çarpan sevgi dolu binlerce- milyonlarca yüreğe ulaşacaktı. Güvercinimizin bir şey yapmasından memnunum. Günün birinde ağzındaki zeytin dalı ile gönül zenginliklerinde özgürce kanat çırptığını görmeyi ise her şeyden çok isterim.
 
 Mart ayı aynı zamanda Newroz’un da kutlandığı bir ay. Newroz’a dair bir mesajınız var mı?
 
Bu ay hem halkımız hem de bütün insanlık açısından muazzam bir geçmişi barındırıyor. Öncelikle 8 Mart vesilesiyle Dünya Kadınlar Gününü kutlarım. Kadın mücadelesi ve kadın özgürlük değerleri uğruna yaşamını yitirmiş bütün kadınların anısını saygıyla yâd ediyorum. Yeryüzünün herhangi bir yerinde, mücadeleyi sürdüren bütün kadınlara en özel selam, sevgi ve saygılarımı göndermek istiyorum. Her gün büyük bir keder ve öfke eşliğinde öğrenme durumunda kaldığımız kadın katliamlarını, kadına yönelik her türlü şiddeti, ayrımcılığı, ötekileştirici tutumları kınıyor, erkek egemen zihniyetin sürdürdüğü katliamcı yaklaşımları lanetliyorum. Tarih boyunca, yaşamı, doğayı, dünyayı kirleten, talan eden, yok etmeyi hedefleyen bütün savaşların, erkek eliyle yaratıldığını belirtmezsek eksik kalacak. Geçmişi erkekler mahvetti, geleceği kadınlar kurtaracak. İnsanlığı erkekler köleleştirdi, eninde sonunda muhakkak kadınlar özgürleştirecek. Özgür dünyanın kaderi, özgür kadınların avuçlarındadır. Gecikmemesini diliyorum…
 
Mart ayı, aynı zaman zamanda Halepçe katliamı başta olmak üzere, Kürt halkı ve tüm halklarımız ile ezilen dünya halkları açısından büyük acıların, katliamların, yıkımların yaşandığı bir ay. Keza bu ayda büyük mücadelelerin, destansı direnişlerin, baş edilemez iradelerin de tarihe geçtiğini biliyoruz. Özgürlüğün ve barışın bayramını, yani. Baharın müjdesini, zulme karşı başkaldırıda ortaklaşan halkların kardeşliğini… Bu anlamda Halepçe ve Newroz başta olmak üzere, bu ay içinde yapılan bütün katliamlarda yaşamını yitiren canları saygıyla anıyor, insanlık değerlerinin çiğnenmediği özgür ve barışçıl bir gelecek diliyorum.
 
Tüm halkımızın ve dünya halklarının Newroz bayramını kutluyor, 2022 Newroz’unun barış, demokrasi, özgürlük, adalet, kardeşlik, eşitlik başta olmak üzere tüm insani değerlere katkı sunmasını temenni ediyorum. Özgür Newroz’larda, barış halaylarında buluşma temennisiyle…
 
İDRİS BALUKEN KİMDİR?
 
İdris Baluken, 1976’da Bingöl’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bingöl’de tamamladı. 1992’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydoldu. 1998’de bu fakülteden mezun oldu. Heybeliada Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde ihtisas yaptı. Bingöl ve Diyarbakır’da uzman doktor olarak çalıştı. SES, TTB başta olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütlerinde yer aldı. 24. dönem Bingöl, 25. dönem Diyarbakır milletvekilliği yaptı. Çatışmalı sürecin sonlandırılmasına yönelik başlatılan çözüm sürecinde Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’la birlikte İmralı Heyeti’nde yer aldı.  4 Kasım 2016 tarihinde HDP’ye yönelik operasyonlar kapsamında tutuklandı. 30 Ocak 2017’de ilk duruşmada tahliye edildi. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki bir ilkle tahliye kararına yapılan itiraz sonucu 21 Şubat 2017’de yeniden tutuklandı. Baluken, 16 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Şuan Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor.
 
MA/ Berivan Altan 

Diğer başlıklar

15/09/2025
23:23 İzmir'de 5 ESP'li tutuklandı
22:43 İİT-Arap Birliği Ortak Zirvesi sonuç bildirgesi yayımlandı
21:44 Sanatçı Pınar Aydınlar'ın 7 yıl 6 aya kadar hapsi isteniyor
21:27 5’inci Suriye Forumu sonuç bildirgesiyle sona erdi
20:49 'Kara para' soruşturmasında adı geçen Tekdağ serbest
19:53 Avukatlar İmralı'dan döndü
19:43 ‘Zeytinlikler termik santrallere kömür olacak’
19:37 Kayyımın işten çıkardığı işçilerin eylemi 47’nci gününde
19:30 Erdoğan Şara ile Katar'da bir araya geldi
19:00 Çin: ABD diğer ülkelerin egemenliğini ihlal ediyor
18:55 Wan'da 'Yaşamak ve yaşatmak için örgütleniyoruz' kampanyası başlatıldı
18:50 'Umut hakkı' yürüyüşüne çağrı
18:36 NADA: Kadınlara yönelik soykırımı durdurmak için sesimizi yükseltelim
18:29 Kartalkaya davasında 'olası kastla öldürmek' suçundan ceza istendi
18:20 HSK olağanüstü toplantısını erteledi
18:17 Gazze'de 3 gazeteci daha katledildi
18:11 Amed'de şüpheli kadın ölümü
18:07 Dêrsim’de 'barış için imza' standı
18:00 6 mahalleye 8 saat su verilmeyecek
16:32 5. Suriye Forumu: Özerk Yönetim başarısını kanıtladı
16:06 Nergis Muhammedi: Jin, jiyan azadî hareketinden intikam almak istiyorlar
16:02 Erzingan’a görüşe giden aile kaza geçirdi
15:43 Şemrex’te Kadın Yaşam Merkezi yeniden hayata geçiyor
15:17 DEM Parti’den aileler arasında yaşanan kavgalara karşı çağrı
14:57 Wan'da 17 Eylül'deki yürüyüş için bildiri dağıtıldı
14:55 ‘Gölgede Kalan’ yarışmasına başvurular sürüyor
14:45 Êlih'teki silahlı saldırıda 24 gözaltı
14:12 ÖHD’den Osmaniye ve Tokat cezaevi raporu: Tahliyeler kurul kararlarıyla engelleniyor
13:39 Asgari ücret açlık sınırının yüzde 68 altında kaldı
13:35 Adana'da 3 polis görevden uzaklaştırıldı
13:29 Amedliler: Komisyon Abdullah Öcalan'ı dinlemeli
13:19 3 kentte ‘umut hakkı’ yürüyüşü düzenlenecek
13:13 BTK’den Xelfetî kayyımı haberine erişim engeli
12:53 Komisyon bu hafta akademisyen, dernek ve vakıfları dinleyecek
12:52 Akbelen’de zeytinliklerin kesilmesine karşı eylem: 4 gözaltı
12:12 İstanbul'da ulaşım zammı başladı
11:49 ESP'den adliye önünde gözaltı protestosu
11:44 Kurultay Davası ertelendi: Savaş’ın avukatı Kılıçdaroğlu’nun kayyım olmasını talep etti
11:43 KNK: ‘Jin, jiyan, azadî’ özgürlük ve değişimin küresel meşalesi oldu
11:13 Nefret cinayetinde mütalaa bekleniyor
11:00 39 kadından AK’ye ‘umut hakkı’ mektubu
10:57 Mûş'tan 'umut hakkı' uygulansın çağrısı
10:25 CHP kurultay davası başladı
09:18 HKP Genel Başkanı Ankut gözaltına alındı
09:17 Mûş Belediyesi 'Kadın Dostu Kentler' projesine seçildi
09:16 ÖHD'li Kahraman: 'Umut hakkı' pazarlık konusu yapılamaz
09:15 Yüksek Güvenlikli ve S tipi cezaevlerinde tecrit çok boyutlu sürüyor
09:13 Kürt kültüründe ‘moda’ tehdidi: Kiras ve fistanlar özünden koparılıyor
09:10 Mezarlıklara saldırılar 'Hey Hawar'la belgeselleşti
09:08 Erol İmralı'daki son görüşmeyi anlattı: Süreç ikinci aşamaya evrilmeli, 'ara dönem yasaları' çıkarılmalı
09:04 'Jin, jiyan, azadî' direnişi sonrası İran: Kadınlar beklemiyor, inşa ediyor
09:02 Bakanlar Komitesi 'umut hakkı' için toplanıyor: Ara karar bekleniyor
09:00 15 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
09:00 Avukatlar İmralı’ya doğru yola çıktı
07:50 Êlih'te silahlı saldırı: Anne, baba ve 2 çocukları katledildi
14/09/2025
23:42 Arap aşiretleri Abdullah Öcalan'ın mesajını aldı
21:59 Özerk Yönetim: Suriye’nin birliğini sağlamanın tek yolu diyalogdur
21:30 Kültür ve Sanat Günleri son buldu
21:18 Amedspor sahasında galip geldi
21:00 'AbdullahOcalanRightToHope' tagı: Umut hakkı derhal uygulansın
20:43 29 yıldan sonra tahliye edildi: Hepimiz tahliye olmadan özgür değiliz
17:44 Abdullah Öcalan için ‘umut hakkı’ çağrısı
17:10 Filistin ile Dayanışma Platformu: SUMUD filosunu koruyun
15:59 Tahliye olan Arslan: Önderlik özgürleşmeden mücadele bitmez
15:00 Belucilerin zorla kaybettirmelere karşı eylemi 3'üncü ayında
14:46 Mêrdîn'de akrabalar arasında kavga: 4 yaralı
14:28 Genel-İş Riha'da kongreye gitti: İşçiler süreci sahiplenmeli
14:18 Çocuk hakları örgütlerinden Şerife Muhammedi için çağrı
14:09 Birçok kentte ‘umut hakkı’ eylemi: AİHM kararlarına uymaya çağırıyoruz
13:34 Mêrdîn’de TUHAD-FED kuruldu
13:10 Öcalan’dan Arap aşiretlerine mektup: Tarihi kardeşlik için herkes birlikte çalışmalı
12:14 QSD: Dêrazor'da Şam hükümetine bağlı grup güçlerimize saldırdı
11:49 BİSAM raporu: Açlık sınırı asgari ücreti geçti
11:32 Nobel Barış Ödüllü Jody Williams: Türkiye sürece uygun adımları atmak zorunda
11:23 IPPNW İsviçre’den ‘umut hakkı’ mektubu: Derhal uygulanmalı
10:30 Dêrazor'da DAİŞ hücresine operasyon: 8 gözaltı
10:22 Rojava’da yeni eğitim öğretim yılı ders zili çaldı
09:15 Av. Güneş: Öcalan bu devletin son şansıdır
09:04 Jin dergi 'jin, jiyan, azadî' direnişini kapağına taşıdı
09:02 134 günlük direnişten sonra gelen Kobanê zaferi halklara ilham oldu
09:01 Kriz ve kuraklığın etkisi kış hazırlıklarına da yansıdı
09:00 Xurs Vadisi’nde kuraklık çanları çalıyor
08:59 ‘Toplumsal dönüşümle kadına yönelik şiddetin önüne geçilebilir’
08:58 Kaz Dağları’ndan Besta’ya: Doğayı birlikte özgürleştirebiliriz
08:57 Konsey 'umut hakkı'nı görüşecek: Son raddedeyiz, adım atılmalı
08:57 Duvarların ardında direniş: İlk eylem kadın koğuşunda başladı
08:56 14 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:40 Meteoroloji: 5 kentte sağanak yağış bekleniyor
07:00 Üniversitenin talebiyle Rojin Kabaiş paylaşımları erişime engellendi
13/09/2025
22:23 Qovanciyan’da barış şöleni: Onurlu ve özgür bir yaşamın eşiğindeyiz
21:44 ÖHD’den çağrı: Umut Hakkı Derhal uygulansın
21:25 Amed Kültür ve Sanat Günleri sürüyor
20:56 Bern’de ‘iklim adaleti’ talebi
20:34 İmamoğlu’na yeni dava: Siyasi yasak ve 2 yıla kadar hapis isteniyor
20:10 33. Uluslararası Kürt Kültür Festivali sona erdi
20:03 Dêrsim’de deprem paneli: Dirençli kentler inşa etmeliyiz
18:52 İstanbul’da ‘Barış için Kadın Buluşması’
18:13 Amed’de Kültür ve Sanat Günleri kapsamında sergi açıldı
17:56 Kadınlar İzmir'de hakları için sokağa çıktı
17:45 YJA Star üyeleri için anma
17:35 Gültan Kışanak: Komünal enternasyonalist tartışmalara ihtiyaç var
16:30 Nergis Muhammedi: Jin, jiyan, azadî Devrimi hâlâ canlı
15:45 DADSAZ kongreye gitti: Dilimiz hukukun her alanını savunmaya yeter
15:38 Süveyda’da kaçırılanların serbest bırakılması istendi
15:19 Karayılan: Önder Apo özgür olmadan barış olmaz
15:03 Af Örgütü: Şerife Muhammedi koşulsuz serbest bırakılmalı
15:00 Kent kent 'umut hakkı' programı
14:56 Hasta tutsaklar Poyraz ve İvrendi için tahliye talebi
14:44 İtalya’dan AK’ye Öcalan çağrısı
14:27 KHK eylem 138’inci hafta: Mücadelemiz sürecek
14:10 Öcalan'dan festivale mesaj: Mücadeleyi topraklarımızda yürütmek temel hedef olmalı
13:34 Kayıp yakınları: Komisyon kurup, failleri ortaya çıkarın
13:12 Gözaltında kaybettirilen Bilgin’in tanığından Cumartesi Anneleri'ne mektup
12:34 Bayrampaşa Belediyesi soruşturmasında hakkında gözaltı kararı verilenler netleşti
12:27 33’ncü Kürt Kültür Festivali Dortmund’da başladı
11:52 Abdullah Öcalan’dan Arap aşiretlerine mektup
11:21 Farqîn'de tarihi yerleşim yeri bulundu
11:11 CHP'den Bayrampaşa operasyonuna tepki: Millet iradesine darbedir
10:47 Profesör Eva Illouz: Öcalan çatışmayı değil, barışı seçti
09:58 Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hamdi Kılıç yaşamını yitirdi
09:39 Şemrex’teki doğa talanına karşı eyleme çağrı
09:34 Erdoğan'dan grev yasağı
09:23 Nepal’in ilk kadın başbakanı Sushila Karki oldu
09:11 Eşber Yağmurdereli: Ön şart aranmadan 'umut hakkı' uygulanmalı
09:09 4 bin tutsağın 'umut hakkı' ihlal ediliyor: Komite ara karar kurmalı
09:08 36 yıl sonra kendi topraklarında nöbet tuttular: Köylerimizi inşa edelim
09:04 Durdu cinayeti: Delilleri karartmak yetmedi, 'askeri yasak bölge' haritası değiştirildi
09:03 Agirî’de ayçiçeğini dolu vurdu, girdi maliyeti arttı
09:02 ÖHD'den 'umut hakkı' hazırlığı
09:01 IHRNGO Direktörü: İnsanlar yaşadıklarını Jina Emînî’de gördü
09:00 13 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
07:59 CHP'li belediyeye baskın
07:48 Kamçatka bölgesinde 7,4 büyüklüğünde deprem
12/09/2025
22:57 EŞİK’ten Diyanet’e cuma hutbesi tepkisi
22:51 İmamoğlu'nun 'diploma' davası görüldü
21:43 Kültür ve Sanat Günleri’nde Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talep edildi
21:28 Bilgi Üniversitesi'ne kayyım atandı
20:15 ANKA DER Eğitim Bakanlığı önünde: Anadilimizde eğitim istiyoruz
19:56 Hasta tutsak Kaya’nın hastane sevki yine engellendi
19:39 Kayyımın işten çıkardığı işçiler: Direnişteyiz, kararlıyız
19:13 DEM Parti'den '6-7 Eylül'den 12 Eylül'e hafıza' paneli
19:03 Zeki Bayhan sağlık sorunları nedeniyle İmralı’dan İzmir’e sevk edildi
18:46 BM’den Şam'a çağrı : Siyasi güçlerle diyalog kurun
18:39 YSK, CHP kongre kararının gerekçesini tamamladı
18:17 MÜSİAD ve TÜSİAD: Demokrasi konusu bölge için önemlidir
18:08 'Kuyu tipi cezaevleri tecridin dayatıldığı işkence merkezleridir'
17:38 Agirî’de kadın buluşması
17:32 Hatay merkezli soruşturmada 6 kişi serbest bırakıldı
17:20 Diyarbakır Cezaevi önünde 12 Eylül ile yüzleşme çağrısı
17:13 Akdeniz Belediye Eşbaşkanları hakkında iddianame hazırlandı