Kuytul: Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar

img

ADANA - Adana’da üyelerine yönelik polis işkencesini “Devlet ile hükümet bize karşı birleşmiş” diyen Furkan Vakfı’nın kurucusu Alparsan Kuytul, “Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar” dedi.  

Son zamanlarda sıklıkla polis şiddetinin hedefinde olan Furkan Vakfı’nın 20 Mart’ta tutuklu 8 üyeleri için yapmak istediği yürüyüş işkence görüntüleriyle engellendi. Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul'un 15 yaşındaki oğlunun da olduğu 600 kişi yaralandı. Ortaya çıkan görüntülerde özellikle başörtülü bir polisin tesettürlü bir kadını coplaması AKP’nin başörtü politikalarını bir kez daha teşhir etti. Kamuoyu, “Eskiden kadınlar başörtülerinden dolayı kamudan atılırken, gelinen aşamada başörtülerinden dolayı coplanıyor” şeklinde tepki verdi.
 
Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul,  üyelerine yönelik saldırılar başta olmak üzere, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin eylemlerini kriminalize eden söylemlerine dair sorularımızı yanıtladı.
 
Tutuklu bulunan 8 üyeniz için yapmak istediği yürüyüş ya da açıklama polislerin saldırısıyla engellendi. Oğlunuz dahil birçok kişi ağır yaralandı. İşkence görüntüleri ortaya çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Biz haksız ve hukuksuz yere tutuklanan sekiz arkadaşımız için bir yürüyüş düzenlemek istedik ve buna dair valiliğe bildirimde bulunduk. Ancak valilikte evrak kayıtlarına bakan memur, bildiri evrakımızı alamayacağını söyledi. Sonra arkadaşlarımızı hukuk işlerine yönlendirmişler, oradakiler de evrakımızı alamayacaklarını söyleyip, vali yardımcısına yönlendirmişler. Bunun üzerine arkadaşlarımız noterde valiliğe ihbar çekmek için gidiyor noter de evrakları almıyor. Noter de evrakları almayınca, arkadaşlarımız posta yolu ile valiliğe bildirimde bulunmak için evrak yolladı.
 
Hükümet izne bağladığı basın açıklaması, toplantı ve yürüyüş hakkı için yapmak istediğiniz başvuru fili olarak engelliyor. Bir devlet kurumunun bu keyfiliğini neye bağlıyorsunuz?
 
 
 Alanda siviller hariç yaklaşık 500 polis vardı. Çok sayıda arkadaşımızın kafası kırıldı, iki arkadaşımızın beli kırıldı, bir kişinin ayağı kırıldı. İşte benim oğlum beyin kanaması geçirdi.
 
Belli ki talimat almışlar. Biz ilk etapta tam anlayamadık ama şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki, bunlar kasten evraklarımızı almadılar ve sonradan ‘sizin başvurunuz yok’ demek için’ Yaptığınız yasal değil onun için müdahale ettik’ demek için bunu yaptılar. Hâlbuki bildiri yapmış olmazsak dahi, böyle bir zülüm yapılmaz. Çünkü bizim yaptığımız şey anayasal bir haktır. Zaten anayasa izin verdiği için yani madde 34 diyor ki; herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısızı olmak şartıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir. Meğer bu şekilde bir zulüm planlıyorlarmış. Zaten saldırıdan bir gün önce konferansta bulunan eşimin yanına gelen Adana İl Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü, ‘Pazar günü sizinle müzakere bile yapmadan doğrudan saldıracağız’ demiş. Binlerce insana coplarla vurdular. Alanda siviller hariç yaklaşık 500 polis vardı. Bunlar çok büyük bir zülüm yaptılar. Çok sayıda arkadaşımızın kafası kırıldı, iki arkadaşımızın beli kırıldı, bir kişinin ayağı kırıldı. İşte benim oğlum beyin kanaması geçirdi.
 
Özellikle son beş yıldır vakfınızın çalışmalarına ve üyelerinize yönelik bir yönelim var. Bunu neye bağlıyorsunuz? 
 
Bunlar diyorlar ki, siz bize boyun eğmiyorsunuz. Evet eğmiyorum. Ben sana boyun eğmek zorunda değilim. Benim boynum Allah’ın önünde eğilmiş insanların önünde eğilmez. Bunlar bize boyun eğdirmek istiyorlar. Sekiz yıldan beridir bizimle uğraşıyorlar. Özellikle de son beş yıldır bizimle uğraşıyorlar. Velhasıl Türkiye’nin geldiği nokta bu. Diyorlar ki burası polis devletidir ve diyorlar ki,  anayasa da bizim için önemli değil, insan hakları da önemli değil. Hangi görüşten olursa olsun bunlarla hareket etmeyenlere bu zulümleri yapıyorlar. Kimine PKK deyip yapıyor, kimine FETO diyor yapıyor, kimine de Alevi deyip yapıyor. Mesele geçtiğimiz günlerde doktorlara bile yaptılar. Yine Mersin’de basın açıklaması yapmak isteyen avukatlara yaptılar. Bunar diyor ki, Türkiye’de bizden başka kimse olmasın. Biz de diyoruz bu ülke polis devleti olmasın. Bu haksızlıklar yapılmasın diyoruz.
 
 İktidar neden sizden rahatsız? 
 
Biz evvela İslami bir hareketiz. Asıl mesele bu. Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar. Bunlar laftan Müslüman. İslami bir hareket istemiyorlar. Çünkü biz tevhidi anlatıyoruz. Tevhidi anlattığımız için, la ilahe illallah’ın manasını, halkımıza anlayacağı dille anlattığımız için bize saldırıyorlar. La ilahe illallah demek, Allahtan başka ilah yok demek, Allahtan başka otorite yok demek ve itaat edilecek vatan yok demektir. Tevhidin manası bu. Biz bunları anlatınca bunlar rahatsız oluyor ve ‘Burada bizim dediğimiz olur’ diyorlar. Onun için bu saldırıları arttırıyorlar. Ayrıca bunun dışında da yapmış olduğumuz eleştiriler. Yani özetle tevhidi anlattığımız için devlet bizden rahatsız, yaptığımız eleştirilerde hükümet rahatsız. Devlet ile hükümet bize karşı birleşmiş vaziyette.
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ortaya çıkan görüntülerden sonra sizin için “Kökü dışarda olan bir adamdır” dedi. Bakan neden böyle bir açıklama yaptı? 
 
Bizim kökümüz burada. Ben buranın çocuğuyum. Burası benim vatanım. Anamda belli, babamda belli, görüştüğüm insanlarda belli. 24 saat polislerce takip ediliyorum. Nereye gitsem arkamdalar. Bununla ilgili daha evvel görüntüler de yayınladım. Ben hapiste çıktığım zamandan beri 24 saat boyunca takip altındayım. Eğer başkalarıyla benim diyaloğum varsa ya da köküm dışarıda ise neden ispat etmiyorlar. Sürekli peşimdeler. Tüm telefonlar dinleniyor hatta şu oda bile dinleniyor. Her taraf dinleniyor ve 24 saat boyunca takip altındayım. Eğer benim başkalarıyla diyaloğum varsa, ya da köküm dışarıdaysa neden ispat etmiyorlar. Bunu ispat etmeyen müfteridir, (İftira eden kimse) ve bundan dolayı ben gerek Soylu gerekse de Bahçeli ile ilgili suç duyurusunda bulunacağım. Hakkımı arayacağım. Bakalım bu savcılar milletin savcıları mı yoksa bunların savcıları mı? Bunu göreceğiz.
 
Devlet Bahçeli’den de şikayetçisiniz. Kendisi sizin için “Sokakları karıştırmak istiyor” ve “Görev yapan her polisin alnından öpüyorum” dedi…  
 
Biz ne zaman sokakları karıştırmışız. Bunlar diyorlar ki, yürüyüş, basın açıklaması yapmaya kalkarsan, ‘sokakları karıştırdın diye kabul ederiz’. Böyle saçmalık olabilir mi? O zaman Anayasa madde 34’ü, 2911 Sayılı Maddeyi değiştir, kimseye toplantı yürüyüş hakkına izin vermiyoruz deyin.  ‘Biz diktatörüz,  biz ceberut bir devletiz deyin’ olsun bitsin. Biz Libya’yız, biz Irak’ız, biz Saddam’ız de. Beşşar Esad’ız de. Ne dersen de… Yani Süleyman Soylu ile Devlet Bahçeli direk bu işin içinde. Devlet Bahçeli’nin alnından öptüğü şu polislere dünya lanet okurken, ‘Filistin’deki İsrail polislerini gördük’  diye insanlar tepki gösterirken ‘Acaba bu görüntüler İsrail’de mi çekildi’ diye insanlar tepki gösterirken, Devlet Bahçeli bu polislerin alnından öptüğünü söylüyor. Dolayısıyla bu işin arkasında Devlet Bahçeli’nin de olduğu açıkça ortadadır. Görüntülere de yansıdı. Dört beş polis bir arkadaşımızı köşeye sıkıştırıyor ve içlerinden bir tanesi testisini sıkıyor. Bağırttırmak için bunu yapıyor. Bu olacak iş mi? Bunun görüntüsü var. Devlet Bahçeli bu polislerin mi alnından öpüyor. Bunu yapan al… alnından mı öpüyor! 
 
İşkence görüntülerinden bahsettiniz. Bir diğer tepki toplayan görüntü ise başörtülü bir polisin başörtülü bir üyenizi coplamasıydı. AKP iktidara geldiği günden beri  “başörtü” söylemi üzerinden siyaset yapıyor. Buna dair neler söylemek istersiniz? 
 
Aslında hepsini bize karşı doldurmuşlar. O polis başörtülü ama başındaki örtünün ne olduğunu anlamamış ve sadece para kazanmak için o mesleğe atılmış. Başında bir örtü var ama demek ki örtü örtü değil. Bir çaput parçası anlaşılan. Bırakın bir başörtülünün bir başörtülüye vurmasını, bir başörtülü polisin açık saçık birine vurmasını da kabul edemeyiz. Yani bu işin bir kanunu var. Hiçbir zaman polis insanların başına copla vuramaz. Kadın polis de kadına öyle vuramaz. Ama benim gözümün önünde erkek polisler, kadınlara coplarla vurdu. Daha beter olaylarda var. İğrenç olaylar var.
 
Daha beter, daha iğrenç olaylar derken, görüntülere yansımayan farklı şeylerin olduğunu mu söylüyorsunuz?
 
Bu söyleyeceğim şeyi ilk defa sizinle paylaşıyorum. Ben de eşimden duydum. Bir kadın eşime erkek bir polisin kadınlardan birini taciz ettiğini söylemiş. Bunu ilk defa sizinle paylaşıyorum. Şu anda bunu hiç kimse bilmiyor. Bunu eşimden öğrendim. Polislerden biri böyle bir al… yapmış. Biz yalan söyleyecek insanlar değiliz, neyse onu söyleriz. Biz onlar gibi iftiracı değiliz ve kimseye iftira etmeyiz. Tüm polisleri suçlamıyorum ama içinden bir tane ş… bunu yapmış. Namussuzun biri böyle bir şey yapmış.  Yine birçok kardeşimizin telefonu kayıp. Polis arkadaşlarımızın elindeki telefonu almış ve vermemiş. Arkadaşlarımız soruyor emniyete ama telefonlar yok. Herhalde alıp ceplerine atmışlar. Evet, o hengâmede nasılsa kim kime dum duma. Yani kim vurduya gidiyor. Birçok telefon kırıldı parçalandı ve sadece elleri ayakları kafaları gözleri kırmadılar, telefonları da kırdılar, kameraları da kırdılar, gözlükleri de kırdılar. Olur, mu böyle şey?
 
 İşkenceye varan görüntülere rağmen hiçbir üyeniz gözaltına alınmadı. Bu size de ilginç gelmiyor mu?
 
 
 O kadar darp ettiler, daha doğrusu birkaç bin insanın katıldığı bir programa müdahale ediyorlar. Benim bildiğimi sadece darp edilenler 600-700 civarında ama bunlardan 300’ü kadar darp raporu alabildi. Diğerlerine hastaneler rapor vermiyor. 
 
Evet, çok ilginç. O kadar darp ettiler, daha doğrusu birkaç bin insanın katıldığı bir programa müdahale ediyorlar. Benim bildiğimi sadece darp edilenler 600-700 civarında ama bunlardan 300’ü kadar darp raporu alabildi. Diğerlerine hastaneler rapor vermiyor. Raporu alanlarda o raporu alana kadar canları çıkmış. Bunlar yasalara göre iş yapmak istemiyorlar. Yasaya göre yapacak olsalar,  gözaltı yapmaları lazım. Amaçları darp edip, korkutup bir daha kimsenin sokağa çıkmasını engellemek.  O yüzden gözaltı yapmıyor. Yine gözaltı yapsa o insanları hastaneye götürecek, savcıya götürecek gibi gibi. Bu kadar insana hangi birisini yapacak. O yüzden bunlar o işe girmek istemiyorlar. Ayrıca biz emniyette ifade vermek istemiyoruz. Savcıya ifade vermek istiyoruz diyoruz. Savcı bu kadar insanın ifadesini mi alacak. Bir de biz bir arkadaşımızın haksız yere gözaltına alınmasına ciddi direniş geliştiriyoruz. Onlar bundan çekiniyor diye yapmıyor olabilir.
 
Bu yöntem başka kesimlere karşı da sıklıkla kullanılıyor… 
 
Bunlar kendilerine muhalif olan herkesi ya dış güçlerle iş birliği yaptıklarını söylüyorlar ya da buradaki bir “terör örgütü” ile ilişkilendiriyorlar. Bunlar, bunu bir yöntem olarak kullanıyor. Yani şunu diyorlar, ‘Sen bize karşı gelirsen, bizi eleştirirsen, bize muhalefet edersen, rejimi eleştirirsen, laikliği eleştirirsen, Türkçülüğü eleştirirsen biz sana böyle bir damga vururuz’ Bu şekilde herkesi susturmak için bunu yapıyorlar. Bu bir strateji. Yoksa bunu yapmalarını gerektirecek bir şey yok ve bunu çok iyi biliyorlar. Bu devletin insanları susturma stratejisi aslında. Bunun manası budur.
 
 Son 20 yıldır kendisine İslami diyen hiçbir dernek, cemaat sokaklara çıkıp itirazlarda bulunmadı. Hatta hak talep eden kesimler kimi cemaat tarafından “dinsizlik”le hedef gösterildiler. Neden?  
 
 
 İslam’da iyilikleri söyleme bir de kötülüklere engel olma prensibi var. İslam’ın temel prensiplerindendir bunlar.  Şimdi bakıyoruz cemaatler bu ruhu kaybetmiş durumdalar. Devlet ile güzel geçinmek istiyorlar. Hâlbuki bu şekilde hiçbir yanlış düzelmez.
 
İnsanların fikir ve ifade hürriyeti var. Allah insanı şerefli yaratmıştır. Kur-an’i Kerim buyurur ki, ‘Biz insanoğlunu, âdemoğlunu şerefli kıldık, onurlu kıldık.’ İnsan onurlu bir varlıktır. İnsanın şerefli olmasının gereği,  insanın konuşma hakkı, fikir ve ifade hürriyetidir. Tüm dünyada da bu kabul edilmiştir. İslam’da bunu kabul ediyor ve ‘Dinde zorlama yoktur’ diyor. ‘Herkes kendi fikrini, zikrini söyleyebilir’ diyor. Biz bunu yapıyoruz. Diğerleri yapmıyorlarsa onların sorunu. Korkuyor olabilirler. Aslında bakarsanız yüzyıllardan beri korkutulmuş bir toplumuz. Bu ülkede zamanında Kur-an okunması yasaklanmış, camiler ahıra çevrilmiş ve 1949 yılında çıkartılan Kur-an öğretme yasağı hala da devam ediyor. Ondan dolayı insanlar korku içerisindeler. Sokağa çıkmamaları, kendi haklarını aramıyor olmaları bu korku ile ilgili bir durum. Ama bir Müslüman fikir ve ifade hürriyetini savunmak zorundadır. Bir Müslüman zulme karşı gelmek zorundadır. Mazlumların yanında yer almak zorundadır. İslam haktır, İslam hakkı savunmaktır, İslam mazlumun yanında yer almaktır zalime karşı gelmektir. İslam’da iyilikleri söyleme bir de kötülüklere engel olma prensibi var. İslam’ın temel prensiplerindendir bunlar.  Şimdi bakıyoruz cemaatler bu ruhu kaybetmiş durumdalar. Bu İslam’ın temel prensiplerinden namaz gibi, zekât gibi bu da temel prensiplerimizdendir. Yani eğer Kur-an’i okuyor olsalardı kesinlikle böyle olmazdı. Kur-an mücadeleyi emreder. Tüm peygamberler muhaliftir. Çünkü her toplumda yanlışlar var ve peygamberler de o yanlışlara muhalefet etmişlerdir. Ama cemaatler bu ruhu kaybettikleri için muhalefeti unuttular. Dinimizin ilk kelimesi La İlahe İllallah, muhalefettir. Allahtan başka ilah tanımıyorum, tek ilah o, tek otorite o, tek kanun koyucu o. Çünkü inanların menfaatleri var kendi menfaatlerine göre hükmederler. Allah ise tüm kullar Allah’ın kullarıdır ve Allah’ın bir menfaati olamaz, her şey zaten onundur o hükmetmeli. O hükmederse herksin hakkını verir. Yani cemaatler bunu anlatmıyorlar. Devlet ile güzel geçinmek istiyorlar. Hâlbuki bu şekilde hiçbir yanlış düzelmez.
 
Bunun böyle olmasını devlet mi istiyor? 
 
Türkiye’deki İslami eğitimin yanlışlığından kaynaklanıyor. Devlet İslamiyet’i zaten doğru şekilde anlatmaz. Diyanetten bunu bekleyemeyiz. Zaten diyanet bunu öğretmez. Yani devletin bir kurumu. Dolayısıyla bu işi devlete bırakır ve bunu insanlara anlatmaz. Hani onu anlıyorum da cemaatler neden böyle. Çünkü cemaatler yanlış eğitim aldılar kendi cemaatlerinde. Eksik eğitim aldılar. Yani sadece İslam’ın ibadet ve ahlak meseleleriyle ilgililer. Oysaki bu din değildir. Din ibadet ve ahlaktan ibaret değil. Dinin evvela tevhit diye bir davası var. Din bir davadır. Bunlar dini sadece Allah’ın varlığı ve birliği ile yaşıyor.  Böyle bir dava yok İslam’da. İslam’ın davası bu değil, Allah’tan başka ilahın olmaması. Tek otoriterin Allah olması, Allah’ın dediği gibi bir dünyanın meydana gelmesi... Ve ancak o zaman adalet gerçekleşebilir.  Yoka ya bir ırk diğer ırka zülüm eder, ya zenginler fakirlere zülüm eder, ya devlet milletine zülüm eder. Krallar halkına zülüm eder. Bunu engellemek için, İslam’ın davası Allah’ın dediği olacak. İşte İslam davası bu ama cemaatlerin böyle bir davası yok. Öyle olunca yani davasız oldukları için, tüm dertler ibadet ve ahlak olunca niye sokağa çıksınlar ki. İbadet zaten yapıyorlar. İbadetten anladıkları namaz niyaz. Ahlak da zaten sorun değil. Bunlar ne kadar zülüm olursa olsun, kendilerine de zülüm yapılıyor ona da sessiz kalıyorlar. Bu İslam değil. Hangi peygamber böyle mistiktir. Hangi peygamber böyle suskundur. Tüm peygamberler mücadele etmişler. Eğer din sadece ibadet ve ahlak olsaydı o zaman Peygamberimiz ve diğer peygamberlerin başına gelenler niye geldi o zaman. Eğer Kur-an’ı okurlarsa, peygamberimizin hayatını okurlarsa bunun böyle olmadığını görecekler.
 
Hareketinizi “terörle” ilintili gösteren itham ve açıklamalar oldu. Bu kavram hakkında ne düşünüyorsunuz? 
 
“Terör ve terörizm nedir. Terörist kimdir. Vatan haini kimdir” Bunların hepsinin yerine oturtulması ve tanımlanması lazım. Adam kendi gibi düşünmeyene ‘vatan haini’ diyor. Senin gibi düşünmeyebilir. O vatanın iyiliği için düşünüyor ve senin dediğini yanlış buluyor. Senin gibi düşünmediği için sen buna vatan haini diyemezsin. “Terörün” bir tanımı var. “Teröristin” bir tanımı var. Bunlar hakkını arayana “terörist” diyor. Bunlar işin kolayını bulmuşlar. Herkesi susturmanın yolunu bulmuşlar. “Terörist deriz” demek istiyorlar. Hak arayan insan ne zamandan beri “terörist” oldu. Ben basın açıklaması yapma hakkımı kullanıyorum. Yürüyüş yapmakta hakkım. Bu konunun hal edilmesi için ‘terör nedir’, ‘terörist kimdir’, ‘vatan haini’ kimdir, hatta devlet nedir. Bunların bir kere tanımlanması lazım. Mesela ‘Polis diyor ben devletim.’ Ya sen kimsin ki ben devletim diyorsun. Sen nesin de devletim diyorsun. Dün işsiz güçsüz gezen biriydin. Ne zaman devlet oldun.  Sen devletin memurusun. Sen anayasanın bana verdiği hakkı engelliyorsun ve ‘ben devletim’ diye engelliyorsun. Sen anayasadan üstün müsün? Yani böyle bir had bilmezlik var. Onun için bu kavramların tekrar tanımlanması lazım. Ben şahsen devletin kim olduğunu bilmiyorum. Ömrüm okumakla, anlatmakla geçti ama devlet kimdir bilmiyorum. Bilen varsa söylesin, ben de öğreneyim. Bunlar gerçekten tekrar tanımlanması gereken şeyler. 
 
Hareketiniz için “Bundan sonra sokağa çıkamazlar” diyenler de oldu. Sokakta kendinizi ifade etme yöntemlerini sürdürecek misiniz?  
 
Görecekler. Görecekler nasıl sokağa çıkıyoruz. Görecekler sokağa çıkabiliyor muyuz, çıkamıyor muyuz?
 
MA / Selman Güzelyüz - Hamdullah Yağız Kesen

Diğer başlıklar

23/12/2024
22:50 Paris'te katledilenler anıldı
22:15 Amedspor sahasında kazandı
21:36 Saldırılarda kullanılan askeri araçlar imha edildi
21:11 Cizîr’de şüpheli ölüm
20:43 Erdoğan, Kuzey ve Doğu Suriye'yi hedef aldı
20:32 Asgari ücretin açıklanacağı tarih belli oldu
20:05 Antalya'da eğitime 1 gün ara
20:01 Mazlum Ebdî, ENKS heyetiyle görüştü
19:51 HDK’den Yeni Yaşam'a dayanışma ziyareti
18:53 Almanya'dan Türkiye'ye uyarı: Kürtlerle çatışmayın
18:44 Yurttan uzaklaştırılan öğrenci eyleme başladı
18:22 HaberTürk ve Show TV satıldı
18:14 Celal Talabani mezarı ziyareti sonrası 'birlik' mesajları
17:35 Emekliler: Açlık ve yoksulluk savaşı veriyoruz
17:21 Tişrîn ve Qereqozaq çevresinde son durum
17:00 Kadınlardan YPJ'ye destek yürüyüşü
16:34 ‘Çiftçinin selde oluşan mağduriyetleri giderilmedi’
16:20 İHD’den Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için çağrı
16:00 Gençlerden yazılama: Cihan ve Nazım onurumuzdur
15:59 DJV’den Türkiye'ye Nazım Daştan ve Cihan Bilgin çağrısı
15:03 Temelli: Abdullah Öcalan başvurusunda resmi bir dönüş yok
15:01 Qamişlo sınırından seslendiler: Rojava mutlaka kazanacak
14:53 Belgrad Ormanı’nda İBB tabelaları söküldü
14:44 Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için Araştırma Komisyonu talebi
14:43 Gazeteciye 'halkı kanunlara uymamaya tahrik' soruşturması
14:41 Gazetecilerin katledilmesine tepki: Hakikat hedef alındı
14:20 Kobanê-Pirsûs sınırında nöbet başlatıldı
14:07 Tahir Elçi’yi hedef göstermişti: Bu kez de gazetecilerin katledilmesini savundu
14:02 Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için mevlit verildi
13:11 Sendikalılara cezaevinde çıplak arama
12:39 Gazeteci Öznur Değer hakkında soruşturma başlatıldı
12:32 Özgür Gündem davası dosyanın incelenmesi için ertelendi
12:24 IFJ Başkanı: Türkiye mafya tarzıyla gazetecileri hedef alıyor
12:06 CHP raporu: Kayyımlar 11 milyon 202 bin seçmeni etkiledi
10:48 Fransız yazar Franceschi: HTŞ Erdoğan’ın ajandasını uyguluyor
09:54 Nazım'ın makinesi hakikati kaydetmeye devam ediyor
09:47 DİSKİ Genel Müdürü: Amed'in su sorununu çözeceğiz
09:43 ‘Abdullah Öcalan serbest bırakılmalı’
09:41 'Ekonomik büyüme sosyo-ekolojik yıkımın hududunu genişletir'
09:20 Cihan Bilgin'in annesi: Kalemini yerde bırakmayın
09:11 ‘Rojava’daki direniş Ortadoğu’nun geleceği için hayati önemde’
09:07 Xwebûn ‘Hakikatin kalemleriydi’ manşetiyle çıktı
09:07 ‘Türkiye’nin yayılmacı politikasının haklılık zemini yok’
09:06 Emniyet müdürü ve polisler hakkında suç duyurusu
09:04 11 milyon 246 bin işsizle 2025’e doğru
09:00 23 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:54 Meteoroloji’den kar ve sağanak uyarısı
22/12/2024
23:49 Katledilen gazeteciler için BBC önünde eylem
23:11 İstanbul Barosu’ndan ‘hukukun ilkelerine saygı duyun’ çağrısı
22:58 DEM Parti ve DBP Bafil Talabani ile görüştü
22:44 Fidan Şam’da QSD’yi hedef aldı
21:36 Tutuklanan gazeteciler için açıklama: Gerçeği savunmaya devam edeceğiz
21:08 Tutuklamaya tepki yağdı: Devlet, gazetecilerden elini çek!
20:42 Şêx Murşid El Xeznewî: Mazlum Abdi’nin çağrısına destek verilmeli
20:20 DFG’den tutuklamalara tepki: Gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz
20:05 Hukuk örgütlerinden İstanbul Barosu’na destek
19:55 Qoser’de Rojava protestosu
19:39 İstanbul'da 7 gazeteci ve 2 siyasetçi tutuklandı
19:33 İran’da ‘Jin jiyan azadî’ gerekçesiyle 10 kişiye idam cezası
19:23 DEM Genç'ten katledilen gazeteciler için eylem
18:17 Kobanê’ye bombardıman: Anne ve çocuğu yaşamını yitirdi
18:15 İHD: Gazeteciler derhal serbest bırakılsın
18:10 İzmir Barosu'ndan İstanbul Barosu'na destek: Bizi de yargılayın
17:49 Kobanêli sanatçılardan QSD ve YPJ’ye destek şarkısı
17:43 Şedadê ve Reqa’da QSD’ye destek
17:34 Noi Rete Donne’den Suriye Kadın Meclisi’ne destek
17:34 Emek ve Demokrasi Platformundan Cihan Bilgin’in taziyesine kitlesel ziyaret
17:20 EMEP'li Bayhan: Türkiye, yeni göçler yaratacak politikalar üretiyor
17:02 9'u gazeteci 14 kişi tutuklamaya sevk edildi
16:50 DBP Kongresi: Rojava’yı savunmak için Kürt halkı ittifakını oluşturmalı
16:41 Aralık ayında yaşanan katliamlar Mamak’ta protesto edildi
16:26 Kadın katliamlarına tepki: Katilleri tanıyoruz
16:18 'Suriye'de Alevilere yönelik katliamların sorumlusu AKP olacak'
15:41 Sınırda iktidara seslendiler: Çözümün adını İmralı’da atılmalı
15:31 HDK’den Polonez işçilerine ziyaret
15:13 Gazetecilerin katledilmesi protesto edildi: Rojava’nın sesi oldular
15:05 Meslektaşlarından Nazım Daştan’ın taziyesine ziyaret
14:54 ‘En düşük emekli aylığı asgari ücrete yükseltilsin’ çağrısı
14:48 DEM Parti’den ‘Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’ soruşturmalarına tepki
14:47 Hasta tutsak Arslan’ın durumu ağırlaşıyor: Her an yaşamını yitirebilir
14:19 Kadınlardan Cihan Bilgin’in taziyesine yürüyüş
13:55 İstanbul Barosu'na ‘Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’ soruşturması
13:45 Gazeteci Nazım Daştan için kurulan taziyeye kitlesel ziyaret
12:29 Girê Spî ve Kobanê’nin köyleri bombalandı
11:11 Ambulans helikopter hastaneye çarpıp düştü: 4 ölü
11:02 Halide Türkoğlu: Gün Rojava kadın devrimini savunma günüdür
11:01 Geçici Maslahatgüzarı Köroğlu Erdoğan’ın Şam’a gideceğini açıkladı
10:08 Nijerya’da gıda izdihamı: 27 ölü
09:36 Kar paylarındaki stopaj oranı yüzde 15'e yükseltildi
09:31 Jin dergi katliamları kapağına taşıdı
09:17 Kazazede genci onlarca polis darp ederek gözaltına aldı
09:15 Soruşturma çağrısı: Her gazetecinin ölümü gerçeğin ölümüdür
09:13 İkinci Paris Katliamı: Fransa hükümeti hesap vermeli
09:10 Wan'da şiddetsiz özgür bir toplum için kollar sıvandı
09:09 Sermayedarlar doğayı yiyip bitirdi
09:00 22 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
00:43 T24 ve Seyhan Avşar'a 'Daştan ve Bilgin' soruşturması
21/12/2024
23:28 Gözaltına alınan 9’u gazeteci 14 kişi savcılığa sevk edildi
23:08 Gazetecilerin katledilmesi Avrupa’da protesto edildi
22:01 İstanbul’da 3 büyüklüğünde deprem
21:58 Özerk Yönetim’den Almanya’ya başsağlığı mesajı
21:49 Êlih’te Yelda Gecesi düzenlendi
21:00 Astsubay Duru, Merve Sağ’ı katletti
20:25 Suriye’de mayın patladı: 1 çocuk hayatını kaybetti
19:30 İstanbul Barosu’ndan katledilen gazeteciler için açıklama: Soruşturma yürütülsün
19:00 Özlem Gürses'e ev hapsi verildi
18:53 SİHA saldırısında katledilenlerin isimleri netleşti
18:45 EHP'den asgari ücret açıklaması: 50 bin lira olmalı
18:33 Katledilen gazeteciler için yürüyüş: Miraslarına sahip çıkacağız
18:18 Türkiye, Kobanê’ye saldırdı: 300 ton buğday zarar gördü
18:02 ‘19 Aralık’ı unutmuyor unutturmuyoruz’
17:51 Gazetecilerin katledilmesi Ankara’da protesto edildi: Kameralarını yerde bırakmayacağız
16:55 Amûdê ve Kobanê’den saldırılara tepki
16:25 Suriye Kadın Meclisi’nden 13 maddelik deklarasyon
15:22 Wernicke Korsakoff hastası tutsakların tahliyesi istendi
15:15 Gazetecilerin katledilmesine öfke: Hakikatleri duyurmayı sürdüreceğiz
15:03 Tişrîn Barajı çevresinde şiddetli çatışma
15:01 Hesekê'de 2 araca SİHA saldırısı: 3 kişi katledildi
15:00 Kadınlardan Nimet Tanrıkulu ile dayanışma eylemi
14:50 Mereş Katliamı anması: Yüzleşme çağrısı
14:49 Artuklu'da iş cinayeti
14:30 İhraç edilen emekçilerin işe iadesi istendi
14:07 Gazeteciler Qamişlo sınırında seslendi: Özgür Basın’ı susturamayacaksınız
14:04 Kayıp yakınları gazetecilerin katledilmesini kınadı
13:44 Sınırdaki direnişte katledilen gazeteciler anıldı
13:39 İsmail Bahçeci ve katledilen gazeteciler için adalet istendi
13:14 HPG: KDP bir timimize pusu kurarak ateş açtı
13:13 TMMOB Kadın Komisyonu: Rojava’daki kazanımları korumalıyız
12:49 Meslektaşlarının katledilmesini protesto eden gazetecilere gözaltı
12:47 Antalya Cezaevi’nde kitap ve özel eşyalara el konuldu
12:44 Rûbarok’ta ağaç kıyımı
12:22 RES’lere karşı eyleme çağrı
11:19 Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in cenazeleri için başvuru
10:46 Cezaevinde Türkçe dışında konuşmaya 'dilekçe' şartı getirildi
10:44 Patnos Cezaevi’nde kadın tutsaklar darp edildi
10:00 ‘Kalemleri yerde kalmayacak’
09:59 Türkiye 5 yılda 13 gazeteciyi katletti
09:22 ‘2024 yılı emeklilerin ölüm yılı oldu’
09:06 Yeni Yaşam Gazetesi’ne erişim engeli
09:04 Uluslararası PEN Başkanı Sönmez: Gazeteciler hakikatin peşinden koşarken katledildi
09:04 Besiciler: Et ithalatını durdurun, hayvancılığı destekleyin
09:03 Basın örgütleri: Gazetecilerin hedef alınması savaş suçudur
09:01 3. Dünya Savaşı'nın merkezi: Ortadoğu
09:00 21 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:56 ABD Kongresi'nde Türkiye’ye yaptırım hazırlığı
07:57 Çok sayıda kent için sağanak uyarısı
20/12/2024
23:37 Irak, DAİŞ konusunda uyardı!
23:03 Kolombiya Cumhurbaşkanı: Yeni bir soykırıma gidiliyor Kürt halkına sahip çıkalım
22:55 Washington, Şam’da geçici hükümetle görüştü
22:44 Almanya’da Noel pazarına saldırı