Kuytul: Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar

img

ADANA - Adana’da üyelerine yönelik polis işkencesini “Devlet ile hükümet bize karşı birleşmiş” diyen Furkan Vakfı’nın kurucusu Alparsan Kuytul, “Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar” dedi.  

Son zamanlarda sıklıkla polis şiddetinin hedefinde olan Furkan Vakfı’nın 20 Mart’ta tutuklu 8 üyeleri için yapmak istediği yürüyüş işkence görüntüleriyle engellendi. Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul'un 15 yaşındaki oğlunun da olduğu 600 kişi yaralandı. Ortaya çıkan görüntülerde özellikle başörtülü bir polisin tesettürlü bir kadını coplaması AKP’nin başörtü politikalarını bir kez daha teşhir etti. Kamuoyu, “Eskiden kadınlar başörtülerinden dolayı kamudan atılırken, gelinen aşamada başörtülerinden dolayı coplanıyor” şeklinde tepki verdi.
 
Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul,  üyelerine yönelik saldırılar başta olmak üzere, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin eylemlerini kriminalize eden söylemlerine dair sorularımızı yanıtladı.
 
Tutuklu bulunan 8 üyeniz için yapmak istediği yürüyüş ya da açıklama polislerin saldırısıyla engellendi. Oğlunuz dahil birçok kişi ağır yaralandı. İşkence görüntüleri ortaya çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Biz haksız ve hukuksuz yere tutuklanan sekiz arkadaşımız için bir yürüyüş düzenlemek istedik ve buna dair valiliğe bildirimde bulunduk. Ancak valilikte evrak kayıtlarına bakan memur, bildiri evrakımızı alamayacağını söyledi. Sonra arkadaşlarımızı hukuk işlerine yönlendirmişler, oradakiler de evrakımızı alamayacaklarını söyleyip, vali yardımcısına yönlendirmişler. Bunun üzerine arkadaşlarımız noterde valiliğe ihbar çekmek için gidiyor noter de evrakları almıyor. Noter de evrakları almayınca, arkadaşlarımız posta yolu ile valiliğe bildirimde bulunmak için evrak yolladı.
 
Hükümet izne bağladığı basın açıklaması, toplantı ve yürüyüş hakkı için yapmak istediğiniz başvuru fili olarak engelliyor. Bir devlet kurumunun bu keyfiliğini neye bağlıyorsunuz?
 
 
 Alanda siviller hariç yaklaşık 500 polis vardı. Çok sayıda arkadaşımızın kafası kırıldı, iki arkadaşımızın beli kırıldı, bir kişinin ayağı kırıldı. İşte benim oğlum beyin kanaması geçirdi.
 
Belli ki talimat almışlar. Biz ilk etapta tam anlayamadık ama şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki, bunlar kasten evraklarımızı almadılar ve sonradan ‘sizin başvurunuz yok’ demek için’ Yaptığınız yasal değil onun için müdahale ettik’ demek için bunu yaptılar. Hâlbuki bildiri yapmış olmazsak dahi, böyle bir zülüm yapılmaz. Çünkü bizim yaptığımız şey anayasal bir haktır. Zaten anayasa izin verdiği için yani madde 34 diyor ki; herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısızı olmak şartıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir. Meğer bu şekilde bir zulüm planlıyorlarmış. Zaten saldırıdan bir gün önce konferansta bulunan eşimin yanına gelen Adana İl Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü, ‘Pazar günü sizinle müzakere bile yapmadan doğrudan saldıracağız’ demiş. Binlerce insana coplarla vurdular. Alanda siviller hariç yaklaşık 500 polis vardı. Bunlar çok büyük bir zülüm yaptılar. Çok sayıda arkadaşımızın kafası kırıldı, iki arkadaşımızın beli kırıldı, bir kişinin ayağı kırıldı. İşte benim oğlum beyin kanaması geçirdi.
 
Özellikle son beş yıldır vakfınızın çalışmalarına ve üyelerinize yönelik bir yönelim var. Bunu neye bağlıyorsunuz? 
 
Bunlar diyorlar ki, siz bize boyun eğmiyorsunuz. Evet eğmiyorum. Ben sana boyun eğmek zorunda değilim. Benim boynum Allah’ın önünde eğilmiş insanların önünde eğilmez. Bunlar bize boyun eğdirmek istiyorlar. Sekiz yıldan beridir bizimle uğraşıyorlar. Özellikle de son beş yıldır bizimle uğraşıyorlar. Velhasıl Türkiye’nin geldiği nokta bu. Diyorlar ki burası polis devletidir ve diyorlar ki,  anayasa da bizim için önemli değil, insan hakları da önemli değil. Hangi görüşten olursa olsun bunlarla hareket etmeyenlere bu zulümleri yapıyorlar. Kimine PKK deyip yapıyor, kimine FETO diyor yapıyor, kimine de Alevi deyip yapıyor. Mesele geçtiğimiz günlerde doktorlara bile yaptılar. Yine Mersin’de basın açıklaması yapmak isteyen avukatlara yaptılar. Bunar diyor ki, Türkiye’de bizden başka kimse olmasın. Biz de diyoruz bu ülke polis devleti olmasın. Bu haksızlıklar yapılmasın diyoruz.
 
 İktidar neden sizden rahatsız? 
 
Biz evvela İslami bir hareketiz. Asıl mesele bu. Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar. Bunlar laftan Müslüman. İslami bir hareket istemiyorlar. Çünkü biz tevhidi anlatıyoruz. Tevhidi anlattığımız için, la ilahe illallah’ın manasını, halkımıza anlayacağı dille anlattığımız için bize saldırıyorlar. La ilahe illallah demek, Allahtan başka ilah yok demek, Allahtan başka otorite yok demek ve itaat edilecek vatan yok demektir. Tevhidin manası bu. Biz bunları anlatınca bunlar rahatsız oluyor ve ‘Burada bizim dediğimiz olur’ diyorlar. Onun için bu saldırıları arttırıyorlar. Ayrıca bunun dışında da yapmış olduğumuz eleştiriler. Yani özetle tevhidi anlattığımız için devlet bizden rahatsız, yaptığımız eleştirilerde hükümet rahatsız. Devlet ile hükümet bize karşı birleşmiş vaziyette.
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ortaya çıkan görüntülerden sonra sizin için “Kökü dışarda olan bir adamdır” dedi. Bakan neden böyle bir açıklama yaptı? 
 
Bizim kökümüz burada. Ben buranın çocuğuyum. Burası benim vatanım. Anamda belli, babamda belli, görüştüğüm insanlarda belli. 24 saat polislerce takip ediliyorum. Nereye gitsem arkamdalar. Bununla ilgili daha evvel görüntüler de yayınladım. Ben hapiste çıktığım zamandan beri 24 saat boyunca takip altındayım. Eğer başkalarıyla benim diyaloğum varsa ya da köküm dışarıda ise neden ispat etmiyorlar. Sürekli peşimdeler. Tüm telefonlar dinleniyor hatta şu oda bile dinleniyor. Her taraf dinleniyor ve 24 saat boyunca takip altındayım. Eğer benim başkalarıyla diyaloğum varsa, ya da köküm dışarıdaysa neden ispat etmiyorlar. Bunu ispat etmeyen müfteridir, (İftira eden kimse) ve bundan dolayı ben gerek Soylu gerekse de Bahçeli ile ilgili suç duyurusunda bulunacağım. Hakkımı arayacağım. Bakalım bu savcılar milletin savcıları mı yoksa bunların savcıları mı? Bunu göreceğiz.
 
Devlet Bahçeli’den de şikayetçisiniz. Kendisi sizin için “Sokakları karıştırmak istiyor” ve “Görev yapan her polisin alnından öpüyorum” dedi…  
 
Biz ne zaman sokakları karıştırmışız. Bunlar diyorlar ki, yürüyüş, basın açıklaması yapmaya kalkarsan, ‘sokakları karıştırdın diye kabul ederiz’. Böyle saçmalık olabilir mi? O zaman Anayasa madde 34’ü, 2911 Sayılı Maddeyi değiştir, kimseye toplantı yürüyüş hakkına izin vermiyoruz deyin.  ‘Biz diktatörüz,  biz ceberut bir devletiz deyin’ olsun bitsin. Biz Libya’yız, biz Irak’ız, biz Saddam’ız de. Beşşar Esad’ız de. Ne dersen de… Yani Süleyman Soylu ile Devlet Bahçeli direk bu işin içinde. Devlet Bahçeli’nin alnından öptüğü şu polislere dünya lanet okurken, ‘Filistin’deki İsrail polislerini gördük’  diye insanlar tepki gösterirken ‘Acaba bu görüntüler İsrail’de mi çekildi’ diye insanlar tepki gösterirken, Devlet Bahçeli bu polislerin alnından öptüğünü söylüyor. Dolayısıyla bu işin arkasında Devlet Bahçeli’nin de olduğu açıkça ortadadır. Görüntülere de yansıdı. Dört beş polis bir arkadaşımızı köşeye sıkıştırıyor ve içlerinden bir tanesi testisini sıkıyor. Bağırttırmak için bunu yapıyor. Bu olacak iş mi? Bunun görüntüsü var. Devlet Bahçeli bu polislerin mi alnından öpüyor. Bunu yapan al… alnından mı öpüyor! 
 
İşkence görüntülerinden bahsettiniz. Bir diğer tepki toplayan görüntü ise başörtülü bir polisin başörtülü bir üyenizi coplamasıydı. AKP iktidara geldiği günden beri  “başörtü” söylemi üzerinden siyaset yapıyor. Buna dair neler söylemek istersiniz? 
 
Aslında hepsini bize karşı doldurmuşlar. O polis başörtülü ama başındaki örtünün ne olduğunu anlamamış ve sadece para kazanmak için o mesleğe atılmış. Başında bir örtü var ama demek ki örtü örtü değil. Bir çaput parçası anlaşılan. Bırakın bir başörtülünün bir başörtülüye vurmasını, bir başörtülü polisin açık saçık birine vurmasını da kabul edemeyiz. Yani bu işin bir kanunu var. Hiçbir zaman polis insanların başına copla vuramaz. Kadın polis de kadına öyle vuramaz. Ama benim gözümün önünde erkek polisler, kadınlara coplarla vurdu. Daha beter olaylarda var. İğrenç olaylar var.
 
Daha beter, daha iğrenç olaylar derken, görüntülere yansımayan farklı şeylerin olduğunu mu söylüyorsunuz?
 
Bu söyleyeceğim şeyi ilk defa sizinle paylaşıyorum. Ben de eşimden duydum. Bir kadın eşime erkek bir polisin kadınlardan birini taciz ettiğini söylemiş. Bunu ilk defa sizinle paylaşıyorum. Şu anda bunu hiç kimse bilmiyor. Bunu eşimden öğrendim. Polislerden biri böyle bir al… yapmış. Biz yalan söyleyecek insanlar değiliz, neyse onu söyleriz. Biz onlar gibi iftiracı değiliz ve kimseye iftira etmeyiz. Tüm polisleri suçlamıyorum ama içinden bir tane ş… bunu yapmış. Namussuzun biri böyle bir şey yapmış.  Yine birçok kardeşimizin telefonu kayıp. Polis arkadaşlarımızın elindeki telefonu almış ve vermemiş. Arkadaşlarımız soruyor emniyete ama telefonlar yok. Herhalde alıp ceplerine atmışlar. Evet, o hengâmede nasılsa kim kime dum duma. Yani kim vurduya gidiyor. Birçok telefon kırıldı parçalandı ve sadece elleri ayakları kafaları gözleri kırmadılar, telefonları da kırdılar, kameraları da kırdılar, gözlükleri de kırdılar. Olur, mu böyle şey?
 
 İşkenceye varan görüntülere rağmen hiçbir üyeniz gözaltına alınmadı. Bu size de ilginç gelmiyor mu?
 
 
 O kadar darp ettiler, daha doğrusu birkaç bin insanın katıldığı bir programa müdahale ediyorlar. Benim bildiğimi sadece darp edilenler 600-700 civarında ama bunlardan 300’ü kadar darp raporu alabildi. Diğerlerine hastaneler rapor vermiyor. 
 
Evet, çok ilginç. O kadar darp ettiler, daha doğrusu birkaç bin insanın katıldığı bir programa müdahale ediyorlar. Benim bildiğimi sadece darp edilenler 600-700 civarında ama bunlardan 300’ü kadar darp raporu alabildi. Diğerlerine hastaneler rapor vermiyor. Raporu alanlarda o raporu alana kadar canları çıkmış. Bunlar yasalara göre iş yapmak istemiyorlar. Yasaya göre yapacak olsalar,  gözaltı yapmaları lazım. Amaçları darp edip, korkutup bir daha kimsenin sokağa çıkmasını engellemek.  O yüzden gözaltı yapmıyor. Yine gözaltı yapsa o insanları hastaneye götürecek, savcıya götürecek gibi gibi. Bu kadar insana hangi birisini yapacak. O yüzden bunlar o işe girmek istemiyorlar. Ayrıca biz emniyette ifade vermek istemiyoruz. Savcıya ifade vermek istiyoruz diyoruz. Savcı bu kadar insanın ifadesini mi alacak. Bir de biz bir arkadaşımızın haksız yere gözaltına alınmasına ciddi direniş geliştiriyoruz. Onlar bundan çekiniyor diye yapmıyor olabilir.
 
Bu yöntem başka kesimlere karşı da sıklıkla kullanılıyor… 
 
Bunlar kendilerine muhalif olan herkesi ya dış güçlerle iş birliği yaptıklarını söylüyorlar ya da buradaki bir “terör örgütü” ile ilişkilendiriyorlar. Bunlar, bunu bir yöntem olarak kullanıyor. Yani şunu diyorlar, ‘Sen bize karşı gelirsen, bizi eleştirirsen, bize muhalefet edersen, rejimi eleştirirsen, laikliği eleştirirsen, Türkçülüğü eleştirirsen biz sana böyle bir damga vururuz’ Bu şekilde herkesi susturmak için bunu yapıyorlar. Bu bir strateji. Yoksa bunu yapmalarını gerektirecek bir şey yok ve bunu çok iyi biliyorlar. Bu devletin insanları susturma stratejisi aslında. Bunun manası budur.
 
 Son 20 yıldır kendisine İslami diyen hiçbir dernek, cemaat sokaklara çıkıp itirazlarda bulunmadı. Hatta hak talep eden kesimler kimi cemaat tarafından “dinsizlik”le hedef gösterildiler. Neden?  
 
 
 İslam’da iyilikleri söyleme bir de kötülüklere engel olma prensibi var. İslam’ın temel prensiplerindendir bunlar.  Şimdi bakıyoruz cemaatler bu ruhu kaybetmiş durumdalar. Devlet ile güzel geçinmek istiyorlar. Hâlbuki bu şekilde hiçbir yanlış düzelmez.
 
İnsanların fikir ve ifade hürriyeti var. Allah insanı şerefli yaratmıştır. Kur-an’i Kerim buyurur ki, ‘Biz insanoğlunu, âdemoğlunu şerefli kıldık, onurlu kıldık.’ İnsan onurlu bir varlıktır. İnsanın şerefli olmasının gereği,  insanın konuşma hakkı, fikir ve ifade hürriyetidir. Tüm dünyada da bu kabul edilmiştir. İslam’da bunu kabul ediyor ve ‘Dinde zorlama yoktur’ diyor. ‘Herkes kendi fikrini, zikrini söyleyebilir’ diyor. Biz bunu yapıyoruz. Diğerleri yapmıyorlarsa onların sorunu. Korkuyor olabilirler. Aslında bakarsanız yüzyıllardan beri korkutulmuş bir toplumuz. Bu ülkede zamanında Kur-an okunması yasaklanmış, camiler ahıra çevrilmiş ve 1949 yılında çıkartılan Kur-an öğretme yasağı hala da devam ediyor. Ondan dolayı insanlar korku içerisindeler. Sokağa çıkmamaları, kendi haklarını aramıyor olmaları bu korku ile ilgili bir durum. Ama bir Müslüman fikir ve ifade hürriyetini savunmak zorundadır. Bir Müslüman zulme karşı gelmek zorundadır. Mazlumların yanında yer almak zorundadır. İslam haktır, İslam hakkı savunmaktır, İslam mazlumun yanında yer almaktır zalime karşı gelmektir. İslam’da iyilikleri söyleme bir de kötülüklere engel olma prensibi var. İslam’ın temel prensiplerindendir bunlar.  Şimdi bakıyoruz cemaatler bu ruhu kaybetmiş durumdalar. Bu İslam’ın temel prensiplerinden namaz gibi, zekât gibi bu da temel prensiplerimizdendir. Yani eğer Kur-an’i okuyor olsalardı kesinlikle böyle olmazdı. Kur-an mücadeleyi emreder. Tüm peygamberler muhaliftir. Çünkü her toplumda yanlışlar var ve peygamberler de o yanlışlara muhalefet etmişlerdir. Ama cemaatler bu ruhu kaybettikleri için muhalefeti unuttular. Dinimizin ilk kelimesi La İlahe İllallah, muhalefettir. Allahtan başka ilah tanımıyorum, tek ilah o, tek otorite o, tek kanun koyucu o. Çünkü inanların menfaatleri var kendi menfaatlerine göre hükmederler. Allah ise tüm kullar Allah’ın kullarıdır ve Allah’ın bir menfaati olamaz, her şey zaten onundur o hükmetmeli. O hükmederse herksin hakkını verir. Yani cemaatler bunu anlatmıyorlar. Devlet ile güzel geçinmek istiyorlar. Hâlbuki bu şekilde hiçbir yanlış düzelmez.
 
Bunun böyle olmasını devlet mi istiyor? 
 
Türkiye’deki İslami eğitimin yanlışlığından kaynaklanıyor. Devlet İslamiyet’i zaten doğru şekilde anlatmaz. Diyanetten bunu bekleyemeyiz. Zaten diyanet bunu öğretmez. Yani devletin bir kurumu. Dolayısıyla bu işi devlete bırakır ve bunu insanlara anlatmaz. Hani onu anlıyorum da cemaatler neden böyle. Çünkü cemaatler yanlış eğitim aldılar kendi cemaatlerinde. Eksik eğitim aldılar. Yani sadece İslam’ın ibadet ve ahlak meseleleriyle ilgililer. Oysaki bu din değildir. Din ibadet ve ahlaktan ibaret değil. Dinin evvela tevhit diye bir davası var. Din bir davadır. Bunlar dini sadece Allah’ın varlığı ve birliği ile yaşıyor.  Böyle bir dava yok İslam’da. İslam’ın davası bu değil, Allah’tan başka ilahın olmaması. Tek otoriterin Allah olması, Allah’ın dediği gibi bir dünyanın meydana gelmesi... Ve ancak o zaman adalet gerçekleşebilir.  Yoka ya bir ırk diğer ırka zülüm eder, ya zenginler fakirlere zülüm eder, ya devlet milletine zülüm eder. Krallar halkına zülüm eder. Bunu engellemek için, İslam’ın davası Allah’ın dediği olacak. İşte İslam davası bu ama cemaatlerin böyle bir davası yok. Öyle olunca yani davasız oldukları için, tüm dertler ibadet ve ahlak olunca niye sokağa çıksınlar ki. İbadet zaten yapıyorlar. İbadetten anladıkları namaz niyaz. Ahlak da zaten sorun değil. Bunlar ne kadar zülüm olursa olsun, kendilerine de zülüm yapılıyor ona da sessiz kalıyorlar. Bu İslam değil. Hangi peygamber böyle mistiktir. Hangi peygamber böyle suskundur. Tüm peygamberler mücadele etmişler. Eğer din sadece ibadet ve ahlak olsaydı o zaman Peygamberimiz ve diğer peygamberlerin başına gelenler niye geldi o zaman. Eğer Kur-an’ı okurlarsa, peygamberimizin hayatını okurlarsa bunun böyle olmadığını görecekler.
 
Hareketinizi “terörle” ilintili gösteren itham ve açıklamalar oldu. Bu kavram hakkında ne düşünüyorsunuz? 
 
“Terör ve terörizm nedir. Terörist kimdir. Vatan haini kimdir” Bunların hepsinin yerine oturtulması ve tanımlanması lazım. Adam kendi gibi düşünmeyene ‘vatan haini’ diyor. Senin gibi düşünmeyebilir. O vatanın iyiliği için düşünüyor ve senin dediğini yanlış buluyor. Senin gibi düşünmediği için sen buna vatan haini diyemezsin. “Terörün” bir tanımı var. “Teröristin” bir tanımı var. Bunlar hakkını arayana “terörist” diyor. Bunlar işin kolayını bulmuşlar. Herkesi susturmanın yolunu bulmuşlar. “Terörist deriz” demek istiyorlar. Hak arayan insan ne zamandan beri “terörist” oldu. Ben basın açıklaması yapma hakkımı kullanıyorum. Yürüyüş yapmakta hakkım. Bu konunun hal edilmesi için ‘terör nedir’, ‘terörist kimdir’, ‘vatan haini’ kimdir, hatta devlet nedir. Bunların bir kere tanımlanması lazım. Mesela ‘Polis diyor ben devletim.’ Ya sen kimsin ki ben devletim diyorsun. Sen nesin de devletim diyorsun. Dün işsiz güçsüz gezen biriydin. Ne zaman devlet oldun.  Sen devletin memurusun. Sen anayasanın bana verdiği hakkı engelliyorsun ve ‘ben devletim’ diye engelliyorsun. Sen anayasadan üstün müsün? Yani böyle bir had bilmezlik var. Onun için bu kavramların tekrar tanımlanması lazım. Ben şahsen devletin kim olduğunu bilmiyorum. Ömrüm okumakla, anlatmakla geçti ama devlet kimdir bilmiyorum. Bilen varsa söylesin, ben de öğreneyim. Bunlar gerçekten tekrar tanımlanması gereken şeyler. 
 
Hareketiniz için “Bundan sonra sokağa çıkamazlar” diyenler de oldu. Sokakta kendinizi ifade etme yöntemlerini sürdürecek misiniz?  
 
Görecekler. Görecekler nasıl sokağa çıkıyoruz. Görecekler sokağa çıkabiliyor muyuz, çıkamıyor muyuz?
 
MA / Selman Güzelyüz - Hamdullah Yağız Kesen

Diğer başlıklar

18:09 Kuzey ve Doğu Suriye'den 10 Mart Anlaşması açıklaması
17:50 Bakırhan, amcasının taziyesine katıldı
17:24 Erdoğan'dan Bahçeli'ye ziyaret
17:21 Gazeteci Hêmin Mamend’e saldıran kişiler yakalandı
17:16 Avcılar ve Beşiktaş belediyeleri soruşturmasında 2 kişi tutuklandı
17:10 Qers'te traktör kazası: 1 çocuk hayatını kaybetti
16:39 Sağlık ve hak örgütleri: S ve yüksek güvenlikli cezaevleri kapatılsın
16:36 2 aydır maaşları ödenmeyen işçiler eylem başlattı
16:23 Arap aydınlardan Abdullah Öcalan ile görüşme talebi
16:13 ÖHD ve TUAD'lıların davasında İmralı tutanakları detayı
16:03 CHP Ataşehir Kongresi durduruldu YENİLENDİ
15:54 Fransa’daki sendikalardan çağrı: Şerife Muhammedi’nin idamı durdurulsun
15:47 Semra Duva’nın taziyesine kitlesel ziyaret
15:06 'İdare ve Gözlem Kurulları kapatılsın'
14:55 Dev-Güç üyesi gözaltına alındı
14:51 Riha Barosu, İsrail'i UCM'ye şikayet edecek
14:37 Gazze'de en az 37 Filistinli katledildi
14:30 Özel'den kayyıma tepki ve 'demokratik siyaset' vurgusu
13:18 Mehmet Sincar mezarı başında anıldı
13:18 Portekiz’de tramvay kazasından sonra ‘ulusal yas’ ilan edildi
13:12 Erdoğan, Bahçeli'yi ziyaret edecek
12:59 Mor Cumartesi: Sessizlik Taliban'ın suç ortaklığıdır
12:58 Halide Türkoğlu: Barışı kadınlar öncülüğünde inşa edeceğiz
12:39 Kürtçe oyun yarışması sonuçları Kasım'da açıklanacak
10:50 Antalya'da 3 tutsağın tahliyesi ertelendi
10:45 Google hizmetleri çöktü
10:44 'Sincar davasında faili aklayıcı bir süreç işletiliyor'
10:40 Gazeteci Berekat: Özerk Yönetimsiz ne inşa olur ne de toprak bütünlüğü
10:25 Hesekê'de 4.3 büyüklüğünde deprem
10:13 Wan'da gençler şölende buluşacak
09:45 BAE'den İsrail'e uyarı: Batı Şeria'nın ilhakı kırmızı çizgidir
09:17 Tuzluçayır'da 'demokratik toplum' şöleni düzenlenecek
09:14 Rakka'da 5 DAİŞ’li yakalandı
09:04 Çocuklarının mezar taşı kaldırtılmıştı: Bu zulümdür
09:03 Cengiz Holding'in madenine karşı imza kampanyası
09:02 DEDAŞ yasağa rağmen okul bahçesine trafo kurdu
09:01 Tahliyeden 7 ay sonra yaşamını yitirdi: Öldürdükten sonra bıraktılar
09:00 04 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
03/09/2025
23:36 Yıldırım isabet eden baba ve oğlu hayatını kaybetti
23:24 Şam’ın Mezze Semti’nde patlama
22:56 Portekiz'de tramvay raydan çıktı: 15 ölü
22:52 İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ercan Kayhan öldürüldü
21:14 DAİŞ, Pakistan’daki patlamayı üstlendi
21:07 Kadın katliamlarına karşı yürüyüş: Erkek egemen sistemi yıkacağız
20:26 Kobanê'de su istasyonu bombalandı
20:18 İsrail, Lübnan'a saldırdı
19:33 'Ağaçların kesilmesi toplumsal ve kültürel yıkımdır'
19:23 223 işçi direnişte: Sendikalar hakkımıza saldırı durdurulsun
18:42 DEM Parti heyetinden CHP'ye dayanışma ziyareti
18:12 CHP'ye kayyım atanmasına tepki: Darbedir
18:06 TUAD ve ÖHD’lilerin davası: Beraat kararı demokratikleşmeye katkı sağlar
17:54 DBP ile DEM Parti'den ırkçı saldırıya uğrayan işçiye ziyaret
17:22 Mehmet Salih Süer için aile evinde taziye kuruldu
17:18 CHP, kayyıma itiraz etti
16:35 Tutsak Karak oğlunun taziyesinde kelepçeyle bekletildi
16:11 ‘Devlete, AKP’ye değil, Sayın Öcalan’a bakacağız’
15:45 Bakanlığa Hatice Onaran’ı serbest bırakın mektubu
15:04 Tahliyeleri ertelenen 30 yıllık 6 tutsak hakkında tahliye kararı
14:52 Dumlu 1 No’lu Cezaevi’nde tutsaklar açlık grevine girecek
14:32 Emekçilerden memur zammına tepki
14:22 YJA Star’lı Fatma Kaya’nın taziyesine kitlesel ziyaret
14:13 Toplu tahliye ertelemesi Meclis gündeminde
13:56 Bakırhan’dan tehditlere yanıt
12:57 İnsan Hakları Örgütü gazeteciye saldırıyı kınadı
12:36 ‘CHP il yönetiminin görevden alınması hukuksuzluktur’
12:29 KESK bakanlık önünde seslendi: KHK’lileri işlerine iade edin
12:10 CHP 81 il başkanını İstanbul'a çağırdı
11:55 Dengbêj Silêmanê Şirnexî yaşamını yitirdi
10:55 Dêrgul'de gözaltına alınan genç serbest bırakıldı
10:49 Besta’da yangın söndürüldü
10:44 TÜİK’in enflasyonu hesabı yine düşük çıktı
10:00 ENAG: Ağustos’ta enflasyon yüzde 3,23 arttı
09:57 CHP’li Avcılar ve Beşiktaş belediyelerine operasyon
09:42 BM, İran’ı derhal idamları durdurmaya çağırdı
09:27 Metris Cezaevi'nde darp ve ölüm tehdidi
09:03 Sincar'ın katledilmesinin 32'nci yılı: Büyük bir sorumluluk bıraktı
09:02 Amed Baro Başkanı: Yerel yönetimler güçlendirilmeli, eşit yurttaşlık olmalı
09:00 03 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
08:45 10 ilde sağanak yağış beklentisi
08:41 Kayyım tepkileri dinlemedi, ağaç kıyımı yeniden başladı
02/09/2025
23:30 Êlih'in en işlek caddesinde ağaç kıyımı
23:07 Silêmanî Valisi, Hêmin Mamend’e yönelik saldırıyı kınadı
22:31 Dêrgul'de bir genç gözaltına alındı
22:01 Ölümü aydınlatılmayan Sezay Koçak anıldı
21:28 BM: Gazze'de zorla yerinden edilenlerin sayısı 76 bini geçti
21:23 Abdullah Öcalan: Suriye ve Rojava kırmızı çizgimizdir
21:18 DFG: Hêmin Mamend'e yönelik saldırı açığa çıkarılsın
20:52 Gazeteci Hêmin Mamend silahlı saldırıda yaralandı
20:08 Tunç'tan 'Özgür Çelik' açıklaması: İhtiyati tedbir niteliğinde
19:52 Bahçeli'den Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldırı tehdidi
19:14 İşten çıkarılan işçilerin eylemi devam ediyor
18:21 Polisin 1 Eylül yürüyüşüne saldırısı protesto edildi
18:15 DEM Parti'den CHP il yönetiminin görevden alınmasına tepki
17:52 CHP MYK olağanüstü toplandı
17:39 İran rejimi 39 tutukluyu idam etti
17:31 ABD’li yetkiliden Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’ye ziyaret
17:25 Licik davası Kasım'a ertelendi
16:55 ÖHD ve TUAD duruşmasına yarın devam edilecek
16:50 Bedlîs İl Genel Meclis'i AKP'den DEM Parti’ye geçti
16:08 Görevden alınan Çelik'ten açıklama
15:39 CHP İstanbul İl Kongresi iptal edildi
15:21 Silêmaniye’de patlama: 1 ölü
14:19 DBP aileler arasındaki husumeti sonlandırdı
14:05 Kurtderesi'nde 'acele kamulaştırma' talanı
13:58 Hesekê-Şeddadê yolunda kaza: 12 ölü
13:02 Af Örgütü: Süveyda’da 46 Dürzi infaz edildi
12:08 Besta'da yangın
12:06 Ermeni mezarlığında kemikler dışarıda!
11:49 Afganistan'da depremin bilançosu ağırlaşıyor
11:20 MKG Ağustos raporu: 5 kadın gazeteci tutuklu
11:19 Özgür Basın Günü konserle kutlanacak
10:51 1 milyon 264 bin 506 alan adı ve web sitesine sansür
10:16 Gazetecilik ödülleri yarışmaları için başvurular sürüyor
09:36 Sudan'da heyelan: 1 köy haritadan silindi, bini aşkın ölü
09:33 1 Eylül’e katılanlar: Öcalan özgür olmalı
09:20 Afganistan'da ölü sayısı 800'ü aştı
09:02 Riha Baro Başkanı: Eşit yurttaşlık temelinde bir anayasa gerekiyor
09:01 Acar hakkında yeni şikayet: 1 milyon dolarım gitti
09:01 30 yıl sonra yeniden köyünde: Geri dönüşler için çalışma yapılmalı
09:00 02 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:48 İSTOÇ'ta yangın
01/09/2025
23:47 Akdeniz’de 1 Eylül: Artık somut adım zamanı
22:53 QSD, üst düzey bir DAİŞ'liyi yakaladığını duyurdu
22:43 Wan'da barış yürüyüşü: Komisyon İmralı'ya gitsin
22:08 Ambargo altındaki Mexmurlu çocuklardan resim sergisi
22:02 Kuzey ve Doğu Suriye: Barışın adresi İmralı
21:51 Mexmûr halkı, 1 Eylül’de Abdullah Öcalan için yürüdü
20:10 Tülay Hatimoğulları: Ezberleri bozalım, cesur olalım, somut adım atalım
20:01 Hasan Uzun’un taziyesine kitlesel ziyaret
19:42 Kadınlar barışı konuştu: Komisyon Öcalan'la görüşsün
19:30 1 Eylül eylemlerinde Öcalan'ın özgürlüğü talebi yükseldi
18:53 Amed’de 1 Eylül yürüyüşünde Öcalan’ın dev posteri açıldı
18:08 Amed'de onbinler yürüdü: Özgürlüğe yakınız
18:06 Bakırhan ve Özel ile 4 milletvekili hakkında fezleke
17:07 Taziyeyi engelleme girişimine tepki: Yas hakkını engelleyenler savaş isteyenlerdir
16:04 İHD kurucularından Didar Şensoy anıldı
15:58 Amed’de şüpheli ölüm
15:00 İstanbul Barosu adli yılı pankartla anlattı: Kara yıl
14:46 Şirnex'te kömür sahasında yangın
14:27 Bakur Kürt Kadın Birliği Platformu'ndan 1 Eylül mesajı
14:01 Amed’de çocukların yaşadığı ihlaller Meclis'e taşındı
13:43 1 Eylül etkinlikleri: Çözüm için ısrarcı ve cesur olunmalı
13:32 Barolardan adli yıl açıklaması: Bağımsız yargı ve sürece dair adım atın
13:11 Açlık grevindeki Grup Yorum üyesi 42 kilograma düştü
12:57 Trump’ın Gazze planı: 10 yıllık ABD vesayeti
12:34 Darfour’da hava saldırıları: En az 19 ölü
12:19 Amed Barosu'ndan Cumhuriyet hakkında suç duyurusu
12:12 TJA: Kalıcı, onurlu ve eşit bir barışın takipçisi olacağız
12:05 DFG: Baskılar sürüyor, 33 gazeteci cezaevinde
12:04 Öcalan: Bütün Kürtleri demokratik zeminde birlik olmaya çağırıyorum