Kuytul: Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar

img

ADANA - Adana’da üyelerine yönelik polis işkencesini “Devlet ile hükümet bize karşı birleşmiş” diyen Furkan Vakfı’nın kurucusu Alparsan Kuytul, “Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar” dedi.  

Son zamanlarda sıklıkla polis şiddetinin hedefinde olan Furkan Vakfı’nın 20 Mart’ta tutuklu 8 üyeleri için yapmak istediği yürüyüş işkence görüntüleriyle engellendi. Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul'un 15 yaşındaki oğlunun da olduğu 600 kişi yaralandı. Ortaya çıkan görüntülerde özellikle başörtülü bir polisin tesettürlü bir kadını coplaması AKP’nin başörtü politikalarını bir kez daha teşhir etti. Kamuoyu, “Eskiden kadınlar başörtülerinden dolayı kamudan atılırken, gelinen aşamada başörtülerinden dolayı coplanıyor” şeklinde tepki verdi.
 
Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul,  üyelerine yönelik saldırılar başta olmak üzere, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin eylemlerini kriminalize eden söylemlerine dair sorularımızı yanıtladı.
 
Tutuklu bulunan 8 üyeniz için yapmak istediği yürüyüş ya da açıklama polislerin saldırısıyla engellendi. Oğlunuz dahil birçok kişi ağır yaralandı. İşkence görüntüleri ortaya çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Biz haksız ve hukuksuz yere tutuklanan sekiz arkadaşımız için bir yürüyüş düzenlemek istedik ve buna dair valiliğe bildirimde bulunduk. Ancak valilikte evrak kayıtlarına bakan memur, bildiri evrakımızı alamayacağını söyledi. Sonra arkadaşlarımızı hukuk işlerine yönlendirmişler, oradakiler de evrakımızı alamayacaklarını söyleyip, vali yardımcısına yönlendirmişler. Bunun üzerine arkadaşlarımız noterde valiliğe ihbar çekmek için gidiyor noter de evrakları almıyor. Noter de evrakları almayınca, arkadaşlarımız posta yolu ile valiliğe bildirimde bulunmak için evrak yolladı.
 
Hükümet izne bağladığı basın açıklaması, toplantı ve yürüyüş hakkı için yapmak istediğiniz başvuru fili olarak engelliyor. Bir devlet kurumunun bu keyfiliğini neye bağlıyorsunuz?
 
 
 Alanda siviller hariç yaklaşık 500 polis vardı. Çok sayıda arkadaşımızın kafası kırıldı, iki arkadaşımızın beli kırıldı, bir kişinin ayağı kırıldı. İşte benim oğlum beyin kanaması geçirdi.
 
Belli ki talimat almışlar. Biz ilk etapta tam anlayamadık ama şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki, bunlar kasten evraklarımızı almadılar ve sonradan ‘sizin başvurunuz yok’ demek için’ Yaptığınız yasal değil onun için müdahale ettik’ demek için bunu yaptılar. Hâlbuki bildiri yapmış olmazsak dahi, böyle bir zülüm yapılmaz. Çünkü bizim yaptığımız şey anayasal bir haktır. Zaten anayasa izin verdiği için yani madde 34 diyor ki; herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısızı olmak şartıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir. Meğer bu şekilde bir zulüm planlıyorlarmış. Zaten saldırıdan bir gün önce konferansta bulunan eşimin yanına gelen Adana İl Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü, ‘Pazar günü sizinle müzakere bile yapmadan doğrudan saldıracağız’ demiş. Binlerce insana coplarla vurdular. Alanda siviller hariç yaklaşık 500 polis vardı. Bunlar çok büyük bir zülüm yaptılar. Çok sayıda arkadaşımızın kafası kırıldı, iki arkadaşımızın beli kırıldı, bir kişinin ayağı kırıldı. İşte benim oğlum beyin kanaması geçirdi.
 
Özellikle son beş yıldır vakfınızın çalışmalarına ve üyelerinize yönelik bir yönelim var. Bunu neye bağlıyorsunuz? 
 
Bunlar diyorlar ki, siz bize boyun eğmiyorsunuz. Evet eğmiyorum. Ben sana boyun eğmek zorunda değilim. Benim boynum Allah’ın önünde eğilmiş insanların önünde eğilmez. Bunlar bize boyun eğdirmek istiyorlar. Sekiz yıldan beridir bizimle uğraşıyorlar. Özellikle de son beş yıldır bizimle uğraşıyorlar. Velhasıl Türkiye’nin geldiği nokta bu. Diyorlar ki burası polis devletidir ve diyorlar ki,  anayasa da bizim için önemli değil, insan hakları da önemli değil. Hangi görüşten olursa olsun bunlarla hareket etmeyenlere bu zulümleri yapıyorlar. Kimine PKK deyip yapıyor, kimine FETO diyor yapıyor, kimine de Alevi deyip yapıyor. Mesele geçtiğimiz günlerde doktorlara bile yaptılar. Yine Mersin’de basın açıklaması yapmak isteyen avukatlara yaptılar. Bunar diyor ki, Türkiye’de bizden başka kimse olmasın. Biz de diyoruz bu ülke polis devleti olmasın. Bu haksızlıklar yapılmasın diyoruz.
 
 İktidar neden sizden rahatsız? 
 
Biz evvela İslami bir hareketiz. Asıl mesele bu. Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar. Bunlar laftan Müslüman. İslami bir hareket istemiyorlar. Çünkü biz tevhidi anlatıyoruz. Tevhidi anlattığımız için, la ilahe illallah’ın manasını, halkımıza anlayacağı dille anlattığımız için bize saldırıyorlar. La ilahe illallah demek, Allahtan başka ilah yok demek, Allahtan başka otorite yok demek ve itaat edilecek vatan yok demektir. Tevhidin manası bu. Biz bunları anlatınca bunlar rahatsız oluyor ve ‘Burada bizim dediğimiz olur’ diyorlar. Onun için bu saldırıları arttırıyorlar. Ayrıca bunun dışında da yapmış olduğumuz eleştiriler. Yani özetle tevhidi anlattığımız için devlet bizden rahatsız, yaptığımız eleştirilerde hükümet rahatsız. Devlet ile hükümet bize karşı birleşmiş vaziyette.
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ortaya çıkan görüntülerden sonra sizin için “Kökü dışarda olan bir adamdır” dedi. Bakan neden böyle bir açıklama yaptı? 
 
Bizim kökümüz burada. Ben buranın çocuğuyum. Burası benim vatanım. Anamda belli, babamda belli, görüştüğüm insanlarda belli. 24 saat polislerce takip ediliyorum. Nereye gitsem arkamdalar. Bununla ilgili daha evvel görüntüler de yayınladım. Ben hapiste çıktığım zamandan beri 24 saat boyunca takip altındayım. Eğer başkalarıyla benim diyaloğum varsa ya da köküm dışarıda ise neden ispat etmiyorlar. Sürekli peşimdeler. Tüm telefonlar dinleniyor hatta şu oda bile dinleniyor. Her taraf dinleniyor ve 24 saat boyunca takip altındayım. Eğer benim başkalarıyla diyaloğum varsa, ya da köküm dışarıdaysa neden ispat etmiyorlar. Bunu ispat etmeyen müfteridir, (İftira eden kimse) ve bundan dolayı ben gerek Soylu gerekse de Bahçeli ile ilgili suç duyurusunda bulunacağım. Hakkımı arayacağım. Bakalım bu savcılar milletin savcıları mı yoksa bunların savcıları mı? Bunu göreceğiz.
 
Devlet Bahçeli’den de şikayetçisiniz. Kendisi sizin için “Sokakları karıştırmak istiyor” ve “Görev yapan her polisin alnından öpüyorum” dedi…  
 
Biz ne zaman sokakları karıştırmışız. Bunlar diyorlar ki, yürüyüş, basın açıklaması yapmaya kalkarsan, ‘sokakları karıştırdın diye kabul ederiz’. Böyle saçmalık olabilir mi? O zaman Anayasa madde 34’ü, 2911 Sayılı Maddeyi değiştir, kimseye toplantı yürüyüş hakkına izin vermiyoruz deyin.  ‘Biz diktatörüz,  biz ceberut bir devletiz deyin’ olsun bitsin. Biz Libya’yız, biz Irak’ız, biz Saddam’ız de. Beşşar Esad’ız de. Ne dersen de… Yani Süleyman Soylu ile Devlet Bahçeli direk bu işin içinde. Devlet Bahçeli’nin alnından öptüğü şu polislere dünya lanet okurken, ‘Filistin’deki İsrail polislerini gördük’  diye insanlar tepki gösterirken ‘Acaba bu görüntüler İsrail’de mi çekildi’ diye insanlar tepki gösterirken, Devlet Bahçeli bu polislerin alnından öptüğünü söylüyor. Dolayısıyla bu işin arkasında Devlet Bahçeli’nin de olduğu açıkça ortadadır. Görüntülere de yansıdı. Dört beş polis bir arkadaşımızı köşeye sıkıştırıyor ve içlerinden bir tanesi testisini sıkıyor. Bağırttırmak için bunu yapıyor. Bu olacak iş mi? Bunun görüntüsü var. Devlet Bahçeli bu polislerin mi alnından öpüyor. Bunu yapan al… alnından mı öpüyor! 
 
İşkence görüntülerinden bahsettiniz. Bir diğer tepki toplayan görüntü ise başörtülü bir polisin başörtülü bir üyenizi coplamasıydı. AKP iktidara geldiği günden beri  “başörtü” söylemi üzerinden siyaset yapıyor. Buna dair neler söylemek istersiniz? 
 
Aslında hepsini bize karşı doldurmuşlar. O polis başörtülü ama başındaki örtünün ne olduğunu anlamamış ve sadece para kazanmak için o mesleğe atılmış. Başında bir örtü var ama demek ki örtü örtü değil. Bir çaput parçası anlaşılan. Bırakın bir başörtülünün bir başörtülüye vurmasını, bir başörtülü polisin açık saçık birine vurmasını da kabul edemeyiz. Yani bu işin bir kanunu var. Hiçbir zaman polis insanların başına copla vuramaz. Kadın polis de kadına öyle vuramaz. Ama benim gözümün önünde erkek polisler, kadınlara coplarla vurdu. Daha beter olaylarda var. İğrenç olaylar var.
 
Daha beter, daha iğrenç olaylar derken, görüntülere yansımayan farklı şeylerin olduğunu mu söylüyorsunuz?
 
Bu söyleyeceğim şeyi ilk defa sizinle paylaşıyorum. Ben de eşimden duydum. Bir kadın eşime erkek bir polisin kadınlardan birini taciz ettiğini söylemiş. Bunu ilk defa sizinle paylaşıyorum. Şu anda bunu hiç kimse bilmiyor. Bunu eşimden öğrendim. Polislerden biri böyle bir al… yapmış. Biz yalan söyleyecek insanlar değiliz, neyse onu söyleriz. Biz onlar gibi iftiracı değiliz ve kimseye iftira etmeyiz. Tüm polisleri suçlamıyorum ama içinden bir tane ş… bunu yapmış. Namussuzun biri böyle bir şey yapmış.  Yine birçok kardeşimizin telefonu kayıp. Polis arkadaşlarımızın elindeki telefonu almış ve vermemiş. Arkadaşlarımız soruyor emniyete ama telefonlar yok. Herhalde alıp ceplerine atmışlar. Evet, o hengâmede nasılsa kim kime dum duma. Yani kim vurduya gidiyor. Birçok telefon kırıldı parçalandı ve sadece elleri ayakları kafaları gözleri kırmadılar, telefonları da kırdılar, kameraları da kırdılar, gözlükleri de kırdılar. Olur, mu böyle şey?
 
 İşkenceye varan görüntülere rağmen hiçbir üyeniz gözaltına alınmadı. Bu size de ilginç gelmiyor mu?
 
 
 O kadar darp ettiler, daha doğrusu birkaç bin insanın katıldığı bir programa müdahale ediyorlar. Benim bildiğimi sadece darp edilenler 600-700 civarında ama bunlardan 300’ü kadar darp raporu alabildi. Diğerlerine hastaneler rapor vermiyor. 
 
Evet, çok ilginç. O kadar darp ettiler, daha doğrusu birkaç bin insanın katıldığı bir programa müdahale ediyorlar. Benim bildiğimi sadece darp edilenler 600-700 civarında ama bunlardan 300’ü kadar darp raporu alabildi. Diğerlerine hastaneler rapor vermiyor. Raporu alanlarda o raporu alana kadar canları çıkmış. Bunlar yasalara göre iş yapmak istemiyorlar. Yasaya göre yapacak olsalar,  gözaltı yapmaları lazım. Amaçları darp edip, korkutup bir daha kimsenin sokağa çıkmasını engellemek.  O yüzden gözaltı yapmıyor. Yine gözaltı yapsa o insanları hastaneye götürecek, savcıya götürecek gibi gibi. Bu kadar insana hangi birisini yapacak. O yüzden bunlar o işe girmek istemiyorlar. Ayrıca biz emniyette ifade vermek istemiyoruz. Savcıya ifade vermek istiyoruz diyoruz. Savcı bu kadar insanın ifadesini mi alacak. Bir de biz bir arkadaşımızın haksız yere gözaltına alınmasına ciddi direniş geliştiriyoruz. Onlar bundan çekiniyor diye yapmıyor olabilir.
 
Bu yöntem başka kesimlere karşı da sıklıkla kullanılıyor… 
 
Bunlar kendilerine muhalif olan herkesi ya dış güçlerle iş birliği yaptıklarını söylüyorlar ya da buradaki bir “terör örgütü” ile ilişkilendiriyorlar. Bunlar, bunu bir yöntem olarak kullanıyor. Yani şunu diyorlar, ‘Sen bize karşı gelirsen, bizi eleştirirsen, bize muhalefet edersen, rejimi eleştirirsen, laikliği eleştirirsen, Türkçülüğü eleştirirsen biz sana böyle bir damga vururuz’ Bu şekilde herkesi susturmak için bunu yapıyorlar. Bu bir strateji. Yoksa bunu yapmalarını gerektirecek bir şey yok ve bunu çok iyi biliyorlar. Bu devletin insanları susturma stratejisi aslında. Bunun manası budur.
 
 Son 20 yıldır kendisine İslami diyen hiçbir dernek, cemaat sokaklara çıkıp itirazlarda bulunmadı. Hatta hak talep eden kesimler kimi cemaat tarafından “dinsizlik”le hedef gösterildiler. Neden?  
 
 
 İslam’da iyilikleri söyleme bir de kötülüklere engel olma prensibi var. İslam’ın temel prensiplerindendir bunlar.  Şimdi bakıyoruz cemaatler bu ruhu kaybetmiş durumdalar. Devlet ile güzel geçinmek istiyorlar. Hâlbuki bu şekilde hiçbir yanlış düzelmez.
 
İnsanların fikir ve ifade hürriyeti var. Allah insanı şerefli yaratmıştır. Kur-an’i Kerim buyurur ki, ‘Biz insanoğlunu, âdemoğlunu şerefli kıldık, onurlu kıldık.’ İnsan onurlu bir varlıktır. İnsanın şerefli olmasının gereği,  insanın konuşma hakkı, fikir ve ifade hürriyetidir. Tüm dünyada da bu kabul edilmiştir. İslam’da bunu kabul ediyor ve ‘Dinde zorlama yoktur’ diyor. ‘Herkes kendi fikrini, zikrini söyleyebilir’ diyor. Biz bunu yapıyoruz. Diğerleri yapmıyorlarsa onların sorunu. Korkuyor olabilirler. Aslında bakarsanız yüzyıllardan beri korkutulmuş bir toplumuz. Bu ülkede zamanında Kur-an okunması yasaklanmış, camiler ahıra çevrilmiş ve 1949 yılında çıkartılan Kur-an öğretme yasağı hala da devam ediyor. Ondan dolayı insanlar korku içerisindeler. Sokağa çıkmamaları, kendi haklarını aramıyor olmaları bu korku ile ilgili bir durum. Ama bir Müslüman fikir ve ifade hürriyetini savunmak zorundadır. Bir Müslüman zulme karşı gelmek zorundadır. Mazlumların yanında yer almak zorundadır. İslam haktır, İslam hakkı savunmaktır, İslam mazlumun yanında yer almaktır zalime karşı gelmektir. İslam’da iyilikleri söyleme bir de kötülüklere engel olma prensibi var. İslam’ın temel prensiplerindendir bunlar.  Şimdi bakıyoruz cemaatler bu ruhu kaybetmiş durumdalar. Bu İslam’ın temel prensiplerinden namaz gibi, zekât gibi bu da temel prensiplerimizdendir. Yani eğer Kur-an’i okuyor olsalardı kesinlikle böyle olmazdı. Kur-an mücadeleyi emreder. Tüm peygamberler muhaliftir. Çünkü her toplumda yanlışlar var ve peygamberler de o yanlışlara muhalefet etmişlerdir. Ama cemaatler bu ruhu kaybettikleri için muhalefeti unuttular. Dinimizin ilk kelimesi La İlahe İllallah, muhalefettir. Allahtan başka ilah tanımıyorum, tek ilah o, tek otorite o, tek kanun koyucu o. Çünkü inanların menfaatleri var kendi menfaatlerine göre hükmederler. Allah ise tüm kullar Allah’ın kullarıdır ve Allah’ın bir menfaati olamaz, her şey zaten onundur o hükmetmeli. O hükmederse herksin hakkını verir. Yani cemaatler bunu anlatmıyorlar. Devlet ile güzel geçinmek istiyorlar. Hâlbuki bu şekilde hiçbir yanlış düzelmez.
 
Bunun böyle olmasını devlet mi istiyor? 
 
Türkiye’deki İslami eğitimin yanlışlığından kaynaklanıyor. Devlet İslamiyet’i zaten doğru şekilde anlatmaz. Diyanetten bunu bekleyemeyiz. Zaten diyanet bunu öğretmez. Yani devletin bir kurumu. Dolayısıyla bu işi devlete bırakır ve bunu insanlara anlatmaz. Hani onu anlıyorum da cemaatler neden böyle. Çünkü cemaatler yanlış eğitim aldılar kendi cemaatlerinde. Eksik eğitim aldılar. Yani sadece İslam’ın ibadet ve ahlak meseleleriyle ilgililer. Oysaki bu din değildir. Din ibadet ve ahlaktan ibaret değil. Dinin evvela tevhit diye bir davası var. Din bir davadır. Bunlar dini sadece Allah’ın varlığı ve birliği ile yaşıyor.  Böyle bir dava yok İslam’da. İslam’ın davası bu değil, Allah’tan başka ilahın olmaması. Tek otoriterin Allah olması, Allah’ın dediği gibi bir dünyanın meydana gelmesi... Ve ancak o zaman adalet gerçekleşebilir.  Yoka ya bir ırk diğer ırka zülüm eder, ya zenginler fakirlere zülüm eder, ya devlet milletine zülüm eder. Krallar halkına zülüm eder. Bunu engellemek için, İslam’ın davası Allah’ın dediği olacak. İşte İslam davası bu ama cemaatlerin böyle bir davası yok. Öyle olunca yani davasız oldukları için, tüm dertler ibadet ve ahlak olunca niye sokağa çıksınlar ki. İbadet zaten yapıyorlar. İbadetten anladıkları namaz niyaz. Ahlak da zaten sorun değil. Bunlar ne kadar zülüm olursa olsun, kendilerine de zülüm yapılıyor ona da sessiz kalıyorlar. Bu İslam değil. Hangi peygamber böyle mistiktir. Hangi peygamber böyle suskundur. Tüm peygamberler mücadele etmişler. Eğer din sadece ibadet ve ahlak olsaydı o zaman Peygamberimiz ve diğer peygamberlerin başına gelenler niye geldi o zaman. Eğer Kur-an’ı okurlarsa, peygamberimizin hayatını okurlarsa bunun böyle olmadığını görecekler.
 
Hareketinizi “terörle” ilintili gösteren itham ve açıklamalar oldu. Bu kavram hakkında ne düşünüyorsunuz? 
 
“Terör ve terörizm nedir. Terörist kimdir. Vatan haini kimdir” Bunların hepsinin yerine oturtulması ve tanımlanması lazım. Adam kendi gibi düşünmeyene ‘vatan haini’ diyor. Senin gibi düşünmeyebilir. O vatanın iyiliği için düşünüyor ve senin dediğini yanlış buluyor. Senin gibi düşünmediği için sen buna vatan haini diyemezsin. “Terörün” bir tanımı var. “Teröristin” bir tanımı var. Bunlar hakkını arayana “terörist” diyor. Bunlar işin kolayını bulmuşlar. Herkesi susturmanın yolunu bulmuşlar. “Terörist deriz” demek istiyorlar. Hak arayan insan ne zamandan beri “terörist” oldu. Ben basın açıklaması yapma hakkımı kullanıyorum. Yürüyüş yapmakta hakkım. Bu konunun hal edilmesi için ‘terör nedir’, ‘terörist kimdir’, ‘vatan haini’ kimdir, hatta devlet nedir. Bunların bir kere tanımlanması lazım. Mesela ‘Polis diyor ben devletim.’ Ya sen kimsin ki ben devletim diyorsun. Sen nesin de devletim diyorsun. Dün işsiz güçsüz gezen biriydin. Ne zaman devlet oldun.  Sen devletin memurusun. Sen anayasanın bana verdiği hakkı engelliyorsun ve ‘ben devletim’ diye engelliyorsun. Sen anayasadan üstün müsün? Yani böyle bir had bilmezlik var. Onun için bu kavramların tekrar tanımlanması lazım. Ben şahsen devletin kim olduğunu bilmiyorum. Ömrüm okumakla, anlatmakla geçti ama devlet kimdir bilmiyorum. Bilen varsa söylesin, ben de öğreneyim. Bunlar gerçekten tekrar tanımlanması gereken şeyler. 
 
Hareketiniz için “Bundan sonra sokağa çıkamazlar” diyenler de oldu. Sokakta kendinizi ifade etme yöntemlerini sürdürecek misiniz?  
 
Görecekler. Görecekler nasıl sokağa çıkıyoruz. Görecekler sokağa çıkabiliyor muyuz, çıkamıyor muyuz?
 
MA / Selman Güzelyüz - Hamdullah Yağız Kesen

Diğer başlıklar

22:50 İBB soruşturmasında gözaltı sayısı arttı
22:46 Kadınlar takas pazarı kurdu
22:15 Fidan, Şeybani ve Barrack'la görüştü
21:34 Halk toplantılarında Öcalan’ın görüntülü çağrısı izletildi
21:16 Barrack'tan 'uzlaşı' açıklaması
20:26 Yolcu otobüsü dağ yamacına çarptı: 4 ölü
20:15 Çevrecilerden 'talan yasası'na karşı mücadele çağrısı
20:08 Ankara'da Pirsûs Katliamı yürüyüşüne polis saldırısı
20:05 İstanbul'da yürüyüş: Rojava yaşadıkça 33'ler de yaşayacak
19:21 Halkevci Kadınlar'a süreç ziyareti
19:13 İran'dan YRK'ye saldırı
17:58 Êzidîlerden 7 maddelik sonuç bildirgesi
17:00 Bayındır: Yeni dönemde daha fazla örgütleneceğiz
16:39 Zorê Çayı'nda yapılacak HES’e karşı yürüyüş
16:30 Çesen ve Gözeten için 7 yıl sonra taziye
16:13 Nisêbîn’de şüpheli kadın ölümü
15:49 İsrail'den yardım bekleyen Filistinlilere saldırı: 73 ölü
14:17 Birçok kentte anma: Düşleri yarım kalmadı
13:56 Tülay Hatimoğulları: Barışın önünü açmak için yüzleşmeliyiz
13:27 Uşak ve Afyon'da yangın
13:14 ‘Analar Çalıştayı’ sonuç bildirgesi: Yeniden inşa görevi önümüzde
12:09 İzmir'de kadın katliamı
11:47 33 'Düş Yolcusu' anması: Failler yargılanmalı
10:20 İstanbul'da 4 gecekondu yandı
09:32 Tarihi tören Jin derginin kapağında
09:06 Emekliler Yargıtay kararına tepkili: Nasıl geçineceğiz?
09:04 Newala Qoriyê ziyaretçilerin çöpleriyle kirleniyor
09:03 Yasak ve göç dayatmasına rağmen Sûr'u terk etmedi
09:02 Polis karnına tekme atmıştı: Bebeğim doğmadan devlet şiddetiyle karşılaştı
09:02 Tarihi töreni izleyen Arı: İnkar ve asimilasyon son bulmalı
09:01 Kıbrıs'ta 51 yıldır statüsüzlük dayatılıyor
09:00 Kobanê yolunda bir Düş Yolcusu: Hogir
09:00 20 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:46 Süveyda'ya saldıran DAİŞ'liler canlı yayında!
19/07/2025
23:30 Siweyda'nın Erîqa köyünde çatışmalar yaşanıyor
23:06 Qamişlo’da 19 Temmuz devriminin yıldönümü kutlandı
22:57 Pedersen: Siweyda için çözüm yeni anayasadır
22:51 Zelenski'den Rusya'ya üçüncü tur müzakere teklifi
22:45 Gelecek Partisi'nden 2 milletvekili istifa etti
22:36 Maden yasasına karşı 'yaşam nöbeti' başlatıldı
22:20 'Barış İnşasında Ölüye Saygı ve Adalet Talebi' paneli düzenlenecek
22:13 Tülay Hatimoğulları: Eşit yurttaşlık hakkı tanımlanana dek bu mücadelemiz ortaktır
21:59 Şirnex'te halk buluşması: Öcalan tecritte olmasına rağmen mücadeleyi büyüttü
21:45 Amed'de Rojava Devrimi kutlaması
21:17 Siweyda'da halk insani krizle karşı karşıya
20:34 Eskişehirliler asgari ücrete zam istedi
19:04 İki kez infazı yakılan tutsak tahliye oldu
18:23 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Yeni bir yüzyılı birlikte kurmanın yöntemini bulacağız
17:49 Eskişehir'de iş cinayeti
17:44 Zeytinliklere dair kanun teklifi Meclis'ten geçti
17:30 Ateşkese rağmen Siweyda’ya yönelik saldırılar sürüyor
17:08 ‘Analar Çalıştayı’nda Suriye’deki Alevi ve Düzilere destek çağrısı
17:05 SOHR: 13 Temmuz’dan bu yana 940 kişi öldü
16:55 DİSK Basın-İş ‘Freelance Emek Çalıştayı’ düzenleyecek
16:14 Hekimlerin öncülüğünde ‘süreç’ için imza kampanyası
16:12 Sine Cezaevi’ndeki 3 Kürt açlık grevine başladı
16:04 Kadınlardan Suriye'deki Alevi ve kadınlara yönelik soykırıma karşı mücadele çağrısı
16:00 Hasta tutsaklar Çalık ve Elbi için tahliye çağrısı
15:53 Ayşe Tokyaz’ın katledilmesiyle ilgili bir polis gözaltına alındı
15:22 Altan Öymen hayatını kaybetti
15:20 Kürtçe müzik dinleyen aileye polisin ateş açtığı görüntü ortaya çıktı
14:53 Wan Ekoloji Meclisi kuruluşunu ilan etti: Öcalan’ın ektiği barış tohumu umut oldu
14:37 Zeytinliklere dair kanun teklifi Genel Kurul’da görüşülüyor
14:31 Wan’da kurulan taziyelere kitlesel ziyaret
14:19 Dürzi kadından QSD'ye çağrı: Koridor açın
13:51 İsrail ve Suriye geçiş hükümeti ateşkes konusunda anlaştı
13:47 Kayıp yakınları 4 kentte adalet talep etti
13:29 DAD’tan çalıştay: Analar hakikatin taşıyıcısıdır
13:09 33 yıl önce kaybettirilen Hasan Gülünay için adalet istediler
12:43 Riha'da gazetecilerle süreç toplantısı
12:38 DEM Parti Kadın Meclisi Bursa’da kadınlarla buluştu
12:33 Koğuşuna kamera takılan tutsak Adalet Bakanlığı'na dava açtı
12:14 HDK’den ‘Rojava’ açıklaması: Özerk Yönetim tanınmalı
11:09 MKG Ayfer Serçe'yi andı: Kalemi yazmaya devam ediyor
10:56 Kongra Star’dan 19 Temmuz açıklaması: Yeni tehditlere karşı öz savunmayı güçlendirelim
10:51 Husiler’den İsrail’e saldırı
10:40 Cemil Bayık'tan iktidara çağrı: Demokratik siyaseti esas alın
09:50 Şiddet ve tehdide maruz kalan hasta tutsağa hücre cezası
09:15 Altın fiyatı yükseldikçe imitasyona yönelim arttı
09:09 Ankara'nın kültürel hafızası yıkıldı
09:07 Pirsûs Katliamı: Türkiye demokratikleşecekse failler ortaya çıkarılsın
09:06 Sümeyye Boz: Öcalan'ın özgür çalışma ve yaşam koşulları sağlanmalı
09:04 Kaya: Entegrasyon için hızlıca yasal düzenlemeler yapılmalı
09:03 Riha’da kadınlar ilk ‘takas’ pazarını kuracak
09:02 Tek gayeleri sürecin başarıya ulaşması: Herkes çaba göstermeli
09:01 33 'Düş Yolcusu'nun aileleri 10 yıldır adalet mücadelesinde
09:00 19 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
18/07/2025
23:52 CHP kurultayı davası AYM’ye taşındı
23:24 Halk, katılımcı bütçe toplantısında taleplerini dile getirdi
23:19 Suriye geçiş hükümeti ateşkesi reddetti
23:13 DEM Parti: Mahkeme açıkça suç işliyor
22:41 DEM Parti ve CHP'den Kobanê Davası'ndaki tahliye talebinin reddine tepki
22:18 Akdeniz'de 4.1 büyüklüğünde deprem
21:22 Barış mücadelesinde meslek örgütlerinin rolü tartışıldı
20:33 ATK'den Murat Çalık'ın tetkiklerinin tekrar yapılması yönünde karar
20:19 İzBB'de eylemler sonuç verdi: İşçiler geri alınacak
20:12 Ankara’da sel: Yurttaşlar mahsur kaldı
20:08 Özerk Yönetim: Devrimin kazanımlarını koruyalım
20:04 Gever’de farklı tarihlerde tahliye edilenlere kitlesel ziyaret
19:57 Mêrdîn’de DEDAŞ tepkisi: Halka zulüm yapılıyor
19:49 Kobanê Davası tutsaklarının tahliye başvurusu reddedildi
19:32 İzBB işçileri belediyenin kapısına dayandı
19:28 Kayyıma rağmen beşinci kez toplandılar: Sürece her kesim destek vermeli
19:13 Erdoğan'dan Putin'le telefon görüşmesi
19:07 Êlih Emek ve Demokrasi Platformu: Kayyım, imar planını gizlemeye çalışıyor
18:52 Bahçeli: İmralı açıklaması sonuç vermiştir
18:24 85 yaşındaki tutsak Güler cezaevinden çıktı
17:49 Elazığ Cezaevi önünde işkence protestosu
17:47 Erdoğan'dan süreç açıklaması
17:34 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Tüm siyasi partiler sürece dahil olmalı
17:21 Meletî'de kimyasal madde üreten fabrikada patlama
17:10 Elbak’ta halk buluşması: Direnişle kendimizi tüm dünyaya tanıttık
16:56 Aydın'da Alevi buluşması: Silah bırakanlara güvence verilmeli
16:33 Çocuklara dışkı yedirildi, bakanlık 'korumaya' gerek duymadı!
16:10 Amed'de kadın buluşmaları başladı
15:41 Munzur Festivali'nin programı açıklandı
15:38 Marmara cezaevleri raporu: 3 ayda bin 351 hak ihlali
15:26 Süveyda Askerî Meclisi: Stratejik kontrol sağlandı, direniş sürüyor
15:11 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Aleviler olmadan demokratik toplum olmaz
14:41 Ailelerden İmralı için başvuru
14:39 BM’den Süveyda için acil soruşturma çağrısı
14:28 Sıddık Güler hakkında tahliye kararı
14:14 Sağlık emekçileri TİS taleplerini açıkladı
13:55 Adana Alevi Platformu: Dürziler için koridor açılsın
13:53 Suriye'de kaçırılan Alevi kadınlar için 7 ilde eylem
13:38 Cezaevinde Amedspor ismine ve rengine sansür
13:23 Komisyon toplantısında hangi kararlar alındı?
13:05 Dumlu Cezaevi’nde 1980 uygulamaları devrede
12:54 Sırrı Süreyya Önder'in adı Meletî'de yaşatılacak
12:46 30 yıllık tutsağın tahliyesi 2’nci kez ertelendi
12:44 Meclis'teki komisyon toplantısı sona erdi
11:44 Ayşe Barım ATK’ye sevk edildi
11:38 İki gazeteciye beraat 1 gazeteciye ceza
11:12 MHP'li Yıldız'dan 'İmralı Notları' kitabıyla paylaşım
10:45 Tunç Soyer ve belediye yöneticilerinin iddianamesi hazırlandı
10:24 Partiler komisyon için toplandı
10:13 Kayyım Qelqelî'ye tahsis edilen aracı geri aldı, projeleri iptal etti
09:50 Töreni izleyen SYKP Eş Genel Başkanı: Herkes için umut oldu
09:47 Orta Anadolu Kürtleri sürecin yanında
09:45 Riha'da gençler 'özgürlük' şöleninde buluşacak
09:43 'Yasal düzenlemeler yapılmalı'
09:42 Ağaç kesimi Mêrgomar’a uzandı!
09:38 Riha’da 200’ü aşkın buluşma: Devlet somut adım atsın
09:34 Özlem Bilgi: Çocuk istismarına karşı sessizlik suçtur
09:32 Çocuklarını törende izlediler: Dünya Öcalan'ın teorik ve pratik gücünü gördü
09:30 Sêrtliler: Abdullah Öcalan özgür olmalı
09:27 Koplular: Devletin büyük adımlar atması gerekiyor
09:25 ‘Analar Çalıştayı’ düzenlenecek: Rêya Heq inancında kadın yaşamdır
09:23 Sosyalist gençler Pirsûs'ta katledilenlerin izinde
09:22 Silahlarını yakanlarla görüştü: Geri dönüş yok, mücadele bitmedi