Kuytul: Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar

img

ADANA - Adana’da üyelerine yönelik polis işkencesini “Devlet ile hükümet bize karşı birleşmiş” diyen Furkan Vakfı’nın kurucusu Alparsan Kuytul, “Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar” dedi.  

Son zamanlarda sıklıkla polis şiddetinin hedefinde olan Furkan Vakfı’nın 20 Mart’ta tutuklu 8 üyeleri için yapmak istediği yürüyüş işkence görüntüleriyle engellendi. Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul'un 15 yaşındaki oğlunun da olduğu 600 kişi yaralandı. Ortaya çıkan görüntülerde özellikle başörtülü bir polisin tesettürlü bir kadını coplaması AKP’nin başörtü politikalarını bir kez daha teşhir etti. Kamuoyu, “Eskiden kadınlar başörtülerinden dolayı kamudan atılırken, gelinen aşamada başörtülerinden dolayı coplanıyor” şeklinde tepki verdi.
 
Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul,  üyelerine yönelik saldırılar başta olmak üzere, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin eylemlerini kriminalize eden söylemlerine dair sorularımızı yanıtladı.
 
Tutuklu bulunan 8 üyeniz için yapmak istediği yürüyüş ya da açıklama polislerin saldırısıyla engellendi. Oğlunuz dahil birçok kişi ağır yaralandı. İşkence görüntüleri ortaya çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Biz haksız ve hukuksuz yere tutuklanan sekiz arkadaşımız için bir yürüyüş düzenlemek istedik ve buna dair valiliğe bildirimde bulunduk. Ancak valilikte evrak kayıtlarına bakan memur, bildiri evrakımızı alamayacağını söyledi. Sonra arkadaşlarımızı hukuk işlerine yönlendirmişler, oradakiler de evrakımızı alamayacaklarını söyleyip, vali yardımcısına yönlendirmişler. Bunun üzerine arkadaşlarımız noterde valiliğe ihbar çekmek için gidiyor noter de evrakları almıyor. Noter de evrakları almayınca, arkadaşlarımız posta yolu ile valiliğe bildirimde bulunmak için evrak yolladı.
 
Hükümet izne bağladığı basın açıklaması, toplantı ve yürüyüş hakkı için yapmak istediğiniz başvuru fili olarak engelliyor. Bir devlet kurumunun bu keyfiliğini neye bağlıyorsunuz?
 
 
 Alanda siviller hariç yaklaşık 500 polis vardı. Çok sayıda arkadaşımızın kafası kırıldı, iki arkadaşımızın beli kırıldı, bir kişinin ayağı kırıldı. İşte benim oğlum beyin kanaması geçirdi.
 
Belli ki talimat almışlar. Biz ilk etapta tam anlayamadık ama şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki, bunlar kasten evraklarımızı almadılar ve sonradan ‘sizin başvurunuz yok’ demek için’ Yaptığınız yasal değil onun için müdahale ettik’ demek için bunu yaptılar. Hâlbuki bildiri yapmış olmazsak dahi, böyle bir zülüm yapılmaz. Çünkü bizim yaptığımız şey anayasal bir haktır. Zaten anayasa izin verdiği için yani madde 34 diyor ki; herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısızı olmak şartıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir. Meğer bu şekilde bir zulüm planlıyorlarmış. Zaten saldırıdan bir gün önce konferansta bulunan eşimin yanına gelen Adana İl Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü, ‘Pazar günü sizinle müzakere bile yapmadan doğrudan saldıracağız’ demiş. Binlerce insana coplarla vurdular. Alanda siviller hariç yaklaşık 500 polis vardı. Bunlar çok büyük bir zülüm yaptılar. Çok sayıda arkadaşımızın kafası kırıldı, iki arkadaşımızın beli kırıldı, bir kişinin ayağı kırıldı. İşte benim oğlum beyin kanaması geçirdi.
 
Özellikle son beş yıldır vakfınızın çalışmalarına ve üyelerinize yönelik bir yönelim var. Bunu neye bağlıyorsunuz? 
 
Bunlar diyorlar ki, siz bize boyun eğmiyorsunuz. Evet eğmiyorum. Ben sana boyun eğmek zorunda değilim. Benim boynum Allah’ın önünde eğilmiş insanların önünde eğilmez. Bunlar bize boyun eğdirmek istiyorlar. Sekiz yıldan beridir bizimle uğraşıyorlar. Özellikle de son beş yıldır bizimle uğraşıyorlar. Velhasıl Türkiye’nin geldiği nokta bu. Diyorlar ki burası polis devletidir ve diyorlar ki,  anayasa da bizim için önemli değil, insan hakları da önemli değil. Hangi görüşten olursa olsun bunlarla hareket etmeyenlere bu zulümleri yapıyorlar. Kimine PKK deyip yapıyor, kimine FETO diyor yapıyor, kimine de Alevi deyip yapıyor. Mesele geçtiğimiz günlerde doktorlara bile yaptılar. Yine Mersin’de basın açıklaması yapmak isteyen avukatlara yaptılar. Bunar diyor ki, Türkiye’de bizden başka kimse olmasın. Biz de diyoruz bu ülke polis devleti olmasın. Bu haksızlıklar yapılmasın diyoruz.
 
 İktidar neden sizden rahatsız? 
 
Biz evvela İslami bir hareketiz. Asıl mesele bu. Bunlar İslami hareketten nefret ediyorlar. Bunlar laftan Müslüman. İslami bir hareket istemiyorlar. Çünkü biz tevhidi anlatıyoruz. Tevhidi anlattığımız için, la ilahe illallah’ın manasını, halkımıza anlayacağı dille anlattığımız için bize saldırıyorlar. La ilahe illallah demek, Allahtan başka ilah yok demek, Allahtan başka otorite yok demek ve itaat edilecek vatan yok demektir. Tevhidin manası bu. Biz bunları anlatınca bunlar rahatsız oluyor ve ‘Burada bizim dediğimiz olur’ diyorlar. Onun için bu saldırıları arttırıyorlar. Ayrıca bunun dışında da yapmış olduğumuz eleştiriler. Yani özetle tevhidi anlattığımız için devlet bizden rahatsız, yaptığımız eleştirilerde hükümet rahatsız. Devlet ile hükümet bize karşı birleşmiş vaziyette.
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ortaya çıkan görüntülerden sonra sizin için “Kökü dışarda olan bir adamdır” dedi. Bakan neden böyle bir açıklama yaptı? 
 
Bizim kökümüz burada. Ben buranın çocuğuyum. Burası benim vatanım. Anamda belli, babamda belli, görüştüğüm insanlarda belli. 24 saat polislerce takip ediliyorum. Nereye gitsem arkamdalar. Bununla ilgili daha evvel görüntüler de yayınladım. Ben hapiste çıktığım zamandan beri 24 saat boyunca takip altındayım. Eğer başkalarıyla benim diyaloğum varsa ya da köküm dışarıda ise neden ispat etmiyorlar. Sürekli peşimdeler. Tüm telefonlar dinleniyor hatta şu oda bile dinleniyor. Her taraf dinleniyor ve 24 saat boyunca takip altındayım. Eğer benim başkalarıyla diyaloğum varsa, ya da köküm dışarıdaysa neden ispat etmiyorlar. Bunu ispat etmeyen müfteridir, (İftira eden kimse) ve bundan dolayı ben gerek Soylu gerekse de Bahçeli ile ilgili suç duyurusunda bulunacağım. Hakkımı arayacağım. Bakalım bu savcılar milletin savcıları mı yoksa bunların savcıları mı? Bunu göreceğiz.
 
Devlet Bahçeli’den de şikayetçisiniz. Kendisi sizin için “Sokakları karıştırmak istiyor” ve “Görev yapan her polisin alnından öpüyorum” dedi…  
 
Biz ne zaman sokakları karıştırmışız. Bunlar diyorlar ki, yürüyüş, basın açıklaması yapmaya kalkarsan, ‘sokakları karıştırdın diye kabul ederiz’. Böyle saçmalık olabilir mi? O zaman Anayasa madde 34’ü, 2911 Sayılı Maddeyi değiştir, kimseye toplantı yürüyüş hakkına izin vermiyoruz deyin.  ‘Biz diktatörüz,  biz ceberut bir devletiz deyin’ olsun bitsin. Biz Libya’yız, biz Irak’ız, biz Saddam’ız de. Beşşar Esad’ız de. Ne dersen de… Yani Süleyman Soylu ile Devlet Bahçeli direk bu işin içinde. Devlet Bahçeli’nin alnından öptüğü şu polislere dünya lanet okurken, ‘Filistin’deki İsrail polislerini gördük’  diye insanlar tepki gösterirken ‘Acaba bu görüntüler İsrail’de mi çekildi’ diye insanlar tepki gösterirken, Devlet Bahçeli bu polislerin alnından öptüğünü söylüyor. Dolayısıyla bu işin arkasında Devlet Bahçeli’nin de olduğu açıkça ortadadır. Görüntülere de yansıdı. Dört beş polis bir arkadaşımızı köşeye sıkıştırıyor ve içlerinden bir tanesi testisini sıkıyor. Bağırttırmak için bunu yapıyor. Bu olacak iş mi? Bunun görüntüsü var. Devlet Bahçeli bu polislerin mi alnından öpüyor. Bunu yapan al… alnından mı öpüyor! 
 
İşkence görüntülerinden bahsettiniz. Bir diğer tepki toplayan görüntü ise başörtülü bir polisin başörtülü bir üyenizi coplamasıydı. AKP iktidara geldiği günden beri  “başörtü” söylemi üzerinden siyaset yapıyor. Buna dair neler söylemek istersiniz? 
 
Aslında hepsini bize karşı doldurmuşlar. O polis başörtülü ama başındaki örtünün ne olduğunu anlamamış ve sadece para kazanmak için o mesleğe atılmış. Başında bir örtü var ama demek ki örtü örtü değil. Bir çaput parçası anlaşılan. Bırakın bir başörtülünün bir başörtülüye vurmasını, bir başörtülü polisin açık saçık birine vurmasını da kabul edemeyiz. Yani bu işin bir kanunu var. Hiçbir zaman polis insanların başına copla vuramaz. Kadın polis de kadına öyle vuramaz. Ama benim gözümün önünde erkek polisler, kadınlara coplarla vurdu. Daha beter olaylarda var. İğrenç olaylar var.
 
Daha beter, daha iğrenç olaylar derken, görüntülere yansımayan farklı şeylerin olduğunu mu söylüyorsunuz?
 
Bu söyleyeceğim şeyi ilk defa sizinle paylaşıyorum. Ben de eşimden duydum. Bir kadın eşime erkek bir polisin kadınlardan birini taciz ettiğini söylemiş. Bunu ilk defa sizinle paylaşıyorum. Şu anda bunu hiç kimse bilmiyor. Bunu eşimden öğrendim. Polislerden biri böyle bir al… yapmış. Biz yalan söyleyecek insanlar değiliz, neyse onu söyleriz. Biz onlar gibi iftiracı değiliz ve kimseye iftira etmeyiz. Tüm polisleri suçlamıyorum ama içinden bir tane ş… bunu yapmış. Namussuzun biri böyle bir şey yapmış.  Yine birçok kardeşimizin telefonu kayıp. Polis arkadaşlarımızın elindeki telefonu almış ve vermemiş. Arkadaşlarımız soruyor emniyete ama telefonlar yok. Herhalde alıp ceplerine atmışlar. Evet, o hengâmede nasılsa kim kime dum duma. Yani kim vurduya gidiyor. Birçok telefon kırıldı parçalandı ve sadece elleri ayakları kafaları gözleri kırmadılar, telefonları da kırdılar, kameraları da kırdılar, gözlükleri de kırdılar. Olur, mu böyle şey?
 
 İşkenceye varan görüntülere rağmen hiçbir üyeniz gözaltına alınmadı. Bu size de ilginç gelmiyor mu?
 
 
 O kadar darp ettiler, daha doğrusu birkaç bin insanın katıldığı bir programa müdahale ediyorlar. Benim bildiğimi sadece darp edilenler 600-700 civarında ama bunlardan 300’ü kadar darp raporu alabildi. Diğerlerine hastaneler rapor vermiyor. 
 
Evet, çok ilginç. O kadar darp ettiler, daha doğrusu birkaç bin insanın katıldığı bir programa müdahale ediyorlar. Benim bildiğimi sadece darp edilenler 600-700 civarında ama bunlardan 300’ü kadar darp raporu alabildi. Diğerlerine hastaneler rapor vermiyor. Raporu alanlarda o raporu alana kadar canları çıkmış. Bunlar yasalara göre iş yapmak istemiyorlar. Yasaya göre yapacak olsalar,  gözaltı yapmaları lazım. Amaçları darp edip, korkutup bir daha kimsenin sokağa çıkmasını engellemek.  O yüzden gözaltı yapmıyor. Yine gözaltı yapsa o insanları hastaneye götürecek, savcıya götürecek gibi gibi. Bu kadar insana hangi birisini yapacak. O yüzden bunlar o işe girmek istemiyorlar. Ayrıca biz emniyette ifade vermek istemiyoruz. Savcıya ifade vermek istiyoruz diyoruz. Savcı bu kadar insanın ifadesini mi alacak. Bir de biz bir arkadaşımızın haksız yere gözaltına alınmasına ciddi direniş geliştiriyoruz. Onlar bundan çekiniyor diye yapmıyor olabilir.
 
Bu yöntem başka kesimlere karşı da sıklıkla kullanılıyor… 
 
Bunlar kendilerine muhalif olan herkesi ya dış güçlerle iş birliği yaptıklarını söylüyorlar ya da buradaki bir “terör örgütü” ile ilişkilendiriyorlar. Bunlar, bunu bir yöntem olarak kullanıyor. Yani şunu diyorlar, ‘Sen bize karşı gelirsen, bizi eleştirirsen, bize muhalefet edersen, rejimi eleştirirsen, laikliği eleştirirsen, Türkçülüğü eleştirirsen biz sana böyle bir damga vururuz’ Bu şekilde herkesi susturmak için bunu yapıyorlar. Bu bir strateji. Yoksa bunu yapmalarını gerektirecek bir şey yok ve bunu çok iyi biliyorlar. Bu devletin insanları susturma stratejisi aslında. Bunun manası budur.
 
 Son 20 yıldır kendisine İslami diyen hiçbir dernek, cemaat sokaklara çıkıp itirazlarda bulunmadı. Hatta hak talep eden kesimler kimi cemaat tarafından “dinsizlik”le hedef gösterildiler. Neden?  
 
 
 İslam’da iyilikleri söyleme bir de kötülüklere engel olma prensibi var. İslam’ın temel prensiplerindendir bunlar.  Şimdi bakıyoruz cemaatler bu ruhu kaybetmiş durumdalar. Devlet ile güzel geçinmek istiyorlar. Hâlbuki bu şekilde hiçbir yanlış düzelmez.
 
İnsanların fikir ve ifade hürriyeti var. Allah insanı şerefli yaratmıştır. Kur-an’i Kerim buyurur ki, ‘Biz insanoğlunu, âdemoğlunu şerefli kıldık, onurlu kıldık.’ İnsan onurlu bir varlıktır. İnsanın şerefli olmasının gereği,  insanın konuşma hakkı, fikir ve ifade hürriyetidir. Tüm dünyada da bu kabul edilmiştir. İslam’da bunu kabul ediyor ve ‘Dinde zorlama yoktur’ diyor. ‘Herkes kendi fikrini, zikrini söyleyebilir’ diyor. Biz bunu yapıyoruz. Diğerleri yapmıyorlarsa onların sorunu. Korkuyor olabilirler. Aslında bakarsanız yüzyıllardan beri korkutulmuş bir toplumuz. Bu ülkede zamanında Kur-an okunması yasaklanmış, camiler ahıra çevrilmiş ve 1949 yılında çıkartılan Kur-an öğretme yasağı hala da devam ediyor. Ondan dolayı insanlar korku içerisindeler. Sokağa çıkmamaları, kendi haklarını aramıyor olmaları bu korku ile ilgili bir durum. Ama bir Müslüman fikir ve ifade hürriyetini savunmak zorundadır. Bir Müslüman zulme karşı gelmek zorundadır. Mazlumların yanında yer almak zorundadır. İslam haktır, İslam hakkı savunmaktır, İslam mazlumun yanında yer almaktır zalime karşı gelmektir. İslam’da iyilikleri söyleme bir de kötülüklere engel olma prensibi var. İslam’ın temel prensiplerindendir bunlar.  Şimdi bakıyoruz cemaatler bu ruhu kaybetmiş durumdalar. Bu İslam’ın temel prensiplerinden namaz gibi, zekât gibi bu da temel prensiplerimizdendir. Yani eğer Kur-an’i okuyor olsalardı kesinlikle böyle olmazdı. Kur-an mücadeleyi emreder. Tüm peygamberler muhaliftir. Çünkü her toplumda yanlışlar var ve peygamberler de o yanlışlara muhalefet etmişlerdir. Ama cemaatler bu ruhu kaybettikleri için muhalefeti unuttular. Dinimizin ilk kelimesi La İlahe İllallah, muhalefettir. Allahtan başka ilah tanımıyorum, tek ilah o, tek otorite o, tek kanun koyucu o. Çünkü inanların menfaatleri var kendi menfaatlerine göre hükmederler. Allah ise tüm kullar Allah’ın kullarıdır ve Allah’ın bir menfaati olamaz, her şey zaten onundur o hükmetmeli. O hükmederse herksin hakkını verir. Yani cemaatler bunu anlatmıyorlar. Devlet ile güzel geçinmek istiyorlar. Hâlbuki bu şekilde hiçbir yanlış düzelmez.
 
Bunun böyle olmasını devlet mi istiyor? 
 
Türkiye’deki İslami eğitimin yanlışlığından kaynaklanıyor. Devlet İslamiyet’i zaten doğru şekilde anlatmaz. Diyanetten bunu bekleyemeyiz. Zaten diyanet bunu öğretmez. Yani devletin bir kurumu. Dolayısıyla bu işi devlete bırakır ve bunu insanlara anlatmaz. Hani onu anlıyorum da cemaatler neden böyle. Çünkü cemaatler yanlış eğitim aldılar kendi cemaatlerinde. Eksik eğitim aldılar. Yani sadece İslam’ın ibadet ve ahlak meseleleriyle ilgililer. Oysaki bu din değildir. Din ibadet ve ahlaktan ibaret değil. Dinin evvela tevhit diye bir davası var. Din bir davadır. Bunlar dini sadece Allah’ın varlığı ve birliği ile yaşıyor.  Böyle bir dava yok İslam’da. İslam’ın davası bu değil, Allah’tan başka ilahın olmaması. Tek otoriterin Allah olması, Allah’ın dediği gibi bir dünyanın meydana gelmesi... Ve ancak o zaman adalet gerçekleşebilir.  Yoka ya bir ırk diğer ırka zülüm eder, ya zenginler fakirlere zülüm eder, ya devlet milletine zülüm eder. Krallar halkına zülüm eder. Bunu engellemek için, İslam’ın davası Allah’ın dediği olacak. İşte İslam davası bu ama cemaatlerin böyle bir davası yok. Öyle olunca yani davasız oldukları için, tüm dertler ibadet ve ahlak olunca niye sokağa çıksınlar ki. İbadet zaten yapıyorlar. İbadetten anladıkları namaz niyaz. Ahlak da zaten sorun değil. Bunlar ne kadar zülüm olursa olsun, kendilerine de zülüm yapılıyor ona da sessiz kalıyorlar. Bu İslam değil. Hangi peygamber böyle mistiktir. Hangi peygamber böyle suskundur. Tüm peygamberler mücadele etmişler. Eğer din sadece ibadet ve ahlak olsaydı o zaman Peygamberimiz ve diğer peygamberlerin başına gelenler niye geldi o zaman. Eğer Kur-an’ı okurlarsa, peygamberimizin hayatını okurlarsa bunun böyle olmadığını görecekler.
 
Hareketinizi “terörle” ilintili gösteren itham ve açıklamalar oldu. Bu kavram hakkında ne düşünüyorsunuz? 
 
“Terör ve terörizm nedir. Terörist kimdir. Vatan haini kimdir” Bunların hepsinin yerine oturtulması ve tanımlanması lazım. Adam kendi gibi düşünmeyene ‘vatan haini’ diyor. Senin gibi düşünmeyebilir. O vatanın iyiliği için düşünüyor ve senin dediğini yanlış buluyor. Senin gibi düşünmediği için sen buna vatan haini diyemezsin. “Terörün” bir tanımı var. “Teröristin” bir tanımı var. Bunlar hakkını arayana “terörist” diyor. Bunlar işin kolayını bulmuşlar. Herkesi susturmanın yolunu bulmuşlar. “Terörist deriz” demek istiyorlar. Hak arayan insan ne zamandan beri “terörist” oldu. Ben basın açıklaması yapma hakkımı kullanıyorum. Yürüyüş yapmakta hakkım. Bu konunun hal edilmesi için ‘terör nedir’, ‘terörist kimdir’, ‘vatan haini’ kimdir, hatta devlet nedir. Bunların bir kere tanımlanması lazım. Mesela ‘Polis diyor ben devletim.’ Ya sen kimsin ki ben devletim diyorsun. Sen nesin de devletim diyorsun. Dün işsiz güçsüz gezen biriydin. Ne zaman devlet oldun.  Sen devletin memurusun. Sen anayasanın bana verdiği hakkı engelliyorsun ve ‘ben devletim’ diye engelliyorsun. Sen anayasadan üstün müsün? Yani böyle bir had bilmezlik var. Onun için bu kavramların tekrar tanımlanması lazım. Ben şahsen devletin kim olduğunu bilmiyorum. Ömrüm okumakla, anlatmakla geçti ama devlet kimdir bilmiyorum. Bilen varsa söylesin, ben de öğreneyim. Bunlar gerçekten tekrar tanımlanması gereken şeyler. 
 
Hareketiniz için “Bundan sonra sokağa çıkamazlar” diyenler de oldu. Sokakta kendinizi ifade etme yöntemlerini sürdürecek misiniz?  
 
Görecekler. Görecekler nasıl sokağa çıkıyoruz. Görecekler sokağa çıkabiliyor muyuz, çıkamıyor muyuz?
 
MA / Selman Güzelyüz - Hamdullah Yağız Kesen

Diğer başlıklar

16:28 İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden Boğaziçililere destek
16:07 İmamoğlu, 'Kamu görevlisine hakaret' soruşturmasında ifade verdi
15:35 Önder'in ismi memleketinde bir caddeye verildi
15:10 Gazeteci Evrim Kepenek’e 10 ay hapis cezası
14:42 İşten çıkarılan kadınlar CHP önünde: Vazgeçmeyeceğiz
14:20 Mêrdîn'de yılın ilk buğday hasadı yapıldı
14:19 NADA’nın 1. Kongresi yarın Süleymaniye’de başlıyor
14:07 Medyada engelliler çalıştayı: Zehirli dili değiştirelim
13:58 Qoser Belediyesi’nden şahsa özel hizmet!
13:57 'Özgür Düşünceler' yayın hayatına başladı
13:53 Bakırhan: Cumhuriyetin demokratikleşmesini istiyoruz
13:42 Erdoğan'dan 'süreç' açıklaması
13:26 Wan’da şüpheli kadın ölümü
13:20 DEM Parti'den Adalet Bakanı Tunç’a 'umut hakkı' yanıtı
13:10 Tunç’tan ‘Öcalan gazeteci ve siyasetçilerle görüşsün’ talebine yanıt
13:05 Tuzluçayır'daki anma programı 2’nci gününde
12:35 Şirnex’teki doğa talanı Meclis gündeminde
12:23 Boğaziçi öğrencileri adliyeye sevk edildi
12:09 HRW: Türkiye savaş suçları konusunda sorumluluk taşıyor
11:52 Trump, El Şara'yla görüştü
11:45 15 Mayıs’ın Kürt Dil Bayramı Günü kabul edilmesi için kanun teklifi
11:33 Erzirom’da kar yağışı
11:32 HDK soruşturmasında 3 kişiye tahliye kararı
11:28 ‘Öcalan ile görüşmek istiyorum’ kampanyası başlatılacak
10:21 Yeni bir dönemin başlangıcı
10:15 Ayten Dêrsim: Sorumluluk bize düşüyor
Amed Malazgirt: Omuzlarımızdaki yük ağırlaştı
10:08 Trump Ortadoğu turunda: Hedef Arap sermayesi
09:59 Kalmaz: HDK demokratik toplum inşasının öncülüğünü üstlenecek
09:36 Ahmet Türk: Devlet beklentilere yanıt vermeli
09:15 Amed Barosu Kürt Dili Komisyonu Başkanı: Anadil için anayasa değişmeli
09:13 Kuruluş sürecinden komploya kadar neler yaşandı?
09:10 Tek gayeleri Kürtçeyi yaşatmak
09:09 27 Şubat'tan bu yana yaşananlar
09:08 Dil Bilimci Tan: Her yerde Kürtçe meclisleri kurmalıyız
09:08 Amed’de kapı kapı süreç anlatılıyor: 3 bini aşkın ev ziyaret edildi
09:07 DEVA Partili Ekmen: Sorun Meclis'te çözülmeli, partiler destek vermeli
09:05 60'ında 'anadilinin öğrencisi' oldu
09:00 14 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:58 Bayık: Önder Apo'nun attığı her adım zaferle sonuçlanmıştır
08:23 Kaytan ve Altun için yapılacak anma programları belli oldu
13/05/2025
23:43 Uruguay eski Devlet Başkanı Mujica hayatını kaybetti
23:34 Valilikten Boğaziçi açıklaması: 97 kişi gözaltına alındı
23:29 Çandar: Meclis barış ve çözüm sürecine el atmalıdır
22:46 ABD: Suriye’de barış ve refah görmek istiyoruz
22:19 Irak Cumhurbaşkanı: Barış girişimlerini destekliyoruz
22:14 Öğrenciler İlahiyatçı Yıldız’ı protesto etti: Çok sayıda gözaltı
21:32 Duran Kalkan: Özgürlük yürüyüşünde yeni bir dönem başladı
21:29 Marmara Denizi'nde bir deprem daha
21:24 Üç milletvekilinin fezlekeleri Meclis’e gönderildi
21:04 Altun ve Kaytan için İsviçre’de anmalar sürüyor
20:28 Ekrem İmamoğlu’na yeni soruşturma açıldı
20:06 Bethnahrin Ulusal Konseyi: Devlet büyük bir reform başlatma sorumluluğunu taşımaktadır
19:52 Dünya barış deneyimlerinin araştırılması talebi AKP-MHP oylarıyla reddedildi
19:46 Sakine Cansız'ın annesi ameliyat oldu
19:27 'Toplumsal barış için hasta mahpuslar serbest bırakılsın'
19:22 Bayar’ın tahliyesi 4’ncü kez ertelendi
19:17 İzmir’de Soma anması
19:13 PKK’nin kararı Meclis gündeminde: Çözüm için kanunlar yapılmalı
19:04 Trump, yarın Ahmed El Şara ile görüşecek
18:20 ABD, Suudi Arabistan ile silah anlaşması imzaladı
18:16 Tekik’in taziyesine gün boyu kitlesel ziyaret
18:04 AP Kürt Çalışma Grubu: Temel özgürlükler güvence altına alınmalı
17:38 Özerk Yönetim: Öcalan’ın projesi kurtuluş yolunu gösteriyor
17:28 NATO Genel Sekreteri Rutte Erdoğan ile görüştü
17:22 Marmara Denizi’nde 3.4 büyüklüğünde deprem
16:57 Soma'da 301 madenci anıldı
16:50 TJA: Altun ve Kaytan sosyalist erkek kişiliğin çağdaş temsilcileridir
16:26 Hasenan Aşiret Derneği Başkanı: Süreç yasal düzenlemelerle taçlanmalıdır
15:53 PTT emekçileri taleplerini açıkladı
15:34 Hayati Kaytan: Bu onurlu yolculuğu özgürlükle taçlandıracağız
15:26 Öcalan PKK kongresini selamladı, Kaytan ve Altun'u andı
15:17 BM'den kongre açıklaması: Sürece yardımcı olmaya hazırız
14:58 Kaytan ve Altun anıldı: Dönemin Prometheusları olarak yeni bir yaşamı yarattılar
14:50 Bakırhan: Toplumun bu sürece inanması için iktidar adım atabilir
14:47 Adana’da Kaytan ve Altun anması: Mücadelelerini barışla taçlandıracağız
14:38 İstanbul Barosu: Cinsiyetçi politikalar kurumsallaştırılıyor
14:21 İran 13 günde 96 kişiyi idam etti
14:19 Hatem Özdemir'in yeniden yargılanma talebine ret
14:00 Qubat Talabani: PKK sorumluluğunu yerine getirdi
13:46 Bir hareketin şekillendiği yer: Tuzluçayır
13:08 Sanatçı Pınar Aydınlar hakkında tahliye kararı
13:01 Demokratik Modernite’nin 51’inci sayısı çıktı
12:45 Bakırhan: Büyük bedellerle yürütülen mücadele yerini demokratik toplum inşaasına bırakıyor
12:42 Yangında eşi ve çocukları ölen itfaiyeci gözaltına alındı
12:39 Failin asker olduğu davada savcılık 'hata' diyerek ceza istemedi!
12:11 Tuzluçayır’da Kaytan ve Altun anması
12:03 Sozdar Avesta: Sonuç almak sosyalist bir yaşamla mümkün
11:47 Çağrı Merkezi Kurmanci hizmet vermeye başladı
11:44 Rezan’da esnafa sürecin önemi anlatıldı
11:07 13 yılda sadece 148 Kürtçe öğretmeni atandı
10:43 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
10:28 Trump'ın Ortadoğu turu başladı
10:15 Amedliler: Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü olmazsa olmaz
10:14 78'liler Federasyonu Başkanı Esentürk: Sürecin yasal alt yapısı oluşturulmalı
10:10 Besê Hozat: Sürecin öncüleri olacağız
10:09 Kaytan ve Altun için İstanbul'da 4 günlük anma
10:08 Dörtler'in koğuş arkadaşı Dündar: Hepsi bu sürecin mayasıydı
10:04 Eşber Yağmurdereli: PKK çok büyük bir adım attı, sıra devlette
10:00 Doğu Ergil: Artık devletin sığındığı mazeret ortadan kalkıyor
09:58 Karayılan: Yasal değişiklikler olmalı
09:48 Bey Dağları’ndan Akdeniz’e zehir akıyor
09:47 ÖHD’li Azad: Adalet Bakanlığı sürece dair inisiyatif almalı
09:29 Barış Anneleri: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmalı
09:25 Kartal: Demokratik toplum sosyalizmi yeni sürecin perspektifidir
09:12 Ebeveynler ve çocukları aynı sıralarda dillerini öğreniyor
09:10 Öcalan'ın 'Kürdistan sömürgedir' tezinden PKK'nin kuruluşuna...
09:07 Şivişki Yaylası’nda pancar mesaisi: Hem şifa hem geçim kaynağı
09:06 Kürt yazarlar: Tek amacımız dili korumaktır
09:05 Bayramoğlu: Süreç yeni başlıyor, devlet adım atmalı
09:04 Dünya Özbilgi’yi işkenceyle katleden failin karar duruşmasına çağrı
09:00 13 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:47 Marmara Denizi'nde deprem
12/05/2025
23:26 Kurtulmuş: Süreç Meclis’imizin iradesinde yeşerecektir
23:16 Kaytan ve Altun’un aileleri: Mücadeleleri daha da büyüyecek
22:54 Zagros Hîwa: Bundan sonrası devletin atacağı adımlara bağlıdır
22:44 Hasta tutsak Soydan Akay tahliye edildi
22:39 Davutoğlu’ndan Bakırhan ve Bahçeli’ye telefon
21:15 Irak: PKK’nin kararını destekliyoruz
21:12 ABD’den PKK açıklaması: Kararı bir dönüm noktası niteliğinde
21:02 ÖHD’den ağaç kesimine karşı Orman İşletme Müdürlüğüne başvuru
20:49 İsviçre'de Kaytan ve Altun için taziye kuruldu
20:28 Kıbrıs Cumhuriyeti ile Suriye arasında 'geri kabul anlaşması' imzalandı
20:24 Kadınlar iktidarın baskı ve hak ihlallerini protesto etti
20:12 İmamoğlu: Meclis zemininin güçlendirilmesine ihtiyacımız var
20:05 Erdoğan’dan PKK kararı sonrası açıklama: Kritik bir eşiği daha aştık
19:55 Birçok kentte Erol Eğrek protestosu: Saray bu cinayetin sorumlusudur
19:48 Öğrencilerden 'Tutuklu arkadaşlarımıza özgürlük’ forumu
19:42 KCDP: İktidarın aile odaklı politikaları kadınları öldürüyor
19:32 Mazlum Abdî: Yeni adımın barışçıl sürecin kapılarını aralayacağına inanıyoruz
19:13 Trump’tan İstanbul’daki Rusya-Ukrayna görüşmelerine destek
19:09 Bafil Talabani: Tarihi adım için elimizden geleni yapmaya hazırız
18:53 Özel: Sorunların çözümü hukuk devleti, adalet ve demokrasiden geçer
18:44 Tülay Hatimoğulları: Demokratik Cumhuriyetin yolu açılmıştır
18:40 CHP’nin boykot sitesi üçüncü kez erişime engellendi
18:26 Şerzan Kurt mezarı başında anıldı
18:11 RTÜK: Provokasyonlara değil hakikate kulak verin
17:45 DBP: Siyasal ve demokratik zeminin güçlendirilmesi tarihi sorumluluktur
17:19 Barış Annesi Zekiye Ayhan beyin kanaması geçirdi
17:15 Tekik’in taziyesine gün boyu ziyaret
16:51 Mesud Barzani: Sürecin başarısı için her türlü desteği sunacağız
16:42 Bahçeli’den ilk açıklama: Abdullah Öcalan’a ve DEM Parti’ye şükranlarımı sunuyorum
16:33 Sağlıkçılar eylemde: Sistem can çekişiyor
16:31 Pınar Aydınlar’ın duruşmasına katılım çağrısı
16:02 Adliyede ifadesi alınacak kişi ve ailesi darp edildi
15:53 Selahattin Demirtaş: El birliğiyle, samimiyetle çalışma zamanı
15:39 AB’den ilk açıklama: Bu tarihi fırsat değerlendirilmeli
15:16 CHP’li Alp: Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği
15:05 Ayşegül Doğan: Sadece bir fesih kararı değil, yeni bir inşa süreci
15:02 Adalet Bakanı Tunç: Demokrasi yolunda emin adımlarla yürümeye devam
14:46 Hakan Fidan: PKK'nin kararı tarihi ve önemlidir