MARDİN - Aysel Tuğluk’un sağlık durumunun kötüye gittiğini ve cezaevinde ölümünün hazırlandığını belirten Ahmet Türk, “Cezaevinde kalamayacak durumda olan bir insana bu kadar düşmanlık yapılmasını kabullenmek mümkün değil” dedi.
Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk, 5 yılı aşkın bir süredir cezaevinde tutuluyor. “Öğrenme, bellek, oryantasyon, dil fonksiyonları ve kişilik gibi mental fonksiyonların bozulması” ile hafıza kaybına sebep olan bir hastalık olarak bilinen Demans hastalığına yakalanan ve Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Tuğluk, yapılan tüm çağrılara rağmen tahliye edilmedi. 1 Şubat 2022’de götürüldüğü Adli Tıp Kurumu'nda (ATK) 3 gün tutuldu. ATK, hastalığı sabit olmasına rağmen Tuğluk hakkında “cezai sorumluluğu vardır” şeklinde rapor düzenledi, cezaevinde kalıp kalamayacağı yönünde ise görüş bildirmedi.
Tuğluk’un tahliye edilmesi için başlatılan kampanyalar devam ediyor. Sağlık durumu her geçen gün kötüye giden Tuğluk, tahliye edilmiyor. Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) kurucu Eş Genel Başkanı Tuğluk için 2009 ile 2014 yılları arasından Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanlığı görevini birlikte yürüttüğü Kürt siyasetçi Ahmet Türk, Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
VİCDANLARA SESLENDİ
Tuğluk’u “Tanıdığım en iyi siyasetçi, en iyi arkadaş, en iyi yoldaştı” diyerek anlatan Türk, “Her şeyi paylaşan, adeta hiçbir kibri olmayan, ortak değerlendirmeyi hep esas alan, o yaklaşımı gösteren bir yapıdaydı. Halka olan inancı, siyasete olan inancı tamdı. Dürüst bir siyasetçi, dürüst bir Kürt, halkının geleceğini her zaman her şeyden çok önemseyen bir arkadaşımız bir yoldaşımızdır” dedi. Tuğluk ile uzun yıllara dayanan siyasi bir geçmişleri olduğunu ifade eden Türk, “Beraber eşbaşkanlık görevini 5 yıla yakın sürdürdük. Gerçekten demokrasiye inanan ve halkının mücadelesini içten yürüten buna inanan bir arkadaşımız. Elbette ki fikirlerinden, düşüncelerinden dolayı bugün zindandadır. Tabii birçok arkadaşımız zindanda ama Aysel, gerçekten sağlık durumuna geldiğimizde içerde tutulmaması gerektiği konusunda vicdan sahibi her insanın bunu düşünmesi gerekiyor” dedi.
DÜŞMANLIK ANLAYIŞI
Türkiye’de insani değerlerin dahi ayaklar altına alındığını dile getiren Türk, Tuğluk hakkında gönderildiği ATK’de gerekli muayenenin yapılmadığını söyledi. Türk, “İnsani bir durumdur. Sağlığı gerçekten çok bozuktur. Cezaevinde yatma koşulu yok. Ama buna rağmen bu iktidar maalesef adeta bizlerden, siyasetçilerimizden bir yerde büyük bir bedel ödetmek için hazırlanmış görünüyor. Yani bir düşmanlık anlayışı ile yaklaşıyor. Oysa ki; biraz insan olmak lazım. Sağlık durumu bu şekilde olan bir insanın cezaevinde tutulması gerçekten insani değil” diye belirtti.
CEZAEVİNDE KALMA KOŞULU YOK
Tuğluk’un sağlık durumunun düzelmesinin mümkün görünmediğini ifade eden Türk, aldığı haberlere göre cezaevinde kalma koşulu olmadığını ve kendi ihtiyaçlarını karşılama şansına sahip olmadığını aktardı. “Böyle olmasına rağmen bir düşman hukuku işletiliyor” diyen Türk, “Farklı düşünebiliriz, farlılıklarımız olacak, hatta siyaseten birbirimize karşı mücadele de vermiş olabiliriz. Ama gerçekten cezaevinde kalamayacak durumda olan bir insana bu kadar düşmanlık yapılmasını da kabullenmek ve anlamak mümkün değil” diye konuştu.
‘CEZAEVİNDE ÖLÜMÜ HAZIRLANIYOR’
Aysel Tuğluk ile bir yılı aşkın bir süre önce cezaevinde yaptığı son görüşmede de durumunun iyi olmadığını anımsatan Türk, “Durumu gittikçe ağırlaşıyor. Bu hastalık öyle bir şey ki; gün geçtikçe daha da ağırlaşan, bazen kendi arkadaşlarını tanımıyor. Arkadaşların verdiği bilgiye göre bazen uyurken, ayakkabısını bile çıkarmadan yatağa giriyor. İhtiyaçlarını karşılayacak düzeyde değil. O nedenle gün geçtikçe gerçekten bir insanı adeta orada ölüme mahkum etme gibi bir davranış içinde. Hem Adalet Bakanlığı hem ATK hem de bugün Türkiye’yi yönetenler adeta bir insanın cezaevinde ölümünü hazırlayan bir bakış açısına sahip” ifadelerini kullandı.
‘MEZARLIKTA YAŞANANLAR ETKİLEDİ’
Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un hayatını kaybetmesi ve sonrasında mezarlıkta yaşananların da tanığı olan Türk, şunları söyledi: “Mahalledeki insanlar ve diğer taraftan topladıkları bazı insanların saldırısına uğradık. Mezarı açmaya çalıştılar. Hatta mezarı açtılar. Orada polisler o güruha karşı sessiz kaldı. Adeta bizi linç etmeleri için orada beklediler. Aysel hanım cezaevinden getirilmişti. Bütün o mezarın açılışı, hakaretleri kulaklarıyla işitti ve gözleriyle gördü. Onun için dünyasının yıkılması anlamına gelen çok kötü bir durumu yaşadı. Bu anı unutması mümkün değil. Yani annesi ile ilgili bu durumu yaşarken, bizler bile çok uzağında olmamıza rağmen, akrabalık bağımız olmamasına rağmen, halen o olayın etkisinden kendimizi kurtaramadık. Her aklımıza geldiğinde, o anı lanetliyoruz. Tabi ki; o olaydan sonra Aysel hanım bunun etkisiyle daha çok yıkıldı. Bu da hastalığın kendisini daha çok etkilemesine neden oldu. Sonuç olarak yaşadığımız bu günler zor günler. Hukuksuzluğun, adaletsizliğin, zulmün yürütüldüğü bir dönemin içindeyiz. Hepimiz bu zulme karşı dayanmaya ve direnmeye çalışıyoruz. Ama tabi ki; Aysel hanımın durumu bambaşka. Kendisini büyüten, okutan, gece gündüz onun için her şeyini feda eden annesinin vefat etmesi ve bu şekilde mezarlıkta annesine karşı yapılan bu davranış çok ağır geldi. Çok ağır gelmesi da kaçınılmazdı.”
MA / Ahmet Kanbal