Sendikacı Dubbins: Kürt sorununu çözebilecek etik ve politik otoriteye sahip tek insan Öcalan’dır

ANKARA - Türkiye’nin İngiltere Büyükelçisi’ne mektup göndererek saldırıları kınayan sendikacı Simon Dubbins, "Herhangi bir geri dönüş almadık ve almayacağımızdan da eminim. Kürt sorunu müzakereyle çözülür ve bu soruna ilişkin müzakere edebilecek etik ve politik otoriteye sahip tek insan Öcalan’dır" dedi.
 
İngiltere’de faaliyet gösteren 16 sendikanın temsilcileri, 18 Mayıs'ta Türkiye’nin İngiltere Büyükelçisi’ne açık bir mektup göndererek, Federe Kürdistan Bölgesi ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları kınadı. Mektupta, İngiltere’nin Kuzey İrlanda’dan hareketle çatışmaların sadece görüşme masasında çözülebileceğini tecrübe ettiği hatırlatılarak, 2013-2015 yılları arasında Türkiye ile PKK arasındaki sürece dikkati çekildi. İngiltere'de kampanya yürüten Öcalan'a Özgürlük (Freedom for Öcalan) İnisiyatifi gönüllülerinden Unite The Union Sendikası’nın Uluslararası Direktörü Simon Dubbins, konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı.
Mektubu yazmanızdaki amaç neydi, yanıt aldınız mı?
 
Çok uzun bir süredir Kürtlerle dayanışma eylemleri düzenliyor ve Öcalan'ın özgürlüğü için kampanyalar yürütüyoruz. Şu anda net bir şekilde görülen bir gerçek var o da durumun gittikçe kızıştığı, daha da kötü hale geldiği. Yalnızca Türkiye'de de değil Türkiye'nin askeri operasyonlarla girdiği Kuzey Irak'ta, yani Bakur'da da durum gittikçe daha kötü bir hale geliyor. Bu gerçekten bizleri dehşete düşürüyor. Bunların yanı sıra Kobanê'ye bombardıman, Maxmur Mülteci Kampı’na saldırı, SİHA'larla gerçekleştirilen infazlar ve etnik temizlik girişimi de herkes tarafından görünür hale geldi. Öte yandan Türkiye'nin Rusya'nın Ukrayna'daki işgal hareketi karşısında arabulucu rolü oynayıp, yarım ağızla Rusya'yı kınarken, Rusya'yla aynı şeyi yapıyor olduğu gerçeğine yönelik de samimi bir öfke mevcut ve biz de bunu gördüğümüzün ve buna son verilmesini istediğimizin kayda geçmesini, tarihe not düşülmesini istedik. Bunun sonucunda 16 büyük sendika bir araya geldik ve Türkiye'nin İngiltere Büyükelçisi'ne bu konudaki düşüncelerimizi belirttiğimiz bir mektup yazdık. Onlarla buluşup görüşlerimizi paylaşmak istediğimizi bildirdik ve randevu istedik. Herhangi bir geri dönüş almadık. Mektubu göndereli birkaç gün oldu, ama sonrasında da bir yanıt almayacağımızdan eminim. Hatta, bakın burada geçen sefer Abdullah Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi olarak gönderdiğimiz mektup var. Büyükelçi mektubu almayı dahi reddederek mektubu gönderici adrese geri yolladı. Bu duruma da benzer bir tepki olmasını bekliyorum ama denemeyi sürdüreceğiz. Bizlerle buluşup konu hakkında tartışmayı kökten reddediyor olmaları dahi bu konu hakkında konuşmaya ne kadar korkuyor olduklarını gösteriyor. Korkuyorlar, çünkü haksızlar.
 
* Mektubunuzda Türkiye'nin bu çatışma durumunu müzakereyle bitirmesi gerektiğini, masaya oturulması gerektiğini vurguladınız. Bu anlamda Kürt halkının muhatap olarak belirlediği, kendi adına müzakere edebileceğini söylediği PKK Lideri Öcalan, 23 yıldır İmralı Adası’nda ağır tecrit altında tutuluyor. Bu müzakerenin gerçekleşebilmesi için hangi koşulların sağlanması gerekiyor?
 
 
Öncelikle yapılması gereken Öcalan'a uygulanan insanlık dışı ve yasa dışı bu tecridin kaldırılmasıdır. Kendisine bu şekilde muamele edilmesi tek kelimeyle mide bulandırıcı. Öcalan özgür olmalı ve Öcalan'a bu sorunu barışçıl bir şekilde sonlandırması için alan açılmalı.
 
Bunu çok uzun yıllardır söylüyoruz. Bu sorun ancak müzakereyle çözülür. Bunu Birleşik Krallık'taki kendi deneyimlerimizden biliyoruz. Biliyorsunuz burada da İrlanda meselesi vardı. Bu gibi durumları askeri yöntemlerle bastırmaya çalışabilir devletler, ama bu hareketlerin arkasında kalabalık bir halk kitlesi olduğu sürece ve bu halklar baskılandıklarını ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini düşündüğü sürece direnmeye devam edeceklerdir. Hakları için mücadele etmeye devam edeceklerdir. Bu sorun askeri yöntemlerle çözülemez. Yani, kendi deneyimimize de dayanarak ve İrlanda meselesi dışında örneğin Kolombiya meselesi de var, başka yerlerde de oldu bu gibi durumlar, biliyoruz ki sorunun kalıcı bir çözüme kavuşması için tarafların birbirleriyle konuşmaları, müzakere etmeleri gerekiyor. Biliyoruz ki Türkiye'de kısa bir süre de olsa bir barış süreci yaşandı. Ta ki 2015 yılında olaylar tamamen çığırından çıkana kadar. Dolayısıyla evet, bu sorun ancak müzakere ile çözülür diyoruz ve bu soruna ilişkin müzakere edebilecek etik ve politik otoriteye sahip tek insan olarak da Öcalan'a işaret ediyoruz. Öncelikle yapılması gereken Öcalan'a uygulanan insanlık dışı ve yasa dışı bu tecridin kaldırılmasıdır. Kendisine bu şekilde muamele edilmesi tek kelimeyle mide bulandırıcı. Öcalan özgür olmalı ve Öcalan'a bu sorunu barışçıl bir şekilde sonlandırması için alan açılmalı.
 
Mektubunuzda yine PKK'nin yasaklı listesinden kaldırılması gerektiğini belirttiniz. İngiltere PKK'nin bu listede olmasının en önemli nedenlerinden biri. PKK'nin listeden çıkarılması için ne yapılması gerekiyor?
 
Mektupta tüm partilerin meclis grubunun PKK'nin listedeki konumunu tekrar gözden geçirilmesi çağrısında bulunmasına dikkat çektik ve Belçika Yüksek Mahkemesi'nin PKK'ye ilişkin verdiği karara atıfta bulunduk. Belçika mahkemesi PKK'nin terör örgütü olmadığı, çatışmalı bir bölgede bir taraf olduğu kararını vermişti biliyorsunuz kısa bir zaman önce. Bunun gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Örgütleri terör örgütü olarak yaftalamak her zaman kötü sonuçlar doğurur. Bu aynı zamanda bu örgütlerin yasa dışı ve kötü olduğu anlamına gelir ve bu da devletlere o örgütle ilişkili olduğunu düşündüğü herkese canının istediği gibi davranma alanı açar. Ki bu şu anda Türkiye'de oluyor. Bu nedenle bu konunun gündemde tutulması, uygun bir şekilde ele alınması gerekiyor. Birleşik Krallık hükümetine gelince, bu yeniden incelemeyi gerçekleştirmeleri için baskı kurmamız gerekiyor. Burada sorun şu ki İngiltere hükümeti Türkiye ile çok derin ilişkiler içerisinde. Bu ilişki yalnızca basit ticari anlaşmalardan ibaret değil. Çok ciddi silah satışları ve stratejik ortaklıklar söz konusu. Yani mücadele ettiğimiz konu basit bir konu değil. Baskı kurmalı ve mümkün olan en geniş desteği sunmalıyız. Muhakkak ama muhakkak harekete geçmeliyiz, çünkü bu yapılmadığı takdirde çatışma içindeki taraflara muamele de kontrolden çıkmış oluyor. Bütün bunlar olmazsa bu sorun nasıl çözülebilir ki?
 
Listenin güncellenmesi durumunda PKK'nin uluslararası ilişkilerinde statüsü ne olur? Bu durum Kürtleri nasıl etkiler? 
 
İki çok önemli nokta var. PKK'nin listede olması sonucunda Türkiye ve Orta Doğu'nun dışındaki ülkelerde yaşayan insanlar da bu liste meselesi yüzünden çok büyük baskıyla karşı karşıya kalıyor. PKK'nin listede yer alması bu insanların haksız bir şekilde devletler tarafından hedef alınmasına yol açıyor. Meramlarını anlatamıyorlar, bunun için bir platform verilmiyor Örneğin Almanya'da Öcalan'ın fotoğrafı bile yasaklanmış vaziyette. Bu şartlar altında kangrenleşmiş bu soruna demokratik bir çözüm bulunması çok zor. Medyada yer verilmiyor, sosyal medyada bu konularda konuşamıyorsunuz, sizi derhal bu platformlarda yasaklıyor, hesabınızı kapatıyor, paylaşımınızı kaldırıyorlar. Yani PKK'nin listeden çıkarılması tüm bu konularda bir rahatlama sağlayacak ve insanlar sorunun kökenine inip sorunu çözebilecek bilgiye sahip olabilecek. İnsanlar meselelerinin ne olduğunu, neye içerlediklerini, neden acı çektiklerini, ne istediklerini anlatma fırsatı bulacak. Bunu yaparken cezalandırılmaktan korkmayacaklar. Bunun dışında batılı sivil toplum örgütleri bu konuyu ele almaktan kaçınmayacaklar. Şu anda pek çok sivil toplum örgütü bu konuya yaklaşmaktan korkuyor ve kaçınıyor. Kürt sorununa dokunan yanıyor. Bütün bunlar olduğu zaman ancak Kürt sorununa demokratik bir çözüm bulunabilir. Bu sorunun ele alınması ve çözülmesi son derece kritik ve acil. 
 
Ortadoğu’da Öcalan’dan etkilenen tüm Kürt güçleri, DAİŞ’e karşı mücadele etti. Özellikle Şengal’de DAİŞ durduruldu. Bir yandan Suriye’de Kürt güçleriyle batı devletleri ittifak yaparken bir yandan PKK’nin halen yasaklı listede olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
 
 YPG ve YPJ'nin yalnızca kendi toprakları ve insanları için değil küresel anlamda nasıl kahramanca savaştığını biliyoruz. Dolayısıyla, Türkiye'nin tek taraflı tanımlamalarıyla insanlara istediklerini yapıp DAİŞ ve kökten dinci cihatçıları desteklemesini görmek son derece sinir bozucu ve bu durum bizi çok öfkelendiriyor.
 
 
Bu çok sinir bozucu bir durum ve gerçekleri görebilen herkesi de çok sinirlendiriyor. Türkiye, bir NATO ülkesi ve DAİŞ’i destekleyip silahlandırdığına ilişkin göz ardı edilemez kanıtlar var. Biliyoruz ki DAİŞ saldırırken, yardıma giden herkesin yolunu kestiler. Kobanê'de ön saflarda savaşan savaşçılar DAİŞ’in ilerlemesini durdurdu ve onları yendi. YPG ve YPJ'nin yalnızca kendi toprakları ve insanları için değil küresel anlamda nasıl kahramanca savaştığını biliyoruz. Dolayısıyla, Türkiye'nin tek taraflı tanımlamalarıyla insanlara istediklerini yapıp DAİŞ ve kökten dinci cihatçıları desteklemesini görmek son derece sinir bozucu ve bu durum bizi çok öfkelendiriyor. Açıkçası, bu tam bir ikiyüzlülük hali. Ortada devasa rakamların telaffuz edildiği ticari anlaşmalar var. Büyük askeri çıkarlar söz konusu. Özellikle de Orta Doğu ve Ukrayna-Rusya Savaşı’yla birlikte bu ilişkiler iyice ayyuka çıktı. Batıda, her ne pahasına olursa olsun Türkiye ile iyi ilişkiler kurmaları gerektiğine inanma eğilimi var ve kendilerine yutturulan propagandayı da bir bardak suyla yutuyorlar.
 
Listedeki değişiklik Türkiye-Avrupa ilişkilerini ne şekilde etkiler?
 
Erdoğan'ın son yıllardaki davranışlarını, partisinin ve içinde bulunduğu koalisyonun milliyetçi ve dinci yapısını düşündüğümüz zaman, anlık tepkisinin hiç de hoş olmayacağını söylemek mümkün. Şu anda bile İsveç ve Finlandiya ile ilgili ithamlarını görüyorsunuz. İsveç'e terör yuvası ithamında bulunmak, söz konusu ülkenin dünya barışı konusundaki tarihi girişimlerini göz önünde bulundurduğunuzda ancak rezalet diye adlandırılabilir. Ama bekleyeceğimiz de böyle bir tepki olacaktır. Fakat bunun yanında bazı gerçeklikler de var. Eğer Avrupa ülkeleri ve ABD bir şeylerin değişmesi gerektiği yönünde baskı yapar ve müzakere olması gerektiğini söylerse, yapılacak ilk iş yalnızca PKK değil, Türkiye'deki pek çok örgütün terör örgütü olarak nitelendirilmesinin sona erdirilmesidir. O zaman Türkiye nerede durduğu konusuna yoğunlaşarak kafa yormak zorunda kalacaktır. Uzun vadede stratejik çıkarlarını düşünecektir. İnsan umuyor ki yaptıklarının yalnızca sorunları köpürtmeye yaradığını, daha derinleştirdiğini görebilmeyi başarıp ahlaki bir sonuca varsınlar, ama bu konuda çok iyimser değilim.
 
Avrupa'da çok uzun zamandır süren bir Öcalan'a Özgürlük Kampanyası var. Sizin sendikanız Unite the Union da bu kampanyanın çok önemli bir destekçisi. Neden bu kampanyayı destekliyorsunuz anlatabilir misiniz?
 
 
 
 Öcalan'ın durumu biraz daha farklı. Sahip olduğu itibar ve temsil ettiği milyonlarca insandan oluşan bir halk var. Kalıcı ve onurlu bir barışın sağlanmasının tek yolu müzakeredir.
 
 
Evet, bu uluslararası kampanya için tüm gücümüzle çalışıyoruz ve sevinerek söylüyorum ki Birleşik Krallık'ta yürüttüğümüz kampanya her geçen gün daha da genişliyor ve güçleniyor. Bu yılki sendika kongrelerinde, çeşitli sendikalardan binlerce sendika üyesi ellerinde Sayın Öcalan'ın fotoğraflarını kaldırarak konuya dikkat çektiler. Öncelikle konunun insani yönü var. Bu kişi 23 senedir hapiste tutuluyor. Avukatlarıyla ve ailesiyle görüşmesi engelleniyor ve tamamen tecrit halinde. Bir mahkumu bu şekilde tutmak insan haklarının kesinlikle en çirkin bir şekilde kötüye kullanılmasıdır ve yanlıştır. Biz bir sendikal hareketiz. Hapishanelerde haksız yere bulunduğuna inandığımız kişilerin temel haklarına saygı gösterilmesini sağlamak için sayısız kampanya organize ettik. Bu işimizin bir parçası. Ama bence Sayın Öcalan'ın durumu biraz daha farklı. Sahip olduğu itibar ve temsil ettiği milyonlarca insandan oluşan bir halk var. Kalıcı ve onurlu bir barışın sağlanmasının tek yolu müzakeredir. Milyonlarca insanı ne yapacaklar? Karşılıklı konuşulması, gerekiyorsa taviz verilmesi gerekiyor ki Sayın Erdoğan Suriye'de ve başka yerlerdeki hesapları dramatik bir değişime yol açana kadar bir süre bu yönde hareket etti. Dolayısıyla gerçekten kapsayıcı, onurlu ve kalıcı bir barış sağlanması ve Türkiye'de ve Orta Doğu'da istikrar istiyorsak Sayın Öcalan özgür olmalı ve oynaması gereken rolü oynamasına izin verilmelidir.
 
 İngiltere bu açıkça insan hakları ihlali olan tecrit durumu için ne düşünüyor? Mandela Kuralları neden uygulanmıyor. Başka bir değişle, sık sık insan haklarına ne kadar önem verdiğinin altını çizen Avrupalı devletler neden Mandela Kuralları’nın uygulanması için inisiyatif almıyor ya da baskı kurmuyor?
 
Bence bu çok iyi bir soru ve inan cevabını biz de çok merak ediyoruz. Burada kesinlikle bir çifte standart durumu mevcut. Görüyoruz ki Rusya, son derece de haklı nedenlerle, yaptıkları nedeniyle dünyanın her yerinde kınama görüyor. Elbette görmeli. Öte yandan Türkiye söz konusu olunca, kalkışmış olduğu etnik temizlik, başka bir ülkenin topraklarının tamamını ya da bir kısmını işgal etme hali ve bunun gibi suçlar görmezden geliniyor. Bunun arkasındaki sebep daha önce de altını çizdiğimiz gibi tamamen stratejik çıkarlar ve iş ilişkileri. İnsanın asıl sinirini bozan İşkenceyi Önleme Komitesi'nin (CPT) ve Avrupa İnsan Hakları Kurumlarının defalarca bu tecrit haline işaret etmiş ve kınamış olmasına rağmen kimsenin bu konuda gerçek bir adım atmayışı. Çünkü politik anlamda çok karışık bir konu. Dürüst olmak gerekirse, hükümetlerde yer alan pek çok kişi de bu insanlık dışı uygulamayı umursamıyor. Bu nedenle de örgütlenmeli, meramımızı herkese anlatmalı ve baskı kurarak bu konuyla ilgilenmelerini sağlamak zorundayız. 
 
Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğinde görüldüğü gibi Türkiye'nin çıkarları olduğunda herkes konuşuyor ancak demokrasi, insan hakları ve Kürtler söz konusu olduğunda “batı demokrasisi" geri adım atıyor. Batının bir dikta rejimine kendi çıkarları için göz yumması ne kadar ahlaki?
 
 
 
 Kürdistan'ın hemen her tarafına gittim ve Türkiye'nin Kürtlere karşı saldırganlığının ve tahammülsüzlüğünün sonuçlarını yerinde gördüm, görmezden gelinemeyecek bir gerçek var ortada. Êfrin'i ve 2019'daki Türkiye'nin işgal hareketini düşündüğümüz zaman görüyoruz ki Erdoğan girdiği yerle sınırlı kalmayacak. Buralarda etnik temizlik yapıyor ve buralarda yaşayan insanları yerinden ediyor.
 
 
Bence kesinlikle ve kesinlikle ahlaki değil elbette. Bu bir çifte standart uygulamasıdır ve her anlamda ikiyüzlülük ve tutarsızlıktır. Yalnızca Kürtler konusunda da değil. İsrail ve Filistin konusunda da bu böyle. 50 yıldır süren bir işgal durumu görmezden geliniyor. Etnik temizlik görmezden geliniyor. Ama Kürtler açısından baktığımız zaman, örneğin ben Kürdistan'ın hemen her tarafına gittim ve Türkiye'nin Kürtlere karşı saldırganlığının ve tahammülsüzlüğünün sonuçlarını yerinde gördüm, görmezden gelinemeyecek bir gerçek var ortada. Êfrin'i ve 2019'daki Türkiye'nin işgal hareketini düşündüğümüz zaman görüyoruz ki Erdoğan girdiği yerle sınırlı kalmayacak. Buralarda etnik temizlik yapıyor ve buralarda yaşayan insanları yerinden ediyor. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi, iş ilişkileri, stratejik çıkarlar ve jeopolitik nedenlerle insanlar bunu görmezden gelmeyi tercih ediyor ve bununla ilgili bir şeyler yapılması gerekiyor. Biz de bunu deniyoruz.
 
Yakın zamanda AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye'de bir milyon ev yapacağını ve Türkiye'deki sığınmacıları bu evlere yerleştireceğini söyledi. Bu haber uluslararası basında da yer aldı. Kendisine ait olmayan topraklarda adeta bir şehir kuracak olması ve bunu açıkça söylemesi, ilhak durumunun bir kabulü mü?
 
Bu gerçekten insanı dumura uğratan bir durum. Aslında olan şu, biliyoruz ki 2023 yılında bir seçim olacak. Biliyoruz ki Türkiye ekonomik açıdan çok zor durumda. Enflasyon aldı başını gitti, ekonominin büyümesi tamamen durdu. Türkiye dört bir yerde askeri varlığını sürdürüyor ve savaşlar çıkarıyor. Yapmak istediği sanırım bu seçim öncesinde kendisini bazı sorunlara çözümler buluyormuş gibi göstermek. Çünkü Türkiye'deki mülteci sorunu da ciddi bir sorun ve halkın da bu konuda ciddi şikayetleri var. Bu mültecilerin bir kısmını göndererek en azından bir sorunu çözüyormuş gibi görünecek. Bunun daha önemli tarafıysa şu, Erdoğan kesinlikle orada demografik değişimi amaçlıyor. Oradan Kürtleri sürerek kendisinin 'iyi Sünni Müslümanlar' olarak adlandırdığı grupları oraya yerleştirmek istiyor. Bu elbette ki çok yanlış. Mide bulandırıcı. Eğer Rusya'nın bunu yapamayacağını söylüyorsak, nasıl Türkiye'nin bunu rahatlıkla yapmasına göz yumabiliriz? Erdoğan'ın Biden ile ilişkisi, Trump'la olan ilişkisinden farklı ve çok daha karmaşık. Çünkü görünen o ki Biden daha fazla askeri harekata ve genişlemeye izin vermiyor ve bir çizgi çiziyor. Yine biliyoruz ki YPG için ABD desteği tekrar devreye girdi ve bu ikisi birbiriyle son derece bağlantılı. Erdoğan'ın İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini engellemeye çalışması en azından sürüncemeye sokmayı denemesi, Suriye ve Irak'ta istediğini yapmak için tavizler almak için.
 
İngiltere’de siyasi partilerin Türkiye'nin sınır dışı operasyonlarıyla ilgili bir girişimi var mı? İngiltere parlamentosunda bu sorunları gündeme geliyor mu?
 
Son birkaç yıldır geniş katılımlı konferanslar düzenliyor ve Sayın Öcalan'ın durumu ve koşulları hakkında tartışmalar yürütüyoruz. Toplantılarımızın içeriği bununla sınırlı da değil. Kürt hareketini, kadın hareketini de tartışıyor ve inceliyoruz. Kürt siyasi hareketi ve bizim sendika hareketimiz aslında çok ciddi benzerlikler taşıyor ve demokrasi, barış, kadın hakları, kapsayıcılık gibi pek çok aynı değeri paylaşıyor. İnsanların neler olduğunu anlaması için yan toplantılar gerçekleştiriyor, meramımızı anlatmaya çalışıyoruz. İşçi partisinin yönetici kadrosu açısından baktığımız zaman, bu kişilerin bu sorunlara çok yoğunlaştığını söylemek mümkün değil ama yine parti dahilinde alt kadrolarda bu konuya ciddi yoğunlaşması olan pek çok parlamento üyesi var. Geçtiğimiz aylarda çok önemli bir rapor yayınladılar. Bu raporda HDP'ye uygulanan baskılar, kadın cinayetleri, insan hakları ihlalleri gibi pek çok başlık ele alındı. Kürt sorunu anlamında kişiler her geçen gün biraz daha bilgileniyor ve çeperimiz genişliyor. Parti olarak parlamentoda PKK'nin terör listesindeki durumunun tekrar incelenmesine ilişkin önerge verdik. İlerleme kaydettiğimizi söyleyebilirim. Yapmamız gereken sendikal etkimizi parti çapında genişletmek ve partiyi daha iyi bir şekilde devreye sokmak için uluslararası politikayı zorlamak.
 
 Konuştuğumuz gibi Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında barışçıl bir tavır alırken, Kürdistan'da Rusya'nın yaptıklarının aynısını yapıyor. Bunun özellikle Rusya'nın enerji kaynaklarını kesmesi sonrasında, Kürdistan'daki doğal kaynaklarla ve enerji kaynaklarıyla ilişkisi nedir?
 
Kesinlikle bu durumun devam eden enerji politikasıyla alakası olduğunu düşünüyorum. Enerji politikasının da hayati bir rolü var ama daha geniş çıkarlar da söz konusu. Ancak burada asıl şaşırtıcı şey Erdoğan'ın kendisini bir barış elçisi gibi göstermesi. Bu esnada Ukrayna'ya bir sürü SİHA satıyor ve durdurmak istediği savaştan kar ederken, Rusya'dan da füze sistemleri satın alıyor. Ve bir NATO üyesi. Yani durum bu kadar ciddi bir durum olmasa insan şu hale güler. Adam aynı anda birbiriyle çelişen yüz tane şey yapıyor. Sorun şu ki, sanırım batı her iki tarafa da eşit mesafede yaklaşıp konuşabilecek birini arıyor ve bu tip insanlar da çok fazla yok. Enteresan bir şekilde batı arabuluculuk etsin barışı sağlasın diye kendileri etnik temizliğe girişmiş başka ülkelerde işgalci olarak bulunan Türkiye ve İsrail'i seçti. Ama yine de bence Erdoğan zor durumda görünüyor çünkü bu çelişkili haller sürdürülebilir değil ve seçimler de yaklaşmakta. Ama her nasılsa Erdoğan'ın bu gibi durumlardan bir anda sıyrılıp çıkabilme gibi bir yeteneği de var. Yani, bekleyip göreceğiz.
 
 Öcalan'a özgürlük kampanyasının kurucularından birisiniz. Öcalan'ı nasıl tanıdınız, ne zaman okumaya başladınız ve bu okumalar hayatınızda neleri değiştirdi?
 
Kürt hareketiyle ilk tanışmam 90'ların başlarına dayanıyor. O dönemde Almanya'da yaşıyordum ve çok fazla Kürt yaşıyordu orada. Sendikamızın eylemlerine, 1 Mayıs yürüyüşlerine katılıyorlardı. Daha sonra 1999'da Öcalan tutuklandığında biz onların eylemlerinde daha aktif yer almaya başladık. Bazı sendikaların Kürtlerle dayanışma anlamında 20 yıldır süren kampanyaları ve dayanışma aktiviteleri vardı. Bu anlamda bir farkındalık hali vardı. Ama benim durumu tam olarak kavrayıp yoğunlaşmam 2014'te DAİŞ’in terör estirdiği dönemde oldu. Kobanê'deki direniş insanların Kürtleri görmesini sağladı çünkü inanılmaz kahramanca ama aynı zamanda da çok çaresiz bir direnişti. O zaman bir açıklama yayınladık. Benim sendikam o zaman Türkiye'ye bir çağrı yaptı ve Türkiye'deki savaşçıların Kobanê'deki kardeşlerine yardım etmek için geçişlerine izin vermelerini talep ettik. Daha sonra, 2016 yılında Diyarbakır'a gittim. Sur, Silopi gibi yerlerde Türkiye'nin saldırıları tüm hızıyla devam ediyordu. Ben daha önce de Kolombiya, Filistin gibi pek çok çatışmalı bölgede bulundum. Göreceğim şeyleri kaldırabileceğimi, bunları görmeye hazır olduğumu zannediyordum. Ancak oraya gidince şahit olduğum şiddet aklımı başımdan aldı. Açıkça söylemek gerekirse Suriye'deki iç savaş Türkiye'ye sıçramış ve burada gerçekleşiyor gibiydi. Geri döndüğümüzde bu konuda neler yapabileceğimizi tartışmaya başladık. Ve bunun sonucunda da daha geniş bir barış sürecinin inşası için Öcalan'a Özgürlük kampanyası etrafında kenetlenme kararı aldık. Çünkü O'nun özgürlüğü bu sorunların çözümü için elzemdi. Bu süreçte okumaya ve anlamaya başladım. Temel prensipleri, Kürt Özgürlük Hareketi'nin zaman içinde nasıl evrildiğini çalışmaya başladım. 
 
Bu süreçte neler gördünüz?
 
Gördüğüm şuydu; Öcalan'ın felsefesi köhnemiş bir solu içine sıkıştığı deli gömleğinden kurtarıp daha yaratıcı bir demokratik konfederalizm çözümüne ulaştırmıştı. Daha sonra bu prensiplerin nasıl hayata geçirilebileceğini Rojava'da gördüm. Hatta Diyarbakır'da HDP'nin ne kadar ilerici bir politikası olduğunu gördüm. Eşbaşkanlık sistemi, kadın eşitlikçi bir politika ve şunu söyleyeyim, tüm bunları görmek çok heyecan verici, ilgi çekici ve büyüleyiciydi. İnsanın perspektifini geliştiren bir yapısı vardı. Öcalan'ın fikriyatının hem sınıf mücadelesi anlamında hem uluslararası mücadele anlamında gelecekte herkes için ön açıcı olacağını düşünüyorum ve O'nun felsefesini inceleyen milyonlarca insan gibi Öcalan'ın düşünceleri beni kişisel olarak çok etkiledi, bana ilham oldu. 
 
MA / Gözde Çağrı Özköse

Diğer başlıklar

11:54 Filozof Bourg: Kürtlerin siyasete aktif katılımı demokratikleşme için zorunlu
11:41 Eğitim Sen: MESEM iktidarın eğitimi piyasalaştırma politikasıdır
11:36 İmralı görüşmesini anlattı: Bir güç orduya katılacak, diğer güç asayişi sağlayacak
11:22 Abdullah Öcalan’dan Mexmûr Kadın Meclisi Konferansı’na mesaj
11:12 Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'na kimler katılacak, neler tartışılacak?
10:39 Kayyım atama davasında beraat
10:34 Bahis operasyonunda ikinci dalga: Çok sayıda gözaltı
10:02 Ebru Günay: Kürt sorunu uluslararası zeminde tartışılacak
10:00 11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu'nda kabul edildi
09:22 Siyaset bilimci İnsel: Bütüncül hukuk ikili hukuk yapısına son vermektir
09:21 KYK yurdundan ‘çalışmayan kombi’ savunması: Mülk sahibi yaptıracak
09:20 Katı atık toplayıcısı: Barışın gelmesi refah ve huzurun gelmesidir
09:19 DAD Eş Genel Başkanı: Abdullah Öcalan’ın toplumla buluşacak koşulları oluşturulmalı
09:17 Hedef iki milyon palamudu toprakla buluşturmak
09:16 'Koza Altın Bergama için yeni bir facianın habercisi'
09:15 Bölgesel savaşlar ve fahiş fiyatlar Wan turizmini vurdu
09:14 Wan'da festival: Müzik özgürleştirir, barış büyür
09:13 İntihara sürüklenen kadının dosyasında şüphelilere tahliye
09:12 Licê'deki kadınlardan 'fuhuş çetesine’ tepki: Herkes ayaklanmalı
09:10 Amed Uluslararası Film Festivali: Sanatla iç içe olalım
09:05 'Hasta tutsaklar kaderine terk edildi'
09:02 Zenobia'nın kenti Palmira'daki tahribatı görüntüledik
09:00 05 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
04/12/2025
23:57 ABD'den Venezuela'ya yönelik seyahat uyarısı
22:44 Licê’deki fuhuş çetesine karşı çalışmalar sürüyor
21:29 TİP'li gençlerin tutuklanması protesto edildi
21:21 Madenciler anıldı: Çıkış yolu direnişlerin birleşmesinde
21:17 AKP'li belediye 3 sokağı borç karşılığı sattı
21:14 DEM Parti komisyon üyeleri: Görüşme içeriği bağlamından koparıldı, tamamı paylaşılsın
20:37 Güngören’de 6 katlı binada patlama
20:32 'Hakime rüşvet suçlaması, eşine 9 milyon TL avukatlık ücreti kararı' haberine erişim engeli
20:24 DEM Parti’den tarım işçisi kadınlara ziyaret
20:17 DEM Parti komisyona sunacağı raporunun ana hatlarını paylaştı
19:30 'Barış ve halkların kardeşliği inşa edilmeli'
19:25 Abdullah Öcalan: Sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretimi ortaya koyuyorum
19:06 BM’den Sudan’daki iç çatışmanın durdurulması çağrısı
19:01 MSD: Krizden çıkmanın yolu diyalog
17:47 Dilovası’nda 7 işçinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin rapor hazırlandı
17:46 Komisyonda 'tutanak' krizi
17:15 İsrail'in saldırıları sürüyor
17:11 MHP'li Yıldız: İmralı görüşmesi çok olumlu geçti
17:01 Ayşegül Doğan: Tutanaklar açık biçimde okunmalıdır
16:56 Gazeteci Aykol’un durumu stabil
16:52 Kınık Merası'nın statüsünün değiştirilmesine tepki
16:51 AKP: Kayyum uygulaması düşmeli
CHP: TMK değişmeli, eşit yurttaşlık sağlanmalı
16:37 İHD ve TİHV İnsan Hakları Haftası programını açıkladı
15:24 HPG'li Can'ın taziyesine kitlesel ziyaret
15:07 Wan'da şüpheli kadın ölümü
15:06 Tutuklanan öğrencilere destek eylemi: Talepleri taleplerimizdir
14:14 Zınar Altuntaş hayalini gerçekleştirdi
14:07 Komisyonda tutanakların okunmasında 'fikir' ayrılığı
14:01 Komisyon ‘İmralı ziyareti’ gündemiyle toplandı
13:19 AP Türkiye Raportörü Amor DEM Parti'yi ziyaret etti
13:06 Mêrdîn’in gizli cenneti Qurdîs’te sonbahar görüntüleri
13:03 DEM Parti Eskişehir'de halk toplantısı düzenleyecek
13:01 Artuklu Üniversitesi’nde ‘kişiye özel kadro’ alımı mahkemeden döndü
12:27 Kurtulmuş: Mühim olan İmralı ziyaretinin komisyon ile paylaşılması
12:26 BM Güvenlik Konseyi'nden Suriye’ye ilk resmi ziyaret
12:24 Tahliye edilen 30 yıllık tutsak: Kürtler özgürlüğüne kavuşacaktır
12:23 AB Komisyonu Rusya'yı kara listeye aldı
11:50 İSİG Kasım ayı raporu: 216 iş cinayeti yaşandı
11:43 Sağlıkçılar temizlikte çalıştırılmak zorunda bırakılıyor
10:04 Bahçeli'den süreç için yasal düzenleme açıklaması
10:00 Nobel Ödüllü isimler Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’na katılacak
09:47 Ukrayna ve ABD heyeti Miami'de görüşecek
09:33 Kuvvetli yağış ve buzlanma bekleniyor
09:19 İlk ziyaretine 7 yaşında gitti, 29 yıldır cezaevindeki babasının yolunu gözlüyor
09:11 ÖHD Eş Genel Başkanı: Meseleye bütüncül hukuk çerçevesinde yaklaşılmalı
09:10 İlahiyatçı Salar: Diyanet hutbelerde süreci halka anlatmalı
09:09 Prof. Dr. Levent Köker: Çözümle Türkiye demokratikleşme sürecine girecek
09:07 TÜGVA'nın 'asimilasyoncu' projelerini kayyım finanse ediyor
09:05 Devrim komünlerle adım adım ilerliyor
09:00 04 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
03/12/2025
23:47 Tecavüz faillerine beraat!
23:43 Stutgart’ta Alevi ve Durzi halka saldırılar protesto edildi
23:03 Çocuk ölümlerini protesto eden 16 TİP'li genç tutuklandı
22:54 Amedspor Down Sendromlu Zınar’ın hayalini gerçekleştirecek
22:50 İsrail 10 yıl sonra Lübnanlı yetkililerle görüştü
21:01 Akış’ın tutukluluğuna devam kararına tepki: Darbe sürüyor
20:37 KDP, Xebat ve Lecan’a ağır silahlı güçleri yerleştirdi
20:18 BMGK 14 yıl sonra Şam’ı ziyaret edecek
20:16 Cenevre eyleminde Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü istendi
19:00 Şam’a füzeli saldırı
18:52 Serra Bucak’tan Ongözlü Köprü ve Hevsel Bahçeleri açıklaması
18:49 KHK eylemi: Arkadaşlarımız derhal görevlerine iade edilmeli
18:31 Asgari ücret için ilk toplantı tarihi belli oldu
18:24 TÖP üyeleri serbest bırakıldı
18:19 30 yıldan sonra tahliye edilen Çirik: Diğer tutsakların da özgürlüğü yakındır
18:03 Barış Annesi Aliye Timur son yolculuğuna uğurlandı
17:49 Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Akış’ın tutukluluğuna devam kararı
17:37 Kuzey ve Doğu Suriye Halklar Meclisi tüzüğünü kabul etti
17:34 Divandere'de 8 kadın öğrenci zehirlendi
17:30 İran güçleri Ezîze Mûradiyan adlı Kürt kadını gözaltına aldı
17:17 AB ülkeleri Rusya'dan gaz ithalatı yapmamak üzere anlaştı
17:13 KESK: İktidarın sadık bürokratlarına 30 bin TL seyyanen zam
16:56 HPG'li Serhat Korkmaz'ın taziyesine kitlesel ziyaret
16:49 Katledilmek istenen Yasemin Durbak'a dayanışma ziyareti
16:35 Barzani: Entegrasyon garantisi olmadan QSD'nin silah bırakması beklenemez
15:38 'Engelliler ayrımcılığa, izolasyona mahkum ediliyor'
15:37 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
14:47 Okullarda ücretsiz yemek davası görüldü: 3 çocuktan 1'i okuldan aç dönüyor
14:04 Erdoğan: Kürt sorunu 'benim sorunumdur' iradesini bugün de taşıyoruz
12:16 Gülistan Kılıç Koçyiğit'ten 'Bahçeli'ye darbe olur' iddiasına yalanlama
12:10 Abdullah Öcalan’dan bütüncül hukuk mesajı: Demokrasi dışı müdahale olgusu Türkiye gündeminden çıkar
12:05 İngiltere'den sürece destek
11:39 Prof. Bose’den Abdullah Öcalan’ın çağrısına destek: Taraflar bu umut anını değerlendirmeli
11:30 TÜİK'in enflasyon oranı yine düşük çıktı
11:25 Okullarda ücretsiz yemek davası: Ne bakanlık ne de yargı çocukları aç bırakamaz
11:12 Bahçeli: Süreçten asla geri adım atmayacağız
10:52 Dêrsim’de fuhuş ağı: İsim isim teşhir ederek anlattı
10:34 DEM Parti MYK toplandı
10:32 Gazeteciler raporu: Gözaltı, soruşturma tutuklama, ceza, işten çıkarmalar sürüyor
10:16 Özgür Ülke anması: Hakikat açığa çıkarsa barışa o kadar yakın oluruz
10:08 TÖP üyesi 5 kişi gözaltına alındı
10:03 Dicle Nehri'ne düşen çocuğun cenazesi bulundu
09:55 Nahit Eren'den 'transfer' müjdesi: Söylemler kulübü yıpratmamalı
09:33 Urartular'ın 'başkenti işgal' altında
09:31 Hastane yol gösterdi: İhtiyaçlarını karşılayamaz, ancak R Tipi'ne sevk edilebilir!
09:20 Dr. Gezer: Engellilerin ailelerinin kaygıları ortadan kaldırılmalı
09:19 Prof. Dr. Şebnem Oğuz: Süreç, Türkiye'nin geleceğini belirleyen bir eşik
09:17 Mêrdîn’de uyuşturucuya karşı harekete geçtiler
09:15 Öldürülen gazeteci Hakan Tosun'un ablası: Adalet yerini bulmalı
09:07 Wan’da 10 ayda 158 hak ihlali yaşandı
09:05 Gençlerden çağrı: Uyuşturucu ve fuhuşa karşı birlikte önlem alalım
09:00 Dêrazor'un bir yanı yıkım, diğer yanı inşa
09:00 03 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
00:05 Amedspor’dan SMS kampanyası
02/12/2025
23:34 'Qamişlo’dan göçertilenlerin geri dönüşü sağlansın' çağrısı
23:23 Trump'tan Venezuela ve Kolombiya’ya kara operasyonu tehdidi
23:00 AB'nin eski dışişleri şefine gözaltı
22:11 Licê’deki fuhuş çetesine karşı toplantılar yapıldı
20:36 Dicle Nehri'ne düştüğü iddia edilen çocuk bulunamadı
20:33 Savcılıktan öz savunmaya ceza istemi
20:29 Putin: Avrupa savaş istiyorsa, hazırız
20:08 BM: Sudan savaşında 14 milyon kişi yerinden edildi
20:03 Gazeteci Karabay cezaevinden çıktı
19:10 İsrail saldırılarında 257 gazeteci katledildi
18:31 Mahkeme, hasta tutsağın tahliyesini engelleyen İGK kararını yasaya uygun buldu!
18:09 223 işçinin eylemi sürüyor: Ranta geçit vermeyeceğiz
18:07 Netanyahu: Şam’dan Hermon Dağı’na kadar silahsız bölge istiyoruz
17:46 Manavgat Belediyesi soruşturmasında 19 gözaltı
17:42 DEM Parti Heyeti İmralı'dan döndü
17:34 Lacan'da gerginlik sürüyor: Gazetecilerin ekipmanlarına el konuldu
17:15 Şüpheli çocuk ölümü davasında tahliye kararı
16:41 Ankara'da Savunmaya Özgürlük Nöbeti: Adaletin sesi yeniden yükselecek
16:19 ABD Adana konsolosu DEM Parti'yi ziyaret etti
15:59 Cinsel saldırıya uğrayan çocuk mahkemede dinlenecek
15:43 Gazeteci Karabay'a ceza ve tahliye
15:31 Besta’da asker gözetiminde ağaç kıyımı sürüyor
15:27 Amed'de Jineolojî atölyeleri başlıyor