URFA - İçişleri Bakanlığı, Ankara ve Suruç'ta 137 kişinin yaşamını yitirdiği katliamların emrini veren ve Kırmızı Bültenle "aranan" İlhami Balı'nın Türkiye'nin denetiminde olan İdlib'in Harabat köyünde yaşadığını kaydetti. Katliamların firari sanıklarından Deniz Büyükçelebi'nin ise, Şam’da hapishanede olduğu belirtildi.
Urfa'nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek amacıyla Amara Kültür Merkezi'nde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğünde bir araya gelen gençlere yönelik DAİŞ’in canlı bomba saldırısında 33 genç katledilmişti. Saldırıya ilişkin açılan davanın 22 Ekim 2021 tarihinde görülen karar duruşmasında, tek tutuklu sanık Yakup Şahin'e 34 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali için dosya ayrılmıştı. Dosyanın 2'nci duruşması yarın Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. 18 Şubat’ta görülen ilk duruşmasında avukatların talepleri doğrultusunda mahkeme birçok kuruluşa 27 farklı müzekkere yazdı.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI YERİNİ BİLİYOR
İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, firari sanıkların son güncel durumlarına ilişkin mahkemenin yazdığı müzekkereye cevap verdi. Müdürlüğün istihbarat raporlarına dayanarak verdiği cevapta, DAİŞ’in gerçekleştirdiği 104 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Gar ve 33 gencin yaşamını yitirdiği Suruç Katliamının bir numaralı firari sanığı İlhami Balı’nın, Mayıs 2021 tarihinde Türkiye ve desteklediği grupların denetiminde bulunan İdlib'in Harabat köyünde görüldüğünü kaydetti. Daha önce de DAİŞ liderleri Ebû Bekir El-Bexdadî ile Ebû Îbrahîm El-Qureyşî’ni de ABD tarafından yapılan operasyonla İdlib’de öldürülmüştü.
DAİŞ’İN CİRİT ATTIĞI KENT
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün firari sanıklar İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi’ye dair son durumları ve en son nerede olduklarına dair Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği cevap şu şekilde: “Talep edilen hususlara ilişkin Daire Başkanlığımız kayıtlarında yapılan çalışmalar neticesinde; Deniz Büyükçelebi isimli şahsın 2019 Ağustos ayı itibariyle Suriye'de Rejim güçleri 'tarafından yakalandığı ve Suriye/Şam'da tutuklu olduğu, İlhami Balı isimli şahsın ise Mayıs 2021 yılı itibariyle Suriye/İdlip'e bağlı Harabat Köyü civarında kaldığı şeklinde istihbarı mahiyette bilgiler ve her iki şahsında ‘Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma’ suçundan Terör Arananlar Listesinde Kırmızı Kategoride aranma kayıtlarının bulunduğu tespit edilmiştir.”
Suruç için Adalet Platformu avukatlarından Serdil İzol, müzakerelere cevaben dava dosyasına eklenen belgeleri değerlendirerek, davanın ikinci duruşması için katılım çağrısı yaptı.
‘NEREDE OLDUKLARI BİLİNMEKTE’
Firari sanıklar açısından 18 Şubat 2022 tarihinde görülen ilk duruşmada mahkeme heyetinin birçok ara kara yazıp ve birçok kuruma müzakereler yazdığını belirten İzol, yazılan birçok müzakereye kurumların cevap yazmadığını kaydetti. Dosyaya daha önce eklenen Ankara Gar ve Suruç katliamlarının bir numaralı sanığı Balı’nın hakkında kırmızı bültenle arama kararı olmasına rağmen 2016’da Konya Cihanbeyli ilçesinde Devlet Hastanesi’nde tedavi olduğunu hatırlatan İzol, “Aslında şu an nerede olduğu bilinmekte. Sanık olması gerekirken tanık olarak dosyamızda daha önce dinlenen İlhami Balı’n eşi Hülya Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi eşlerinin öldüğünü belirttiler. Son gelen istihbarat raporlarına bakıldığında ise iki ismin sağ olduğu ve İdlib’de bulundukları yönünde. Daha önce Balı hakkında Ankara Gar katliamı davasına gönderilen bir belgede ise ‘X’ kampında olduğu iddia edilmişti. İstihbarat bu kişilerin yerlerini biliyor, ancak daha önce farklı bilgiler göndermişti. İstihbarat şu an dosyaya eklediği bilgileri daha önce ellerinde mevcut olmasına ve talep edilmesine rağmen dosyaya göndermemiştir” diye konuştu.
DURUŞMAYA ÇAĞRI
İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı’nın “örgüt üyesi olma şartlarını taşımasına rağmen” Yargıtay tarafından beraat ettirildiğini hatırlatan İzol, devamında şunları söyledi: “Demokratik kitle örgütleri Suruç ve Ankara Gar katliamının ilk günden bu yana takipçileri. Biz bundan önceki mahkeme heyetine bütün delilleri ile katliamın nasıl işlendiğini anlattık. Faillerin ceza alması için bütün delilleri mahkemeye sunmamıza rağmen, daha önce yapılan yargılamada deliller tartışılmadan bir sanığa (Yakup Şahin) ceza verilerek kapatılmak istendi. Dosyada kaybedilen görüntülerin kim tarafından kaybedildiği ile ilgili bir işlem yapılmadı. Etkin bir soruşturma yapılmadan karar verme yoluna gidildi. Balı ve Büyükçelebi açısından devam ediyor. Biz bu davanın takipçisi olacağız, kendine demokratım diyen herkesin bu davaya sahip çıkması gerek. Bu dava devam ediyor, yeni gelen belgeler ile karanlık güçler bir bir ortaya çıkıyor. İnsanım diyen herkesi 1 Haziran’da bu davaya takip etmek için Hilvan Cezaevi Kampüsü'ne bekliyoruz. Bütün faillerin ortaya çıkarılması için elimizden geleni yapacağız.”
MA / Emrullah Acar