VAN - Başkale’nin Sersul mezrasındaki asker baskınına ilişkin rapor hazırlayan STÖ'ler, saldırının her yönüyle adli, idari, etkin ve tarafsız olma ilkeleri doğrultusunda soruşturularak faillerin yargı önüne çıkartılmasını istedi.
Van’ın Başkale ilçesinin Xaşkan Mahallesi’ne bağlı Sersul mezrasında yaşayan Atlı ailesinin evine 20 Haziran’da baskın düzenleyen askerler, Mehmet Emin Atlı adlı kişiyi gözaltına almış, dakikalarca havaya ateş açan askerler, kadınları darp etmişti. Van Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi tarafından oluşturulan heyet, yaşananlara ilişkin hazırladıkları raporu açıkladı. Tahir Elçi Konferans Salonu’nda yapılan açıklamaya birçok kurum temsilcisi katıldı.
‘OPERASYON PLANLANARAK YAPILDI’
Raporu okuyan İHD Şube Başkanı Mehmet Karataş, ev baskının sıcağı sıcağına takip şeklinde olmadığı ve planlanarak hazırlıklı gerçekleşen bir operasyon olduğunu belirterek, “Sabah saatlerinde yaşanan olayla ilgili olarak mağdur ve tanıkların cep telefonu marifetiyle çektikleri birçok video heyet tarafından incelenmiş ve kayıt altına alınmıştır. Video kayıtları ayrı ayrı incelendiğinde birçok kolluk görevlisinin söz konusu evin bulunduğu bölgeye yayan şekilde ilerlediği, söz konusu zırhlı aracın sonraki süreçte evin önüne getirildiği, operasyon gerçekleşen evde çocukların bağırışları üzerine çevrede bulunan kadınların olay yerine yönlendiği, evin içerisinde, merdivenlerinde ve önünde onlarca silahlı kolluk görevlisinin bulunduğu, aranan şahsın evden çıkarılmasından zırhlı araca bindirilmesine kadar geçen sürede askeri kolluk görevlilerinin uzun namlulu silahlarla aralıksız olarak havaya ateş açtıkları, Dilber A’nın bu süreçte yerde baygın halde yattığı, yine aranan şahsın küçük yaşta çocuğu F.A.’nın ateş eden askeri kolluk görevlileri arasında sıkışıp kaldığı gözlenmiştir” dedi.
ARAMA KARARI OLMADAN EV BASKINI YAPILDI
Askerlerin aşırı ve orantısız silah kullandığının tespit edildiğini söyleyen Karataş, “Öte yandan olayın mağdur ve tanıklarının anlatımları dikkate alındığında askeri kolluk tarafından arama kararı olmaksızın sıklıkla tüm aile konutları aranmaktadır. Bu durum Ceza Muhakemesi Kanunun, Arama ve El Koyma Başlığı altında yer alan maddelerine aykırılık taşımaktadır. Zira istisna haller haricinde ancak ve ancak hâkim kararı ile konut araması yapılır. Bu nedenle aramaya katılan askeri kolluk görevlileri hakkında ‘Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde, kasten yaralama suçuna ilişkin’ hükümlerin uygulanması ve haklarında adli soruşturma yapılması gerekmektedir” diye konuştu.
FİZİKİ VE SÖZLÜ ŞİDDET UYGULANDI
Söz konusu gözaltı işlemi amacıyla köye gelen askeri kolluğun planlı bir operasyon başlatmış olmasına rağmen mevzuatta tanımlanan güvenlik tedbirlerine riayet etmediğini söyleyen Karataş, şöyle konuştu: “Baskın sırasında köyün tamamı kollukça kuşatılmış özellikle söz konusu evin etrafının dört taraftan sarılmıştır. Evde M.E.A. eşi ve çocukları bulunmasına rağmen onlarca kolluk görevlisi ile eve girilmiştir. Bu noktada herhangi bir silahlı/silahsız direniş ile karşılaşmayan kolluğun aile konutuna dönük orantısız bir müdahale gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. M.E.A.’nın yakalanması sırasında kendisi, eşi ve çocuklarına dönük askeri kolluk tarafından fiziki şiddet uygulandığı ve kötü muamelede bulunulduğu anlaşılmıştır. Şiddet fiili ve kötü muameleye tepki gösteren ve görüntülerden de anlaşıldığı üzere çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan kitlenin bulunduğu alanda onlarca askeri kolluk tarafından uzun namlulu silahlarla havaya rastgele ateş edildiği tespit edilmiştir. Söz konusu ikamet çevresinde yapılan incelemelerde uzun namlulu silahlara ait 400’ü aşkın boş mermi kovanı tespit edilmiştir.”
YAŞAM HAKKI RİSKE ATILDI
Yine kolluk görevlilerinin bir saldırı altında olduklarına dair bir durum gözlemlenmediğini dikkat çeken Karataş, “Kolluğun mağdurlara karşı işkence ve kötü muamele kapsamında değerlendirilebilecek eylemlerinin yanı sıra ölçüsüz ve gereksiz bir şekilde ateşli silah kullanması özellikle çocukların travma yaşamasına sebep olmuştur. Askeri kolluğun tüm olay boyunca mevzuat gereğince yurttaşların can güvenliğini sağlayacak tedbirler almadığı gibi yaşam hakkını riske atacak şekilde havaya ateş açıldığı anlaşılmaktadır. Video kayıtları göz önünde bulundurulduğunda iddia olunan ‘taş atma’ olayına dair herhangi bir tespit yapılamadığı gibi söz konusu video kayıtları incelendiğinde kolluk görevlilerinin hiçbirinin kalkan kullanmadığı, birçoğunun kafasında kask olmadığı tespit edilmiştir” dedi.
‘SORUMLULAR YARGI ÖNÜNE ÇIKARILMALI’
Raporun sonuç ve istem bölümünde ise şunlara yer verildi:
*Gerçekleştirilen orantısız ve ölçüsüz kolluk müdahalesi her yönüyle adli ve idari açıdan adil, etkin ve tarafsız olma ilkeleri doğrultusunda soruşturulmalı ve failler tespit edilerek yargı önüne çıkarılmalıdır.
*Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan yurttaşların bulunduğu alanda ateşli silahlarla dakikalarca havaya ateş açılmasına ilişkin talimat veren ve bu mühimmatı kullanan kişilerin yurttaşların yaşam hakları yönünden ciddi risk yarattıkları gözetilerek hızla tespit edilerek yargı önüne çıkarılmalıdır.
*Mağdur ve tanık anlatımları doğrultusunda ev aramalarının sistematik hale geldiği iddiası ile ilgili adli ve idari yönden etkili ve hızlı bir soruşturma yapılması, konut dokunulmazlığının ihlali ve özel yaşama saygı hakkının ihlali iddiaları incelenmelidir.