Özsoy: İsveç ve Finlandiya’nın nur topu gibi Kürt meselesi oldu

ANKARA - İsveç, Finlandiya ile Türkiye arasında imzalanan memorandumun sadece bir niyet beyanı olduğunu ifade eden HDP Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, “Bu memorandumla birlikte Finlandiya ve İsveç’in de nur topu gibi bir Kürt meselesi oldu” dedi. 
 
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, İsveç Başbakanı Magdelena Andersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in katıldığı dörtlü görüşme sonrasında 28 Haziran’da bir memorandum imzalandı. Üçlü memorandumla birlikte iki ülkenin NATO’ya üyeliği yönünde müzakere çağrısı yapıldı. Erdoğan’ın iç kamuoyunda memorandumu bir kazanım olarak sunsa da karşı taraftan farklı içerik ve tepkiler var.  
 
HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi ve Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, memorandumun yargıyı bağlamadığını hatırlatarak, imzalanan kağıt üzerinde sadece niyet beyanı olduğunu söyledi. 
 
Özsoy, “Kürt meselesini her geçen gün siyaseten konuşma kapasitesini yitiren Erdoğan, Kürt meselesini militarize ederek; NATO’ya taşımaya çalışıyor” dedi. Süreci yakından katip eden Özsoy, Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
 
Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında 28 Haziran’da bir memorandum imzalandı. Diplomaside memorandum nedir? Getirdiği hükümlülükler nelerdir?
 
Memorandumlar genel olarak aslında niyet beyanıdır. Herhangi bir ülkeyi sorumluluk altına sokan bir anlaşma değil. Orada beyanlar ve taahhütler var. Önümüzdeki zaman içerisinde devletlerin beyan ve taahhütleri nasıl yerine getireceğini gösteriyor. Memorandumlar müzakerelerin genel de tam istenilen sonuca gitmediği noktalar da görüşmelerin devam etmesi için yapılır. Türkiye’de Dolmabahçe Mutabakatı bir memorandumdu. O dönemde müzakereler iyi de gitmiyordu. En azından kağıdın üzerine 10 madde dökülebildi. Olumlu sonuçları da oldu. Hükümet sahip çıkabilseydi olumlu birçok noktaya gidilebilirdi. İktidarın inkarı ile memorandum kadük kalmış oldu.
 
Dolayısıyla üç devlet arasında yapılan memorandum uluslararası kamuoyu ve Türkiye’de Erdoğan’ın kazandığı bir zafer olarak kullanılıyor. Erdoğan bunu yoğunlukla iç kamuoyu malzemesi olarak kullanacaktır. Metni tamamına bakıldığında çok ekstra bir durum söz konusu değil.
 
Tamamında neler var?
 
Somut olarak bakıldığında ise ‘İsveç ve Finlandiya PKK’yi ‘terör örgütü’ olarak gördüklerini teyit eder’ demişler. Zaten AB ülkeleri PKK için ‘terör örgütü’ listelerinde diyorlardı, bu yeni bir durum değil. Kağıt üzerine konulunca Erdoğan’ın kullanabileceği bir şey oluyor. İkincisi ‘biz bundan sonra YPG ve PYD’ye destek sunmayacağız’ demişler. YPG ve PYD’yi ‘terör örgütü’ olarak görmüyorlar. Türkiye bunu zorlamış ama kabul ettirememiş. Oradaki (Rojava) sivil yapılara, yardım kuruluşlarına, meclislere, otonom yönetim, Suriye Demokratik Güçleri üzerinden isterseler yardım edebilirler. En fazla çok bilinen İlham Ahmed gibi isimleri İsveç’e açık bir şekilde çağırmazlar. İade meselesine gelince imzalanan memorandum da ‘iade edeceğiz’ denilmiyor. ‘Siz başvuru yapmışsınız, bu süreci hızlandırmak için takipçisi, olacağız’ diyorlar. Ama nihayetinde buna karar verecek olan yargıdır, mahkemelerdir. Bu memorandum yargıyı bağlamaz. Hükümet sadece beyan ediyor.
 
Türkiye’de olmayan ancak İsveç’te olan bir güçler ayrılığı var. Hükümet, mahkemeye ‘Bunu iade et’ diyemez. Ancak şunu diyebilir; ‘Türkiye, bizden bunu istemiş, hukuki süreçleri bitirin, mahkeme bir karar versin’. Mahkemelerin orada hükümetin direktifi ile iş yapması olası değil. Hükümetten iki kişi Ragıp Zarokulu’yu Türkiye’ye teslim etmeye çalışsın, İsveç’te hükümet düşer. Bunun yansımaları çok farklı olur, o kadar kolay bir mesele değil. Şu an için zaman kazandılar. Sorunları biraz ötelediler. Madrid Zirvesi’nden önce veto kararını kaldırdılar ve bir davetiye gitti. Önümüzdeki dönemde birbirlerini getir-götür yapacaklar. İsveç ve Finlandiya en nihayetinde NATO üyesi olacaklar.
 
İsveç ve Finlandiya NATO’ya girme müzakereleri için davet edildi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “veto” açıklaması ardından verilen tavizlere bakıldığında nasıl bir süreç işleyecek?
 
 
 Talepler olacak; İsveç ‘mahkeme bırakmadı’ diyecek, Türkiye protesto edecek. Bu memorandum ile birlikte Finlandiya ve İsveç’in de nur topu gibi bir Kürt meselesi oldu. Erdoğan bunu da başardı.
 
Türkiye, veto kartından Finlandiya ve İsveç’in resmi olarak davet edilip, müzakerelerin başlaması için vazgeçti. Müzakereler başlaması ardından Finlandiya ve İsveç’in kabul edilmesi için uzun bir süreç var. Kabul edilebilmesi için 30 ülkenin parlamentolarında bunların oylanması gerekiyor. Türkiye’de de resmi onay için Meclis’e getirilip, oylanması gerekecek. Dolayısıyla önümüzdeki dönem Türkiye her seferinde veto kartını kullanma tehdidiyle bu ülkelerden taviz almaya çalışacak. Süreç henüz bitmedi. İlk veto kartını şu an sadece ertelemiş görünüyor. Türkiye’nin talep ettiği isimler var. Ragıp Zarakolu mesela…İsveç bu isimleri vermeyecek, veremeyecek. İsveç hukukunda iltica statüsü kabul olan birisinin uluslararası hukuk açısından Türkiye’ye iade edilmesi mümkün değil. Talepler olacak; İsveç ‘mahkeme bırakmadı’ diyecek, Türkiye protesto edecek. Bu memorandum ile birlikte Finlandiya ve İsveç’in de nur topu gibi bir Kürt meselesi oldu. Erdoğan bunu da başardı.
 
 Türkiye’nin “veto” çıkışı ardından ajansımıza verdiğiniz mülakatta AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın asıl ABD’den taviz almak istediğini dile getirmiştiniz. Bu tavizi alabildi mi?
 
 Mesele Suriye’deki Kürtlere batının, NATO üyesi ülkelerin destek vermesi olsaydı Erdoğan’ın en fazla Amerika’ya sonra da Fransa’ya kızması, kükremesi gerekirdi. Çünkü onların Rojava’ya sunduğu desteğin yanında İsveç ve Finlandiya’nın sunduğu komik ve cüzidir. Erdoğan ilk günden pazarlığı Biden ile yapmak istedi. Fakat Biden, büyük ustalıkla ‘Bu bizim meselemiz değil. Bu İsveç, Türkiye ve Finlandiya’nın kendi arasında çözmesi gereken bir mesele’ diyerek, kapıları kapattı. Erdoğan, dolaylı olarak görüşmek istedi. Biden, dolaylı görüştü. İsveç ve Finlandiya Devlet başkanlarıyla yüz yüze, Erdoğan’la telefon ile görüştü. Bunu bir Amerika- Türkiye pazarlığına çevirmek istemedi. Çevirseydi, Erdoğan orada aslında YPG/PYD’ye, SDG’ye dair taviz almaya çalışacaktı. Ama bu tavizi alması mümkün değil. Amerika diplomasisi açısından işi ucuza kapattılar. Kağıt üzerinde 3-5 tane taahhüt kaldı ama Erdoğan istenilen noktaya geldi.
 
Türkiye’de 2023 seçimlerine giderken, Erdoğan iç kamuoyunda kullanabileceği -her ne kadar kağıt-parçası da denilse bir kazanım var. Erdoğan ne istiyordu, istediğini alabildi mi?
 
 
 Erdoğan’ın politikasının biri ‘Müsaade edin gideyim, Suriye’de iki Kürt döveyim’.. Batı diyor ki; ‘Gel birlikte dünyayı dizayn edelim’, diyor. Türkiye, ‘Yok ben Kürt döveceğim. Tel Rıfat’a gireceğim, Kürtlere saldıracağım’ diyor.
 
Erdoğan’ın istediği ufak-tefek kırıntılar değil. Erdoğan batı ile ‘Beni iktidarda tutun’ pazarlığı yapıyor. O konuda Erdoğan’ın, biraz yalıtılmışlığı kırdığını görüyoruz. Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte Türkiye’nin artan bir önemi var. Karadeniz çok önemli bir alan olmaya başladı. Bu tahıl krizi Afrika’da çok büyük bir açlık krizine yol açabilir. Dolayısıyla hem güvenlik alanında hem de tahılın transferi açısından Türkiye olmadan bunu yapabilmek mümkün değil. Hala bir NATO gücü ama bir şekilde Türkiye’yi -Erdoğan’ı değil- değerlendirmek isteyen bir batı söz konusudur. Türkiye’nin jeopolitik gücü artmış durumda. Batı Türkiye’ye ya da Erdoğan’a diyor ki; ‘Karadeniz ve Doğu Avrupa’dan İskandinav ülkelerine kadar yeniden bir yapılandırma olurken bir rol biçiyoruz’ diyor. Fakat Erdoğan’ın perspektifi o kadar ve küçük ki; onlar bile şaşkınlık içine düşmüşler. Erdoğan’ın politikasının biri ‘Müsaade edin gideyim, Suriye’de iki Kürt döveyim’.. Batı diyor ki; ‘Gel birlikte dünyayı dizayn edelim’, diyor. Türkiye, ‘Yok ben Kürt döveceğim. Tel Rıfat’a gireceğim, Kürtlere saldıracağım’ diyor. İkincisi Türkiye’ye dair herhangi bir vizyonu kalmadığı için 2023 seçimlerinde iktidar da ‘nasıl kalabilirim’ taktik manevralarını yapmaya çalışıyor. Seçime kadar bakacaklar; Erdoğan’ın tehditlerini sineye çekiyorlar bir şekilde fakat çok da güvenilir bir partner olmadığını da düşünüyorlar. Erdoğan’ın her ne kadar asıp, kesen bir görüntüsü olsa da taviz verdiğini de biliyorlar.
 
F-16’ların modernizasyonu konusunda Biden, Erdoğan’a söz verdi. Bu da almak istediği tavizi almış olduğu anlamına gelmez mi?
 
F-16’ların modernizasyonu; Türkiye’nin 80 F-16’sı var. Bunları modernize etmek istiyor, 40 tane de almak istiyor. Türkiye’nin yeni F-16 almasına onay çıkmadı, Türkiye’nin elinde olanların modernize edilmesi konusu var. Türkiye zaten bir NATO üyesi ve ‘Türkiye’nin elindeki F-16’ları modernize etmezsek; bu NATO’yu da güçsüz kılabilir. Bir NATO gücü olarak Türkiye’ye bunu yapmamız, lazım” argümanı kullanılıyor. Kongre düzeyinde 5-6 aydır, hükümet diplomasi yürütüyor. Sürekli heyetlerle kongreyi ikna etmeye çalışıyorlar. Biden şimdi sözü de verdi. Daha önce de hükümet kongreye mektup yazmıştı ve ‘Türkiye’nin modernizasyon talebini gündemimize alalım’ demişti.
 
Ancak bu duruma kongrenin nasıl bakacağını göreceğiz. İsveç ve Finlandiya’nın ‘veto’ edilmesi açıklamasında kongreden Türkiye’ye büyük bir tepki olmuştu. Hele hele de Rojava’ya yönelik yeni bir işgal tartışmaları sırasında 15 Haziran’da Washington’daydım. O tarihte kongre Temsilciler Meclisi hem de senatosunun dış ilişkiler sorumluları, komite başkanları, Cumhuriyetçilerinde imzasıyla açıklama yapıldı. Türkiye’nin, Suriye’ye yönelik yeni bir saldırısını kabul etmeyeceklerini belirttiler. Böyle bir yerden bakıldığında Erdoğan’ın elinde olan somut kazanım; NATO’ya meydan okudu, istediklerini kısmen aldı. Bütün dünya Erdoğan’ı konuşuyor. Biden, Erdoğan’ın egosunu da sevdi ve bir saat ayırdı. Muhtemelen Erdoğan’ın bu zaafını da bildikleri için biraz kale alıp, egosunu okşadılar. İç politikada kullanabileceği bir kağıtta verdiler.
 
İsveç ve Finlandiya’nın AKP hükümeti ile imzaladığı memorandum, İsveç ve Finlandiya kamuoyunda nasıl karşılandı?
 
İsveç’te çok yankıları var. Şu an hükümet güven oyu almayabilir. Hükümet düşebilir. Erdoğan, Kürt düşmanlığı ile Kürt meselesini küresel hale getirdi. Kürt meselesi yüzünden İsveç hükümeti düşebilir. Daha önce Rojava yüzünden Amerika’nın Savunma Bakanı istifa etmişti. Mesele sürekli büyüyor. Muhalefetin, basının ciddi tepkileri var. Muhalefetin tepkilerine sosyal demokratlar cevap üretemiyorlar. Bir karmaşa söz konusu. Biz de fikirlerimizi hem hükümete hem de siyasi partilere sunuyoruz. Kağıt üzerinde olan irade beyanının pratikte yansımalarını takip edeceğiz. Zaten şu anda NATO’nun desteğiyle 40 yıldır Kürtlere karşı savaşan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. NATO’yu, ABD’yi, İngiltere’yi arkasına alarak, savaşı yürüten Türkiye’nin faşizan çığlıklarına İsveç ve Finlandiya katılsa ne katılmasa nedir? Her halükarda Kürtler mücadelelerini devam ettirir. Asıl düşünmesi gereken İsveç ve Finlandiya halkı ve siyasetçileridir. Erdoğan, açıkça talep ediyor; ‘Yargıyı ve uluslararası sözleşmeleri bırakın, benimle dar pazarlığa girin’ diyor. Şu an yapılacak her tartışma ülke içerisinde krize, tartışmalara gebedir. Böyle zaten içten çürütüyorlar. Resmen, hukuk kurumlarınızın üzerine çıkın, diyorlar. Çıkabilecekler mi? Çıkamayacaklar. İsveç’te kurumlar Kürt meselesi yüzünden birbirine girecek. Kürtler ve Kürtlerin haklı taleplerinin daha görünür olması da sağlanabilir.
 
Nasıl?
 
Bu tür süreçlerin paradoksal sonuçları olur. Şu an İsveç ve Finlandiya basını hiçbir dönemde olmadığı kadar Kürtleri konuşuyor. Hiçbir dönemde olmadığı kadar İsveç ve Finlandiya halkı Kürtler hakkında bilgileniyor. Bu durumu fırsata dönüştürmemiz lazım. Şimdi ikili mekanizma kuracaklar ama bunlarda birkaç toplantı sonrası genelde dağılıyor. Erdoğan’ın gazı alındı.
 
Rusya, AKP’nin onay verdiği süreçten memnum mı? Yansıması nasıl olur?
 
Rusya tabii ki hoşnut değil. Ama Rusya Türkiye’nin ilk günden beri NATO’yu veto edeceğini düşünmedi. Türkiye NATO üyesi, bunu yaparsa korkunç bedel ödetirler hele de seçimlerden önce Erdoğan’ın bunu yapacak durumu yok. Aslında İsveç ve Finlandiya pek ala bu kadar geri adım atmadan da Erdoğan’ı bir noktaya çekebilirlerdi. Erdoğan, blöf yaptı bunlarda yedi. Erdoğan’a iki sayfalık bir memorandum verdiler. Metin çok muğlak ve herkesin kaçabileceği alanlar bolca mevcut.
 
İsveç, 2019 yılında Grespi’ye yönelik saldırılar ardından Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya başlamıştı. Bu ambargoda memorandum ile ortadan kalkacak bu ne anlama geliyor?
 
 
 Erdoğan bu meseleyi her uluslararası platformda bir restleşme unsuru olarak taşıdığı zaman bilerek, bilmeyerek, isteyerek, istemeyerek Kürt meselesini küresel ajandaya sahip olmasını beraberinde getiriyor. 30 NATO üyesi oturup, Rojava’yı, Kürtleri vs. konuşuyor.
 
Silah ambargosunun çok fazla bir karşılığı yoktu. İsveç-Finlandiya’nın Türkiye’ye sattığı çok fazla bir silah yoktu. Daha çok İngiltere, Kanada, Fransa, ABD satıyor. Kısmi bir ambargoydu. 2019 yılında devreye konulmuştu. Fakat sembolikte olsa bunun kaldırılması, Türkiye’nin militarist yaklaşımına destektir. Sembolik olarak da olsa Erdoğan’ın bir kazanımıdır. Totalde ise Erdoğan’ın iki sayfa kağıdı seçim meydanlarında NATO’yu dize getirdik, kullanmasının dışında çok fazla pratik getirisi yok. Kürt meselesini her geçen gün siyaseten konuşma kapasitesini yitiren Erdoğan, Kürt meselesini militarize ederek; NATO’ya taşımaya çalışıyor. Erdoğan bu meseleyi her uluslararası platformda bir restleşme unsuru olarak taşıdığı zaman bilerek, bilmeyerek, isteyerek, istemeyerek Kürt meselesini küresel ajandaya sahip olmasını beraberinde getiriyor. 30 NATO üyesi oturup, Rojava’yı, Kürtleri vs. konuşuyor. Bir parça aklı olsa, Kürt meselesini çözmek isterse gidip Helsinki’de, Stocholm’de değil, burada bu meselenin çözümü için bir yol bakardı. İktidar, uluslararası güçleri toparlayıp, Kürtlere saldırmak için bir zemin yoklamaya çalışacak.
 
MA/ Berivan Altan  
 

Diğer başlıklar

14:37 TÜPRAŞ'ta patlama
14:33 ‘Kayyım darbesine karşı mücadelemiz kesintisiz sürecek’
14:18 Ayla Akat Ata Êlih’te konuşuyor
14:13 Aile hekimleri 3 gün iş bırakma eylemi başlattı
14:10 Pexşan Ezîzî’nin dosyası Yüksek Mahkeme’ye gönderildi
14:08 Oluç’tan AKP’lilere: Darbeci olarak tarihe geçtiniz
14:00 Pirsûs Katliamı davasında MİT'ten yanıt beklenecek
13:54 Xelfetî'de direniş halayı: Halk kayyıma teslim olmayacak
13:50 Amed Barosu’ndan yasak kararının iptali için dava
13:38 İrade gaspına karşı hashtag kampanyası
13:08 Sönük: Belediyeyi yönetme inisiyatifini ancak halk bizden alabilir
13:03 Hatimoğlulları: Kayyım darbesini püskürteceğiz
12:53 25 Kasım deklarasyonu sonrası kayyım protestosu
12:42 Êlih’te yürüyüş: Direnişi sokakta örgütleyeceğiz YENİLENDİ
12:32 Bedlîs Barosu eski Başkanı Fuat Özgül gözaltına alındı
12:28 Avukatlardan İmralı’ya gitmek için yeni başvuru
12:15 Bir ayda 48 kadın katledildi
11:57 İmamoğlu: Yerinden yönetim modeli merkezi idare tarafından dinamitleniyor
11:46 Xelfetî'de kayyım protestosu ikinci gününde
11:30 Ahmet Özer'e ikinci soruşturma
11:24 25 Kasım deklarasyonu: 'Jin, jiyan, azadî' ruhuyla sokaklara
11:15 Bütçe görüşmelerinde kayyım protestosu
11:10 'Tasfiye' çağrısı yapan Bahçeli'den kayyım açıklaması
10:25 Kürtçe şarkıya 1 yıl 15 gün hapis
10:12 Emine Şenyaşar’ın duruşması ertelendi
10:09 Gözaltı bilançosu
10:06 Amed'den kayyım tepkisi: İflas eden politika sonuç vermez
09:54 Kayyıma karşı nöbetteler: Burası bizim, defolup gidin
09:51 İmamoğlu kayyıma karşı Mêrdîn'e gidiyor
09:43 Êlih'te gece boyunca direniş
09:41 DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü: Kayyım toplumun iradesine kelepçedir
09:05 Tacize uğrayan Suriyeli kadın hakkında deport kararı
09:04 Ortak mücadele çağrısı: Kayyımı İBB'de de görebiliriz
09:03 Şiddete karşı öz savunmamızı geliştirme çağrısı
09:02 Üçüncü kez kayyım atanan Êlih'i soydular!
09:01 Marcello: Rojava'ya dönük en büyük tehlike Türkiye'dir
09:00 Mêrdîn kayyımlarının sicilinde yok yok
09:00 05 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:13 4 kent için kuvvetli sağanak uyarısı
08:02 ABD'de başkanlık seçimleri bugün
04/11/2024
23:50 Gençlerden kayyım protestosu
23:44 DEM Parti: Siyasi linçlerle ve çarpıtmalarla kayyımları meşrulaştıramazsınız
23:22 Bakırhan’ın hedef gösterilmesine tepki
22:35 Mêrdîn’de belediye önündeki nöbet sürüyor
22:15 Üç koldan Êlih'i dolaştılar: İradenize sahip çıkın
21:59 İsrail, Şam'da istihbarat birimlerini vurdu
21:55 Kadınlar çocuk cinayetlerini protesto etti
21:45 İYİ Parti: Kayyım gasptır, doğru bulmuyoruz
21:31 TUSİAD: Kayyımla halk cezalandırılmakta
21:04 İstanbul irade gaspına karşı ayakta: Kürdistan faşizme mezar olacak
20:57 Eski AKP'li bakan: Kayyım akla ziyandır
20:46 Yüksekdağ: Haklarımızın güvencesini direnişle kazanacağız
20:41 Barolardan, ‘hukuksuz karardan dönülsün’ çağrısı
20:34 İstanbul’da kayyım eylemi: Seçilmişler görevine iade edilsin
19:51 Mêrdîn’de belediye önünde nöbet başlatıldı
19:37 Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi: Diyalog yolunu ateşle kuşatanlara engel olma zamanı
19:27 Özel, Mêrdîn'de: Bu iradeyle inatlaşılmaz
19:24 Êlih’te en az 60 gözaltı
19:20 Ferit Şenyaşar: Barış eli uzatanlar kayyım atadı
19:02 Mersin’de 6 tutuklama
18:56 Êlih'te gazetecilere kayyım engeli
18:49 Kayyıma karşı ‘Demokrasi Nöbeti’: Direne direne kazanacağız
18:40 AKP'li eski vekil Çamuroğlu'ndan kayyım tepkisi
18:37 Uçar: Tek yol Öcalan'ın özgürlüğü
Beştaş: Kürdistan'daki faşizm Türkiye'nin batısında demokrasi olamaz
18:18 Bakırhan: Kayyım Kürdistan'da karşılığını bulamayacak
18:02 TJA: Kadınlar kalacak darbeciler gidecek
17:58 ÖHD Êlih Şubesi’nden ‘sürecin takipçisiyiz’ açıklaması
17:48 Koçyiğit’ten AKP’li Güler’e kayyım tepkisi
17:40 Xelfetî direnişte: Abdullah Öcalan'ın ilçesi teslim olmayacak
17:38 EŞİK'ten kayyım tepkisi
17:38 Mêrdîn'de kayyıma karşı açıklama
17:35 Êlih kayyımından yardımcılarına görev
17:23 ‘Kayyım kanunu’nun iptali için teklif
17:02 Êlih’te halk kayyıma karşı direnişte
16:54 AKP’li Güler kayyımı savundu: Devam edecek
16:48 Esenyurt'ta yapılacak kayyım protestosuna çağrı
16:12 DEM Parti’den İmamoğlu’na olumlu yanıt
15:55 İmamoğlu’ndan siyasi parti genel başkanlarından randevu talebi
15:48 Amed'de binler kayyıma karşı ayakta: İtaat yok, direniş var
15:46 Gemicioğlu, ATK’ye sevk edildi
15:42 Kayyıma tepki büyüyor: Gaspa izin vermeyeceğiz
15:28 HDP Eş Genel Başkanı Kırkazak: Direnişi büyütme günüdür
15:26 Êlih Belediye Meclisi toplandı: Sokaklar bizim
15:13 Riha Baro Başkanı Öncel: Hukuksuz karardan geri dönülmeli
14:44 İYİ Partili başkan tutuklandı, belediye AKP'ye geçti
14:30 Esenyurt için ‘Demokrasi Nöbeti’
14:24 Mersin'de kayyıma karşı yürüyüş
14:16 Özel: Ahmet Türk’ün yanında olacağım
14:11 CHP Meclis'teki çalışmalara katılmayacak
14:05 'Halkın iradesine müdahaleden vazgeçin'
14:04 Hatimoğulları: Bunların 'iç barış' derdi yok
Bakırhan: Bize el uzatanlar nasıl kayyım atayacaklarını planlamış
14:04 AP Raportörü’nden kayyım tepkisi: Demokrasiye açık saldırıdır
13:53 Bayındır: Kürdistan’ın her santimini direniş yeri yapacağız
13:51 Uçar: Meşruiyeti kalmayanlar darbe yapar
13:45 KESK'ten 'Geçinemiyoruz' mitingine çağrı
13:44 Wan’da oturma eylemi: Aynı direnişi yine sergileyeceğiz
13:23 Ömer Öcalan: İç bütünleşmeyi böyle mi sağlayacaksınız?
13:15 Êlih'te kayyım protestosu: Baş eğmeyeceğiz
13:08 Kayyımın ilk icraatı makam odasına Erdoğan'ın fotoğrafını asmak oldu
13:03 Kayyıma gerekçe yapılan soruşturmanın eşbaşkanla alakası yok
12:56 Ahmet Türk'ün avukatları: Kayyım gerekçesi hukuka aykırı
12:55 Esenyurt'ta meclis toplantısı sokakta başladı
12:48 Esenyurt’ta belediye başkan yardımcıları görevden alındı
12:46 Êlihli kadınlardan kayyıma tepki: Asla geri adım atmayacağız
12:44 Mêrdîn'den muhalefete çağrı: Yan yana direnişi büyütmeliyiz
12:43 Amed’de kayyıma karşı yürüyüş çağrısı
12:06 DEM Parti grup toplantısını Mêrdîn’de yapacak
12:05 Kayyıma tepkiler: Halk iradesi gasp edilemez
11:58 En yüksek oy oranıyla seçilen eşbaşkanın yerine kayyım atandı
11:41 Kadınlar kayyıma karşı direnişte: Yok hükmündedir!
11:32 Koçyiğit: Bugün direnme günüdür
11:31 ‘Kürdistan gençliğini direnişe çağırıyoruz’
11:27 DBP: Bu zorbalığa karşı sonuna kadar direneceğiz
11:21 Xelfetî’de kayyımın karnesi: Borç batağı, ihaleye fesat, taşınmazların satışı...
11:20 Takipsizlik verilen dosya kayyıma gerekçe yapıldı
11:19 4 Kasım darbesi kayyım politikasıyla sürüyor
11:18 Esenyurt’ta CHP’li meclis üyeleri belediye binasına alınmadı
11:15 İHD: İktidar belediyeleri darbeyle yönetmeye çalışıyor
11:13 Tara ve Bahadîn UNESCO’nun listesine alındı
11:12 DEM Parti kayyım atanan yerleri farkla kazanmıştı
11:11 Mansur Yavaş: Kayyım atamaya karşı yasal düzenleme yapılmalı
10:45 Çaykara'da HES'e karşı nöbet eylemi
10:41 CHP Genel Başkanı Özel Êlih ve Mêrdîn'e gidiyor
10:40 TÜİK enflasyon verilerini açıkladı
10:40 Amed sise teslim oldu
10:35 Mêrdîn’de kayyım protestosu: Halk boyun eğmeyecek
10:35 Xelfetî Belediyesi önünden seslendiler: Kararı tanımıyoruz
10:26 Eş genel başkanlar Mêrdîn ve Êlih’e gidecek
10:14 Eşbaşkan Sönük: Kentimizi sömürgeci rejimden kurtaracağız
10:10 Ömer Öcalan: Aynı yöntemle farklı sonuç beklemek gaflettir
10:09 ENAG: Enflasyon aylık 5,57 arttı
09:58 İmamoğlu: İktidar kontrolü kaybetti, ciddiyetsiz savrulmalar yaşıyor
09:50 Özel’den kayyım tepkisi: Uyarıyorum, söz bitmek üzeredir
09:46 Yerine 3’üncü kez kayyım atanan Ahmet Türk: Dünyada örneği yok
09:34 Çandar: Abdullah Öcalan'ı esaret altında tutarak isyanı sonlandıramazsınız
09:25 DEM Parti: Türkiye halkları bu zorbalığa boyun eğmeyecek
09:17 Mêrdîn Belediye Eşbaşkanı Demir: Halk iradesine darbe yapıldı
09:12 Xwebûn'dan 'İrade hırsızları' manşeti
09:11 ‘Çözüm için siyasal ve yasal düzenleme yapılmalı’
09:10 Maçta jandarmanın darp ettiği Tekin: Susmayacağım, şikayetçi olacağım
09:10 Kürt sanatçıların hedef gösterilmesine karşı mücadele çağrısı
09:09 DİB üyesi Göz: Kayyım halk iradesine darbedir
09:09 'Iğdır S Tipi Cezaevi'nde özel bir politika izleniyor'
09:00 04 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:59 Êlih’te kayyıma ilk tepki İpek Er'in annesinden: Hırsız kayyımlar gidecek
08:53 Siyasi darbenin yıl dönümünde 3 belediyeye kayyım
08:34 Belediye önünden kayyıma tepki: Biz kazanacağız
08:08 Xelfetî Belediye Eşbaşkanı Karayılan: Geri adım atmayacağız
08:02 Êlih Belediye Eşbaşkanı Sönük: Gaspçı rejimi kabul etmeyeceğiz
07:58 İçişleri Bakanlığı'ndan kayyım açıklaması