ANKARA - HDP kongresine katılan İngiltere İşçi Partisi Milletvekili Lloyd Russell Moyle, Türkiye’yi yönetenlere seslenerek, "Artık temcit pilavı gibi terörizmden bahsetmeyi bırakmalı ve barıştan bahsetmeye başlamalıyız" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) 5’inci Olağan Büyük Kongresi’ne Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika’dan çok sayıda siyasetçi ve aktivist katıldı. Kongreye katılan uluslararası heyetlerde yer alan Norveç Yeşil Parti Milletvekili Bente Knagenhjelm, Birleşik Krallık İşçi Partisi Milletvekili Lloyd Russell Moyle ve Unite the Union Genel Sekreteri Tony Burke Mezopotamya Ajansı'na konuştu.
‘SIRA DIŞI BİR DUYGU’
Kongreye katılmanın kendisi için çok önemli bir deneyim olduğunu dile getiren Knagenhjelm, salondaki kitlenin coşkusu ve direnişine hayranlık duyduğunu söyledi. Knagenhjelm, “4 yıl önce de kongreye gelmiştim. Sanırım yine aynı yerdeydik. O zaman da çok etkilenmiştim ve tekrar gelmek istemiştim ama pandemi nedeniyle gelemedim. Kürtlerin mücadelesini hayranlıkla takip ediyorum ve bu hayranlık sonsuza kadar sürecek. Bu kongredeki beraberlik duygusunu, dayanışma duygusunu çok sıra dışı buluyorum. Kobanê davası, Selahattin Demirtaş’ın duruşmaları için çoğu kez gözlemci olarak geldim. Duruşma salonuna alınmasak; bile dışarıda davayı takip ettik ve bunlar kabul edilemez baskılar. Türkiye hükümetinin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Öcalan gibi siyasi tutuklulara muamelesi asla kabul edilemez. Bu isimler ve daha birçokları dürüst, özgürlük savaşçıları” dedi.
‘TECRİT KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL’
Öcalan’ın 7 Ağustos 2019 tarihinde avukatlarıyla yaptığı son görüşmede, “Kürtlere yer açmaya çalışıyorum gelin Kürt sorununu çözelim. Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum” sözlerini hatırlatan Knagenhjelm, “Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü konusunda kilit bir role sahip olduğu bir gerçek ancak bu rolü oynamasına izin verilirse mümkün olabilir. Öcalan'ın bu sorunu yıllar önce çözmüş olabileceğini ama buna izin verilmediğini düşünmek benim için çok acı verici. Bir kişinin bu kilit rolü oynamasına izin vermediği için bunca acının bunca baskının yaşandığını düşünmek çok acı verici. Öcalan'a uygulanan tecrit kabul edilebilir değil” diye konuştu.
‘TECRİT AÇIK NET İŞKENCEDİR’
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bu anlamda daha fazla inisiyatif alması gerekiyor” diyen Knagenhjelm, “Bu sesin duyulması gerekiyor. Ben de daha önce Öcalan'ın avukatları ile Norveç’te bir kez görüştüm. Bana anlatılanlardan yaptığım çıkarım; Öcalan'ın durumunun Nelson Mandela'yı andırdığıydı. Sesimizi daha çok çıkarmamız gerekiyor. Elimizden geleni yapıyoruz. Evet, zor bir durum ama daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Aynı şekilde CPT'nin bu konuda çabaları da yeterli değil. Kendileri bu anlamda yeterli güç olamıyorlarsa, yeterli güç olabilecek STK ve kurumlarla ortaklıklar kurmalı onlarla beraber hareket etmeleri gerekiyor. Çünkü bu tecrit açık ve net bir şekilde işkencedir” ifadelerini kullandı.
‘ÖCALAN’IN ÖZGÜR OLMASI ÇÖZÜMÜN TEK YOLU’
İngiltere Unite The Union Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı ve “Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi” sözcülerinden Tony Burke de kongrede verilen mesajların çok önemli olduğunu ifade etti. Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanıncaya kadar mücadelelerini sürdüreceklerini dile getiren Burke, “Öcalan'a yapılan şey insan haklarına karşı yapılmış iğrenç bir saldırıdır. İngiltere'de bizim sendikamız Unite ve bazı başka sendikalar işbirliğiyle ‘Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi’ bazı kampanyalar yürütüyor. Mitingler düzenliyoruz, toplantılar gerçekleştiriyoruz, toplu sendikal toplantılarda bu konuyu gündeme getirerek Öcalan'a uygulanan tecridi henüz inisiyatife dahil olmamış sendikaların ve İngiltere İşçi Partisi'nin (Labour Party) de gündemine sokmaya çalışıyoruz. Bu çalışmaları güçlendirmemiz gerekiyor çünkü Türkiye gibi bir ülkede Öcalan'ın özgür olması, bir çözüm bulunmasının tek yolu. Fakat ne yazık ki Erdoğan HDP'ye, Kürtlere ve tüm demokratik kitlelere saldırılarına devam ediyor. Bunu sonlandırmak için çalışmamız gerekiyor” diye konuştu.
‘ÖCALAN ORTADOĞU'NUN MANDELASI’
Öcalan’ın Kürt sorununa dair söylemlerine dikkati çeken Burke, şöyle devam etti: “Öcalan bu ağırlığa ve bu deneyime sahip. Tüm bunların yanı sıra toplumun saygısına ve rızasına da sahip. Zaten Öcalan'dan bu kadar korkulmasının da sebebi bu. Bu kadar uzun süredir İmralı'da tecrit altında tutmalarının sebebi bu. Öcalan gerçekten Ortadoğu'nun Mandela'sı. Bunu pek çok kez pek çok yerde dile getirdik. Mandela için nasıl kampanyalar düzenlediysek bunu Öcalan içinde yapmalıyız. Şu anda Avrupa'da bu kampanyalar büyüyor, umarım ABD'de de büyüyecek ve sonunda Öcalan'ın İmralı’daki tutukluluğu son bulacak. Pek çok sendikayı da ‘Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi’nin kampanyalarına dahil etmeyi başardık. Şu anda İngiltere, İrlanda, İskoçya ve Galler'deki en büyük sendikalar kampanyalarımıza dahildir. Şu anda kampanyayı Avrupa Birliği seviyesinde genişletmeye çaba sarf ediyoruz.”
‘BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜNDEN KORKULUYOR’
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Öcalan’ın zekası ve toplumu birleştirme gücünden korktuğuna vurgulayan Burke,“Erdoğan insanların birleşmesini istemiyor. Genel politikası insanları birbirine düşürmek. Çünkü insanlar birleşirse sorun çözülecek. Bu yüzden bu gibi insanlar, sorun çözebilme yeteneği olan insanlardan korkarlar” diye belirtti.
'HDP SÖZÜNÜ SÖYLEDİ’
Türkiye'de yeni bir seçim daha yaklaşırken HDP kongresinde yenilenmiş bir atmosferle karşılaştığını ifade eden İngiltere İşçi Partisi Milletvekili Lloyd Russell Moyle, gelecek seçimin demokratik bir çözüm arayışı içinde olan, uzun süreli bir değişim, barış isteyen ve tüm halkları kucaklayan Kürtler için de Türkiye'nin geleceği için de çok büyük önem taşıdığını ifade etti. Moyle, şöyle devam etti: "Burada da bunu görüyoruz ve bu da çok etkileyici. Eşbaşkanların verdikleri mesajlar son derece güçlüydü. Türkiye'nin yaşanabilir bir geleceği olması gerektiği anlamında bir kırmızıçizgi çizdiler. Bunun için de siyasi tutsaklara, uydurma gerekçelerle tutuklanan HDP'li siyasetçilere özgürlük, Sayın Öcalan'ın İmralı adasından çıkartılması ve özgür olması ve Türkiye'de demokratik bir gelecek için çalışabilir koşullara sahip olması gerekiyor. Ama bence kongrede başka önemli mesajlar da verildi. Örneğin işçilere, gençliğe, tüm cinsel yönelimlerden insanlara, tüm etnik kökenden insanlara, eğer demokratik reformları benimserseniz ve bir diğerine saygı duyarsanız bu ülkede daha iyi bir geleceğe sahip olabilirsiniz dendi. Şu an top HDP dışındaki muhalefet partilerinde. HDP ile ortaklaşabilecekler mi yoksa Türkiye'yi geriye götürmeye, aşağı çekmeye devam mı edecekler?"
'TECRİTİN SÜRMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ'
İngiltere'de de iki sene içinde bir seçim olacağını ve bu seçimde İşçi Partisi'nin kazanma iddiasında olduğunu sözlerine ekleyen Moyle, şunları dile getirdi: "Eğer İşçi Partisi kazanırsa, parti olarak Öcalan'a uygulanan tecridin sürdürülmesine asla izin verilmemesi gerektiği konusunda bir konsensüse vardık. İmralı adasında tecritte tutulmasına devam edecek uygulamalara asla izin verilmemesi konusunda ortak karara vardık. Bu anlamda eğer demokratikleşmeye direnirse, otoriterleşmeye devam ederse Türkiye ile ilişkiler, anlaşmaları gözden geçireceğiz. Bu konuda asla taviz vermeyi düşünmüyoruz. Özellikle Türkiye ile olan silah ticaretine bir ambargo getireceğiz. Çünkü bu silahların yanlış amaçlarla kullanıldığını biliyoruz."
'BARIŞTAN BAHSETMEYE BAŞLAMALIYIZ'
HDP'nin pek çok Avrupalı sol partiden ilerde olduğunu ve HDP'nin parti programlarını desteklemekle kalmayıp ondan pek çok şey öğrendiklerini ifade eden Moyle, şunları söyledi: "Hem İngiltere hem Avrupa HDP'den çok şey öğreniyor. Mesela cinsiyet eşitliği, eşbaşkanlık, bunlar Avrupa'da da henüz oturmuş durumda değil. Bu anlamda İşçi Partisi ve HDP ve Avrupalı tüm sol partiler birlikte çalışmalı ve kendilerini birlikte geliştirmeli. Kürt sorununun nasıl ele alındığını çok önemsiyoruz. Artık temcit pilavı gibi ‘terörizm’den bahsetmeyi bırakmalı ve barıştan bahsetmeye başlamalıyız. İnsanları nasıl bir araya getiririz onu konuşmalıyız. Şu ana kadar süren bu çözümsüzlükte İngiltere'nin de çok büyük rolü var. Biz bunları çözümsüzlüğü kendi ülkemizde de yaşadık. Örneğin İrlanda'da korkunç bir ‘devlet terörü’yle, devlet baskısıyla mücadele ettik. Müzakerelerle bir barış süreci başlatmayı başardık. Şu anda İngiltere parlamentosunda İrlanda'yı temsil eden bir parti var. Kuzey İrlanda şu anda çok daha huzurlu bir yer. Demek ki bu olabiliyor. Bu anlamda birbirimizden öğrenebiliriz. Burada da yapılması gereken bu. ‘Terör’den bahsetmeyi bırakıp barıştan bahsetmeye başlamamız gerekiyor. Bu anlamda da HDP bu yolda liderlik edebileceğini net bir şekilde gösterdi burada."