URFA - Bucaklara ait mahallede savcılığın yaptığı kazıda insana ait 3 adet kemik parçası bulunduğu belirtilirken, ajansımızın ulaştığı fotoğrafta 9 kemik parçası olduğu görülüyor. İHD Urfa Şube Eşbaşkanı Mustafa Vefa, kemikler içinde kafatasının da olduğunu söyledi.
Urfa’nın Hilvan ilçesi Arabuk (Tutumlu) Mahallesi’nde 7 Haziran 2022’de bir tarlada yapılan taş temizleme işlemi sırasında toprağın altına gizlenmiş 3 ayrı torba içinde insana ait kemikler bulundu. Ankara’da yaşadığı öğrenilen tarla sahibinin olaydan haberdar olması ile kemiklerin bulunduğuna dair 21 Temmuz’da Urfa Valiliğine ihbarda bulunuldu. İhbardan bir gün sonra olay yerine giden jandarma, savcılık gözetiminde kazı yaptı.
GÖRGÜ TANIKLARI: KAFATASI DA VARDI
Alanda yapılan çalışmada insana ait olduğu değerlendirilen ayak uyluk kemiğinin de içinde yer aldığı 3 parça kemik bulunduğu iddia edildi. Ancak kazıda yer alan kişiler, torbalar içinde 3 erkeğe ait içinde kafatası da bulunan kemikler gördüklerini belirtti. Güvenlik nedeniyle isimlerini gizleyen bu kişiler, kemikler arasında bir kafatasının da olduğu ve mermi ile delinmiş olabileceği tahmininde bulundu. Ancak, köyde yaşayan ve korucu olan Bucak aşireti mensubu olduğu belirtilen kişilerin kemiklerin bulunduğunu öğrenmesi üzerine, olayın üstünü kapatmak için harekete geçtikleri belirtildi.
AİLELER BAŞVURU YAPTI
Kemiklerin korucu Bucak aşiretine ait ve 1990'lı yıllarda “JİTEM karargahı” olarak kullanıldığı iddia edilen mahallede bulunması, 1990’lı yıllarda yakınlarını kaybeden aileleri harekete geçirdi. İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Urfa şubeleri aracılığıyla Hilvan Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunan 1993-1994 yılları arasında kaybedilen Ahmet Kalpar, Hüseyin Taşkaya, Şefik Geçgel, Faik Kevci, Adnan Bağca ve Nazım Babaoğlu’nun aileleri DNA ve kimlik testi yapılmasını istedi.
KEMİKLER EN AZ İKİ İNSANA AİT
Olayla ilgili dosyaya bakan savcı ile görüşen İHD ve ÖHD yetkilileri, savcının kendilerine alanda yapılan kazı çalışmalarında sadece 3 (adet) kemiğin bulunduğunu, İstanbul Adli Tıp Müdürlüğü’ne gönderileceği bilgisini verdiğini ilettiler. Ancak ajansımızın ulaştığı bir fotoğrafta alanda bulunan kemiklerin sayısının daha fazla olduğunu ortaya koydu. Fotoğrafta bir kayanın üzerine dizilmiş 4 ayak uyluk kemiği ve 5 farklı kemik görülüyor. Fotoğrafı yorumlattığımız Adli Tıp uzmanları, kemiklerin en az iki insana ait olduğunu belitti.
‘YAKININI KAYBEDEN 40 AİLENİN BAŞVURUSU VAR’
Konuyla ilgili Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan İHD Urfa Şube Eşbaşkanı Mustafa Vefa, Türkiye’de 17 bin faili meçhulün olduğunu belirtti. 1990’lı yıllarda zorla kaybettirmelerin yoğun olduğu illerin başında Urfa’nın geldiğini anımsatan Vefa, “Birçok insan hem faili meçhul cinayet sonucu yaşamını yitirdi, hem de zorla kaybettirildi. Urfa genelinde yakını kaybettirilen ve derneğimize başvuru yapan 40 aile var” dedi.
‘DNA BAŞVURUSUNDA BULUNDUK’
Arabuk Mahallesi’nde kemiklerin bulunduğu yerin bir mezar yeri olmadığını belirten Vefa, “Orası daha önce Bucak aşiretine ait bir köy. Bu basına yansıyınca Bucak aşireti mensubu kişiler tarafından kaçırılan kişilerin aileleri, kemiklerin yakınlarına ait olabilme düşüncesiyle derneğimize başvuruda bulundular. Başvuruların çoğu köyün bulunduğu bölgede kaybettirilen kişiler. Altı aileden aldığımız başvuru sonrası Hilvan Cumhuriyet Başsavcılığı’na DNA eşleşmesi için başvuruda bulunduk. Savcılık ile yaptığımız görüşme ve görgü tanıklarından aldığımız bilgiler birbirini tutmuyordu. Kazı yapıldığında orada bulunanlar 3 insana ait kemik hatta içinde kafatasının olduğunu naylona sarılı şekilde görmüşler” diye konuştu.
'SAVCI 3 DEDİ, FOTOĞRAFTA 9 KEMİK VAR’
Savcılık tarafından yapılan kazının Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan uluslararası bir belge niteliği taşıyan Minnesota Protokolü’ne uygun yapılmadığının altını çizen Vefa, “Kemikler protokole uygun çıkarılmamış. Kemiklere zarar verilmiş olabilir. Görgü tanıkları kafatasının da olduğunu bize söyledi, ancak savcı böyle bir şey olmadığını oraya gidildiği zaman gece saat 00.00’a kadar böyle bir şeye rastlanmadığını ve uyluk kemiğinin içinde yer aldığı 3 parça kemik bulduklarını söyledi. Bu kemiklerin İstanbul ATK’da inceleneceğini, insana ait olması durumunda başvuran ailelerden DNA alınarak eşleşme yapılacağını belirtti. Daha sonra elimize bir fotoğraf geçti ve fotoğrafta 9 adet kemik vardı. Fotoğrafta da anlaşıldığı üzere gerekli özen gösterilmemiş, rastgele bir taşın üzerine kemikler dizilmiş. Hekimler bunların en az iki insana ait olabileceği yönünde görüşte bulundu” ifadelerini kullandı.
KAZI ÇALIŞMALARININ GENİŞLETİMESİ TALEBİ
Soruşturmanın hakkaniyetli bir şekilde sürdürülmediğini vurgulayan Vefa, soruşturmanın Minnesota Protokolü’ne uygun yapılması gerektiğini kaydetti. Kazı çalışmalarının genişletilmesi talebinde bulunacaklarını dile getiren Vefa, “Görgü tanıklarının ifadeleri ve fotoğrafları soruşturma dosyasına sunacağız. Bulunan kemik sayısı 3 değil 9, 4 tanesi büyük kemik” dedi. Meselenin vicdani bir mesele olduğunu belirten Vefa, “30 yılı aşkındır yakınlarına ulaşamayan insanlar var. Ne kadar acıdır ki mezarlık olmayan bir bölgede insanlara ait kemikler bulunduğu zaman birçok kişi ‘belki yakınımıza aittir’ diye umutlanıyor. Kemiklerin o kişinin yakınına ait olması acı, olmaması farklı bir acı. Bunun insani ve vicdani boyutu herkese görev yüklüyor. Öncelikle soruşturmayı yürüten savcıya görev yüklüyor. O bölgenin JİTEM karargahı olduğu beyan ediliyor. Herkesin gözü önünde insanlar korucular tarafından alındı. O bölgenin ciddi bir şekilde çevrelenmesi gerekiyor. En az iki insana ait kemikler bulunduysa çevre tarlalarda yapılacak kazılarda belki daha fazla kemik çıkacaktır. Öncelikli olarak oranın koruma altına alınması gerekiyor. Uzman kişiler gelip kazı yapmalı. Minnesota Protokolü’ne uygun bir kazı için bir arkeolog, antropolog, adli tıp uzmanı hep birlikte çalışmalı. Kemikler özenli bir şekilde çıkarılmalı. Gerekli özen gösterilirse kemiklerden nasıl öldüğüne dair bilimsel veri de ortaya çıkar. Bu soruşturma dosyasına titiz yaklaşılması gerekir” diye konuştu.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARINA ÇAĞRI
Birçok ailenin ziyaret edecekleri bir mezardan mahrum bırakıldığını belirten Vefa, insan hakları savunucularına şu şekilde seslendi: “Öncelikle Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun harekete geçmesi lazım. Meclis’in burada sorumluluğu var. Bu bölgenin faili meçhulleri az değil, takipçisi olmaları gerekir. İnsan kemikleri bulundu. Bu bölge kefensiz, mezarsız ölülerin coğrafyasıdır. Milletvekillerinin buraya gelerek çalışmaları denetlemeleri gerekir. İnsanlar 30 yıldır yakınlarına hasret yaşıyorlar. En azından teselli görecekleri, ziyaret edecekleri bir mezar istiyorlar. Kamuoyunun yönünü buraya çevirmesini istiyoruz. Herkes duyarlı olmalı.”
ORTAK RAPOR HAZIRLANACAK
Olayla ilgili olarak İHD ve ÖHD Urfa büroları olarak bir raporlama çalışması yürüttüklerini belirten Vefa, raporun tamamlanması ile önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacaklarını kaydetti. Kazı çalışmasında yer alan görgü tanıklarına seslenen Vefa, devamında şunları söyledi: “Görgü tanıkları ve olayın tarafı olan herkes ile görüşerek raporlama yapacağız. Maalesef ki görüşmek istediğimiz birçok görgü tanığı korktuğu için geri adım atıyor ve bizimle görüşmek istemiyor. Devletin yetkili birimleri var, savcılıklar var. Görgü tanığı olanlar savcılığa giderek ifadelerini verebilirler. Bizler insan hakları örgütleriyiz, İHD ve ÖHD’ye başvurabilirler. Tek gayemiz bu ailelerin adalete erişmeleri. Bunun için bize yardımcı olabilecek insanların müdahil olmasını istiyoruz. Bu soruşturmada gördüğümüz eksikleri, soruşturmanın tarzını kamuoyunun bilgisine sunacağız. Çalışmalarımız ve görüşmelerimiz devam ediyor. Geniş kapsamlı bir araştırma için savcılığa başvuruda bulunacağız.”
MA / Emrullah Acar