Leyla Güven: AKP'yi Kürt sorunu götürecek

img
DİYARBAKIR - DTK Eş Başkanı Leyla Güven, AKP’nin önümüzdeki seçimlerde Kürt sorunu üzerinden gideceğini belirterek, “Mevcut milliyetçi, muhafazakar ve liberal partilerden demokratik bir perspektif beklemiyoruz ve bizler kötünün iyisine mecbur değiliz” dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştırıldığı, Federe Kürdistan Bölgesi’nde savaşın ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırı tehditlerinin sürdüğü, ekonomik krizin derinleştiği bir ortamda Türkiye seçim sathı mailine giriyor. İktidara gelmek için şimdiden seçim çalışmalarına başlayan siyasi partiler, soluğu bölgede alıyor. Önümüzdeki seçimlerin Kürt sorunu üzerinden şekilleneceğini belirten Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, sorunun çözümünde en büyük role sahip olan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kalıcı çözüme katkı sunması için baş müzakereci olarak gerekli şartları sağlanması gerektiğinin altını çizdi. 
 
Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve Kürt sorununda çözümsüzlük politikaları, seçim sathı mailine girilmesiyle yeniden gündeme gelen ittifak tartışmaları ve Kürtlerin tutumuna ilişkin sorularımızı yanıtladı. 
 
Yaklaşık iki yıldır tutuklu bulunduğunuz cezaevinin koşullarından başlayalım. Koronavirüs salgınının en çok etkilediği yerlerin başında cezaevleri geliyor. Koronavirüs sonrası neler değişti? 
 
Bütün halklar dünyanın her yerinden haykırıyorlar; “Kainat, evren sınırsız değildir. Ve bu evrende sadece insanlar yaşamıyor. Eğer önlem alınmazsa, kaynaklar tükenecektir” diyorlar. Kapitalist modernite sisteminin gözünü hırs bürümüş erk zihniyetli bireyleri, bu uyarılara itibar etmediler. Ve gelinen aşamada doğa kendi özsavunmasını devreye koyarak, gücünü herkese kanıtladı. Pandemi, deprem, sel, heyelan, hortum, kasırga, yangınlar derken önlemler yetersiz kalıyor, her geçen gün yıkım ve felaketler daha da büyüyor. Tüm dünyada eşitsizliklerin kanıksanmaya başladığı bu süreçte, toplumsal hafızanın güncellenmesi son derece önemlidir. Dağların, denizlerin, ovaların, derelerin, göllerin, toprak, hava, su, insanlar onları ticarileştirip onları talan etmeden önce özgürdüler. Bu anlamda en etkili sözleri Kızıldereli yerliler söylemiştir. “Ağaç dolu gemiler gidiyor. Otomobil dolu gemiler geliyor” sözü ve kapitalist modernitenin toplumu içine çektiği girdabı özetler niteliktedir. Dünyada ki küresel gelişmelere baktığımızda vasılın parasının yoksulun çenesini yorduğunu belirtebiliriz. Elon Musk ile Bill Gates servetlerini nasıl kullanacaklarının konuşulduğu kadar sömürge ülkelerde açlıktan ölen milyonlarca insanın trajedisi konuşulmuyorsa, anneler kayıp çocuklarının kemiklerini arıyor ve bulunan kemikler annelere kargo poşeti ile gönderiliyorsa ya da çocuklarına yiyecek temin edemediği için insanlar intihar ediyor ve bunlar konuşulmuyorsa sorun yapısaldır. Ve derindir!
 
Milyonlarca insanda trajediye neden olan bu yapısal sorunlar nasıl çözülür?
 
İnsanlık değerlerinin yer değiştirdiği ve her şeyin mekanikleştiği bir dünyada köklü yapısal dönüşümler kaçınılmazdır. Kısaca belirttiğim kronik sorunlar ulus devletlerin miadını doldurduğunun göstergesidir. Bu tekçi, milliyetçi, dinci, cinsiyetçi, doğa düşmanı sistemi göndermek ve yerine ahlaki-politik toplumun demokratik sistemini inşa etmek en doğrusudur. Bu da ancak radikal küresel bir demokrasi anlayışı ile mümkündür. Hiçbirimiz unutmayalım ki; siyasetle uğraşmamanın cezası sizden daha aptal olanlar tarafından yönetilmedir. O halde dünyada esen sol rüzgarı önemsemeli ve Rojava modelini güçlendirmeliyiz. Sonuç olarak insanlık ya ekolojik cinsiyet eşitlikçi-özgürlükçü-komünal dayanışmacı bir uygarlığa sıçrayacak ya da bildiğimiz insan tanımının yaşam parametrelerinin değiştiği, çoğunun yoksul, yoksun, depresif, mutsuz ve umarsız olduğu bir dünyada yaşamaya devam edecektir. Tabi ki bizler “Sorgulanmayan bir hayat yaşamaya değmez” diyenler olarak bu kaçınılmaz değişimin öncüsü olacağız. 
 
Değişimin kaçınılmaz olduğunu söylediniz, ancak AKP en güçlü dönemi yaşadığını dillendiriyor. 20 yıldır iktidarda olan AKP, nasıl bir dönem yaşıyor? Gelinen aşamada değişim mümkün mü? 
 
Kürt sorununu çözmeye yanaşmayan dönemin koalisyon iktidarının ülkeyi sürüklediği kaos aralığında iktidara gelen AKP, 20 yıl sonra yine Kürt sorununda çözüm geliştirmediği için yaşanan kaos-kriz aralığından gidecektir.
 
“Güç, kendisini güçlü zannedenlerin gözünü kör eder” diye bir söz vardır. AKP tam da bu durumu yaşıyor. 2002’de Kürt sorununu çözmeye yanaşmayan dönemin koalisyon iktidarının ülkeyi sürüklediği kaos aralığında iktidara gelen AKP, 20 yıl sonra yine Kürt sorununda çözüm geliştirmediği için yaşanan kaos-kriz aralığından gidecektir. Bu bilinen en somut gerçektir. Çünkü AKP hiçbir soruna köklü çözüm getirmedi. Sadece var olan toplumsal sorunların üzerini açıp adeta ortaya saçtı. Buna da “açılım” adını verdi. Tekrar toparlayamadığı içinde şiddet, baskı ve korkutma yöntemlerine sarıldı. AKP’nin yalanları büyüyüp çiçeklendi ama meyve vermedi. Dolayısıyla şuanda toplum pandeminden kaçar gibi AKP’den kaçıyor. Hem AKP’ni kendi içinde hem de AKP’yi destekleyenler içinde ciddi bir sorgulama başlamış durumdadır. Çünkü “Tüm insanları bir süre kandırabilirsiniz, bazı insanları sürekli kandırabilirsiniz ama tüm insanları sürekli kandıramazsınız” bu söz tam da AKP’nin pratiğini ortaya koyuyor. AKP, toplumun kendisine verdiği krediyi bireysel çıkarları için hoyratça kullandı ve tüketti. AKP sözün onuru olduğunu bilmiyordu. Verdiği sözün üzerine turkuaz halı sererek yoluna devam etmek istedi. Ancak bu o kadar kolay olmayacaktır. Her ne kadar bugün yargıyı ve bütün kurumları iktidarını korumak için kullanmak istese de hayat kanunlardan daha güçlüdür. AKP hayatını mahvettiği bütün insanlara bunun hesabını verecektir.
 
AKP 20 yıllık iktidarında neler yaptı? 
 
AKP döneminde özgürlük, eşitlik, adalet, barış, demokrasi ve birçok kavram özlemle anılır oldu. Zaten bu ülkenin son yüzyılında bu kavramlar hiçbir zaman tam anlamıyla hayat bulmadı. Ama kırıntı düzeyinde de olsa bugünden daha iyiydi. Bu iyilik durumu tabi ki Kürt halkı için geçerli değildi. Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Kürtler için hep çok özel! kanunlar çıkarmıştır. Bunlara değinmezsek, haksızlık yapmış oluruz. Şark ıslahat Planı, İskan Kanunu, İstiklal Mahkemeleri, DGM’ler, özel yetkili mahkemeler, Ağır Ceza Mahkemeleri bunlardan sadece bazılarıdır. Diyebiliriz ki AKP tarihe bakıp Kürtlere yapılanların “Çağdaş” versiyonlarını hayata geçiriyor. Örneğin; JİTEM yerine IŞİD, Toros yerine Ranger, asit kuyusu yerine tutuklama, Dersim ve 33 Kurşun yerine Roboskî ve daha birçok vahşet yaşandı, yaşanıyor. AKP 20 yıllık iktidarı boyunca ülkenin geleceği için iki önemli adım attı. Bunlardan biri yakın zamanda geri çekildiği İstanbul Sözleşmesi’dir. Hem dünya hem de Türkiye kadın hareketlerinin takdirle karşıladığı kadın şiddeti ve ayrımcılığını önleyen ve ismini ülkenin mega kentinden alan bu sözleşmenin iptali AKP için bir utanç vesikası olarak tarihe yazıldı. Diğeri ise; yüzyıldır ertelenen, yok sayılan ‘Sorun’ denmesi bile yasaklanan Kürt sorunudur.
 
Kürt sorunu kanayan bir yara. Yıllardır süre gelen bir sorunda çözümsüzlük derinleşiyor. Çözümsüzlük neye mal olur? 
 
 Kürt sorununun götüremeyeceği iktidar yoktur. Yakın tarih bu örneklerle doludur. Önümüzdeki seçimlerde Kürt sorunu ve somut politik adımlar üzerinden gidecektir.
 
Kürt sorunu yıllarca muhatabını ararken, AKP 2002’de iktidar oldu. Ancak bu ülkede bir iktidar olmak bir de devleti ele geçirmek var. AKP, 15 yılda devleti ve tüm kurumları ele geçirdi. Dolayısıyla artık istediğini yapabilme gücüne sahiptir. Çözüm Süreci’ni başlatırken, kimsenin aklında birileri engel olur kaygısı yoktu. Çünkü AKP hem iktidar hem de devletti. Ve tabi ki bütün halklar Kürt sorununun çözümünü istiyordu. Bunu çok iyi bilen AKP büyük bir özgüvenle süreci başlattı. Başta Sayın Öcalan olmak üzere bütün halkımız büyük bir umutla bu sürece katkı sunmaya çalıştı. Ancak kısa bir süre sonra anlaşıldı ki; AKP çözüm masasını İmralı’ya, savaş masasını ise Saray’a kurmuştu. Tahrik ve provakasyonlara rağmen Sayın Öcalan büyük bir özveri ile elinden geleni yaptı. Ama Türkiye’nin barışını istemeyen hem iç hem de uluslararası arena da savaş baronları, silah tüccarları devreye girip Erdoğan’ı çeşitli tavizlerle ikna ettiler ve süreci bitirdiler. Aslında AKP tarihi Dolmabahçe Mutabakatı’nı inkar ettiği gün, kendi iktidarının da pimi çekmiş oldu. Bugünlerde sıkça söylenen “Tencerenin götürmediği iktidar yoktur” sözünün doğrusu, “Kürt sorunun götüremeyeceği iktidar yoktur” olacaktır. Yakın tarih bu örneklerle doludur. Dolayısıyla önümüzdeki seçimlerde, Kürt sorunu, somut politik adımlar üzerinden gidecektir. Tabi ki halkımız umut sömürücülerine asla prim vermeyecektir. 
 
Kürt sorunu üzerinden seçimlere işaret ettiniz, kısa bir süre kaldı. Siyasi atmosferi cezaevinden takip edebiliyor musunuz? Neler söylersiniz? 
 
Türkiye seçim atmosferine girmiş durumdadır. Erken de olsa zamanında da olsa nihayetinde seçimlere aylar kaldı. Bu ülkede zaten hiç soğumayan siyasetin ateşi daha da harlanmaya başlandı diyebiliriz. Seçimlerin rutin klasiğine dönüşen eril, cinsiyetçi, milliyetçi dil siyasete hakim olmuş durumda. Bağımlı medyanın TV kanallarında seviyesiz, bilimsellikten uzak ve tamamen algı oluşturmaya dönük tartışmalardan geçilmiyor. Aslında bu oturumlara tartışma dersek onlara bir düzey kazandırmış oluruz. Bu nedenle bu programlara “Hakaret yarışı” demek daha doğru bir ifade olacaktır. Hiçbir TV kanalının cesaret edip davet bile etmediği Kürt siyasi temsilcilerine sansürsüz ve edepsiz bir tarz da hakaret ediliyor. Terörist, vatan hanini, bölücü, alçak, şerefsiz, kanı bozuk ve söylemekten imtina ettiğim birçok söz söyleniyor. Ama halkımız bu zehirli dili duyuyor ve biliyor. Bu provakatör dilin ve zihniyetin çetelesini tutuyor. Günü geldiğinde elbet tepkisini de gösterecektir. 
 
Bu konuda DBP, HDP ve sol sosyalist partiler hariç düzen partilerinin tamamı küçük nüanslar olsa da aynı rotayı izliyorlar. Örneğin; iktidar muhalefete “Onlar terörist sen onlarla nasıl gizli ittifak yaparsın” dediğinde muhalefette iktidara “Asıl sen çözüm süreci başlatarak teröristlerle masaya oturdun” diyerek cevap veriyor. Bundan dolayı bu iki yaklaşımın bizim nezdimizde birbirinden hiçbir farkı yoktur. AKP son yıllarda bilinçli bir politika ile Kürt sorununu tartıştırmamaktadır. Maalesef bunu da muhalefetin desteği ile iç siyasette başarmış durumdadır. Ülkenin en yıkıcı sorunu “Terör” sorununa indirgenmiştir. Terörle mücadele adı altında bir halkla mücadele ediliyor. Belediyelere el konuluyor, vekilleri dahil on binlerce siyasetçisi rehin alınıyor, partilerine kapatma davası açılıyor ve cezaevlerinde her türlü hak ihlali yaşatılıyor. 
 
Muhalefetin bunlar karşısındaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Muhalefet son derece pragmatist davranarak cılız bir tepki veriyor. Bu nedenle muhalefette yarım dümenden oluşan masada Kürt sorunu konusundaki çözüm perspektifleri bilinmiyor. Bu masa Kürtlerin yurdunu dört parçaya bölen anlaşmada imzası bulunan partiden, “Sur’u Toledo yapacağım” diyenlerin partisine, “Kürt sorunu ekonomik gelişmişlikle ilgilidir” diyen partiden “HDP Kürtleri temsil etmiyor” diyen partiye ve Türkiye’nin Lee Peer’i diyebileceğimiz tek kadının olduğu partiden oluşmaktadır. Kısacası bu masada “Kürt halkının vebaline girmemiş bir siyasi parti var mı?” diye sorarım size. Bu partilerin dünya ve Ortadoğu gerçekliğini doğru okuma yeteneği olsaydı, Ortadoğu’nun geleceğinin Kürtlerle kurulacak ilişkiye bağlı olduğunu bilirlerdi. Kürt halkı kendi haklı davasını her dile çevirmiş ve uluslararasılaştırmıştır. Dili, kültürü, kimliği inkar edilen Ortadoğu’nun en kadim, en bilinçli ve en örgütlü halkının sadece seçimlerde hatırlayıp oy potansiyeli olarak görmek, siyasi körlükten başka bir şey olamaz.
 
Kürt sorununun iktidarı götüreceğini söylediniz. Çantasında Kürt sorununa dair bir çözüm önerisi olmayan bir ittifak başarılı olur mu? 
 
 Mevcut milliyetçi, muhafazakar ve liberal partilerden demokratik bir perspektif beklemiyoruz ve bizlerde kötünün iyisine mecbur değiliz. 
 
Bizler elbette bu ülkede gerçekleri söylemenin birçok bedeli olduğunu biliyoruz. Bu bedeli göze almak Hypatia, Hallâc-ı Mansûr, Babek olmayı gerektirdiğini de biliyoruz. Dolayısıyla mevcut milliyetçi, muhafazakar ve liberal partilerden demokratik bir perspektif beklemiyoruz ve bizlerde kötünün iyisine mecbur değiliz. Bu umut tacirlerinin halkımızın umudunu sömürmesine izin vermeyeceğiz. İktidar da muhalefet de Kürt sorunun önemini ve etki düzeyini çok iyi biliyor. Son yüzyılda Kürtlerin dört ayrı ülkenin sınırları içinde her türlü asimile, entegre ve mankurtlaştırma politikalarına karşı destansı bir direniş gösterdiğini de biliyoruz. Gelinen aşamada dünya konjonktürü ve Ortadoğu gerçekliği de halkımız lehine açığa çıkan tarihi fırsatı kaçırmaya hakkımız ve lüksümüzün olmadığını göstermiştir.  
 
Yakın tarihe bakılınca, tüm bu yaşananlar karşısında Kürtler ne yapmalı? 
 
Bugün her zamankinden daha çok tarihten ders çıkarmamız gerektiğinin farkındayız. En büyük eksikliğimizin tarih boyunca egemenlerin verdiği sözlere “İnanmış olmak” olduğunu da biliyoruz. Bir de tarihte kendi halkı için rol üstlenmeyen ve her zaman öfke ile anılacak şahsiyetler söz konusudur. Selahaddin Eyyubi, İdris-i Bidlisi ve Ziya Gökalp bunlardan sadece bir kaçıdır. Halkımız “Sistemin Kürdü” olanların arkasında gidilmeyeceğini, acı bedellerle öğrenmiş durumdadır. Kürt hareketi ilkel milliyetçiliğe, sosyal şovenizme ve feodal gerici anlayışlara asla prim vermedi. Her zaman çağdaş, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü perspektifte hareket etmiştir. Bundan sonra da aynı perspektifle hareket edecektir. 
 
Seçim tartışmalarına dönecek olursak, AKP’nin kaybedeceği çokça tartışılıyor, nitekim anket sonuçlarını da bu yönde gösteriyor. Sizin öngörünüz nedir? 
 
 HDP gibi her konuda etkin bir siyaset yürüten partilerin sayısı çok olsaydı AKP çoktan yok olup gitmişti. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
 
İktidara aday olan partiler şunu çok iyi bilmeliler ki; eğer seçimlerde AKP kaybederse, bu onların yürüttüğü seçim çalışmaları sayesinde olmayacaktır. Çünkü esasen AKP, Dolmabahçe Mutabakatı’nı yok saydığı gün, yani Çözüm Süreci’ni buzdolabına kaldırdığı gün kaybetmiştir. O günden bu yana sadece uzatmaları oynuyor. Eğer HDP gibi her konuda etkin bir siyaset yürüten partilerin sayısı çok olsaydı AKP çoktan yok olup gitmişti. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Gelecek seçimlerde kim iktidar olacak derseniz, elbette ki politikalarını toplumsallaştıran ve topluma aktarmayı başaranlar diyebilirim. 
 
Anket sonuçlarına bakında, Kürt seçmen belirleyici olacak. Ancak herkes Kürtler adına konuşuyor. Erken yada zamanında olacak bir seçimde Kürtler nasıl bir tutum sergilemeli? 
 
Kürtler adına soru sorup cevap verenlere de ben bir soru sormak istiyorum. “Kürtler AKP’ye neden oy versin?” diyorsanız; peki “Kürtler muhalefete neden oy versin?” diye soruyorum. AKP ile muhalefet arasında Kürt sorunu konusunda 5 fark bulunabilirse, bir şey demeyeceğim. Çünkü bana göre tek fark muhalefet partilerinin iktidarında Kürtlere 80 yılda yapılanlar AKP iktidarında 20 yılda yapıldı. Dolayısıyla ‘Önce bir iktidara gelelim, sonra bakarız ya da Kürtler bize mecburdur’ safsatalarına artık karnımız tok.  
*Kürtlerin partilerden talepleri neler? 
 
 Sorunun çözümünde en büyük role sahip olan Sayın Öcalan ev hapsine çıkarılmalı ve kalıcı çözüme katkı sunması için baş müzakereci olarak gerekli şartları sağlamalıdır.
 
Bizim tek tek partilerle işimiz yok. Halkımızın talepleri çok açık ve nettir. Kürt sorununun demokratik yol ve yöntemlerle çözümü önceliğimizdir. Sorunun çözümünde en büyük role sahip olan Sayın Öcalan ev hapsine çıkarılmalı ve kalıcı çözüme katkı sunması için baş müzakereci olarak gerekli şartları sağlamalıdır. Bu yapılırsa, bin yıllık kardeşlik edebiyatı ete-kemiğe kavuşacaktır. Ülke bütünlüğü içinde Kürt halkının yasaklanan ve doğuştan var olan meşru hakları teslim edilirse bölünmenin yerine iç barışı sağlamış olacağız. Ve bu model Türkiye’yi hem Irak hem Suriye hem de Ortadoğu’da en prestijli bir ülke konumuna getirecek ve bir örnek teşkil edecektir. İddia ediyoruz ki başta ekonomik kriz olmak üzere diğer bütün sorunlar peş peşe çözüme kavuşacaktır. Adaletin olmadığı yerde yaşam değersizdir. Kürt sorununun inkarı ve çözümsüzlüğünden kaynaklı, toplumun ekmek ve su kadar ihtiyaç duyduğu özgürlükçü, eşitlik, barış, kardeşlik, demokrasi ve daha birçok kavram özüne kavuşup hayat bulacaktır. 
 
Seçim sathı mailine girerken, Kürtlere bir çağrınız var mı? 
 
Son yüzyıllık Cumhuriyet tarihine bakınca, emperyalist-ulus devletleri yeni üretim silahlarını Ortadoğu’da pazarlayıp savaştan rant elde etmeye devam edecektir. Bizlerde Kürt halkı olarak, Ağrı Dağı kadar yüksek bir irade, Munzur kadar akıcı bir enerji, Ağustos sıcağı kadar yakıcı 100 yıl daha bela olacağız. Er ya da geç başaracağımızdan zerre kadar şüphemiz yok. Fedakar Kürt annelerinin öncülüğünde bu topraklara onurlu barışı mutlaka ama mutlaka getireceğiz. Kısacası Kürt halkı, ferdi ve kurumlarıyla örgütlü ve politik bir halktır. Seçimlere gidilirken halkımız ve kurumlarımız en uygun seçim stratejisini belirleyecek ve ona göre hareket edecektir. Ben DTK’nin tutuklu Eş Başkanı olarak kendi düşüncelerimi ifade etmek isterim. Sabahtan akşama kadar kanal kanal dolaşıp bizim adımıza konuşanlardan bıktık, usandık. Hiç kimse içinden (karnından) konuşmasın. Kürt sorununun çözümü için, plan-projesi olan gelsin. Olmayanlarda yollarına Kürtler olmadan devam etsin. Ama bunun da sonuçlarını görerek ve bilerek! Çünkü içinde Kürtlerin olmadığı hiçbir yolun sonu (geleceği) yoktur-olamaz da…
 
MA / Müjdat Can
 
 

Diğer başlıklar

13:05 Avukatlara silahlı saldırı protesto edildi
13:03 Aklime Hanas'ın tedavisi sürüyor
12:14 Sanatçılardan kayyım protestosu
12:03 Kayyımın kapattığı Kadın Dayanışma Merkezi yeniden açıldı
12:00 Amed’te ‘Ekonomide kadın çalıştayı’
11:41 Gazeteciler Kızılkaya ve Çaralan’ın davası düşürüldü
11:35 Ayşegül Doğan: Tecridi sürdürmek yerine Öcalan'ın çağrısına kulak verin
11:34 Riha'da bir kadın katledildi
11:30 Gazeteci Osman Akın hakkında beraat
11:28 Altaylı ve Saymaz hakkında soruşturma
11:27 Ailelerden İmralı başvurusu
11:13 Êlih’te gözaltına alınanlara ‘Ölürüm Türkiyem’ dinletilmiş
11:07 Dêrsim'de başlatılan nöbet devam ediyor
10:37 Duruşma günü Valilik bilgi istemiş!
10:21 Askerlere cinsel saldırıda bulunan albaya 42 yıl hapis
09:51 Hastane yemeğinden taş çıktı, personelin 2 dişi kırıldı
09:30 Ankara'da kadınlar 24 Kasım'da alanlarda olacak
09:28 ESP Eş Genel Başkanı Hatice Deniz Aktaş: Çözümün yolu İmralı’dan geçiyor
09:20 Tutsaklara para gönderme kampanyası: Çocuklarımızın yanında olalım
09:13 TSK, HPG'lilerin ailelerinden tazminat talep etti
09:12 Polisin işkencesine AYM’den ihlal kararı
09:11 İzmir’deki yurttaşlar: Kadın özgürse yaşam var demektir
09:10 'Kişisel Statü Yasası' ile ne amaçlanıyor?
09:09 Bir özel savaş aygıtı: Cezasızlık
09:08 Av. Kaya: 'Umut hakkı' kararını yerine getirmemek hukuk cinayetidir
09:02 Mülteci kadınlar şiddete açık: Demokratik kitle örgütleri politika oluşturmalı
09:01 Rusya’da savaş karşıtı hareketlerin öncüsü kadınlar
09:00 22 KASIM 2024 GÜNDEMİ
21/11/2024
22:52 Çandar: Suriye politikasının değişmesi için elverişli şartlar var
22:45 Önder’den Soylu’ya ‘helallik’ yanıtı: Barış gelsin o işin kolay kısmı
22:36 YJA Star’lı Leyla Yıldızgörer toprağa verildi
22:26 ‘Kürtler ırkçılığa maruz kalmıyor’ diyen komisyon başkanına örnekler sıraladı
21:28 Uzman çavuş bir kadını katletti
21:23 Sümeyye Boz: Abdullah Öcalan’ın fikirleri çözüm için yol haritası sunuyor
21:15 KESK mitingine çağrı
20:56 Pakistan'da silahlı saldırıda 38 kişi öldü
20:47 Erkek şiddetine karşı kurulan komisyonun başına erkek getirildi
20:38 Avukat görüş yasağına tepki: Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
20:33 Irak: Güvenlik güçlerimiz savunmaya hazır
20:05 Tutanaklarda her dil serbest, Kürtçe yasak!
19:46 İsrail'den 'Netanyahu' açıklaması: Geri adım atmayacağız
19:42 DEM Parti Esenyurt ilçe eşbaşkanları tutuklandı
19:33 KESK’ten İsmet Aslan için uluslararası imza kampanyası
19:12 İsrail'in saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı 44 bini aştı
19:08 Sevk talebiyle açlık grevinde olan tutsak için İHİK’e başvuru
19:00 Avrupa'dan 'Netanyahu kararını uygularız' mesajı
18:40 İran'ın başkenti değişiyor
18:25 Öztürk: Abdullah Öcalan’a dair ‘umut hakkı’ Meclis’te onaylansın
18:18 Cem Garipoğlu soruşturmasında takipsizlik kararı
18:14 Mêrdîn’de avukatlara silahlı saldırı
18:08 Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi'nden kayyıma karşı dayanışma çağrısı
18:03 'Rusya kıtalar arası balistik füze kullandı' iddiası
17:42 Tutsak kadınların kitapları imzalandı: Dışarıdaki dünyayla bir köprü
17:17 Uğur Kaymaz ve babası mezarı başında anıldı
16:46 DEM Parti ve CHP görüşmesi ertelendi
16:43 25 Kasım kapsamında özel savaş politikası tartışıldı
16:03 Katletme girişiminde bulunan fail serbest bırakıldı
15:57 'Özgür toplum kadınların mücadelesiyle inşa edilecek'
15:41 UCM’den Netanyahu hakkında tutuklama kararı
15:38 Meclis’teki 9 partiden kanun teklifi: Kayyım düzenlemesi kaldırılsın
15:29 'Bütçeyi kurşuna göre değil çocukların ihtiyaçlarına göre düzenleyin'
15:23 Xelfetî Belediyesi önünden seslendiler: Kayyım sen nerelisin?
15:15 Maaşlarını alamayan 670 işçi eylemde
14:48 SES Eş Genel Başkanı: Sağlıkta idareciler seçimle belirlensin
14:39 Dêrsim’de belediye başkanına verilen cezaya tepki: Biat etmeyeceğiz
14:37 PTT’de hafta sonu çalıştırmaya tepki: Hukuksuzluğa son verin
14:25 Merkez Bankası faizi sabit tuttu
14:21 DEM Parti’den YRP’ye ziyaret: Kürt sorununun çözümü barışa katkı sağlar
14:10 Soylu’nun referans gösterdiği Bilici dolandırıcı çıktı
13:54 TÜRÇEP Eskişehir’de toplanacak
13:46 DAD’dan Dêrsim Belediyesi ile dayanışma çağrısı
13:22 Xelfetî'de nöbet: Seçimle geldik, kayyımla gitmeyiz
13:12 DEM Parti ile Yeniden Refah görüşmesi başladı
12:57 Bagok'ta SİHA hareketliliği
12:49 Gazeteci Kaya'nın davasında Yargıtay kararı beklenecek
12:28 Tutsaklara para gönderme kampanyası başlatıldı
12:02 Eş Genel Başkanlar ile Özgür Özel görüşmesinin tarihi belli oldu
11:53 Dêrsim’de nöbet sürüyor: İrade gaspına izin vermeyeceğiz
11:35 Avukatlar İmralı’ya gitmek için yeniden başvurdu
11:33 'Yenidoğan Çetesi' davası sanık savunmalarıyla devam edecek
11:32 İstanbul'da bazı deniz seferleri iptal edildi
11:10 Kayyım Kadın Müdürlüğü Koordinatörlüğü'ne erkek atadı
10:10 Gazeteci Paksoy'a verilen ceza onandı
10:00 Abdullah Öcalan’a 6 aylık yeni avukat görüş yasağı
09:20 'Sus-ma: İçeride, dışarıda sansür ve otosansür' sergisi açıldı
09:17 Cezaevinde 'Türkçe konuş' dayatması
09:15 Kayyıma tepki gösteren Kürtçe eğitmenler istifa etti
09:13 ‘Türkiye ya İmralı’yı muhatap alacak ya da İran’ın konumuna gelecek’
09:10 TJK-E Sözcüsü: ‘Özgürlük’ mücadelesi yeni bir aşamaya geçti
09:09 Subaşı'ya verilen cezanın gerekçesi: Kürtçe çalışmalar
09:08 Şükran Demir: Sistemi kadının gücü değiştirecek
09:07 Soğuk havalarda ilk durak aktarcılar
09:06 Wanlı kadınlardan yürüyüşe katılım çağrısı
09:04 Şiddet biçimi olarak estetik: Beden ve ruh arasında karşıtlık yaratıldı
09:02 Filistin’den mesaj var: Kadınlar onurlu bir yaşam için direniyor
09:00 21 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:46 DEM Parti MYK’si tecrit ve kayyım gündemleriyle toplanacak
08:34 49 il için sarı kodlu uyarı
08:20 Hozan Aydın hayati tehlikeyi atlattı
08:02 AYM'den 'pasaport' kararı
20/11/2024
23:47 Dêrsim Belediyesi'nde nöbet: İttifakımıza yenileceksiniz
23:38 Erkeklerden yürüyüş: Geleceğimiz kadınların özgürlüğüne bağlı
23:30 Sakık: Yüz yıldır Kürtlerin iradesi yok sayılıyor
22:17 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Abdullah Öcalan esas muhataptır
21:44 İYİ Partili Çömez, çocuk bakım evlerindeki işkenceyi gündeme getirdi
21:01 ABD ‘Gazze'de acil ateşkes’ tasarısını 4’üncü kez veto etti
20:35 Rojin Kabaiş’in kaybolduğu sahilde açıklama: Kesinlikle intihar değil
19:57 MHP’den 3 milletvekili istifa etti
19:47 Dünya Çocuk Hakları Günü: Türkiye’nin karnesi giderek kötüleşti
19:29 Bahçeli ile görüşen Uras: ‘Türkiye’de yeni bir sayfa açılabilir’ diye düşünüyor
19:04 TÜM BEL-SEN: Zulme karşı direnişi büyüteceğiz
18:18 Abdullah Öcalan için BM önünde eylem: Tecrit insan haklarına aykırıdır
17:56 Meclis’te ‘etki ajanlığı’ gündemli toplantı
17:50 Özel’den destek için beş kriter: Toplumsal mutabakat şart
17:44 Mersin’de çocuk hakları paneli
17:38 Eren Keskin: Kadına şiddet devlet eliyle meşrulaştırılıyor
17:29 Amed Büyükşehir Belediyesi'nin araç alımına 'tasarruf tedbiri' engeli
17:11 Yerlikaya’ya tepki: Öldürülen kadınları birer sayı olarak göremezsiniz
17:03 Haber alınamayan genç için nehirde arama başlatıldı
16:59 DEM Parti'den eylemdeki işçilere ziyaret
16:58 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Konak: Kimse bize geri adım attıramaz
16:21 Tiryaki'den Yerlikaya'ya: Başınızı eğiyorsunuz, inşallah utançtandır
16:18 Xelfetî'de seçilmişlerin belediyeye girişine engel
15:57 DEM Parti'den cezalara tepki: Darbeci olarak anılacaksınız
15:47 Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı: Kalıcı mekanizmalar oluşturulmalı
15:45 Wan Barosu: Rojin Kabaiş'in boğulması gerçek dışıdır
15:34 Mahalleyi elektriksiz bırakan DEDAŞ'ın 'yanlışlarını' sıraladılar
15:29 25 Kasım etkinlikleri: Taksim'e çağrı
15:21 'Pêşi peya' soruşturmasına takipsizlik
15:01 Hatimoğulları: Tecrit kalkmalı, Abdullah Öcalan konuşmalı
14:48 TUAY-DER'den tutsaklara 'para gönderme' kampanyası
14:21 Çocuk Hakları Günü: 2 oluşum ilan edildi
13:56 Gazeteci Namık Tarancı mezarı başında anıldı
13:55 Dokunulmazlık tezkereleri Meclis Karma Komisyonu'na gönderildi
13:35 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Konak'a 6 yıl 3 ay ceza
13:19 DEM Parti'den Çocuk Komisyonu kurulması için kanun teklifi
13:11 Uzman çavuş pansiyonda ölü bulundu
12:58 Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Akış’a 9 yıl ceza
12:46 Xelfetî'de nöbet 17'nci gününde
12:30 Kayyımın sendika üyesi yöneticileri görevden alması protesto edildi
11:56 Ceylan Önkol resim yarışmasının sonuçları açıklandı
11:46 Wan'da 'örgütlenme seferberliği' toplantısı
11:36 Amed’de otobüsler mor rengine boyandı
11:27 Mêdêa oyunu Ankara’da sahnelenecek
10:59 DEM Parti bakanlık önünde: Her 10 dakikada bir kadın katlediliyor
10:51 Bütçe görüşmelerinde Yerlikaya'ya kayyım protestosu
10:44 FİSA verisi: 2022'den bu yana 65 çocuk yangınlarda yaşamını yitirdi
10:22 Êlih'te direniş devam edecek
10:20 500 madenci özelleştirmeye karşı kendini madene kapattı
10:15 Uğur Kaymaz cinayeti: İnkar politikası failleri cezasız bıraktı