DİYARBAKIR - Diyarbakır Barosu yöneticilerinden Avukat Mehdi Özdemir, AİHM’in PKK Lideri Abdullah Öcalan için verdiği ihlal kararını da kapsayan 5 başvurularına dair Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Türkiye’den savunma istediğini aktardı.
Diyarbakır Barosu, 10 Aralık 2021’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen kararların uygulanmasına yönelik Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne (AK BK) düşünce, gözlem ve tavsiyeler içeren 5 başvuru yaptı. Ancak, "Düşünce ve İfade Hürriyeti", “Faili Meçhul ve Zorla Kaybedilmeler", “OHAL-KHK İhraç İşlemi", "Barışçıl Gösteri Hakkı ve Örgütlenme Özgürlüğü" ve "Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasını İşkence, İnsanlık Dışı Kötü Muamele Yasağına" dair yapılan başvurulara dair denetim süreci işletilmedi. Herhangi bir işlem yapılmamasına, "Baroların kamu kurumu niteliği taşıması ve sivil toplum örgütü olmaması" gerekçe gösterildi.
BAROLAR BİLDİRİMDE BULUNABİLECEK
Komite, 6 Temmuz tarihli toplantısında, konuyu gündeme alarak, baro ve hukuk örgütlerinin de kararların infazı ve dostane çözüm koşullarının denetimine dair bildirimde bulunabileceklerine karar verdi. Komite, söz konusu karar için iç tüzüğün 9.2 maddesinde de değişikliğe gitti. Böylece üye ülkelerin baroları tarafından Komite'ye başvurunun önü açıldı.
BAŞVURU 'ÖCALAN-2'Yİ KAPSIYOR
Baro, Komite'nin kararı sonrası daha önce yaptığı başvuruları yineledi. Başvurular, 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dair AİHM'in verdiği ihlal kararını da kapsıyor.
AİHM, Öcalan’ın avukatları tarafından 2003’te yapılan başvuruyu 18 Mart 2014'te karara bağlamış ve Öcalan'ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı bulmuştu. "Öcalan 2" olarak çıkarılan karara rağmen Türkiye, halen herhangi bir adım atmadı. AK BK, bunun üzerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili “umut hakkını” doğuracak yasal düzenlemeler ve uygulama değişikliklerinin sağlanması için Türkiye’ye dair denetim süreci başlattı. Süreç bu önümüzdeki Eylül ayında doluyor.
Baronun başvuruları, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası nedeniyle "umut hakları" ellerinden alınan ve AİHM'in haklarında benzer ihlal kararı verdiği tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan'ı da kapsıyor.
ÖZDEMİR: HAK TEMELLİ YAKLAŞIM ZORUNLU
Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi Mehdi Özdemir, Komite'nin aldığı kararı ve yineledikleri başvuruları değerlendirdi. Av. Özdemir, başvurularının AİHM’in verdiği ihlal kararlarının gereğinin yapılmamasını oluşturduğuna dikkati çekti. Öcalan’ın davasının da başvurular arasında yer aldığını belirten Özdemir, başvurularında Türkiye’nin AİHM’in verdiği ihlal kararlarının gereğini yapmadığının vurgulandığını aktardı.
Türkiye'de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının "ölünceye kadar" sürdüğünü söyleyen Özdemir, "AİHM'in ihlal kararlarında da belirtildiği üzere 'umut hakkı' kapsamında belirli bir süre sonrasında yargılamanın yenilenmesi için iç hukukta yargısal mekanizma oluşturulmalıdır. Tek kişilik odada ölünceye dek süren bir infaz sürecinin 'işkence, insanlık dışı kötü muamele yasağıyla' ilgili olup, Türkiye’deki Ceza İnfaz rejiminin hak temelli bir yaklaşımla değişimini zorunlu kılmaktadır” diye konuştu.
‘MEVZUATTA DEĞİŞİKLİK YAPILMALI'
AİHM’in kararları doğrultusunda yapısal değişiklikler talep ettiklerini vurgulayan Özdemir, "AİHM kararları bireysel ve genel önlem mahiyetinde olup, mevzuattan ya da uygulamadan kaynaklı ihlalin yeniden yargılama veya yapısal çözüm önerileriyle giderilebilir. Diyarbakır Barosu olarak bu ihlal kararlarını uygulaması için mevzuat değişikliği ve yasal sistemde değişiklik yapılmasını talep ediyoruz. Faili meçhul ve zorla kaybettirme yargılamalarında, insanlığa karşı suç tanımı içerisinde değerlendirilme yapılması ve zaman aşımı tehdidinin ortadan kaldırılması gerekir. KHK’lerle yapılan ihraç işlemlerinin sosyal ölüm mahiyetinde olduğu, tek bir idari işlemle binlerce kişinin özel ve aile hayatına saygı ve adil yargılanma hakları ihlal edilerek istihbari verilerle ihraç edildiği gözetildiğinde; Hamit Pişkin kararının gereğinin yerine getirilmesi ve ihraç işlemlerinin hukuki olmadığının tespiti gerekmektedir" şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'DEN SAVUNMA İSTENDİ
Talepleriyle ilgili Bakanlar Komitesi’nin kendilerine dönüş yaptığı ve verilen yanıtta Türkiye’den savunma istendiğinin yer aldığını aktaran Özdemir, "Taleplerimiz ile ilgili Türkiye’den savunma istenmiş. Türkiye savunma verdikten sonra ilk değerlendirme yapılacaktır” dedi.