Dr. Aken: Kimyasal saldırı gerçekleştiğine dair çok kanıt var

ANKARA - Kimyasal silah kullanımını araştırmak için Federe Kürdistan Bölgesi'ne giden IPPNW Almanya Bilimsel Danışma Kurulu üyesi Dr. Jan Van Aken, "Kimyasal saldırısı gerçekleştiği yönünde pek çok kanıt var ve bir araştırma başlatılması gerekiyor" dedi.
 
Türkiye’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ortaklığı ile Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlattığı saldırılar 6'ncı ayını geride bıraktı. Saldırıların sürdüğü süreçte, tüm dünyada insanlığa karşı suç olarak kabul edilen kimyasal silahlar kullanıldı. Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında kimyasal silah kullanımından kaynaklı 17 HPG ve YJA-Star üyesinin hayatını kaybettiği açıklandı. Kimyasal silaha maruz kaldıktan sonra yaşamını yitiren 2 HPG'linin görüntüleri de yayınladı. 
 
Bu görüntülerden yaklaşık bir ay önce yaptıkları çalışmalardan kaynaklı 1985 yılında Nobel Barış Ödülü alan Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW), kimyasal silah kullanımını incelemek için Federe Kürdistan Bölgesi'ne gitti. 20-27 Eylül 2022 tarihlerinde gerçekleşen ziyarette, Almanya'nın bilimsel danışma kurulu üyesi ve Saddam Hüseyin döneminde Irak'taki kimyasal ve biyolojik silahlarını araştıran Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı bir kuruluş olan UNMOVIC adına görev yapmış eski biyolojik silah denetçisi ve kimyasal silah uzmanı Dr. Jan Van Aken de yer aldı. 
 
Birleşmiş Milletler'in (BM) bir araştırma başlatması için yeterince kanıt bulunduğunu ifade eden Dr. Jan Van Aken, Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
 Eylül ayının sonunda incelemelerde bulunmak için Federe Kürdistan Bölgesi'ne gittiniz. Öncelikle bize bunun nedenini anlatır mısınız? 
 
Ben bir kimyasal silah uzmanıyım. Daha önce de Birleşmiş Milletler'de biyolojik silah uzmanı olarak çalıştım. Dünyada herhangi bir yerde kimyasal ya da biyolojik silah kullanıldığına dair bir iddia olunca, tavrım "Asla inanma, ama muhakkak araştır" şeklindedir. Kuzey Irak'ta bir buçuk yıldır dillendirilen Türkiye'nin kimyasal silah kullandığına dair iddiaları duyuyorum. Son döneme kadar ortaya çıkan kanıtlar bana yeterli gelmemişti. Ama son dönemde gidip kontrol etmeye, orada kimyasal silahlardan etkilenen yerel kaynaklarla konuşmaya, onlardan kan örneği almaya, kimyasaldan etkilenen bölgelerden bazı örnekler almaya ve bu örneklerde kimyasal olup olmadığını saptamaya çalışmaya karar verdim. Amacım buydu, bu nedenle gittim.
 
 Kimyasala maruz kalan kişilerle görüşmeniz ve bölgeye girmeniz engellendi. Bize ziyaretinizde neler yaşandığını anlatır mısınız?
 
Amediye'nin kuzeyine gittik. Orada bir köyü ziyaret edecektik çünkü o köyde bir çiftçinin ve ailesinin kimyasal madde ya da maddelere maruz kalmış olabileceğini öğrenmiştik. Bu aileyle görüşmek istiyorduk. Bu aileyi muayene eden doktorlarla görüşüp onların da görüşünü almak istiyorduk. Bunun üzerine Amediye valisiyle görüştük ancak ne aileyle görüşmemize ne de doktorlarla görüşmemize izin vermedi. Bunun için bir gerekçe de göstermedi. Tahmin ediyorum asıl mesele Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin bizim orada araştırma yapmamızı istememesiydi. Bunun nedeni de Türkiye hükümetiyle olan ilişkileriydi.
 
 
 Burada bir kimyasal saldırısı gerçekleştiği yönünde pek çok kanıt var ve bir araştırma başlatılması gerekiyor
 
 Bölgede bulunan ve çalışmalar yürüten Christian Peacemakers Team (CPT) gibi insan hakları savunucuları da var ve bu saldırılara pek çok kez şahit oldular. Bu tür gruplarla fikir alışverişi yapma şansınız oldu mu. Size neler anlattılar?
 
Süleymaniye'de ve Irak'ın pek çok bölgesinde, pek çok kişiyle görüşmeler gerçekleştirdik. Halepçe'ye gidip kimyasal silah saldırısına maruz kalan kişilerle görüştük, bunun dışında yine Halepçe'de Kimyasal Silah Kurbanları Topluluğu'yla görüştük. Çemçamal'da bazı görüşmeler gerçekleştirdik. Bölgede çalışma yürüten Halk Arabulucular Takımı'yla (CP) da görüştük. Bu grup düzenli olarak kimyasal saldırısına maruz kalan köylerde araştırmalar yapıyor ve geçtiğimiz günlerde de Türkiye ordusunun sivillere yönelik saldırılarına ilişkin oldukça ilginç bir rapor yayınladılar. Orada bir hafta kaldık ve pek çok görüşme gerçekleştirdik ve benim edindiğim izlenim uluslararası bir soruşturma yürütülmesini gerektirecek kadar kanıt olduğu yönünde. "Evet, burada bir kimyasal silah saldırısı gerçekleşmiş" diyecek bir pozisyonda değilim, ancak "Evet, burada bir kimyasal saldırısı gerçekleştiği yönünde pek çok kanıt var ve bir araştırma başlatılması gerekiyor" diyecek pozisyondayım.
 
 Daha önce de bölgeye incelemeler yapmak üzere çeşitli insan hakları aktivistleri ve hukukçular gitmişti. Bölgeye giremediklerini, KDP tarafından engellendiklerini söylemişlerdi. Bu heyetten görüştüğümüz Andi Kocsondi, ilk raporları tutan doktorların raporlarının değiştirildiği bilgisini edindiklerini söylemişti. Bölgeye girememiş ve araştırma yapamamış da olsanız, bu esnada eriştiğiniz başka bilgiler var mı?
 
Ne yazık ki bu tür bir tıbbi belgeye ulaşamadık. Doktorlarla konuşmak amacıyla Kani Masi'deki hastaneye gitmek istedik ama doktorlarla görüşme sağlayamadık. Bazı hastane raporları gördük. Ama bence bu raporlar kulakdan duyma tutulmuş raporlardı. Bu nedenle ortada şüpheli bir durum olduğunu söylemek mümkün. Raporlara bakınca birilerinin bu raporları değiştirmeye zorlanmış olabileceğini düşünmek de mümkün. Ancak buna dair kesin bir kanıta sahip değilim. Objektif ve net olmaya çalışıyorum. Ancak tüm bunlar da yine Birleşmiş Milletler'de devletlerden bağımsız bir heyetin araştırma başlatması gerektiğine işaret ediyor. Bağımsız bir kişinin ya da bir Sivil Toplum Örgütü'nin kimyasal silah kullanımına dair nihai bir kanıta ulaşmak için ihtiyaç duyulacak bilgilere ulaşması mümkün değil. Bunu BM'nin yapması gerekiyor.
 
 Ziyaretiniz sonrası bağımsız bir soruşturmaya ihtiyaç olduğunu vurguladığınız bir rapor yazdınız. Türk devletinin kimyasal kullanımını itiraf ettiğini ve bunun Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin açık bir ihlali olduğunu vurguladınız. Raporunuzu OPCW ve BM gibi ilgili kurumlara gönderdiniz mi? Bir geri dönüş aldınız mı?
 
OPCW bu konuda geçerli bir muhatap değil. OPCW üye devletleri olan bir örgüt ve burada esas patron bu üye devletler. Bu nedenle bu raporu üye ülkelere göndermemiz gerekiyordu. Ben gidip bizzat OPCW'ya bu raporu verip araştırma talep etseydim, onlar da Kürt dostu olmasıyla bilinen ve bu araştırmayı yapmayı canı gönülden isteyen bir örgüt olsalardı bile, kendi kendilerine bu araştırmayı başlatma yetkileri yok. Çünkü onların patronları bahsettiğimiz üye ülkeler. Bu üye ülkelerin gidip araştırın demesi gerekiyor. O yüzden ben raporu Alman hükümetine gönderdim ve bir sonuç almayı umuyorum. Yapılması gereken ve şu anda yapılması planlanan da bu raporun tüm üye devletlerin elçiliklerine ve Lahey'e gönderilmesi. Bu elçiliklerden temsilciler OPCW toplantılarına katılıyor ve onların orada bu araştırmayı talep etmesi gerekiyor.  
 
 
Uluslararası hukuk devletler arasındadır ve dediğiniz gibi Kürtlerin bir devleti yok. Bu Kürtleri dezavantajlı bir konuma sokuyor. Ne yazık ki var olan sistem içerisinde adım atmaya çalışmak zorundayız
 
 OPCW'nun üye devletlerin talebi olmaksızın araştırma başlatamıyor olması, Kürtler gibi bir devleti olmayan toplumların bu gibi saldırılarda tek başına bırakılacağı anlamına mı geliyor? 
 
Bu soruyu iki ayrı noktadan ele alabiliriz. Öncelikle Türkiye'nin askeri operasyonlarını hiç bir zaman kabul etmemiş ve izin vermemiş Irak Federal Hükümeti var. Bu nedenle sadece kimyasal saldırısı değil operasyonun kendisi uluslararası anlaşmalara aykırı zaten. Bağdat'ın ve federal hükümetin OPCW'ya gidip araştırma talep etmesi gerekiyor. Bağdat'ta yüksek pozisyonlarda çok sayıda Kürt siyasetçi var. Bu siyasetçilerin OPCW'ya gidip araştırma talep etmesi gerekiyor. Elbette ki bu durum son derece çelişkili ve adil değil. Ancak burada uluslararası hukuktan bahsediyoruz. Uluslararası hukuk her zaman adil olmuyor maalesef. Uluslararası hukuk devletler arasındadır ve dediğiniz gibi Kürtlerin bir devleti yok. Bu Kürtleri dezavantajlı bir konuma sokuyor. Ne yazık ki var olan sistem içerisinde adım atmaya çalışmak zorundayız. 
 
 Raporunuzda bazı dolaylı kanıtlar elde edildiğini ifade etmiştiniz. Ne gibi kanıtlar elde ettiniz?
 
Elimizdeki en güçlü kanıt bir yıl önce Türkiye'nin Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın bizzat kendisinin Meclis'te "Biz yalnızca biber gazı kullanıyoruz" demesi. Herhalde kendisi bundan haberdar değil ama askeri bir operasyonda biber gazı kullanılması Kimyasal Silahlar Anlaşması uyarınca yasaktır. Sokak eylemlerinde kullanılması yasak olmayan bir kimyasal gazın askeri bir operasyonda kullanılmasının yasak olması biraz tuhaf gelebilir, ancak Kimyasal Silahlar Anlaşmasında bulunan madde son derece net. Askeri operasyonda biber gazı kullanmak yasak ve bunun için de çok geçerli sebepler var. Ancak Akar Parlamento'da bunu söylediğinde Kimyasal Silahlar Anlaşmasını ihlal ettiğini açık bir şekilde itiraf etmiş oldu. Elimizde bir araştırma başlatılması için gerekli en güçlü kanıt Türkiye Savunma Bakanı'nın kendi sözleri. Bu araştırma başlatılması için yeterlidir. Bunun yanı sıra, PKK tarafından paylaşılan tüm videoları inceledik. Pek çoğunda kullanılan maddenin ne olduğuna dair net bir fikir sahibi olmak mümkün değildi. Kimyasal silah da olabilir, olmayabilir de. Ancak, kimyasal silah kullanılmış olabileceği şüphesi uyandıran 3 video bulduk. Bu videolarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin gaz atmak için kullanılan bir aparat kullandığı görülüyor ve bu aparatın başka bir kullanım şekli yok. Başka bir görüntüde de gerilla bir kimyasal silah olan klorin üretmek için kullanılmış olabilecek bir konteynır buluyor. Bu konteynırların klorin üretilmek için kullanılıp kullanılmadığını, ya da gördüğümüz aparatın PKK'nin konumlandığı tünellere kimyasal silah atmak için kullanılıp kullanılmadığını net bir şekilde bilmiyoruz. Tüm bunlar dolaylı kanıtlar ancak tüm bunları bir arada düşündüğümüz zaman, benim kanaatimce, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendi kaynaklarıyla bir kimyasal üretmiş olduğunu düşünmek mümkün. Sarin vs. gibi bilinen kimyasal silahlardan bahsetmiyorum, ama kendilerinin ürettiği bir kimyasalı kullanıyor ve tünellerde kullanıyor olabileceklerini düşünüyorum. Ancak dediğim gibi bu bir kanıt değil, bir şüphe. 
 
 Daha önce 2019'da Serekaniye'de de Türkiye'nin kimyasal kullandığı iddia edilmiş, vücudunda yanıklar olan bir çocuk tedavi için Fransa'ya götürülmüştü. O zaman da OPCW'ya araştırma yapması için çağrı yapılmış, OPCW da araştırma yapacağını söylemişti. Ancak Türkiye tam da o sırada OPCW'ya 30 bin Euro bağış yapmış, OPCW da araştırma yapmaları için yeterli kanıt olmadığını söyleyerek, araştırma kararından caymıştı. Ardından da İngiltere büyük bir bağışta bulunmuştu OPCW'nun Türkiye'nin kimyasal kullanma iddialarını ısrarla araştırmamasının nedeni nedir ve bu araştırmayı engelleyen başka ülkeler de olabilir mi? 
 
Bu ikisinin birbiriyle bir alakası yok. Pek çok ülke OPCW'ya bağışta bulunur ve bulunmalı da. Zira aksi taktirde OPCW gerekli durumlarda araştırma yapacak kaynak bulamaz. Zaten OPCW bu şekilde çalışmıyor bundan çok eminim. Ben de OPCW'yu eleştiriyorum, yapmaları gereken pek çok şeyi yapamadılar ancak bağışların bu konuyla bir alakası olması imkansız. İkincisi, az önce de belirttiğim gibi, OPCW'nun patronu üye devletler. OPCW kendi kendine araştırma başlatamaz. Bu anlamda da eleştirmemiz gereken OPCW değil üye devletler, başta Bağdat, Berlin, Londra. Neden araştırma talep etmiyorlar? Üçüncüsü, Serekaniye'de kullanılan beyaz fosfordu ve bunun insanlar üzerinde kullanılması korkunç ve ayrıca uluslararası anlaşmalara da aykırı, ancak beyaz fosfor bir kimyasal silah değil. Bu nedenle işi kimyasal silahları araştırmak olan OPCW'nun araştırma yapmaması bu anlamda yerinde. Beni yanlış anlamayın, bu elbette araştırılması ve eleştirilmesi gereken bir suç, ama bu araştırmanın muhatabı işi kimyasal silahları araştırmak olan OPCW değildi.
 
 
 Özellikle de Bağdat'a baskı uygulanması gerekiyor. Bu saldırı onların topraklarında, onların yurttaşlarına karşı gerçekleştirildi. Bu durum uluslararası hukuka aykırı. Biliyorum bu zor, biliyorum Bağdat'ta bir hükümet yok, biliyorum bu son derece karmaşık bir politik durum, ancak çözüm bu.
 
 
 Uzun bir süredir OPCW önünde akrabalarının Türkiye'nin kimyasal saldırılarında yaşamını yitirdiğini söyleyen aileler oturma eylemi yapıyor. Bunun yanı sıra Avrupa kentlerinde de pek çok eylem düzenlendi. Pek çok heyet bölgeye giderek araştırma yapmak istedi ve KDP tarafından engellendi. Siz de ziyaretinizde OPCW'nun araştırma başlatmasına yetecek kadar kanıt olduğunu ifade ettiniz. OPCW'nun araştırma yapması için ne yapılması gerekiyor?
 
Yapılması gereken üye devletlerin yurttaşlarının kendi hükümetlerine araştırma talep etmeleri için baskı yapması. Özellikle de Bağdat'a baskı uygulanması gerekiyor. Bu saldırı onların topraklarında, onların yurttaşlarına karşı gerçekleştirildi. Bu durum uluslararası hukuka aykırı. Biliyorum bu zor, biliyorum Bağdat'ta bir hükümet yok, biliyorum bu son derece karmaşık bir politik durum, ancak çözüm bu. Avrupa'da, Paris'te, Londra'da, Berlin'de yapılan eylemlerde de talep edilmesi gereken şey bu hükümetlerin OPCW'ya araştırma talebinde bulunmasıdır.
 
 Kimyasal silah kullanımını OPCW'nin resmi olarak açıkladığı taktirde ne gibi sonuçlar ortaya çıkar, Türkiye nasıl yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir veya yaptırımların uygulana bilineceğini düşünüyor musunuz?
 
Bu çok yavaş işleyen bir süreç ancak bu süreçteki anahtar noktanın Türkiye'nin artık tüm dünyanın gözünün onların üstünde olduğunu anlaması. Şu anda kamuoyuna yansımasa da diğer NATO ülkeleri ve Türkiye arasında perde arkasında bazı görüşmeler gerçekleştiğine ve bu saldırıların durdurulması gerektiğinin Türkiye'ye söylendiğine inanıyorum. Türkiye'de bu durumun kabul edilemez olduğunu biliyor ve OPCW bir araştırma başlattığı anda Türkiye'nin kimyasal silah kullanmayı bırakacağını düşünüyorum. Yaptırımlara gerek kalacağını düşünmüyorum. Savaşmayı bırakmasalar da kimyasal kullanmayı bırakacaklardır.
 
MA / Gözde Çağrı Özköse
 

Diğer başlıklar

21/10/2024
23:17 Narin soruşturmasında 4 kişiye ağırlaştırılmış müebbet istemi
21:29 Cizîr’de şüpheli ölüm
21:04 Lübnan’dan İsrail'e roket saldırısı
20:26 Cigerxwîn 40'ıncı yıl dönümünde anıldı
19:40 Federe Kürdistan Bölgesi Parlamento seçim sonuçları açıklandı
19:32 Bayındır: Kürtler büyük direniyor
19:08 ‘Sağlığın piyasallaşması bebek ölümlerine neden oldu’
18:24 Adana’da 3 kadın katledildi
17:10 Kuşçu'yu katleden Erat’a ağırlaştırılmış müebbet
16:13 Hezex'te arazi kavgası: 1 ölü
15:25 ‘Özgürlük’ mitingi engeline dair suç duyurusu
15:24 Asistan hekimler iş bıraktı
15:03 Demirtaş: Temel sorunların çözümünde siyaset rol üstlenmeli
14:51 Şems Seçim İzleme Ağı: Oy gizliliği ihlal edildi
14:45 500 isimden gazetecilere verilen cezanın iptali için mektup
14:32 Özel: Sorunu çözeceksek tüm aktörler kıymetlidir
14:12 Êzidîlerin başlattığı ‘özgürlük’ kampanyası 1 yılını doldurdu
14:05 Kırşehir Cezaevi’ndeki ihlaller Meclis gündeminde
14:02 Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin kapatma davası ertelendi
13:31 Emeklilerden hükümete: Geçinemiyoruz haberiniz var mı?
13:26 Güzeldere geçidinde kar yağışı
13:25 TJA’dan ‘Yenidoğan Çetesi’ açıklaması
11:57 Demirtaş'tan çağrı metni: Kadınların çığlığını duyuyoruz
11:44 Temizer’in ön otopsi raporu belli oldu
11:40 Basın örgütlerinden DFG Eşbaşkanı Müftüoğlu’nun karar duruşmasına çağrı
11:35 Mêrdîn'de gözaltına alınanlar serbest
11:12 AK’ye mektup kampanyası: İmralı’daki işkence için adım atın
11:05 Tarımsal girdi fiyatları 1 yılda yüzde 33,25 arttı
10:19 Federe Kürdistan Bölgesi seçim sonuçları
10:09 DEM Parti: Sağlık Bakanı derhal istifa etmeli
09:48 ‘Alimler, Analar ve Pirler’ buluşması: Çürümeye dur demeli
09:44 Ölmüş hayvanları barınağa bırakanlar hakkında suç duyurusu
09:43 'Bombalı kumpas' soruşturmasında takipsizlik kararı
09:13 ‘Tarafsızlara’ geçmeyi reddeden 30 yıllık tutsağın tahliyesine engel
09:02 Wan’daki yurttaşlar: Muhatap Abdullah Öcalan’dır
09:02 'Samimi bir çözüm isteniyorsa İmralı'nın kapıları açılmalı'
09:02 Miks 6 ay süren kışa hazırlanıyor
09:00 Birçok kent için kuvvetli yağış uyarısı
09:00 21 EKİM 2024 GÜNDEMİ
08:33 Fethullah Gülen öldü
08:32 Xwebûn 'Çözüm İmralı'da' manşetiyle çıktı
20/10/2024
23:20 İsrail'in Lübnan'a saldırılarında 2 bin 464 kişi öldü
22:40 Ömer Öcalan: İmralı için neden hukuk uygulanmıyor?
21:21 Federe Kürdistan'da seçime katılım oranı yüzde 64
21:13 Hilar Tarih Kültür ve Gastronomi Şöleni konserle son buldu
20:53 Mêrdîn’de mahsere şenliği
19:49 Baroların seçim sonuçları
19:41 Tahliye edilen Karataş'tan tutsaklar için mücadele çağrısı
19:31 ‘İnançları kullanan iktidara karşı birlikteliğe ihtiyaç var’
19:14 Demirtaş, ziyaret öncesi Özel'e çağrı metni verecek
19:00 Fernas direnişinde anlaşma sağlandı
18:52 Adana'da Öz ve Demir aileleri barıştırıldı
18:33 İstanbul Barosu'da 22 yılın ardından değişim: Yeni başkan Kaboğlu
18:27 Pirsûs Belediyesi'nden istismar semineri
18:15 Federe Kürdistan'da oy verme işlemi tamamlandı
18:07 Kürtçe Kitap fuarı sona erdi
17:14 Cegerxwîn, şiirleri ile anıldı
17:07 Pîran'da madenin yarattığı tahribat incelendi
17:00 Kadınlar Rojin Kabaiş için yürüdü
16:46 Aileleri polis tarafından aranan öğrenciler: ‘Suç’ işlemeye devam edeceğiz
16:29 İşçi Emekçi Birliği’nden miting: Gücümüzü örgütleyelim, direnişi büyütelim
15:59 Mêrdîn’deki sokağa çıkma yasağı sonlandırıldı: 4 gözaltı
15:46 Eyn İsa’ya saldırı: 3 çocuk katledildi
15:45 YNK Seçim Sorumlusu: KDP'liler halka baskı uyguluyor
15:35 Kaboğlu: Demokratik Cumhuriyet borcumuzdur
15:29 Şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren tutsak Temizer'in taziyesine ziyaret
15:27 Tarih ve Gastronomi Şöleni’nde yöresel sunumlar yapıldı
14:03 ‘Alimler, Analar ve Pirler Buluşması’: Ahlaklı toplum vicdanda başlar
13:48 Çocuklar için 'sokakta spor ve müzik' etkinliği
13:08 Avukatlardan meslektaşlarına oy kullanma çağrısı
13:07 Gazeteci Gök ve Müftüoğlu’nun duruşmalarına çağrı
12:49 Meclis'te bütçe maratonu başlıyor
12:43 Kerboran’da şüpheli çocuk ölümü
12:37 Federe Kürdistan’da sandık çağrısı: Değişime ihtiyaç var
12:30 DBP İstanbul’da örgütlenmeyi tartıştı: Mahalle, mahalle örgütleneceğiz
12:07 KDP Türkiye’den getirdiği sahte seçmene oy kullandırıyor
11:21 'Yenidoğan Çetesi' iddianamesi: Bebeği narkotik ilaçla uyutmuşlar
10:44 Muğla'da orman yangını devam ediyor
10:43 Mesrur Barzani’den Türkiye itirafı
10:38 Türkoğlu: Barış ‘jin, jiyan, azadî’ felsefesi ile yüzleşmekle olur
10:11 Kılıçdaroğlu hakkında ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ soruşturması
10:06 Anneler: Barış için Sayın Öcalan ile görüşülmeli
09:43 Tahliye olan yazarlar: Dilin gelişmesi için daha çok üreteceğiz
09:42 Şenyaşar ailesi 6 yıl 4 ay sonra taziye kuracak
09:09 Kadınlar kendilerini güvende hissetmiyor: Özsavunma şart
09:08 30 yıllık geçim kaynağı: Arıcılık
09:08 Tutsaklara ağız içi arama ve kelepçeli muayene dayatması
09:07 Ortadoğu'da savaş tırmanıyor: Kürtlerin ne yapacağı önemli
09:05 Kadınlar: Mücadele ortak bir paydada yürütülmeli
09:05 'Türk bayraklı bikini' paylaştın soruşturması
09:00 20 EKİM 2024 GÜNDEMİ
08:39 Dîlok Barosu kurulunda tecrit tepkisine saldırı girişimi
08:14 Mêrdîn’de 2 mahallede sokağa çıkma yasağı ve baskın
08:03 Federe Kürdistan’da parlamento seçimleri başladı
19/10/2024
23:33 Gever'de şüpheli kadın ölümü
22:44 Tahliye olacağı gün yaşamını yitiren tutsak Temizer toprağa verildi
21:34 İzmir Barosu genel kurulunda 'jin, jiyan, azadî' sloganı
21:06 Kadınlar: 25 Kasım'da Tünel Meydanı’nda buluşalım
20:27 Şehba köylerine obüslü saldırı
19:45 Kadınlar ‘Kendime Mektup’ kitabının söyleşisinde buluştu
19:40 Kültürel Soykırım panelinde 'örgütlenme' vurgusu
19:19 Kaboğlu: Adil yargılanma hakkını korumakla yükümlüyüz
19:08 Şüpheli ölen tutsağın babası: Bırakılması gerekirken kelepçeleyip götürdüler
18:47 Hediye Kalkan’ın yorumuyla 'Bilbilo'
18:33 ‘Özgürlüğe ses ver’ eylemi: Direne direne kazanacağız
18:20 Şamîran Kadın Yaşam Merkezi açıldı
18:09 Tuncel: 13 Ekim'de verilen 'özgürlük' mesajı iyi görülmeli
17:47 Erdoğan ve Scholz savunma sanayini görüştü
16:45 Tahliye kararı verildiği gün şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
16:38 YNK özel oylamada 70 bin oy aldı
16:11 Cenazesi 3 yıl sonra ailesine teslim edildi
15:22 Erxenî'de Hilar Tarih Kültür ve Gastronomi Şöleni
15:06 DEM Parti Sözcüsü: Tecrit kaldırılmalı, Öcalan tartışmalara dahil edilmeli
15:01 Hasta tutsaklar Onaran, Yılmaz ve Tokmak’ın tahliyesi talep edildi
14:48 İstanbul Barosu'nun genel kurulu başladı
14:39 'Yenidoğan çetesi' soruşturması: 9 hastanenin ruhsatı iptal edildi
14:35 Fadıl Şenyaşar: Halkın sahiplenmesiyle dışarıdayım
14:19 JRO: Federe Kürdistan'da gazetecilerin seçim takibi engellendi
13:56 107 haftadır direnişteler
13:54 Bayındır: Abdullah Öcalan’ın başaktör olmadığı hiçbir süreç samimi değildir
13:17 Fehmi Tosun'un kızı: Hesap sormak için buradayız
12:00 Kayıp yakınları: Çözüm istiyorsanız cinayetleri aydınlatın
11:48 Kolberlere saldırı sürüyor
10:45 YNK’li aday: Büyük değişimler olacak
09:52 İnternet oyununda hediye transferi 'örgüte finans sağlamak' sayıldı
09:46 Seveni çok bakanı yok
09:45 İtalyan Bonaccorsi: Gerçeği özgürleştirmek için mücadele etmeliyiz
09:05 Yeraltındaki yaşama ışık tutan sergi
09:02 Alıkonulan gençlere şiddet, tehdit ve hakaret
09:02 İşçi kıyımı sürüyor: Tek yol örgütlü mücadele
09:01 Tekerlekli sandalyeye bağlı tutsak ‘dikkat, kaçabilir’ notuyla sevk edildi
09:01 Depremde hasar gören hastanenin yenilenmesi talebi
09:01 Qileban'da 'çatlak baraj' korkusu
09:01 Kürtçe Kitap Fuarı: Halk sahip çıkıyor, soruyor, okuyor
09:00 Çocuğa cinsel taciz, ailesine tehdit
09:00 19 EKİM 2024 GÜNDEMİ
18/10/2024
23:35 ‘Yenidoğan çetesi’ sermayeyi önceleyen politikaların sonucu’
23:19 DEM Parti’den Kadir İnanır’a ziyaret
22:28 BDP Adana İl Başkanı Karataş tahliye oldu
22:19 Dîlok’ta çocuklardan yürüyüş: Susma
21:20 Fadıl Şenyaşar cezaevinden çıktı
20:37 Kadınlardan meşaleli yürüyüş: Artık yeter şiddete dur de
20:07 Kürtçe Kitap Fuarı 3’üncü gününde
19:47 Eğitim Sen’den MEB protestosu: AKP elini kadınlardan çek
19:15 Dîlok’ta Fernas işçileriyle dayanışma açıklaması
19:02 Federe Kürdistan’da özel oylama tamamlandı
18:26 YJA Star’lı Stêrk’in cenazesi 79 gün sonra verildi
17:37 Etki ajanlığı ‘casusluk düzenlemesi’ olarak yeniden Meclis’te
17:29 Elbak’ta yasak sonrası operasyon başlatıldı
17:17 Avukat Rişvanoğlu’na tehdide tepki ve suç duyurusu