Dr. Aken: Kimyasal saldırı gerçekleştiğine dair çok kanıt var

ANKARA - Kimyasal silah kullanımını araştırmak için Federe Kürdistan Bölgesi'ne giden IPPNW Almanya Bilimsel Danışma Kurulu üyesi Dr. Jan Van Aken, "Kimyasal saldırısı gerçekleştiği yönünde pek çok kanıt var ve bir araştırma başlatılması gerekiyor" dedi.
 
Türkiye’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ortaklığı ile Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlattığı saldırılar 6'ncı ayını geride bıraktı. Saldırıların sürdüğü süreçte, tüm dünyada insanlığa karşı suç olarak kabul edilen kimyasal silahlar kullanıldı. Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında kimyasal silah kullanımından kaynaklı 17 HPG ve YJA-Star üyesinin hayatını kaybettiği açıklandı. Kimyasal silaha maruz kaldıktan sonra yaşamını yitiren 2 HPG'linin görüntüleri de yayınladı. 
 
Bu görüntülerden yaklaşık bir ay önce yaptıkları çalışmalardan kaynaklı 1985 yılında Nobel Barış Ödülü alan Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW), kimyasal silah kullanımını incelemek için Federe Kürdistan Bölgesi'ne gitti. 20-27 Eylül 2022 tarihlerinde gerçekleşen ziyarette, Almanya'nın bilimsel danışma kurulu üyesi ve Saddam Hüseyin döneminde Irak'taki kimyasal ve biyolojik silahlarını araştıran Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı bir kuruluş olan UNMOVIC adına görev yapmış eski biyolojik silah denetçisi ve kimyasal silah uzmanı Dr. Jan Van Aken de yer aldı. 
 
Birleşmiş Milletler'in (BM) bir araştırma başlatması için yeterince kanıt bulunduğunu ifade eden Dr. Jan Van Aken, Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
 Eylül ayının sonunda incelemelerde bulunmak için Federe Kürdistan Bölgesi'ne gittiniz. Öncelikle bize bunun nedenini anlatır mısınız? 
 
Ben bir kimyasal silah uzmanıyım. Daha önce de Birleşmiş Milletler'de biyolojik silah uzmanı olarak çalıştım. Dünyada herhangi bir yerde kimyasal ya da biyolojik silah kullanıldığına dair bir iddia olunca, tavrım "Asla inanma, ama muhakkak araştır" şeklindedir. Kuzey Irak'ta bir buçuk yıldır dillendirilen Türkiye'nin kimyasal silah kullandığına dair iddiaları duyuyorum. Son döneme kadar ortaya çıkan kanıtlar bana yeterli gelmemişti. Ama son dönemde gidip kontrol etmeye, orada kimyasal silahlardan etkilenen yerel kaynaklarla konuşmaya, onlardan kan örneği almaya, kimyasaldan etkilenen bölgelerden bazı örnekler almaya ve bu örneklerde kimyasal olup olmadığını saptamaya çalışmaya karar verdim. Amacım buydu, bu nedenle gittim.
 
 Kimyasala maruz kalan kişilerle görüşmeniz ve bölgeye girmeniz engellendi. Bize ziyaretinizde neler yaşandığını anlatır mısınız?
 
Amediye'nin kuzeyine gittik. Orada bir köyü ziyaret edecektik çünkü o köyde bir çiftçinin ve ailesinin kimyasal madde ya da maddelere maruz kalmış olabileceğini öğrenmiştik. Bu aileyle görüşmek istiyorduk. Bu aileyi muayene eden doktorlarla görüşüp onların da görüşünü almak istiyorduk. Bunun üzerine Amediye valisiyle görüştük ancak ne aileyle görüşmemize ne de doktorlarla görüşmemize izin vermedi. Bunun için bir gerekçe de göstermedi. Tahmin ediyorum asıl mesele Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin bizim orada araştırma yapmamızı istememesiydi. Bunun nedeni de Türkiye hükümetiyle olan ilişkileriydi.
 
 
 Burada bir kimyasal saldırısı gerçekleştiği yönünde pek çok kanıt var ve bir araştırma başlatılması gerekiyor
 
 Bölgede bulunan ve çalışmalar yürüten Christian Peacemakers Team (CPT) gibi insan hakları savunucuları da var ve bu saldırılara pek çok kez şahit oldular. Bu tür gruplarla fikir alışverişi yapma şansınız oldu mu. Size neler anlattılar?
 
Süleymaniye'de ve Irak'ın pek çok bölgesinde, pek çok kişiyle görüşmeler gerçekleştirdik. Halepçe'ye gidip kimyasal silah saldırısına maruz kalan kişilerle görüştük, bunun dışında yine Halepçe'de Kimyasal Silah Kurbanları Topluluğu'yla görüştük. Çemçamal'da bazı görüşmeler gerçekleştirdik. Bölgede çalışma yürüten Halk Arabulucular Takımı'yla (CP) da görüştük. Bu grup düzenli olarak kimyasal saldırısına maruz kalan köylerde araştırmalar yapıyor ve geçtiğimiz günlerde de Türkiye ordusunun sivillere yönelik saldırılarına ilişkin oldukça ilginç bir rapor yayınladılar. Orada bir hafta kaldık ve pek çok görüşme gerçekleştirdik ve benim edindiğim izlenim uluslararası bir soruşturma yürütülmesini gerektirecek kadar kanıt olduğu yönünde. "Evet, burada bir kimyasal silah saldırısı gerçekleşmiş" diyecek bir pozisyonda değilim, ancak "Evet, burada bir kimyasal saldırısı gerçekleştiği yönünde pek çok kanıt var ve bir araştırma başlatılması gerekiyor" diyecek pozisyondayım.
 
 Daha önce de bölgeye incelemeler yapmak üzere çeşitli insan hakları aktivistleri ve hukukçular gitmişti. Bölgeye giremediklerini, KDP tarafından engellendiklerini söylemişlerdi. Bu heyetten görüştüğümüz Andi Kocsondi, ilk raporları tutan doktorların raporlarının değiştirildiği bilgisini edindiklerini söylemişti. Bölgeye girememiş ve araştırma yapamamış da olsanız, bu esnada eriştiğiniz başka bilgiler var mı?
 
Ne yazık ki bu tür bir tıbbi belgeye ulaşamadık. Doktorlarla konuşmak amacıyla Kani Masi'deki hastaneye gitmek istedik ama doktorlarla görüşme sağlayamadık. Bazı hastane raporları gördük. Ama bence bu raporlar kulakdan duyma tutulmuş raporlardı. Bu nedenle ortada şüpheli bir durum olduğunu söylemek mümkün. Raporlara bakınca birilerinin bu raporları değiştirmeye zorlanmış olabileceğini düşünmek de mümkün. Ancak buna dair kesin bir kanıta sahip değilim. Objektif ve net olmaya çalışıyorum. Ancak tüm bunlar da yine Birleşmiş Milletler'de devletlerden bağımsız bir heyetin araştırma başlatması gerektiğine işaret ediyor. Bağımsız bir kişinin ya da bir Sivil Toplum Örgütü'nin kimyasal silah kullanımına dair nihai bir kanıta ulaşmak için ihtiyaç duyulacak bilgilere ulaşması mümkün değil. Bunu BM'nin yapması gerekiyor.
 
 Ziyaretiniz sonrası bağımsız bir soruşturmaya ihtiyaç olduğunu vurguladığınız bir rapor yazdınız. Türk devletinin kimyasal kullanımını itiraf ettiğini ve bunun Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin açık bir ihlali olduğunu vurguladınız. Raporunuzu OPCW ve BM gibi ilgili kurumlara gönderdiniz mi? Bir geri dönüş aldınız mı?
 
OPCW bu konuda geçerli bir muhatap değil. OPCW üye devletleri olan bir örgüt ve burada esas patron bu üye devletler. Bu nedenle bu raporu üye ülkelere göndermemiz gerekiyordu. Ben gidip bizzat OPCW'ya bu raporu verip araştırma talep etseydim, onlar da Kürt dostu olmasıyla bilinen ve bu araştırmayı yapmayı canı gönülden isteyen bir örgüt olsalardı bile, kendi kendilerine bu araştırmayı başlatma yetkileri yok. Çünkü onların patronları bahsettiğimiz üye ülkeler. Bu üye ülkelerin gidip araştırın demesi gerekiyor. O yüzden ben raporu Alman hükümetine gönderdim ve bir sonuç almayı umuyorum. Yapılması gereken ve şu anda yapılması planlanan da bu raporun tüm üye devletlerin elçiliklerine ve Lahey'e gönderilmesi. Bu elçiliklerden temsilciler OPCW toplantılarına katılıyor ve onların orada bu araştırmayı talep etmesi gerekiyor.  
 
 
Uluslararası hukuk devletler arasındadır ve dediğiniz gibi Kürtlerin bir devleti yok. Bu Kürtleri dezavantajlı bir konuma sokuyor. Ne yazık ki var olan sistem içerisinde adım atmaya çalışmak zorundayız
 
 OPCW'nun üye devletlerin talebi olmaksızın araştırma başlatamıyor olması, Kürtler gibi bir devleti olmayan toplumların bu gibi saldırılarda tek başına bırakılacağı anlamına mı geliyor? 
 
Bu soruyu iki ayrı noktadan ele alabiliriz. Öncelikle Türkiye'nin askeri operasyonlarını hiç bir zaman kabul etmemiş ve izin vermemiş Irak Federal Hükümeti var. Bu nedenle sadece kimyasal saldırısı değil operasyonun kendisi uluslararası anlaşmalara aykırı zaten. Bağdat'ın ve federal hükümetin OPCW'ya gidip araştırma talep etmesi gerekiyor. Bağdat'ta yüksek pozisyonlarda çok sayıda Kürt siyasetçi var. Bu siyasetçilerin OPCW'ya gidip araştırma talep etmesi gerekiyor. Elbette ki bu durum son derece çelişkili ve adil değil. Ancak burada uluslararası hukuktan bahsediyoruz. Uluslararası hukuk her zaman adil olmuyor maalesef. Uluslararası hukuk devletler arasındadır ve dediğiniz gibi Kürtlerin bir devleti yok. Bu Kürtleri dezavantajlı bir konuma sokuyor. Ne yazık ki var olan sistem içerisinde adım atmaya çalışmak zorundayız. 
 
 Raporunuzda bazı dolaylı kanıtlar elde edildiğini ifade etmiştiniz. Ne gibi kanıtlar elde ettiniz?
 
Elimizdeki en güçlü kanıt bir yıl önce Türkiye'nin Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın bizzat kendisinin Meclis'te "Biz yalnızca biber gazı kullanıyoruz" demesi. Herhalde kendisi bundan haberdar değil ama askeri bir operasyonda biber gazı kullanılması Kimyasal Silahlar Anlaşması uyarınca yasaktır. Sokak eylemlerinde kullanılması yasak olmayan bir kimyasal gazın askeri bir operasyonda kullanılmasının yasak olması biraz tuhaf gelebilir, ancak Kimyasal Silahlar Anlaşmasında bulunan madde son derece net. Askeri operasyonda biber gazı kullanmak yasak ve bunun için de çok geçerli sebepler var. Ancak Akar Parlamento'da bunu söylediğinde Kimyasal Silahlar Anlaşmasını ihlal ettiğini açık bir şekilde itiraf etmiş oldu. Elimizde bir araştırma başlatılması için gerekli en güçlü kanıt Türkiye Savunma Bakanı'nın kendi sözleri. Bu araştırma başlatılması için yeterlidir. Bunun yanı sıra, PKK tarafından paylaşılan tüm videoları inceledik. Pek çoğunda kullanılan maddenin ne olduğuna dair net bir fikir sahibi olmak mümkün değildi. Kimyasal silah da olabilir, olmayabilir de. Ancak, kimyasal silah kullanılmış olabileceği şüphesi uyandıran 3 video bulduk. Bu videolarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin gaz atmak için kullanılan bir aparat kullandığı görülüyor ve bu aparatın başka bir kullanım şekli yok. Başka bir görüntüde de gerilla bir kimyasal silah olan klorin üretmek için kullanılmış olabilecek bir konteynır buluyor. Bu konteynırların klorin üretilmek için kullanılıp kullanılmadığını, ya da gördüğümüz aparatın PKK'nin konumlandığı tünellere kimyasal silah atmak için kullanılıp kullanılmadığını net bir şekilde bilmiyoruz. Tüm bunlar dolaylı kanıtlar ancak tüm bunları bir arada düşündüğümüz zaman, benim kanaatimce, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendi kaynaklarıyla bir kimyasal üretmiş olduğunu düşünmek mümkün. Sarin vs. gibi bilinen kimyasal silahlardan bahsetmiyorum, ama kendilerinin ürettiği bir kimyasalı kullanıyor ve tünellerde kullanıyor olabileceklerini düşünüyorum. Ancak dediğim gibi bu bir kanıt değil, bir şüphe. 
 
 Daha önce 2019'da Serekaniye'de de Türkiye'nin kimyasal kullandığı iddia edilmiş, vücudunda yanıklar olan bir çocuk tedavi için Fransa'ya götürülmüştü. O zaman da OPCW'ya araştırma yapması için çağrı yapılmış, OPCW da araştırma yapacağını söylemişti. Ancak Türkiye tam da o sırada OPCW'ya 30 bin Euro bağış yapmış, OPCW da araştırma yapmaları için yeterli kanıt olmadığını söyleyerek, araştırma kararından caymıştı. Ardından da İngiltere büyük bir bağışta bulunmuştu OPCW'nun Türkiye'nin kimyasal kullanma iddialarını ısrarla araştırmamasının nedeni nedir ve bu araştırmayı engelleyen başka ülkeler de olabilir mi? 
 
Bu ikisinin birbiriyle bir alakası yok. Pek çok ülke OPCW'ya bağışta bulunur ve bulunmalı da. Zira aksi taktirde OPCW gerekli durumlarda araştırma yapacak kaynak bulamaz. Zaten OPCW bu şekilde çalışmıyor bundan çok eminim. Ben de OPCW'yu eleştiriyorum, yapmaları gereken pek çok şeyi yapamadılar ancak bağışların bu konuyla bir alakası olması imkansız. İkincisi, az önce de belirttiğim gibi, OPCW'nun patronu üye devletler. OPCW kendi kendine araştırma başlatamaz. Bu anlamda da eleştirmemiz gereken OPCW değil üye devletler, başta Bağdat, Berlin, Londra. Neden araştırma talep etmiyorlar? Üçüncüsü, Serekaniye'de kullanılan beyaz fosfordu ve bunun insanlar üzerinde kullanılması korkunç ve ayrıca uluslararası anlaşmalara da aykırı, ancak beyaz fosfor bir kimyasal silah değil. Bu nedenle işi kimyasal silahları araştırmak olan OPCW'nun araştırma yapmaması bu anlamda yerinde. Beni yanlış anlamayın, bu elbette araştırılması ve eleştirilmesi gereken bir suç, ama bu araştırmanın muhatabı işi kimyasal silahları araştırmak olan OPCW değildi.
 
 
 Özellikle de Bağdat'a baskı uygulanması gerekiyor. Bu saldırı onların topraklarında, onların yurttaşlarına karşı gerçekleştirildi. Bu durum uluslararası hukuka aykırı. Biliyorum bu zor, biliyorum Bağdat'ta bir hükümet yok, biliyorum bu son derece karmaşık bir politik durum, ancak çözüm bu.
 
 
 Uzun bir süredir OPCW önünde akrabalarının Türkiye'nin kimyasal saldırılarında yaşamını yitirdiğini söyleyen aileler oturma eylemi yapıyor. Bunun yanı sıra Avrupa kentlerinde de pek çok eylem düzenlendi. Pek çok heyet bölgeye giderek araştırma yapmak istedi ve KDP tarafından engellendi. Siz de ziyaretinizde OPCW'nun araştırma başlatmasına yetecek kadar kanıt olduğunu ifade ettiniz. OPCW'nun araştırma yapması için ne yapılması gerekiyor?
 
Yapılması gereken üye devletlerin yurttaşlarının kendi hükümetlerine araştırma talep etmeleri için baskı yapması. Özellikle de Bağdat'a baskı uygulanması gerekiyor. Bu saldırı onların topraklarında, onların yurttaşlarına karşı gerçekleştirildi. Bu durum uluslararası hukuka aykırı. Biliyorum bu zor, biliyorum Bağdat'ta bir hükümet yok, biliyorum bu son derece karmaşık bir politik durum, ancak çözüm bu. Avrupa'da, Paris'te, Londra'da, Berlin'de yapılan eylemlerde de talep edilmesi gereken şey bu hükümetlerin OPCW'ya araştırma talebinde bulunmasıdır.
 
 Kimyasal silah kullanımını OPCW'nin resmi olarak açıkladığı taktirde ne gibi sonuçlar ortaya çıkar, Türkiye nasıl yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir veya yaptırımların uygulana bilineceğini düşünüyor musunuz?
 
Bu çok yavaş işleyen bir süreç ancak bu süreçteki anahtar noktanın Türkiye'nin artık tüm dünyanın gözünün onların üstünde olduğunu anlaması. Şu anda kamuoyuna yansımasa da diğer NATO ülkeleri ve Türkiye arasında perde arkasında bazı görüşmeler gerçekleştiğine ve bu saldırıların durdurulması gerektiğinin Türkiye'ye söylendiğine inanıyorum. Türkiye'de bu durumun kabul edilemez olduğunu biliyor ve OPCW bir araştırma başlattığı anda Türkiye'nin kimyasal silah kullanmayı bırakacağını düşünüyorum. Yaptırımlara gerek kalacağını düşünmüyorum. Savaşmayı bırakmasalar da kimyasal kullanmayı bırakacaklardır.
 
MA / Gözde Çağrı Özköse
 

Diğer başlıklar

16:19 YNK'den görüşme açıklaması: Çözümün tek yolu diyalogdur
16:13 MKG’den tepki: Gözaltındaki gazeteciler serbest bırakılsın
16:02 Wan’daki polis şiddetine araştırma önergesi
16:01 Türkiye’nin gazetecilere dönük saldırıları nedeniyle BM’ye mektup
15:54 Heyetten Rojnews’e taziye ziyareti
15:39 Nevroz Uysal’a yönelik polis saldırısına tepki
15:20 Kayyım protestosunda işkence: Polis, omuz ve parmaklarını kırdı
15:08 Wan’da kayyım protestosu CANLI
15:00 Bakırhan: Öcalan'ın çağrısı sürece dair ‘Yol Haritası’ olacak
14:59 'Wan halkı seçme seçilme hakkından azade mi?'
14:48 Mahkeme kararına rağmen taş ocakları faaliyette
14:47 Sağlık örgütleri AKP’li Sarıçam’ın istifasını istedi
14:40 Demokratik Modernite’nin 50’nci sayısı çıktı
14:38 Polis baskınna karşı kültür-sanat nöbeti
14:28 'Tutsaklara para gönderme' kampanyası devam ediyor
14:21 HDK’ye operasyon İstanbul’da protesto edilecek
14:20 Gözaltı ve tutuklamalar protesto edildi
13:55 İmralı Heyeti: Mam Celal'in özlem duyduğu özgürlük gerçekleşecek
13:39 Bolivya’da otobüs kazası: En az 30 ölü
13:23 Amed Kent Konseyi kayyım düzenlemesinin iptalini istedi
13:22 Avukatlar İmralı’ya gitmek için başvurdu
13:10 Wan'da kayyım bilançosu: 400 gözaltı, işkence, tutuklama
13:01 Ümit Akbıyık’ın beyanları nedeniyle 6 yıl ceza
12:47 Bakırhan: AKP iktidarı diyalog çabalarına karşı sabotaj yapıyor
12:45 Suruç Aileleri İnisiyatifi'nden adalet nöbetlerine destek çağrısı
12:43 İmralı Heyeti’nden Şanaz İbrahim Ahmet’e ziyaret
12:37 Dört kentten Tişrîn Barajı’na doğru yola çıktılar
12:36 Gazeteci Kemal Kılıç anıldı: Kalemi yerde kalmadı
12:21 İmralı Heyeti: Kürt aktörler çözümün Öcalan öncülüğünde olacağına hemfikir
12:04 İranlı 229 avukattan 3 kadın tutsak için çağrı
11:59 ABD’de fırtına ve sel felaketi: 14 ölü
11:58 DBP’den AKP’ye: Barış umudunu kırmaktan vazgeçin
11:26 İmralı Heyeti ve Bafil Talabani görüşmesi sona erdi
11:25 Gazeteci Beritan Canözer'e 1 yıl 3 ay hapis cezası
11:23 TÜİK: Gerçek işsizlik yüzde 28 oldu
10:57 'Ev baskınında işkence, çocuğa silah doğrultma' iddiası
10:57 Gözaltılara tepki: Diz çökmeyeceğiz
10:45 DFG ve DİSK Basın-İş’ten gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki
10:28 DEM Parti: Bu zihniyet kaybedecek
10:10 İmralı Heyeti ile Bafil Talabani görüşmesi başladı
10:06 HDK'den gözaltılara tepki: Susmayacağız
09:59 Zamandaki aynı andalık: Babil'den Paris'e Kitabeden Kitaba
09:50 Türköne: Zaman Kürt-Türk ittifakı için elverişli şartlar sunuyor
09:37 Beyanlar çelişkili olunca mahkeme cezada indirime gitmedi
09:18 Rojhilatlı Siyaset Bilimci: İran çöküşün eşiğinde
09:13 Kayyıma karşı gece boyu eylem
09:12 Botan'da Dengbêjlik kültürü
09:08 TJA Şirnex Sözcüsü: Sürecin ilerlemesi için öncelikle tecrit kaldırılmalıdır
09:07 AKP’li belediyeden işçilere ‘yandaş sendika’ baskısı
09:03 Alevilerin kutsal ayı: Xızır
09:02 Suriye'de 'yabancı unsur' kim?
09:00 18 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
08:50 Ege Denizi’nde bir deprem daha
08:36 HDK ve gazetecilere operasyon: En az 52 gözaltı
08:00 İntihar ettiği iddia edilen uzman çavuş hayatını kaybetti
17/02/2025
23:57 Çocuklara şiddet uygulayan erkek tutuklandı
23:09 Kürt sanatçı Reşîd Sofî yaşamını yitirdi
23:02 Narin Güran cinayetinde 15 kişi hakkında iddianame hazırlandı
22:42 Birleşik Metal-İş Şube Başkanı hayatını kaybetti
22:25 Sidekan’da bir çoban vuruldu
22:14 Avcılar'da geri dönüşüm tesisinde yangın
21:49 Zelensky Ankara’da
21:18 Parivash Moslemi Evin Cezaevi’nde açlık grevine başladı
21:10 Gazeteci Egîd Roj Hesekê’de toprağa verildi
21:02 ÖHD ve TJA’dan DEM Partili Newroz Uysal’a yönelik polis şiddetine tepki
20:59 11 kişiye tutuklama 10 kişiye sınır dışı edilme kararı
20:43 Wan’da 20 tutuklama
20:36 Êlih’te gençlerden kayyım protestosu
20:14 Suriye’de 4 kişi öldürüldü
19:43 Wan Emek ve Demokrasi Platformu: AKP ülkeyi irade gaspıyla yönetiyor
19:13 Meletî'de 4.4 büyüklüğünde deprem
19:11 Öğretmenevi Davası’nda 13 yıl hapis cezası
18:54 Eyn Îsa’nın köylerine SİHA saldırısı
18:48 Êlih’te 2 genç gözaltına alındı
18:43 Ayşe Barım'a önce tahliye, sonra yeniden tutuklama
18:18 Protestolar sürüyor: Kayyım uygulamasına derhal son verilsin
17:58 Tetwan Belediye Eşbaşkanı Erol serbest bırakıldı
17:48 Amed’de gözaltına alınanlardan 4’ü tutuklandı
17:26 Üniversite öğrencisi, dekan yardımcısını vurup intihara teşebbüs etti
17:14 ‘Hatay’daki beton santrali derhal kapatılsın’
17:06 Şube başkanı, sekreteri öldürüp intihar girişiminde bulundu
16:51 İzmir'de 3 kişi tutuklandı
16:47 ‘Öcalan’dan Kandil’e, Kuzey ve Doğu Suriye’ye ve Avrupa’ya mektup gitti’
16:40 Wan’da açıklama ardından yürüyüş
16:10 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Tarihi fırsat Öcalan’dır
15:30 Özdağ hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan iddianame
15:28 BİRTEK-SEN Genel Başkanı tutuklandı
15:25 Tatwan Belediye Eşbaşkanı Erol gözaltına alındı
15:12 Amed’de gözaltına alınanlar adliyeye sevk edildi
14:56 Sosyalist partilerden 'Böyle gitmez' kampanyası
14:54 Tire'de ağaç kesimi başladı, köylüler eylemde
14:33 'Halkın iradesine yönelik her türlü darbeci girişimin karşısındayız'
14:32 ÖHD’li avukat Bilece’nin tutuklanmasına tepki
14:14 Zeydan: Halkın iradesini zapt edemezsiniz
14:10 Nourtani’nin davasının karar duruşmasına katılım çağrısı
14:09 Neçirvan Barzani’den açıklama: Önemli ve tarihi bir fırsat
13:53 İzmir Kadın Dayanışma Derneği 20 yaşında
13:51 Ankara’da deprem
13:49 Neçirvan Barzani’den Ahmet Türk’e telefon
13:41 CHP heyeti Wan’da: Teslim olmadık, olmayacağız
13:36 Saldırılar sürüyor: 60 köye elektrik verilemiyor
13:27 Araştırma: Anadilde eğitim talebi yüzde 97.8
13:05 İmamoğlu: Erdoğan beni siyasette devre dışı bırakmak istiyor
12:57 Tire'de yol projesine karşı mücadele sürüyor
12:54 Boğaziçi’nde rektörlük kararıyla öğrencilerin girişine yasak
12:45 Gazeteci Şehriban Aslan’a beraat
12:05 İmralı Heyeti: Görüşmeler Ortadoğu halklarının geleceği için önemli
11:51 22 kişi savcılık ifadesi alınmadan tutuklamaya sevk edildi
11:43 Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nın sonuçları açıklandı
11:42 İvrindi'de maden tehdidi: Köylülerden yaylanın boşaltması istendi
11:18 İmralı Heyeti: Neçirvan Barzani çözümün gelişmesi için destek vereceğini açıkladı
11:17 Mahkemeden Rozerin Yıldız'ın katiline 'haksız tahrik' indirimi
11:15 İmralı Heyeti ile Neçirvan Barzani görüşmesi sona erdi
11:14 Şebnem Korur Fincancı: Öncelikle demokrasi ve adalet tesis edilmeli
10:47 AKOM'dan İstanbul için kuvvetli kar yağışı uyarısı
10:31 '32 yıl önce Kemal'i vuranlar bugün Cihan, Nazım, Aziz ve Egît'i vurdu'
10:25 Birdal: İmralı'ya gitmek için başvuruda bulunacağız
10:24 Fatma Bostan Ünsal: Barış için yeni bir fırsat doğdu
09:59 İmralı Heyeti ile Neçirvan Barzani görüşmesi başladı
09:47 İmamoğlu hakkında 'bilirkişi' iddianamesi
09:41 Feray Mertoğlu: Barışı iktidarın insafına bırakmadan toplumsallaştıralım
09:06 Xwebûn ‘Ziwan sereke bo’ manşetiyle çıktı
09:03 İzmir depremi olasılığı: Binaların durumu vahim
09:01 İzmir’den Wan’a direniş köprüsü kurulmalı
09:00 İmralı Heyeti ve Mesut Barzani görüşmesinin detayları
09:00 17 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
07:57 Gençler kayyım ve komploya karşı eylemde
16/02/2025
22:02 14 Şubat’ta gözaltına alınanların emniyet ifadeleri alındı
21:56 Cizîr'de şüpheli ölüm
21:17 Wan’da 22 kişinin gözaltı süresi bir gün uzatıldı
20:58 Suriye'de güvenlik: Bir terör örgütüne ülke teslim edildi
20:55 Wan'ın birçok mahallesinde kayyım protestosu
20:30 34 barodan kayyım tepkisi
19:27 Til Temir’in Dirdara köyüne bombardıman
19:07 Birçok kentte kayyım protestosu: Bijî berxwedana Wanê
18:53 Mersin’de Hızır Cemi düzenlendi
18:35 İHD’den gazetecilere dönük baskı ve ihlallere tepki
18:35 3'üncü Kürt Forumu'nun sonuç bildirgesi açıklandı
17:42 'Biz iktidara değil, Öcalan'a güvenerek yola çıkıyoruz'
17:33 Kadın Zamanı Derneği'nden 8 Mart buluşması
17:10 Wan’da binlerce kişi irade gaspına karşı yürüdü
16:59 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Öcalan'ın yapacağı açıklama kayyım atamalarıyla sabote ediliyor
16:24 Wan halkıyla dayanışan sosyalist parti temsilcileri: Direnerek kazanacağız
15:56 Figen Yüksekdağ’ın ‘Sınırsız Savunmalar’ kitabı için imza etkinliği
14:45 Suriye’de 15 günde 9 kadın kaçırıldı
14:39 Grev yasaklamaları ve kayyıma karşı örgütlü mücadele çağrısı
14:13 Abdullah Öcalan’ın mesajları Mesut Barzani’ye iletildi
14:08 Bakırhan Wan’da konuştu: Türkiye’nin kurtuluşu irade hırsızlığında değil demokratikleşmede
13:56 Barzani Ofisi’nden İmralı Heyeti görüşmesine ilişkin açıklama
13:26 Hatimoğulları: İktidar süreci sabote ediyor