Dr. Aken: Kimyasal saldırı gerçekleştiğine dair çok kanıt var

ANKARA - Kimyasal silah kullanımını araştırmak için Federe Kürdistan Bölgesi'ne giden IPPNW Almanya Bilimsel Danışma Kurulu üyesi Dr. Jan Van Aken, "Kimyasal saldırısı gerçekleştiği yönünde pek çok kanıt var ve bir araştırma başlatılması gerekiyor" dedi.
 
Türkiye’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ortaklığı ile Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlattığı saldırılar 6'ncı ayını geride bıraktı. Saldırıların sürdüğü süreçte, tüm dünyada insanlığa karşı suç olarak kabul edilen kimyasal silahlar kullanıldı. Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında kimyasal silah kullanımından kaynaklı 17 HPG ve YJA-Star üyesinin hayatını kaybettiği açıklandı. Kimyasal silaha maruz kaldıktan sonra yaşamını yitiren 2 HPG'linin görüntüleri de yayınladı. 
 
Bu görüntülerden yaklaşık bir ay önce yaptıkları çalışmalardan kaynaklı 1985 yılında Nobel Barış Ödülü alan Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW), kimyasal silah kullanımını incelemek için Federe Kürdistan Bölgesi'ne gitti. 20-27 Eylül 2022 tarihlerinde gerçekleşen ziyarette, Almanya'nın bilimsel danışma kurulu üyesi ve Saddam Hüseyin döneminde Irak'taki kimyasal ve biyolojik silahlarını araştıran Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı bir kuruluş olan UNMOVIC adına görev yapmış eski biyolojik silah denetçisi ve kimyasal silah uzmanı Dr. Jan Van Aken de yer aldı. 
 
Birleşmiş Milletler'in (BM) bir araştırma başlatması için yeterince kanıt bulunduğunu ifade eden Dr. Jan Van Aken, Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
 Eylül ayının sonunda incelemelerde bulunmak için Federe Kürdistan Bölgesi'ne gittiniz. Öncelikle bize bunun nedenini anlatır mısınız? 
 
Ben bir kimyasal silah uzmanıyım. Daha önce de Birleşmiş Milletler'de biyolojik silah uzmanı olarak çalıştım. Dünyada herhangi bir yerde kimyasal ya da biyolojik silah kullanıldığına dair bir iddia olunca, tavrım "Asla inanma, ama muhakkak araştır" şeklindedir. Kuzey Irak'ta bir buçuk yıldır dillendirilen Türkiye'nin kimyasal silah kullandığına dair iddiaları duyuyorum. Son döneme kadar ortaya çıkan kanıtlar bana yeterli gelmemişti. Ama son dönemde gidip kontrol etmeye, orada kimyasal silahlardan etkilenen yerel kaynaklarla konuşmaya, onlardan kan örneği almaya, kimyasaldan etkilenen bölgelerden bazı örnekler almaya ve bu örneklerde kimyasal olup olmadığını saptamaya çalışmaya karar verdim. Amacım buydu, bu nedenle gittim.
 
 Kimyasala maruz kalan kişilerle görüşmeniz ve bölgeye girmeniz engellendi. Bize ziyaretinizde neler yaşandığını anlatır mısınız?
 
Amediye'nin kuzeyine gittik. Orada bir köyü ziyaret edecektik çünkü o köyde bir çiftçinin ve ailesinin kimyasal madde ya da maddelere maruz kalmış olabileceğini öğrenmiştik. Bu aileyle görüşmek istiyorduk. Bu aileyi muayene eden doktorlarla görüşüp onların da görüşünü almak istiyorduk. Bunun üzerine Amediye valisiyle görüştük ancak ne aileyle görüşmemize ne de doktorlarla görüşmemize izin vermedi. Bunun için bir gerekçe de göstermedi. Tahmin ediyorum asıl mesele Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin bizim orada araştırma yapmamızı istememesiydi. Bunun nedeni de Türkiye hükümetiyle olan ilişkileriydi.
 
 
 Burada bir kimyasal saldırısı gerçekleştiği yönünde pek çok kanıt var ve bir araştırma başlatılması gerekiyor
 
 Bölgede bulunan ve çalışmalar yürüten Christian Peacemakers Team (CPT) gibi insan hakları savunucuları da var ve bu saldırılara pek çok kez şahit oldular. Bu tür gruplarla fikir alışverişi yapma şansınız oldu mu. Size neler anlattılar?
 
Süleymaniye'de ve Irak'ın pek çok bölgesinde, pek çok kişiyle görüşmeler gerçekleştirdik. Halepçe'ye gidip kimyasal silah saldırısına maruz kalan kişilerle görüştük, bunun dışında yine Halepçe'de Kimyasal Silah Kurbanları Topluluğu'yla görüştük. Çemçamal'da bazı görüşmeler gerçekleştirdik. Bölgede çalışma yürüten Halk Arabulucular Takımı'yla (CP) da görüştük. Bu grup düzenli olarak kimyasal saldırısına maruz kalan köylerde araştırmalar yapıyor ve geçtiğimiz günlerde de Türkiye ordusunun sivillere yönelik saldırılarına ilişkin oldukça ilginç bir rapor yayınladılar. Orada bir hafta kaldık ve pek çok görüşme gerçekleştirdik ve benim edindiğim izlenim uluslararası bir soruşturma yürütülmesini gerektirecek kadar kanıt olduğu yönünde. "Evet, burada bir kimyasal silah saldırısı gerçekleşmiş" diyecek bir pozisyonda değilim, ancak "Evet, burada bir kimyasal saldırısı gerçekleştiği yönünde pek çok kanıt var ve bir araştırma başlatılması gerekiyor" diyecek pozisyondayım.
 
 Daha önce de bölgeye incelemeler yapmak üzere çeşitli insan hakları aktivistleri ve hukukçular gitmişti. Bölgeye giremediklerini, KDP tarafından engellendiklerini söylemişlerdi. Bu heyetten görüştüğümüz Andi Kocsondi, ilk raporları tutan doktorların raporlarının değiştirildiği bilgisini edindiklerini söylemişti. Bölgeye girememiş ve araştırma yapamamış da olsanız, bu esnada eriştiğiniz başka bilgiler var mı?
 
Ne yazık ki bu tür bir tıbbi belgeye ulaşamadık. Doktorlarla konuşmak amacıyla Kani Masi'deki hastaneye gitmek istedik ama doktorlarla görüşme sağlayamadık. Bazı hastane raporları gördük. Ama bence bu raporlar kulakdan duyma tutulmuş raporlardı. Bu nedenle ortada şüpheli bir durum olduğunu söylemek mümkün. Raporlara bakınca birilerinin bu raporları değiştirmeye zorlanmış olabileceğini düşünmek de mümkün. Ancak buna dair kesin bir kanıta sahip değilim. Objektif ve net olmaya çalışıyorum. Ancak tüm bunlar da yine Birleşmiş Milletler'de devletlerden bağımsız bir heyetin araştırma başlatması gerektiğine işaret ediyor. Bağımsız bir kişinin ya da bir Sivil Toplum Örgütü'nin kimyasal silah kullanımına dair nihai bir kanıta ulaşmak için ihtiyaç duyulacak bilgilere ulaşması mümkün değil. Bunu BM'nin yapması gerekiyor.
 
 Ziyaretiniz sonrası bağımsız bir soruşturmaya ihtiyaç olduğunu vurguladığınız bir rapor yazdınız. Türk devletinin kimyasal kullanımını itiraf ettiğini ve bunun Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin açık bir ihlali olduğunu vurguladınız. Raporunuzu OPCW ve BM gibi ilgili kurumlara gönderdiniz mi? Bir geri dönüş aldınız mı?
 
OPCW bu konuda geçerli bir muhatap değil. OPCW üye devletleri olan bir örgüt ve burada esas patron bu üye devletler. Bu nedenle bu raporu üye ülkelere göndermemiz gerekiyordu. Ben gidip bizzat OPCW'ya bu raporu verip araştırma talep etseydim, onlar da Kürt dostu olmasıyla bilinen ve bu araştırmayı yapmayı canı gönülden isteyen bir örgüt olsalardı bile, kendi kendilerine bu araştırmayı başlatma yetkileri yok. Çünkü onların patronları bahsettiğimiz üye ülkeler. Bu üye ülkelerin gidip araştırın demesi gerekiyor. O yüzden ben raporu Alman hükümetine gönderdim ve bir sonuç almayı umuyorum. Yapılması gereken ve şu anda yapılması planlanan da bu raporun tüm üye devletlerin elçiliklerine ve Lahey'e gönderilmesi. Bu elçiliklerden temsilciler OPCW toplantılarına katılıyor ve onların orada bu araştırmayı talep etmesi gerekiyor.  
 
 
Uluslararası hukuk devletler arasındadır ve dediğiniz gibi Kürtlerin bir devleti yok. Bu Kürtleri dezavantajlı bir konuma sokuyor. Ne yazık ki var olan sistem içerisinde adım atmaya çalışmak zorundayız
 
 OPCW'nun üye devletlerin talebi olmaksızın araştırma başlatamıyor olması, Kürtler gibi bir devleti olmayan toplumların bu gibi saldırılarda tek başına bırakılacağı anlamına mı geliyor? 
 
Bu soruyu iki ayrı noktadan ele alabiliriz. Öncelikle Türkiye'nin askeri operasyonlarını hiç bir zaman kabul etmemiş ve izin vermemiş Irak Federal Hükümeti var. Bu nedenle sadece kimyasal saldırısı değil operasyonun kendisi uluslararası anlaşmalara aykırı zaten. Bağdat'ın ve federal hükümetin OPCW'ya gidip araştırma talep etmesi gerekiyor. Bağdat'ta yüksek pozisyonlarda çok sayıda Kürt siyasetçi var. Bu siyasetçilerin OPCW'ya gidip araştırma talep etmesi gerekiyor. Elbette ki bu durum son derece çelişkili ve adil değil. Ancak burada uluslararası hukuktan bahsediyoruz. Uluslararası hukuk her zaman adil olmuyor maalesef. Uluslararası hukuk devletler arasındadır ve dediğiniz gibi Kürtlerin bir devleti yok. Bu Kürtleri dezavantajlı bir konuma sokuyor. Ne yazık ki var olan sistem içerisinde adım atmaya çalışmak zorundayız. 
 
 Raporunuzda bazı dolaylı kanıtlar elde edildiğini ifade etmiştiniz. Ne gibi kanıtlar elde ettiniz?
 
Elimizdeki en güçlü kanıt bir yıl önce Türkiye'nin Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın bizzat kendisinin Meclis'te "Biz yalnızca biber gazı kullanıyoruz" demesi. Herhalde kendisi bundan haberdar değil ama askeri bir operasyonda biber gazı kullanılması Kimyasal Silahlar Anlaşması uyarınca yasaktır. Sokak eylemlerinde kullanılması yasak olmayan bir kimyasal gazın askeri bir operasyonda kullanılmasının yasak olması biraz tuhaf gelebilir, ancak Kimyasal Silahlar Anlaşmasında bulunan madde son derece net. Askeri operasyonda biber gazı kullanmak yasak ve bunun için de çok geçerli sebepler var. Ancak Akar Parlamento'da bunu söylediğinde Kimyasal Silahlar Anlaşmasını ihlal ettiğini açık bir şekilde itiraf etmiş oldu. Elimizde bir araştırma başlatılması için gerekli en güçlü kanıt Türkiye Savunma Bakanı'nın kendi sözleri. Bu araştırma başlatılması için yeterlidir. Bunun yanı sıra, PKK tarafından paylaşılan tüm videoları inceledik. Pek çoğunda kullanılan maddenin ne olduğuna dair net bir fikir sahibi olmak mümkün değildi. Kimyasal silah da olabilir, olmayabilir de. Ancak, kimyasal silah kullanılmış olabileceği şüphesi uyandıran 3 video bulduk. Bu videolarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin gaz atmak için kullanılan bir aparat kullandığı görülüyor ve bu aparatın başka bir kullanım şekli yok. Başka bir görüntüde de gerilla bir kimyasal silah olan klorin üretmek için kullanılmış olabilecek bir konteynır buluyor. Bu konteynırların klorin üretilmek için kullanılıp kullanılmadığını, ya da gördüğümüz aparatın PKK'nin konumlandığı tünellere kimyasal silah atmak için kullanılıp kullanılmadığını net bir şekilde bilmiyoruz. Tüm bunlar dolaylı kanıtlar ancak tüm bunları bir arada düşündüğümüz zaman, benim kanaatimce, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendi kaynaklarıyla bir kimyasal üretmiş olduğunu düşünmek mümkün. Sarin vs. gibi bilinen kimyasal silahlardan bahsetmiyorum, ama kendilerinin ürettiği bir kimyasalı kullanıyor ve tünellerde kullanıyor olabileceklerini düşünüyorum. Ancak dediğim gibi bu bir kanıt değil, bir şüphe. 
 
 Daha önce 2019'da Serekaniye'de de Türkiye'nin kimyasal kullandığı iddia edilmiş, vücudunda yanıklar olan bir çocuk tedavi için Fransa'ya götürülmüştü. O zaman da OPCW'ya araştırma yapması için çağrı yapılmış, OPCW da araştırma yapacağını söylemişti. Ancak Türkiye tam da o sırada OPCW'ya 30 bin Euro bağış yapmış, OPCW da araştırma yapmaları için yeterli kanıt olmadığını söyleyerek, araştırma kararından caymıştı. Ardından da İngiltere büyük bir bağışta bulunmuştu OPCW'nun Türkiye'nin kimyasal kullanma iddialarını ısrarla araştırmamasının nedeni nedir ve bu araştırmayı engelleyen başka ülkeler de olabilir mi? 
 
Bu ikisinin birbiriyle bir alakası yok. Pek çok ülke OPCW'ya bağışta bulunur ve bulunmalı da. Zira aksi taktirde OPCW gerekli durumlarda araştırma yapacak kaynak bulamaz. Zaten OPCW bu şekilde çalışmıyor bundan çok eminim. Ben de OPCW'yu eleştiriyorum, yapmaları gereken pek çok şeyi yapamadılar ancak bağışların bu konuyla bir alakası olması imkansız. İkincisi, az önce de belirttiğim gibi, OPCW'nun patronu üye devletler. OPCW kendi kendine araştırma başlatamaz. Bu anlamda da eleştirmemiz gereken OPCW değil üye devletler, başta Bağdat, Berlin, Londra. Neden araştırma talep etmiyorlar? Üçüncüsü, Serekaniye'de kullanılan beyaz fosfordu ve bunun insanlar üzerinde kullanılması korkunç ve ayrıca uluslararası anlaşmalara da aykırı, ancak beyaz fosfor bir kimyasal silah değil. Bu nedenle işi kimyasal silahları araştırmak olan OPCW'nun araştırma yapmaması bu anlamda yerinde. Beni yanlış anlamayın, bu elbette araştırılması ve eleştirilmesi gereken bir suç, ama bu araştırmanın muhatabı işi kimyasal silahları araştırmak olan OPCW değildi.
 
 
 Özellikle de Bağdat'a baskı uygulanması gerekiyor. Bu saldırı onların topraklarında, onların yurttaşlarına karşı gerçekleştirildi. Bu durum uluslararası hukuka aykırı. Biliyorum bu zor, biliyorum Bağdat'ta bir hükümet yok, biliyorum bu son derece karmaşık bir politik durum, ancak çözüm bu.
 
 
 Uzun bir süredir OPCW önünde akrabalarının Türkiye'nin kimyasal saldırılarında yaşamını yitirdiğini söyleyen aileler oturma eylemi yapıyor. Bunun yanı sıra Avrupa kentlerinde de pek çok eylem düzenlendi. Pek çok heyet bölgeye giderek araştırma yapmak istedi ve KDP tarafından engellendi. Siz de ziyaretinizde OPCW'nun araştırma başlatmasına yetecek kadar kanıt olduğunu ifade ettiniz. OPCW'nun araştırma yapması için ne yapılması gerekiyor?
 
Yapılması gereken üye devletlerin yurttaşlarının kendi hükümetlerine araştırma talep etmeleri için baskı yapması. Özellikle de Bağdat'a baskı uygulanması gerekiyor. Bu saldırı onların topraklarında, onların yurttaşlarına karşı gerçekleştirildi. Bu durum uluslararası hukuka aykırı. Biliyorum bu zor, biliyorum Bağdat'ta bir hükümet yok, biliyorum bu son derece karmaşık bir politik durum, ancak çözüm bu. Avrupa'da, Paris'te, Londra'da, Berlin'de yapılan eylemlerde de talep edilmesi gereken şey bu hükümetlerin OPCW'ya araştırma talebinde bulunmasıdır.
 
 Kimyasal silah kullanımını OPCW'nin resmi olarak açıkladığı taktirde ne gibi sonuçlar ortaya çıkar, Türkiye nasıl yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir veya yaptırımların uygulana bilineceğini düşünüyor musunuz?
 
Bu çok yavaş işleyen bir süreç ancak bu süreçteki anahtar noktanın Türkiye'nin artık tüm dünyanın gözünün onların üstünde olduğunu anlaması. Şu anda kamuoyuna yansımasa da diğer NATO ülkeleri ve Türkiye arasında perde arkasında bazı görüşmeler gerçekleştiğine ve bu saldırıların durdurulması gerektiğinin Türkiye'ye söylendiğine inanıyorum. Türkiye'de bu durumun kabul edilemez olduğunu biliyor ve OPCW bir araştırma başlattığı anda Türkiye'nin kimyasal silah kullanmayı bırakacağını düşünüyorum. Yaptırımlara gerek kalacağını düşünmüyorum. Savaşmayı bırakmasalar da kimyasal kullanmayı bırakacaklardır.
 
MA / Gözde Çağrı Özköse
 

Diğer başlıklar

19:38 İmamoğlu ifade verecek
19:35 Uzun Yürüyüş 7. gününde: Süreci direniş belirleyecek
19:29 Brüksel’de 35 bin öğretmen sokaklara çıktı
19:18 Sağlık Bakanlığı: Yangında yaralanan 46 kişi taburcu oldu
19:14 Kenya’da 2024'te 170 kadın katledildi
19:03 İzmir Büyükşehir Belediyesi 148 işçiyi işten çıkardı
18:58 Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyoları'ndan açıklama
18:29 Erzirom’da yangın: 10 ev kullanılamaz halde
18:16 Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldırıları aralıksız sürüyor
17:59 Antalya'da otel inşaatında yangın
17:56 Kayyıma karşı işçilerin nöbeti sürüyor
16:56 Anne ve 2 kızı ölü bulundu
16:53 Wan’da ‘Jin Kadın Kütüphanesi’nin açılışı yapıldı
16:46 Türkiye, Ranya'da 4 kişiyi katletti
16:15 Hama’da Alevilere saldırı: 5 ölü
15:19 Dep'te 'Rojava'ya statü halklara özgürlük' eylemi
14:38 Amed Kent Koruma Platformu'nun Ankara programı
14:29 Gazetecilere baskılar Amed'de protesto edilecek
14:08 Hilal Kar'ı katleden Demirhan'a ağırlaştırılmış müebbet istemi
13:55 Şebnem Korur Fincancı davasında mütalaa hazırlanacak
13:54 İzmir’de Epözdemir için tahliye çağrısı
13:21 Türkiye'den Duhok'a hava saldırısı: 2 kişi katledildi
12:45 DEM Parti Yahudi Soykırımı’nda katledilenleri andı
12:30 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Meclis çözüm için hızlıca inisiyatif geliştirmeli
12:22 İBB Başkanı İmamoğlu hakkında yeni soruşturma
12:07 DEM Parti MYK'si toplandı: Gündem Öcalan'ın mesajları
12:00 JİTEM Ana Davası zaman aşımından düşürüldü
10:40 Sofya Alağaş davası: Eşbaşkan seçilince yargılama hızlandırıldı
10:33 Tutsak gazeteci Eylem Babayiğit: Bize geri adım attıramayacaklar
10:20 Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu Ankara’da temaslarda bulunacak
09:57 Xwebûn'dan 'Çözümün mimarı hazır, ya devlet?' manşeti
09:23 Tutuklanan Epözdemir'den ilk mesaj
09:17 Siyasetçilerden iktidara 'samimiyet' ve 'şeffaflık' çağrısı
09:16 Kayyımın yıktığı merkez yeniden açılacak
09:15 ESP Eş Genel Başkanı Çepni: Önceden alınan kararlar okundu
09:14 Tişrîn‘de direnenler: Onurumuzu koruyoruz
09:13 EMEP Genel Başkanı Aslan: Sosyalistler çözüm için çaba göstermeli
09:10 Fırat Epözdemir hangi gerekçelerle tutuklandı?
09:08 Yoksulluk derinleşiyor: Çocuğunu okuldan aldı
09:07 Îdir'de kayısı budama masrafı 3 yılda 15 kat arttı
09:06 IHR Direktörü: İran'da her gün 6 kişi idam ediliyor
09:04 Tişrîn'de sağlıkçılar hedefte: Savaş suçudur
09:00 27 OCAK 2025 GÜNDEMİ
26/01/2025
23:58 Yangın faciası soruşturmasında tutuklu sayısı 18'e çıktı
23:02 Özerk Yönetim: Saldırılara karşı acil harekete geçin
22:55 Şirnex’te 11 bölgeye giriş-çıkışlar yasaklandı
22:23 Suudi Arabistan ile İtalya arasında 'Stratejik Ortaklık Konseyi' anlaşması
21:42 Ateşkese rağmen İsrail'in Lübnan'daki saldırıları sürüyor
20:40 MİT Başkanı Kalın ikinci kez Şam’a gitti
20:34 Fransa, Almanya ve Avusturya’da Tişrîn anması
19:54 Konya'da çöken binadan kurtarılan yaralılar taburcu edildi
18:51 Uzun Yürüyüş 6'ncı gününde Mantes-la-Jolie’de
18:41 Türkiye Eyn Îsa’yı bombaladı: 6 aylık bebek katledildi
18:03 Tişrîn’de halk bir kez daha hedef alındı: 14 yaralı
17:51 Nijerya'da saldırı: 27 asker öldü
17:35 Adalet Kaya: Rojava'yı savunmak hepimizin görevi
16:52 Tişrin’de Kobanê kutlaması
16:41 Kobanê'de 10'uncu yıl kutlaması
16:19 ‘Sınırsız Savunmalar’ kitabı için imza etkinliği
16:01 İnsan Hakları Akademisi güz dönemi derslerini tamamladı
15:56 ÖHD kongresinde saldırılara tepki
15:39 Fidan ve Hüseyin arasında 'güvenlik' toplantısı
15:35 'Ülkenin düşmanı rant için kayyım atayanlardır'
15:28 Zaxo’da bir ev bombalandı
15:12 Yangın faciasında 5 şüpheli adliyeye sevk edildi
14:54 Tutuklamalara tepki: Ezilenlerin sesi boğulmak isteniyor
14:44 Hesekê’de DAİŞ saldırısı
14:38 Türkiye’den peşmerge aracına saldırı
14:25 Bereket Kar son yolculuğuna uğurlandı
14:08 DBP'den 'Kobanê' açıklaması
13:49 Eowyn Fırtınası nedeniyle yüzbinlerce ev elektriksiz
13:40 HDK’den Epözdemir’in tutuklanmasına tepki
13:30 İran Dışişleri Bakanından Kabil'e ziyaret
13:20 Savaş uçakları Sirrîn’i bombalıyor
13:13 ‘Kobanê’ye saldıran DAİŞ’in akıbetini yaşar’
13:09 Amed’ten seslendiler: Gazze'de suç olanı Tişrîn'de nasıl meşru görüyorsunuz?
12:59 Tişrîn Barajı’ndaki nöbet 16’ncı gününde
12:20 Bayındır’dan AKP’ye: Çözüm Rojava'nın statüsünün tanınmasından geçer
11:57 Özerk Yönetim: Kobanê’de yeşeren direniş ruhu Tişrin’de sürüyor
11:18 419 örgüt ve partiden deklarasyon: Rojava’ya statü, halklara özgürlük
10:54 DEM Parti: Kobanê zaferi kutlu olsun
10:50 Amed’de ev baskını
10:05 Kırşehir S Tipi'nde kötü muameleye karşı açlık grevi
09:15 Jin dergi 'Direniş, Kimlik ve Yeniden Doğuş' kapağıyla yayında
09:11 KNK: 10 yıl önce olduğu gibi Rojava’yı savunalım
09:04 YPJ'li Sarya Efrîn: Türkiye’nin hayalleri direnişe çarptı
09:03 Trump’ın gelişi Ortadoğu’daki gelişmeleri nasıl etkiler?
09:03 134 günlük direnişin her gününe bir hikaye: Bulut Yağmuru
09:02 ‘Şiddet değil mücadele mekanizmaları sorun ediliyor’
09:02 Ayşe Efendi: Tişrîn Barajı’nda Kobanê direnişi tekrarlanıyor
09:01 78 yaşındaki hasta tutsağa kelepçeli muayene dayatması
09:00 Hayati tehlikesi bulunan tutsak tahliye edilmiyor
09:00 26 OCAK 2025 GÜNDEMİ
08:43 Meteoroloji'den yağış uyarısı
08:29 'Rojava'nın Geleceği' panelinin sonuç bildirgesi açıklandı
07:36 Grand Kartal Otel yangınında tutuklu sayısı 15'e çıktı
07:31 Tişrîn’deki saldırıda 21 kişi yaralandı
25/01/2025
22:32 Uzun Yürüyüş 5. gününde Fransa'nın Rouen kentinde
22:18 DAİŞ’liler Kobanê eylemine saldırdı: 1 kişi yaralandı
21:59 ‘Suriye’de yaşananlar insansızlaştırma politikası’
21:34 Kuzey ve Doğu Suriye’ye statü için hashtag kampanyası
21:23 Konya’da çöken binanın enkazında 2 kişi yaşamını yitirdi
20:38 Sansüre karşı Özgür Basın ile dayanışma kampanyası
20:32 Meslektaşlarından Epözdemir’in tutuklanmasına tepki
20:21 Siyasetçi Abbas Kaya tahliye edildi
19:33 Yangın faciasıyla ilgili 11 kişi daha gözaltına alındı
19:30 Amed’de Raylı Sistem Daire Başkanlığı kurulacak
19:00 Avukat Fırat Epözdemir tutuklandı
18:51 DEM Parti Kadın Meclisi’nden ‘Özel savaş politikaları’ paneli
18:31 Adana’da gözaltı ve tutuklama protestosu
18:15 Türkiye'nin saldırılarına tepki: Rojava’nın ışığında onurlu barışı inşa edeceğiz
17:58 Siyasetçi-yazar Bereket Kar memleketi Antakya’ya uğurlandı
17:32 İsrail 200 tutuklu Filistinliyi serbest bıraktı
17:16 Tişrîn’de SİHA saldırısı
17:01 ‘Barış İçin 1 Milyon İmza’ kampanyasının Mersin ayağı başlatıldı
16:58 Amed'te 'Sînebîr Film Günleri' başladı
16:30 Kadınlardan ‘Görüyorum Yanındayım’ kampanyasına çağrı
16:14 İHD'den Dêrsim’de yaşanan hak ihlalleri raporu
16:01 İstanbul Barosu yöneticisi Epözdemir hakkında tutuklama talebi
15:53 Tişrîn’de saldırılar da direniş de sürüyor
15:39 Kuzey ve Doğu Suriye’ye İtalya ve Fransa’dan ziyaret
14:52 Hakan Fidan yarın Bağdat’a gidecek
14:51 Hasta tutsaklar için 3 kentte eylem
14:33 Tanış ve Deniz anıldı: Fail Levent Ersöz’dür
14:24 Deniz, Tanış ve Doğan’ın akıbeti soruldu
14:22 KESK Amed Şubeler Platformu eylemi 119’uncu haftasında
14:08 İran’da bir kolber ağır yaralandı
13:45 Mazlum Abdi: Bu süreçte Kürtlerin birliği önemli
13:38 Hamas, 4 İsrailli rehineyi daha Kızılhaç'a teslim etti
13:24 İrade gaspına karşı nöbet: Kürt sorunu çözülmeden barış olmaz
12:46 Cumartesi Anneleri: Tanış ve Deniz’i aramaktan vazgeçmeyeceğiz
12:45 Konya’da çöken binanın enkazında 1 kişi yaşamını yitirdi
12:37 ‘Rojava’ya statü halklara özgürlük’ deklarasyonu yarın açıklanacak
12:04 82 yaşındaki hasta tutsak Hanife Arslan tahliye oldu
12:01 CHP Gezi soruşturması için heyet görevlendirdi
11:59 Yangın faciasında tutuklu sayısı 9'a yükseldi
10:52 İdama karşı çıkan Jîna Emînî’nin babası hakkında gözaltı kararı
10:22 İHD Şube Başkanı: Zırhlı araçlar silah gibi kullanılıyor
09:50 Ankara’daki yurttaşlara mikrofon uzattık: Çıkış yolu çözümden geçiyor
09:31 Kobanê’den Tişrîn’e: 2014’te kaybettiler, bugün de kaybedecekler
09:26 Esengül Demir: Kürtsüz çözüm mümkün değil
Murat Kalmaz: Barış için iktidar pratik adımlar atmalı
09:11 Abdullah Öcalan'ın eski avukatı: Bu şans kaçırılmamalı
09:08 Kartalkaya’ya giden ÇHD heyeti: Savcılara ulaşamadık
09:07 Ekolojik kırım koçerliği de bitirme noktasına getirdi
09:07 Rojin Kabaiş'in cenazesini bulan Ankay: Kesinlikle şüpheli ölüm
09:05 Çözüm hangisinde: İmralı'nın 7 maddesinde mi, MGK'nin 7 maddesinde mi?
09:04 Îdir Belediyesi'nden kadın odaklı çalışmalar
09:02 Tedaviye ağız içi arama dayatması engeli
09:02 Tişrîn'de 5 ambulans hedef alındı, 3 sağlıkçı katledildi
09:00 Ekolojist Sezgin: Madenler sağlık sorunları yaratıyor