Abbas Mansouran: HPG’lilerin görüntüsü insanlığa karşı suçun açık kanıtı

img
ANKARA - Kuzey ve Doğu Suriye'de kimyasal iddialarına ilişkin incelemelerde bulunmuş sağlıkçı Abbas Mansouran, kimyasal silaha maruz kalan HPG’lilerin yayınlanan görüntülerinin insanlığa karşı suç işlendiğinin açık kanıtı olduğunu söyledi. 
 
Türkiye’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ortaklığında Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlattığı saldırılar, 6'ncı ayını geride bıraktı. Türkiye’nin Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında kimyasal silah saldırıları sonucu 17 HPG ve YJA-Star üyesinin yaşamını yitirdiği açıklandı. Son olarak Türkiye’nin saldırılarında kimyasal silaha maruz kaldıktan sonra yaşamını yitiren 2 HPG'linin son anlarına dair görüntüler de yayınladı.
 
Türkiye’nin Efrîn’e yönelik saldırıları sonrasında kimyasal kullanılıp kullanılmadığını incelemek için bölgedeki hastanelerde çalışmalar yürütmüş sağlıkçı Abbas Mansouran, kimyasal silaha maruz kalan 2 HPG’linin son anlarına dair görüntülerin yarattığı gündeme dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu.
 
‘İŞLENEN SUÇUN AÇIK KANITI'
 
Görüntüleri izleyen Mansouran,“Bu belgeler insanlığa karşı suç işlendiğinin açık kanıtıdır. İçinde insanlık bulunan her insanda şok ve öfke uyandıran bir video. Özellikle geçtiğimiz 6 ay içinde Türk ordusunun devam eden saldırıları, daha önce benzeri görülmemiş saldırılardır. Türkiye hükümeti halk direniş güçlerine ve kırsaldaki emekçilere karşı her türlü yasaklanmış kimyasalı kullanmış ve kullanmaya devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
 
KULLANILAN KİMYASAL SİLAHLAR 
 
KDP'nin Türkiye ile işbirliği nedeniyle kimyasala maruz kalan bölgelere inceleme yapmak isteyen heyetlerin engellendiğini ve bunun da üye devletlerin Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (OPCW) net belgelerle başvuru yapmasını zorlaştırdığını ifade eden Mansouran, “Kullanılan kimyasalın türünü belirlemek ve adını verebilmek için, gaza maruz kalan yaralıları yakından incelemek gerekir. Bu gazın bulaştığı kıyafetleri, toprağı ve kimyasalın kullanıldığı bölgedeki her şey incelenmelidir. Bu yapıldığı takdirde kullanılan kimyasalın türünü ve bileşimini belirlemek zor değil. Videodan çıkarımla, son saldırılarda Türk ordusunun muhtemelen Cyclosarin (GF), klorofin, sülfür mustant (SM), Tabun (GA), Sarin (GB) ve beyaz fosfor yanı sıra Tungsten ağır metal alaşımları, Siyanojenik zehir bombaları gibi farklı kimyasal bombalar kullanmış olduğu söylenebilir” belirlemesinde bulundu.
 
TÜRKİYE’NİN KİMYASAL GEÇMİŞİ 
 
Türkiye'nin daha önce de kimyasal silah kullanımına dair geçmişinin olduğunu belirten Mansouran, 1993 yılından bu yana sivillere ve HPG’lilere yönelik yasaklı kimyasal silahların kullanıldığını ifade etti. Mansouran, şöyle devam etti: "Alman devlet televizyon kanalı ZDF'de yayınlanan ‘Kennzeichen D’ programında, RP707 tipi bombanın, Alman şirketi Buck & Depyfag tarafından üretildiği ve 1995 yılından beri Türkiye’ye satıldığı belirtildi. Hamburg Üniversitesi, Eylül 2009'da 8 gerillanın öldürüldüğü saldırılar sırasında, Türk devletinin kimyasal silah kullandığını belgeledi. Görgü tanıkları yasaklı silahların kullanıldığını doğruladı. Alman insan hakları savunucularından oluşan bir komite, mevcut kanıtları belgelemek için bölgeye gittiği Hakkari'ye bağlı Tiyarê vadisinde 14-22 Ekim 2011 tarihleri arasında 16 gerilla savaşçısı hayatını kaybetti. Şehitlerin kömürleşmiş cesetleri günlerce Malatya Adli Tıp Kurumu'nda tutuldu. Türk devletinin kimyasal saldırı düzenlediğine dair yadsınamaz deliller kamuoyuna açıklandı. Türkiye ordusu kırsal ve kentsel alanlarda hem savaşçıların hem sivillerin ölümüne neden oldu.”
 
'TÜRKİYE SESSİZLİKTEN YARARLANDI'
 
Mansouran, kullanılan kimyasalların ve bombaların kimisinin Türkiye tarafından üretildiği, yıkıma ve toplu katliamlara neden olduğunu belirterek, “Türk devletinin uluslararası örgütlerin sessizliğinden yararlanarak, ayrım gözetmeksizin kimyasal silah kullandığı pek çok raporda yer aldı. Bu durum Türk hükümetinin Birleşmiş Milletler (BM) ve insan haklarını savunduğunu iddia eden diğer uluslararası kurumların sessizliğinin ardına saklanarak, yıllardır yürüttüğü bir insanlık ve savaş suçu olarak tarihe not düşüldü" diye konuştu.
 
HULUSİ AKAR’IN İTİRAFI 
 
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan kimyasal silah uzmanı Jan Van Aken'in, "Hulusi Akar'ın Meclis’te yalnızca biber gazı kullandıklarını ifade etmesi OPCW'nun soruşturma başlatması için yeterlidir” değerlendirmesine değinen Mansouran, üye devletlerin ve uluslararası kurumların sessizliğini eleştirdi ve "Her ne kadar uluslararası hukuka göre bu söz soruşturma başlatmak için yeterli de olsa, Hulusi Akar'ın iddiası apaçık yalandır" dedi.
 
‘BÖLGEYE HEYET GÖNDERİLMELİ’
 
Sokak eylemlerinde de kullanılan biber gazının, askeri kullanımı yasak da olsa ölümlü vaka ile sonuçlanması ihtimalinin çok düşük olduğunu ifade eden Mansouran, “Tüm deliller Türk ordusunun Kürdistan'da direniş güçlerine ve halka karşı biber gazından çok daha kuvvetli ve ölümcül zehirli gazlar kullandığını gösteriyor. Türkiye eğer kimyasal silah kullanmadığı iddiasında samimiyse, kullanılan silahların ve bombaların türünü belirleyecek bir tespit komitesinden korkmamalı. BM ve BM İnsan Hakları Komisyonu, Kızılhaç ve Sınır Tanımayan Doktorlar yetkililerinin gözetiminde bağımsız ve tarafsız bir uzman komitesinin bölgeye giderek inceleme yapmasına izin vermelidir" çağrısı yaptı.
 
‘SAVAŞ SUÇLARI İŞLENİYOR’ 
 
Mansouran, OPCW’nin BM ile işbirliği içinde olan ve BM tarafından onaylanan bağımsız bir örgüt olarak inceleme yapması halinde kullanılan kimyasalları kolaylıkla tespit edilebileceğine işaret ederek, “Bu aşamada OPCW'ya başvuru yapılması ve onların da görevlerinin gereği olarak bölgeye gidip soruşturma yürütmesi gerekiyor. Bölgeye gitmelerine bile gerek yok, yaşamını yitirenlerden birini Avrupa'ya veya Başûr'a nakletmek veya elbise, toprak, bomba kalıntılarını ve Avrupa veya Amerika'ya götürmek yeterlidir. Harekete geçmeleri durumunda bu insanlığa karşı işlenen suça maruz kalan kişilere yardım etmeleri çok kolaydır ancak sessiz kalmayı seçiyorlar. Bu sessizlik savaş suçlularının savaş suçu işlemeyi sürdürmelerine yardımcı oluyor. Sessiz kalarak suça ortak oluyorlar. Türkiye'nin NATO üyesi olması nedeniyle sırtımızı tamamen bu kurumlara yaslayamayız. Bizler, halkın, kamuoyunun gücünü arkamıza almalı ve ona umut bağlamalıyız. Şuna şüphesiz inanıyorum, savaş suçlularının bağımsız mahkemede yargılanacağı o günler gelecek. Aynı Nuremberg'de olduğu gibi" şeklinde konuştu.
 
EFRÎN’DE KİMYASAL YANIK TEDAVİ ETTİ
 
Mansouran, Efrîn’e yönelik saldırılar sırasında Türkiye'ye ilişkin kimyasal iddialarının ortaya atıldığını ve kendisinin de bağımsız bir bilim insanı olarak Kuzey ve Doğu Suriye'ye giderek buradaki hastanelerde incelemeler yaptığını, yaralıları tedavi ettiğini söyledi. Mansouran, burada kimyasal silah kullanımı tespit ettiklerini belirterek, "Ekim 2019'da Türkiye kendi adına savaştırdığı çetelerle birlikte Rojava'ya saldırdığında, Serekaniye ve Gire Spi ve çevre köyleri işgal ettiğinde oradaydım. Ben ve meslektaşlarım burada işlenen suçlara birinci elden şahit olduk. İlaçlara erişimin engellenmesine, acil yardımın engellenmesine, sınırların kapatılmasına rağmen kimyasal bombaların isabet ettiği ve etkilediği bazı kişileri kurtarabildik. Burada birçok farklı yaralanmadan mustarip yüzlerce kişiyi tedavi ettik. Aralarında kimyasal yanıkları olanlar da vardı, SİHA'larla hedef alınmış olanlar da" ifadelerini kullandı.
 
TÜRKİYE'NİN BEYAZ FOSFOR KULLANIMI 
 
Mansouran, Kuzey ve Doğu Suriye'de geçirdiği sürenin sonunda Rojava İnsan Hakları Savunucuları Girişimi olarak 19 sayfalık bir rapor hazırladıklarını, bu raporu Paris'te bir açıklamayla duyurduktan sonra 10 Ocak 2020'de Uluslararası İnsan Hakları Komisyonu'na da gönderdiklerini belirtti. Raporun bilimsel çalışmalarının İsveç’teki laboratuvarlarda yapıldığını söyleyen Mansouran, elde edilen sonuçların Türkiye'nin Ekim 2019'da Serêkaniyê'ye yönelik işgal saldırılarında beyaz fosfor kullandığını ortaya koyduğunu söyledi.
 
YASAKLI SİLAH KULLANIMI RAPORU 
 
Raporun amacına ve içeriğine yönelik ayrıntılar veren Mansouran, şunları anlattı: "Amacımız Ekim 2019'da Serekaniye'yi hedef alan saldırılar sırasında Türk devleti ve desteklediği çetelerin bölgedeki sivillere ve savaşçılara yönelik işlediği suçları, hak ihlallerini ve yasaklı silahların kullanıldığını belgelemekti. Bu silahların kullanılması uluslararası anlaşmaların ihlali olmakla birlikte Güvenlik Konseyi'nin sivillere karşı bu silahların kullanılmasına ilişkin anlaşmalarının da ihlalidir. Metal bomba yaralanmaları yapısal olarak fosfor bombası benzeri yaralanmalara yol açar ve ölümcüldür. Kanıtlar, videolar, fotoğraflar, belgeler ve diğer deliller, Türkiye'nin Serekaniye ve Girê Spi bölgelerindeki kasaba ve köylerde bu yasak silahları kullandığını gösteriyor. Türk Hava Kuvvetleri ve Türk destekli cihatçı gruplar, köylere havadan ve karadan saldırdı. 400 bin kişi, yanlarında hiçbir temel yaşam gereksinimlerini getirmeden evlerini terk etmek zorunda kaldı. Hala parklarda ve okullarda yaşıyorlar ve bulaşıcı hastalık ve salgın riskiyle karşı karşıyalar. Hazırladığımız rapor klinik muayeneler doğrultusunda gerçekleştirilmiş, laboratuvar çalışmaları da İsveç’te yapılmıştır. Rapor kapsamında yayınlanan fotoğraf ve videolar incelenmiştir. Rapor Türkiye saldırılarında öldürülen ve yaralanan yurttaşların isimleri ve yaralanma şekillerini de içermektedir. Bunların yanı sıra 2019 yılında dünya çapında belgelenen ve gösterilen The Times of London dahil, uluslararası medya haberleri de rapor içeriğinde yer almaktadır."
 
SERÊKANIYÊ VE GIRÊ SPÎ HATIRLATMASI
 
Türkiye'nin 90'lı yıllardan beridir zehirli gazlar ve yasaklı bombaları gerekli gördüğü her yerde ve anda kullandığını ifade eden Mansouran, "Efrin ve Serekaniye işgali, Türkiye bu bombaları kullanmasaydı imkansız olabilirdi. Sivillerin yaşadığı bir kentin fosfor bombalarıyla bombalanması, Roma Sözleşmesi'ne göre savaş suçu ve insanlık suçudur. Türkiye bu gazı 2019'da Serekaniye ve Gri Spi kentlerinde ve kırsalında kullandı. Sivil hedeflere karşı yangın çıkarıcı silahların konuşlandırılması Cenevre ve Kimyasal Silahlar Sözleşmeleri ile yasaklanmıştır. Bununla birlikte, beyaz fosfor çok çeşitli mühimmat ve cihazlarda çeşitli farklı amaçlarla da kullanılmaktadır. Ancak, insanlara karşı hangi fosforlu mühimmat kullanılırsa kullanılsın, kimyasal silah olarak sınıflandırılırlar. Uluslararası hukuka göre, yakıcı bir silahtır ve OPCW'ya göre de yasaktır. Edinilen bilgiye göre Türkiye hükümeti beyaz fosfor bombaları, diğer yasaklı bomba ve zehirli gazları yapacak teknolojiye sahip. Tabii ki NATO üyesi bir ülke olarak diğer üye ülkelerin pazarını ve lojistik desteğini de kullanıyor" diye belirtti.
 
OPCW'YA BEYAZ FOSFORU KİMYASAL SAYMADI
 
Yakıcı bir madde olan fosforun sivillere karşı kullanılması durumunda kimyasal silah olarak kabul edildiğini ve bunun OPCW için de böyle olduğunun altını çizen Mansouran, şu ifadeleri kullandı: “Elinde teyit edilmiş ve doğrulanmış belgeler olan bir sağlık ekibi olarak bizler, Ocak 2020'de OPCW'ya inceleme başvurusunda bulunduk. İlk etapta görüşme talebimizi kabul ettiler ancak sonrasında bizimle görüşmediler. Beyaz fosforun OPCW'ye göre yasaklı bir kimyasal sayılmadığını yazılı olarak bize bildirdiler. Böyle bir suçun karşısında sessiz kalmak, hakikati reddetmek ve suçlulara yardım etmektir."
 
İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇ 
 
Bütün bu sessizliğin, BM, OPCW ve üye devletlerin adım atmamasının sonucu olduğunu vurgulayan Mansouran, “Sermayenin yapısal kriz çözümünde, savaş, faşizm ve insanlığa karşı suç işlemek, krizleri kontrol altına almanın çözüm yolları arasındadır. Ancak bu yöntemleri yüz yıllardır kullanıyor da olsalar, hiç bir krizin bu metotlarla çözüldüğü görülmemiştir. Olsa olsa bu suçlarla bu krizler bir süreliğine kontrol altında tutulur. Bu da, şu anda İran'da da gördüğümüz gibi hemen ardından gelecek olan daha derin krizlere, onun ardından da patlamalara yol açar. Silah üretmek, silah satmak ve savaş çıkarmak da kapitalizmin kriz önlemleri arasındadır. Ortadoğu'da DAİŞ, İran'da İslam Cumhuriyeti, Afganistan'da Taliban, Türkiye'de suçluların seferber edilerek yetki merci haline getirilmesi, vekaleten kullanılan suç çetelerinin oluşturulması da aynı şekilde kapitalistlerin araçları ve güçleri arasındadır. Dolayısıyla sürmekte olan bu kapitalist moderniteden beklenebilecek tek şey felaketler ve insanlığa karşı işlenen suçların süren tekrarlarıdır" şeklinde konuştu.
 
'DÜNYA KÜRT HALKINA BORÇLUDUR'
 
Mansouran, Kürt sorununun saldırılarla çözülemeyeceğini ifade etti. Çözüm için Kuzey ve Doğu Suriye'deki Özerk Yönetim'e işaret eden Mansouran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuzey ve Doğu Suriye'de 2012'den bu yana farklı etnik gruplar ve toplumlar, konsey yönetimi sistemiyle barış içinde bir arada yaşıyor. Ortadoğu ve hatta dünya için bir inşa modeli oluşturuyorlar. Kürtler DAİŞ’e karşı savaşıp, onu yenerek, batıyı ve dünyayı insanlar için daha güvenli bir hale getirdiler. Ortadoğu, Avrupa ve ABD halkları yaşamlarını DAİŞ ile savaşta feda etmiş bu halka borçludur. Türkiye devleti şu anda bu cesur ve bilinçli halkı aralıksız bombalıyor. Şehirler ve köyler işgal altında. Tarlaları ve ormanları yakıyorlar. Rojava'ya baktığımız zaman Kürtlerin tarihsel baskıdan kurtulma arzusunun temelini ve tek çözümün uluslararası anlamda tanınma ve tanınmanın resmi olarak belgelenerek garanti altına alınması olduğunu görüyoruz. Savaş ve saldırganlık çözüm değil. Şu ana kadar çözüm olmadı, bundan sonra da olmayacak. Elbette saldırılara ve insanlık dışı şiddete direnmek meşrudur ve gereklidir. Bu direniş karşısında soykırım çözüm değildir. Kimyasal bomba ve SİHA'lar eliyle gerçekleşen suikast saldırıları suçtur. Son sözü söyleyecek olan kimyasal silahlar ve SİHA'lar değildir. Türk hükümeti, Kürtlerin veya başka bir etnik grubun kimliğinin inkar edilemeyeceğini henüz tarihten öğrenebilmiş değil ne yazık ki."
 
ÖZGÜRLÜK TUTKUNLARINA ÇAĞRI
 
Bir doktor ve sağlıkçı olarak çağrısının uluslararası kurumlardan ziyade dünya kamuoyu ve özgürlük tutkunlarına olduğunu ifade eden Mansouran, “Türk hükümeti ve kullanmakta oldukları çetelerin işgal ve cinayetleri amasız fakatsız her platformda eylemlerle ve gösterilerle kınanmalıdır. Bu şekilde bölgede daha fazla suç işlenmesini ve cinayetleri önlemeliyiz. Bunun için de BM gibi grupların katılımı da elbette önemli ve gereklidir. Ancak öncelikle dünya kamuoyu bu saldırıların durdurulması için yetkililere baskı yapmalıdır. Savaş uçaklarının bombardımana devam etmemesi, gruplar halinde insanları öldürmemesi ve yıkıma devam etmemesi için güvenli bir hava sahası yaratılması son derece önemli ve acildir. Derhal dünya halklarının harekete geçmesi, özgürlüğü savunması, uluslararası mahkemelerin kurulması ve savaş suçlularının yargılanması gerekiyor. Türkiye hükümeti derhal Irak ve Suriye'deki işgale son vermelidir. Kürdistan'ın her yerinde ve Suriye'nin kuzeydoğusundaki halk savaşçılarının cesur ve tarihi direnişini selamlıyorum” dedi. 
 
MA / Gözde Çağrı Özköse
 

Diğer başlıklar

21:52 İsrail-İran tezkeresi Meclis'te kabul edildi
21:46 Uyuşturucuya karşı 4 gündür nöbetteler: Mücadeleyi yükseltelim
21:19 Tahran’da yoğun patlamalar yaşanıyor
20:50 İzmir'de Deniz Poyraz anması: Düşleri yarım kalmayacak
20:16 Trump: Hamaney'in nerede olduğunu biliyoruz ama şu an öldürmeyeceğiz
19:54 Ayşe Şan’ın naaşı yarın Amed’e getirilecek
19:45 10 Ekim Gar Katliamı belgeseli: Baba Ben de Gideyim mi?
19:33 KESK Dêrsim Şubeler Platformu: KHK’ler derhal iptal edilmeli
19:26 PEN üyesi Yavuzel hakkında zorla getirme kararı
19:21 ABD Başkanı Trump: İran hava sahasında tam kontrol sağladık
19:15 Akdeniz'de deprem
19:14 Açlık grevindeki Akgül'ün ailesinden adalet çağrısı
18:13 Sağlıkçılardan ‘eziyet yönetmeliğine’ ilişkin açıklama
18:11 İsrail saldırılarına misilleme: İran'dan yeni füzeler fırlatıldı
18:09 İş makinesi operatörü, yıktığı binanın altında kalarak yaşamını yitirdi
17:22 KRT işçilerinin direnişi 14’üncü gününde
17:07 Barış Annesi Hamdiye Şimdi hayatını kaybetti
16:56 ‘Jin, jiyan, azadî’ yazılaması yapan öğrenci tutuklandı
16:54 Ayşe Gökkan: Abdullah Öcalan özgürleşirse süreç sonuca ulaşır
16:46 Baro başkanları CHP’yi ziyaret etti
16:22 16 baro başkanı Meclis'te DEM Parti ile görüştü
16:04 Hatice Onaran’a para gönderdiler: Suç ise hepimiz işliyoruz
15:54 İmamoğlu davasında görüntü çekenler hakkında soruşturma
15:27 Emekliler taleplerini sıraladı
15:13 Hukuk örgütleri Avukat Ebru Timtik'i andı
14:39 Ümit Özdağ hakkında tahliye kararı
14:36 Sendika yöneticilerinin tutuklanmasına tepki
14:32 10 Ekim Davası: Tanık ifadesini hatırlamadı!
14:30 Gazeteci Hatice Şahin’in adli kontrolü kaldırılmadı
14:25 Selahattin Demirtaş: Bir arada özgür ve eşit yaşayacağız
14:16 Sağlık sorunları yaşayan belediye eşbaşkanı görevinden istifa etti
14:16 Deniz Poyraz anması: Karanlık güçler açığa çıkartılsın YENİLENDİ
14:07 İstanbul'da iş yerinde buhar kazanı patladı
13:51 Gurbetelli Ersöz Kadın Gazetecilik Ödülleri için başvurular başladı
13:14 PJAK: Halkımızı savunmasız bırakmayacağız, örgütlüyüz
13:12 Deniz Poyraz mezarı başında anıldı
13:06 DEM Parti Eş Genel Başkanları 19 Haziran’da Silivri’ye gidecek
12:52 Sema Yüce mezarı başında anıldı
12:51 Mehmet Sincar davası bir kez daha mütalaa için ertelendi
12:49 Mesleki faaliyetlerinden yargılanan avukata beraat
12:42 Bakırhan: Türkiye demokratik çözümle bu fırtınadan kurtulabilir
11:37 'Dipçik' davasında polisin memuriyeti sonlandırıldı
11:24 Gazetecilere yöneltilen suçlama: Haber karşılığında ücret almak!
10:35 2. Dep Doğa ve Kültür Festivali'nin tarihi netleşti
10:11 İmralı’da konuşulanları MA’ya anlattı: DEM Parti potansiyelini ortaya çıkarmalı
10:00 Cinsel tacizden yargılanan babaya uzman raporuna rağmen tahliye
09:59 Netanyahu: İsrail saldırıları rejim değişikliğinin yolunu açıyor
09:39 İsrail: İran'ın yeni genelkurmay başkanı öldürüldü
09:36 Eşbaşkanın tahliyesi ertelendi: Örgütlü koğuşta kalıyor
09:34 Yüzlerce yıllık kilise depo olarak kullanılıyor
09:26 ATK’den hayati tehlikesi bulunan tutsak için ‘cezaevinde kalabilir’ raporu
09:20 Antropolog Padel: Yeni bir medeniyet için Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm modeli şart
09:14 Feraşîn’in yolları berivanları bezdirdi
09:13 Cezaevinde hasta tutsak olmak
09:12 Gazeteci Kaya: İsrail saldırılarının amacı İran’ı sistemin içine çekmek
09:06 Trump: Tahran'ı boşaltın
09:05 Ruhsatsız termik santralinde keşif yapılacak
09:03 Amed Ekoloji Meclisi mücadeleyi ortaklaştıracak
09:01 Garzan Mezarlığı 8 yıl sonra ilk kez görüntülendi
09:00 17 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:51 Şirnex'te 6 bölgeye girişler yasaklandı
08:42 4 gazeteci tutuklandı
16/06/2025
23:46 Pîran'daki yangın yurttaşlar tarafından söndürüldü
23:11 2 sendikacıya ‘cumhurbaşkanına hakaret’ten tutuklama
22:11 PJAK Eşbaşkanı Peyman Viyan: Kürtler temel haklarını istiyor
21:27 İran, İsrail’e yönelik yeni bir füze saldırısı başlattı
20:36 Dêrsim’de kayyım tarafından işten atılan işçiler için yürüyüş
20:20 Şiyar Be Platformu’ndan Rojava Parkı’nda farkındalık çalışması
19:56 Erdoğan’dan İsrail açıklaması: Üzerimize düşeni yapmaya hazırız
19:32 Wan’da ‘Şiddetle Mücadele Ağı Platformu’ kuruldu
19:15 Pîran’daki orman yangını yayılarak sürüyor
19:01 İsrail ordusundan İran devlet televizyonuna saldırı
18:10 İzmir'de sendikacılara soruşturma
17:58 Fransa’da Süleymaniyeli 2 genç öldürüldü
17:37 İran-İsrail çatışmaları dördüncü gününde
16:40 Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi: Meclis adım atmalı
15:54 Manisa Büyükşehir Belediyesi'nin yeni başkanı belli oldu
15:36 Gençlik örgütleri sosyalist mücadeleyi tartıştı
15:24 15-16 Haziran'ın 55'nci yıldönümü: Hiçbir kuvvet örgütlü işçiyi yenemez
15:20 HDK Eşsözcüsü eylemdeki KRT TV çalışanlarını ziyaret etti
15:02 Erdoğan, Pezeşkiyan ile görüştü: Müzakereye dönün
15:01 KESK'ten alternatif toplu iş sözleşmesi masası kurma kararı
14:51 DBP: Çözüm ve barış için kararlı bir mücadele gerekli
14:16 Makilik alanda yangın
13:31 Temelli: Meclis'te komisyon kurulması öncelikli görevimiz olmalı
13:00 EMEP: Örgütlenme ve toplu pazarlık önündeki engeller kaldırılsın
12:46 Gözaltındaki gazeteciler adliyeye sevk edildi
12:44 Belediyeden içme suyu projesi için kampanya
12:29 İmamoğlu duruşması: Cumhurbaşkanı adayı olduğum için buradayım
12:14 ‘Savaşı bitirin’ çağrısı yapan İranlı sosyolog tutuklandı
12:05 Cari açık Nisan ayında 7,9 milyar dolar oldu
12:03 DEM Parti Eş Genel Başkanları, İmamoğlu ve Kaya'yı ziyaret edecek
11:30 32 yıllık tutsağın tahliyesi 8’inci kez ertelendi
11:12 Trump: Anlaşmanın zamanı geldi
11:09 Üniversite öğrencisine ‘İmamoğlu’ eylemlerinden 4 ayrı soruşturma
11:08 Hasta tutsak savcı kararına rağmen ATK'ye sevk edilmiyor
10:58 Tutsak Canan’ın tahliyesine 6 ay engel
10:33 İkizköylülerden, Çevre Kanunu’ndaki yeni düzenlemelere tepki
09:39 Süryani Dernekler Federasyonu Başkanı: Sürece katkı sunmak istiyoruz
09:06 Ev işçisi Zeynep Ayvalıtaş: ILO 189 imzalansın
09:05 Sema’sız 27 yıl: İrade başka bir şey
09:04 Hasta tutsak yakınları: Tahliyeleri önündeki engeller kaldırılsın
09:03 Deniz Poyraz katledileli 4 yıl oldu: Unutmayacağız
09:01 Mezar taşı tahrip edildi: Kardeşlik isteniyorsa saldırı engellenmeli
09:00 16 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:40 Karşılıklı saldırılar 4. gününde: Enerji tesisleri hedefte
15/06/2025
23:53 İran'ın İstihbarat Başkanı öldürüldü
23:34 BM’den İsrail ve İran'a çatışmaları sona erdirme çağrısı
23:30 Bafil Talabani, İran’a yönelik saldırıyı kınadı
23:03 7’nci Ma Music Günleri konserlerle son buldu
22:05 Irak'tan sınırlı uçuş kararı
21:10 İstanbul'daki Wanlılardan şenlik: Barış için adımlar atılmalı
20:27 İsrail, İran'ın Meşhed Havalimanı'na saldırdı
20:21 Xelfelî Kitap Günleri'ndeki yayınevlerinden kütüphane için destek
19:41 Reuters: İran'a düzenlenen saldırıda 14 nükleer bilim insanı öldürüldü
19:23 Erdoğan, Trump ile telefonda görüştü
19:19 Ethem Sarısülük mezarı başında anıldı: Mücadelesini yaşatacağız
19:01 İHD Ankara Şubesi'nin genel kurulunda barış konuşuldu
18:51 Türkiye’nin saldırılarına tepki: Süreci bozmaya dönük eylemlerdir
18:12 Plastik fabrikasındaki yangın kontrol altına alındı
18:05 İzmir’de yürüyüş: Hak almanın yolu topyekun direniştir
17:48 Sebahat Tuncel: Devlet adım atarsa üçüncü aşamaya geçilir
17:39 Trump: Yakında İsrail ve İran anlaşmaya varacak
17:34 ‘Gençlik ve Demokratik Toplum’ konferansında birleşik mücadele vurgusu
17:17 Limter-İş’ten ‘15-16 Haziran Direnişi’ paneli: Mücadeleyi birleştirmeliyiz
16:42 Êlih'te balkon çöktü: 3 kişi hayatını kaybetti
16:40 HDK Seyfo’da yaşamını yitirenleri andı
16:27 Ege'nin birçok kentinde yangın
16:18 ‘Umut hakkı devlet için önemli bir adımdır’
15:58 Göç Haftası: Yakılan evlerimizi, gasp edilen haklarımızı istiyoruz
15:39 Fransa, İngiltere ve Almanya’dan İran'a müzakere teklifi
15:18 Marksist Okul'dan Wan’da panel
14:39 ‘Dünyada yaşananlar dönüşümün işareti’
14:30 Yeşil Sol Parti PM toplantısını gerçekleştirdi
14:15 İstanbul’da boş arazide erkek cenazesi bulundu
14:04 Göç yolunda kadın ölümlerinde artış
12:44 Dêrsim'de temiz çevre için farkındalık etkinliği
12:34 Amed Ekoloji Meclisi kuruldu
12:13 Mîdyad’ta Süryanilerle buluşuldu: Öcalan'ın felsefesi birlikte yaşamı sunuyor
12:10 DEM Parti Gençlik Meclisi’nden çocuklar için etkinlik
10:48 Bursa’da bir kadın katledildi
10:26 İsrail-İran çatışmasında 3'üncü gün
10:07 Ortadoğu Uzmanı Özkan: Çözüm savaş değil demokratik sistemin oluşması
10:05 Trump’tan tehdit: İran saldırırsa tüm askeri gücümüzü kullanırız
09:38 Bir tarih ve bellek olarak Sakê köyü
09:25 KDP’nin tutukladığı PKK’lilerin aileleri: Çocuklarımızdan haber almak istiyoruz
09:20 Wan Barosu Başkanı: ‘Terörsüz Türkiye’ söyleminden artık çıkılmalı
09:17 Kürt siyasi partiler Abdullah Öcalan'la görüşmek istiyor
09:12 Welîd Çolî: İsrail-İran saldırıları güç savaşıdır
09:09 Jin derginin 120’nci sayısı yayında