ANKARA - Tutuklu yazar Bager Sayak, Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 12 Eylül’ü aratmayan uygulama, yaklaşım ve zihniyetin sürdüğünü belirterek, tek kişilik hücrelerde tecrit altında tutulduklarını aktardı.
Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan yazar Bager Sayak, hak ihlallerini ve cezaevi şartlarına dair mektup kaleme aldı. 2010 yılında tutuklanarak, yaşı büyütülerek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Sayak, 2021 yılının Ekim ayından bu yana tek kişilik hücrede tutulduğu Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 12 Eylül darbe uygulamalarının sürdüğünü belirterek, tecridin her alana yayıldığını söyledi.
12 EYLÜL’DEN FARKSIZ
Cezaevlerinin bir ülkenin demokrasi aynası işlevi gördüğünü anımsatan Sayak, bunun en çarpıcı örneğinin 1980 Cuntasının Diyarbakır Cezaevi’nde hafızalara kazınan uygulamaları olduğunu belirterek, “O dönem anti-demokratik uygulamaların en çarpıcı örneği olarak toplumsal hafızaya yerleşmiştir. Yakın zamanda bu hapishanesinin kapatılıp bir müzeye çevrileceği kamuoyuna duyuruldu. T.C. Adalet Bakanı bu hapishanenin insan hakları müzesi biçiminde düzenleneceğini ifade etti. Bu elbette olumlu ve umut verici bir gelişme olsa da hapishanelerde ne yazık ki 12 Eylül süreçlerini pek de aratmayan uygulama, yaklaşım ve zihniyet sürmektedir” dedi.
TECRİTİ HER YERE YAYDILAR
Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde anti-demokratik uygulamaların sistematik olarak sürdüğünü ifade eden Sayak, “Zaten son 7-8 ay içerisinde 55 civarı mahpusun hapishanelerde ağır hasta ya da şüpheli biçimde yaşamlarını yitirmesi, benzer bir sürecin hala sürdürüldüğüne ilişkin kamuoyunda derin bir endişe ve kaygılar yaratmıştır. Tek kişilik hücrelerde tecrit altında tutulmaktayız. Bu hücrelerin havalandırma bahçesi bulunmuyor. Günde sadece 1,5 saat havalandırmaya çıkarılıyoruz. 18 hücrenin bulunduğu modüllerde diğer grupların içerisinde tutuluyoruz. Yani darbe sanıkları ve adli grupların ortasına yerleştirilmiş bulunuyoruz. Aynı davadan yargılanıp cezalar aldığımız arkadaşlarımız farklı blok ve modüllere yerleştirilmiş durumda. 23 saat boyunca diğer grupların içinde tutularak üzerimizde psikolojik bir baskı ortamı yaratılmak istenildiği açıktır” diye belirtti.
‘12 EYLÜL DEVAM EDİYOR’
1980 darbesinde uygulanan “karıştır-barıştır” uygulaması ile benzer bir uygulamayla karşı karşıya olduklarına değinen Sayak, cezaevi yönetimine bunu hatırlattıkları zaman “Kim demiş ki 12 Eylül bitmiş diye” cevabını aldıklarını söyledi. Sayak, “Oysa tek kişilik hücrelerde tutulduğumuz 23 saat hücrede kaldığımız bu YGC sisteminde etrafımıza -alt, üst katlarımıza- adli ve darbe sanık ve gruplarının yerleştirilmesinin başka nasıl bir izahatı olabilir” diye aktardı.
SİNCAN’DA KÜRTÇE YASAK!
Anadili olan Kürtçe kitapların verilmediğini ifade eden Sayak, “Kaldığımız diğer hapishanelerde incelenip verilmiş olan kitaplarımız dergilerimiz sırf Kürtçe olması nedeniyle verilmiyor, tercüman ücreti talep ediliyor. Yani anadilimiz Kürtçe ile kitap/dergi okuma ve edinme haklarımız fiilen hukuksuzca ve keyfi bir şekilde engellenmiş oluyor. Bu uygulama ve zihniyetinde 12 Eylül zihniyetinin tezahürü olduğu aşikardır” şeklinde anlattı.
‘AİLERE RENCİDE EDİCİ ARAMA’
Ziyarete gelen ailelerine rencide edici aramaların yapıldığını söyleyen Sayak, şunları yazdı: “Hiçbir sosyal-insani talebimize olumlu bir cevap alamıyoruz. Genelge ve yasalar aleyhimize yorumlanmakta, mağdur edip kişiden adeta öç almaya çalışılmaktadır. Yasa ve genelgelerde lehimize olan hiçbir sosyal-insani hak kullandırılmıyor. Mağdur etmek için ellerinden geleni yapmaktalar. Yıllardı hapishanelerde bulunuyoruz. Kaldığımız diğer yüksek güvenlikli cezaevlerinde aldığımız eşyalarımız bile verilmedi. Sanki başka bir ülkenin hapishanesinde kalınmış bir yaklaşım var.”
‘TUTUKLU GARANTİSİ VERİLİYOR’
Elektrik ücretlerini işyeri faturalarına benzeten Sayak, “Tutsaklar birer müşteri ya da işyeri sahibi gibi görülüyor. Öyle görünüyor ki rejim hastane yaparken hasta garantisi, otoyol/köprü yaparken, araç geçiş garantisi verdiği gibi hapishane yaparken de tutsak garantisi veriyor! Yoksa bir ülke neden parasını beton yığınına gömüp her ay yeni hapishanelerin yapımını müjde versin ki? Gerçekten de birini hem tutsak alıp hem ona ‘işyeri’ sahibi muamelesi yapmak ya geri ya da dahi bir zekanın ürünü olsa gerek!” diye kaydetti.
ÖZGÜR BASIN EMEKÇİLERİYLE BERABER
25 Ekim’de gözaltına alınıp 29 Ekim’de tutuklanan Özgür Basın emekçilerinden Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın ve Emrullah Acar’ın da kaldıkları Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulduğunu aktaran Sayak, şöyle devam etti: “Sesimizi ulaştırdığımız arkadaşların isimleri şöyle; Emrullah Acar, Hakan Yalçın ve Selman Güzelyüz. Ayrıca Deniz Nazlım arkadaşın hangi blokta ve modüle götürüldüğünü bilmiyoruz. Emrullah Acar arkadaşı ise darbe sanıklarının bulunduğu modüle direkt koymuşlar. Yani arkadaşlarımızın olduğu orta modüle değil (ikinci katta değil), alt kattaki modüle koymuşlar. Beş darbe sanığının içine koymuşlar.”