HABER MERKEZİ - Çocuğa cinsel istismardan yargılanan MHP Diyarbakır İl Başkanı Cihan Kayaalp’in beraat kararının gerekçesinde, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin esas alındığı belirtildi. Mağdur çocuğun birçok kez ofise gitmesi karara gerekçe yapılarak, çocuk için “Cinsel eylemlere maruz kalan bir mağdurdan beklenilebilecek bir davranış şekli değil” denildi.
MHP Genel Merkez kararıyla görevden alındıktan hemen sonra “Çocuğun cinsel istismarı”, “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “Cinsel taciz” suçlamalarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanan MHP Diyarbakır İl Başkanı Cihan Kayaalp, 4 Kasım’da görülen duruşmada hakkında beraat kararı verilmiş ve tahliye edilmişti. Diyarbakır 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, kararının gerekçesini açıkladı.
ÇOCUĞA TOKAT ATTI
45 sayfadan oluşan gerekçeli kararda, mağdur çocuk E.A.’nın beyanları, Kayaalp’in savunmaları ve tanık ifadelerine yer verildi. Kayaalp, savcılık ifadesinde mağdur çocuğa, 100 evler villalarında bulunan bürosunun teras katında “hafif şekilde tokat” attığını ve güvercinlere su vermemesinden kaynaklı kızdığını söyledi. İstismar suçlamasını reddeden Kayaalp, mağdur çocuğun psikolojik problemlerinin olabileceğini ve ailesinin “para koparmak” istediğini iddia etti.
‘PKK’ SAVUNMASI
Kayaalp, Sulh Ceza Hakimliği savunmasında ise, kendisini, “Diyarbakır’da MHP il başkanlığı yaptım, bana yönelik tehditler vardır, PKK liderleri tarafından da tehdit ediliyordum, yurt dışına kaçan Semra Güzel isimli milletvekilinin de tehditlerine maruz kaldım, söz konusu hatıra Ormanı meydana geldiğinden beri başımıza gelmeyen kalmadı, suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum, serbest bırakılmayı talep ediyorum” şeklinde savundu.
SÖZLERİNİ YALANLADI
Kayaalp, mahkemede yaptığı savunmada da, önceki ifadelerini “ağır psikoloji altına vermiştim” iddiasında bulunarak, “Ne söylediğimi daha sonra kağıttan okuyunca anladım. Ben cinsel iktidarsızlık kelimesi yazılmış ben böyle bir kelime kullanmadım. Fıtık rahatsızlığımdan dolayı bunu belirttim ancak bu kelimeyi kullanmamıştım” dedi.
KAYAALP’TEN VALİYE: VATAN HAİNİ
Kayaalp, bir süre önce merkeze alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) kayyımı Vali Münir Karaloğlu’nun kendisine “kumpas kurma” imasında bulundu. Kayaalp, “Bu bölgede bir orman yapmak için gerekli izinleri aldık. Bu husus medyaya yansıdı. Kıyameti kopardılar. Diyarbakır'da oda görünümlü oluşumlar bizi tehdit etmeye başladı. Şuan tutuklu olan bir parti milletvekili de bu ormanı yaptırmayacaklarına dair beyanlarda bulunmuştur. Sanki uzaydan getirdiğimiz bir şahsın ismini ormana verecektik gibi bir yaklaşımla karşılaştık. Bu süreçte biz bunlarla uğraşırken dönemin Valisi çıkıp Kürdistan diye açıklamalar yaptı. Görevli olduğum partinin misyonu gereği buna yorum yapmak zorunda kaldım. Neticede Vali Bey görevden alındı ve kızağa çekildi. Medya da haber çıktı, MHP İl Başkanının Vali'yi görevden aldırdığına dair yorumlar yapıldı. Ben Vatan haini olan herkese Vatan haini derim. Ayrıca Vali buradan ayrılırken ‘ben gidiyorum ancak sizde namus varsa bu adamı sokağa çıkartmazsınız’ diye söylemiştir. Bu söylemi de üst düzey bir bürokrattan öğrendim. Bunlara bağlı olarak alelacele bir kumpas kuruldu. Aceleleri olmasaydı daha çok bekleyeceklerdi” ifadelerini kullandı.
ÇELİŞKİLİ İFADELER
Kayaalp, ayrıca soruşturma aşamasındaki ifadelerinin aksine mağdur çocuğun odasına tek başına girip çıktığını hatırlamadığını ve kendisine hafif kızdığını ve tokat atmadığını ileri sürdü.
NEDEN TELEFONUNU DEĞİŞTİRDİ?
Kayaalp, telefonunun olaydan hemen önce değiştirmesini ise, “E. telefonumla ilgili bir beyanı yoktur. E. ifadesinde daha önce hiç aramadığımı zaten söylemiştir. Telefonumu değiştirmemin sebebi izah ettiğim gibi parti il başkanı olduğumdandır. Telefonumda bulunan yazışmaların başkalarının eline geçmemesi için sık sık değiştirmekteyim. Kumpası kuran şebeke kendilerini bir şekilde genel merkeze şirin göstermek için çabası olmuştur. Genel merkezden beni aradılar, hakkımda iddia olduğu söylendi, iddianın ne olduğu söylenmedi” sözleriyle savundu.” Kayaalp’in savunmasındaki, “Milliyetçi Harekat Partisinin tarihe geçmiş bir il başkanıyım” ifadesi ise dikkati çekti.
SADECE BEYANLAR İRDELENDİ
Gerekçeli kararda, MHP’li Kayaalp’in çevresindeki kişiler olan ve tanık olarak dinlenen kişilerin olaya dair görgüye veya bilgiye dayalı anlatımlarının bulunmadığı iddia edildi. Kararda, mağdur ve tanık beyanlarında farklılıklar bulunduğuna işaret edilerek, “(…) işlendiği iddia edilen suçların subutuna mutlak suretle etki edebilecek nitelikte herhangi bir maddi delil bulunmadığından sübut yönünden yapılan değerlendirmede sanık savunması ile mağdur beyanı ve tanık anlatımlarında birbirleri ile tutarlılık arzeden olgulara ilişkin beyanlar hükme esas alınmış, cinsel istismar ve diğer suçlara ilişkin eylemler yönünden olaya doğrudan tanık olan herhangi bir kimse bulunmadığından iddialara konu suçların sübutu noktasında salt sanık savunması ve mağdur beyanı irdelenmek suretiyle değerlendirme yapılması yoluna gidilmiştir”
GEREKÇE: BİRÇOK KEZ OFİSE GİTTİ!
“Şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin esas alındığı belirtilen kararda, beraat gerekçeleri sıralandı. Gerekçeler arasında, mağdur çocuğun sanıkla tanıştığı günden başlamak üzere birçok kez söz konusu yere gitmesinin gösterilmesi dikkati çekti. “Sanıkın dışarıda başkalarının da olduğunu bilmesine rağmen odanın kapısını kilitlemeden ve ayrıca mağdura, tanıştıkları günü de kapsayacak şekilde isnat edilen cinsel eylemleri gerçekleştirme riskini göze alması; Defalarca kez gerçekleşen ve bir saatlik sürelere ulaşan cinsel eylemler sırasında orgazm amacı gütmemesi ve bunu sağlamaya yönelik herhangi bir talebini mağdura iletmemesi; Eylemlerin gerçekleştiği iddia edilen zaman diliminin birkaç aylık sürece yayılması sebebiyle daha az risk barındıracak şekilde başka bir mekan/yerde eylemi gerçekleştirme imkanı mevcutken bu hususta herhangi bir girişiminin olmaması ve buna yönelik olarak mağdura herhangi bir talepte bulunmaması” gibi iddialar da karara gerekçe yapıldı.
‘ARAMA VEYA MESAJ ATMADI’
Yine Kayaalp’in “cinsel eylemlerde bulunarak çevresinde bulunanlara karşı itibar kaybetme kaygısı yaşamaması, cinsel eylemlerin gerçekleştiği belirtilen zaman dilimi aralığında mağdurun birkaç haftalık bir süre boyunca suçun işlendiği yere gitmemesine ve sanığın cep telefonunun sanıktan başka kişiler tarafından da kullanılarak mağdur ile iletişim kurulmasına karşın mağdura salt cinsel amaçlı herhangi bir arama/mesaj gönderme eyleminin olmaması” da gerekçeler arasında yer aldı.
‘YETERLİ DELİL YOK’
İlk ifadesinde Kayaalp’in mağdur çocuğa masaj yaptırdığını söyleyen ancak daha sonra bunu yalanlayan tanık M. D.’nin (mağdur çocuğu Kayaalp ile tanıştıran kişi) mağdur çocuğu doğrulamaması hususu da gerekçelerden biri oldu. Mahkeme, tüm bu gerekçeleri dikkate alarak, “Tüm bu gerekçeler dikkat cinsel saikle yaptırdığına, bu suretle üzerine atılı suçlardan cezalandırılmasına karar verilmesine yeter nitelik ve derecede mağdurun olağan yaşam deneyimlerine aykırı, maddi delilden yoksun, soyut ve tutarsız anlatımları dışında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kanaatine varılmıştır” değerlendirmesinde bulundu. Kararın “hukuka uygunluk nedeni olarak ‘rıza’ halinin mevcut olup olmadığı yönünde yapılan değerlendirmesi” bölümünde ise, “Yukarıda da açıklandığı üzere suç mağdurunun, üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı faile ceza verilemeyeceği hususu hukuk sistemimiz tarafından benimsenmiştir” denildi.
‘MAĞDURDAN BEKLENECEK DAVRANIŞLAR DEĞİL…’
İlgili bölümün devamında, mağdur çocuğun Adli Görüşme Odası’ndaki beyanlarına işaret edilerek, “(…) şeklindeki beyan içerikleri birlikte gözetilerek, rızasına aykırı olarak kendisine cinsel istismara konu eylemler gerçekleştirilen kişinin eylemin gerçekleştiği sırada eylemde bulunan kişi ile birlikte kahkaha atması, razı olmaması halinde herhangi bir kötülüğe maruz kalacağı yönünde delil ve emare bulunmaması ve bu yönde bir kaygısı da olmamasına rağmen eylemi gerçekleştirene rızası varmış gibi kendisini göstermesi ve eylemler sırasında beğenilme isteğini açıkça ortaya koyar sözler sarfetmesinin olağan yaşam koşulları altında rızasına aykırı şekilde cinsel eylemlere maruz kalan bir mağdurdan beklenilebilecek bir davranış şekli olmadığı, bu haliyle sanığa isnat edilen ve mağdura karşı gerçekleştirildiği iddia edilen eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin kabulünde dahi somut olayda sanık tarafından cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak eylemde bulunulduğuna, bu suretle sanığın üzerine atılı suçların kanuni unsurlarının oluştuğuna ve atılı suçlardan cezalandırılmasına karar verilmesine yeter nitelik ve derecede her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı yönünde hukuki ve vicdani kanaate varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” denildi.
MA / Azad Altay