Sancar KCK'nin 'eylemsizlik' kararını hatırlattı: İktidar savaşı bu dönem bitirmelidir

ANKARA - HDP Eş Genel Başkan Mithat Sancar, KCK’nin eylemsizlik kararı üzerinden diyalog ve müzakerenin önemine vurgu yaparak, “Devlet de iktidar da savaş ve güvenlikçi politikaları bu dönemde bitirilmelidir” çağrısında bulundu.
 
Mereş merkezli deprem sonrası oluşturulan ve 8 gündür deprem bölgesinde çalışmalarını yürüten Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kriz Koordinasyon Merkezi, Eş Genel Başkan Mithat Sancar başkanlığında olağanüstü toplandı. HDP Eş Genel Başkanı Sancar, toplantıda açıklamalarda bulundu.
 
‘İNSANLARIN FERYATLARI ASLA UNUTULMAYACAK’
 
Depremde yaşamını yitirenlere başsağlığı dileyerek sözlerine başlayan Sancar, “Tüm ülke olarak tarifi çok zor bir acıyı yaşıyoruz. Kelimelerin boğazımızda düğümlendiği bir zamandayız. İnsanların feryatları, yardım çığlıkları, büyüyen haklı öfkesi asla unutulmayacak. Öyle iktidar sahiplerinin ‘kader planı, asrın felaketi’ diyerek, kendi sorumluluklarını ve beceriksizliklerini gizleyebileceklerini sandıkları bir süreç değil bu. Depremin asıl yıkıcı etkisi, deprem öncesi yapılanlar, yapılmayanlar ve deprem sonrası gerçekleştirilmeyenler ve gerçekleştirilmesi gecikenlerdir. Asıl depremleri insani felakete dönüştüren; iktidarların, devletlerin politikalarıdır” dedi. 
 
‘RANT YIKIMIN BAŞLICA SEBEBİDİR’
 
Depremlerin felaketlere dönüştürüldüğünü ifade eden Sancar, “Bu faktörlerin başında tedbirsizlik gelmektedir. Önlemlerin zamanında alınmaması bir diğer faktördür. Acil müdahale ve yardımların yine zamanında ulaştırılmaması da yıkımı büyüten temel sebeplerden biridir. Bu ülkeyi yönettiklerini söyleyenlerin vurdumduymazlığı, organizasyonsuzluğu ve koordinasyonsuzluğu felaketin temelinde yatmaktadır. İnsan ve toplum merkezli yönetim yerine ranta ve talana dayalı politikalar yıkımın başlıca sebebidir. Bugün depremin 8’inci günündeyiz. Resmi verilere göre 30 bini aşkın insanımız hayatını kaybetmiştir maalesef. Halen ulaşılmayan çok sayıda enkaz var. Gidilmeyen yerler, köyler var. Enkaz altında on binlerce insanımız bulunuyor. Bu karakışın ortasında insanlar soğukta kaderlerine terk edilmiş durumda. Çadır, soba, battaniye, gibi ihtiyaçların devlet ve hükümet düzeyinde yeterli oranda karşılanmadığı bir durum söz konusu. Yardımların dağıtılmasında büyük bir kaos ve kargaşa yaşanıyor. Deprem bölgesindeki insanlar toplumsal dayanışma ve yardımlar sayesinde hayatta kalmaya çalışmaktadır” şeklinde konuştu. 
 
‘YIKIMIN İÇİNDE BÜYÜK İNSANLIK’
 
Deprem bölgesinde büyük bir yıkımın olduğuna dikkat çeken Sancar, “Ama yıkılmayan bir şey de var insanlık, evet insanlık yıkılmadı. Dimdik ayakta. Sivil toplum, milyonlarca gönüllünün, tek tek bireylerin, sanatçıların, aydınların, emekçilerin, iş insanlarının, sendikaların, kadınların, gençlerin, 7’den 70’e herkesin, yerel yönetimlerin, siyasi partilerin, demokratik kurum ve kuruluşların, yardım için adeta seferber olduğu büyük bir dayanışma yaşanıyor. Bu büyük yıkımın içinden bir kez daha büyük insanlık kendini gösteriyor. Böylesine anlamlı bir dayanışma, yaralarımızı saracak en temel yoldur” ifadelerini kullandı. 
 
‘İKTİDARIN BECERİSİ KÖTÜLÜĞÜ ORGANİZE ETMEKTİR’
 
Dayanışmayla yaraların saracağını belirten Sancar, “Dayanışma duygularıyla hareket eden bütün insanlarımıza, yurt dışında ve içinde bu seferberliğe katılan herkese deprem bölgesinde canla başla çalışan herkese minnettarız. Sağ olsunlar var olsunlar. İktidarın tüm kötülükleri ve çirkinliklerine rağmen insanlığın büyük dayanışması canlı bir şekilde bölgede, her yerde kendini gösteriyor ve bu dayanışma giderek büyüyor. İnsanlarımız organize oluyorlar iyiliği örgütlüyorlar iyiliği büyütüyorlar. Bu iktidar ise kötülüğü örgütlüyor. Bu iktidarın yaptığı en iyi şey kötülüğü örgütlemektir. Bu iktidarın becerisinin en yüksek olduğu alan kötülüğü organize etmektir. Karşı karşıya olduğumuz durum organize kötülüktür” diye konuştu. 
 
‘BİNLERCE ARKADAŞIMIZ DEPREM BÖLGESİNDE’
 
HDP’nin deprem bölgesinde sahada çalışmalarını sürdürdüğünü, halkla dayanışmaya devam ettiğini söyleyen Sancar, şunları söyledi: “HDP olarak depremin yaşandığı ilk gün Ankara ve Diyarbakır’da Merkezi Kriz Koordinasyonlarımızı hemen kurduk. Bunun yanı sıra depremin yaşandığı bölgelerde etkin bir çalışmanın yürütülmesi için örgütlü olduğumuz il ve ilçelerde seçim koordinasyon merkezlerimizi yerel Deprem Kriz Koordinasyon Masalarına dönüştürdük. Şu an 3000’den fazla arkadaşımız, birinci dereceden sahayı koordine ederken, binlerce arkadaşımız da aktif olarak çalışıyor. Bunun dışında Meclis grubumuz, Gençlik ve Kadın meclislerimiz bir bütün olarak sahadalar. Deprem sonrası yıkımının en ağır olduğu 6 ilde, vekillerimiz sürekli ve dönüşümlü bir şekilde halkımızla iç içe yaraları sarmaya ve acıları azaltmaya katkı sunuyorlar. 
 
60 BİN BAŞVURU YAPILDI
 
Bugüne kadar Koordinasyon Merkezimize yaklaşık 60 bin başvuru yapıldı. Bu görüşmeler sonucu yaklaşık 300 bin ayrı iletişim gerçekleştirildi. Enkaz altındaki insanlarımıza acil müdahale için bulundukları yerin AFAD'a bildirilmesinden, acil yardımların organize edilmesi ve deprem bölgelerine ulaştırılmasına kadar her alanda seferber olduk. Arkadaşlarımız kurtarma çalışmalarında bizzat yer aldı, yer almaya devam etmektedir. Bize ulaşan her insanımızın sesini hemen gerekli her yere ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu çabamızı da devam ettireceğiz. Deprem bölgelerinden Ankara, Mersin, Urfa, İstanbul ve Kayseri'deki hastanelere taşınan ve bu hastanelerde tedavi gören, taburcu olan 12 bin 322 afetzede ile temas kuruldu. Erzak ve malzeme yardımları koordine edilmeye devam edilmektedir. 
 
617 ARAÇ YARDIM ULAŞTIRILDI
 
Şu ana kadar TIR, kamyon ve kamyonet olmak üzere 617 araç deprem illerine, ilçelerine ve köylere tarafımızdan ulaştırılmıştır. Evlerde misafir etme çalışmaları kapsamında 26 farklı ilden aldığımız aramalar sonucunda 345 aileyi konuk edecek imkânlar yaratılmıştır. Merkezi Kriz Koordinasyonu bünyesinde teknik, ulaşım ve konaklama, AFAD ile iletişim ve illerle iletişim ekibi olmak üzere, 4 ayrı komisyon kurduk. Kurduğumuz ihbar hatlarından gelen bilgiler arkadaşlarımız tarafından teyit edilerek AFAD’a, il kriz koordinasyonlarına iletilerek, yardımların ulaşması sağlanmaya çalışılmıştır. Hatlarımız 24 saat açık tutulmaktadır.
 
MUHTARLARLA İLETİŞİM KURDUK
 
Adıyaman, Maraş, Hatay ve Malatya’nın tüm ilçeleri ile Antep’in İslahiye ilçesi mahalle muhtarlarını aradık. Toplam 24 ilçemizde 1148 muhtarımızla iletişime geçtik. Tabii ki deprem dolayısıyla iletişim sorunları var, ulaşamadıklarımız da oldu ancak muhtarların yüzde 75'i ile iletişim kurmayı başardık. Muhtarlarımıza önce geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Hayatını kaybeden yurttaşlarımız için bir kez daha başsağlığı diledik, yaralıların durumunu sorduk, enkaz çalışmalarının son hali hakkında bilgi aldık. En önemli konu da genel ihtiyaçları ve acil gereksinimleri konusunda notlarımızı tutup Kriz Koordinasyon Merkezimize, oradan da ilgili birimlere ilettik, bu çalışmalarımız devam ediyor. 
 
SEFERBER OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
 
Havalar soğuk, bu nedenle çadır ihtiyacı da ilk sırada yer alıyor. Birçok yere hiç henüz ulaşılamamış. Görüştüğümüz ilçelerin tümünde bu ihtiyaç var. Aciliyetini koruyor çadır ihtiyacı. Depremden hiç hasar görmemiş olsa bile insanlar evlerine girmiyorlar bunu da elbette anlamak gerekiyor. Barınma ve ısınma ihtiyacı depremden etkilenen bölgelerdeki bütün insanlarımız için geçerlidir. Muhtarlarla yaptığımız tüm görüşmelerde bütün muhtarlar, toplumun gösterdiği yüksek duyarlılık ve toplumsal dayanışmadan çok memnun olduklarını belirttiler. Halkımız birbiriyle dayanışmasının önemine burada da ortaya çıktı. Partimize hem dayanışma dolayısıyla hem de aramamız dolayısıyla teşekkürlerini de ilettiler. Biz bu teşekkürü hak etmek için daha fazla şey yapmamız gerektiğinin de farkındayız. Bizim teşekkür gibi bir beklentimiz yok. Bu bizim sorumluluğumuzdur. İnsani ve siyasi görevimizdir teşekkürleri de başımız gözümüz üstünedir. Daha fazla dayanışma için seferber olmaya devam edeceğiz. Acımız, yaramız büyük ama dayanışmamız da yine aynı şekilde büyüktür.”
 
‘İKTİDAR İNSANLARIMIZIN ÜZERİNE ÇÖKMÜŞTÜR’
 
İktidarın deprem sonrası krizi yönetememe haline değinen Sancar, şöyle devam etti: “Bugüne kadar iktidar ne yaptı? Bir de kısa bir bilanço çıkaralım bu konuda. Yaşanan depremde insanların üzerine sadece çürük binalar yıkılmadı. Çünkü esas yıkımın nedeni, başta da belirttiğim gibi siyasi iktidarlardır, devletlerdir. Çürük düzen ve yozlaşmış iktidar insanlarımızın üzerine çökmüştür. Savaştan, talandan, ranttan ve yalandan başka bir şey bilmeyen AKP-MHP’nin tekçi iktidarının enkazı da halkın üzerine yıkılmıştır. Devletin, kamunun kaynakları ve imkânları böylesi zamanlarda insanların hizmetinde olmayacak da ne zaman hizmette olacak? İktidar ve yönettiği devlet kurumları, bu depremde müdahalede çok geç kaldılar. Bizler gözlerimizle gördük ama tüm ülke buna şahittir. Depremin ardından ben ve Pervin Buldan Eş Başkanım arkadaşım bölgeye gittik, Benim Antakya’da Samandağ ve çevre ilçelerde gördüğüm tablo gerçekten bütün bu söylediklerimizin az bile olduğunu ortaya koyuyor.  
 
DEPREM İNSANİ KRİZE DÖNÜŞTÜRMÜŞTÜR
 
Hiçbir yardım ve kurtarma ekibine depremin üzerinden 35 saat geçmişken rastlamadım. Oysa bu sürenin ne kadar önemli olduğunu herkes biliyor. Dolayısıyla bu gecikme ve kaos, organizasyonluk, beceriksizlik maalesef can kayıplarının büyük ölçüde artmasına yol açmıştır. İktidarın, devlet kurumlarının bu durumu, felaket boyutlarını büyüten başlıca faktördür. İktidar krizi yönetememiş, depremi bir insani krize ve trajediye dönüştürmüştür. Her felakette görüyoruz ki iktidara göre ilk kurtarılması gereken insan canı değil, kendilerinin bekası ve imajıdır. Bu rejimle, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adını verdikleri bu rejimle ‘yürütmenin hızlı karar alabildiği ve hareket edebildiği’ iddiasının da çökmüştür. Tek adam yönetimi çökmüştür. Bütün bunlar artık herkesin çıplak gözle gördüğü gerçeklerdir. İnsanlar enkaz altında canlarını ararken, iktidarın enkaz üstünde düşman arıyor olması da kayda geçmesi gereken büyük bir ayıptır. İktidar bir yandan enkaz üstünde düşman ararken öte yandan sivil müdahale ve dayanışmayı engellemeye çalışmış, kutuplaştırma ve nefreti körükleyen açıklamalar yapmıştır. Bu ülke bir deprem coğrafyasında yer alıyor. Bütün hazırlıkların, tedbirlerin ve afet yönetim planlarının bu bilimsel gerçeğe göre olması gerekirdi. 
 
AKP EN BÜYÜK İNŞAAT ŞİRKETİDİR
 
Ancak bilim insanlarını dinlemeyen, dikkate almayan, peş peşe imar aflarıyla depremin böyle büyük bir yıkıma yol açmasına davetiye çıkartan bir beton iktidarı iş başında. AKP bu ülkedeki en büyük inşaat şirketidir. Afetin de felaketin de baş sorumlusu, siyasi sorumlusu, hukuki sorumlusu, ahlaki sorumlusu bu iktidardır. Fail, tek tek bireylerde aranamaz ya da tek tek bireylere sorumluluk yüklenerek, bu tablo temize çekilemez. Elbette bireylerin de sorumlulukları göz ardı edilemez, müteahhitlerin bizatihi sorumlu olduğu konularda elbette soruşturma ve kovuşturmalar yürütülmelidir ki hukuk komisyonumuz bu konuda da ciddi bir çaba içerisindedir. Ama sorumluluk esas olarak siyasidir, bir sorumluluk silsilesi söz konusudur. Bu nedenle tek tek müteahhitleri öne çıkarıp, siyasi sorumlulukları gizleme çabalarında karşı da bütün hukuk örgütlerinin demokratik kuruluşların ve halkımızın uyanık olması gerekiyor. 
  
İMARI AFFI: ONBİNLERCE İNSANIN CAN VERDİ
 
İktidarın imar barışı dediği, kaçak yapılara aftır. İşte o imar affının bugünkü sonucu, binlerce binanın yıkılması, on binlerce insanın enkaz altında can vermesidir. Milyonlarca insanın da evsiz, barksız kalmasıdır. 1955-2002 yılları arasında 8 defa imar affı TBMM’nin gündemine gelmiş ve kanunlaşmıştır. AKP’nin iş başına geldiği 2002 yılından bugüne, 2023 yılına kadar, tam 9 defa imar affı yasaları çıkarılmıştır. 1955-2022 yılları arasındakinden daha fazla imar affını bu iktidar kendi 21 yıllık iktidar yönetimi döneminde kanunlaştırmıştır. Üstelik AKP iktidarı bu imar affına ‘imar barışı’ deyip, siyasi bir rant devşirme çabasından da geri durmamıştır. Söz konusu imar affı kanunlarından yararlanan yapı sayısı, 3 milyon civarındadır. Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de, 3 milyon yapının denetimsiz bir şekilde af kapsamına alınması, cinayetin açık bir şekilde kanunileşmesi anlamına geliyor.
 
21 YILDA NE YAPTI? 
 
İktidar kendi sorumluluğunu gizleyemez. Hiçbir şekilde gizleyemez. En büyük kurumsal müteahhit, tekrar ediyorum, iktidarın bizzat kendisidir. Ve başlıca fail bu çürük ve rantçı, beton iktidarıdır. Erdoğan Diyarbakır’da yaptığı açıklamada, 1 yıl süre istiyor, yeniden imar için. ‘21 yıldır ne yaptın?’ diye sormaz mı halk? 21 yılda yapamadığını bir yılda mı yapacaksın? Peki bir yılda yeniden imar sorununu çözün diyelim. Yitirdiğimiz canları nasıl geri getireceksiniz. Tarihimizin gördüğü ar damarı en çatlamış ittifak, karşımızdaki iktidar bloğudur. Siyasi sorumluluğunu tehditler savurarak üstünden atmak isteyen bu iktidar, zerre-i miskal ahlaki ve vicdani bir sorumluluk taşımadığını göstermiştir. Afede geç müdahale eden iktidar, deprem sonrasını yönetmekten acizdir. Özetle, devlet herhangi bir şekilde insanların yanında değildir, toplumun menfaatini gözetmemektedir. Onları ve acılarını görmemektedir. Kendi dar çıkarı için her şeyi algı yönetimi ile, tehditlerle halledebileceğini düşünmekte ve buna devam etmektedir. 
 
AFAD ÇALIŞMALARA İKİ GÜN SONRA BAŞLADI
 
Deprem bölgesine çürük bina yapan ve bunların arkasında duran bir iktidarın zaten afet yönetim planından söz etmek abes olurdu. Ortadaki plan rantı yönetme planıdır. Kriz yönetim planlarının olmadığının en somut göstergesi, AFAD’ın durumudur. AFAD’ın personel sayısı, gönüllüler hariç 5 bin 982’dir. Evet, 85 milyonu aşkın nüfusun acil yardım sorumluluğunu üstlenen AFAD’ın personel sayısı 5 bin 982! Yıkılan bina sayısından daha az bir AFAD personeliyle, afet yönetim planı yapılabilir mi? Sahada canla başla kurtarma çalışması yürüten AFAD personeli ve gönüllüleri elbette bu işin içinde tutulamaz. Onların çabaları her türlü takdirin üstündedir. AFAD personeli ve gönüllülerinin hakkını teslim etmek gerekiyor. Sorun yönetim zihniyetindedir, iktidarın politikalarındadır. Acil bir organizasyon ve koordinasyon kurumu olması gereken AFAD, liyakatsiz bir yönetimin beceriksizliği ve iş bilmezliği sonucu kurtarma çalışmalarına 2 günden daha uzun bir süre geçtikten sonra başlamıştır.
 
DİYANET’İN BÜTÇESİ AFAD’IN 4,5 KATI 
 
Bütçe tercihlerinde de doğal afet ve felakete karşı alınması gereken önlemler asla yer alınmıyor. AFAD’ın bütçesi, 4 trilyon TL’yi aşkın 2023 yılı bütçesi içerisinde ise sadece 8 milyar 75 milyon TL’dir. Genel bütçedeki payı ise yüzde 0,5’in altındadır. Hep kıyaslar yapılıyor, bunu çarpıcı olduğu için yapıyor, biz de aynı kıyası yapalım. Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi, AFAD’ın bütçesinin 4,5 katıdır. AFAD’ın başına liyakate aykırı olarak yapılan atamalar, bu çürümenin bir başka boyutunu oluşturuyor. Bu iktidar okulların depreme dayanıklı hale getirilmesi için bütçe ayrılması önergelerimizi de reddetmiştir. Bu deprem göstermiştir ki AKP-MHP yönetim anlayışının afet konusunda herhangi bir hazırlığı yoktur, afetlerin yıkıcı etkisini kat kat arttıran siyasi zihniyeti ve tercihleri vardır. 
 
DEPREM VERGİLERİNİ YANDAŞLARINA AKTARDILAR
 
1999 yılından bu yana toplanan deprem vergilerinin sadece adını değiştirdiler. Özel İletişim Vergisi adı altında her yıl on milyarlarca lira bütçeye gelir olarak kaydedildi. 1999 yılından bu yana toplanan deprem vergilerinin miktarı, yaklaşık 40 milyar dolardır. Bu meblağ ile felaketin yaşandığı iller 2 defa yeniden yıkılıp, depreme dayanıklı bir şekilde inşa edilebilirdi. Bu denli büyük bir meblağdan bahsediyoruz. Nerede bu deprem vergileri? Bir tane iktidar yetkilisi yoktur ki ‘bu paraları deprem önlemleri için kullandık’ diyebilsin. Diyemezler. Çünkü depremin etkisini azaltmak için kullanmadılar. Depreme karşı tedbir için kullanmadılar, yandaşlarına aktardılar. Kendi siyasi projeleri için kullandılar. Tüm bunlar da gösteriyor ki suç da fail de herkesin gözleri önündedir. 
 
YERİNDEN YÖNETİMİN ÖNEMİ 
 
Katı merkeziyetçi ve tekçi rejim her şeyi felç etmiştir. Sarayın izni olmadan bir vincin bile çalışamaz oluşu ve yetkililerin korkaklığı, acizliği vahameti gösteriyor. Özellikle ‘hızlı’ diye pazarlanan ve bütün yetkilerin bir kişide toplandığı bu sistemin sonuçlarını, maalesef tüm ülke olarak ağır bedeller ödeyerek yaşıyoruz. Yerelden uzak ve kopuk yönetim şekli, bürokratik engeller silsilesinden oluşan bir yapının aleni iflasıyla karşı karşıyayız. Saray’ın karar mekanizması, yani katı merkezi, hiyerarşik ve bürokratik bir yönetim yerine, yerel yönetimlerin yetki ve inisiyatif sahibi olduğu, yerinden yönetimin ne kadar değerli olduğu bu acı tecrübeyle bir kez daha ortaya çıktı. Çünkü yerellik ilkesi ve buna dayalı yerel demokrasi, bir yetkinin kamusal ihtiyaca en yakın birim tarafından kullanılmasını öngörür. 
 
TEKÇİ YÖNETİM KADEMEYİ FELCE UĞRATTI
 
Bugün dünyada yerel yönetimlerin güçlü olduğu yerler, afetlere de en hazırlıklı yerlerdir. Toplumsal ihtiyaçlara göre tedbir alınarak, afetlere hazırlık yapılarak, yerel yönetimler güçlendirilir. Yapılması gereken budur. Sadece yerel yönetimlerin güçlendirilmesi değil, demokratik kitle kurumlarının, emek ve meslek örgütlerinin de bizatihi burada yer alması gerekiyor. Bu da yerindelik ilkesinin bir gereğidir. Karar mekanizmalarının da pratik tedbirleri de en etkili ve hızlı şekilde ancak yerinden ve yerellik ilkesi ile sağlayabiliriz. Tekçi, merkeziyetçi yol ve yöntemlerle toplumun iyiliği, kamunun yararı için bir hizmet örgütlenmesi mümkün olmuyor. Tarih boyunca olmadı, şimdi de acı faturalarla maalesef yeniden ortaya çıktı. Bu deprem bize tam olarak göstermiştir ki merkeziyetçi yönetim her kurumu ve kademeyi felce uğratmıştır. Ayrıca sosyal devlet ilkesi de nasıl tahrip edilmiş, bu depremde bunu da gördük. Sosyal devlet ortadan kaldırılmış. Anayasada yazılı bir ilke olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor. 
 
İKTİDAR ‘SUSUN SADECE BİZ KONUŞALIM’ DİYOR
 
Ülkenin dört bir yanından insanlar yüreklerinde derin acı, tüm imkanlarıyla seferber olup yaraları sarmaya, elinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Böylece yok olan sosyal devletin yerine dayanışmacı toplum gerçeğini koyuyorlar. İktidarın en tepesinden en alt kademesine kadar, muhalefete, halka, bu doğal afettir, siyaset yapmayın diye parmak sallanıyor. En çirkin ahlak dışı siyaset budur. Ölseniz dahi susun, sadece biz konuşalım demek anlamına geliyor. İktidar bunu istiyor. Gerçekleri söylemeyin, bizim algı operasyonlarımız, gerçek dışı açıklamalarımıza razı olun demek istiyor iktidar. AKP genel başkanı, yöneticilerin basiretsizliği müteahhitlerin hırsızlığına denetimsizliğe çıkardıkları imar aflarına kadar kader planı diyerek, kendi sorumluluğunu örtmeye çalışıyor. Tedbirsizliği, yolsuzluğu, becerisizliği, kader diye sunamazsınız. Bunlar kader değil bunlar siyasi tercihlerdir burada da sorumluluk başka yere havale edilemez. Asıl sorumlular bu devleti yönetenlerdir. Buradan tekrar sesleniyor. İktidarın başı defter açtım diyor, hatırlatıyoruz asıl defteri Türkiye halkları açtı. Tüm bunların hesabını hukuki ve siyasi çerçevede soracağız. 
 
EN HIZLI HAREKET ETTİKLERİ ALAN YASAKÇILIK
 
Yaklaşık 100 yılda, neredeyse ortalama 10 yılda bir büyük bir deprem yaşandı bu ülkede. Çünkü Türkiye aktif deprem hattındadır. Peki tüm bunlar bilinmesine rağmen neden önlem yok? Neden bunları gören bir siyaset yok? Neden insanı ve toplumu yok sayan bir anlayışla hareket ediyorsunuz. Bunların cevabını biliyoruz, hesabını da Türkiye haklarıyla birlikte siyasi ve hukuki açıdan soracağız. Depremin ikinci günü iktidarın yaptığı icraat OHAL ilan etmekti. En hızlı hareket ettikleri alan, yasakçılık, baskı ve sindirme yöntemleridir. OHAL ilan ederek, kendi acizliklerini ve sorumluluklarını örtbas etme çabasına giriyorlar. Depremi bahane ederek, OHAL’i de arkasına alarak kolluk güçlerinin sınırsız yetki kullanmasının sağlamayı amaçlıyorlar. Bunun önüne geçmek zorundayız. Ortada bir suç varsa onun hukuki yollardan takip etmek gerekiyor. Kolluk kuvvetleri bir ‘ceza uygulayıcısı’ değildir. İşkence yapmak bir insanlık suçudur. Sebebi ne olursa olsun hiç kimse işkence yapamaz. Bu konuda yaşanan örnekler derhal takip altına alınmalı, bu yöntemlere işkenceye başvuran kolluk görevlileri hemen görevden el çektirilmeli. Bütün sorumlular hakkında gecikmeden soruşturma açılmalıdır. Kolluk güçlerinin bu tavrı toplumsal dayanışmayı kırmaya, gönüllüleri alandan uzaklaştırmaya dönük bir gözdağıdır. Bu gözdağının bir işe yaramayacağını halklarımız gösteriyor, gösterecektir. Hiç kimse bu kadar büyük insani bir felaket karşısında böylesine kötücül yöntemlerle hareket eden iktidara prim vermeyecektir boyun eğmeyecektir. Biz insani dayanışmayı büyütmeye kararlıyız, milyonlar da toplumsal birlikteliğin asıl insani dayanışmadan geçtiğinin farkındadır.
 
VİNÇ GÖNDERMEYENLERİN LİNÇE BAŞVURMASI 
 
Her türlü kışkırtmaya, ayrıştırma girişimine karşı herkes en üst düzeyde duyarlılık göstermelidir. Depremi fırsat bilen bazı çevreler adım adım göçmen ve mülteci düşmanlığını örmektedirler. Mültecilere ve göçmenlere karşı yapılan bireysel ve kitlesel saldırılardan ve linç girişimlerinden bu insanları hedef tahtasına koyanlar sorumludur. Vinç göndermeyen çevrelerin, vinçlerin gitmesin engelleyen odakların linçe başvurması ibretliktir. Bunu hiç kimse unutmasın, unutmayacaktır da. 
 
TÜM CEZAEVLERİNDE BASKI VE ŞİDDET 
 
Depremde bir başka sorun da cezaevlerinde yaşananlardır. Tüm gözler enkazlara çevrilmişken, cezaevlerinde baskı, şiddet artırılmıştır. Adalet Bakanlığı Hatay ve Maraş cezaevleriyle ilgili açıklama yapmış. Ancak sevk ve sürgünler, cezaevlerindeki hak ihlalleri konusunda uyarıcı olmaya devam ediyor. Biz de bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Malatya cezaevinde 3 mahkumun hayatını kaybetmesi iktidarın cezaevlerine dönük şiddeti artırdığının ve depremin perdelediği alanda hak ihlallerini artıracağının bir göstergesidir.
 
ÜNİVERSİTELERDE UZAKTAN EĞİTİM KARARI 
 
Öte yandan bu iktidar insanların hayatını kurtarma ve toplumsal yaşamın yeniden kurulmasını sağlama yönünde tedbirler alacakken, insanları daha çok mağdur edecek yöntemlere başvuruyor. Üniversitelerde uzaktan eğitim kararı bunlardan biridir. Bilim karşıtlığının bir göstergesi olması bir yana bunun sonuçları da vahimdir. Üniversitelerde uzaktan eğitime geçme kararı alındı, yüzbinlerce öğrenci eğitimden uzak tutuldu oysa depremzedelere barınma için sunulabilecek çok daha başka imkanlar var. Mesela Cumhurbaşkanlığı ve Meclis başta olmak üzere bütün kamu kurumlarının misafirhaneleri ve sosyal tesisleri hemen kullanıma açılmalıdır. Yıkımın bedeli uzaktan eğitim kararıyla üniversite öğrencilerine ödettirilemez. Bu karar derhal geri alınmalıdır.
 
MUHALEFETİN BİRLİKTE HAREKET ETMESİ ÖNEMLİDİR
 
Bütün muhalefet güçlerini, tüm toplumsal kesimleri, iktidarın kutuplaştıran diline, davranışlarına karşı dikkatli olmak, toplumu birlikte savunan, bir avuç insanın gözünü diktiği yaşamımızı hep beraber kurtarmalıyız. Hepimiz bu alanda sorumluyuz. Bütün bu kötülük pratiklerine ve kötücül politikalara karşı muhalefetin ve duyarlı tüm çevrelerin birlikte hareket etmesi çok önemlidir. Özellikle demokrasi güçlerinin hızla her alanda koordine olarak, bu felaketin acılarını azaltma ve yaraları sarma konusunda sorumluluğu var. Bu dayanışma eğer gerçekten güçlü bir şekilde örülürse ki biz örülebileceğine inanıyoruz, geleceğimizi de bu anlayış üzerine inşa etmenin yolunu açacaktır. İnsan merkezli, kamuyu esas alan, yerel demokrasiye dayanan bir sistem inşası için de bu dayanışma bizlerin yolunu açmaktadır. 
 
BÜTÜN İMKANLARI DEĞERLENDİRME ZAMANI 
 
İktidarın en büyük derdi, toplumu ve siyaseti kendi arkalarına dizememiş olmasıdır. Farklı mahallelerin birbirleriyle buluşup dayanışmasından ödleri korkuyorlar. Bölüp kamplaştırmaya, kutuplaştırmaya ve farklılıkları birbirinden uzak tutup düşmanlaştırmaya odaklı siyasetleri, gösterilen dayanışma ile çöküyor. Birbirine en zıt kesimler dahi ortak bir hedef için bir araya geliyor. İşte bizi kurtaracak olan da gelecekte felaketleri önceleyecek olan da bu dayanışmadır. İktidarı da en çok ürküten de budur! İktidarın deprem sonrası başvurduğu yöntemleri sıralamak gerekmiyor, hepimiz bunun farkındayız. İlk etapta interneti kestiler. Bunun can kayıplarını nasıl arttıracağı herkes görürken, iktidar tepki ve öfkeyi önlemek için ölümcül yönteme başvurmuştur. Bu kötülük anlayışıdır. Sadece kendini düşünmektir. İnsanları ve hayatları düşünmekten uzak bir anlayıştır. RTÜK eliyle her gün medyayı tehdit ediyorlar, amaçları belli. Amaçları halkın tepkisini ve dayanışmasını gizlemek, görünmez kılmaktır. Ama bunlara karşı da bizlerin alabileceği tedbirler, yapabileceği çok şey vardır. Şimdi bütün imkanları depremin yıkımlarını onarmak için seferber etme ve geleceği kurmak için değerlendirme zamanıdır. 
 
SINIR KAPILARI DERHAL AÇILMALI
 
Depremin etkili olduğu merkezlerden biri Suriye’dir. Özellikle Afrin, Halep, Lazkiye, İdlib doğrudan yıkımdan etkilenen bölgeler. Yaklaşık 4 bine yakın insanın hayatını kaybettiği kaydedildi. Bu bölgede yaşanan savaş, çete gruplarının işgal pozisyonundan dolayı deprem sonrasında hayatta kalma mücadelesi, özellikle bazı bölgelerde ne yazık ki çok ağır şartlarda gerçekleşiyor. Hatta bizdeki vahim tablodan da daha vahim bir durum ortaya çıkıyor. Daha önce yardımlar Türkiye Cilvegöz Sınır Kapısı üzerinden giderken, depremden dolayı yollarda yaşanan yıkım sebebiyle BM ilk gün yardımları durdurduğunu açıkladı. Sonrasında birçok ülke Türkiye’nin sınır kapılarını insani yardımların hızlı ulaşması için açma çağrısında bulundu. Bildiğimiz gibi Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile bulunan bütün sınır kapıları kapalı durumdadır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 10 Şubat’ta yaptığı açıklamada, depremden kaynaklı 5,3 milyon Suriyelinin evsiz kaldığını duyurdu. Bu bağlamda Suriye’ye kesintisiz yardım ulaştırılması hayati önem taşıyor. Uluslararası yardım kuruluşları, yardım yapılmasının önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyorlar. Ciddi insani dramının yaşandığı deprem krizinde sınır kapılarının derhal açılması gerekiyor. Bütün sınır kapıları hemen açılmalıdır. Özellikle Kobanê’ye açılan Mürşitpınar Sınır Kapısının da insani yardım için açılması gerektiğini bir kez daha belirtelim.”
 
KCK’NİN EYLEMSİZLİK KARARI 
 
Kürdistan Topluluklar Birliği’nin (KCK) deprem sonrası aldığı eylemsizlik kararını hatırlatan Sancar, şu çağrıda bulundu: “Bu ve benzeri kararlar, önemlidir. Bir yandan yoğun bir savaşın sürdüğü ve tüm gelirlerin savaşa aktarıldığı bir ortamda, çatışmaların durmasına zemin hazırlayacak böyle bir karar önemlidir. Dayanışma felaketten doğmuş olsa bile, yeni imkanların yeni yolların kapısını açar. Bir kez daha bu vesileyle diyalog ve müzakerenin değerine vurgu yapmak istiyoruz. Devletin de iktidarın da savaş ve güvenlikçi politikaları bu dönemde bitirilmelidir. Bunu da önümüzdeki dönem için önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz” dedi. 
 
Sancar, yarın Meletî ve Semsûr’da olacağını, 15 Şubat’ta ise Eş Genel Başkan Pervin Buldan ile birlikte Amed’te Kriz Koordinasyon Merkezi’nde bir araya geleceklerini belirterek, “Bizi yaşatacak olan dayanışmadır. Beraberliğimizdir, bunu da bir kez daha hatırlatmayı gerekli görüyorum” ifadelerinde bulundu.

Diğer başlıklar

22:03 Fidan, Güler ve Kalın’ın Şam ziyareti sonrası saldırılar başladı
21:34 Çatışmalar şiddetlendi: Geçiş Hükümeti bir kadını katletti YENİLENDİ
20:58 Okuma salonuna Sırrı Süreyya Önder ismi verilecek
20:51 Amedspor taraftarlarına ırkçı saldırı
20:01 Kurtulmuş 'rapor' için grubu bulunmayan komisyon üyeleriyle bir araya gelecek
19:42 İsrail cezaevlerinde Filistinli kadın tutsaklara şiddet
19:29 Uşak'ta midibüs devrildi: 5 kişi yaralı
19:08 MESEM protestosu: 91 çocuk çalışırken hayatını kaybetti
18:50 Danimarka'dan Trump'ın Grönland ısrarına tepki
18:29 Komisyon çalışma süresini uzatmak için toplanacak
18:01 Seyit Aslan: Yeni bir sürecin kapısı aralanacak
Pervin Buldan: Yasal düzenlemeye ihtiyaç var
17:49 Rapor yazım ekibi toplantısı bitti: Komisyonun süresi uzatılacak
17:43 19 Aralık’ta koğuşları basılan kadın tutsaklarla görüşüldü
17:38 Halep’te iç güvenlik güçlerine saldırı
17:14 DEM Parti'den 'komünal' önerisi
17:13 Gayrettepe’deki gece kulübü yangını davası ertelendi
17:12 Trabzon'da Agirîli aile hakkında ırkçı paylaşımlar
17:11 Depremzedelerin nöbeti ikinci gününde devam ediyor
16:57 Hakan Fidan Şam’da: Gündemi yine Kürtler
16:21 Kurtuluşmuş ‘rapor’ yazım ekibi görüşmesi başladı
16:14 DEM Parti İmralı Heyeti ile EMEP görüşmesi başladı
15:44 Siyasetçi Sadak’ın hayati riski sürüyor: Tek talebi sürecin başarıya ulaşması
15:34 Gazeteci Aykol'un durumu stabil
15:13 Leyla Zana'ya yönelik saldırılar Mersin'de protesto edildi
15:06 İstanbul'da bir kişi yaşamına son verdi
14:57 Gazeteciler, meslektaşları Nazım Daştan'ı ve Cihan Bilgi'ni andı
13:39 ÖHD'den Leyla Zana'ya yönelik saldırılara suç duyurusu
13:23 Özel: Türkiye ve Suriye’de barışın hakim olmasını istiyoruz
Sancar: Siyasal ve toplumsal mutabakat hayati önemde
13:21 Alevilerden Roboskî'ye ziyaret: Acımız bir
12:16 'Umut ve Özgürlük' mitinginin konuşmacıları belli oldu
12:08 DEM Parti İmralı Heyeti ile Özel görüşmesi başladı
12:05 Noel Bayramı'nın resmi tatil ilan edilmesi için Meclis'e teklif
11:45 Depremzedeler: 27'nci madde iptal edilene kadar mücadele edeceğiz
10:48 'Burak Ercan cezalandırılsaydı, 23 öğrenci istismar edilmezdi'
10:16 'Rapor beklentileri karşılamıyor, yasa sürecinde konsensüs sağlanmalı'
09:35 İşkenceyi inkar eden bakanlığa görüntülerle yanıt: Failleri korumaktan vazgeçin
09:24 DAİŞ sonrası Rakka: Komünlerle küllerinden doğdu, çok dilli hizmet başladı
09:19 Amedspor'dan Leyla Zana kararı: Iğdırspor maçı kadınlara ücretsiz olacak
09:11 Riha'da 21 ayda bin 260 kadın şiddet gördü, 859 çocuk istismar edildi
09:10 AİHM’in Türkiye’yi ‘işkenceden’ mahkum ettiği dosya kapatıldı
09:09 Hukukçu Şahin: Barış istiyorsanız umut hakkını sağlamak zorundasınız
09:04 Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu 2025’e yön verdi
09:02 Av. Nevraz Sığın: Gayemiz dijital şiddetin TCK'de yer alması
09:00 22 ARALIK GÜNDEMİ
08:24 Depremzedelerin 'tahliye nöbeti' gece boyunca devam etti
21/12/2025
23:38 İmralı Heyeti 23 Aralık'ta Kurtulmuş ve Tunç ile görüşecek
23:16 2026 bütçe teklifi Meclis'ten geçti
23:08 Meclis’te yumruklu kavga
22:15 QSD, yakaladığı DAİŞ'linin itiraflarını paylaştı
22:06 Meclis'te ikinci taciz soruşturması
21:22 Güney Afrika'da silahlı saldırı: 9 kişi yaşamını yitirdi
21:14 Maç karşılaşmasında Leyla Zana’ya destek mesajı
19:48 Amed ve Wan'da Şeva Yelda etkinliği
19:38 TTGA'ya Kürdistan kentlerinden Deniz Güler seçildi
19:15 HPG'li Kartal'ın taziyesine ziyaret
19:10 Ordu’da 'kuş cenneti' mücadelesi sürüyor
19:01 Kürt Sosyal Bilimleri Araştırma Derneği kongresini gerçekleştirdi
18:57 DEM Parti Kadın Meclisi: Çocuklar için mücadele edeceğiz
18:35 Kürtleri reddeden CHP’li Dikbayır’a yanıt: Vardık, varız ve var olacağız
18:07 Kürt sorununu inkar eden Gül'e yanıt: İsmi doğru koyarsanız çözüm de doğru olur
17:57 DİTAM’ın yeni yönetimi belirlendi
17:53 Abdullah Öcalan’dan mesaj: Gerçek anma mücadeleyi ileriye taşımaktır
17:27 4 Ocak mitingine çağrı: Gelin Önderliğimizi özgürleştirelim
17:10 Sağlık Çalıştayı: Sağlık anlayışı komün perspektifiyle inşa edilmeli
17:06 Bütçe protestosu: İnsanca yaşamak istiyoruz
17:01 Dindar: Wan’ın yüzde 84’ünde doğalgaz altyapısı yok
16:53 Xwebûn 6'ıncı yılında: Kürt basını her zamankinden daha güçlü
16:38 Ege İşçi Birliği: Demokratik hak ve özgürlükler için mücadele
16:28 'Devleti barışa zorlamak için yan yana gelmek zorundayız'
16:27 Gazeteci Aykol’un sağlık durumunu ciddiyetini koruyor
15:52 Temelli: Barış için ek bütçe yapılması gerekiyor
15:29 Elazığ Cezaevi'nde süreç karşıtlığı: Her olumlu adımdan sonra işkenceli yanıt
15:28 Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi’nden 19 Aralık katliamı açıklaması
15:20 Tülay Hatimoğulları: Barışı, bu topraklarda mutlaka tesis edeceğiz
15:13 Depremzede aileler Ankara’da adalet nöbeti başlattı
14:50 'Sürecin hukuki gerekliliği iktidar ve devletin ortak sorumluluğundadır'
14:45 YJA-Star’lı Zilan Yılmaz’ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:27 Bütçe görüşmelerinde son gün
14:22 HPG'li Işık için verilen mevlide kitlesel katılım
14:15 Cûdî'de 'Umut tohumları' ekildi: Barış doğa ile olur
12:56 İmralı Heyeti, CHP ve EMEP'le yarın görüşecek
11:51 YÖK’ten üniversitede eğitimi üç yıla indirme açıklaması
10:51 Bakırköy Kadın Cezaevi'nde siyasi tutsaklara 'askeri' baskın
09:58 İkisi sarı kodlu 11 kent için sağanak yağış uyarısı
09:24 Siyasi ve hukuki adımın beklendiği süreç içerisinde ne oldu, kim ne dedi?
09:23 Jin dergi 'Yüzleşme' manşetiyle yayında
09:18 Paris’teki 23 Aralık anması için yoğun hazırlık
09:15 Ortadoğu savaşlarının nedeni yol haritaları mı?
09:10 Bu mağazada para geçmiyor: Amaç komün toplumu hatırlatmak
09:06 'Rojin Kabaiş Kadın Öyküleri' yarışması düzenlenecek: Son başvuru 31 Ocak
09:04 Sınırda yasaklı bir ilçe: Haritada var yaşamda yok!
09:01 İskandinav ülkeleri: Adem-i merkeziyetçilik, mali bağımsızlık
09:00 21 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:27 DEM Partili Demir yaşamını yitirdi
20/12/2025
23:24 Gaxand gecesi: Komünal yaşamı sürdürüyoruz
22:56 ‘Süreç karşıtlarının arkasında norm dışı devlet güçleri var’
22:42 Îdir'da su uyarısı
21:51 ‘Alternatif ekonomi programı’ sempozyumu
21:36 Wan’da Şeva Yelda etkinliği
21:29 Meletî’de iş cinayeti
21:20 MİT Başkanı Hamas heyetiyle görüştü
20:51 Hedef gösterilen düğün kameramanı gözaltına alındı
20:43 Semsûr’da bir kadın katledildi
20:12 Brezilya Devlet Başkanı’ndan ABD’nin müdahalelerine karşı uyarı
20:06 Kürt Dil Enstitüsü yeni yönetimini belirledi
20:04 Taciz faili Serdal Ös tutuklandı
19:41 Çıplak arama dayatması için AYM’ye başvuru
19:10 Pirsûs katliamında yitirilenler anıldı
19:03 Arkaş’tan 4 Ocak çağrısı: Kürt halkı Önderliğini özgürleştirecek
18:38 Saran adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı
18:37 Paris’teki anma programı açıklandı
18:23 Gazze’deki can kaybı artıyor
18:06 Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle imza kampanyası
17:53 İmralı Heyeti ile TİP görüşmesi: Barış demokrasi ve özgürlüğün ön şartıdır
17:44 Sema Dalçiçek ve İnci Sümbül anıldı
17:36 Gültan Kışanak: Sözümüzü güçlü kılıp sürecin rotasını çevirebiliriz
17:27 'Geleceksizlik yaşamı cehenneme çevirdi'
17:25 Erdoğan’dan savaş sanayisine yatırıma ‘barış’ kılıfı
17:22 Alevilere yönelik asimilasyon tartışıldı
17:20 Sağlık Çalıştayı’nda komün örgütlemenin önemine değinildi
16:38 Talabani: Irak'ta güçlü bir hükümet inşa edilmeli
16:35 Gençlik ve Spor Bakanı’ndan Leyla Zana açıklaması: Hukuki süreç başlatıldı
16:28 Koma Amed İstanbul konseri kaymakamlık tarafından yasaklandı
16:24 İmralı Heyeti ile TİP görüşmesi başladı
15:49 ‘Umut ve Özgürlük’ mitingine TJA’dan çağrı: Özgür önderlikle buluşma zamanı
15:37 İmralı Heyeti ile AKP ile görüştü: Barış hukuksuz olmaz
15:33 'Adil, eşit demokratik bütçe istiyoruz'
15:22 Kürtlere hakaret eden akademisyen serbest bırakıldı
15:18 DAD’ın yeni eş genel başkanları belli oldu
15:11 Gazeteci Aykol’un durumu stabil
15:08 On günde 3 İHA düştü
15:01 Gazeteci Cihan Berk’in tutuklanması protesto edildi
14:57 Üç kentte hasta tutsaklar için eylem
14:47 Sandıktan 2026 bütçesine ‘hayır’ çıktı
14:45 Mereş Katliamı anması: Yüzleşme olmadan barış olmaz
14:35 KHK eylemi 151’inci haftasında: Hukuksuzluğu sonlandırın
14:33 Leyla Zana'ya saldırı protesto edildi - YENİLENDİ
14:29 İmralı heyeti ve AKP heyeti görüşmesi başladı
14:26 Mazlum Ebdî: 2026’da önemli başarılara imza atacağız
13:33 KESK'ten Meclis'e çağrı: Bütçeye onay vermeyin
13:30 Karabey kardeşler, Haran ve Bahçeci için adalet talebi
13:05 Cumartesi Anneleri 31 yıl önce kaybettirilen Aydoğan’ın akıbetini sordu
12:54 HPG’li Sedat Işık anıldı
12:16 Suriye ‘adına’ konuşan Savunma Bakanı Güler, QSD’yi tehdit etti
11:10 ABD, Suriye'de DAİŞ’e ait 70’i aşkın hedefi vurdu: Operasyon kritik önemde
10:56 Cizîr'de serbest bırakılan taciz faili tekrar gözaltına alındı
10:55 Fenerbahçe Başkanı Saran uyuşturucu soruşturmasında ifade verecek
10:37 İngiltere’den Şara’nın komutan ve tümenlerine yaptırım
10:29 Deklarasyon: Kentleri kadınların barış ısrarıyla yeniden kuracağız
10:11 Xwebûn 6 yaşında: Kürtçe gazeteyi her koşulda halka ulaştıracağız