MEREŞ - Deprem sonrası ortaya çıkan dayanışmanın daha büyük bir örgütlülüğe dönüşmesi gerektiğinin altını çizen HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Kötücül planlara engel olmazsak, şehirlerin kültürleri de şehirlerin nüfus yapısı da ciddi biçimde değişime uğrayabilir” uyarısında bulundu. 

 

Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler, 11 kentte büyük yıkıma neden oldu. Depremden saatler sonra Kriz Koordinasyon Merkezi kurarak, sahada çalışmalara başlayan Halkların Demokratik Partisi (HDP), her kentte kurduğu masalarda bir yandan dayanışma ağını örüyor, diğer yandan en ücra köylere dahi yardım ulaştırıyor. Tüm kurulları, il ve ilçe örgütleri, yönetimde olduğu belediyelerle deprem sahasında halkın yaralarını sarmaya çalışan HDP, karşılaştığı engellemelere rağmen yüzbinlerce depremzedeye destek eli uzattı. 

 

Eş Genel Başkan Pervin Buldan ile birlikte kent kent, ilçe ilçe depremzedeleri ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, son olarak depremin merkez üssü Mereş’te ziyaretlerde bulundu. Depremzedelerle buluşan Sancar, son gelişmeleri yerinde inceledi, eksiklikleri depremzedelerden dinledi. 

 

Ziyaret ve temaslarının ardından Sancar, Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu. 

 

'YIKIMIN TEMELİNDE İKTİDAR VAR'

 

Deprem bölgesindeki izlenimlerini aktaran Sancar, tüm kentlerde büyük bir yıkımla karşı karşıya olduklarını ve kayıpların çok fazla olduğuna dikkat çekti. İnsanların ihtiyaçlarının halen karşılanmadığını belirten Sancar, “Yıkımın temel nedeninin bu iktidarın rant politikaları olduğu herkes tarafından görülüyor. İktidar bunu istediği kadar gizlesin, insanlar hayatın içinde hakikati bizzat yaşadıkları için her şeyi görüyor, biliyor. Bu kadar yolsuzluk, denetimsizlik, rant üzerine kurulmuş büyük bir politika var. Büyük bir rant işliyor yıllardır. Dolayısıyla yıkımın temelinde, yıkımın bu kadar büyük olmasının temelinde iktidarın politikaları yatıyor” dedi.

 

RANT, YOLSUZLUK VE RÜŞVET TABLOSU

 

Arama kurtarma çalışmalarının gecikmeli başlamasının can kayıplarında büyük artışa neden olduğuna işaret eden Sancar, “Can kayıplarının bu kadar fazla olmasının en önemli nedeni, acil kurtarma ve yardım hizmetlerinin çok geç gelmiş olmasıdır. İlk 72 saat can kurtarmak açısından çok kritiktir. Deprem ülkesi olan Türkiye’de, 1999’dan sonra herkes bunları çok iyi biliyor. İlk 72 saatte can kurtarma adına yapılan çalışmalar neredeyse hiç yoktu ya da çok çok azdı. Dolayısıyla can kayıplarının fazla olması, büyük ölçüde buna bağlı. Eğer arama kurtarma çalışmaları doğru koordine edilseydi, hızlı işleseydi, bütün kamu imkanları seferber edilseydi ve diğer bütün gönüllüler hızla bölgeye aktarılsaydı, bu kadar can kaybı olmayacaktı. Bunların hiçbiri yapılmadı. Her yerde gördüğümüz manzara aynı. Bu, rant politikalarının, yolsuzluk ve rüşvet üzerine kurulmuş olan sistemin yarattığı yıkımdır. Tablonun özeti budur. Rant, sömürü, talan ve yolsuzluk üzerine kurulmuş bir sistem, böylece halkın üzerine yıkılmış oldu” diye belirtti.

 

GÖÇERTİLME VE İNSANSIZLAŞTIRILMA

 

Zorla göçertilme ve bölgenin insansızlaştırılması politikasına karşı yapılacak çalışmaların gelecek için önemine vurgu yapan Sancar, “Önümüzdeki en önemli sorunlardan birinin bu olacağı anlaşılıyor. İnsanlar ilk etapta barınabilecekleri bir yer ararlar ve isterler. Ancak bunun sürekli olmayacağı da görülüyor. Pek çok insan yaşadığı şehirleri terk etmek durumunda kaldı. Terk etmek istemese de gitmek zorunda kaldı. Bunun önemli sonuçları olacak. Eğer bunu takip etmezsek ve bu konuda kötücül planlar devreye sokmak isteyenlere engel olmazsak, şehirlerin kültürleri de şehirlerin nüfus yapısı da ciddi biçimde değişime uğrayabilir. Şehirleri inşa etmek sadece inşaat değildir. Sadece inşaat yapmakla olmaz. Şehirleri inşa etmek, onları geçmişleriyle, kültürleriyle var etmek demektir. Bu iş ise devlete, iktidara bırakılmaz” ifadelerini kullandı. 

 

'ÖRGÜTLÜLÜĞE İHTİYAÇ VAR'

 

Madalyonun bir tarafında acı ve yıkım; diğer tarafında ise dayanışma olduğunu belirten Sancar, şöyle devam etti: “Gezdiğimiz bütün şehirlerde bizzat gördüm. Zaten pek çok bilgi geliyor bize. Dayanışma çok büyük ve son derece önemli ancak dayanışmayı daha da büyütmek gerekiyor. Çünkü yapılacak işler çok fazla. Talan politikaları büyük bir yıkım getirdi. Şimdi de yıkımdan talan ve rant üretme planlarının devreye sokulmakta olduğunu görüyoruz. Yıkım, talanın sonucuydu. Şimdi yıkımdan da talan ve rant elde etme planları ve çalışmaları göze çarpıyor. Bunları önlemek için büyük bir dayanışma ağına ihtiyaç var. Dayanışma merkezlerini gördük, farklı çevrelerin çok büyük bir emek ve özveriyle çalıştıklarını da gördük. Ama Türkiye çapında bütün bu dayanışma merkezlerini ve çalışmalarını koordine edecek daha büyük bir örgütlülüğe ihtiyaç var. İlk andan itibaren partimizin bütün birimleri sahadaydı. Bölgelere ilk ulaşan kesim gençlerimiz oldu. Emek var, çok büyük bir özveri, büyük bir istek ve dayanışma faaliyetleri yürütüyor, fakat bundan sonra yıkımdan rant ve talan üretme, şehirlerin yeniden yapılanması ve inşası konusunda çalışmaları izleme ve yönlendirme konusunda daha fazla çabaya ihtiyaç var.”

 

MA / Adnan Bilen - Yüsra Batıhan