AMED - Amed’te 15'i tutuklu 18 gazetecinin iddianamesinde yer alan gizli tanık "CV23TY45UP78"in, HDP'nin hazine yardımlarına bloke konulması kararı öncesi dinlendiği ve dosyada delil olarak gösterildiği öğrenildi.
Diyarbakır'da 8 Haziran 2022'de gözaltına alındıktan 8 gün sonra çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan gazeteciler Abdurrahman Öncü, Aziz Oruç, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Lezgin Akdeniz, Mazlum Güler, Mehmet Ali Ertaş, Neşe Toprak, Ömer Çelik, Ramazan Geciken, Remziye Temel, Serdar Altan, Suat Doğuhan, Zeynel Abidin Bulut ve Mehmet Şahin ile serbest bırakılan Kadir Bayram, Esmer Tunç ve Mehmet Yalçin hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi. İlk duruşma Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'den 11 Temmuz'da görülecek. Gazetecilere "örgüt üyesi olmak" suçlaması yöneltilen iddianamede, gizli tanık olarak gösterilen "CV23TY45UP78"in beyanlarının Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) hazine yardımlarına bloke konulmasına dair kararda "delil" olarak gösterildiği öğrenildi.
GİZLİ TANIĞIN ÇELİŞKİLİ BEYANLARI
Söz konusu gizli tanık, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin ve Adalet Bakanlığının istemiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 21 Aralık 2022'de dinlendi. Gazetecilere yönelik ifadesinin ardından dinlenen gizli tanığın beyanları, hazine yardımına bloke konulması kararında delil olarak yer aldı. Gizli tanık, HDP'nin, "PKK Basın Komitesi"ne bağlı olduğunu öne sürdüğü gazetecilerin çalıştığı kurumlara mali yardımda bulunduğunu iddia etti. Aynı gizli tanığın gazeteciler hakkında hazırlanan dosyadaki beyanlarında, gazetecilerin çalıştığı kurumların örgüt tarafından finanse edildiği savunması ise dikkati çekti.
'HUKUK DIŞI MANTIK YÜRÜTÜLMÜŞ'
Gazetecilerin avukatı Resul Tamur, iddianameyi ve gizli tanık beyanlarını değerlendirdi. "10 aylık tutukluluk süresinin ardından hazırlanan iddianamenin Kürt basınına yönelik politik amaçlarla hazırlanmış bir iddianame" olduğunu ifade eden Temur, "Bu iddianamenin hukuki temeli ve karşılığı bulunmamaktadır" diye belirtti. Yargılanan gazetecilerin çalıştığı platformlardan kaynaklı yargılandığını vurgulayan Temur, dosyada 2 açık tanık bir de gizli tanık olmak üzere 3 tanığın bulunduğuna söyledi. Temur, "Açık tanıklar birer gün arayla dinleniyor ve aynı cümleleri kuruyorlar. Bu 2 tanık da yaşlı ve Türkçe diline hâkim olmayan tanıklar olup beyanlarının kendilerine ait olmadığına inanıyorum. Gizli tanığı ise doğrudan HDP'nin hazine yardımını kesmek amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığının talepleri ile dinlemiştir. 3 tanığın ifadesi bile yasa dışı bir fiil ortaya koyamamış, bu sebeple her gazetecinin her programdan ve hatta her türlü talimattan ortak olarak sorumlu olduğu şeklinde hukuk dışı mantık yürütülmüştür" diye konuştu.
'YASA DIŞI YOLLARLA ERİŞİM SAĞLANDI'
Gazetecilere yönelik operasyon sırasında yapım şirketlerine de baskın yapıldığını ve 32 gün "aramanın" sürdüğünü anımsatan Temur, "arama" diye gazetecilerin programlarını yayınlayan ve yurtdışında yayın yapan yayıncı kuruluşların serverlerine girildiğini belirtti. Temur, bu duruma dair şunları söyledi: "Operasyonun yapıldığı gün itibari ile prodüksiyon şirketlerinde yapılan aramalarda hiç kimse eşlik edememiştir. 30 günlük aramalar sonucunda milyonlarca megabayt görüntü elde ettiklerini ve çözümünün uzun sürdüğünü bu sebeple iddianameyi hazırlayamadıklarını söylemişlerdi. Oysa iddianameyle birlikte 30 günlük sürede şirketlerde arama yapmadıklarını, şirket bilgisayarlarından yurt dışında yayın yapan Sterk ve Medya TV kanallarının serverlarına yasa dışı biçimde erişim sağlayıp, bu TV'lerin bilgisayarlarından bilgi ve belge çektiklerini iddia etmektedirler. Tabii bu erişim ile elde edilen bilgi ve belgelerin gerçek olup olmadığını bilmiyoruz. Gerçek bile olsa bu dosya ve dosya kapsamında yargılanan gazetecilerin dahili olmadıkları tartışmalara ait yazılar olarak değerlendirilmeli."
'GAZETECİLER SERBEST BIRAKILMALI'
Yurtdışındaki serverlere girilerek elde edilen delillerin "yasak deliller" kapsamında olduğunu kaydeden Temur, şöyle devam etti: "Yapılan işlem izinsiz olarak veri ve bilgileri ele geçirme biçiminde geliştiği için muhtemelen yurtdışı serverlarının bulunduğu ülkelerin yasaları açısından da suç oluşturduğu inancındayız. Yasa dışı elde edilen deliller, iddianame kapsamında sanki şirketlerde ele geçirilmiş gibi bir görüntü çizilmiş ve bu manipülasyon ile gazetecilerin cezalandırılması talep edilmektedir. Yasa dışı elde edilen deliller ile gazetecilerin programlarında kullandığı dil ve editöryal tercihleri yan yana konulmak suretiyle basın faaliyetleri manipüle edilmektedir. Yasa dışı fiilin bulunmadığı anlaşıldığından gazetecilerin serbest bırakılması gerekmektedir."