HABER MERKEZİ - Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’de demokrasinin gelişmeyeceğini belirten PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, seçimlere ilişkin, “Herkes çalışmalı, ulusal bir duruş sergilemeli ve Kürt karşıtlığına karşı tavır sahibi olmalı” dedi.
Türkiye’de 14 Mayıs’ta gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere 25 gün kalırken, Stêrk TV’nin programına katılan PKK Merkez Komitesi Üyesi Murat Karayılan, seçimler ve Türkiye’nin saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kürt halkının, demokratik çevrelerin, Kurdistani ve Türkiyeli ittifak güçlerinin çalışması gerektiğini vurgulayan Karayılan, seçim çalışmalarının önemine dikkat çekti.
İMRALI TECRİDİ
İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecride işaret eden Karayılan, “Komplocu hegemonik güçler ve Türk devleti, Önder Apo’nun fikirlerinden ve düşüncelerinin duyulmasından çok korkuyor. Bunun için o kadar çağrı yapılmasına, yürüyüşler gerçekleştirilmesine rağmen İmralı’daki izolasyon, tecrit ve psikolojik işkence sisteminde hiçbir gevşeme yapmıyorlar. Zaten CPT de bunun önüne perde çekiyor ve meşrulaştırıyor” diye konuştu.
‘PARADİGMA EVRENSELLEŞTİ’
Karayılan, Öcalan’ın düşünce sisteminin evrensel bir paradigma haline geldiğini ifade ederek, “Kurdistan’dan çıkmış bir kişinin üretmiş olduğu fikirlerin bu biçimde dünya çapında bilim insanları tarafından tartışılması ve kabul görmesi, her şeyden önce Önder Apo’nun öğrencileri ve yoldaşları olarak bizler, tüm halkımız ve hatta tüm Ortadoğu halkları için bir gurur kaynağıdır. Kürt Halk Önderi’nin dünyanın sorunlarına dönük geliştirdiği düşüncelerinin küresel çapta bir umut oluşturması bizler için gerçekten büyük bir gurur. Önder Apo’nun demokratik modernite temelindeki paradigması ve demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğüne dayalı devrim hakkındaki fikirleri yerkürede bir umut oluşturuyor” dedi.
ZAP’TA GELİŞEN SAVAŞ
Zap endeksli gelişen savaşın bir yılını doldurduğunu hatırlatan Karayılan, bölgede savaşın hala devam ettiğine işaret ederek, eylemsizlik kararına rağmen her gün Zap’ın doğusundaki Çemço, Sîda alanları ile Zap’ın batısındaki FM Tepesi hattına dönük sürekli saldırı olduğunu söyledi. Karayılan, “İşte tüm bunlar Türk ordusunun yenilgisinin göstergesidir. Kendisine ‘NATO’nun ikinci büyük gücüyüm’ diyen bir ordu, elinde çağın en gelişkin silahları olmasına rağmen ve yine taktik nükleer bomba ile kimyasal gibi yasaklı silahlar kullanmasına, yine arkasında NATO Gladiosu ile kimi Güneyli güçlerin desteği olmasına rağmen Türk devleti gerillayı buralardan çıkaramamıştır. Tabi bunların hepsi sadece bu son bir yılda olmamıştır. Son bir yıldır aralıksız bir biçimde aynı mevzilerde savaş devam etmektedir. Yoksa esasında, bilindiği gibi bu savaş 2021’de başladı. Yani Türk devleti, iki yıldır Zap, Avaşîn ve Metîna’yı işgal etmek istiyor ama işgal edemiyor” diye konuştu.
‘KARA BİR DÖNEM BAŞLAYACAKTI’
Bölgedeki direnişin önemine dikkat çeken Karayılan, Kürt halkının tüm kazanımlarına el konulmak istendiğini belirterek, “Bu direniş olmasaydı, bölge halkları da Yeni Osmanlı zihniyetiyle tehlikeli ve karanlık bir döneme girecekti. Direniş, bunların önünü aldı” dedi.
‘ERDOĞAN YALAN SÖYLÜYOR’
Tayyip Erdoğan’ın bundan birkaç gün önce Amed’de dile getirdiği şeylerin tamamının yalan olduğunu kaydeden Karayılan, “Her şeyden önce, savaşı onlar başlattılar. Biz halen Dolmabahçe Mutabakatı çizgisindeyiz. Hiçbir zaman biz onu bozmadık. Onlar, Kürtlerin kanı temelinde iktidarlarını kalıcılaştırmak istedi. Bunun için masayı devirdiler ve bize saldırdılar. Erdoğan, Amed’de gerçekleri tersine çevirdi, yalan söyledi. Onlar bizi tasfiye etmek ve yok etmek istedi. Kürtlerle ittifak yapmayı ve bizi kabul etmeyi istemediler. Kürt halkının kimliğini kabul etmek istemediler ve üzerimize geldiler. Biz ise buna karşı direniyoruz. Direnişimiz, onurumuz ve insanlığımız içindir” diye konuştu.
İKİ ASKERİN CENAZESİ
Savaşta yaşamını yitiren Mustafa Bazna ve Naci Kaygusuz adlı askerlerin cenazelerinin ellerinde olduğunu, bunun için cenazelerin alınması yaptıkları çağrılara karşılık verilmediğine işaret eden Karayılan, şöyle konuştu: “Tarafsız sivil kuruluşlar Amediyê kazasına gelip kırsal alanda bizleri görebilir. Eğer gelirlerse biz bu cenazeleri sağlam bir şekilde kendilerine teslim edebiliriz. Mübarek günlerden geçiyoruz; Ramazan Ayı’ndayız ve önümüzdeki günler Ramazan Bayramı’dır. Dolayısıyla bu askerlerin aileleri gelir, sivil kuruluşlar üzerinden bizimle ilişki kurarlarsa biz bu cenazeleri kendilerine teslim edebiliriz. Bunun karşılığında hiçbir şey istemiyoruz. Evet; Filistinliler iki cenaze karşılığında 2 bin esir savaşçısını almıştır ama biz şu an bu kararı tamamen bir ahlaki ve insani bir görev olarak yerine getiriyoruz.”
‘SORUN ÇÖZÜLMEDİKÇE DEMOKRASİ GELİŞMEZ’
14 Mayıs’taki seçimleri değerlendiren Karayılan, şunları kaydetti: “Seçim süreci açısından çok fazla hayallere kapılmamak gerekir diye düşünüyorum, ancak Türkiye sol demokrasi güçleri ve Kürt halkı bu süreçte kendini çok daha fazla güçlendirebilir. Halkımız hiçbir şeyi başkasından beklememeli, kendisine güvenmelidir. Türkiye’de iki güçlü ittifaktan söz ediliyor. Cumhur ve Millet ittifakları. Mesela 6’lı Masa denilen Millet İttifakı, bir yıldır tartışıyor ve birçok yazı hazırlamışlar, projelerini ortaya koymuşlar; bin sayfalara varan yazılarla ve kitaplarla yapacakları her şeyi izah ettikleri söyleniyor, ancak bu projelerin hiçbirisinde Kürt sorunu yoktur. Tıpkı Lozan Antlaşması gibi. Türk devleti Kürt halkına karşı savaş pozisyonunda olduğu sürece, yani bir barış yaşanmadığı sürece Türkiye’de demokrasi de gelişmez; Türkiye ekonomisi de düzelmez.”
‘DAHA ÇOK ÇALIŞMALI’
Seçim çalışmalarının önemine de işaret eden Karayılan, “İşte bunun için buradaki en önemli husus, yurtsever-demokratik güçlerin kendi kendilerini güçlendirmesidir. Çalışmaları, büyümeleri, Meclis’e daha fazla kişiyi taşımaları önemli. Bu kesimler kendilerini güçlendirir ve Türkiye siyasetinde daha etkin olurlarsa işte o zaman birçok şeyin önünü de açabilirler. Bunun için de kimseden beklentiye girmeden kendi öz güçlerine dayanmalıdırlar. Bunun için halkımızın, demokratik çevrelerin, Kurdistani ve Türkiyeli ittifak güçlerinin çalışması gerekiyor. Elbette mitingler ve medya konuşmaları da gereklidir fakat insanlarımız duygusaldır; ev ev ziyaret etmek, tüm köyleri dolaşmak gerekiyor. Mesela özellikle de şimdiye kadar AKP’ye oy verenlere ve insani duygulara sahip samimi Müslümanların hepsine uğramak ve bir çaylarını içmek gerekiyor. Niye? Çünkü AKP’nin yaptığı şeylerin ne insanlıkla, ne İslamiyet’le, ne de hukukla alakası var” dedi.
HIRSIZLAR VE KATİLLER İTTİFAKIDIR
Cumhur İttifakı için “Bunların aday gösterdiklerine bakın, bir de kendilerine bakın; hırsızlar ve katiller ittifakıdır” diyen Karayılan, şunları söyledi: “Yani ya hırsızdırlar ya da katildirler. Bunlardan milletvekili olmak isteyen herkes, zenginleşmek, hırsızlık yapmak, eşini dostunu bir yerlere yerleştirmek için aday oluyor değil mi? Peki, Kürt siyasetinden ve demokratlardan seçilip de zenginleşen kimse var mı? Hayır. Çünkü bu kesimler hizmet için gidiyorlar. Hatta kimileri yargılanıyor ve tutuklanıyor. Kısacası halkımız bu farkı görmeli; bu nedenle de herkes çalışarak bu farkı görmeyenlere de durumu kavratmalı. Bunun için çalışmalı; ulusal bir duruş sergilemeli ve Kürt karşıtlığına karşı tavır sahibi olmalı. Bu biçimde irade haline gelmeli. Buna ihtiyaç var. Bunun için de belirttiğim gibi çalışmak gerekiyor. Az bir zaman kaldı; dolayısıyla iyi çalışılmalı ve kendini güçlendirmeli. Eğer gerçekten kendilerini güçlendirirlerse Türkiyeli demokratik güçlerle Kürtlerin birliğini sağlarlarsa o zaman irade de olurlar, sorunları da çözebilirler. Bunun için herkes bu dönemde gerçekten iyi çalışmalı. Bu dönemde AKP-MHP’yle çalışmak, onlara oy vermek kendi kendine küfretmektir. Özellikle analar bu süreçte, ‘herkes elini vicdanına koymalı ve kendisine oy vermeli’ diyor. Bu çok iyi bir şeydir. Evet; herkes oyunu kendisine vermeli.”