HABER MERKEZİ - Federe Kurdistan Bölgesi'nde 1 yılda 5 ismin katledildiğine dikkati çeken HDP Hewlêr Temsilcisi Nasır Yağız, “Kurdistan'da Kürtlerin korunmaması utançtır. BM'nin sessizliği yerel hükümete güç veriyor" dedi.
Federe Kurdistan Bölgesi'nde Kürt siyasetçi, aydın ve gazetecilerine dönük suikastler sürüyor. Baskı, gözaltı ve tutuklama tehditlerine karşı Federe Kürdistan Bölgesi kentlerine yerleşen isimlere dönük suikastlerden MİT ve KDP'nin istihbarat örgütü olan Parastin sorumlu tutuluyor. Son bir yıl içerisinde sadece Süleymaniye’de 5 isim uğradıkları suikast sonucu yaşamını yitirdi. Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi ve akademisyen Nagihan Akarsel, 4 Ekim 2022'de Süleymaniye’de silahlı saldırı sonucu katledildi. Aynı yılın 28 Ağustos’unda Azadî Hareketi Yürütme Konseyi üyesi Süheyl Xurid Eziz (Mamoste Şemal), silahlı saldırı sonucu katledildi. 17 Mayıs’ta Zeki Çelebi, Bextiyari mahallesinde silahlı saldırıya uğradı. Ağır yaralanan Çelebi, bir gün sonra hayatını kaybetti.
16 Eylül 2021’de Süleymaniye’de Ferhad Barış Kondu adlı yurttaş, silahlı saldırıya uğradı ve ağır yaralandı. 17 Eylül 2021’de PKK Komitesi üyesi Yasin Bulut (Şukri Serhed), Süleymaniye’de bir suikast sonucu katledildi. En son 18 Nisan'da Hüseyin Türeli adlı siyasetçi, Dohuk'un en kalabalık alışveriş merkezinde gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu katledildi. Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Hewlêr Temsilcisi Nasır Yağız, son dönemlerde yaşanan suikastları değerlendirdi.
'KDP KARANLIK GÜÇLERE CESARET VERİYOR'
Kürtlere karşı "yok etme konseptinin" devrede olduğunu söyleyen Yağız, "Bu suikastlar korkutma ve sindirme amaçlanıyor. MİT, yerel karanlık işbirlikçilerle sonuç almaya çalışmaktadırlar. Hüseyin Türeli arkadaşımıza daha önce de bir suikast girişimi olmuştu. Buradan anlaşılacağı gibi bu siyasi cinayet göz göre göre işlenmiştir. Hükümet tarafından şuana dek suikastları durdurmaya dönük herhangi bir önlem alınmamıştır. Temsilci arkadaşlarımızın diplomatik temaslarına rağmen bu cinayetler gerçekleştirildi. Hükümetin, Bakur’lu siyasetçilerin burada aldığı tehditlere karşı herhangi bir önlemi olmadı" dedi.
Suikastlarla Kürt kimliğinin hedef alındığını belirten Yağız, “Suikastlare uğrayan kişiler siyasi sorunları olup, Güney Kurdistan’a gelen arkadaşlarımızdır. Kurdistan yönetimi kendi iç güveliğini ve huzurunu sağlayamadığı gibi arkadaşlarımızın da insanca yaşama koşullarını sağlayamamaktadır. Bu karanlık güçlere cesaret veren, KDP şahsında Başur hükümetinin işbirlikçi Kürt kimliğidir. Bakur’dan buraya gelen Kürt siyasetçiler için burası en güvenli yer olması gerekirken, en güvensiz yer olmasını görmek her Kürdün yüreğini yakıyor. Bu suikastlarla hedeflenen, direnen özgür Kürt kimliğinin ve varlığının yok edilmesidir. Arkadaşlarımızın can güvenliğini sağlanmaması Güney hükümeti için utanç kaynağıdır. 21’inci yüzyılda olmamıza rağmen halen ulusal birliğimizi sağlayamamamızın nedenleri bu anlayışlardır" ifadelerini kullandı.
'BM'NİN SESSİZLİĞİ CESARET VERİYOR'
Yağız, Birleşmiş Milletler'in (BM9 saldırılar karşısındaki sessizliğini eleştirerek, sessizliğin faillere cesaret verdiğini vurguladı. Yağız, şunları şöyledi: "Bu konuda temsilciliğimiz yazılı ve sözlü görüşmeler gerçekleştirdi. Bu konuda arkadaşlarımızın temel yaşam hakkını savunmaları için girişimlerimiz oldu. Bu görüşmeler bu süreçten sonra daha sık olacaktır. Bizler BM'den formumuzu alıp iltica ediyoruz. İltica başvurumuzu ilk olarak BM'ye yapıyoruz. Bu yaşananların sorumlusu BM ve bölge hükümetidir. Bugüne kadar bu suikastlare dair BM'nin tek bir açıklaması olmadı. Süleymaniye'de 3 arkadaşımız şehit oldu. Şehit düşürülen bütün arkadaşlarımız BM'nin formuyla burada iltica eden arkadaşlarımızdır. BM görev ve sorumluluğunu yerine getirmiyor. BM'nin sessiz kalması haliyle yerel hükümete güç veriyor. Kürt topraklarında Kürtler korunamıyor. Bu çok vahim bir olaydır. Uluslararası arayıştan çok bölgesel hükümetin bunun önüne geçmesi gerekiyor. MİT, Kurdistan'da yüzlerce üs açtı. Bu da haliyle BM formunu almış ve oturum almış kişilerin hayatını riske atıyor."