İZMİR - Kürt halkının özgürlük mücadelesinin temellerinin atılmasında öncü rol alan Karadenizli devrimci Haki Karer, Kurdistan topraklarında bıraktığı etki ile halklar arasında bir köprü oldu.
Kurdistan'ın özgürlük mücadelesine katılan Karadenizli Haki Karer'in, Alaattin Kapan tarafından katledilmesinin üzerinden 46 yıl geçti. 1950 yılında Ordu Ulubey ilçesinde doğan Karer, liseyi burada bitirdi, 1971 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi bölümünü kazanarak, Ankara'ya yerleşti. Lise yıllarından itibaren devrimci mücadelenin içinde yer alan Karer, Ankara'da kaldığı sırada PKK Lideri Abdullah Öcalan ve PKK öncü kadrolarından Ali Haydar Kaytan ile tanıştıktan sonra, Kürtler ve Kurdistan'ın özgürlük mücadelesine katıldı. Okulunu yarıda bırakan Karer, Kurdistan'a geçerek mücadelenin örgütlenmesinde yer aldı. 1975 yılında önce Êlîh'e, ardından Bazîd'e (Doğubeyazıt) geçen Karer, 1976 yılında ise Adana, ardından da Dîlok'a gitti. Burada Kürt halkının özgürlük mücadelesi için çalışmalar yürüten Karer, 18 Mayıs 1977'de Alaattin Kapan’ın saldırısında yaşamını yitirdi. Karer, memleketi Ordu Ulubey ilçesinde bulunan köyünde toprağa verildi.
KARER'İN DEVRİMCİ ROLÜ
PKK Lideri Abdullah Öcalan, partileşme kararını da “Benim gizli ruhumdur” dediği Haki Karer’e atfetti. Nitekim Karer, PKK’nin kurucu kadrolarının örgütlenmesinde etkili oldu. PKK’nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan, bunu "Oturduk, Haki arkadaş bana dört saat grubun görüşlerini anlattı, bitirince ‘Söylediklerinin hepsine katılıyorum’ dedim ve Apocu oldum" sözleriyle anlatmıştı.
HALKLAR ARASINDA KÖPRÜ OLDU
Çalışma yürüttüğü her bölgede özgürlük mücadelesinin temellerinin atılmasında büyük rol oynayan Karer, Karadenizli bir devrimci olarak Kürt halkının mücadelesinin bugünlere gelmesinde önemli bir etkiye sahip oldu. Türkiye devriminin Kurdistan'ın ve Kürt halkının özgürlüğünden geçtiğine inanan Karer, halklar arasında köprü oluşturdu. O’nun ardından binlerce Türkiyeli devrimci, Kürt halkının özgürlük mücadelesine katıldı. O dönem Dîlok'ta dokunduğu birçok insan ölümünden etkilenirken, binlerce Kürt çocuklarına Haki ismini vererek, Karer'i Kürt halkının kalbinde ölümsüzleştirdi.
HİÇ TEREDDÜT ETMEDİ
PKK Lideri Abdullah Öcalan, Haki Karer için Kurdistan gerçekliğini en erken kavrayan ve bu mücadelenin bütün zorluklarının bilincinde olan büyük insan olarak tanımladı. Abdullah Öcalan, "Haki Karer yoldaş, Kurdistan'daki mücadelenin bir özelliğinin aşırı fedakarlıklarla dolu olacağının bilincindeydi. Kurdistan'a Marksizmin taşınmasının gereğini kavradığı andan itibaren üniversitenin son sınıfını terk edip, yatağını sırtladığı gibi hiç tanımadığı ülkemize yönelmekte tereddüt etmedi. Beş kuruşu olmadığı zaman hamallık yaparak mücadeleyi yürüttüğü günler az değildir. Elde ettiği cüzi bir parayı en iyi şekilde harcar, ilerdeki günleri düşünerek, aç ve susuz kalması pahasına her zaman elde bir fon bulundurmaya özen gösterirdi. Kendisini yakından tanıyanlar, en yırtık elbiseleri kendisinin giydiğini, aylarca tek öğün basit bir kahvaltı ile yaşadığını unutmazlar" diye anlattı.
'HEPİMİZE YOL GÖSTERDİ'
Haki Karer'in Kurdistan devriminin Türkiye ve Ortadoğu'daki halk devrimlerinin kilidi olduğuna inandığını söyleyen Abdullah Öcalan, "Onun bu inancı, aslen Kurdistanlı olmadığı halde, onu en erkenden Kürdistan'da mücadele vermeye götürdü. Bu konuda proletarya enternasyonalizminin canlı bir sembolüydü. Bir proleter devrimcinin, eğer şartlar gerekli kılıyorsa, ezilen her halkın mücadelesi içinde yer alacağını kendi pratiği ile kanıtladı. Ezen ulus içindeki sosyal-şovenizmle ezilen ulus içindeki dar görüşlü milliyetçiliğin yenilgiye uğratılmasında tavrı belirleyici oldu. Bu konuda attığı adımlar, gerek ülkemizde ve gerekse Türkiye'de ürünlerini vermeye devam ediyor. Kurdistan, Türkiye ve giderek Ortadoğu halklarının devrimci mücadelesi hakkındaki görüşleri, bugün daha geniş ellerde ve maddi bir güç halinde hepimize yol gösteriyor" ifadelerini kullandı.
ANISINA BAĞLILIĞIN TARİHSEL ANLAMI
"Haki Karer, daha çok mücadelenin ilk bilinç tohumlarının serpildiği en zor dönemin direnişçi kişiliğidir" diyen Abdullah Öcalan, şöyle devam etti: "Eylem ve örgütlülüğün geliştiği bir ortamda şehitlik mertebesine ulaşmak daha kolaydır ama henüz bilince ilk düşünce serpildiğinde kimsenin yanından geçmediği bir dava için ölmek, insan olmadaki ölçütün zirvesidir. Sömürgecilikten, sosyal-şovenizmden, reformist küçük-burjuva milliyetçiliği ve yerli gericilikten kaynaklanan her türlü olumsuzluğun kol gezdiği bir ülkede ve böyle bir dönemde şehit düşmesi, onun gerek PKK'nin doğuşundaki ve gerekse ulusal direniş tarihindeki yerini çok büyük kılar. Onun anısına bağlılığın tarihsel bir anlamı vardır. Görülecektir ki daha sonraki büyük gelişmelerin nedeni de bu anıya bağlı kalınarak gereklerinin yapılmasıdır. Bu anlamda, o çokça sözü edilen 'Yoldaş anısına sonuna kadar bağlı kalacağız' sloganı, en derin biçimiyle Haki yoldaşın anısına bağlılıkla gerçekleştirilmiştir."
KARER'İN ROLÜ
Partileşme kararı ve politik eyleme kalkışın Haki Karer'in anısına bağlılığın sonucu olarak gerçekleştiğini vurgulayan Abdullah Öcalan, “Direnmek, Kurdistan'da o zamana kadar pek az değer verilen bir yaşam biçimiydi. Eğer bu direnişin anlamına layık olmayan sınırlı bir sapma dahi olsaydı, en soysuz gelişmelerden birisi de PKK tarafından yaşanacaktı. Bunun engellenmesi için, tüm beyin ve yürek ayağa kalkmış ve gerekeni yapmıştır. Bu anlamda Haki yoldaş, Kurdistanlı olmadığı halde kimsenin Kurdistan'a yanaşmaya dahi cesaret edemediği bir dönemde kan vermenin büyük örneğini sunarak, ardından Kurdistanlı birçok insana ülkeleri için ölmesini bilmenin zorunlu bir görev olduğunu dayatmıştır. PKK hareketinin bugüne ulaşan gelişiminde, aynı bağlılık ve kararlılığın yaşatılması ve bunların gereklerinin hayata geçirilmesi bir karakter haline gelmiştir. Mücadele her dönemde bu karakterin güçlü itişiyle ileri doğru atak yapmış ve toplumu saran her türlü gerici ve köhnemiş anlayış ve değerler bu temelde işlemez hale getirilmiştir. Haki Karer yoldaşın Kurdistan'ın bağımsızlığı için ileri atılarak ölümü göze alan proleter direnişçiliği, nasıl ki bağımsızlık düşüncesinin dalga dalga ülkeye yayılmasını sağlamış ve uğruna kan vermeyi kutsal bir görev olarak dayatmışsa, daha sonraki gelişmeler için de aynı şeyler geçerlidir" diye belirtti.
MA / Tolga Güney