HABER MERKEZİ - Mexmûr Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, Irak askerlerinin ablukasının tehlikeli bir hal almaya başladığını belirterek, “Kürtler ve dostları ayağa kalkmalı” çağrısında bulundu.
Türkiye’nin 1990’lı yıllarda köy yakma ve koruculuk dayatmalarına karşı Şirnex ve Colemêrg’ten binlerce kişinin yerleşerek inşa ettiği Musul'a bağlı olan ve Federe Kurdistan Bölgesi'nin Hewlêr kentine yaklaşık 100 kilometrede uzaklıkta olan Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde olan Mexmur Mülteci Kampı, Irak Ordusu’nun kuşatması girişimleriyle yeni bir saldırıyla karşı karşıya. Türkiye’nin Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) sürekli saldırılar düzenlediği kamp, 17 Temmuz 2019'da Türkiye'nin Hewlêr Başkonsolosluğu'nda görevli diplomat Osman Köse’nin yaşamını yitirdiği saldırı gerekçesiyle 4 yıldır abluka altında tutuluyordu.
Mexmûr Kampı, 25 Mayıs’ta ise Irak askerleri tarafından tel örgülerle kuşatılmak istendi. Buna karşı direnişe geçen halk, Irak askerleri bu girişimlerine izin vermedi. Bu sabah kamp çevresinde yeniden harekete geçen Irak askerleri, Şehid Robar semtinde su kuyularını abluka altına aldı. Ordunun kuşatma girişimleri, buna karşı halkın direnişi de devam ediyor.
Mexmûr Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, Irak askerlerinin kuşatma girişimlerine dair değerlendirmelerde bulunarak, Türkiye ve KDP’nin kampı açık bir cezaevine çevirmek istediğini belirtti. Budak, saldırılara karşı demokratik mücadele ve direnişlerini sonuna kadar sürdüreceklerini vurguladı.
DAİŞ SALDIRILARINI HATIRLATTI
Irak askerlerinin kuşatma girişimleri üzerine kamp sakinlerinin 5 farklı noktada askerlere karşı direndiğini belirten Budak, “Halkımız topyekûn olarak kampın etrafında kule yapılmak istenen 5 noktada direnişe geçti. Bu direniş karşısında hükümet silahlarla saldırdı. İkinci günde bir gencimiz yaralandı. Sonraki günlerde askeri yetkililerle görüşmelerimiz oldu. Görüşmede Mexmûrlular olarak, ‘25 yıldır Irak topraklarında yaşıyoruz, neden şimdi kampın etrafına kule yapılmak isteniyor’ diye sorduk. Çünkü kampta bugüne kadar herhangi bir hukuksuzluk yaşanmadı ve yasalara aykırı davranılmadı. 25 yıldır Irak hükümetine tek bir zararımız dokunmadı. Aksine DAİŞ’liler 2014 yılında bu toprakları işgal etmek için saldırdığında, pêşmergeler kaçtı, Irak askerleri ve Birleşmişler Milletler (BM) yetkilileri arkalarına bakmadan kaçtı. Bu üç güç de buradan kaçtı, geriye Mexmûr halkı kaldı ve topraklarını savundu. DAİŞ’e karşı savaştık ve bu topraklar için can verdik. Bugün geldiğimiz noktada ise Irak hükümeti, Türkiye ve Barzani ailesinin ortaklığında kampın etrafını tel örgülerle sarıp, kuleler yapmak istiyorlar. Yaklaşan tehlikeyi görüyoruz” dedi.
‘MEXMÛR’U ZİNDANA ÇEVİRMEK İSTİYORLAR’
Irak Ordusu askerleri ve Federe Kurdistan Bölgesi’nden KDP’ye bağlı asayiş polislerinin kampı kuşatmak istediğini aktaran Budak, “Bugün Barzani ailesi açık bir şekilde polislerini kampın etrafını sarmak için göndermiştir. Kampı bu şekilde bir açık bir zindana çevirmek istiyorlar. Zaten onların medyasında çıkan haberlere baktığımızda, kampın etrafının Türkiye’nin talebiyle sarıldığını açık bir şekilde görebiliriz. Türk devleti 12 bin sivil insanın yaşadığı ve çoğunluğunun çocuk, yaşlı ve kadınlardan oluşan insanlara ‘terörist’ gözüyle bakıyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yoktur. Aslında Mexmûr’a dönük yaptıkları saldırıları haklı çıkarmak için böyle bir tezi ortaya atıyorlar. Ancak bu kamp yıllardır BM’nin kontrolü ve denetimindedir. Türk devleti evlerimizi ve köylerimizi yaktığı için buraya geldik. Burada yaşayanların sivil olduğunu en iyi Türk devleti biliyor. Hiçbir baskı ve saldırı karşısında onlara boyun eğmediğimiz için onlara dert oldu. Barzani ailesi de yıllarca kampa saldırdı, şimdi de Irak hükümeti saldırmak istiyor. Bizler de buna karşı direniyoruz” diye konuştu.
‘HAVA SAHASI TÜRKİYE’YE KAPATILSIN’
Irak Ordusu’nun saldırılarının ardından BM yetkililerin resmi olarak kampı ziyaret ettiği bilgisini paylaşan Budak, “2017 yılından beri BM ile resmi görüşmeler yoktu. BM yetkilileriyle en son 2017 yılında resmi görüşmeler yapmıştık. O günden beri kampın temel ihtiyaçları dahi karşılanmıyordu. Kürtlerin çağrıları ve özellikle direnişi sonucu BM kampa geldi. Ancak BM’de ‘hükümetin taleplerini kabul edin’ dedi. Bunun karşısında bizler de ‘somut bir gerekçe göstersinler, bizler de talepleri kabul ederiz’ diye yanıt verdik. Hükümetin kampı korumak için geldiklerini ifade ettiler. Ama 2017’den beri kampa dönük Türkiye’nin hava saldırılarına karşı herhangi bir önlem almadılar. BM’den hava sahasının Türkiye’ye kapatılmasını talep ettik” diye belirtti.
‘ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN DİRENECEĞİZ’
30 yıldır özgürlükleri için mülteci olduklarını vurgulayan Budak, şunları söyledi: “O yüzden tel örgü ve kulelerin yapımını 7’den 70’e kadar hiç kimse kabul etmeyecektir. Bütün saldırı ve baskılara karşı demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanıp direneceğiz. Kampın günlerdir dik duruşu herkes için örnektir. Kampın var olan statüsünün elinden alınmaması için dünyadaki bütün Kürtler ve dostlarına ‘Ayağa kalkın ve ses çıkarın’ çağrısı yapıyoruz. Çünkü karşıdakiler asker ve silahları var. Dolayısıyla durum daha da tehlikeli bir hal alabilir. Özellikle BM ofisleri ve insan hakları ofislerinin olduğu yerlerde halkımız eylemler yapmalıdır. Herkes bu ablukanın kırılması için üzerine düşeni yerine getirmelidir.”
MA / Dilgeş Ruvanas