MÊRDÎN - Metris R Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ağır hasta tutuklu Abdulkadir Kuday’ın sağlık durumunun kötüye gittiğini belirten ağabeyi Salih Kuday, kardeşinin “ölümün kıyısında” olduğunu söyledi.
Mêrdîn’de 6-8 Ekim 2014 Kobanê eylemleri sırasında gözaltına alınarak tutuklanan Abdulkadir Kuday, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu. Ardından Tekirdağ T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen Kuday, 6 yıl kaldığı Tekirdağ’da sağlık sorunları yaşamaya başladı. Yaklaşık 4 yıl boyunca hastane sevkleri yapılmayan Kuday için siyasi partiler ile insan hakları örgütlerinin girişimlerinin ardından ancak hastane sevki yapılan Kuday’a, 2021 yılında bel fıtığı teşhisi konuldu. Bunun üzerine Haziran 2021’de bel fıtığı ameliyatı yapılan Kuday’a, 3 ay sonra rahatsızlığının devam etmesiyle yanlış teşhis konulduğu ortaya çıktı.
YANLIŞ TEŞHİS SONUCU YATALAK OLDU
Tekrar yapılan muayeneler ve tetkikler sonucunda sinir sisteminin uyarılar gönderememesine neden olan ALS hastası olduğu ortaya çıkan Kuday, kısmi felç geçirdi ve ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi. Bunun üzerine Kuday, Ocak 2022’de Metris R (Rehabilitasyon) Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Daha önce girdiği açlık grevleri sonucunda mide hastalıkları da ortaya çıkan Kuday, bir süre sonra yatalak duruma düşerek, yaşamını tek başına idame edemez hale geldi.
ENGELLİ TUTUKLU İLE AYNI KOĞUŞTA
Şimdi kendisi gibi Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde tutuklanan yüzde 93 engelli olan tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren Serdar Yıldırım ile aynı koğuşta olan Kuday’ın hastalığı her geçen gün ağırlaşıyor. Kuday’ın birçok ihtiyacı ancak ellerini kullanabilen Yıldırım tarafından karşılanırken, infazının ertelenmesi yönünde avukatları tarafından yapılan başvurular da reddedildi.
Abdulkadir Kuday’ın ağabeyi Salih Kuday, kardeşinin gözlerinin de yeteri kadar görmediğini aktararak, “Şu an en büyük sorunu mide sorunudur. İki aydır hastaneye götürülmüyor. Kardeşime ilk gün ALS teşhisi konulsaydı, belki bu hale gelmeyecekti. Hastalığı bu kadar ilerlemeyecekti. Yaklaşık 4 yıl revire bile götürmediler. Cezasının onanmasının ardından tek başına hücrede tutuluyordu. Başvuru yaptık ve ihtiyaçlarını karşılayamadığını söyledik. Elleri de yeteri kadar çalışmıyordu. Ayakları da tutmuyordu. Tekerlekli sandalyede yaşayan, felç olan bir arkadaşının yanına verdiler. O arkadaşla birbirlerine yardımcı oluyorlar. Yoldaşlık başka bir şey. Yoldaşlık anlayışı ile birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılıyorlar” dedi.
‘SESLERİ OLABİLİRSEK TECRİT KIRILABİLİR’
Kardeşinin “ölümün kıyısında” olduğunu ve son günlerini ailesi ile geçirmesini istediklerini kaydeden Kuday, hasta tutuklular açısından toplumsal olarak eksik kaldıklarını dile getirdi. Kardeşinin yaşadıklarının PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle bağlantılı ifade eden Kuday, “Başta belki tecrit sadece İmralı’da uygulanıyordu ama sonrasında bütün cezaevlerine yayıldı. Sadece AKP-MHP değil, bizler de kendi ellerimizle cezaevlerini tecrit ettik. Onları dört duvar arasında yalnız bıraktık. Sesleri olamadık. Tecride karşı yaşamına son veren Medya Çınar, mektubunda eylemini sessizliğe karşı yaptığını söylüyordu. Bugüne kadar çok eylem oldu ancak bu eylemler iktidarı hukuk yoluna getiremedi. Gerçekten de bu eksikliğimiz var. Çağrım sadece kardeşim için değil, birçok cezaevi gördüm. Tecrit sadece İmralı Cezaevi’nde değil, bütün cezaevlerinde uygulanıyor. Bu tecrit de ancak eylem halinde olarak kırılabilir. Onların sesleri, çığlığı olabilirsek tecrit kırılabilir” diye belirtti.
MA / Ahmet Kanbal