İZMİR - Kırıklar Cezaevi’ndeki siyasi tutuklular, hasta tutukluların ölüme terk edildiğini, spor faaliyetlerinin engellendiğini, keyfi disiplin cezaları verildiğini aktardı.
İzmir Kırıklar 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan siyasi tutuklular, maruz kaldıkları hak ihlallerini yazdı. Aileleri aracılığıyla Mezopotamya Ajansı’na (MA) mektup gönderen tutuklular, cezaevi idaresinin keyfi uygulamalarına dikkat çekti. Tutuklular, “Yaşanılan ve yaşatılmak istenen bütün anti demokratik ve baskıcı uygulamaların son bulması için mücadelemize destek sunmanızı ve sesimizi ulusal ve uluslararası kamuoyuna ulaştırmanızı istiyoruz” diye kaydetti.
CAN GÜVENLİĞİ ENDİŞESİ
İzmir 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaklaşık bir buçuk yıldan fazladır bazı arkadaşlarının kendilerinden ayrı bloklarda tutulduğunu kaydeden tutuklular, “Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden buraya sürgün edilen arkadaşlarımız Ali Şahin, Davut Önder, Abdullatif Karaaslanlı, Şükrü Çiçek, Deniz Ataş bulunduğumuz kurumun farklı bloklarında ve farklı suç gruplarıyla aynı kısım ve koridorlarda zorla tutulmaktadırlar. Arkadaşlarımızın can güvenliğinden endişe duymaktayız. Her an başlarına bir şeyler gelir kaygısındayız. Bu durumun tahammül sınırlılarımızı aşmıştır. Arkadaşlarımızın bizden ayrı tutulması usul ve yasalara aykırı olduğu mevcut yasalara ortadadır. Ceza İnfaz Kurumunun ilgili maddeleri ve yönetmeliklerinde bu durumun kanuna aykırı olduğunu belirtmektedir. Bunlara rağmen arkadaşlarımızın yanımıza verilmesi için defalarca cezaevi idaresine ve Adalet Bakanlığı'na yazdık fakat hiçbir olumlu cevap alamadık” diye belirtti.
KÜRTÇEYE TAHAMMÜLSÜZLÜK
Dünya üzerinde 40 milyon insanın konuştuğu Kürt diline cezaevi idaresi tarafından tahammülsüzlük olduğuna dikkat çeken tutuklular, mektupta şunları dile getirdi: “Açık görüşte arkadaşımızın annesi oğluna Türkçede ‘Yaşa’ anlamına gelen ‘Bijî’ kelimesini kullandığı için üç ay görüş yasağı ile cezalandırıldı. Tebliğ edilen evraklarda da Kürtçe için ‘Bilinmeyen anlaşılmayan bir dil’ ibaresi kullanılıyor. Bu açıkça Kürtçe diline bir tahammülsüzlük ve saldırıdır.”
HAKSIZ DİSİPLİN CEZALARI
Ziyaretçilere çıplak arama dayatıldığını ifade eden tutuklular, “Bu durumu ilgili kurumlara iletmemize ve ilgililer hakkında soruşturma başlatılması yönünde talepte bulunmamıza rağmen herhangi bir işlem başlatılmamıştır. Ortada ciddi bir durum vardır. Bu durumun üstü örtülmek istenmektedir. Bu durumun neticelendirilmesi ve bizleri ikna edecek bir açıklamanın oluşması için kurum birinci müdürü ile görüşme yapmak istedik. Yalnız kurum birinci müdürü bizlerle görüşmüyor ve taleplerimizin hiç birine cevap verilmiyor. Bu gayri ahlaki uygulamaların son bulması için kurum idaresi olumlu hiçbir adım atmamakla birlikte bu uygulamaların son bulması için ses yükseltmemizden dolayı bizlere disiplin cezaları vermektedir. En son 30 Haziran tarihinde bizlere disiplin adı altında ‘Bir ay iletişim araçlarından (telefon) yoksun bırakma’ cezası verildi. Bu cezalarla bizleri susturmak ve sindirmek istiyorlar” dedi.
‘HASTA TUTUKLULAR ÖLÜME TERK EDİLİYOR’
Hasta tutukluların durumuna dikkat çeken tutuklular, “Kronik rahatsızlığı bulunan birçok hasta arkadaşımız var. Bu arkadaşlarımız cezaevinde tek başına yaşamlarını idame ettiremiyorlar. Sağlıklı ve etkili bir şekilde tedavi olamıyorlar. Bu durum sağlıklarını daha da kötüleşmesine neden olmaktadır. Bu arkadaşlarımızdan bazıları ayrı odalarda tek başlarına tutulmaktadırlar. Hiçbir oda içi temizlik ihtiyaçlarını tek başlarına gerçekleştiremeyen arkadaşlarımızın bir an önce yanımıza verilmesi için talepte bulunmamıza rağmen cezaevi idaresi en küçük bir adım atmamaktadır. Resmen ölüme terk edilmek istenmektedirler. Hasta arkadaşlarımız denetimli serbestlik ve seçenekli infaz türlerinin hiçbirinden faydalandırılmamaktadır” diye kaydedildi.
GÖRÜŞÇÜ ENGELLİ
Üç kişilik ziyaretçi kontenjanında kayıtlı görüşçülerin, çeşitli bahaneler ve temelsiz gerekçelerle kayıtlarının silindiğini belirten tutuklular, mektupta şunları ifade etti: “Bu uygulamaya dayanak olarak gösterilen kanun maddesi yeni ziyaretçi listesi oluşturan isimleri için geçerli olup ilgili madenini hiçbir yerinde önceden kayıtlı birisinin kayının sonradan silinebileceği şeklinde bir belirleme yoktur. Kaldı ki öyle olsa bile bu durum anayasanın 20 ve 22’inci maddelerinde alenen aykırıdır. Bizlere tecrit uygulamak istenmektedir. Dışarıyla olan bütün ilişkilerimiz ve bağlarımız kopartılmak istenmektedir.”
SPOR FAALİYETİ ENGELLENİYOR
Spora ve sohbet faaliyetlerinden yeterince yararlanamadıklarını kaydeden tutuklular, “Haftada sadece 40 dakika tek spor yapmamıza izin verilmektedir bu sürenin yarısı spor yerine gidip gelmek ile geçtiğini hesaba katarsak bu sürenin sadece 20 dakikasını kullanabiliyoruz. Bu durumdan kaynaklı doğal olarak spor yapamıyoruz. Bu durum sağlığımız üzerinde olumsuz sonuçlar yaratmaktadır. Yasa ve yönetmeliklerde bizlere tanınan hak en az 10 saat ancak bizlere sadece 40 dakika tek verilmektedir. Bu durum idarenin keyfi tutumundan kaynaklanıyor” dedi.
YEMEKLER BESLEYİCİ DEĞİL
Cezaevinde verilen yemeklerin besleyici nitelikte olmadığını belirten tutuklular, bu durumun tutuklularda ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını söyledi.
ZİYARETLER KISITLANIYOR
Telefon görüşme süresinin haftada sadece 10 dakika ile sınırlandırıldığını ifade eden tutuklular, “52-75 sayılı yasanın ilgili maddelerinde haftalık telefonla görüşme süresi 30 dakika olarak belirtilmesine rağmen cezaevi idaresi keyfi bir şekilde haftada sadece 10 dakika ile sınırlı tutuluyor. Bu durum anayasanın bizlere verdiği, tanıdığı, 'Aileye ve özel hayata saygı haklarının' ihlaline neden olmaktadır. Bunu son bulmasını talep ediyoruz. Ziyaret hakkımızı tam olarak gerçekleştiremiyoruz. Görüş sürelerimizin yasalarda bir buçuk saat olarak belirtilmesine rağmen cezaevi idaresi bizlere sadece 1 saat vermektedir yasal haklarımız gasp edilmektedir” diye belirtildi.
MUHALİF BASINA ENGEL
Cezaevi idaresinin merkezi yayın sisteminde, sadece iktidara yakın medya kanalarına izin verdiğini söyleyen tutuklular, muhalif gazetelerin de taleplerine rağmen kendilerine verilmediğini kaydetti.
KEYFİ UYGULAMALAR
Ailelerin posta yoluyla gönderdiği makale, deneme, hikaye, fotokopi ile bilgisayar çıktılarının kendilerine verilmediğini belirten tutuklular, mektupta şu ihlallere yer verdi: “Yasal hiçbir dayanağı olamamasına rağmen keyfi bir şekilde iletişim hakkımız engellenmektedir. Yine posta yoluyla gönderilen köy ve manzara fotoğrafları bizlere verilmemektedir. Kanuna aykırı uygulamalar olmasına rağmen cezaevi idaresi bu uygulamalarını sürdürmekten geri durmamaktadır. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olan arkadaşlarımız tek başlarına spor yapamıyorlar bu keyfi uygulamalar tamamen cezaevinin yaklaşımıyla ilgili bir durumdur. Bu uygulamalara son verilip arkadaşlarımızın bizlerle birlikte spora çıkarılmasını istiyoruz.
KAMUOYUNA DUYARLILIK ÇAĞRISI
Kurumu 1’inci müdürü sorunlarımızı çözmeye dönük bizlerin görüş taleplerine olumu yaklaşamamakta. Bu durum sorunların daha da artmasına ve krizin derinleşmesine neden olmaktadır. Kurum 1’inci müdür kendi görevlerinin gerekliliklerini yapmamaktadır. Ve güvenliğimizi tehlikeye atmaktadır. Cezaevlerinde bu ve bunlara benzer sorunlarla her gün karşı karşıya kalıyoruz. Cezaevi idaresi sorunlarımızla ilgilenmektedir. Bu durumun son bulması ve yaşanılan sorunların çözüme kavuşması için aktif rol oynayıp gerekli yerlerle iletişime geçmenizi ve kamuoyu oluşturmanızı sizden talep ediyoruz."