RIHA – PYD Genel Meclisi üyesi Ehmed Xoce, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarla demokratik toplum paradigmasını hedef aldığını ve amacın Lozan’ı güncellemek olduğunu belirtti.
Suriye'de 2011 yılında iç savaşın patlak vermesi ile halkları özgürlük temelinde Üçüncü Yol seçeneği üzerinden örgütleyen Kürtler, Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşayan halklarla birlikte özerklik ilan etti. Kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik paradigma ezilen tüm halklara ilham kaynağı olurken, yerel, bölgesel ve küresel güçler ortaya çıkan sonuçtan rahatsız oldu. Halkların özgürlük ve birlikte yaşam arayışı en fazla da AKP iktidarını rahatsız etti. İlk başta kantonlar şeklinde Rojava olarak başlayan devrim hareketini Esad'a saldırı temelinde yanına çekmeye çalışan Türkiye, başarılı olamayınca Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne dönüşecek halkların özgür yaşamına paramiliter güçler aracılığıyla ve doğrudan saldırmaya başladı. Bölgenin Cerablus, Bab, Ezaz, Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî kentlerine uluslararası destekle saldırıp giren Türkiye, bugüne kadar saldırılarını aralıksız sürdürdü. Son yıllarda bu saldırılara, ABD, Rusya ile yaptığı antlaşmaları da ihlal ederek, Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile devam etti.
Türkiye ve Kurdistan kentlerinde Mayıs ayında yapılan seçimlerden sonra yapılan saldırıların alanı daha da genişledi. Saldırılara karşı Uluslararası Koalisyon ve Suriye'deki diğer aktif güçlerin sessiz kalması, gizli anlaşmalar olduğunu gösteriyor. Saldırıların son halkası 20 Haziran tarihinde Türkiye, Rusya, İran ve Suriye dışişleri bakanlarının bir araya geldiği 20'nci Astana toplantısı esnasında Kuzey ve Doğu Suriye’nin Tirbespiyê yolunda gerçekleşti. Saldırıda Qamişlo Kanton Meclisi Eşbaşkanı Yusra Derwêş, yardımcısı Leyman Şiwêş ve şoförleri Fırat Tuma yaşamını yitirdi. Diğer Eşbaşkan Gabî Şemûn da yaralandı. Saldırının yapıldığı gün Ankara’ya gelen Federe Kurdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmesi dikkat çekti.
Türkiye'nin bölgeye dönük artan saldırılarını değerlendiren Demokratik Birlik Partisi (PYD) Genel Meclisi üyesi Ehmed Xoce, uluslararası güçlerin sessizliğine tepki gösterdi.
PYD Genel Meclisi üyesi Ehmed Xoce
Kürtlere dönük inkar, yok sayma politikalarının tarihsel geçmişine değinen Xoce, “Türkiye’de iktidarlar, Lozan’dan sonra cumhuriyetin kurulması ile birlikte Kurdistan’ı 4 parçaya böldüler. Yüzyıl önce Kürtleri imha etme, yok etme temelinde saldırılar yapıldı. Kürtlerin kültürü, sanatı, dili, varlığı inkar edildi. İzlenen politikalarda bu hep vardı ve hep Kürtleri yok etme temelinde projeler geliştirildi” dedi.
‘PLAN KOBANÊ’DEN GERİ DÖNDÜ’
Rojava Devrimi’nin gerçekleştirildiği 19 Temmuz 2012’den sonra Türkiye’nin paramiliter güçler eliyle Kürtler ve dostlarının kazanımlarına saldırmaya başladığını belirten Xoce, “Özerk Yönetim’in ilan edildiği 2014 yılında saldırıların dozu arttırıldı ve DAİŞ Türkiye eliyle bölgeyi işgal etmeye çalıştı. Ancak bu plan Kobanê’den geri döndü. Kobanê’de halk direndi ve bütün planları boşa çıkardı. Erdoğan yaptığı açıklamalarda ‘Kobanê düştü düşecek’ diyordu ve bunu dört gözle bekliyordu. Bu planları tutmayınca, 2018 yılından sonra kendi ordusu ile barış içinde yaşayan Kuzey ve Doğu Suriye kentlerini işgal etmeye başladı. Ancak karşısında birlikte yaşamı savunan, demokratik bir toplum olma bilincinde olan halkları buldu. Her gün sivil insanlar katlediliyor. Tankları, topları ile yüz yıl önce yapmak isteyip yapamadıklarını gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bugün hedef alınan özgür Kürt iradesi, özgür insanın paradigması olan demokratik toplumdur. İnsanların bir arada yaşamalarını, demokratik bir toplum bilinci ile hayatı yeniden var etmelerini istemiyorlar” diye konuştu.
‘AMAÇ LOZAN’I GÜNCELLEMEK’
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin 10 Haziran'da yaptığı açıklamayla cezaevlerinde tutulan 10 bini aşkın DAİŞ üyesinin yargılanacağını duyurmasının ardından saldırıların dozunun arttığına dikkat çeken Xoce, “Mayıs ayında Türkiye’de seçimler oldu, o dönem saldırılar bir nebzede olsa azalmıştı ama Erdoğan yeniden kazanınca saldırılar arttı ve gün be gün sürüyor. Birkaç gün önce yapılan saldırılarda Özerk Yönetim yöneticileri hedef alındı. Aynı gün Astana’da bir görüşme yapılıyordu. Bu şu anlama geliyor; faşist Türkiye devleti Erdoğan’ın yönetiminde halkların özgür, bir arada yaşamalarına tahammülleri yok. Dört parça Kurdistan’da Kürtlerin iradelerine saldırılar söz konusu. Başûr’de kullanımı suç olan, kimyasal saldırılar kullanılıyor. Gerilla karşısında en gelişmiş teknolojiler ile bir savaş sürdürülüyor. Amaç yüz yıl önce imzalanan Lozan’ı güncellemek, bir kez daha Kürtlerin iradelerini yüz yıl yok saymak” diye belirtti.
‘KRİZİ DERİNLEŞTİREN ERDOĞAN'
Uluslararası güçlerin “kendi çıkarları için” Türkiye’nin yaptığı bütün savaş suçlarına sessiz kaldığının altını çizen Xoce, “Saldırılar gözlerinin önünde oluyor ama görmemezlikten geliyor, gözlerini kapatıyorlar. Bu onayladıkları anlamına gelir. Kapitalist devletler demokratik toplum paradigmasından korkuyorlar. Bu paradigma bütün halklar için bir umut, sadece Kürtler için değil. Paradigmayı kendileri için bir tehdit olarak görüyorlar. Emperyalist devletler yüz yıl önce Lozan’da Türkiye’ye arka çıktı, bugün de Erdoğan’a arka çıkıyorlar. Bu krizi derinleştiren Erdoğan terörüdür. Bu terörü de uluslararası güçler onaylıyor. Astana’da bir kararda müşterek kaldılar, o da Özerk Yönetim’e karşı bir kararda. Söz konusu Kürtler olunca, bir araya gelebiliyorlar. Türkiye’nin işgal ettiği yerlerde demografiyi değiştirme girişimleri var. Bunu yaparken kimi Arap devletleri de destek veriyor. Özerk Yönetim’i siyasi, ekonomi, askeri ve her açıdan kendi etkileri altına almak isteyenler, bunu başaramadıkları için bugün saldırıların önünü açıyorlar” şeklinde konuştu.
‘HALK GÜÇLERİNE GÜVENİYOR’
“Özerk Yönetim bütün Ortadoğu için bir umut” diyen Xoce, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özerk Yönetim 10 yıldan fazladır bütün haklar ile birlikte bir yaşam ördü. Özsavunma, halkı koruyan güçleri var. Saldırılar ile halk ve Özerk Yönetim arasında bir uzaklaşma yaratmak isteniyor. Saldırıların en yoğun olduğu günlerde de halk Özerk Yönetim ile kol kola oldu. Halklar direnişi seçti, saldırılarla bir sonuç alınamaz. Halk, saldırılara karşı sonuna kadar kendi topraklarında kalacaklarını ve kendilerini savunacakların söylüyorlar. Özsavunma güçleri halktan güç alıyor. Halk, öz savunma güçlerine güveniyor. Her alanda halkı daha fazla örgütleyeceğiz ve direnişi büyüteceğiz. Türkiye’nin, uluslararası güçlerin bölgeye dair planları olabilir ama hiçbir proje plan Demokratik Toplum karşısında başarıya ulaşamaz.”
'BÜTÜN HALKLAR İÇİN UMUT’
Halklara yaşamı birlikte savunma çağrısı yapan Xoce, “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim’ine karşı arayışlar içinde olanların yanı sıra yanımızda olan ve bizi destekleyen dostlarımız da var ve bu bize moral, güç oluyor. Önder Apo sadece Kürtler için değil, bütün halklar için bir umut. Bugün çözümün anahtarı İmralı’dadır. Bütün dünya halkları Sayın Öcalan’a sahip çıkmalı. Bugün Sayın Öcalan’a, Özerk Yönetim’e sahip çıkılmaz ise, DAİŞ terörü dünyayı yeniden tehdit edecek konuma getirilir. Bugün ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ olarak adlandırılan ekonomik krizi bir sorun olmaktan çıkartmak isteyenler yönlerini Rojava’ya dönmeli. Rojava’da yükselen felsefe güneşi, bütün dünya halkları için bir ışık olacaktır” dedi.
MA / Emrullah Acar